Kâfir Arkadaşım
“Seni çok özledim”
Yıllarımızı verdiğimiz,
ayrılamadan hayatı paylaştığımız, sevgili arkadaşımla çok güzel günlerimiz
oldu. Severdik ayrılmayacak bir sevgiyle. Her şeyimiz birdi. Onunla bir şey
haricinde her konuda anlaşırdık. Benim hep bir “ne olur” larım olur, o da
“tamam” dediği hiçbir zaman yapmadıkları. Olsun, bu devam eden
arkadaşlığımızdan o da bende memnunduk. Ancak olmuyordu. Çünkü zaman akıyor,
geçen günlerimizin hesabını tutacak kadar hassaslığımızı kaybediyorduk.
Çocukluğumuz, gençliğimiz, olgunluğumuz hep geçivermişti. Şimdi ise
ihtiyarladık. Hayattan zevk alacak çok hazzımızda kalmamıştı.
Hakikatte o arkadaşım
olmasa ben, çok şeyi yapamazdım. Bana bu dünya sıkıntılarına karşı katlanma
kuvveti veren, beni ayakta tutan onun gücüydü.
Neyse çok sevdiğim,
seviştiğim arkadaşımın kusuru inançsızlığıydı. Ama diğer bütün huyları hep ben.
Benim sevdiğim şeyleri sever, benimle ağlar, gülerdi. Onca benzerliğimiz olduğu
halde o bu inadından vazgeçmek istemezdi. Sürekli o konu açılınca sırtını
döner,
“tamam üzülme beni
öldür, mesele kapansın” derdi.
“Ben, bunu sana nasıl
yapabilirim, bu olamaz, benim canımsın, aşkımsın buna razı olamam” derdim.
O ise “o zaman neden
ısrar ediyorsun?”“Bak ben senin yüzünden bende üzülüyorum” “Seninle olan sevgimiz
aşkına, her şeye razıyım, beni öldür. Çünkü ben seni, beni sevdiğinden çok
seviyorum” derdi. Bende
“öyle olmasın, böyle olmasın”, derdim.
Anlaşamadığımız nokta
buydu.
Her şeyin bir sonu yok
mu, sevgilim, kafir arkadaşım, bir demde yine kederlenmiş ve kutsal intiharını yapmıştı. Üzülme diye bana
hasretlerini ifade eden kısacık mektubunu bırakmıştı.
“Sevgili arkadaşım,
aramızda olan bu sevgi gerçektir. Sen ve ben diye ayrı olmaktan öteye, biriz.
Aramızdaki ilişki ve Tanrı ile olan bağda dahi eşitiz. Fakat ben seni kendimden
çok sevmeye mecbur olduğumu gördüm. Seni bırakmak çok istedim başaramadım.
Olamazdı zaten. Çözüm, benim ölmemi gerektiriyordu. Ölmemi kabul etmeyeceğini
biliyordum. Bilirsin ki ölüme razı olacak kadar sana her zaman hak verdim. Doğru
olan şey senin dediklerindir. Şimdi ben dönmemek üzere ayrılıyorum. Bunu ikimiz
için yapmalıyım.”
Kafir arkadaşım öldü.
Benim için öldü. Yıllarca dil döktüğüm her türlü nasihat ettiğim, rahat
vermediğim arkadaşım benim için öldü. Kendini feda etti. Benim başaramadığımı,
o ölerek başardı. Gururlara kapılmış, övünçleri oyalanan ben, yapayalnız, zevkini yitirmiş donuk
haldeydim..
“Neden bu şekilde olsun
ki”, “ölmesine gerek yoktu” diye söylenip durdum. “Bunu beraber çözemez miydik?
Beraber bir hal çaresini bulamaz mıydık?.”
Biliyordum, olmamıştı ve
belki de bir türlü olmayacak bir istekti bu.
Şimdi ben yalnız kaldım,
umudum olsa, yaşasam neye yarar. Aslında gitmesi gerekli olan ben değil miydim?
Diye düşüncelere daldım.
Uyumuşum.
Rüyam da arkadaşım yanıma
geldi, gülüyordu.
“Sevgilim üzülme ben
doğru olanı yaptım.”
“Kutsal intiharımı
yapmasaydım, biz yine ölecek değil miyiz?”
“Bunu senin başarman,
zaten mümkün değil, bu benimle ilgili olacak bir husus, sen benimle olan
arkadaşlığında gerçekten çok iyiydin. Her zaman doğru olanı istedin. Sadece
razı olmadığın bana olan aşkından ve benim senden ayrı kalmam. Onu da sen
yapamazdın. Ancak ben yapabilirdim. İyi ki yapmışım, şimdi her şey yoluna
girdi.” Dedi uzaklaştı.
Uyandım. Derin uykudan
uyanan bir ilkbahar çağlayanı gibi. Uyandım, dünya dedikleri yer daha öncede
böyle miydi, der gibi.
Uyandım.
Uyandımda, hayat diye
bulduğum ortam, çok zevksiz ve acayipti. Her şey değişmiş ve manasızdı. Yani,
bunun için miydi her şey, dedirttirecek kadar zevksizdi. Duyardım birçok
hikayeler, fakat denildiği kadar da
değilmiş.
Çok üzüldüm; bir
üzülmeyle ki, yıllarımı aldı. Hasret bir taraftan, zevksizlik bir taraftan,
zannedersin bir hapis hayatı. Destanlar yazılan bu dünya hayatında, ölüm
özlediğim en büyük mutluluk ve kurtuluş umudum mu olacaktı?
Neticede gerçek hayat,
ölüm denilen ayrılıkla benim içinde tecelli edecek. Hep düşüncem, son nefesimi
verip, kafir de olsa arkadaşımı bir daha görmek için gitmek istiyorum.
Benim içinde öldü
derler. Oradan ötesini ben yazamayacağıma göre birileri yazar diye düşünüyorum.
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar