Anlamadığım
"Onlar dünya
işlerini, ahiret işlerine karıştırınca
düşünceleri bozuldu, fesat yayıldı"
Zamanında bir şeyh ve müridleri
vardı. Müridler, şeyhlerine çok
bağlıydı. Her gün onunla sohbet ederler manevi demlerde hallerden hale
geçerlerdi. Kalbleri güzel, yolları güzel müridler bu şeyhden istifade
etmişlerdi. Ancak bir mürid manasında şeyhini cehenneme doğru giderken gördü.
Kendisi ise cennete. Canından çok sevdiği Efendisinin ateş ehlinden olduğunu
görünce ağlamaya ve sızlanmaya başladı. Ancak müridin ağlaması hiçbir fayda
etmedi. Şeyhi tepeleye tepeleye zebaniler götürdüler. Şeyh geçti, gitti.
Murid dedi ki, ben bunca zaman
ondan istifade ettim, faydalandım. Yolumu da aldım. O ise geçti. Gitti.
Daha önceden duymuştum, dedi, ya
ben bu kapıdan başka kapı yok, deyince, Allah Teâlâ acır, onu müridine
bağışlarmış. Ancak bu şeyhin hikâyesi bu şekilde bitmedi. Şeyh cehennemine
gitti.
Mürid çok ağladı, sonunda ağlayan
göz pınarları kurudu. Ağlama halide sessizliğe kaldı. Herşey sessiz ve
sükûnetle devam etti. Ezelden gelen, ebede giden yolda o şeyhin sesini duyan
var mıdır, durumu nedir, bir kimse bilmiyorum. Ancak şeyh cehennemden çıkmadı
orada hala duruyor.
Burada olmayan nedir, olan nedir,
bilinmeyen nedir, cevap nedir, soru nedir?
Yanan nedir?
Sevmek nedir, sevilmek nedir?
Soru nedir?
Herşeyin açık menü olduğu
sofradan aç kalkmak nedir?
Geleceğini bildiği halde
bilmediğimiz ve unuttuğumuz nedir?
Ayrı kaldığımızda, güzel dostları
bulamadığımızda bu dostluğumuz nedir?
Kesilmiş bir cezanın içinde acı
yoktur derler. Sabredeceksin.
Herşey cennetin ışığına giderken,
karanlığa giden ve orada kaldığında, gelme sebebini bilen şeyh doğruyu da
bildiği halde düştüğü elem yurdu nedir?
Kıyamette belki bu sorular
karşısında Allah Teâlâ’nın alacağı tavrı bilemeyiz. Ancak bildiğimiz bir şey
var. Yaratılmışlara uygulan kanunlar, Allah Teâlâ için geçerli değildir. Hakk,
özgürdür. Allah, kulların icbar ve hükümlerinden gayri, samedâniyyetinde muradı
ve emri birbirine zıt düşmeyecek şekilde bir ettiği, çatışan sandığımız
zıtlığın sonucunun tekliğini şimdiden göremeyebiliriz. Bizim için olan neden ve
niçin benzeri sorular Onun hakkında sorulmadığını unutmamak gerekiyor. Rabb,
rabbdir. Sadece bizler için beklemek
gerekiyor. Eğer cevap gelirse, o da ayrı bir husus.
İsmail Hakkı Altuntaş
Âvord be iztirârem evvel be vucûd
Coz heyretem ez heyât çîzî nefzûd
Reftîm be ikrâh u nedânîm çi bûd
Zin âmeden u bûden u reften
maksûd
İstemedim ben; zorla beni var etti.
Hayret dışında hayatıma ne ilave
etti?
Gidiyoruz ikrahla şimdi;
bilmiyoruz neydi?
Bundan amaç: Geldi, kaldı, gitti?
Ömer Hayyam
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar