Bir Belki Ve Birde Sen Varsın
Tek Sevdiğim!
Tek kalbim!
Tek sinem ve tek hakikatim!
Yorgunum biraz havalardan diye düşünüyorum ama değil.
Kalbimi yoklayan o kadar lüzumsuz şey var ki, hepsi istemeden geliyorlar ve
gidiyorlar. Kendilerince beni üzmeye de çalışıyorlar. Şükür ki sen varsın… ve
bunlar beni neden etkileyemediklerini çözemiyorlar.
Sığınağım benim!
Bedenim yorgun ve perişan, fakat kalbimin sana olan saf
sadakatiyle sessizlik içinde pas parlak ışıklar saçıyor. İçimi sıkan katılığı
soğuk gecenin karanlıklarının peşinden dağların arkasından yükselen güneşin
saçtığı ışık gibi gözlerimden akan yaşlarla defalarca yıkadım. İyiyim ama…
Sevdiğim!
Bilmelisin, bir başka güzel gördüğünde değişme gösteremez
gerçek aşık olan…hiçbir şeyden emin olmasam bile bu aşkımdan eminim. Yine de
yalvarıyorum, sana. Bu karmaşanın içinde zamanla yarışıyorum…ömrüm tükeniyor.
Çok uzun bir ömrüm yok, böyleyken böyle. Bu arada kimse benim sana olan aşkıma
sahip olmadığını fark ettim. Aşkım nedeniyle elimde olmadan çılgınca delice
şeyler yaptım, arada bir kalbini de istemeyerek kırdım. Ve beni üzen sebepler
sana sahip olamadığım anlar, heba olduğu anlar. Yine de sabırla beni hayatıma
geri döndürdüğün günler aklıma geliyor, hüzünleniyorum.
Aşkım, hayal kırıklıklarıma kadar sana teslim oldum. Senden
kendimi değil tek bir düşüncemi bile saklamadım ve vücudunun bir parçası da ben
olmalıyım diye sana benliğimi akıttım.
Seni seviyorum demek çok güzel değil mi?
Seni çok seviyorum…bu ağzımdan çıktı çıkalı…bir hakikat ve
ar namus şişesini kırdım. Bundan gayri ayaklar altında ezilsem tükürüklere
boğulsam sıkıntı değil. Çünkü sen benim hayatımın sevinç kaynağısın.
Hayatın bizden sakladığı bir çok aşk hikâyesi içinde
bizimkinin yerini düşünüyorum. Biz hangi seviyesindeyiz. İçime çekildiğim
anlarda kendim için bir şeyler yapmaya çalışıp düşlerimi bile kovaladım, sana
ruhumu vereyim, sadece sen kalasın diye. Seninle seviştiğimiz ilk günden beri
aklımdan çıkmıyorsun ve bedenimle de bir mahkum gibiyim. Senden önce kalbim
tıkırdıyorken şimdi şiddetle atıyor. Şimdi hep bayılıyorum bayılıyorum
En çok neyine hayranım biliyor musun, her şey senin yanında
değerli, değersiz hiçbir şey yok. Bana bile değer verdin de ben kendime bir yol
buldum. Değersizlik alnımda yazılı gibi asılmıştı bir zamanlar.
Aşk bir hayal mi yoksa his mi diye merak ediyordum. Aşk bu
yaşadığım olmalı galiba? Zamanla solan bir çiçek olmadığı kesin. Genelde büyük
aşk hikâyelerinin çoğu son derece acıklı ve ölümle sonuçlanıyor… hepsi aşk için
ölmek sözünü ispat edermişçesine. Bizim içinde bu olacaktır. Keşke seninle
beraberlik konusunda ne çok sevdiğimi ve çocukluğumdan beri sadece seni
sevdiğimi, çok önceleri söyleseydim. Fakat çaresizlikten yapamadım, senin o
zaman kıymet verdiğin kişiler bile benden kopartırlardı. Sende belki kolay
kolay kabullenemezdin. Bu durumumu anlatmazdım, fırsatım olmadı. Birde sevgimin
zaman içinde kalbimin derinlerinden silinip azalacağını bekledim olmadı.
Kendime bakıyorum da, dalları kırılmış kökü sökülmüş, geleceği kararmış, yolu
sapa düşmüş, deli divane, mahkum bir ağaca, kim gönül bağlar, dilek tutardı ki…
Böyleyken bile…
Ben sana hayatımda ve ölümümde daima senin olacağım…dedim ama
içimdeki tek pişmanlığım sana hislerimi geç söylememdir daima.
Şimdi yanında olsaydım, elini tutsaydım, seni ne kadar çok
sevdiğimi ezeli şarkım çocukluk aşkım diye söyleseydim. Ama
olmuyor…olmayacakta. Kolayı da yok çaresi de.
Hayallerimde ikimizi yine yan yana görmek mutluluk
verici…bu kadarı için bile ne kadar dua ettiğimi sadece tanrı bilir.
Her sabah uyandığımda senin varlığına şarkılar
söylüyorum…ölmediğime seviniyorum, bir belki ve birde sen varsın, diye. O bir
anımı yılar yılına tercih ederim…inan ki…
Yüce Dosta sordum…nasıl ve neden denilecek her şeyi.
O da, sus…dedi..
Cevabı nedir…kim ne bilir…değil mi…
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar