Allah'a vasıl Olursun Ama Hz. Muhammed'in izine dahi Ulaşamazsın
Bâyezîd-i Bistâmî’ye “her hangi bir kimse Hz. Peygamber’in haliyle hallenmiş midir?” diye soruldu. Bâyezîd-i Bistâmî ise
“Ey miskin adam, Hz. Peygamber’in makamına
ulaşan hiç oldu mu ki? Eğer mahlûkata, Hz. Peygamber’in hakikatinde bir zerre
dahi aşikâr olsaydı, arştan yere kadar ne varsa yanar, kül olurdu” diyerek
cevap verdi. [1]
Hz.
Mustafa’nın [sallallahu aleyhi vesellem] ruhuna varınca, orada yüz bin ummana
benzeyen nihayetsiz bir ateş ve binlerce nurdan perde gördü. Şayet ben bu
ummanlardan ilkine bir adam atsaydım, tutuşup yanar ve (kül olup) kendimi
rüzgâra verirdim. Heybet ve dehşetten öylesine hayretlere düşerdim ki mutlaka
bir hiç olurdum. Hz. Muhammed’in [sallallahu aleyhi vesellem] çadırının ipini
görmeyi, ne kadar istersem isteyeyim, Hz. Muhammed’e [sallallahu aleyhi
vesellem] vâsıl olmaya cesaret edemezdim. Bununla beraber Hakk’a vâsıl oldum. Yani
(Bâyezîd-i Bistâmî demek ister ki) herkes kendi miktarınca Allah Teâlâ’ya vâsıl
olabilir. Zira Hakk küll ile yani herkesledir. Hz. Muhammed [sallallahu aleyhi
vesellem] ise, önlerde özel bir (harim ve) haremdedir. Şüphe yok ki, “lâ ilâhe
illallah” vadisini katetmeden, “Muhammedün Resûlullah” vadisine vasıl
olamazsın. Hakikatte ise her iki vadi de birdir.[2]
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar