Aklım Almıyor
Allah
Teâlâ kimseye vermediği nimetin şükrünü eda etme sorumluluğunu yüklemez. Bir
şekilde ibadeti eda edemeyecek kuvveti vermediyse, bazı işgüzarların bunu
istismar etmelerine izin vermeyin.
Şöyle
ki:
Bulunduğu
yerde bir kişi kurban kesmek istiyor ve kesemiyor. Sonra aynı kişiye reklamlar
vasıtasıyla neticesi de sırf söze dayanan veya tek taraflı bir şehadetle evet
senin yerine biz bu ibadeti ifa edeceğiz denildiğinde, mesele halloluyor mu?
Sormak
lazım:
Bulunduğun
yerde bir kurban hissesine vereceğin para başka biri tarafından yarı miktarda
ise, ve sende sorumluluktan kurtarayım diye o kişilere para gönderdiğinde bu
ibadete hile katmıyor musun?
Yahut,
zahmet ve zorluktan kaçayım ve bende ibadetimi yapmış olayım,zaafiyetini bazılarına
yükleyerek, aylar önce kurduğu
tezgahlarda istismar edilmesine neden izin veriyoruz?
Günden
olduğu için, yurt dışında bu kurban ibadeti birileri senin adına yapıyor. Tamam.
Sormak
gerek bulunduğun yerde normal sayılacak kadar et yiyemeyecek fakirler varken,
misyonerlik tarzı bir şekilde uzak diyarlardakine ulaşıyoruz, bana biraz ters
geliyor.
Son
zamanlarda gözünüze ilişmiş olabilir. Afrika'da arazi kiralayan devletler zenginler
var. Ülkemizden de olduğu muhtemeldir. Bunların hayvan besledikleri de yüzde
kesindir. Sırf memleketimizdeki insanların parasını oralarda ibadet kastıyla
dahi olsa kendilerine menfaate çevirebilmek adına ahlak düşkünlüğüne karşı
uyanık olmak gerekmez mi?
Afrikada
kiralanan tarım arazileri…diye arama motorlarına yazın araştırın
Şimdi
düşünmek size ait.
Malum
cemaatler vardı, şimdi de onların sünnetini takip eden diğerleri? Ya da adı
değişmiş bukalemunlar da olabilir?
Onlar
hakkında şunu bilmelisiniz. Elemanları bağış toplamada özgür ama harcamada
yetkisiz bir durumda idiler. Bulunduğu bölgede, topladığı bağışı, kendilerine
müracaat eden yerel fakire vermiyorlar da
afrikadakine transfer ediyorlardı.
Afrikadaki
açlar meselesi bence en çok sömürülen bir yaramız.
Eğer
bir ibadeti yaparken içinde azıcık bir şüphe girecek bir durum varsa, sırf
yaptım teranesi ile ve bundan gönül huzuru duyarak kurtulmayı bırakın.
Durumun
varsa kendin yapmalısın. Durumum yok diyorsanız, kendi kurbanını en yakın ve
güvendiğin biri vasıtasıyla yapmaya çalış.
Hiç
düşünmüyorsunuz, dilenciler ekmek parası için dilenirken, gele ekmek alayım
karnını doyurayım dediğinizde yanınızdan kaçar gibi, bunlarda öyle. Yıl 12 ay.
Memeleketimiz insanı sofrasında et görme istatistiğine bir bakın.
Bunun
sorumluluk ve zahmetine neden girmiyorlar?
..
1980
yılından sonra başlayan dünyaya açılma politikaları adına zenginliğimiz
dışarılara akıtan ve sonra iç
piyasamızdaki çiftçi ve hayvancılık yapan kesimin fakirleşme nedeni olan bu
yardım furyasına bir dur demekte çok geç kaldık.
Bu
arada fark ettim, son bir hafta kala duvarlarda daha önce adını duymadığımız
onlarca dernek şu bu şekilde kurbanımıza talip oluyorlar.
Sonuçta
maddiyata bağlı ibadetine, gel sen bana ver, ben senin yapamadığının alasını
yaparım, diyerek bizlere çember mi atlatıyorlar?
Farzedelim,
2000 tl tutan bir hisseye burada giremiyorum da yurt dışında 900 olana
girebilirim, 1200 tl ye alamıyorum 750 ye dışarıda alıyorum diyerek kurban
ibadetini bir başkasına teslim ediyorsa biri, bence Allah Teâlâ ya karşı
haksızlık ediyordur. Çünkü Allah Teâlâ kimse bu dini zorlayarak farz kılmadı yapmamızı
istemedi. Gücünüz yetiyorsa dedi…daima.
Bazıları,
sağlığım ve durumum müsait değil, yapamam diyorsan, kendi bulunduğun yerde bir
güvendiğin adam bulamıyorsunda, Afrikada
nemenem kişilere ve kuruluşlara güveniyorsunuz buna anlam vermek akıl karı
değil.
Dedim
ya orada işi yürütenler burada satamadığını orada satıyor hemde çok fazla
karla. Kesilmeyecek şekildeki hayvanı güllü allı yapıyor, pazarlıyor.
Niye
demiyorsunuz?
İnsanlık
adına, organizasyon yapıyorsunuz, neden
yurt içinde bu ibadetleri veya yardımları yerel insanları bırakıp dışarıdaki
insanları tercih ediyorsunuz… bunu çözemiyorum.
Mazeret hazır, yurdumuz insanı müsrif oldu, lüzumsuz harcamalar yapıyor
deniyor. Eğer kredi kartlarında borç batağına düşmüş kişi sayılarına göre bakılırsa,
durum vahimse, çok söze hacet yok.
Bulunduğun
yerdekini ihya etmeyip onları fakirleştiren zihniyet, bulunduğu gemiyi delenler
gibidir.
Önce
vatan, sonra dünya olmalıdır.
Bir
millet olarak sömürülmekten ne zaman kurtulacağız.
Allah
aşkına söyleyin.
Bu
yazıyı içinize şüphe koymak için yazmadım. Yönlendirmek içinde önceden
yazabilirdim. Ama düşünmenizi ve gelecek senelerde biraz daha duyarlı olmanızı
istiyorum…
Allah
Teâlâ yaptığınız ibadetleri sizden sorgularken şunu soracak. Ben bunu sana
vacip kılmadığım halde neden yaptın…kendini zora soktun. Veya sırf içim huzur
bulsun diye hileye gittin dediğinde cevap vereceğinize nasıl cevap buluyorsanız
ona göre hareket edin.
Doğrusu
bu olmalı…
İhramcızâde
İsmail Hakkı
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar