Hz. İsa aleyhisselâmın Dağdaki Vaazı
“Ne
mutlu ruhta fakir olanlara, çünkü göklerin egemenliği anlarındır. Ne mutlu
yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara!
Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara!
Çünkü onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet
bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrı ’yı görecekler.
Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek. Ne mutlu
doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü göklerin egemenliği onlarındır.
Benim
yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü
kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle çoşun! Çünkü
göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle
zulmettiler.”
“Yeryüzünün
tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı ”52
verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz.
Dünyanın
ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez. Kimse kandil yakıp tahıl
ölçeğinin altına koymaz. Tersine kandilliği koyar; evdekilerin hepsine ışık
sağlar. Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi
görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler! ”
Kutsal
Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın.
Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, yer
ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir
harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. Bu nedenle, bu buyrukların en
küçüğünden birini çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliğinde
en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına
öğretirse, Göklerin Egemenliğinde büyük sayılacak. Size şunu söyleyeyim:
Doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisiler’inkini aşmadıkça, Göklerin
Egemenliğine asla giremezsiniz! ”
“Atalarımıza,
‘adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak’ dendiğini duydunuz ben size
diyorum ki, kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul’da
yargılanacaktır. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir. Bu
yüzden sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikayeti olduğunu
anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak git önce kardeşinle barış;
sonra gelip adağını sun. Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş.
Yoksa o seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; sonunda da hapse
atılabilirsin. Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun son kuruşunu ödemeden oradan
asla çıkamazsın.”
“
‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına
şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur. Eğer sağ gözün
günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok
olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin günah
işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması,
bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.
“
‘Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin’ denmiştir. Ama ben size
diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan onu zinaya itmiş olur.
Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur.”
“Yine
atalarımıza, ‘yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab’bin önünde içtiğin antları
yerine getireceksin ’ dendiğini duydunuz. Oysa ben size diyorum ki, hiç ant
içmeyin: Ne gök üzerine, çünkü orası Tanrı ’nın tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü
orası Tanrı’nın tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü orası O’nun ayak taburesidir;
ne de Yeruşalim üzerine çünkü orası Büyük Kral’ın kentidir. Başınızın üzerine
de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. Evet’iniz
evet, ‘hayır’ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytandandır.
“
‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı
direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size
karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım
yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. Sizden bir şey dileyene verin,
sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.”
“
‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben
size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki,
göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem
iyilerin üzerine doğurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine
yağdırır. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi
görevlileri de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz,
fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle,
göksel Babanızın yetkin olduğu gibi siz de yetkin olun.”
“Doğruluğunuzu
insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa
göklerdeki Babanız’dan ödül alamazsınız.
“Bu
nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin.
ikiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle
yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz sadaka
verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz
sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi öldüllendirecektir.
Dua
ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye
havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar.
Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Ama siz dua edeceğiniz
zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanız’a dua edin.
Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir. Dua ettiğinizde,
Putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. Onlar söz kalabalığıyla
seslerini duyurabileceklerini sanırlar. Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız
nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bilir.
“Bunun
için siz şöyle dua edin:
Göklerdeki
Babamız,
Adın
kutsal kılınsın.
Egemenliğin
gelsin.
Gökte
olduğu gibi, yeryüzünde de
Senin
isteğin olsun.
Bugün
bize gündelik ekmeğimizi ver.
Bize
karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
Sen
de bizim suçlarımızı bağışla.
Ayartılmamıza
izin verme.
Bizi
kötü olandan kurtar.
Çünkü
egemenlik, güç ve yücelik
Sonsuzlara
dek şenindir. Amin.
“Başkalarının
suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz
başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı
bağışlamaz.”
Oruç
tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını
insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size
doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman,
başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan
Babanız’a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi
ödüllendirecektir.
“Yeryüzünde
kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir,
hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin.
Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.
Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.
“Bedenin
ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, bütün bedeniniz aydınlık olur. Gözünüz bozuksa,
bütün bedeniniz karanlık olur. Buna göre, içinizdeki ‘ışık’ karanlıksa, ne
korkunçtur o karanlık!
“Hiç
kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edilip öbürünü sever, ya
da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı ’ya hem de paraya kulluk
edemezsiniz.”
“Bu
nedenle size şunu söylüyorum: ‘Ne yiyip ne içeceğiz? diye canınız için, ‘Ne
giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de
giyecekten daha önemli değil mi? Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer,
ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur.
Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü
bir anlık uzatabilir? Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır
zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. Ama
size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi
giyinmiş değildi.
Bugün
var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de
giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar?
“Öyleyse,
‘Ne yiyeceğiz? Ne içeceğiz? ya da ‘Ne giyeceğiz? diyerek kaygılanmayın. Uluslar
hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara
gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun
ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir. O halde yarın için
kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.
“Başkasını
yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle
yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. Sen
neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark
etmezsin? Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, “izin ver, gözündeki
çöpü çıkarayım” dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o
zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
Kutsal
olanı köpeklere vermeyin. incilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları
ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler.”
“Dileyin,
size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her
dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır. Hanginiz kendisinden ekmek
isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse yılan verir? Sizler kötü yürekli
olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki
Babanız’ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil
mi?
insanların
size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü Kutsal
Yasa’nın ve peygamberlerin söylediği budur ”
“Dar
kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan
girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar
azdır.
“Sahte
peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama
özde yırtıcı kurtlardır. Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli
bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi? Bunun gibi, her iyi
ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve kötü
ağaç da iyi meyve veremez. iyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.
Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.
“Bana
‘Ya Rab, ya Rab! ’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliğine girmeyecek. Ancak
göklerdeki Babam ’ın isteğini yerine getiren girecektir. O gün birçokları bana
diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin
adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı? O zaman ben
de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!
Diyeceğim.”
“İşte
bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı bir adama
benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, eve saldırır; ama ev yıkılmaz.
Çünkü kaya üzerine kurulmuştur. Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini
kum üzerine kuran budala adama benzer. Yağmur yağar, seller basar, yeller eser,
evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur. ”
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar