Bütün Sorunların Sebebi ……?
Dünya karıştı mı, bulanmış sular gibi akar durur. Bunun
yanında, kokuşmuş dünya nehrinin bir mecra bulamaması da ayrı bir sorun olarak
karşımıza çıkar.
Yatağını bulmayan su ne yapar?
Etrafını yıkar.
Dönüşü olmayan yıkım. Bu geçici dünyada insanın önemli
konumu uyum sağlayıp sağlayamamasıdır.
İnsanın ulaştığı en yüksek başarısının son noktası
başarısızlık/kabiliyetsizlik/yeteneksizlik yerindeki bitişin zafiyet
sendromuyla, yükseklikten geriye dönüşte yapamadığından, şaşırır kalır. Bir
lider konumunda olduğunuzu düşünün her an bir hedef koydunuz ve istenilene
kavuşuyorsunuz. Ancak seyyar olunan yolda bir zaman sonra yeteneksizlik
başlayacaktır. Hızınıza dünyanız yetişemez olacaktır. Öyle ki kutsal alanınız
diğer kutsalların alanına doğru yönelişe geçmeye mecbur kalacaktır. Kümeler
birleşebilir, atomlar molekül olabilir. Fakat birleşmenin bir enerji patlaması
veya yutması meydana vardır. Önemli olan bu birleşmenin/ayrılmanın enerjisini
zarar vermeden selleşmeden/serserileşmeden bir mecraya
akıtılmasını/toplanmasını sağlamaktır. Bu ise her zaman mümkün
olmuyor/olamıyor. Bu şekilde olunca da cevap eşittir: kaos.
Hijyenik/refah hayat yaşamak üzerine kurulan yüksek
seviyeli hayat projeleri yüzünden batı, dolayısıyla bütün dünya günümüz
sorunlarıyla kendini kontrol edemez hale geldi. Sorunlarını çözmek için ortaçağ
çarelerine yönelmeye mecbur kalıyor.
Avrupa “Olmaz”, bizde olmaz dediği güvenini
kaybetti/kaybediyor. Son medeniyet, en yüksek ideale kavuşmuş özgürlük
mefhumlarının birer palavra gibi yıkılışını
hissediyor.
Bu neden oldu?
Kuvvetli olmanın verdiği zayıflıktan. Şöhret ve sarhoşluğu.
Bir gökdelenin en yüksek tepesinden aşağıya bakan insanın içi nasıl
çekilirse, Avrupa’nın içi çekilip,
psikozu bozuldu.
İniş onlar için mümkün olmadığı gibi çıkışı da mümkün değil
veya düşmesi için atlaması gerekiyor..
Tekrar sorun nereden başladıya dönelim.
Sorun büyüklerin
yani büyük bildiğimiz insanların düştükleri mesiyanik sendromları yüzünden
düştükleri sendromlar mı?
Sürü insanı, karnı doyduğunda ve cinsel açlığını
giderdiğinde mutlu olur. Dünyanın güzelliğinden bahseder. Ancak büyükler
denilen ekâbirler (!) tayfası bu şekilde değildir. Kuvvet bulmuş ve son
diyeceği/duyacağı bir şeyi kalmamış insanlar. Bunların yanında bulunan şeytanın
dahi “şunu yap diyeceği kalmamış insanlar”ın huzursuzlukları/doyumları
patlayınca çıkan durumların kaosu.
Kaos, aslında dünyanın günümüzde en çok tapınılan ilahı.
Perestleri (Taparları) için kaos sindirilmesi zor olanları sindiren, yıkılması
zor olanları yıkan, aşkın ilahî duygu.
Kaos ise tasarrufa geçmelerini sağlayacak olan, mesihlerin,
mehdilerin, liderlerin yeteneksizlik
sendromlarını tekrar harekete geçirmeleri için gerekli menba. Çıkılan/ulaşılan
yerde artık bir şey kalmadı. Bunun ötesinde” ne olur”dan gayri bir şey
kalmamıştı.
Bir düşünürün yazıp yazıp sonra tekrara düşmesine benzeyen
durumun sonucunda, tatminsizlik kuşağına vardığında uydularını kaybeden gezegen
gibi, rotasını bozmasına şaşırıp kalmamak gerekir. Uydusunu kaybedenlerin
durumunu ölçmek isterseniz, ayını kaybeden dünyayı düşünün, herşey birden
bozulur. Bitkiler, hayvanlar, zamanlar ve ….birçok şey birbirine kalbolup
gider. Sonuç yine kaos.
Tekrar soruya döner isek, bütün bunlar nerden başladı?
Âdemin fıtratındaki sonsuzluk aşkına dur diyen bir neden mi
var?. O nedeni bulmak için tekrar büyük insanlara dönmemiz lazım. Niçin, büyük
olmak gerçekten hastalık derecesinde bir durumdur. Hani Allah Teâlâ büyük
olmasa, olabildiğince büyüklenmenin de yolu, Onun kontrolünde tutulmasa,
bildiğimiz bu büyükler neler olmazdı ki.
Her şey olurlardı. Hayal âleminin ulaştığı her şey.
Maalesef öyle olmadı/olmuyor. Büyüklenmenin durdurulduğu nokta ne zaman
başladı, diye kendimize bir soru yöneltelim. Cevap çok zor değil. Fakat bunu
bulmamız gerekiyor.
Bu soruya insanı oluşturan iç dünyasından cevap vermek
gerekir. İç dünyamız dış dünyamıza etki ettiğine göre tarihin gerisinden bu ana
kadar geldiğimizde görürüz ki, tek hedefimiz olmuş. İlah olmak, ya da ilahi
yönü olan peygamber.
Dünyamız son ikiyüzyıl içinde kazandığı ivmede döndü dolaştı,
birçok ideolojiler, fikirler, felsefeler denedi. Olmadı. Şimdi olmayacak
denilen, bitti denilen, tamam denilen dinler duvarına tekrar tosladı.
Dinler.
Vazgeçildi denildiğinde tekrar tekrar kendini açığa vuran
dinler.
Dinler hak ve batıl olmasını dışa göre alırken kendi içinde
hep hak olan dinler.
Allah Teâlâ’nın emrettiğini unutup veya içine sindiremeyen
insanoğlu, yine din duvarına gelip dayandı.
Şimdi dünya çıkış arıyor.
Duvar bu, çıkış olur mu? Duvardaki çıkış yıkılmak/yıkmak.
Durum bu dünya yıkılıyor.
Ne ile yıkılıyor? Kaos ile.
Kaos, fakire garibe ve sürü insanına bir şey yapmaz.
Kaybedeceği bir şeyi yoktur. Kaybedecek olan yine büyüklerdir.
Bildiğiniz büyükler
bazen kaostan nemalanıp daha ileri varmak istedikleri düşünceleri
vardır. Ona göre planlar kurarlar. Ancak planlar nereye kadar varabilir ki, üst
tasarımcılarının kontrolünde varsaydığımız olaylar beklenilmeyen bir yere doğru
gitmeye başladı.
Sarhoş-Kaos.
Günümüzde görülen durumun başlangıç yeri nere diye bir daha
düşünelim. Büyükler, her yeri karıştırdılar. Ancak Türkiye’yi karıştırmanın
faturasının ağır olduğunu şimdi şimdi anladılar. Afganistan, Hindistan,
Pakistan, Irak, İran … sayamacağımız bir çok yerde karışıklıklar oldu. Orada
olanlar ile Avrupa/emperyalist güçler rahatsız olmadı. Ancak tekrar Türkiye
üzerinde ameliyat yapalım düşüncesi, Osmanlı gibi tarihden silinsin üzerine
Lawrencevâri komploları yüzyıllık periyodda uygulamaya aldıkları projenin son
perdesini açmaya başladıklarında her taraf birden karıştı. Avrupa unuttuğu zor
günlerin geri geleceğinin korkusuna düşüp evine kapanmak ile sorunları
çözeceğini düşünüyor. Aldanıyorlar. Yıllarca emek verdikleri sahte
kahramanlarını kaybeden Avrupa acı içinde kıvranırken, yenidünya Amerika sanki bu kaosdan uzak
kalacağını zannediyor. Görünen o ki o şekilde olmayacak. Oralara da terör
ulaşacak ve daha beter olacak. Medeniyetin beşiği olan Avrupa’da akıl mertebe
bulmuştur. Ancak Amerika ise cehaletin ileri seviyede olduğu memleketler
halkasında olduğundan kovboylaşan hayatını tekrar yaşayacak görünüyor.
Dünya neden huzursuz, neden sallandığı depremi durdurmak
istemiyor. Bunun çaresi Türkiye ye geri dönüş yapıp, onun için tasarladığı kara
planını kaldırmasının gerektiğini hatırlamasıdır. Yıllardır milletimizi
parçalamak için peyderpey çalışan empreyalist güçlerin dur demelerinin vakti
geçmeden tedbir almaları gerekiyor. Büyükler makamında meşhur bir söz vardır.
“Dünyada Türkiye.”
Türkiye, ilkçağlardan beri medeniyete beşik olmuş bu yurtta
komplo düzenlemek istenilse de istenilen hedefi tutturamayacaklarını anladılar.
Ancak mesiyanik duyguları nedeniyle
kabullenmeyen büyükler zorluyorlar.
Terörü Türkiye’de durdurmak demek, dünyada durdurmak ile
eşdeğerde olduğu gerçeği bariz olmuştur. Avrupa, kendini tekrar huzura
kavuşturmak için Türkiye’yi huzura kavuşturmalıdır.
Milyonlarca mülteciyi doldurup yıkmak istedikleri bu millet
hala ayakta nasıl kaldı diye masa başındaki akıl hocaları şaşkın şaşkın, nerede
hata yaptıklarını bulmaya çalışıyorlar.
Her şey Türkiye’de başlar, Türkiye’de biter.
Buradan sözü Habil ve Kabile getirirsek, bazı
kardeşlerimizin özerklik hayallerinin sonucunun nereye gittiğini iyi
düşünmeleri gerekiyor. Evler dağılıyor, yurtlar boşalıyor, okullar harap
oluyor… eşler kayboluyor, her şeyin yanında psikolojisi bozuk bir genç nesiller
geliyor. Bunlar üzerine hiçbir şey olmayacağı gibi sahte duyguların şizofren
arzuların tatmini “insanları huzursuz etmenin bedeli ağır olur” diye akıllarını
başa alma zamanı gelmiştir/geçmiştir. Hatırlarsanız Allah Teâlâ Kurân-ı
Kerim’de Kabil kendini “bir karga kadar da olmadım” diye hayıflanmasını beyan etmesinde, teröre
bulaşanın kuş kadar aklı yoktur, demek mi istemiştir.
Sonuçta bütün gördüğümüz kaos/terör karganın kardeşini
öldürmesiyle mi başladı?
Düşündünüz mü karga kardeşini neden öldürdü?
Şu an için cevabını bilmiyorum. Bir bilen vardır tabii ki.
Ayrıca bütün sorunların sebebi “karga” nın peşinden
gitmediğimizden mi yoksa gittiğimizden mi oluyor?
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar