Gül Diken Hayatımız
"Arkamızda yatanlar ve önümüzde uzananlar
içimizde yatanlarla karşılaştırılınca çok küçük meselelerdir.”
(Ralph Waldo Emerson)
Adam, bahçesinde güller yetiştiriyordu. Bir gün, gülün köklerine sarılmış ayrık
otlarını görünce temizlemek istedi. Eldivensiz olduğu için gül ağacının
dikenleri elini kanattı. Gönlünü kanatır gibi… adam;
“Ben seni rahatlatmak istiyorum, sen ise beni yaralıyorsun,
reva mı bu dedi.” Gül ağacı;
“Ben gülüm”, dedi.
Adam düşündü… “ne demek istemişti” diye…
“Ben gülüm”… dedi bir kere daha…
Adam temizleme işinin kendine ait olmadığını anladı ve işi
bir bahçıvana havale etti…
Yine de sorulması gereken, gül, neden bu şekilde davrandı?
Bahçıvan işe başladı…önce gül ağacının köklerini otlardan
temizledi, sonra kolunu kanadını budadı. Gül, hayata küseceğine canlandı, daha
fazla tomurcuklar açtı ve şaşalı hayatına devam etti. Fakat her bir vakit
geldiğinde yeniden budanıyor bir yerleri kesiliyordu.
Adam ise hiçbir zaman gülün incecik bir dalını dahi
incitmek istememişti…
Bahçıvan işi biliyor… “Hayat acı ve yaralayıcı, yapılması
gerekeni yapmalı.” diyordu.
Fakat adam gülün dikeniyle oluşan yaradan hastalandı…
hayata küstü, sevdiği şeyleri terk etti…derbeder bir hayat sürmeye başladı. Onu
meyhanede görenler, eski günlerini anımsayarak kınadılar.
Neden olmasın ki, onun için hep iyi olduğunu ve hayatında
iyilikten başka bir şey olmadığını söylüyorlardı. Şimdi farklıydı… insanlardan
da çok farklı…
Düşmüştü… kaldıranı da yoktu…düşersen kalkmalısın, ancak
kalkamayınca bir kaldıranı olmalı değil mi, insanın?
Adamın ölümüne iyi olma sevdası gitmiş, dünyaya
küsmüştü…Yoksa, adam, kendini çok mu iyilerden sanıyordu…
Güzel bir duygudur, iyilerden olmak, fakat sonu böyle mi
olmalıydı...aslında onun en iyi yaptığı bir şeydi iyiler gibi olmak. Ancak bu
yetmiyormuş…
Her şey imha olmuş, sürekli git ve geller…
Şaşırmamalı, neydi… ne oldu?
Dünya kime yar ki…
insan aslından uzak durabilir mi?
Niyetimiz iyilerden
olmaktır. Ama, dünya hiçte öyle değil…
Şimdi adam yanıyor bağırıyor ve kimse onu duymuyorsa,
gerçekten de bağırıyor mu yoksa birileri sağır mı oldu?
Adam dünyanın karanlığından
etkilenmem zannederken bir dehlizde kaybolmuştu…dünya ise olduğu yerinde
kalmıştı…biz ise bir şeyler yapıyor zannettik.
En üzücü şeylerden biri, bir şeyi zorla öğrenmek…iyi de
kötüde bu dünyada olmaya mecbur…
İnsanı küçük bir şey değiştirebilir… zayıflıklara
bağlanabilen tiplerden olmasakta…hayatımız büyük bir deniz ve umut oltamızı
birden fazla atmalıyız. Umulan olmuyor olsa da…
Hayat bizden sevdiğimiz şeyleri alarak işkence ediyor ve
intikamını alıyor. Hepimiz dünyaya gelmemizin bedelini ağır ödüyoruz.
Sonuçta acılarımız ne kadar çok olursa olsun bizimle
beraber ölecektir…
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar