Print Friendly and PDF

Ağaç Yanmalarına Dair Ledünni Zuhurat

Bunlarada Bakarsınız

 


Hak şerleri hayreyler

Zannetme ki gayreyler

Arif anı seyreyler

Mevla görelim neyler

Neylerse güzel eyler

 

Ağaçların yanmasının hakiki sebebi Hakk’a malumdur. Ancak biliyoruz ki Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem Efendim “Müslümanın başına ne geldiyse hayr’dır…der.

Türk toplumu her sıkıntıyı başından def ederken hep hayra yormuştur. Acısınıda tatlısınıda.

Kolay mı ateş düştüğü yeri yakar. Hakk’a boyun eğdik der, ona sığınırız.

Adil olan Rabbim kullarının hakkını en güzel şekilde ödeyendir.

Cehennem ömrü altı sayılarına bağlı gelişir. İnşallah müddet dolmuş olsun...uzaması da yine altıya bağlı sayıdır.

Hakk rüzgarıyla yağmuruyla veya bilmediğimiz başka kuvvetlerle kullarının iyi kötü olmasına bakmadan ilahi yardımını gönderecektir. Biz ona güveniyoruz.

Şurası da kesindir. Ormanlarımdan ağaç kesenin kellesini almak caizdir diyen bir nesli çocuklarıyız. Ağzı dili olmayan saf itaat eden bu ağaçların hakkını Allah Teâlâ alacaktır. Bundan şüphe etmeyiz. Ancak bir bilgide şudur. Zamanın anda sahib olduğu iyi kullar

“Allah Teâlâya dua ederken şu dua da ısrar etmiş olmalılar. Ya Rabbi, canlarımıza bedel istersen verelim, ama kulların yuvaları dağılmasın. Afetini afetle değiştir, dönüşü olan rahmete değsin.”

Ya Hakk!

Son dönemin ağır vakalarını bu şekilde üzerimizden bertaraf eyle … Amin.

Bu sözlerin hikmetini anlamak için aşağıda bir hatıratı zikredeceğim. Bir ağacın bir insana bedel olduğunu daha iyi anlatacaksınız.

“Bir gün yine Mustafa Özeren Bey Hz. ile Sirkeci­deki Konya Lezzet lokantasında öğlen yemeği yemeye gittik, yemeyken sonra kahvelerimizi içmek için troleybüse bindik, o gün benim içimde muazzam fırtınalar kopuyor, allak bul­lak perişan bir ruh halindeyken, kendilerine

"efendim ben sizin huzurunuza gelebilecek bir adam değilim, bende madde mana hiçbir şey yoktur, beni affedin dedim" o zaman mübareğin kaşları çatılarak kızgın bir halde

 (O ne demek, sen Hoca Efendi Hz.’nin elini öpmedin mi, sen kendini ne zannediyorsun, kendini bilmiyor daha ne istiyorsun, biz birini kabul etmek istediğimizde, elestü-birabbikeden mahşer alemine kadar seyri sülüküne bakar öyle kabul ederiz anladın mı) buyurdular.

Sene 1956 Mustafa Bey Hz. ikimiz sabah Fatihe ziyarete gittik, Yavuz Selim durağın da otobüsten indik, Fatih Fevzi Paşa caddesindeki bütün çınar ağaçları kesilmiş koyun gibi yer­lerde.

Fakirden çınar ağaçlarını saymamı iste­diler, 63 adet dedim, (mübarek ellerini açarak Allah'a hitaben, her biri için bir baş istiyo­rum diye) buyurdular.

Amele başını isteyerek ne zaman kesildiklerini sordular, gece saat 24.00’den sonra kestiklerini söylediler. Bu olaydan sonra 60 ihtilali oldu, yassı ada muha­kemesinden 63 adet idam kararı çıktı, sonra bu tecelli değişerek 3 idama düştü.

Bu tarihlerde bir ikindi vakti Beyazıt Bahar pastanesinde Fikret Çelikoğlu da vardı, çay­larımızı içerken ben efendim Beyazıt mey­danını kazıyorlar dedim, bana dönerek (oğlum mezarlarını kazıyorlar) buyurdular. Sonra kendileri eczacılık fakültesinin önündeki büyük bir çınar ağacını göstererek (oğlum bu çınar, sabah semavatı yani yedi kat göğü temsil eder, buna nasıl kıyarlar) buyurdular.

Yine 1957 yılında, o dönemin Başbakanı Paris te bir uçak kazası geçirdi ve başbakan Menderes bu kazadan sağ olarak kurtuldular. Ben durumu kendilerine arz edince (oğlum akibetine bakın, durumun nasıl olacağını görürsünüz) buyurdular.

Bir gün ihvandan merhum Rıza Tüzer in eşi Nermin hanım hastalanmış, sırtını Hızır aleyhisselam sıvazlarken bakmış ki, Mustafa Bey Hz. sırtını okşuyor. Bende kendileri bu mana alemini anlatınca bana (oğlum Hızır Aleyhisselam, zamanın kutbu kimse Hızır da odur) buyurdular. Nas Hızır Aleyhisselam ola­rak ayrı biri olduğunu sanıyor.

Alıntı Kaynak: https://ismailhakkialtuntas.blogspot.com/2020/03/deryadan-damlalar.html

[Mustafa Mucuri (Ozeren) Hz. Femi Saadetlerinde Sadrolan Kelamı Kibarlar]

Nihai söz:

Ağaç yanmalarının kontrolü insanların elinden olmadığından Rabbim bu ağaçlar sayısı kadar insanımızı bize bağışlar ümidimiz ve arzu niyazımız var. Ve öyle de olacaktır.

Dualarımız ve hüsn-ü zannımız Hakk Katına vasıl olmuş olsun.

Amin

İhramcızâde İsmail Hakkı

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar