Print Friendly and PDF

SadrüdDin Muhammed Konevi Hazretleri­nin Vasiyeti

 

Rahman ve rahim olan Allah (celle celalühü) m adıyla.

Allahü Tealâ'nın rahmet, hoşnutluk özel af, lutuf ve mağfiretine muhtaç olan ve bu vasiyeti yazan kulu Ali oğlu Yusuf oğlu Muhammed oğlu İshak oğlu Muhammed, yanında bulun­sun bulunması, bu vasiyete vakıf olan müminleri kendisine şahit tutarak tasdik ve itiraf ederki;

şüphesiz Allah(celle celalühü) tealâ birdir. Zatında, sıfat ve fiillerinde tektir. Herkes O'na muhtaçtır.. O, kimseye muhtaç değildir. Doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç kimse O'na denk değildir.

Yine Allah (celle celalühü) tealâ'nın kendi lutuf ve iyiliğinden seçip temizlediği, saflığa erdirdiği, bazıların peygamberi­miz Hz.Muhammed (salla’llâhü aleyhi ve sellem) de olduğu gibi "Allah, O'na, ailesine, kendisine tabi olanlara salât ve selâm olsun."

Umumî olarak bütün yaratıklarına, diğer peygamberlerinde olduğu gibi bazılarında hususî olarak bazı kabile ve toplu­luklara göderdiği doğru ve gerçektir.

Ben, yine yakînen inanıyorum ki cennet ve cehennem hak'tır. Amellerin derlenip toparlanacağı ve Allah katına kabul edilecekleri ve ilahi terazi ile tartılacakları, yani" mi­zan" Haktır.

Bütün peygamberler, vazifeleri gereği Allah Teâlâ’dan ne getirmiş ve ümmetlerine haber vermişlerse , bunların hepsi doğrudur. Ve onlar, bunların hepsini doğru olarak nakletmişlerdir. Kendi şeriatları yani tebliğ ettikleri dinleri nesh edilmeden sonra gelen bir din ile hükümleri kaldırılmadan önce o dinin hükümleri ile hükmedip amel etmişlerdir. Hükmettikleri herşey de de doğru hükmetmiş-lerdir. Yakînen haber verdikleri kıyamette haktır, Anlayış ve idrak yönünden inanç esaslarının şeklinde değişiklik olsa da inanç esaslarının aslı birdir ve haktır. Gerek hissî ve manevi olsun cennet ve cehennem haktır ve gerçektir, sırat haktır, Dünya ve ahireti birbirine bağlayan berzah yani ka­bir hayatıda haktır.

Peygamberimizden bizi intikal eden, O’nun ahiret, cen­net ve cehennem ile ilgili haller, Allah (celle celalühü)'ın fiil ve sıfatlarına dair verdiği bütün tafsilat hak'tır. Ben, bu düşünce ve inançla yaşadım ve bu inançla ölüyorum.

Dostlarım ve bana mensup olan müridlerim, talebelerim, beni müslümanların umumî kabristanına defnetsinler. Ölümümün ilk gecesinde Allah’ın beni, her türlü azabından ve cezalandırmasından uzak tutarak beni bağışlaması ve Al­lah (celle celalühü)'ın kabul etmesi niyetiyle yetmiş bin kelime-i tevhid (Lâilâheillallah) diyerek tevhid hatmi yapsınlar.

Yine ölümümde hazır bulunanlardan herbiri kendi kendine aynı niyetle ağır başlılık ve kalb huzuru içinde yetmişbin" Lailaheillallah" diyerek zikirde bulunsunlar.

Ayrıca beni fıkıh kitaplarında ki gibi değilde hadis kitap­larında belirtildiği şekilde yıkamalarını istiyorum. Kefen olarak beyaz bir izar sarsınlar ve Şeyh-i Ekber (MuhyidDin Arabî)'nin elbiseleri ile kefenlesinler, kabrime Şeyh Ev­hadüdDin Kirmaninin seccadesini yaysınlar. Cenazemi hiç bir cenaze okuyucusunun takip etmemesini, kabrimin üstüne ne bir bina, türbe, ne de bir tavan yapılmasını va­siyet ediyorum. Sadece kabrimi sağlam taşlar ile örüp yapsınlar. Fakat başka bir şey yapmasınlar. Böylece, hem kabrimin örtülmesi kolay olur, hem de yıkılıp yeri kaybol­maz.

Defnedildiğim gün, kadın, erkek, fakir ve kimsesiz düşkünlere özellikle de kör ve kötürüm olanlara bin dirhem dağıtılmasını bundan yüz dirhemin ŞehabüdDin Ebrari'ye ve yüz dirhemininde Şeyh Muhammed En-Nahcuvanî'nin meclisine devam eden Kemâl'e verilmesini ve bunların uy­gun gördükleri şekilde kendi dostlarına dağıtılmasını va­siyet ediyorum. Ayrıca ZiyaüdDin Mahmud ve BedrüdDin Ömer'e selâmımın ulaştırılmasını ve hatıra olarak kendile­rine namaz kıldığım seccadelerimden birer tanesi ile, birer elbisemin verilmesini vasiyet ediyorum?}

Felsefe ile ilgili kitaplarım satılıp parası sadaka olarak dağıtılsın. Tıp, Fıkıh, Tefsir gibi diğer ilimlerle ilgili kitap­larımı da Şam'a vakfediyorum. Onların hepsi orada bulu­nan ve Allah (celle celalühü) için ilim tahsil edenlere verilsin. Kendi yazdığım kitaplarımı da benden bir hatıra olarak Afifüd- Din'e ulaştırılsın. Ve ehli olan kimselere onları okutması söylensin.

Kızım Sekine'ye de Allah (celle celalühü) onu muvaffak kılsın. Namaza ve diğer farzlarla birlikte istiğfar etmeye, Allah (celle celalühü) 'tan mağfiret dilemeye devam etmesini, Allah (celle celalühü) a itaatta bulunmasını vasiyet ediyorum.

Dostlarıma da ancak yaşanılmak sureti ile bilinebilen zevki marifetlere, anlaşılması güç ve kapalı olan bilgilere dalmamalarını ister benim, ister şeyhim'in Allah (celle celalühü) ( Al­lah ondan razı olsun) sözleri olsun, onların sadece sarih ve açık olanları ile yetinmelerini bunların dışında kalan açık ve sarih olanların tevilini düşünmemelerini vasiyet ede­rim. Benden sonra bu yol kapatılmıştır. Onlar hiç kimsenin kendi sözleri olarak söyleyip naklettikleri sözlere itibar et­mesin. Sadece onlardan kim İmam Muhammed Mehdiye yetişirse O'na benim selamımı ulaştırsın. Ve başkasının değil, yalnızca O’nun haber verdiği şeyleri, bilgileri alsın.

Şimdilik sadece ve sadece benim ve şeyhimin yazdığı eserlerle onların içindeki sarih ve açık olan bilgilerle yetin­sin. Kitap, sünnet ve müslümanların icmaı ile sabit olan şeylere sarılsın, zikre de devam etsin. Kendilerine yol gösterici olarak yazdığım "Er-Risalet-üI Hâdiye velmürşide" adlı risalemde olduğu gibi Cenab-ı Hakk'ın huzurun­da başka şeyleri kalbinden çıkarmakla meşgul olsun. Ve Allah(celle celalühü) hakkında hüsnüzanda bulunsun. Gerek nazari ve gerek lüzumsuz başka ilimlerle meşgul olmasın.aksine zi­kirle ve kur'an okumakla meşgul olsun ve görevlendirildiği vird'lere devam etsin. Yukarıda işaret edildiği üzere, açık ve sarih beyanları mütalaa etsin.

"Bekâr olanlarınız Şam'a hicret etmeye çalışsın . Çünki; yakında buralarda da bir takım fiteneler zuhur edecek, çoğunuzun rahatı kaçacak ve size söylediğimi hatırlaya­caksınız. Ben, sizi Allah (celle celalühü)'a havale ediyor, ona bırakı­yorum." Doğrusu Allah (celle celalühü) kullarının ne yaptığını görür. Allah (celle celalühü) sakınan ve onun doğru olarak gösterdiği yola giren kimselere yeter. Dostlarım, dualarında beni hatırlasın ve her türlü haklarım bana helâl etsinler. Benim bıraktığım bilgilerde onlara helâl olsun.

Daha önce benim üzerimde meşru bir hakkı olduğunu iddia eden kimse, kızım Sekine'ye müracat etsin. O'da onun razı olacağı şekilde hakkı'nı ödesin.

Allah (celle celalühü)dan kendim ve sizin için mağfiret diliyorum. Allah'ım seni her türlü noksan sıfatlardan tenzih eder, sana hamd ederim, senden başka ilah yoktur, sana tevbe eder; senden mağfiret dilerim

 

SadrüdDin Muhammed el- Konevi Vasiyetname, İst. Şehit Ali Paşâ Ktp. nr. 2810 ; ist. Selim Ağa Ktp. NurBanu Bl.nr.105yp.149 a-b; Os¬man Ergin, SadrüDin Konevi veEserleri, Şarkiyat Mecmuası, ist.1958, 11/ 82- 83; Mustafa Uzunpostalcı, Şeyh SadrüdDin Konevi'nin Vasiye¬ti,S.Ü.l. SadrüdDin Konevi Özel sayısı, s,39 vd.. Beni bağışla ve bana merhamet et. Şüphesiz sen çok bağışlayıcı ve merhamet edensin.

 



 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar