Amerikan Film Terimleri Sözlüğü
/
"An INDIE PROD with a FIVE PIC
PACK is BICYCLING between his DEVELOPMENT DEAL at one STUDIO and his MOW
commitment at a MAJOR WEB, hoping that when he TAKES A MEETING this afternoon,
he will be able to STRIKE A DEAL with the TALENT before his first project goes
into TURNAROUND." "If we finish this SCENE before lunch, we can avoid
a MEAL PENALTY and have time to SCREEN THE DAILIES."
Birinci
cümleyi günlük konuşmaya şöyle çevirebiliriz: "Beş filmlik bir anlaşması
olan bağımsız bir yapımcı, büyük projeyi geliştirmekte olduğu stüdyo ile bir
televizyon filmi yapmak için bağlantı kurduğu televizyon kanalı arasında mekik
dokuyor ve stüdyo projeden caymadan önce baş oyuncularla sözleşme yapabilmeyi
umuyor." ikinci cümlede ise şöyle deniyor: "Bu sahnenin çekimini
öğleden önce bitirebilirsek, oyunculara ve ekibe öğlen yemeği vermekten
kurtuluruz ve dün çektiğimiz bölümlerin provasını izleyebiliriz."
Her endüstri
dalının kendine özgü dili, özel terimleri ve argosu vardır. Sinema
endüstrisinde kullanılan her sözcüğü bu kitaba sığdırmak olanaksız, bu yüzden
en çok kullanılanları seçmekle sınırladım kendimi. Gene de garip terimlerle
karşılaşmayacaksınız demek değildir bu. Onaltı yıldan fazladır bu meslekte
olduğum halde, "Murder
your wife brick" benim için de çok yeni bir terim. Ara sıra
karşılaşacağınız nüktelerden hoşlanacağınızı umarım. "Endüstri"
hakkında yazarken gülümsemeden olmuyor.
Meslekten olanlar için "Filmmaker's Dictionnary",
kendi alanları dışındaki terimleri anlamalarına yardımcı
olacak. Öğrenciler ve sinemaya yeni
başlayanlar içinse, iyi bir bilgi kaynağı olacak; böylece birisi size "kill the baby!" dediği
zaman dehşete düşmeyeceksiniz. Sizden yalnızca küçük spotu söndürmenizi
istediğini bileceksiniz.
iyi çekimler.
Ralph S. Singleton
Bay Singleton'un sözlüğünü
Türkçeye çevirirken yalnızca onun açıklamalarını aktardım. Meslekten biri
olarak kendimden eklemeler yapabilir, açıklamaları genişletebilirdim, ama o
zaman kitap Bay Singleton'un olmaktan çıkardı. Yaptığım tek ekleme, bizde
karşılığı olan sözcüklerin karşısına bunları koymak oldu. Birkaçının karşısına
da kendi önerilerimi koydum ve sözcüklere Türkçe karşılık bulmak gibi bir
iddiam olmadığından, önerilerimin ardına bir (?) işareti ekledim. Dilimizde
karşılığı olmayan veya olup da benim bilemediğim sözcüklerin yalnızca
açıklamalarını aktardım. Açıklamalarda (BÜYÜK HARFLERLE) yazılmış olan
İngilizce sözcükler de kitabın ilgili bölümünde açıklanmıştır. Bir sözcük hem
isim hem fiil olarak kullanılıyorsa, bunlar (i) ve (f) ile gösterildi.
Profesyonel bir çevirmen değilim. Yaklaşık
yirmi yıl önce başlayan ve son on yılda iyice yoğunlaşan yabancı sinemacılarla
işbirliği sırasında karşılaştığımız iletişim sorunları ve televizyonda
izlediğim sinemayla ilgili yabancı filmlerin altyazı ve dublajlarında
rastladığım komik çeviri yanlışları karşısında bu kitabı türkçeye aktarmaya
sıvandım. Umarım çok fazla hata yapmamışımdır. Geleceğin sinemacılarına ve
konusu sinemayla ilgili filmlerin çevirmenlerine biraz yardımım dokunabilirse,
kendimi mutlu hissedeceğim..
Selçuk Taylaner
A AND B CUTTINIG - A-B BANT - Kurguda bir negatif kesim (NEGATIVE CUTTING) tekniği. 16 mm filmde eklerin (SPLICES) gözükmemesi için
kullanılır, ilk plan (SHOT) A
bobine konur, peşine, B bobine konacak planın karşılığı olarak siyah amors (LEADER) konur, ikinci
plan B bobine konur ve başına, A bobindeki planın karşılığı olarak siyah amors
konur. Takip eden planlar, karşılarına siyah amors gelecek şekilde dizilir. Her
iki bobin, aynı ham filme (STOCK)
ayrı ayrı basılır, böylece planlar, aralarında yapışma olmadan biraraya
gelmiş olur. Bu işlem 35 mm film için şart değildir, çünkü kareler (FRAME), aralarındaki yapışma
yerini göstermeyecek kadar büyüktür. A—B bant, 16 ve 35 mm filmde erime (FADE) ve geçme (DISSOLVE) yapmak için de
kullanılır. Geçme veya bindirme (superpoze) (SUPERIMPOSITION) yaparken iki
plan, A ve B bobinde birbirlerinin üstüne gelecek şekilde konur, ikiden fazla
bindirme veya yazılar (TITLES)
vs. için daha fazla bobin (C, D, vs.) kullanılabilir.
A AND B ROLLING -
A-B BOBİN - (Bak. A AND B
CUTTING)
‘A’ MOVIE (‘A’ PICTURE)- A
FİLMİ- (Bak ‘ B’ MOVIE)
1) Büyük bütçeli, oyuncu kadrosunda ünlü oyuncu-ların bulunduğu,
ticari yönden birinci derecede yer alan sinema filmi.
2) iki film gösterilen bir salonda oynatılan ilk film
ABBY SINGER SHOT - Yapımcı argosunda, günün programında
son planı belirten deyim (ör. The
next shot is the Abby Singer). Deyim, Bay Singer'in yönetmen yardımcılığı (ASSISTANT DIRECTOR) yaptığı zamandan
kalmadır. Günün son planının çekimini bay Singer yönetirdi.
ABERRATION (LENS)
- SAPING - Görüntünün (IMAGE) şeklinde
çarpılmaya neden olan mercek hatası.
ABOVE-THE-LINE (bazen kısaltma: ATL) -
ÇİZGİ-ÜSTÜ - Bir filmin bütçesi (BUDGET)
iki ana bölüme ayrılır: çizgi-üstü ve çizgi-altı (BELOW-THE-LINE). Çizgi-üstü masraflar,
genelde bütçedeki en pahalı kalemlerdir (hikâye, senaryo, prodüktör, yönetmen
ve oyuncuların maliyeti). Çizgi-altı bölüme teknisyen, malzeme ve işçilik
masrafları girer, işçilik ücretleri genelde günlük yevmiye üzerinden hesaplanır.
Ham film (RAW STOCK), yıkama
ve baskı (PROCESSING), kamera malzemesi, plato (STAGE) ve diğer yapım (PRODUCTION) ve yapım sonrası (POST PRODUCTION) masraflar da
bütçenin çizgi-altı bölümüne girer.
ABOVE THE TITLE - BAŞLIK ÜSTÜ - Filmin başlığından (MAIN TITLE) önce çıkan
isimleri belirtir. Bunlar genelde şöyle sıralanır: dağıtımcı (DISTRIBUTOR), yapımcı / yapım şirketi (PRODUCER / PRODUCTION COMPANY), bir «yönetmenin
adı» filmi, baş oyuncular, sonra filmin başlığı. Günümüzde, başlık üstü isimler
giderek çoğalmakta, ilk zamanlarda bu yer sadece dağıtımcıya, bir de belki çok
güçlü bir yapımcıya (David O.
Selznick, Samuel Goldwin, Dino
De Laurentiis gibi) ayrılırdı. Frank Capra, adını başlık üstüne yazdıran ilk
yönetmen olmuştur. (Bak. BILLING,
TOP BILLING)
ABRASIONS - AŞINMA , YORULMA -
Kötü veya aşırı kullanımdan dolayı kopyanın gördüğü zarar. Filmin yüzeyinde
çizikler ve kazıntılar olarak gözükür.
ACADEMY AWARDS (= OSCARS) - AKADEMİ ÖDÜLÜ - ACADEMY OF MOTION PICTURE ARTS AND SCIENCES (AMPAS) tarafından film endüstrisinin çeşitli
kollarında sanatsal veya teknik başarılara verilen ödül. OSCAR adı ile de bilinir, ilk ödüller
1927 yılında verildi.
ACADEMY LEADER - AKADEMİ AMORSU - Şekli ACADEMY OF MOTION PICTURE ARTS AND SCIENCES
(AMPAS) tarafından belirlenen amors. Her bobinin (REEL) başına (HEAD)
eklenir ve filmin başlayacağı yeri belirten, 10 ile başlayıp 2'ye inen
sayıları içerir. 2 sayısının göründüğü anda duyulan bir BİP sesi, filmin
başlamak üzere olduğunu belirtir. 1 sayısının olması gereken yerde film başlar.
Filmlerin sinema ve televizyonda gösterimi için SOCIETY OF MOTION PICTURE AND TELEVISION
ENGINEERS (SMPTE) tarafından hazırlanan yeni amorsa evrensel amors (UNIVERSAL LEADER) adı
verilmiştir.
ACADEMY
OF MOTION PICTURE ARTS AND SCIENCES -
Davetle üye olunan Amerikan sinemacılarının onur kuruluşu.
Üçbinden fazla üye; kendi alanlarına göre değişik dallarda gruplaşır
(yönetmenler, oyuncular, görüntü yönetmenleri, sanat yönetmenleri, besteciler
gibi). Her yıl Akademi ödüllerini belirleyip dağıtırlar. Her dal, kendi
alanındaki adayları oylar, tüm üyeler de adaylar arasından en iyi filmi seçer.
ACCELERATED MOTION - DÜŞÜK KARE - Sesli film için normal
hız olan 24 kare/saniye hızından düşük çalışan kamera ile çekilen hareketler,
projeksiyonda, hızlanmış gibi görünür. Bunun tersine yüksek kare (SLOW MOTION) denir.
A.C.E. - American Cinema Editors sözcüklerinin
kısaltılması. Amerikan film kurgucularının (EDITORS) onursal meslek kuruluşu. Üyelik, kuruluşun daveti ile
olur.
ACE - 1000 vatlık Fresnel mercekli (FRESNEL LENS) spot (SPOT) lamba.
ACETATE BASE (=SAFETY BASE) - ASETAT TABAN, YANMAZ FİLM-Çabuk alev alan eski
yanar filmin (NITRATE BASE) yerini
alan, parlamadan yanan emniyetli film tabanı.
ACTION -
Kamera önünde gerçekleştirilen olay.
ACTION !
- Bir sahnede (SCENE) hareket
veya konuşma (replik) (DIALOGUE)
başlatmak için yönetmenin verdiği komut.
ACTION STILL -
KARE FOTOĞRAFI - Film karesinden büyütülmüş (BLOWN UP) fotoğraf.
ACTION TRACK -
GÖRÜNTÜ ŞERİDİ - Müzik, konuşma ve etki bantları eklenmemiş, yalnız resimden
oluşan film şeridi.
ACTOR/ACTRESS - OYUNCU - Tiyatro,
televizyon gösterisi veya filmde rol oynayan kişi. Amerikan yapımı filmlerde
oynayan ve sözlü rolü olan kişiler SCREEN ACTORS GUILD (S.A.G.) kurallarına göre ücret alırlar. Bant
(odio veya video) kaydı amaçlı yapımlarda (PRODUCTIONS), American Federation of Television and Radio Artist (AFRTA), tiyatro
yapımlarında da ACTORS EQUITY kurallarına
uyulur.
ACTORS EQUITY - (Bak, EQUITY)
ACTORS TİME SHEET -
Bir oyuncunun günlük çalışmasının başlayış ve bitiş saatlerinin ve yaptığı
işlerin yazıldığı rapor. Oyuncu bunu her gün imzalar ve bir kopyası SAG veya AFTRA' ya yollanır.
AD - Yönetmen yardımcısı (ASSISTANT DIRECTOR) için kullanılan
kısaltma.
ADAPTATION -
UYARLAMA: - Hikâye, roman, kısa hikâye vd. gibi bir kaynaktan alınan senaryo
(SCREENPAY).
ADDED SCENE - EK SAHNE - Bitmiş bir senaryoya sahne
numaraları yazıldıktan sonra eklenen sahne. Ek sahne, numarasının yanına konan
bir harfle belirtilir...(Bak. A- PAGE)
ADDITIVE PROCESS - ADITIF BASKI - Renkli film baskısı
sırasında yeşil, kırmzı, mavi renkli ışıklar kullanılan baskı sistemi.
AD LIB - DOĞAÇLAMA, TULUAT - Senaryoda (SCREEN) yazılmamış, çekim
anında uydurulan konuşma. (Bak. IMPROVISE,
WING IT)
ADR -
Automatic Dialogue Replacement
sözlerini belirtmek için kullanılan kısaltma. (Bak. LOOP, DUB, ELR)
ADVENCE -
AVANS - Gösterim sırasında resimle sesin eşzamanlı olması için sesin,
resimden (IMAGE) önceye
kaydırılacağı kare (FRAME) sayısı.
Bu sayı 35 mm için 20, 16 mm için 26 karedir.
AERIAL SHOT - HAVADAN ÇEKİM - Özel bir kamera montürü (CAMERA MOUNT) kullanarak
uçak veya helikopterden çekilen sahne (SCENE). (Bak. ‘COPTER
MOUNT, TYLER MOUNT)
AFİ - ‘American Film Institute' sözleri
için kullanılan kısaltma.
AFM - Amerikan
müzisyenler birliği (UNION) American Federation of Musicians sözleri için kullanılan kısaltma.
AFTRA -
‘American Federation of
Television and Radio Artists' sözleri için kullanılan kısaltma.
AGENT - MENAJER, AJANS - Devletin, müşterisini temsil etme
ve onun adına kontrat imzalama yetkisi verdiği kişi veya firma. Normal
menajerlik ücreti, müşterinin günlük ücretinin yüzde onudur.
AIR-TO-AIR
- HAVADAN HAVAYA -Helikopter veya uçak gibi bir araçtan, başka
bir uçan cismin çekimi.
ALLIGATOR CLAMPS -
KROKODİL MAŞA - Çekim sırasında çeşitli cisimleri geçici olarak değişik yerlere
tutturabilmek için kullanılan dişli maşa.
AMBIENCE -
Bir sahnenin taşıması ve aktarması istenen ruh hali, duygu, hava.
AMBIENT SOUND - ÇEVRE SESİ - Sokak gürültüsü, kuş
cıvıltısı, rüzgâr, oda sesi (ROOM
TONE) gibi belirli bir mekânda bulunan normal sesler.
AMERICAN
CINEMA
EDITORS (A.C.E.) - Amerikan kurgucularının onursal derneği.
Davetle üye olunur.
AMERICAN FILM INSTITUTE (AFİ) -
AMERİKAN FİLM ENSTİTÜSÜ - Enstitünün çalışmaları arasında bir film okulu, film
arşivi, film koruma ve restorasyonu bulunur ve her yıl bir ödül verir.
AMERICAN SOCIETY OF
CINEMATOGRAPHERS (A.S.C.)
Üyeleri arasında Amerika'nın en iyi görüntü yönetmenlerinin
bulunduğu onursal meslek derneği. Bu derneğin karşılığı, İngiltere'de ‘British Society of Cinematographers
(B.S.C.), Kanada'da Canadian Society of Cinematographers' (C.S.C.) dir.
AMORTIZE,
AMORTIZATION - Bir
borcun ana parasını ve
faizlerini belirli taksitler halinde ödeyip azaltmak ve
sonunda
bitirmek. Film piyasasında, negatifin maliyeti (NEGATIVE COST) gelire fatura edilir ve
borcu azaltır.
AMPAS - ACADEMY OF MOTION PICTURE ARTS AND SCIENCES sözcüklerinin
kısaltılmışı.
ANAMORPHIC LENS - ANAMORFİK OBJEKTİF, SİNEMASKOP OBJEKTİF - Standard 35 mm ham
film (STOCK) üzerine
geniş perde (WIDE SCREEN) sistemi
için çekim yapılırken kullanılan özel tür objektif.
ANIMAL HANDLER - Filmde gözüken hayvanlarla ilgilenen özel
eğitilmiş ekip elmanı. Çoğu zaman özel eğitilmiş oyuncu hayvanların da
sahibidir. (Bak. TRAINER,
WRANGLER)
ANIMATION - CANLANDIRMA, ANİMASYON - Çizimlerin ya da üç
boyutlu cisimlerin kare kare (aslında her seferinde ikişer kare) çekildiği film
yapım tarzı. Bazen çizimler ve boyamalar doğrudan film şeridinin üzerine
yapılır.
ANIMATION BED -
CANLANDIRMA MASASI - Canlandırma kamerasıyla beraber kullanılan özel yapılmış
masa.
ANIMATION CAMERA -
CANLANDIRMA KAMERASI - Canlandırma sinemasında kullanılan ve her seferinde bir
kare film çeken kamera.
ANIMATION CELL- ASETAT - Canlandırma kamerasıyla çekilecek
resimlerin yapıldığı, yaklaşık 20x30
santim boyutlarda şeffaf asetat tabaka.
ANIMATION STAND - CANLANDIRMA
SEHPASI — Canlandırma kamerasını taşıyan ve onun aşağı yukarı hareket etmesini
sağlayan özel geliştirilmiş sehpa.
ANIMATOR -
CANLANDIRMACI - Canlandırmada kullanılacak resimleri çizen ya da üç
boyutlu cisimleri yapan sanatçı.
ANKLE - Sinema piyasasındaki ticaret gazetelerinin (TRADE PAPER) kullandığı bir
terim. Bir kişinin kendi isteği ile bir projeden, bir şirketten ayrıldığını
belirtir.
ANSWER PRINT - SIFIR KOPYA - Resim ve ses kalitesinin
onaylanması için laboratuarın (LAB) bastığı ilk bileşik (COMPOSITE) kopya (PRINT).
ANTI-HALATION - ANTİ HALO - Film çekilirken resimde belirebilecek istenmeyen hâle ve
parıltıları önlemek için negatifin (NEGATIVE) sırtına sürülen özel tabaka. Banyo (DEVELOPMENT) sırasında bu tabaka
filmden ayrılır.
A-PAGE - Senaryonun yazılıp bitmiş
sayfaları arasına sonradan eklenen sayfa. Bu sayfaları numaralamak için,
kendisinden önceki sayfanın numarası ve bir harf yazılır: 127, 127A, 127B, 128
gibi. (Bak. BLUE PAGES)
APERTURE - AÇIKLIK - Kamera, projektör (PROJECTOR) veya baskı makinesindeki (PRINTER) objektiften geçen
ışık yoğunluğunu kontrol eden objektif açıklığı. Bu açıklık, diyafram sayıları
(F-STOPS) ile belirtilir ve diyafram (DIAPHRAGM) ile kontrol edilir.
APERTURE PLATE - PENCERE - Kamerada, film kızağında filmin
hemen önünde bulunan içi boş dikdörtgen maske. Filmin kenarlarının ışık
almasını önleyerek kareyi (FRAME)
belirler.
APOCHROMATIC LENS -
APOKROMATİK OBJEKTİF - Renk sapmasını (CHROMATIC ABERRATION) düzeltip, değişik dalga boyundaki ışık
ışınlarının aynı noktada toplanmasını sağlayan objektif.
APPLE BOX -
TAKOZ - Çekim sırasında kişiler, ışıklar, aksesuarların (PROPS) yükseltilmesi için kullanılan standard boylarda yapılmış
tahta kutu.
APPRENTICE EDITOR - KURGU STAJYERİ - Kurgucu (EDITOR) ve kurgu yardımcısı (ASSISTANT EDITOR) yanında
çeşitli görevler yaparak bu mesleği öğrenen kurgu kadrosu elemanı.
ARBITRATION - HAKEMLİK — Bir anlaşmazlığı, mahkeme önüne
çıkarmadan çözümlemek için yapılan bir toplantı. Hakemliğe giden taraflar,
anlaşmazlığın çözümü için hakemin veya hakem heyetinin vereceği karara
uyacaklarını kabul ederler.
ARC - ARK - Doğru akımla çalışan, ışık yoğunluğu yüksek
lamba. iki çeşidi vardır: Ayar istemeyen Xenon/MERCURY arklar, sık sık ayar gerektiren kömürlü arklar.
Kömürlü arklar, gün ışığına yakın (4900 Kelvin) nitelikte ışık sağladığı için, renkli film çekiminde
stüdyoda (STUDIO) gün
ışığı sağlamakta veya dış çekimlerde gün ışığını desteklemekte kullanılır.
ARRANGER - ARANJÖR - Daha önce yazılmış bir besteyi, özgün
şeklinden değişik tarzda kullanılmak üzere hazırlayan ve düzenleyen kişi. Bir
bestecinin skeçlerinden yarattığı parçalar, çeşitli insan ve saz seslerine
uyarlanması için orkestrasyonu yapacak kişiye verilir. Bazen aranjmanı ve
orkestrasyonu, besteci kendi yapar. Pop müzik terimlerinde aranjör ve
orkestrasyonu yapan, aynı kişidir.
ARRESTED, CAN’T GET - Bir işi
kapamadığını belirten argo deyim. (I have gone out on six auditions this week and I can't get arrested.)
ARRIFLEX ( = ARRI)
- ARRİFLEKS
- Film çekim kamerası
markası, ilk taşınabilir
sesli çekim kamerasıdır.
ART DEPARTMENT - SANAT BÖLÜMÜ - Bir filmin
genel havasını yaratmak için yapım tasarımcısı (PRODUCTION DESIGNER) yönetiminde
setleri (SETS) ve
mekânları (LOCATIONS) düzenleyen
ekip. Bu ekip, genellikle sanat yönetmeni (ART DIRECTOR), asistanları, set tasarımcısı (SET DESIGNER) ve teknik ressamlardan
oluşur.
ART DIRECTOR - SANAT YÖNETMENİ — Bir filmin çekileceği iç
ve dış dekor ve mekânların yapımı ve düzenlenmesinden sorumlu kişi. (Bak. PRODUCTION DESIGNER)
ARTIFICIAL BREAKEVEN - Kâr paylarının ödenmeye başlaması için bir filmin yapması
gereken, miktarı önceden belirlenmiş hasılat.
ARTIFICIAL LIGHT -
LAMBA IŞIĞI - Her türlü insan yapısı malzemeyle sağlanan ışık. Doğal ışığın
tersi.
ASA SPEED RATING - ASA - Filmin
duyar tabakasının (EMULSION) görüntü
kaydedebilme gücünü (EMULSION
SPEED) ölçmek için "American Standards Association -Amerikan Standartlar Kurumu"
tarafından belirlenen ölçü sistemi. ASA sayısı yükseldikçe, filmin duyarlığı yükselir.
ISO "International Standards
Organisation - Uluslararası standartlar organizasyonu" , ASA'nın
yerini almakta olan yeni sistemdir.
A.S.C. - AMERICAN SOCIETY OF
CINEMATOGRAPHERS sözcüklerinin
kısaltılmışı.
A-SCENE -
(Bak. ADDED SCENE)
ASPECT RATIO - ÇERÇEVE ORANI - Film karesinin veya
perdede gösterilen resmin yüksekliği ile genişliği arasındaki orantı.
Kullanılan çeşitler:
Akademi
çerçevesi: Standard çerçeve: Geniş Perde:
ASSEMBLY -
BAĞLAMA, KABA KURGU - Planların,
senaryodaki sıralamaya göre biraraya getirildiği ilk kurgu işlemi. (Bak. ROUGH CUT, FINE CUT, FINAL CUT,
EDITING)
ASSISTANT CAMERAMAN - KAMERA ASİSTANI —
(Bak. FIRST ASSISTANT
CAMERAMAN, SECOND ASSISTANT CAMERAMAN)
ASSISTANT DIRECTOR
(Kısaltma AD.) - YÖNETMEN YARDIMCISI. (Bak. FIRST ASSISTANT DIRECTOR, SECOND
ASSISTANT DIRECTOR, KEY SECOND AD, SECOND SECOND)
ASSISTANT EDITOR - KURGU YARDIMCISI - Kurgucu (EDITOR)
ile çalışan, günlük iş kopyalarını (DAILIES) düzenleyen, arşivleyen, kurgu odasını (EDITING ROOM) çalışma düzeninde tutan,
laboratuar sorumluları ile görüşen ve kurgucunun, kurgu dışındaki işlerle
uğraşmamasını sağlayan kurgu ekibi elemanı.
ASSOCIATE PRODUCER - Her yeni
yapımda belirttiği yetki ve işler değişebilen bir unvan, iş ve yaratıcılık
sorumluluğunu yapımcı ile paylaşan yapımcı yardımcısına verilen ad, yapım
sorumlusuna (PRODUCTION
MANAGER) verilen ek bir unvan, yapıma para yatıran finansörlerden birine
verilen onur payesi olabilir.
ASTIGMATISM - ASTİGMATİZM - Bir objektif hatası. Bazen
diyafram kapatarak giderilebilir.
ASYNCHRONISM
- NON SENKRON
- Film perdede gösterilirken resim ile sesinin eşzamanlı olmaması. (Bak. IN SYNC, OUT OF SYNC,
SYNCHRONIZATION)
ATMOSPHERE-
1- Bir filmin ya da
sahnenin ana duygusal
teması ya da havası.
2-
Bir sahnedeki olaya
gerçeklik duygusu katan figüranlar (EXTRAS).
ATMOSPHERE VEHICLE - Bir sahnede baş oyuncular (PRINCIPAL PLAYERS) ve yardımcı
oyuncular dışındaki kişilerin yani figüranların kullandığı veya hareketsiz
duran otomobil, at arabası, kamyon, motosiklet gibi taşıtlar.
AUDIO -
İŞİTSEL, ODİO - Bir filmin video (VİDEO) ya da görsel kısmının tersine sesli
kısmı ile ilgili her türlü şey.
AUDIT -
Yapım veya dağıtımla ilgili bütün mali hesap ve kayıtların inceleme, uyuşma ve
teyit edilmesi.
AUDITION -
Role uygun kişiyi saptamak için adaylar arasında yapılan okuma sınavı.
AUDITOR -
Bir filmin mali hesaplarını tutan, giderlerini hesaplayan kişi.
AVAILABLE LIGHT - DOĞAL IŞIK - Bu deyim, hiç bir ek ışık (ARTIFICIAL LIGHT) kullanmadan
çekim yapmayı belirtir.
A-WIND - Duyar tabakası
bobinin dışına gelecek şekilde sarılmış ham film.
10
BABY - (Bak. BABY SPOT)
BABY LEGS ( = SHORTY, BABY TRIPOD) - KISA AYAK - Kamerayı
yere yakın bir yüksekliğe yerleştirmek için kullanılan kısa sehpa (TRIPOD).
BABY SPOT / BABY KEG ( = BABY)
- 500-750 vat
ampul kullanan spot lamba.
BACKER - Finansör. Bir gösteri ya da
filme sermaye yatıran kişi.
BACKERS’ AUDITION -
Gösteriye sermaye yatıranlara yapılan özel gösterim.
BACKGROUND
(Kısa: BG) - ARKA PLAN
1- Sahnenin, kameradan uzakta ve hareketsiz geri bölümü.
2- Bir sahnede geçen olayın arkasındaki gerçek veya yapay dekor.
3- Geri plandaki olayda veya ambiyans için kullanı-lan figüranlar.
BACKGROUND NOISE - ÇEVRE SESİ - Yapım sonrasında
(POSTPRODUCTION) ses bandına eklenen ve kameranın görüş alanı dışında da
olayların ve çevrenin varlığını hissettiren araba kornası, mırıltılar, tren
düdüğü, saat sesi, kurbağa vıraklaması gibi sesler. (Bak. WILD SOUND)
BACKGROUND LIGHTING - (Bak. LIGHTING)
BACKING (=
BACKDROP) - Bir
iç dekarda kapı veya pencereden görünen, gerçek bir geri plan duygusu
yaratan, elle
boyanmış veya fotoğrafla yapılmış pano veya perde.
BACKLIGHT - ARKADAN AYDINLATMA - Siluet veya hâle etkisi
yaratmak için bir cismi, kamera bakış açısına göre geriden aydınlatma tekniği.
BACK LOT - ARKA BAHÇE - Bir stüdyonun, dış sahneler (EXTERIORS) çekilebilen açık
alanı. Burada genellikle kovboy kasabası, bir modern şehir sokağı gibi sürekli
duran dekorlar bulunur.
BACK PROJECTION -
(Bak. REAR SCREEN PROJECTION,
PROCESS SHOT)
BACK-UP SCHEDULE ( = COVER SET) - Kimi sahnelerin çekimlerinin
planlandığı gibi yapılamaması halinde başvurulacak mekân ve zaman seçenekleri.
Kimi zaman dış çekimler doğa şartları yüzünden engellenir. Bu yüzden, çekim
planında değişik seçenekler bulunması, çalışmanın aksamamasını sağlar.
BAFFLE -
1- Bir hoparlör kutusunda sesi emerek yankılanmayı azaltıp çoğaltan
ve duyulan sesin gerçeğe sadık olmasını sağlayan bölme.
2- Yüksek frekansları güçlendiren mikrofon bağlantısı.
3- Stüdyo kaydı sırasında yankılanmayı önleyen ses emici seyyar
pano.
4-
Bir stüdyo lambasının
ışığını yöneltmek ve yoğunluğunu kontrol etmek için kullanılan kapaklar (SHUTTER).
BALANCE-DENGE -
1- Ana ışık (KEY
LIGHT) ile dolgu ışığı (FILL
LIGHT) arasındaki oran.
2- Konuşma, müzik ve etki şeritlerinin (TRACK) ses yoğunluğu.
3-
Bir planın göze hoş
görünmesini sağlayan genel düzenlemesi.
BALANCED PRINT - Renk düzeltmesi (COLOR CORRECTION) veya ton dengesi (GRADING) yapılmış baskı.
BALANCING STRIPE - Film şeridinde, manyetik ses bandının
resme göre karşı tarafına kaplanmış manyetik bant. Film şeridinin her iki
tarafının da eşit kalınlıkta olmasını sağlayarak bobinaj sırasında film
yüzeyinin hırpalanmasını engeller.
BANANA - Ka mera önünde, merkezi kameranın
bulunduğu nokta olan bir daire çemberi üstünde hareket ederek sürekli net
alanında olmak.
BANK (= COOPS) -
Geniş bir alanı aydınlatmak için tek bir montüre yerleştirilmiş çok sayıda
lamba.
BARN DOORS -
LAMBA KAPAĞI - Bir lambanın ışığını yönlendirmek ve yoğunluğunu kontrol etmek
için kullanılan madeni kapaklar.
BARNEY (= BLIMP) - Sesli çekim yaparken
özel kamera kullanılmadığı zamanlar kamerayı içine alarak makine sesinin
duyulmasını önleyen ya da aşırı sıcak, yağmur gibi koşullarda kamerayı koruyan
çok iyi yalıtılmış koruyucu.
BASE -
TABAN - Üzerine duyar tabaka (EMULSION)
ya da manyetik kayıt tabakası kaplanan ince, şeffaf, kıvrılabilen
dirençli yüzey. (Bak. CELLULOID).
BASHER
- Elde tutularak veya sabit kullanılabilen, spot veya flud (FLOODLIGHT) olabilen
düşük güçte lamba
BATCH NUMBER - Ha m film üreticisinin bir partide ürettiği filmin
üretim tarihini belirten kodu.
BATTERIES -
AKÜ, PİL - Taşınabilir elektrik enerjisi kaynağı.
BATTERY BELT -
BEL AKÜSÜ - Kamera operatörünün (CAMERA
OPERATOR) kemer gibi beline bağlayarak serbestçe hareket etmesini
sağlayan akü.
BAZOOKA -
Stüdyoda köprüde (CATWALK) kullanılan
lamba taşıyıcı.
BEAT - Yazarların kullandığı bir terim. Hikâyenin ana
çizgisini ya da "kalp atışım" belirtir.
BELLY BOARD - HEMZEMİN BAŞLIK - Kamerayı olabildiğince
yere yakın yerleştirmek için kullanılan tabla.
BELOW-THE-LINE (BTL) - ÇİZGİ ALTI -
(Bak. ABOVE THE LINE)
BEST BOY -
1 - Işık şefinin baş yardımcısı.
2- Set şefinin baş yardımcısı.
BG -
BACKGROUND sözcüğünün
kısaltması.
BIBLE RUN - Bir film yapımında her hafta sonu yapımın
bütün mali dökümünün bilgisayardan alınması.
BICYCLE -
Birden çok projede çalışmayı belirten terim.
BICYCLE A PRINT -
Bir film kopyasını aynı gün birden çok gösterim yapabilmek için salondan salona
dolaştırmak.
BILLING - Filmin yazılarında isimlerin, unvanların
düzenlenmesi. Filmde çalışanların pazarlık ve anlaşmasında ücret ve pay dışında
bu düzenlemenin de büyük önemi vardır. Birlik (UNION) veya sendikanın pek çok
sözleşme formunda bu düzenlemenin şartları bulunur.
BIN (= TRIM BİN) -
TORBA - Kurgu odasında kurgusu yapılan film şeritlerinin içine konduğu kumaş
torba. Hemen üzerinde, şeritlerin aşılabileceği bir çerçeve vardır.
BINAURAL
REPRODUCTION - insan kulağının duyuş şekline yaklaşan iki kanallı
ses sistemi. Üç veya daha fazla kanallı sistemler stereofonik diye
adlandırılır.
BINOCULAR VISION - Bir cismi,
insan gözü gibi iki değişik noktadan görerek derinlik duygusu yaratan bakış
şekli. Farklı noktalardan sağlanan iki görüntü üst üste birleşerek bakılan
cismin uzaklık ve büyüklüğünün anlaşılmasını sağlar. Normal filmlerin
görüntüleri iki boyutludur. Üç boyutlu denen filmler, bu derinlik duygusunu
yaratmaya çalışır.
BIPACK PRINTING - Mat plan (MATTE SHOT) veya bindirme "süperpoze" (DOUBLE EXPOSURE) yapmak için
uygulanan sistem.
BIT / BIT PLAYER -
iki-üç satır sözü olan konuşmalı ufak rol. SILENT BİT ile karıştırmayın. (Bak. SILENT)
BLACKS - FON BEZİ - Pencere veya kapılardan sızan
istenmeyen gün ışığını kesmek için kullanılan siyah kumaş. Kimi küçük dış gece
planlarını gündüz çekmek için de kullanılır. Bir istisna: ‘Streets Of Fire' filmi çekilirken, gece
planlarını gerçekten gece çekmek çok pahalıya geleceğinden, Universal Stüdyolarının "arka
bahçe"sinin büyük bölümleri perdelerle karartıldı.
BLACK TRACK PRINT - Ses bandı
olmayan, sadece görüntünün basıldığı sıfır kopya (ANSWER PRINT).
BLANK
- KURU-SIKI - Kurşun yerine kağıt, mantar vb. konmuş mermi.
BLEACHED OUT (=
BURNT UP) -
TROPOZE - Gereğinden çok pozlandığı için ayrıntıları kaybolmuş görüntü.
BLIMP -
BLİMP - Kamera için magnezyumdan yapılmış, lastik ve plastik köpükle
astarlanmış ses yalıtım kutusu. (Bak. BARNEY)
BLIND BIDDING -
Bir dağıtımcının, salon sahibini, gösterim için filmleri seyretmeden almaya
zorlaması.
BLOCK BOOKING - PAKET SATIŞ - Dağıtımcının, iyi filmlerin
yanında vasat ve kötü filmleri de koyarak bir paket yapıp salon sahibini,
bunları topluca almaya zorlaması.
BLOCKING - Oyuncular ve / veya kamerayla bir sahnenin
düzenini planlamak.
BLOOM - Kameranın görüş alanı içindeki cam yüzeyleri,
parlamasını önlemek için özel bir madde ile kaplamak. (Bak. DULLING SPRAY)
BLOOP-
1- Mıknatıslanmış bir kesici ile manyetik ses bandında yapılan bir
ekleme sonucu ek yerleri geçerken hoparlörden duyulan ses.
2- Optik ses bandında ek yerine vurulan üçgen zımba veya özel boya
ile (Blooping ink) ek
yerine yapılan boyama, işlem hem Blooping, hem de DE-blooping diye
adlandırılır.
BLOOPER-
1- Genellikle büyük bir su tankından oluşan ve sette su baskını
yaratmak için kullanılan özel etki (SPECIAL EFFECTS) aracı.
2-
Yanlış söylenen bir replik, kaçırılan bir antre.
BLOW-UP -
AGRANDİSMAN, BÜYÜTME - Optik basıcıda (OPTICAL PRINTER) büyütme. Genellikle 16 mm negatiften 35 mm
kopya basmak için yapılır. (Tersi REDUCTION PRINT - REDÜKSİYON, KÜÇÜLTME)
BLUE PAGES - MAVİ SAYFA - Bitmiş ve yapım ekibine
dağıtılmış bir senaryoda yapılan değişiklikleri gösteren veya sonradan eklenen
sayfalar. Düzeltmelerin tarihini taşıyan ve ilki mavi, sonrakiler pembe vb.
renkli sayfalara yazılır. (Bak. COLOR
CODING)
BLUE-SCREEN SHOT - BLU SKRİN, BLU
BAKS, MAVİ PERDE - Çeşitli
sinema hileleri yapmak için kullanılan teknik.
B’ MOVIE (= B PICTURE) -
1- Küçük bütçeli, kısa sürede çekilen ve kadrosunda yıldız
oyuncular bulunmayan film.
2- iki film oynatılan bir salonda gösterilen ikinci film.
BNC -
Mitchell firmasının
ürettiği bir kamera tipini belirten ‘Blimped Noiselss Camera' (gürültü çıkartmayan kamera) sözlerinin
kısaltması.
BO -
BOX OFFICE sözcüğünün
kısaltması.
BODY FRAME / BODY BRACE - Elde çekim yaparken
kameranın, kameramanın gövdesinden destek aldığı STEADICAM veya PANAGLIDE gibi
araçlar.
BODY MAKE-UP ARTIST - VÜCUT
MAKYAJCISI - Birliğin (UNION) kurallarına göre makyajcı, bir oyuncunun başının
tepesinden göğüs kemiğinin ucuna, parmak uçlarından dirseğine kadar olan
kısımlara makyaj yapar. Geri kalan kısımlar, vücut makyajcısının sorumluluğuna
girer.
BOMB - Başarısızlık. HİT'in tersi.
BOOM - BUM
- Olayı akıcı ve sürekli bir hareketle izleyebilmesi için ucuna bir
kamera veya bir mikrofonun yerleştirildiği, ağırlık dengesi yapılmış madeni
uzun kol.
BOOM OPERATOR -
BUM OPERATÖRÜ -
Mikrofon burnunu kullanan ses ekibi elemanı.
BOOM SHOT (= CRANE SHOT) - Özel bir vincin ucuna
yerleştirilerek hareket ettirilen ve görüş açısı sürekli değişen kamerayla
yapılan çekim.
BOOSTER -
Voltajı yükselterek lambaların ışık gücünün artmasını sağlayan araç.
BOOSTER LIGHT -
Dış gün çekimlerde gölgeleri aydınlatarak ayrıntıların görünmesini sağlayan ark
lambası.
BOUNCE BOARD -
(Bak. REFLECTOR)
BOX OFFICE - GİŞE, GİŞE
HASILATI
1- Sinema salonlarında bilet satın alınan yer.
2- Bir filmin bilet satışlarından sağlanan gelir.
3- Potansiyel bir gelir sağlama şansı olan unsur (Robert Redford iyi bir BOX OFFICE olarak kabul
edilir.)
B’ PICTURE -
(Bak. B MOVIE)
BOX RENTAL (= KIT RENTAL) - Bir ekip elemanına, kişisel
malzemesinin yapım sırasında kullanımı için günlük veya haftalık ödenen ücret.
(Makyaj malzemesi, saç yapımı malzemesi gibi.)
BREAKAGE
- Bir televizyon yayın ağı şirketinin, bir oyuncu için yapım
şirketine fazladan ödediği para.
BREAK A LEG - iyi şans dilemek için kullanılan argo deyim. Birine iyi şans
dilemenin uğursuzluk getireceğini kabul eden bir bâtıl inanıştan kaynaklanır.
BREAKAWAY - Şişe, iskemle, pencere gibi çekim sırasında
kırılıp dökülmesi için özel hazırlanmış aksesuar (PROPS).
BREAKDOWN
( = SCRIPT
BREAKDOWN) -
DÖKÜM
1- Yapım yönetmeni (PRODUCTION
MANAGER) ya da yönetmen yardımcısının yaptığı, çekim senaryosundaki her
bir unsurun teker teker belirtildiği ayrıntı döküm tarzı. Bu unsurlar, yapımı
en etkin ve ekonomik yönden gerçekleştirecek şekilde yeniden düzenlenir.
2-
Senaryo danışmanının (SCRIPT SUPERVISOR), senaryonun
zamanlaması (TIMING) hakkında
hazırladığı ayrıntılı rapor.
3- Kurgunun başlangıcında filmin bağımsız bölümlerinin ayrılması.
BREAKDOWN BOARD -
(Bak. PRODUCTION STRIP BOARD)
BREAKEVEN -
Bir filmin getirdiği paranın, o filmin yapımı, dağıtımı, reklamları için
yapılan masraflarla eşitlendiği miktar. Filme para yatıranlar, bu noktadan
sonra kârlarını almaya başlarlar.
BREATHING - Negatif filmin kamera penceresinde
kıpırdamasından kaynaklanan netlik dalgalanması.
BROAD (= BROADSIDE) -Sahne ışığının
kompozisyonu-nu bozmadan geniş bir alanın aydınlatılmasını destekleyen lamba.
Tekleri 500—750, dubleleri 1000 vatlık ampul kullanır.
BRUTE - Bir setteki en güçlü
lamba: 1 metre çapında merceği olan ve 225 amper çeken bir karbon ark.
BUCKLE
- Buklenin
kısalması yüzünden kamera veya projektörde filmin yığılıp sıkışması.
BUDGET - BÜTÇE - Bir filmi
yapmadan önce yapımın getirebileceği her türlü harcamanın tahminini yapma
çabası. Hatasız bir bütçe ancak senaryo dökümü ve yapım şeması hazırlandıktan
sonra yapılabilir. Yapım sırasında her yeni bilgi gelişinde veya şartların her
değişişinde bütçede değişiklik yapılması, sıkça rastlanan bir durumdur.
BUDGET FORM -
BÜTÇE FORMU — Bir film yapımı için gerek duyulacak bütün unsurları, bunlara ne
süreyle gerek duyulacağı, kaça mâlolacaklarını içeren ayrıntılı liste. (Bak. ABOVE THE LINE, BELOW THE LINE,
PRODUCTION STRIP BOARD)
BURN-IN
— Bir
kişiyi, yeri veya cismi belirtmek veya konuşmaları başka bir dile çevirmek için
görüntüye bindirilen başlık veya yazılar.
BURNT-UP (=BLEACHED OUT) -
TROPOZE— Aşırı pozlan- mış film.
BUSINESS-
1- Canlandırdığı kişiliğe renk katmak için bir oyuncunun bir
sahnede yaptığı küçük hareketler. (Gemide isyan filminde Kaptanın bilyeleri, George Raft'in alamet-i
farikası olan, elinde oynadığı gümüş dolar gibi.)
2- Sinemada çalışanların film endüstrisini belirtmek için
kullandıkları sözcük. (He
works in the business)
BUS TO - Stüdyo dışı mekânda çalışma gününü
belirten teknik ekip (CREW) terimi.
Mesai saati, mekâna gitmek için otobüse bindikleri anda başlar ve iş dönüşü
otobüsten indikleri anda biter. Mekân çalışmasında fazla mesai (GOLDEN TIME) 14
saatten sonra başlar. Stüdyo çalışmasında bu süre 12 Saattir
BUTTERFLY (= SILK) - Çekim sırasında parlak
güneş ışığını ve sert gölgeleri yumuşatmak için kullanılan büyük beyaz kumaş.
BUTTON
- Bir sahnenin sonunda dramatik veya komik canalıcı bir durumu
belirten televizyon terimi.
BUTT SPLICE -(Bak.
SPLICE)
BUYER-ALICI
1 - Bir filmde
kullanılacak malzeme veya kostümleri bulan, satın alan veya kiralayan aksesuar (PROP) veya kostüm (WARDROBE) bölümü elemanı.
2- Bir film alıcısı, bir sinema salonunun veya salonlar zincirinin
hangi filmi satın alacağına karar veren sorumlusudur.
BUZZ TRACK - Üzerinde belirsiz
dip sesleri olan ve kurgucunun, konuşmalar arasındaki boşlukları doldurmasına
yarayan ses bandı. Bu sesler olmadan, konuşmalar sırıtır ve yapay bir hal alır.
(Bak. AMBIENCE, WALLAH)
B/W -
S/B - Siyah-beyaz için kullanılan kısaltma.
B-VVİND - Kamerada kullanılan ve duyar tabaka kaplı kısmı
bobinin içine gelecek şekilde sarılmış ham film.
c
CABLE -
KABLO, KABLOLU YAYIN
1- Elektrik akımının iletilmesinde kullanılan yalıtılmış tel.
2-
Yayınlarını abonelerine
kablo aracılığı ile ileten televizyon istasyonları
CABLE PULLER ( = CABLEMAN) -
KABLOCU - Kabloların bakımı, çalışma sırasında çalışanların bunlara takılıp
yaralanmaması için düzgün yerleştirilmeleri, karmaşık hale gelmemelerinden
sorumlu ses ekibi elemanı.
CABLE RUN - Enerji kaynağı (genellikle bir jeneratör) ile enerjiyi
kullanacak araçlar arasında bağlantıyı sağlayan kabloların serildiği yol.
CALIBRATION - Bir objektifte net mesafeleri ve diyaframı
ölçme ve işaretleme işlemi. Çekimde, birinci kamera asistanı, önceden
belirlediği net noktalarına objektifi ayarlayarak kamera operatörünün
kompozisyon ve kamera hareketlerine yoğunlaşmasını sağlar.
CALL- Bir
sonraki gün veya geceki çekimin yapılacağı saat ve mekân. Bak. CALL SHEET.
CALLBACK-
1- Birinci elemeyi (AUDITION)
geçen bir oyuncunun ikinci tur eleme için çağrılması. SAG üyesi oyuncular için CALLBACK sayısı sınırlıdır.
Bu sayıdan sonraki çağrılar için oyuncuya bir ücret ödenir.
2-
Çalışma günü sonunda işinin
bittiği özellikle belirtilmedikçe günlük oyuncu (DAY PLAYER) için geçerli olan işe devam
daveti.
CALL SHEET - Bir çekimde görev
alacak kişilere, çekim gününden önce posta ile ya da elden ulaştırılan liste.
Birinci yönetmen yardımcısı (FIRST ASSISTANT DIRECTOR) kontrolünde ikinci
yönetmen yardımcısı (SECOND
ASSISTANT DIRECTOR) tarafından yazılan, yapım yönetmeni (PRODUCTION MANAGER) tarafından
onaylanan bu listede oyuncuların, teknik ekip ve yapım ekibi elemanlarının işe
başlama saati, hangi sahnelerin çekileceği, bunların çekim sırası, hangi
setlerde veya mekânlarda çekilecekleri, ne gibi özel araçlar (CRANE, STEADICAM gibi) gerektiği
belirtilir.
CAMEO - Bir filmde gişe hasılatını (BOX OFFICE) arttırmak için
ünlü bir oyuncunun oynadığı küçük bir rol.
CAMERA - KAMERA - Objektifi (LENS), obtüratörü (SHUTTER), vizörü (VIEWFINDER), kaseti
(MAGAZİNE) olan film çekme aygıtı.
CAMERA ANGLE - KAMERA AÇISI - Çekim için kurulduğu yerde
kameranın görüş alanı (POINT
OF VIEW - POV). Kamera açıları rasgele değil, belirli amaçlarla seçilir,
izleyicinin, oyuncuları ve hareketleri nasıl göreceğini belirler, belli bir
karakteri daha önemli kılmayı, belirli bir duyguyu yaratmayı, bir cismi
çevreden ayırıp ona ayrı bir önem vermeyi vb. sağlar.
CAMERA CAR - KAMERA ARABASI - Hareket
halinde bir aracı veya kişiyi çekmek için kamera, kameraman, yönetmen, kamera
asistanı ve başka gerekli kişileri taşıyan özel yapılmış araba.
CAMERA CREW - KAMERA EKİBİ -
Görüntü yönetmeni (DIRECTOR OF
PHOTOGRAPHY), kamera operatörü (CAMERA OPERATOR), birinci kamera asistanı (FIRST ASSISTANT CAMERAMAN), ikinci
kamera asistanı (SECOND
ASSISTANT CAMERAMAN), kaset doldurucudan (FILM LOADER) oluşur.
CAMERA JAM -
FİLM SIKIŞMASI - Filmin
perforeleri (PERFORATIONS) tambur
dişlilerine (SPROCKETS) iyi
oturmadığında film kendi üstüne katlanır ve mekanizmanın arasına sıkışır. Kaset
göbeklerinin friksiyonları gevşekse, aynı şey kasette de olur.
CAMERAMAN
(= CINEMATOGRAPHER,
DIRECTOR OF
PHOTOGRAPHYJ-KAMERAMAN,GÖRÜNTÜ
YÖNETMENİ Bir sahnenin ışık düzeninden sorumlu olan ve yönetmenle beraber
kamera hareketini ve görüntüyü düzenleyen kişi. Bir kameramanın seçiminde
aydınlatma stili ve bazen kamera hareketlerindeki becerisi rol oynar. İngiltere
ve Avustralya'da LIGHTING
CAMERAMAN denilen görüntü yönetmeni için bazen birinci kameraman ve
kamerayı kullanan operatör için ikinci kameraman sıfatları kullanılır.
CAMERA MOUNT - KAMERA MONTÜRÜ - Bir kamerayı sehpa (TRIPOD), araba (DOLLY) veya vince (CRANE) bağlamak için
kullanılan parça. Bak. FRONT CAR
MOUNT, SIDE CAR MOUNT.
CAMERA MOVEMENT - KAMERA HAREKETİ - Bir film kamerasının
yatay çevrinme 'pan' (PAN), dikey
çevrinme 'tilt' (TILT) ve
kaydırma (TRACKING) hareketleri.
Yerinde yapılmış iyi kamera hareketleri, sahneye derinlik, drama ve ritim
kazandırır.
CAMERA OPERATOR (=SECOND CAMERAMAN) - Görüntü
yönetmeninden komut alarak kamerayı kullanan kamera ekibi elemanı.
Işıklandırmanın düzenlenmesinden veya kamera hareketlerinin stilinden sorumlu
değildir. Olayı çerçeve içinde tutmak, gelişen olayı takip etmek, kamera
hareketlerinin amaçlı yapıldığını hissettirmekle sorumludur.
CAMERA REPORT - KAMERA RAPORU -
Kamera asistanının her çekim günü sonunda yazdığı, o gün çekilen
sahneleri, her plan (SHOT) için
çekim (TAKE) sayısını,
çekilen negatif metrajını ve çekimler için gerekli bilgileri (bas: PRINT, kötü: NG- no good gibi) gösteren liste.
CAMERA TRACKS - RAY - Maden veya ağaç raylar. Kaydırma
planı (DOLLY - TRACKING SHOT) çekilirken
kamerayı taşıyan araba (DOLLY)
bu raylar üzerinde hareket eder.
1- Korumak için film bobininin içine konduğu kutu. 'İn the can1 deyimi,
bir sahnenin ya da filmin tamamlanmış olduğunu belirtir.
2- Kaydı kontrol etmek için sesçinin kullandığı kulaklık.
3- 1000 vatlık ampul kullanan dikdörtgen küçük lamba.
CANDELA (CD) - KANDELA, MUM - Bir kaynağın ışık
yoğunluğunu ölçmek için kullanılan uluslararası ölçü birimi.
CAPTION ( = SUBTITLE) - YAZI, ALTYAZI - Bir sahneyi,
bir yeri veya zamanı belirtmek için perdede görünen açıklayıcı yazı.
Konuşmaları başka bir dile çevirmek için kullanılan yazılara altyazı denir.
CARBON ARC LAMPS -
ARK LAMBASI - Güçlü ışığı güneş ışığının özelliklerine yakın lamba ve ampuller.
CARRY DAY (=
HOLD) -
Oyuncuların ve / veya teknisyenlerin ücretlerinin ödendiği, fakat işe
çağrılmadıkları gün, ücretli tatil.
CASSETTE
- KASET -
1- Kullanılacak filmin aydınlıkta kameraya ta kıla bilmesini
sağlayan ışık geçirmez özel film kutusu. Bak. MAGAZİNE.
2- içinde ses veya görüntü (VİDEO) bandı bulunan özel koruyucu
kutu.
CAST (i) - OYNAYANLAR - Genel olarak, bir
filmde rol yapan kişiler. Bütçe (BUDGET)
ve döküm (BREAKDOWN) formlarında
kast, sözlü rolü olanları (SPEAKING
PARTS) belirtir, figüranlar (EXTRAS) bu tanıma girmez.
CAST (f) - OYUNCU SEÇİMİ - Bir yapım için
oyuncuları seçmek. Büyük bütçeli filmlerde genellikle bir oyuncu sorumlusu (CASTING DIRECTOR), bir de
figürasyon (EXTRA) sorumlusu
bulunur.
CAST LIST - OYUNCU LİSTESİ - Karakter /
oyuncuların isim, adres, telefon numarası, menajer bağlantısını gösteren,
alfabetik sırayla veya yapım şemasındaki (PRODUCTION BOARD) sıraya uygun yazılmış liste. Genel bilgi için
dağıtılanların dışında yetkililere ve sendikaya gönderilen özel listelerde
ücretleri de belirtilir.
CASTING DIRECTOR - OYUNCU SORUMLUSU - Bir film veya
televizyon projesi için oyuncularla görüşen, ücretleri için pazarlık eden ve
onları işe alan kişi veya firma. Yönetmen ve yapımcının emrindedir ve yapımcıyı
temsil eder.
CATCHLIGHTS
- Yakın plan çekimde bir oyuncunun gözlerinde yansıyan ışık
kaynağı.
CATWALK (= RIGGING, SCAFFOLDINGJ-KÖPRÜ,
İSKELE Lamba ve ses aygıtlarını asmak için platonun (SOUNDSTAGE)
tavanına kurulmuş, üzerinde yürünebilen iskele.
CEL SIDE - TABAN YÜZÜ - Film şeridinin, üzeri duyar
tabaka kaplanmamış parlak yanı. Sarıma (WIND) göre bobinin içine veya dışına gelebilir.
CELLULOID BASE - SELÜLOİT TABAN - Bir tarafı ışığa duyarlı
tabaka 'duyarkat' (EMULSION) ile
kaplanmış saydam taban (BASE).
Kaplanmamış tarafı (CEL
SİDE) parlaktır. Duyarkat kaplı yanı mattır ve negatif ham filmde (STOCK) genellikle bobinin
göbeğine dönüktür. Bu taban kolaylıkla yanabildiğinden, yerine, daha emniyetli
olan asetat taban (ACETATE
BASE, SAFETY BASE) kullanılmaktadır.
CEMENT -
KOLA, ASETON - Film parçalarını
birbirine yapıştırmakta kullanılan sıvı yapıştırıcı.
CEMENT SPLICE -
Bak. SPLICE, HOT SPLICE
CENTURY STAND (= C STAND) - LAMBA AYAĞI - Ufak bir lamba veya bir tek kapak
(GOBO) taşıyabilen üç ayaklı sehpa.
CHANGE-OVER - ŞANJMAN - Filmin gösteriminin aralıksız
sürdürülmesi için bir projektördeki bobinin sonuna gelindiğinde öbür
projektörün devreye sokulması.
CHANGING BAG - ŞARJ TORBASI - Doldurucunun (LOADER) ya da ikinci kamera
asistanının (SECOND ASSISTANT
CAMERAMAN) aydınlık yerde kasetlere film doldurabilmek için kullandığı
ışık geçirmez özel torba.
CHARACTER -
KARAKTER - Bir yapımda oyuncunun canlandırdığı kişilik.
CHARACTER NUMBER - Yapım şemasında (PRODUCTION BOARD) bir karaktere verilen
numara. Bir oyuncunun oynadığı sahnelerin sayısı ne kadar çoksa, karakter
numarası da o kadar ufaktır. Başrol oynayan yıldızların karakter numarası bir
ile beş arasındadır.
CHARACTERISTIC
CURVE - Bir duyarkatın yoğunluğu ile pozlamanın ilişkisini
gösteren eğri.
CHEAT - ALDATMA - Kamera açısı (CAMERA ANGLE) değiştikçe oyuncuların
veya aksesuarların geri plana (BACKGROUND)
göre yerlerinin değiştirilmesi. Bir oyuncunun yakın planını çekmek için
yönetmen öbür oyuncuları, aksesuarları veya kamerayı, ana plandaki (MASTER SHOT) yerlerinden
farklı yerlere koyar. Böylece bir oyuncu, bir mobilya parçası vb. aldatılır (cheated out of the shot).
CHECK PRINT - KONTROL KOPYASI, SIFIR KOPYA - Dup negatifin (DUPE NEGATIVE) onaylanması için
laboratuarın gönderdiği sesli (COMPOSITE)
kopya. Bu kopya onaylanırsa, gösterim kopyaları (RELAESE PRINTS) basılır.
CHECK THE GATE - KIZAK KONTROLÜ - Birinci kamera
asistanının (FIRST ASSISTANT
CAMERAMAN) görevlerinden biri. Hem objektif yuvasından, hem kamera
kapağını açıp kızağa bakarak pencerede ve kızakta, görüntüde iz bırakabilecek,
filmin çizilmesine yol açabilecek veya kameranın düzgün çalışmasını
engelleyecek bir film parçası, toz veya çapak bulunmadığından emin olmalıdır.
CHILD ACTOR - ÇOCUK OYUNCU -
18 yaşından küçük oyuncu. Çalışma saatleri ve şartları sıkı kurallarla
düzenlenmiştir. Çocuk oyuncu kullanılacağı zaman sette bir sosyal gözlemci (WELFARE WORKER / TEACHER) bulundurmak gerekir.
CHINA MARKER - YAĞLI KALEM -
Film şeridine işaretler koymak için kurgucunun kullandığı yağlı yumuşak
kalem. Bu kalemle konulan işaret silindiğinde iz bırakmaz ve film şeridini hırpalamaz.
CHINESE DOLLY -
Kameranın, arabayla konudan uzaklaşırken bir yandan da yatay çevrinme (pan) yaptığı kaydırma planı.
CHOREOGRAPHER =DANS DIRECTOR - KOREOGRAF - Bir yapımdaki
danslı gösteri (PRODUCTION
NUMBER) için dans düzeni yaratan ve düzenleyen kişi.
CHROMA KEY - Videoda yapılan ve filmdeki mavi perdeye (BLUE SCREEN) benzer
maskeleme işlemi. Bak. MATTE
SHOT.
CHROMATIC ABERRATION - RENK SAPINCI - Objektiften geçen bütün renk ışınlarının aynı
oranda kırılmayışı yüzünden oluşan görüntü bozukluğu. Örneğin, mavi ışınlar,
kırmızılardan daha fazla kırıldığından, film yüzeyinin önünde odaklanırlar.
Sonuç olarak görüntü bulanıkmış gibi algılanır. Bunu önlemek için objektifin en
az iki mercekten oluşması gerekir, ikinci mercek, birincinin renk sapıncını düzeltir.
CINCH MARKS - Şeridin ucundan çekerek bobin
sıkıştırdığında film yüzeyinde oluşan çizikler. Bak. ABRASIONS.
CINEMASCOPE (= SCOPE) -
SİNEMASKOP - 20th Century
Fox'un geniş perde sisteminin adı. Özel objektifler kullanarak çekim
sırasında görüntüyü yanlardan sıkıştıran, gösterim sırasında aynı oranda açan
anamorfik bir sisteme dayanır. Çerçeve oranı (ASPECT RATIO) 35 mm de 1 : 2.35 , 70 mm de 1 : 2.2 dir.
CINEMATIC
(=FILMIC) - SİNEMASAL, FİLMSEL -
Tiyatrosal karşıtı, film yapı ve etkisini belirten sıfat. CINEMATOGRAPHER - Bak. DIRECTOR OF PHOTOGRAPHY
CINEMATOGRAPHY -
Hareketli fotoğraflar sanat ve bilimi.
CINEMOBILE - Fuad Said'in, stüdyo dışı
mekânlardaki çekimlerde kullanmak için 50' li yıllarda icat ettiği, bir film
ekibine gerekli bütün malzemeyi alabilen taşıt. Kimilerinde giyinme odaları,
duşlar ve tuvaletler bulunur.
CINERAMA -
SİNERAMA - Yaklaşık 165 derece görüş açılı bir görüntüyü almak ve perdeye
yansıtmak için üç kamera ve üç projektör kullanan geniş perde sistemi.
CINEX PRINTER - Renk ve tonunu kararlaştırmak için
negatifin bir karesinden standard
baskı ışığıyla basılan bir karenin peşine aynı kareden, değişik renk
filtreleriyle de baskı yapan makine.
CINEX STRIPS (= WEDGES) -
KERTELEME ÖRNEĞİ - Laboratuarın, bir önceki gün çekilen negatiflerin
yoğunluğunu anlaması ve pozlandırmasını buna göre kontrol etmesi için
kameramana yolladığı deney şeritleri.
CIRCLE OF
CONFUSION - BULANMA HALKASI - Görüntüdeki bir noktanın net kabul
edilebilecek boyutu.
CLAP STICKS (= CLAPPER, CLAPPER
BOARD) - ŞAKŞAK,
- Kurgucu için resim ve
seste eşzaman işareti veren ve her çekimin başında kullanılan klaketin (SLATE) ses çıkaran hareketli
parçası. Çekim sonunda verilen klaket başaşağı tutulur ve buna 'end slate, end marker' denir.
CLAW - GRİF
- Bir kameranın duraksamalı
hareket mekanizması içinde yer alan ve filmin yanındaki deliklere girerek her
seferinde onu bir kare aşağı çeken madeni diş.
CLEARANCE - Bir filmde, videoda veya televizyon şovunda
kullanılan ve hakları başkasına ait olan malzeme (kitap, şarkı, şiir vb.) ve
mekânlar için ücret ödeyerek veya ödemeden alınan izin.
CLICK TRACK - Bir filmdeki müzikal bölüm için müzik kaydı
veya beste yaparken kullanılan, üzerine bir metronomun tıkırtıları kaydedilmiş
manyetik film lupu (LOOP). Kayıt
sırasında tıkırtıların da kaydedilmemesi için şef bu şeridi kulaklıkla dinler.
Danslı sahne çekilirken oyuncuların ritme uygun oynayabilmeleri için pleybek (PLAYBACK) yapılan müzikte bu
tıkırtılarda duyulur.
CLIP (= TRIM, CUT) - PARÇA -
Kurgucunun, bir plandan kesip çıkardığı kısa parça. Bak. FILM CLIP.
CLOSED SET - KAPALI SET - Stüdyo veya mekânda yapım görevlileri dışındakilere ve
ziyaretçilere kapalı set. Kimi mahrem sahnelerin çekiminde sadece temel çekim
görevlileri sete alınır.
CLOSE-UP - OMUZ ÇEKİMİ - Bir oyuncunun
başını ve omuzlarını gösteren, yakından veya bir teleobjektifle (TELEPHOTO LENS) çekilen
plan.
COBWEB MAKER - Sette yapay örümcek ağı kurmak için özel
etki (SPECIAL EFFECTS) ekibinin
kullandığı, lastik yapıştırıcısını ince iplikler halinde püskürten aygıt.
CODE
AND RATING ADMINISTRATION OF THE MOTION PICTURE ASSOCIATION OF AMERICA - Filmleri, değişik
seyircilere göre sınıflandıran kuruluş. Bak. RATING.
CODE NUMBERS - EŞLEME SAYILARI -
Bir kodlama aygıtıyla resim ve ses şeritlerinin kıyısına döşenen küçük
numaralar. Kurgu sırasında resim ve sesin eşzamanlı gitmesini kolaylaştırır.
COLOR BARS - RENK ÇUBUĞU - Tayftaki renklerin her birinden
şeritler halindeki örneklerin yan yana dizildiği ve laboratuarın, bir filmin
renkleri algılama ve yansıtmadaki yeterliğini ölçmek için kullandığı çizelge.
COLOR
CODING- RENK
KODU
1) Yapım şeması (PRODUCTION
BOARD) çıkartmak için döküm (BREAK- DOWN) yapılırken kullanılan bir sistem. Senaryodaki her
kalem (oyuncular, aksesuar, mekânlar vb.) değişik renklerle işaretlenir, sonra
döküm listesine geçirilir, ikinci bir renk kodu sistemi de, yapım şemasında
içleri dışlardan, günleri gecelerden ayırmak için kullanılır.
2)
Bir senaryonun veya
senaryodaki bir sayfanın değişiklik veya eklemelerini belirlemek için
kullanılan standard sistem,
ilk değişiklikten sonuncuya doğru kullanılan renk sıralaması: Beyaz, Mavi,
Pembe, Sarı, Yeşil ve Altın kızılı.
COLOR CORRECTION - RENK DÜZELTME - Çekimde filtreler,
laboratuarda işlemler aracılığı ile temel renklerde değişiklik yapmak.
COLOR
REVERSAL INTERNEGATIVE - Bak. CRI.
COLOR TEMPERATURE - RENK ISISI
- Renk ısısı, çok yüksek ısısı yüzünden ışık yayan, kuramsal olarak kusursuz
bir enerji kaynağını temel alır. Isı ne kadar yüksekse, ışık o kadar mavi, ısı
ne kadar düşükse, ışık o kadar kırmızıdır. Bu ısı, kaynağın ısısının santigrat
derecesine 273 eklenerek bulunur ve Kelvin derecesi olarak belirtilir.
COLOR TIMER - Filmin renk dengesinin ve değerlerinin doğru ve istenildiği
gibi olmasından sorumlu laboratuar elemanı. Görüntü yönetmeni ile yakın
işbirliği yapar. Bak. TIMING.
COMBINED PRINT - Bak. COMPOSITE PRINT . COMMISSARY - Stüdyo yapıları arasında
yer alan lokanta.
COMPLETION BOND -
Bak. COMPLETION GUARANTEE. COMPLETION
GUARANTEE - BİTİRME
TEMİNATI - Bir filmin
süre, maliyet ve senaryoya uygunluk gibi belirli şartlara uyarak yapılıp teslim
edileceğini belirten kontrat anlaşması. Teminatçının bütçe ve ihtiyatta (CONTINGENCY) öngörülen
masraflar için para temin edeceğini belirtir ve çoğu zaman bütçe ve sürenin
plan dışına çıkması halinde kendisine, yapımı kontrol altına alma hakkı tanır.
COMPLETION
GUARANTOR - Bak. COMPLETION
GUARANTEE.
COMPOSER -
BESTECİ - Bir
film için müzik yazan kişi, iyi bir film müziği bestecisi, filmin görsel
unsurlarına müziğiyle katkıda bulunmak gibi ender bir niteliğe sahiptir, iyi
bir film müziği, izleyiciye unutulmaz dakikalar yaşatır.
COMPOSITE DUPE NEGATIVE - BİLEŞİK ÇOĞALTIM NEGATİFİ -
Resim ve ses bantlarını tek şeritte eşzamanlanmış olarak taşıyan çoğaltım
negatifi. Bak. DUPE NEGATIVE.
COMPOSITE MASTER POSITIVE - BİLEŞİK ANA POZİTİF - Resim ve ses şeritlerinin beraber
olduğu ve çoğaltım negatiflerinin üretilmesini sağlayan ince grenli (FINE GRAIN) pozitif kopya.
COMPOSITE PRINT - BİLEŞİK KOPYA - Resim ve ses şeritlerinin
tek parçada birleştiği pozitif kopya.
COMP / COMPS - DAVETİYE - Bir film
gösterisi veya şova serbest girişi belirten 'Complimentary' sözcüğünün kısaltılmışı.
COMPUTER
GRAPHICS - Stüdyoda yapımı ve çekimi zor veya pahalı olacağı için
elektronik olarak yaratılan set veya sahne.
CONDUCTOR -
ŞEF, ORKESTRA ŞEFİ - Bir besteyi yorumlayan ve orkestrayı yöneten kişi.
Besteciler genellikle orkestrayı kendileri yönetir.
CONE LIGHTS -
Geniş bir alanı dağınık yumuşak ışıkla aydınlatan koni şeklinde flud (FLOOD) lamba. SENIOR, JUNIOR, BABY boyları
vardır.
CONFORMING - Filmin bir bölümünü diğer bölümü ile eşleme,
denkleştirme (Conforming
original negative to cut work print.) Bak. NEGATIVE CUTTING.
CONSTRUCTION CREW - İNŞAAT EKİBİ -
inşaat şefinin yönetiminde iç ve dış setleri kuran yapım ekibi.
CONSOLE -
SESLENDİRME MASASI - Ses stüdyosunda kayıt ve miksaj için kullanılan kontrol
masası.
CONSOLE DIMMER -
Işıklarda değişiklik yapmak için kullanılan araç.
CONTACT LIST -
Bir film şirketinin yapım sırasında ilişki kurması gerekebilecek satıcı,
imalatçı, servis vb. gibi hizmet veren yer ve kişilerin isim, adres ve telefon
numaralarının bulunduğu liste. Bu liste yeni bilgilerle sürekli tazelenir.
CONTACT PRINT - KONTAK BASKI - Yıkanmış filmle ham filmi
yüzyüze getirip baskı aygıtında kopyayı pozlayarak üretilen negatif veya
pozitif.
CONTACT PRINTER - Bak. PRINTER.
CONTINGENCY - İHTİYAT AKÇESİ - Umulmadık masraflar için
bütçeye konan ve genellikle toplam negatif maliyetinin (NEGATIVE COST) yüzde onu kadar olan bir
miktar para, ihtiyat akçesi bütçeye konmadıkça, teminatçı bitiriş teminatına
yanaşmaz.
CONTINUITY - DEVAMLILIK - Filmin gelişiminde olayın,
plandan plana düzgün ilerlemesi. Senaryo denetleyici (SCRIPT SUPERVISOR) çekim boyunca
sahneleri izleyerek konuşma (DIALOGUE),
hareket, dekor düzeni (SET DRESSING), aksesuar (PROPS) ve kostümlerde WARDROBE) uyumsuzluk ve boşluk olmamasını sağlar.
CONTINUITY PERSON -
Bak. SCRIPT SUPERVISOR.
CONTRACTOR - Bak. MUSIC CONTRACTOR.
CONTRAST - KONTRAST -
1) Bir konunun kontrastı, o konunun değişik bölümlerinin ışık
yansıtabilirle güçleri arasındaki farktır.
2) Işık kontrastı, bir konunun değişik bölümlerine gelen ışığın
yoğunluk farkıdır.
3) Bir duyarkatın kontrastı üretici tarafından belirlenir ve gümüş
çökeltisinin en az ve en çok yoğunlukları arasında en az pozlama değişikliği
ile olabilecek farktır.
4)
Banyo kontrastı, bir filmin
banyosundaki gamma değeridir ve kimyasal belirtici (developer), süre, banyo ısısı ve filmin
veya banyonun hareketi ile kontrol edilir.
COOKIE - Bak. KOOK.
COOPS
- Bak. BANK/COOP.
COPTER MOUNT - HELİKOPTER MONTÜRÜ - Bir helikoptere bağlanan kamera taşıyıcı aygıt. Bak. TYLER MOUNT.
COPY -
Bak. DUB, TRANSFER.
COPYST - Müzisyenlerin ve şefin kullanması
için bir besteden belirli sazların partisyonlarını ayırıp kopya eden kişi.
CORDLESS SYNC (= CABLELESS SYNC) - Titreşen bir kristalden
aldığı şaşmaz frekans sinyalleri kullanan bir motorla çalıştığı için kamerayla
arasında senkron bağlantı kablosuna gerek olmayan ses kaydedici araç. Onunla
beraber çalışan kamera da aynı türden bir motor kullanır.
CORE - TAKOZ - Üzerine ham filmin ve negatiflerin sarılarak
muhafaza edildiği plastik sarım göbeği.
COST OVERRUNS -
Bütçede öngörülmeyen, beklenmedik giderler.
COST REPORT - GİDER RAPORU - Son giderler (COST TO DATE) ve haftanın
giderlerinin ayrıntılı incelendiği ve toplam gider (COST TO COMPLETE) tahmininin yapıldığı
haftalık gider raporu.
COST TO COMPLETE - TOPLAM GİDERLER - Bir filmi bitirmek
için bütçeye göre gereken para miktarı. Yapımın parasal durumu her hafta gider
raporunda (COST REPORT) belirtilir.
COSTS TO DATE - Yapım için o güne kadar bütçenin çeşitli bölümlerinden
harcanmış olan para miktarı. Bak. COST REPORT, COST TO COMPLETE.
COSTUME DESIGNER - GİYSİ TASARIMCISI - Bir yapımda oyuncuların
giysilerini tasarlayan ve çizen kişi. Hem filmin genel havasını, hem de
karakterlerin yorumlanışını gözönüne alarak çalışır.
COSTUMER - KOSTÜMCÜ - Yapım sırasında sette veya mekânda
giysilerin bakım ve korunmasından sorumlu kişi.
COVERAGE-
1) Bir sahneyi çeşitli kamera açılarından çekerek olayın değişik
bakış açılarından izlenmesini sağlamak. Bu planlar, yönetmenin dramatik
amaçları doğrultusunda kurgulanarak sahnenin hareket, ritim ve draması
sağlanır.
2) Bir projenin içeriğinin ve ana hikâye çizgisinin, hikâye
analisti (STORY ANALYST) tarafından
hazırlanan kısa sinopsisi.
COVERING POWER - ÖRTME GÜCÜ - Bir objektifin, görüntüyle
doldurması gereken çerçevenin en uç noktalarında, en açık diyaframıyla net
görüntü sağlayabilme kapasitesi.
COVER SET - YEDEK SET - O günkü çekim için
hazırlanmış setin kullanılamadığı durumlarda (hava muhalefeti, hastalık gibi)
hemen girip çalışılabilecek set. Bak. BACK-UP SCHEDULE.
COVER SHOT ( = INSURANCE TAKE) - YEDEK PLAN - Beğenilen çekimin
kullanılamayacağı varsayılarak (filmin zedelenmesi vb. gibi) onun yerine
kullanmak için yapılan çekim.
CRAB DOLLY - Tekerlekleri üzerinde her yöne hareket ederek
kameranın karmaşık izleme hareketleri yapmasını sağlayan araba.
CRADLE - Kamera başlığına
bağlanarak ağır ve hantal objektifleri taşımakta kullanılan objektif desteği.
CRAFT SERVICE - Sette kahve, meşrubat,
çerez gibi şeylerden sorumlu film ekibi bölümü. Ortalığı süpürüp temizlemek
gibi ufak tefek işler de onlara aittir.
CRANE (= WHIRLY) - KREYN, VİNÇ - Üst
açıdan hareketli çekimler yapmak için kullanılan, kamerayı ve iki kişiyi
(kameraman ve yönetmen veya kamera asistanı) taşıyabilen, aşağı yukarı ve sağa
sola hareket edebilen bir çeşit kaldıraç. Bir setteki malzeme içinde en
karmaşık olanlardan biridir.
CRAWL - AKARYAZI - Filmin son yazıları (END CREDITS) için kullanılan ve
çerçevenin altından üstüne doğru sürekli hareket eden yazılar.
CREATIVE DIFFERENCES (= ARTISTIC DIFFERENCES) -
Yaratıcı iki kişi (yapımcı ve yönetmen, yönetmen ve oyuncu
gibi) çok farklı fikirlere sahip olduklarında, beraber çalışmalarını olanaksız
bulurlar. Bir film çalışmasında oyuncu kadrosunun veya teknik kadronun başlıca kişilerinden
biri işten atıldığında, yaratıcı uyuşmazlık bahanesi ileri sürülür.
CREDITS - JENERİK - Filmde çalışmış kişilerin ad ve
unvanlarının listesi. Adının, ön jenerikteki yeri ve yazısının büyüklüğü, çizgi
üstü kişilerin pazarlık konusu ettiği bir noktadır. Bazı çizgi altı kişiler de
(yapım tasarımcısı, kostüm tasarımcısı gibi) bu pazarlığa girer. Pek çok
sendika ve dernek sözleşmesi, üyelerinin adının son jenerikte (END CREDITS) hangi boyda ve sırada
yazılacağı konusunda kesin kurallar getirir.
CREW - EKİP - Bir film, video veya televizyon şovunu
gerçekleştirmek için kamera arkasında çalışan tüm teknisyenler ve yapım ekibi.
CREW
CALL - Bak. CALL,
CALL SHEET.
CRI
- ARA NEGATİF - COLOR
REVERSAL INTERMEDIATE
veya COLOR
REVERSAL INTERNEGATIVE sözleri için kullanılan kısaltma. Dönüşlü (REVERSAL) ham film
kullanarak doğrudan özgün negatiften kopya alınarak yapılan ve gösterim
kopyalarını basmak için kullanılan negatiftir. CRI kullanıldığı zaman nesiller (GENERATION) şöyledir: Özgün
negatif => CRI => Gösterim kopyası. Bir ara pozitif (INTERPOSITIVE-IP, PROTECTION MASTER, MASTER) ve
ara negatif (INTERNEGATIVE- İN)
kullanıldığı zaman da gelişme şöyledir: Özgün negatif => ara pozitif =>
ara negatif (IP/IN denir) => Gösterim kopyası. Araya fazla bir basamak katıldığı
için IP/IN, CRI'den daha pahalıya mâlolur. Gene de çoğu laboratuar IP'yi tercih
eder, zira CRI, renklerde fark yaratmaya meyillidir. Aynı zamanda IP/IN'de
genel nitelik daha üstün, gren daha incedir. (Nesil sayısı arttıkça gren de
artar, ama IP/IN iki değil, tek nesil kabul edilir.) Negatif ile kopya
arasındaki ara negatifler, özgün negatifin ömrünü uzatmak için kullanılır.
Özgün negatif sağlam kaldıkça, çizilen veya hırpalanan bir ara negatif yerine
yenisini basmak mümkündür.
CROP -
Görüntüden çıkartmak, çerçeve dışı bırakmak.
CROSS-COLLATERALIZE -
Büyük stüdyoların uluslararası dağıtım kollarının yaptığı tartışmalı bir işlem.
Bir veya birkaç filmin dış ülkeler işletiminde elde edilen kazanç ve zarar bir
bütün olarak ele alınır ve zararlar kârı siler. Her ülke için ayrı hesap raporu
yerine global bir raporu incelemek, yapımcı için kolaylık gibi görünse de
işlem, açıkça dağıtımcının yararınadır. Daha küçük bir ölçekte, bir yapım
projesinin değişik kalemleri arasında Cross-Collateralize yapılabilir ve kimi
kalemlerde bütçe aşması olsa bile sonuçta hesap, bütçe içinde veya altında
gözükür.
CROSS CUT - Bak. INTERCUT.
CROSS-FADE -
Aynı anda bir sesin kısılıp öbürünün yükseltilmesi.
CROSS-PLOT-
Bak. PRODUCTION
STRIP BOARD.
CRYSTAL SYNC - KRİSTAL SENKRON -
Sabit bir frekansta uyarı üreten titreşen bir kristalin kontrol ettiği
elektrikli bir aygıt.
CS -
CLOSE SHOT (göğüs
çekimi) için kısaltma.
CU -
CLOSE UP (omuz çekimi)
için kısaltma.
CUE -
SİNYAL, UYARI - Belirli bir hareketi yapması için oyuncu, kamera, efektörvb.
için verilen uyarı işareti.
CUCALORIS /
KUKALORIS -
Bak. KOOK
CUE CARDS (= SHOW CARDS, IDIOT
CARDS) - REPLİK
KARTONU - Üzerine,
oyuncunun söyleyeceği sözlerin yazıldığı büyük boy karton. Daha çok televizyon
programlarında kullanılır. Kameranın yanında tutularak oyuncunun sözlerini
hatırlamasına yardım eder.
CUE MARK - Makiniste, şanjmanın yaklaştığını
haber vermek için film bobininin sonuna yakın bir karenin sağ üst köşesine
konulan yuvarlak işaret.
CUE SHEET - SES ÇİZELGESİ - Ses bandındaki sırası ile söz,
müzik ve etkilerin listesi. Miksajda kullanmak için hazırlanır.
CUT- KESME
1- Erime, geçme gibi bir etki kullanmadan bir planın peşine
öbürünün eklenmesi.
2- Tamamlanmış bir filmin versiyonu. Bak. DIRECTOR'S CUT, FINAL CUT.
3- Filmden veya senaryodan çıkartılan bölümler.
CUT! -
KES! - Kamera, ses ve oyunun durması için yönetmenin verdiği komut.
CUTAWAY - Bir planı öbürüne kesme ile bağlarken,
birinciden kesilen kısmın, kurgunun ilerki bölümünde yeniden bağlanacağını
belirten kurgu terimi.
CUT BACK -
Bir bölümü daha önce bağlanmış bir planın kesilen kısmının kurguya katılmasını
belirten kurgu terimi.
CUTTER- KESİMCİ
- Kurgucunun bir diğer adı.
CUTTING -
Bak. EDITING
CUTTING ROOM (= EDITING ROOM) - KURGU ODASI - Kurgu malzemesi ve
aygıtları ile donatılmış ve kurgucunun, yardımcıları ile beraber çalışarak
filmi biraraya getirdiği oda.
CYAN - SİYAN - Renkli filmde kullanılan, ışığın tamlayıcı
renklerinden birine duyarlı üç ana renkten biri. Siyan (mavi-yeşil), kırmızı
ışığa; sarı, mavi ışığa; macenta, yeşil ışığa duyarlıdır.
CYCLORAMA (= LİMBO SET, CYC) - Bir setteki yumuşak, dikişsiz
fon perdesi.
26
DAILIES (= RUSHES) - GÜNLÜK,
GÜNLÜK İŞ KOPYASI - Her gün çekilen filmler akşam laboratuara verilir ve hemen
yıkanarak bir iş kopyası basılır. Ertesi sabah yönetmen, yapımcı, görüntü
yönetmeni, kurgucu vd. bu iş kopyasını seyreder. Günlük kopya seyredilmeden o
kopyadaki sahnelerin çekildiği dekorlar yıkılmaz.
DANCE
DIRECTOR -
Bak. CHOREOGRAPHER.
DAWN - ŞAFAK VAKTİ - Gökyüzünde ışığın belirmeye başladığı
günün ilk saatleri. Renklerin soluk, gölgelerin uzun olduğu belirgin bir
görünüşü belirtir. Şafak vakti senaryoda belirtilmişse, döküm sayfasında da
özellikle işaretlenmesi gerekir. Bak. MAGIC HOUR.
DAY - GÜN - Senaryoda ve dökümde, olayın gündüz saatlerinde
geçtiğini belirten söz. Eğer özellikle şafak veya gurup vakti gerekiyorsa bu,
senaryoda ayrıca belirtilir ve dökümde işaretlenir.
DAY FOR NIGHT - AMERİKAN GECESİ - Filmdeki gece sahnelerinin, özel
mavi filtreler aracılığı ile gündüzün çekilebilmesine olanak veren çekim tekniği.
Hollywood'un icat ettiği bu tekniğe fransızlar 'La Nuite Americaine'
derler.
DAYLIGHT - GÜN IŞIĞI - Güneşten ve
gökyüzünden gelen ışığın ölçülebilir miktarı.
DAY OUT OF DAYS - Bir
oyuncunun çalışacağı tarih ve zamanı gösteren program.
DAY PLAYER - GÜNLÜK OYUNCU - Günlük
kiralanan ve sözü veya rolü kısa olan oyuncu. SAG kurallarına
göre çalışma günü sona ermeden günlük oyuncuya işinin bittiğini bildirmek
gerekir, aksi halde ertesi gün de çalışma davetiyesi almış sayılır.
DAY SHOTS - GÜNDÜZ ÇEKİMİ - içerde veya dışarıda, ışığı ister
doğal ister yapay olsun, senaryoda gündüz geçen sahneler.
DEAL - ANLAŞMA - Yasal bir bağlantıyı belirten Hollywood terimi (ör. someone has a three-picture
deal with Fox.)
DEAL BREAKER - Bir sözleşmede, taraflardan
birinin kabul etmediği takdirde sözleşmeyi bozacak olan madde.
DEAL MEMO - Bir anlaşmanın ana hatlarını açık bir dille belirten
kısa bir yazılı beyan. Bu beyan, resmi kontrat yazılıp imzalanana kadar,
tarafları bağlar.
DECIBEL ( DB
veya db) -
DESİBEL - Ses dalgalarının yoğunluğunu ölçme birimi.
DEFERRED COSTS / DEFERMENTS - Ödenmesi daha uygun bir zamana
bırakılan masraflar. Veya, tarafların anlaşması ile, filmin belirli bir gelir
sağladıktan sonraki bir zamana ertelenen ödemeler.
DEFINITION
(RESOLVING POVER, RESOLUTION) -
1- Bir
duyarkatın ince ayrıntıları kaydedebilme gücü.
2- Bir
objektifin ince ayrıntıları yansıtabilirle gücü.
DELETED PAGE - Yazılıp bitirilmiş ve
sayfaları numaralanmış bir senaryodaki bir sayfa çekilmeyecekse, bir önceki ve
sonraki sayfalara, o sayfanın atlanacağı belirtilir (page 24
omitted). Böylece sayfaları yeniden numaralamaya gerek kalmaz.
DELETED SCENE - Bir sahne çekilmeyecekse, senaryoda bu belirtilerek
sahnelerin yeniden numaralanmasından kurtulunur (scene 124
omitted).
DENSITY - YOĞUNLUK - Bir duyarkattaki
gümüş çökeltisinin siyahlaşma derecesi.
DEPOLARIZER - POLARİZASYON FİLTRESİ - Polarlanmış ışık ışınlarını
kırarak bir cismin üstündeki parıltıları yok etmeye veya cam arkasındaki bir
cismin görüntüsünü berrak çekmeye yarayan filtre.
DEPTH OF FIELD - ALAN DERİNLİĞİ - içinde kaldığı sürece bir cismin net
göründüğü kameradan uzaklık sınırları. Alan derinliği, kullanılan objektifin
odak uzunluğu, açıklığı ve net noktası ile ilişkilidir. Odak uzunluğu ne kadar
kısa ise, diyafram ne kadar kapalıysa ve net noktası ne kadar uzaktaysa, alan
derinliği o kadar fazladır.
DEPTH OF
FOCUS - ODAK
DERİNLİĞİ - Görüntünün netliği bozulmadan görüntü yüzeyinin objektife göre
ileri veya geri gidebildiği mesafe.
DESATURATED - Ka mera objektifi önünde
filtrelerle veya laboratuarda kimyasal yolla filmdeki kimi renklerin alınması,
soluklaştırılması. Kimi negatifler kendiliklerinden bazı renkleri soluk
yansıtırlar.
DEUCE
- Genellikle
fresnel mercekli 2000 vatlık spot. DEVELOP/DEVELOPMENT
1) Saklı
görüntünün görünür hale gelmesi için, pozlanmış filme laboratuarda kimyasal
işlem uygulanması.
2) Bir film
yapımında uygulanacak ilk adım: hikâyenin haklarını almak, senaryoyu yazmak,
programı yapmak, bütçeyi çıkartmak, mekânları araştırmak, yönetmen ve başlıca
oyuncularla görüşmek, bağımsız yapımlarda (INDEPENDENT
PRODUCTIONS) yapım
için gerekli parayı bulmak.
DEVELOPER
1) Pozlanmış
filmdeki saklı görüntünün görünür hale gelmesi için laboratuardaki işlemlerde
kullanılan kimyasal maddeler.
2) Yukarıdaki
işlemin yapılmasını kontrol eden kişi.
DEVELOPMENT DEAL - Bir stüdyo veya yapım şirketi ile bir yapımcı (PRODUCER) , yönetmen ya da yazar arasında bir veya birkaç film projesi için
varılan anlaşma.
DGA - DIRECTORS GUILD OF AMERICA sözlerinin
kısaltılmışı.
DGA TRAINEE - STAJYER - Amerikan Yönetmenler
Sendikasında (DIRECTORS GUILD OF AMERICA), ikinci yönetmen
yardımcısı (SECOND ASSISTANT DIRECTOR) olmak için eğitim gören kişi.
Katılmak için yazılı ve sözlü bir sınavdan geçmek gereken bu programa her yıl
1500 den fazla adaydan iki düzinesi girebilmektedir.
DIAGONAL
SPLICING -
ÇAPRAZ EK - Manyetik şeritte ek yaparken olabilecek BLOOP sesini engellemek
için şeritleri verevine keserek yapılan ek.
DIAL ( = POT) - Çekim ve miksaj
sırasında sesi mekanik olarak kontrol etmeyi belirten sesçi terimi. 'To dial out' veya 'pot it out', istenmeyen sesleri ayıklamak
demektir.
DIALOGUE - DİYALOG
- Filmde görüntünün içinde veya dışında söylenen bütün sözler.
DIALOGUE COACH / DIALOGUE
DIRECTOR - Oyuncuların söyleyeceği sözleri
doğru telaffuz etmesine veya bir lehçeyi öğrenmesine yardımcı olması için
tutulan ekip elemanı.
DIALOGUE
TRACK -
DİYALOG ŞERİDİ - Müzik ve etki şeritleri dışında sadece diyalogun kaydedildiği
ses şeridi.
DIAPHRAGM (=IRIS) - DİYAFRAM - Kamera, projektör
veya baskı aracının objektifinden geçen ışık miktarını kontrol eden parça.
Genellikle, ortalarında bir açıklık (APERTURE) bırakacak şekilde üstüste binen
madeni yapraklardan oluşur. Açıklığın boyutunu (F-stop ile ölçülür) ayarlayarak
az veya çok ışık geçmesi sağlanır. Bak. STOP DOWN, DEPTH OF
FIELD.
DICHROIC
FILTERS - Tungsten veya halojen ampullü lambaların kırmızımsı ışığını gün
ışığına çevirmek için kullanılan cam veya jelatin mavi filtre.
DIFFUSED LIGHT - YUMUŞAK, DİFFÜZ IŞIK - Lambaların önüne dağıtıcı
filtreler (DIFFUSER) koyarak sağlanan dağınık,
yumuşak, gölgesiz ışık veya pus, sis gibi atmosferdeki parçacıkların dağıttığı
ışık.
DIFFUSER - DAĞITICI FİLTRE - Konuya gelen sert ışığı yumuşatmak
için lambanın önüne konulan ışıkgeçirgen malzeme.
DIGITAL
EFFECTS - Bak. COMPUTER GRAPHICS.
DIMMER - Bir elektrikli araca
(genellikle lambaya) gelen akımı azaltıp çoğaltmaya yarayan reosta.
DİN
- 'Deutsche
Industrie Norm' sözcüklerinin kısaltılmışı. Avrupa'da kullanılan film duyarlık
ölçü sistemidir. Bak. ASA.
DINKY-INKY
- 100-200
vatlık küçük spot.
DIOPTER LENS - PROKSAR - Normal bir kamera objektifinin net sınırını
aşacak kadar konuya yaklaşıldığı zaman net resim elde edebilmek için objektifin
önüne konan ek mercek.
DIORAMA - Bir setin minyatür örneği.
DIRECTION - Bir sahnenin nasıl çekileceği, hareketin tarzı, ritmi
konusunda senaryoda yazarın, çekimde yönetmenin veya figüranlar için yönetmen
yardımcısının verdiği direktifler.
DIRECTIONAL MIKE - YÖNLÜ MİKROFON - Ses kaydında dar bir duyuş açısı
olan ve belirli bir alandaki sesleri alan mikrofon.
DIRECTOR - YÖNETMEN - Bir filmin, tiyatro veya televizyon
gösterisinin tüm yaratıcı yönlerinden öncelikle sorumlu olan kişi. Genellikle
yapımcı tarafından işe alınır ama kimi yönetmenler, yapımcılıklarını kendileri
yapar. Bak. HYPHENATE.
DIRECTOR OF PHOTOGRAPHY (= CAMERAMAN, CINEMATOGRAPHER)
- GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ Yönetmenle işbirliği yaparak bir
filmin sahnelerinin ışıklandırılması, çerçevelenmesi ve çekiminden sorumlu
kişi. Sendika kuralları gereğince kendisi kamerayı kullanmaz (bu, kamera
operatörünün işidir) ama ışık ve kamera ile ilgili her şey onun kontrolü
altındadır.
DIRECTOR'S CUT (=
FIRST CUT) - YÖNETMEN KURGUSU, İLK KURGU - Bitmiş kopyada görüntü
ve seslerin, yönetmenin istediği gibi olduğu kurgu. DGA Temel Kuralı,
yönetmene, filmin ilk kurgusunu istediği gibi yapma hakkı tanır. Bak. FINAL CUT.
DIRECTORS GUILD OF AMERICA (DGA) - Amerika'daki
yönetmenler, yönetmen yardımcıları ve yapım yönetmenlerinin derneği.
DIRTY DUPE - iş kopyasının siyah-beyaz
kopyası. Bak. ONE LIGHT PRINT.
DISBURSING AGENT - Stüdyonun veya yatırımcı grubun
talimatı ile bir filmde masrafları ödeyen muhasebe bölümü elemanı.
DISSOLVE - GEÇME - Bir planın sonunu öbür planın başlangıcı ile
üstüste bindiren, böylece birinci plan eriyerek kaybolurken ikinci planın
belirdiği optik etki (OPTICAL EFFECT). Kimi kameralarda bu işlemi
yapacak düzenek vardır ama genellikle laboratuarda veya optik laboratuarda (OPTICAL HOUSE) gerçekleştirilir.
DISTRIBUTOR - DAĞITIMCI, İŞLETMECİ - Bir
filmin sinemalarda oynaması için reklam kampanyasını hazırlayıp gerçekleştiren,
kopyaları bastıran, gösterimcilere sunan ve hasılatı toplayıp bunu, anlaşmaya
göre kâr payı sahiplerine dağıtan şirket. Sinema salonlarına dağıtım için
dağıtımcıya ödenen ücret, filmin kiralama gelirleri (gişe hasılatı değil)
üzerinden anlaşmaya varılan bir yüzde ile belirlenir. Bir dağıtımcı, sinema
salonları dışında televizyon, kablolu televizyon, video, silahlı kuvvetler,
okullar, kitaplıklar gibi alanlarda da dağıtıma yetkili kılına bilir. Birçok
büyük stüdyonun kendi dağıtım şirketleri vardır. Bunlar hem kendi stüdyolarının
yaptığı, hem de negatifini satın aldıkları filmlerin dağıtımını yapar. Dağıtım
bölümü, yapım bölümünün kararlarına katkıda bulunur. Bir filmin gördüğü ilgi, o
filmin benzerlerinin yapılmasında veya satın alınmasında etkili olur.
DISTRIBUTION
FEES - Hizmetleri için dağıtımcının istediği ücret.
DITTY BAG - MALZEME ÇANTASI - Kamera
asistanının, çekim sırasında gereksinme duyacağı tüm malzemeyi koyduğu çanta.
DOCU/DRAMA - DRAMA - Gerçek olayları, oyuncular kullanarak filmde
yineleme. Dramatik amaçlarla kimi olaylar biraz değişik gösterilse de
olabildiğince gerçeğe sadık kalınmaya çalışılır.
DOCUMENTARY - BELGESEL - Gerçek olayların
gerçek yerlerde ve gerçek kişilerle çekilen filmi.
DOLBY - DOLBİ - Seslerin kayıt ve dinletilmesinde, gürültü
azaltıcı sistemin patent markası. Gösterim sırasında filmin ses kalitesini
yükseltmek için pek çok sinema salonu Dolbi sistemle donatılmıştır ve bir
filmin bütçesinin yapım sonrası ve dağıtım kalemine Dolbi masrafları da
konmalıdır. Dolbi sistemi olmayan salonlar için Dolbi sistemsiz kopyalar
yapılmalıdır. Ultra-stereo adıyla bilinen rakip bir sistem, salon sahipleri
için daha az masraflıdır.
DOLLY - ŞARYO, ARABA - Kaydırma planları çekmek için
kullanılan, kamera ve kamera operatörünü taşıyan, raylar üzerinde veya şişme
tekerleklerle zeminde hareket eden araba. Şaryocu (DOLLY GRİP)
tarafından yürütülür. Bak. CRAB, ELEMACK,
WESTERN DOLLY.
DOLLY
GRİP - ŞARYOCU - Bak. GRIP.
DOLLY SHOT (= TRAVELLING, TRACKING, TRUCKING SHOT) - KAYDIRMA PLANI - Çekim
yaparken kameranın hareket ettiği plan. Dolly in = yaklaşan kaydırma, Dolly out = uzaklaşan kaydırma. Bak. DOLLY.
DOLLY TRACKS - ARABA
RAYI - Kamera ve operatörü taşıyan arabanın sarsıntısız
hareket edebilmesi için kullanılan madeni veya tahta raylar. Bak. DOLLY SHOT.
DOMESTIC VERSION - Bir
filmin A.B.D.'deki sinema salonlarında gösterilmek için kurgulanmış kopyası.
Televizyonda veya yabancı ülkelerde yayınlanacak kopyalar çoğunlukla değişik
şekilde kurgulanır. Bak. FOREIGN VERSION.
DOPE SHEET (=
CAMERA REPORT)
1) Çekilen
planların her çekiminin listesi.
2)
Bir film arşivindeki her bobinin
içeriğini gösteren liste.
DOT
- Ana konu
üstündeki ışığı azaltan ve küçük, yuvarlak bir plakadan oluşan dağıtıcı.
DOUBLE - DUBLÖR - Belirli bir oyuncuya
benzeyen veya benzetilen ve geniş planda kalabalık arasında yürümek, uzakta bir
arabayı sürmek gibi oyun gerektirmeyen planlarda görünen kişi. Bak. STUNT DOUBLE, PHOTO DOUBLE.
DOUBLE
BILL - Bak. DOUBLE FEATURE.
DOUBLE
EXPOSURE - ÇİFT POZLAMA - Aynı film şeridine çekilen iki değişik
görüntü. Bak. SUPERIMPOSITION.
DOUBLE
FEATURE -
İKİ FİLM - Bir salonda tek biletle seyredilen iki film. Bak.1B1
MOVIE.
DOUBLE MOVE - Bir mekândan çıktıktan sonra
çekim için tekrar girmek. Çekim için genellikle pahalı bir yol olduğundan,
sakınmak gerekir.
DOUBLE
PRINTING -
Baskıda her bir kareyi iki veya üç kere basarak hareketi yavaşlatma sistemi.
Bak. SKIP FRAMING, FREEZE FRAME.
DOUBLE
SYSTEM - İKİLİ SİSTEM - Film çekiminde ses kaydı için en çok
kullanılan sistem: kamera görüntüyü çekerken sesler de ayrı bir manyetik banda
alınır. Tekli sistemde (SINGLE SYSTEM) ses de doğrudan filme
kaydedilir. Malzeme yönünden daha pratik olduğu halde ses kalitesi düşüktür ve
kurguda sorunlar çıkarabilir.
DOUBLE
SYSTEM PRINT - Görüntü ve sesleri ayrı şeritlerde olan iş kopyası.
Bak. INTERLOCK.
DOUBLE TIME
- ÇİFT
YEVMİYE - Cumartesi, pazar ve tatil günleri çalışıldığında normal yevmiyenin
iki katı olarak ödenen ücret. Bak. GOLDEN TIME.
DOUBLING
- Kayıt için
icra sırasında bir müzisyenin birden fazla alet kullanması. Bu iş için müzisyen
ek bir ücret alır.
DOWNSTAGE
- Kameraya
en yakın ön plan veya sahnede, seyirciye en yakın yer.
DOWN TIME
- Çekim
başlamazdan önce gerekli malzeme tamiratı, makyaj düzeltmesi, kostüm
değişikliği yaparak kaybedilen zaman.
DRAPES - Seti dekore etmek veya odanın
akustiğini değiştirmek için kullanılan kumaşlar.
DRESS - Bir eşyayı süsleyerek veya görünüşünü değiştirerek
çekime hazırlamak. "Dress the set", eşyaları,
aksesuarları sete yerleştirmek, "dress the
windows for night", pencerelerden görünen yerleri, dışarıda gece olduğunu
belirtecek şekilde değiştirmek anlamına gelir.
DRESS
REHEARSAL -
KOSTÜMLÜ PROVA - Kostümlerini giymiş oyuncularla yapılan prova. Daha çok bir
tiyatro terimidir.
DRIVE ON
(= GATE PASS) - Stüdyoda çalışan birini ziyarete gelecek kişinin
stüdyo kapısından girebilmesi için kapı bekçisine bırakılan izin kağıdı.
DROP AND PICK UP - Bir
oyuncunun, son çalıştığı günden en az 10 gün
sonra aynı yapımda tekrar çalışmaya çağrılabileceği, daha önce çağrılırsa,
çağrılmadığı günler için de para alması gerektiğini belirten sendika kuralı. On
günlük boşluk, bir yapımda bir oyuncuya ancak bir kere uygulanır.
DRY
RUN - Tüm
çekim ekibinin, tüm oyuncuların kostümlü olarak hazır olduğu, kameranın tüm
hareketleri uyguladığı fakat çekim yapmadığı prova.
DUARC - Dolgu ışığı için kullanılan
çifte ark. Işık ayarı yapılamayan bu lambalar artık fazla kullanılmamakta.
DUB (= MIX, LOOP) - MİKSAJ, DUBLAJ
1) Çeşitli ses
şeritlerini birleştirerek yapılan ana ses şeridi kaydı.
2) Diyalogu
başka bir sese veya başka bir dile çevirmek.
3) Kopyayı
veya kopyalamayı belirten video terimi.
DULLING SPRAY - MAT SPREY - Bir cismin
üstündeki ışık yansımasını veya parlamayı kesmek için kullanılan matlaştırıcı
sprey. Bak. BLOOM.
DUMMY - Bir arabanın patlaması gibi tehlikeli bir sahnede bir
oyuncunun dublörü olarak kullanılan tam boy bebek veya kukla.
DUPE (i) - Kurgulanmış iş kopyasından basılan kopya.
Kurgucunun, bir kopyayı negatif kesimciye, bir kopyayı da miksaj ve senkron
için sesçiye göndererek ikisinin aynı anda çalışmasını sağlayıp zaman kazanması
için yapılır. Gösterim kopyalarından da DUPE alınabilir, bu da korsan
kopyaların nasıl ortaya çıktığını gösterir. Arşiv için veya yeni bir filmde
kullanmak için eski bir filmin bir bölümünün izin alınarak kopyasını çıkartmak
mümkündür. Negatifi bulunmayan filmlerden örnekler veren "THAT'S ENTERTAINMENT" gibi filmler böyle yapılmıştır.
DUPE (f) - Bir film veya
bant kaydının kopyasını çıkartmak. Video için DUB sözcüğü kullanılır.
DUPE NEGATIVE - DUP NEGATİF - Gösterim kopyalarını basmak için ince
gren ana pozitiften (FINE GRAIN MASTER POSITIVE) veya ara pozitiften
(INTERPOSITIVE) alınan negatif. Bak. CRI.
DUSK - GURUP VAKTİ - Alacakaranlık. Senaryoda belirtilmişse,
döküm sayfalarında da belirtilmesi gerekir. Bak. DAWN.
DUVATYNE - DİVİTİN - Setin belirli yerlerini gölgelemeye veya
objektife yansıyan ışığı kesmeye yarayan tekkapaklarda veya GOBO'larda
kullanılan kumaş.
DYNALENS - Kameradaki sarsıntıların
görüntüye yansımasını önlemek için objektifin önüne konulan araç.
ECHO CHAMBER - YANKI
ODASI - içerdeki seslerin yankılanması için yapılmış özel oda.
ECU - EXTREME CLOSE UP (ayrıntı planı) sözlerinin kısaltılmışı.
EDGE NUMBERS - Bak. KEY NUMBER.
EDITING - KURGU, MONTAJ - Bir filmin
parçalarını ve ses bandını, bir hikâyeyi mantıki ve uyumlu bir şekilde
anlatabileceği bir sıralamaya koymak. işlem basamakları şöyledir: Kaba kurgu (ROUGH CUT)- seçilen parçaların ilk mantıksal sıralanması; ince
kurgu (FINE CUT)- üzerinde daha ayrıntılı
çalışılmış versiyon; Son kurgu (FINAL CUT)- negatifin buna göre kesileceği
son şekil.
EDITING BENCH - ANRULÖZ, SARIM MASASI - Kesilen parçaları koymak için
yanında rafları, üstünde, film bobinini birinden öbürüne aktaracak düzeneği
olan iki sarım tablası ve filmdeki görüntüleri izleyebilmek için lambası olan
masa.
EDITING ROOM - Bak. CUTTING ROOM.
EDITING TABLE (=FLATBED) - KURGU
MASASI - Filmi izlemek, kesmek (CUTTING) ve yapıştırmak (SPLICE) için özel yapılmış çalışma
masası. Bak. STEENBECK, KEM.
EDITOR - KURGUCU - Filmi
kurgulayan kişi. Bu iş çoğu zaman bir yönetmeninki kadar yaratıcılık
gerektirir, iyi bir kurgucu, ustaca kesmeler, ara kesmeler ve canlı bir ses
bandı yardımıyla vasat bir filmi, ilgi çekici hale getirebilir. Yardımcısıyla
beraber ön hazırlık (PREPRODUCTION) devresinde çalışmaya katılan,
yapım boyunca günlükleri (DAILIES) bağlayan ve film fazla karmaşık
değilse, ana çekimler bittikten dört-altı hafta sonra kaba kurguyu bitiren
kurgucular giderek artmaktadır. Bak. CUTTER.
EFFECTS (FX) - ETKİ, EFEKT - Erime, geçme
gibi yapım sonrası gerçekleştirilen işlemler.
EFFECTS BOX - Bak. MATTE BOX.
EFFECTS FILTER - ETKİ FİLTRESİ - Sis etkisi,
yıldız parıltısı gibi doğal ışık ve görüntüde değişiklik yaratan cam veya
jelatin filtreler.
EFFECTS TRACK
(FX TRACK) - ETKİ BANDI - Ses etkilerinin
kaydedildiği ses bandı.
EIGHTY SIX - Kapatmak, devreden çıkartmak,
birşeyden kurtulmak. Bak. STRIKE, KILL.
ELECTRICAL TRUCK- ELEKTRİK KAMYONU - Bir yapım
için gerekli tüm elektrik malzemesini taşıyan kamyon. Çoğu zaman bir jeneratörü
de vardır.
ELECTRICIAN - ELEKTRİKÇİ - Şef ışıkçının (GAFFER) yönetiminde, kabloları ve lambaları yerleştirip ayarlayan ışık ekibi
elemanı.
ELEMACK DOLLY (= SPIDER DOLLY) - ELEMAK ARABA - 1960'larda İtalya'nın piyasaya soktuğu
küçük, hafif, tekerlek kolları çeşitli şekillerde ayarlanarak kapı, koridor gibi
yerlerden rahatça geçebilen, manevra gücü yüksek kamera arabası.
ELR
(=ADR) -
Electronic Line Replacement' sözlerinin kısaltılmışı. Bak. LOOP.
ELS - Extreme Long Shot (çok uzak çekim) sözlerinin kısaltılmışı.
EMMY - Her yıl 'Academy of
Television Arts and Sciences' tarafından dağıtılan ve sinemadaki OSCAR ödülüne
tekabül eden ödül.
EMULSION - DUYARKAT, EMÜLSİYON - Film tabanına kaplanan ışığa
duyarlı tabaka. Görünüşü mattır ve kamerada kullanılacak ham filmde bobinin iç
tarafına dönüktür.
EMULSION NUMBER (= BATCH NUMBER)
- EMÜLSİYON NUMARASI - Bir partide üretilen ham filmin
üretim partisini belirten kod numarası.
EMULSION SPEED - DUYARLIK, EMÜLSİYON HIZI - Bir
ham filmin ASA, ISO veya DİN ile ölçülen ışığa duyarlığı. Az ışıkla çalışırken
hızlı film, bol ışıkla çalışırken yavaş film kullanılır. Doğru pozlama için
şartlara uygun film kullanmak gerekir. Işığın kontrol edilebildiği şartlarda,
emülsiyon hızı bir seçenek unsurudur zira değişik emülsiyonların renk
yoğunluğu, ton hakimiyeti ve grenleri farklıdır.
END CREDITS - SON JENERİK - Bir
filmde çalışan oyuncu ve ekip listesi. Çeşitli kişi ve kuruluşlara teşekkür
yazısı ile IATSE ve MPAA damgaları da bu listenin sonunda bulunur. Baş
jenerikteki yazılar durağan olarak teker teker göründüğü halde, son jenerik yazıları
çoğu zaman aşağıdan yukarı doğru akarak geçer.
END SLATE - KLAKET SONDA - Başında klaket verilmeyen bir planın
sonunu belirtmek için ikinci kamera asistanının görüntü ve ses olarak verdiği
işaret. Klaket kamera önünde başaşağı tutulur ve filmin adı, plan ve çekim
numaraları yüksek sesle okunduktan sonra klaket çubuğu vurulur.
EPIC - DESTAN - Normalden çok daha
geniş hikâye. (Dr Jivago, Eksodus, ArabistanlI Lavrens gibi.)
EQUALIZER - istenen sesi elde etmek için
ses frekanslarını şekillendiren ayarlama aracı.
EQUITY (= ACTORS
EQUITY) -
Tiyatro ve sinema oyuncuları birliği. Bak. SCREEN ACTORS GUILD.
ESTABLISHED - Kameranın, daha önceki
çekimlerde gördüğü kişi veya eşyalar.
ESTABLISHING SHOT - TANITMA PLANI - Bir sahnenin
başlangıcında çevreyi, durumu algılatmak için yapılan genel plan veya boy plan
çekim.
EXCHANGE
- BÖLGE -
Bir bölgedeki salonlara film dağıtımını yüklenen bölgesel şirketler.
EXCITER LAMP - EKSİTASYON LAMBASI - Optik
ses bandı kaydında ve sesli film gösteriminde kullanılan, fotoselin, ses
dalgalarına dönüşecek akım dalgalarını üretebilmesi için optik ses şeridindeki
farklı yoğunluktaki ses çizgilerini görmesine yardımcı olan küçük lamba.
EXECUTIVE PRODUCER - Genellikle, filmin finanse
edilmesinden sorumlu kişiye verilen unvan. Kimi zaman yapım sorumlusuna (UNIT PRODUCTION MANAGER) veya yapıma ortak bir kişiye de verilir.
EXPENDABLES - Ampul, bant, filtreler gibi bir film yapımı için
satın alınan ve muhtemelen tekrar kullanılabilecek malzeme, demirbaş.
EXPLOITATION - İŞLETME - Bir filmin ilan,
reklam, satış ve promosyonu.
EXPLOITATION FİLM
- İŞ FİLMİ -
Bolca seks, şiddet vd. unsurları içeren ve reklamı bunlara dayandırılan film.
EXPOSED FİLM - POZLANMIŞ FİLM - Kamerada
pozlandırılmış, fakat henüz laboratuarda yıkanmamış film. Bak. LATENT IMAGE.
EXPOSURE - POZ
1) Fotoğrafik
malzemeyi etkileyen ışık yoğunluğu ile bu ışığın duyarkat üzerine düşme
süresinin sonucu.
2) Bir planın
çekimi için kullanılan diyafram ayarı.
Bak. F-STOP, T-STOP, EMULSION SPEED.
EXPOSURE METER (= LIGHT METER) - IŞIKÖLÇER,
POZOMETRE - Konuya gelen veya konudan yansıyan ışık yoğunluğunu
ölçmekte kullanılan araç. Bak. PHOTOMETER.
EXT. - EXTERIOR (dış) sözcüğünün kısaltması.
EXTENSION TUBE - UZATMA TÜPÜ - Bir objektif ile
kameradaki objektif yuvası arasına takılan, böylece objektifi, film planından
normalden daha fazla uzaklaştırarak, yakın plan bir çekimde net yapabilmeyi
sağlayan ara parça.
EXTERIOR - DIŞ - Her türlü kapalı yer dışında, açık havada
yapılan çekim.
EXTRA - FİGÜRAN - Filmde konuşması ve kalabalık içinde
kendini belirtecek oyunu olmayan oyuncu. Bak. BACKGROUND, ATMOSPHERE, SILENT, SCREEN EXTRAS GUILD.
EXTREME LONG SHOT (ELS) - ÇOK
GENEL PLAN - Bir sahnenin hayli uzaktan üst veya alt açıdan
çekildiği ve genel tanıtım amaçlı plan.
EYE LINE - BAKIŞ ÇİZGİSİ - Bir oyuncunun görüş
çizgisi. Oyun sırasında dikkatinin dağılmaması için bu çizgideki kişiler ve
eşyalar azaltılır. Oyuncunun ana plandaki (MASTER SHOT) bakış çizgisi ile örtü plandaki (COVERAGE) bakış çizgisinin aynı yönde olması, dikkat edilmesi gereken bir
noktadır.
F-STOP, F-NUMBER - Bir objektif üzerinde diyafram
açıklığını gösteren rakamlar. Objektifin odak uzunluğunu diyafram açıklığının
çapına bölerek bulunur. Bak. DEPTH OF FIELD, T-STOP.
FADE - ERİME - Bir planın ilk görüntülerinin belirerek
ortaya çıkması veya son görüntülerinin giderek eriyip kaybolmasını sağlayan
optik etki. 60' lı yıllara kadar filmlerin belirme ile başlayıp, erime ile
bitmesi genel bir uygulamaydı. Günümüzde, özel bir görsel etki veya zaman
aşımını belirtmek gibi amaçlar dışında, bu işlem pek fazla uygulanmamaktadır.
FADE IN/FADE UP - AÇILMA, BELİRME - Siyahtan
başlayarak birkaç saniye içinde görüntünün tam olarak belirmesi.
FADE
OUT/FADE DOWN -
KARARMA, ERİME - Açılmanın (FADE İN) tersine, bir görüntünün
giderek kararıp tam siyahta erimesi.
FAST FİLM
- HIZLI FİLM
- Zayıf ışık şartlarında çekim yapabilmek için kullanılan, ASA'sı 100'ün
üzerindeki negatif ham film.
FAST-MOTION
- Bak. ACCELERATED MOTION.
FAVORING
- Kameranın
veya mikrofonun oyunculardan birine yakın olmasından dolayı bu oyuncuya daha
fazla önem verildiği durum.
FEATURE (i) - En az 85 dakika süren
sinema filmi.
FEATURE (f) - Desteklemek, özel itina
göstermek.
FEATURE
LENGHT - Yaklaşık 85 dakika süren sinema filmi gösterim
süresi.
FEATURED PLAYERS - YARDIMCI
OYUNCU - Yardımcı rollerden birini oynayan ve jenerikte adı
günlük oyuncuların adından önce yazılan ve onlardan daha yüksek ücret alan bir
oyuncuyu belirtmek için kullanılan gayrı resmi terim. Yardımcı oyuncular filmin
ana karakteri değildir fakat sözlü oyuncu (Speaking Cast) olarak kabul edilirler ve
bütçede ve döküm sayfalarında böyle işaretlenirler.
FIELD
OF VIEW -
GÖRÜŞ ALANI - Kamera objektifinin görüş açısı.
FILL - AMORS - Bir plan veya ses şeridi
eksikse, ses eşlemesini bozmamak için kurguda onun yerine iş kopyasına eklenen
boş film parçası.
FILL LIGHT (= FILLER
LIGHTS) - DOLGU IŞIĞI - Gölgeleri aydınlatmak ve bazen ana ışığın
yarattığı sert aydınlatmayı yumuşatmak için kullanılan lambalar.
FİLM
- FİLM
1) Sinemada
gösterilen film.
2) Fotoğraf
görüntüleri saptamak için kamerada, saptanmış görüntüleri perdeye yansıtmak
için de projektörde kullanılan, asetat tabanlı, bir yanı duyartabaka kaplanmış,
hareketini sağlayan tamburlardan geçmesi için kenarları delikli şerit.
FILM
ARCHIVE -
FİLM ARŞİVİ - Film koleksiyonlarının depolanıp korunduğu ve araştırma ve diğer
amaçlarla filmlerin seyredilebildiği yer.
FILM CLIP - Bir filmden alınan ve reklam,
tanıtım gibi amaçlarla kullanılan kısa bölümler (That's Entertainment' filmindeki gibi).
FILMIC - Bak. CINEMATIC.
FILM
LEADER - AMORS -
Laboratuar tarafından bobinlerin başına ve sonuna eklenen ve film projektöre
takılırken
görüntü kaybını önleyen, filmi korumaya yarayan özel şeritler. Bak. ACADEMY LEADER, UNIVERSAL LEADER.
FILM
LOADER - Kamera kasetlerini doldurup boşaltmakla görevli kamera
ekibi elemanı.
FİLM MAGAZİNE (=MAGAZINE) - KASET - Kameraya takılacak
filmin doldurulduğu ışık geçirmez kamera akşamı.
FILM MUSIC-Bak. SCORE.
FILM PLANE - Kamera gövdesinin dışında, bir
halkanın merkezinden gecen dikey bir çizgiden oluşan bir sembolle belirtilen
filmin kızaktaki konumu.
FILM
STOCK/RAW STOCK - HAM FİLM - Pozlanmamış ve yıkanmamış film.
FILTER - FİLTRE - Kameranın veya baskı
makinesinin objektifi önüne konduğunda, tayfın belirli dalga boyundaki
bölümlerini emen, renk dengesizliğini düzelten veya ışığı dağıtan şeffaf, beyaz
veya renkli, cam veya jelatin levha. Başlıca filtreler şunlardır:
1) Günışığı
veya 85 - Lamba ışığına göre dengelenmiş filmle gün ışığında çekim yaparken
kullanılır.
2) Diffüzyon (Diffusion) - Işığı dağıtır, gölgeleri ve sert çizgileri yumuşatır.
3) Sis (Fog) -
Diffüzyon filtresi gibidir ama ayrıca bir sis etkisi yaratır.
4) Dansite,
Yoğunluk, ND (Neutral Density) - Filme ulaşan ışığın
yoğunluğunu azaltır.
5) Polarlama (Polarizing) - Parlama ve yansımaları kontrol için.
6) Ültraviyole,
Morötesi UV (Ultraviolet, Sky Filter) - Gökyüzünden yansıyan morötesi
ışınların verdiği maviliği azaltır.
7) Koruyucu (Protection) - Kamera objektifini su damlası, yağmur, kum, toz gibi
şeylerden koruyan optik cam.
FILTER FACTOR - FİLTRE FAKTÖRÜ - Filtre
kullanılmayan durumda belirlenen doğru pozlamanın, filtre kullanıldığı zaman da
elde edilebilmesi için çarpılması gereken rakam. Filtrenin ışık emici
özelliğinden dolayı pozlamanın bu oranda arttırılması gerekir.
FINAL CUT - SON
KURGU
1) Kopyaların
basılmasında kullanılacak negatifin kesimi için örnek olacak iş kopyasının
kurgulanmış son hali.
2) Bir
yönetmen veya yapımcının kontratı tartışılırken, gösterime girecek kopyaların
şekil ve içeriğinde kimin söz sahibi olacağını belirten madde. Bak. WORK PRINT, DIRECTOR'S CUT.
FINANCING
- FİNANSE ETMEK - Bir film projesi için parasal
destek.
FINANCING
ENTITY - Bir
filmin yapımı için para ödeyen kişi veya şirket.
FINANCING FEES - Projeyi finanse eden kişi veya
şirkete ya da bu finansı sağlayan kişiye ödenen para. Bak. EXECUTIVE PRODUCER.
FINE
CUT - İNCE KURGU - iş kopyasının, kaba kurgudan sonra daha
geliştirilmiş kurgusu. Bak. EDITING.
FINE
GRAIN - İNCE GREN
1) Bir tür
duyartabaka.
2) Dup negatif
üretiminde kullanılan ve duyartabaka hızı değil, netlik kalitesi önemli olan
bir siyah-beyaz pozitif.
FIRST ASSISTANT CAMERAMAN - BİRİNCİ KAMERA ASİSTANI -
Kamera malzemesinin sağlıklı durumda olmasından sorumlu, objektifleri takıp
çıkaran, kamera veya oyuncu hareket halindeyken net takibini (mizopuan) yapan,
oyuncunun duracağı yerleri
işaretleyip,
bunların kameraya uzaklığını ölçen ve net ayarlarını buna göre yapan kamera
ekibi elemanı.
FIRST ASSISTANT
DIRECTOR -
BİRİNCİ YÖNETMEN YARDIMCISI - FIRST AD de denir. Yönetmenin sağ kolu.
Yönetmenle yapım yönetmeni arasındaki bağlantıdır ve kimi küçük yapımlarda
yapım yönetmenliği de yapar. Yapım sırasında figüranlardan, yapımın
yürümesinden, herkesin ve her şeyin zamanında doğru yerde olmasından, sette
düzen ve disiplinin korunmasından sorumludur. Çekim başlayacağı zaman
"Sette sessizlik!" komutunu verir ve kamera operatörüne, kamerayı
çalıştırmasını işaret eder. Yapım başlamadan önce senaryonun dökümünü yapar,
her sahne için figüranların sayısını belirler ve yönetmen ve yapım yönetmenin
onayı ile onları işe alır. Genellikle ikinci (SECOND) denen bir yardımcısı vardır. Bak. SECOND ASSISTANT
DIRECTOR.
FIRST CUT - Bak. DIRECTOR'S CUT.
FIRST
DOLLAR - Bir filmin, gösterimden sağladığı ilk kazancı
belirten terim. Brüt kâr ortakları ve dağıtımcı, bu paradan kendi paylarını
alırlar. Net kâr ortakları ise, film maliyetini kurtarana kadar beklerler.
FIRST DRAFT - İLK TASLAK - Bir senaryonun devamlılığı sağlanmış ve
diyalogları tamamlanmış ilk hali.
FIRST RUN - İLK GÖSTERİM, BİRİNCİ VİZYON - Önemli bir pazar
bölgesinde bir filmin ilk gösterimi.
FISHEYE LENS - BALIKGÖZÜ - Deforme bir görüntü veren aşırı genişaçı
objektif.
FISHPOLE - Üstünden mikrofonlar
sarkıtılan uzatma çubuğu. Bum kullanmaya uygun olmayan
yerlerde işe yarar.
FLACK - Reklam görevlisi, basın ajanı için argo terim. FLAG - TEKKAPAK - Setin bir bölümünü,
bir eşyayı gölgelemek veya kamera objektifine gelen lamba
ışığını kesmek
için kullanılan, bir çerçeveye gerilmiş siyah kumaş. Bak. GOBO.
FLANGE - FLANŞ - Kurgu odasında film
bobinlerinin düzgün sarılmasını kolaylaştırmak için anrulöze takılan madeni
veya plastik disk.
FLARE
- REFLE -
Parlak bir cisimden kaynaklanan ve görüntüde hale oluşmasına sebep olan
parıltı. Mat sprey kullanarak giderilir veya azaltılır. Bak. BLOOM. FLASH (i) - FLAŞ PLAN - Dramatik etki
için kullanılan çok kısa bir plan.
FLASH (f) - Özellikle gölge alanlardaki pozlamayı arttırmak
için pozlanmamış filmi çok kısa bir süre, çok zayıf bir ışığa göstermek. Bu
işlem, kontrastı azaltır. Genellikle laboratuarda yapılan hassas bir işlemdir. FLASHBACK - GERİYE DÖNÜŞ, FLAŞBEK -
Dramatik etki amacıyla veya hikâye gereği, olayların kronolojik sırasında
geçmişe dönüş.
FLASHFORWARD - Dramatik etki amacıyla veya
hikâye gereği, olayların kronolojik sırasında geleceğe doğru yapılan sıçrama.
FLASH FRAMES - START / STOP KARESİ - Bir
çekimin başında kamera tam hızını bulana kadar aşırı ışık görerek fazla
pozlanan kareler. Bir sahnenin başlangıcını kurgucuya belirtmek için bazen
kameraman bilerek çok sayıda kareyi fazla pozlar.
FLASH PAN (= SWISH, WHIP PAN) - YILDIRIM
PAN - iyice bulanık görüntüler veren hızlı çevrinme.
FLAT
1) Negatifte
veya Kopyada kontrastı veya alan derinliği çok az olan görüntü.
2) Bir setin
hareketli geniş bir bölümü.
FLATBED
-
Movioladakinin tersine, film ve ses bobinlerinin yatay olarak geçtiği kurgu
masası. Birden fazla bobini
eşzamanlı geçme
olanağı sağlar. Bu tip masalarda en tanınmış markalar STEENBECK ve KEM'dir.
FLATNESS OF FIELD - ALAN DÜZLÜĞÜ - Bir negatifin
merkezinde ve kenarlarında aynı keskinlikte görüntü veren bir objektifin
kalitesi.
FLAT PRINT - DÜZ KOPYA - Normal
projektörler için basılan standard kopya. Karşıtı, sıkıştırılmış
kopyadır. Bak. ANAMORPHIC LENS, WIDE SCREEN.
FLAT RATE - GÖTÜRÜ
ÜCRET - Bir hizmet karşılığı ödenen sabit ücret. Gündelik veya haftalıktan
farkı, fazla mesai ödenmemesidir. Bir yapımcı, mesailerle uğraşmaktansa,
pazarlıkta ücretleri götürü tespit etmeye çalışır.
FLICKER
-
OBTÜRASYON, KIRPIŞMA - Bir film saniyede 24 kareden düşük bir hızla
gösterildiğinde meydana gelen can sıkıcı durum. Bak. PERSISTENCE OF VISION. FLOODLIGHT (= FLOOD) - Bir setin geniş bir bölümünü
aydınlatan çok güçlü ışık kaynağı.
FLOOR
- PLATO -
Bir sesli stüdyonun (SOUND STAGE) çekim yapılan bölümü.
FLY
1) Bir setin
üstünde iplere asılı dekor.
2) "Bu iş
olacak mı, yürüyecek mi?" (Do you think this
deal will fly?)
FOCAL LENGTH - ODAK
UZUNLUĞU - Bir merceğin merkezi ile
uzaktaki bir cismin görüntüsünün berrak olarak belirdiği kritik odak noktası
arasındaki uzaklık. Odak uzunluğu ne kadar kısaysa, görüş açısı o kadar
geniştir.
FOCAL PLANE - ODAK ALANI - Bir objektifin
verdiği görüntünün net olarak belirdiği alan. Filmin tam bu alanda bulunması
gerekir.
FOCAL
SETTINGS -
NET İŞARETİ - Hareketli zor çekimlerde netliği takip edebilmek amacıyla
odaklayıcının (birinci
kamera
asistanının), önceden ölçüp belirlediği noktalar için objektifin net halkasına
koyduğu işaretler. Bak. FOLLOW FOCUS, FOLLOW SHOT.
FOCUS
(i) - ODAK
- Bir objektiften geçen ışık ışınlarının bir görüntü
vermek için birleştiği nokta.
FOCUS
(f) - NET
YAPMAK - Keskin, net bir görüntü elde etmek için bir objektifi ayarlamak.
FOCUS PULLER - BİRİNCİ ASİSTAN, ODAKLAYICI -
Objektif ile oyuncu arasındaki uzaklığı bir şerit metre ile ölçerek tespit eden
ve buna göre net ayarını yapan kamera ekibi elemanı. Kamera ve kamera
malzemesinden, öbür kamera asistanları kadar o da sorumludur. Bak. FIRST ASSISTANT CAMERAMAN, SECOND ASSISTANT CAMERAMAN.
FOG
- SİS
1) Yanlışlıkla
ışık almasından dolayı filmde beliren yoğunluk.
2) Görsel etki
için bir sahnede sis makinesiyle yaratılan hava yoğunluğu.
FOG
FILTER - FOG FİLTRESİ
- Sis etkisi yaratmak için objektifin önüne konulan dağıtıcı filtre.
FOG MACHINE - SİS MAKİNESİ - Sis etkisi
yaratmak için yere çöküp kalan soğuk duman üreten özel etki aracı.
FOLEY - SES ETKİSİ - Bir dublaj
stüdyosunda kaydedilip sonra filmdeki yerine kurgulanan insan hareketleri sesi
veya ses etkisi. Bir kovalamaca sahnesinin inandırıcı olması için, sahneyi
izleyen 'foley' sanatçısı (efektör), oyuncunun hareketlerini taklit ederek
sesler çıkarır (ayak sesi, nefes nefese soluk sesi, bir et parçasına vurarak
yapılan yumruk sesi gibi). Bak. STREAMER.
FOLEY ARTİST - SES EFEKTÖRÜ - Vücut
hareketlerinin seslerini yaratması için dublaj stüdyosuna çağrılan uzman kişi.
FOLEY STAGE - Bir
film için gerekli ses etkilerinin yaratılması için çeşitli
zeminler ve araçlarla donatılmış dublaj odası.
FOLEY STUDIO - ETKİ STÜDYOSU - Sahneyi
perdede gösterirken o sahne için gerekli ses etkilerinin yaratılıp kaydedilmesi
için özel donanımlı ses kayıt stüdyosu.
FOLEY TRACKS - ETKİ BANDI - Kurgucunun,
filmdeki yerlerine kurgulaması için ses etkilerinin kaydedilmiş olduğu 35 mm
ses bandı.
FOLLOW FOCUS - NET TAKİBİ, MİZOPUAN - Kamera
veya oyuncu hareket halindeyken sürekli net bir görüntü elde etmek için
objektifin net ayarında yapılan düzeltmeler. Bak. FOCUS PULLER, FIRST ASSISTANT CAMERAMAN.
FOLLOW SHOT - TAKİP
PLANI - Kameranın, hareket halindeki oyuncuyu izlediği, aradaki
uzaklığı koruyarak onun gittiği yönde ilerlediği veya gerilediği plan.
FOOT (= TAIL) -
Film bobininin (REEL) sonu.
FOOTAGE - Fit ve inç yerine fit ve kare
birimiyle belirtilen film şeridi uzunluğu. 35 mm filmde 16 kare bir fut (ayak)
uzunluktadır. 24 kare/saniye hızda bir saniyede 1 fut + 8 kare film geçer.
Saniye 1 |
Fit 1 |
+ |
Kare 8 |
2 |
3 |
+ |
0 |
3 |
4 |
+ |
8 |
4 |
6 |
+ |
0 |
5 |
7 |
+ |
8 |
10 |
15 |
+ |
0 |
30 |
45 |
+ |
0 |
FOOTAGE COUNTER - METRAJ
GÖSTERGESİ - Kamera, projektör veya baskı makinesinde,
pencereden geçen filmin uzunluğunu belirten gösterge.
FOOTCANDLE - Bir mum gücündeki bir ışık kaynağından bir fut
uzaklıktaki cisme düşen ışık yoğunluğu.
FORCED CALL - Bir oyuncuyu veya ekip
elemanını, gerekli en az dinlenme süresi dolmadan yeniden işe çağırmak.
FOREGROUND - ÖN PLAN
1) Setin,
kameraya en yakın olan bölümü.
2) Görüntüde
en önde gözükenler.
FOREIGN
DISTRIBUTION -
Bir filmin yabancı ülkeler salonlarında gösterime sunulması, yabancı ülkelerde
işletilmesi.
FOREIGN
SALES REP -
Bir filmi yabancı ülkelere satma veya bu ülkelerde işletme yetkisi verilen kişi
veya şirket. FOREIGN VERSION - Filmin çekildiği ülkenin dilinden başka bir dilde
gösterilmesi için hazırlanan dublajlı veya alt yazılı kopya. Kimi filmlerin
kurgusu da dış pazarların şartlarına göre değiştirilir.
FORMAT
- Filmin
perdeye yansıtılan görüntüsünün boyu ile yüksekliği arasındaki orantı. Bak. ASPECT RATIO. FOUR-WALL - Bir filmin gösterimini yapmak
için bir sinema salonunu götürü bir ücretle kiralamak. Bağımsız yapımcıların
yaptığı küçük bütçeli veya sanat filmlerinin seyirciye ulaşması veya bir
dağıtımcı bulması için uygulanan bir yoldur.
FPS - Bak. FRAMES PER SECOND
FRAME (i) - KARE - Bir film şeridindeki her
bir görüntü. Bu görüntüler 24 kare/saniye hızla perdeye yansıtıldığında, normal
bir hareket duygusu uyandırırlar.
FRAME (f) - ÇERÇEVELEMEK
1) Kameranın
bakacından (vizör) izleyerek görüntüyü düzenlemek.
2) Film
şeridini projektörün veya kurgu makinesinin kızağına yerleştirirken, karenin
(görüntünün) bütünüyle perdede görünebileceği şekilde ayarlamak.
FRAME COUNTER - KARE SAYACI - Bir kamera,
projektör veya baskı makinesinde, filmin kaç karesinin pencereden geçtiğini
belirten gösterge.
FRAME
DOWN -
Perdede görüntünün alt kısmı kesildiği zaman makinistin yaptığı hareket.
Projektörün kızağı aşağı hareket ettirilerek perdedeki görüntü ortalanır. FRAMES PER
SECOND (FPS) - KARE/SANİYE - Kamera,
projektör veya baskı makinesinde bir saniyede pencereden geçen kare sayısı.
FRAME
UP -
Projektör kızağını yukarı kaydırarak perdede görüntüyü ortalamak. FRAME DOWN'in tersi.
FREELANCE - BAĞIMSIZ, SERBEST MESLEK - Bir
şirkete uzun süreli kontrat veya maaşla bağlı olmayan yönetmen, yapımcı,
senaryo yazarı, ışıkçı gibi kişiler. Bak. INDEPENDENT
CONTRACTOR.
FREEZE FRAME - DONUK
KARE - Bir planda tek bir kareyi tekrar tekrar basarak kopyada durağan bir
görüntü elde edilmesi. Bak. DOUBLE PRINTING,
SKIP FRAMING.
FRESNEL LENS - FRENEL MERCEK - Augustin Jean Fresnel'in bulduğu, eşmerkezli dışbükey
mercek halkalarından oluşan ve spotlarda kullanılan büyük çaplı mercek.
FRICTION HEAD - FRİKSİYON BAŞLIK - Yatay veya
dikey çevrinme (pan / tilt) yaparken
kameranın yumuşak hareket etmesini sağlayan sehpa başlığı.
FRINGE BENEFITS - Maaştan ayrı ve genellikle
nakit olmayan ek ücret. Bak. PERK.
FRINGE
RATES - Bir
çalışana ücretin dışında yapılan sağlık primi, kira yardımı gibi ödemeler.
FRONT CAR MOUNT - ARABA
MONTÜRÜ - Bir arabanın kaputuna takılan ve kamerayı taşıyan
düzenek. Bunun yardımıyla arabanın içinde veya dışında geçen olay, araba
hareket halindeyken filme alınır.
FRONT CREDITS - BAŞ YAZILAR, BAŞ JENERİK - Bir
filmin yapımına başlıca katkıda bulunanların önem sırasına göre listesi.
Genellikle: dağıtım şirketi, yapımcı veya yapım şirketi, bir (yönetmenin adı)
filmi, yıldız oyuncuların adları, filmin adı, önemli rollerdeki oyuncuların
adları, kast sorumlusu, kostüm tasarımcısı, besteci, kurgucu, görüntü
yönetmeni, yapım tasarımcısı, senaryo yazarı, yapımcı ve en sonda yönetmen
şeklinde sıralanır.
FRONT PROJECTION - ÖNDEN PROJEKSİYON
1) Sinema
salonlarında perdenin arkasından yapılan projeksiyondan (REAR PROJECTION, BACK PROJECTION) daha parlak bir görüntü veren, perdenin önünden yapılan
projeksiyon.
2) Önceden
çekilmiş bir görüntüyü özel bir perdeye yansıtarak bu görüntü önünde oynayan
bir oyuncuyu filme almak için kamera objektifi aksında gösterim yapan düzenek.
FS - FULL SHOT sözcüklerinin kısaltması.
FULL COAT - Manyetik demir oksitle kaplanmış 35 mm film tabanı.
Kurgucunun görüntüyle sesleri eşleyebilmesi için, çekimde kaydedilen sesler, bu
bantlara aktarılır. Etki veya dublaj stüdyolarında sesler doğrudan bu banda
kaydedilebilir. Bu bantlara tek kanaldan altı kanala kadar kayıt yapılabilir.
FULL SHOT (FS) - BOY PLAN - Bir oyuncunun,
başının tepesinden ayaklarının ucuna kadar tam boy göründüğü plan.
FX - Efekt sözcüğünün kısaltması.
G - G DAMGASI - Bir filmi her tür
seyircinin izleyebileceğini belirten MPAA onayı. Bak. RATING.
GAG
- GAG -
Çekimde yapılan tehlikeli gösterileri (STUNT) belirtmek için kullanılan terim.
GAFFER - IŞIKÇI - Görüntü yönetmeninin
yönetiminde bir setin aydınlatılmasını gerçekleştiren şef elektrikçi. Çekimden
önce veya çekim sırasında, adamlarının yerleştireceği lambaların yerini
belirler.
GAFFERS TAPE (= DUCT TAPE,
ELECTRICIANS TAPE) - Hemen her türlü yüzeye yapışabilen ve
söküldüğü zaman, yapıştırıldığı yeri zedelemeyen gümüş renkli, enli, çok
yapışkan bez bant.
GAMMA - GAMMA - Filmin yıkanacağı kontrast derecesini
gösteren rakamsal ölçü.
GAMMA INFINITY - SONSUZ GAMMA - Bir filmin
yıkanabileceği en yüksek kontrast derecesi.
GATE - KIZAK - Kamera, projektör veya baskı makinesinde
filmin, objektif hizasından düzgün geçmesini sağlayan parça. Temizlenebilmesi
için menteşeler üzerinde bir kapı gibi açılabilir.
GATE PASS - Bak. DRIVE ON.
GAUGE - Film şeridinin
genişliğini belirtir.
GAUZE (= CHEESECLOTH) - TÜL
- Diffüzyon filtresinin etkisine benzer bir etki yaratmak
için objektifin önüne konulan seyrek dokulu ince kumaş.
GEARED HEAD - DİŞLİ BAŞLIK - Kameranın çok
yumuşak yatay ve dikey çevrinmeler (pan - tilt) yapabilmesi
için sehpaya veya arabaya takılan ve dişli çarklarla hareket eden başlık.
GEL
(= JELLY) - JELATİN FİLTRE
1) Bir stüdyo
lambasının ışığını yumuşatan dağıtıcı.
2) Bir ışık
kaynağının rengini değiştirmek için kullanılan renkli, şeffaf tabaka.
GENERAL
RELEASE - GENEL GÖSTERİM - Bir filmin bir ülkede çok sayıda sinemada gösterime
girmesi.
GENERATION - NESİL, JENERASYON - Özgün negatiften başlayıp,
gösterim kopyalarına varıncaya kadar geçilen her bir basamak. Gösterim kopyası
elde etmek için ender olarak bir negatiften doğrudan kopya basabilirsiniz. Elde
ettiğiniz kopya, ikinci nesildir. Yaygın şekil, negatiften ara negatif (CRI)
(ikinci nesil) alıp, bundan kopya (üçüncü nesil) basmaktır. Negatiften ara
pozitif (İP), ondan dup negatif (DUPE NEGATIVE) alarak bundan basılan kopyalar
da üçüncü nesil sayılır. Özgün negatifle kopya arasında ne kadar fazla nesil
olursa, kopyanın kalitesi o kadar zayıflar. Bak. CRI.
GENERATOR - JENERATÖR, ÜRETEÇ - Benzin veya dizelle çalışan bir
motor aracılığı ile elektrik üreten seyyar enerji kaynağı.
GENERATOR OPERATOR - JENERATÖR OPERATÖRÜ -
Jeneratörü çalıştıran, düzgün çalışmasından ve bakımından sorumlu kişi.
GENRE - JANR, TÜR - Belirli bir tarz
film (komedi, vestern, bilim kurgu gibi).
GLASS SHOT - Çok zor yapılabilecek ve pahalıya mâlolacak dekorları
veya gidilemeyen mekânları filmde gösterebilmek için kullanılan bir teknik,
istenen sahnenin resmi bir ressam tarafından bir cama yapılır ve kamera bu
camın arkasına konarak sahne çekilir. Bak. MATTE SHOT.
GOBO (= FLAG) - TEKKAPAK
1) Çekim
sırasında kameraya gelen ışığı kesmek veya belirli bir yeri gölgelemek için bir
sehpaya tutturulmuş gölgelik.
2) Stüdyoda
kayıt sırasında ses yankılanmasını kesmek için kullanılan ses emici seyyar
pano.
GOFER (= RUNNER) - Yapım için küçük işlere
koşturulan kişi. Bak. PRODUCTION ASSISTANT.
GOLDEN TIME (= GOLDEN HOURS) - FAZLA MESAİ - Stüdyoda çalışan
ekip elemanına, stüdyoda ve yakın mekandaki çalışmasının 12 saati aşan kısmı
için hafta içi günlerde saat ücretinin iki katı ücret ödenir. Çift mesai ödenen
tatil günlerindeki (cumartesi, pazar, bayram) fazla mesai ücreti, normal saat
ücretinin dört katı olarak hesaplanır. Çalışma yerine stüdyonun sağladığı bir
otobüsle gidilecekse veya gece kalınacak kadar uzak bir mekânda çalışılıyorsa,
fazla mesai 14 saatten sonra başlar ve hafta günleri için saat ücretinin 2,5
katı, tatil günleri için 5 katı hesap edilir.
GOOSE (i) - Kamera ve ses malzemesini taşıyan kamyon için
argo terim.
GOOSE
(f) -
Yükseltmek, arttırmak (goose up the sound).
GRADATION - Bir
duyarkattaki parlak ışıktan gölgeye kadarki yoğunluk dereceleri.
GRADER
- Bir
negatifin yoğunluğunu (dansitesini) belirleyen laboratuar teknisyeni.
GRADING
- Kopya
basmadan önce negatif planların yoğunluğunu belirlemek.
GRADUATED FILTER - DEGRADE FİLTRE - Bir çekimde sahnenin değişik bölümlerinin değişik yoğunluklarda
veya değişik renklerde görüntülenebilmesi için kullanılan filtre.
GRAIN - GREN - Bir
duyarkattaki gümüş zerrecikleri. Görüntü yansıtıldığında bunların
farkedilebilir olması her zaman istenen bir şey değildir.
GREEN PRINT - Projeksiyona hiç girmemiş veya projeksiyon için
yeteri kadar kurumamış kopya. Projektörde sıkışmamaları için yeni kopyaların
hafifçe yağlanması gerekir.
GREENSMAN - Seti, bitkiler ve ağaçlarla donatan ve bunların
bakımını yapan kişi. Kesilip dekora yerleştirilmiş bir ağaç uzun süre sette
bekleyip de yaprakları sararmışsa, canlı görünmesi için bunların yeşile
boyanması gerekir.
GREY CARD/GREY SCALE (= LILY) - GRİ KART - Beyazdan siyaha
kadar çeşitli gri tonları gösteren standard karton. Bu karton sette
görüntülenir ve negatif yıkandığında, bu görüntü ile laboratuardaki gri kart
karşılaştırılarak gerçek ton değerleri bulunur. Bak. COLOR BARS.
GRIP - SETÇİ - Sette değişik alanlarda çalışan ekip
elemanlarını belirtmek için kullanılan genel terim. Işık yardımcıları lambaları
toplar ve yerleştirir; inşaat setçileri seti ve fonları kurar; şaryocu rayları
kurar, arabayı iter veya çeker. Bak. KEY GRİP, BEST BOY.
GRIP PACKAGE - SET MALZEMESİ - Kamera ve ışıkların yerleşim ve
kullanımı için gerekebilecek her tür malzeme: takozlar, ambalaj torbaları, kum
torbaları (SAND BAG), eldivenler, tel kafesler (SCRIM), tekkapaklar (FLAG), lamba sehpaları, el aletleri,
marangoz aletleri, 30x30 çerçeveler ve aynı boy siyah ve
beyaz kumaşlar, kama takozları, reflektörler (REFLECTOR) ve reflektör sehpaları (HIGH ROLLER).
GRISWOLD
- Bak. MACHINE SPLICER.
GROSS - Sinema endüstrisi ile ilgili
ticari gazetelerde (TRADE PAPERS) yayınlanan raporlarda, bir
filmin o güne kadar yaptığı toplam hasılat. Bu terim çoğu dağıtım, finansman ve
katılım sözleşmelerinde, gösterimci kendi yüzdesini (pursantaj) aldıktan sonra
dağıtımcıya (işletmeciye) kalan parayı belirtir.
GROSS
DEAL -
Filmin net gelirine değil, kiralama gelirine ortaklık. Bu anlaşma yapımcılar,
yönetmenler ve ağırlıklı oyunculara mahsustur.
GUARANTEE
1) Kontratlarında
yazılı garanti maddeleri olan çizgi üstü kişiler için kullanılan terim. (Bir
yönetmenin kontratında, ilk başoyuncu angaje edildiği anda, film çekilsin
çekilmesin, yönetmenin tüm ücretinin ödeneceğini garantileyen madde gibi.)
2) iki veya
daha fazla taraf arasında imzalanan ve şartlar yerine geldiği anda belli bir
paranın bir seferde veya taksitler halinde ödeneceğini belirten kanuni
sözleşme. Bu garantiler ön satış ve işletme sözleşmelerinde kullanılır ve bir
yapımın finansmanına destek sağlar.
GUIDE TRACK - KILAVUZ SES - Çekim anında
kaydedilen ve sonra daha iyi şartlarda yeniden yapılacak kayıt için örnek
işlevi gören ses bandı. Bu bant filmde kullanılmaz.
GYRO HEAD - CAYRO BAŞLIK - Yatay ve dikey
çevrinme yaparken kameranın yumuşak hareket etmesi için jiroskopik düzeneği
olan sehpa başlığı.
HAIRDRESSER - BERBER, KUAFÖR - Oyuncunun saçını kesen, boyayan,
şekillendiren ve gerektiğinde peruk vb. malzemeyle ilgilenen ekip elemanı.
Kullanacağı malzemeyi kendi temin eder ve bunun için kendisine ayrıca bir ücret
ödenir. Bak. BOX RENTAL.
HAIR IN THE GATE - PENCEREDE KIL VAR - Kameranın
film kızağında kıl, toz, çapak gibi yabancı madde olduğunu belirten kameraman
terimi. Yönetmen bir planın son çekimini beğendiği zaman "CHECK THE GATE" der. Bu, ‘kurulu düzen bozulmadan
önce her şeyi kontrol edin, bir aksaklık var mı bakın' demektir. Film kızağını
kontrol eden birinci kamera asistanı ‘Hair in the gate' derse, son yapılan ve beğenilen
çekimin görüntülerinde, kızağa takılmış bir kıl veya çapağın gölgesi var
demektir. Çekim yenilenir.
HALATION - HALO, HALE - Görüntü alanındaki parlak
cisimlerin görüntüsünün etrafında oluşan ve haleye benzeyen bulanıklık etkisi.
Film tabanından duyartabakaya yansıyan ışıktan olur. Bunu önlemek için film
üreticileri tabanın sırtını 'antihalo' denen bir tabaka ile kaplarlar.
HALF-APPLE
- BEŞLİK
TAKOZ - Normal takozun yarı yüksekliğindeki takoz.
HALF LOAD - Silah ve diğer patlayan malzemeye yarım ölçü
patlayıcı doldurulduğunu belirten özel etki terimi.
HALOGEN
- HALOJEN -
iyodin, flüorin, klorin ve brominler, halojen diye bilinir.
HAND-CRANKED - Sessiz film zamanında
kamerayı çalıştırma şekli. Kameranın mekanizma kolu, 24 kare/saniye hızı
tutturacak şekilde çevrilirdi. Kameralar elektrik motoruyla çalışmaya
başladıktan sonra OVERCRANK ve UNDERCRANK sözcükleri, yüksekkare ve düşükkare
çekimleri belirtmek için kullanılmaktadır.
HAND-HELD CAMERA - ELDE KAMERA - Sehpaya bağlı olarak değil de kamera
operatörünün elinde taşıyarak kullandığı kamera. Bak. STEADICAM.
HAND PROPS - Bir oyuncunun sahnede kullandığı kitap, silah, gazete
gibi küçük eşyalar. Bu eşyalar aksesuar bölümü tarafından alınır, yapılır veya
kiralanır.
HAND SPLICER - Bak. SPLICER.
HANGING
MINIATURE - Kameranın 1,5-3 metre önünde asılı ve setin gerisinde büyük bir şeymiş hissini uyandıran küçük
dekor parçası.
HARD - SERT, KONTRAST - Işık veya
görüntüde aşırı kontrastı belirtir.
HARD LIGHT - SERT IŞIK - Yüksek kontrast ve
sert gölgeler veren parlak ışık. Belirli bir etki yaratmak için kullanılır.
HAZE FILTER - PUS FİLTRESİ - Mavi ve morötesi ışınları emerek
havadaki pus etkisini azaltan filtre. Pus, toz ve diğer parçacıkların ışığı
dağıtması yüzünden oluşur.
HAZARD PAY
- TEHLİKE
TAZMİNATI - Tehlikeli şartlarda çalışan bir kişiye yapılan fazladan ödeme.
Örneğin, bir helikopter kameramanına tehlike tazminatı ödenir.
HEAD - Bir film veya teyp bobininin
başı.
HEADER
- Üzerine,
senaryo dökümünün başlıca unsurlarının yazıldığı 10 santim eninde ve 30 ila 40
santim
boyunda karton
şerit. Bu şerit, yapım şeması tahtasındaki (PRODUCTION STRIP BOARD) küçük yapım şeritlerinin kılavuzu, fihristidir.
HEAD
SHOT - BAŞ
ÇEKİM - Oyuncunun yalnızca başının göründüğü yakın plan.
HEAD-ON
SHOT -
Doğrudan kameraya doğru gelen bir hareketin göründüğü plan.
HEADS
OUT (= HEADS UP) - Projeksiyona
hazır şekilde sarılmış film bobini.
HELICOPTER CAMERA OPERATOR - HELİKOPTER KAMERAMANI -
Helikopterden çekilecek sahneler için bu alanda deneyimli kameraman. Helikopter
pilotu ile anlaşarak gerekli planların çekimini yapar. Bak. TYLER MOUNT, 'COPTER MOUNT.
HELICOPTER
MOUNT - Bak. 'COPTER MOUNT, TYLER
MOUNT.
HIATUS - Bir süre
için yapıma ara verilmesi. Hemen bütün televizyon dizileri yapımında uygulanır.
Bir mevsimlik bölümler çekildikten sonra, birkaç ay ara verilir ve yeniden
çekime başlanır.
HIGH
ANGLE SHOT -
ÜST AÇI ÇEKİM, PLONJE - Konuya veya harekete yukardan bakılan çekim.
HIGH FALL - Yüksek bir yerden atlama veya
düşüşü belirten terim.
HIGH HAT/HI
HAT (= TOP HAT) - HEMZEMİN SEHPA Çok alçak açılardan çekim yapabilmek için kullanılan
küçük, alçak sehpa veya kamera montürü.
HIGH KEY LIGHTING - Bir sahneyi bütünüyle parlak
ve bol ışıkla aydınlatma tarzı. Yoğun ışık kullanmak, gri skalanın açık
tonlarını öne çıkartarak canlı ve parlak görüntüler sağlar.
HIGHLIGHT - Bir
konunun, negatifte en yoğun bölüm olarak beliren en aydınlık bölümü.
HIGHROLLER
- Geniş,
yüksek lamba ayağı.
HIT - Büyük başarı.
HIT YOUR MARKS - YERİNİ BUL - Bir sahnenin planlanışına göre doğru
zamanda doğru yerde olmayı belirten terim. "Missing your marks" sözleri, çekimin net olmadığını belirtir.
HIT YOUR MARKS AND SAY YOUR LINES - YERİNİ
BUL, LAFINI SÖYLE - Rolünün bir yaratıcılık gerektirmediğini belirten oyuncu
terimi.
HMI
LIGHT -
Halogen Medium Iodide sözcüklerinin kısaltılmışı.
Güçlü günışığı veren ark lambalarını belirtir.
HOLD FRAME - Canlı çekimdeki optik donuk
karenin (FREEZE FRAME) canlandırma sinemasındaki
karşılığı.
HONEYWAGON - Oyuncuların ve ekibin tuvalet
ve giyinme odası ihtiyacını karşılayan karavan.
HORSE - Kurgu odasında Movioladan
geçen film bobinlerini taşıyan sehpa.
HOT SET
- Herşeyiyle
çekime hazırlanmış veya halen çekim yapılmakta olan set.
HOT SPLICE (= CEMENT
SPLICE) - KOLALI YAPIŞTIRMA - iki film şeridinin uçlarının,
ayrılmayacak şekilde birbirine yapıştırılması. Negatifte veya yırtılmış
kopyalarda uygulanır. Parçalar, uçlarından ince bir bölüm duyartabaka kazınarak
üstüste bindirilir. Kimyasal bir maddeyle iki parçanın tabanları eriyerek
birbirine kaynar, iki film şeridi, tek parça halini alır. Yapıştırmanın bir
başka şekli, yapıştırıcı bantla yapılanıdır. Kalıcı bir yapıştırma değildir ve
kurguda, gerektiği kadar söküp, yeniden yapıştırmayı sağlar. Kolalı
yapıştırmada uçlar üstüste bindiği için, her iki parçadan da birer kare
kaybedilir. Bantla yapıştırmada uçlar üstüste değil, yanyana gelir.
HOT SPLICER - Kolalı yapıştırmanın yapıldığı
aygıt.
HOT SPOT
- Setin bir
bölümünün aşırı aydınlatılması sonucu filmdeki görüntüde meydana gelen
parlaklık, uçma.
HOUSE NUT - Bir sinema salonunun bir
haftalık işletme giderlerini belirten gösterimci terimi. 90/10 şartlı bir
anlaşmada, salon masrafları çıktıktan sonra gişe gelirinin %90 ı dağıtımcıya
ödenir.
HYPERFOCAL DISTENCE - HİPERFOKAL UZAKLIK - Objektif
sonsuza odaklandığında, objektife en yakın net alanla objektif arasındaki
uzaklık. Objektifin odak uzunluğuna ve kullanılan diyaframa göre değişir. Bu
uzaklık belirlenip objektif buraya odaklandığında, bu uzaklığın yarısıyla
sonsuz arasındaki alanda kabul edilebilir bir netlik elde edilir.
HYPHENATE - Bir filmde büyük
sorumlulukların birden fazlasını yüklenen kişi. Woody Allen, Orson Welles, Charlie Chaplin, Buster Keaton, Barbra
Streisand ve Warren Beatty, bunların en ünlülerindendir. (Yazar, yapımcı, yönetmen,
oyuncu.)
IATSE - 'International
Alliance of Theatrical and Stage Employees' sözcüklerinin kısaltılmışı.
Kuzey Amerika'da yapım, dağıtım ve gösterim dallarında çalışanların 1000 den
fazla yöresel meslek kuruluşlarının bağlı olduğu ana kuruluş.
IDIOT CARDS - Bak. CUE CARDS.
ILLUMINATION - AYDINLATMA - Doğal
veya yapay kaynaklarla, filmin saptayabileceği bir görüntünün oluşabilmesini
sağlayacak ışığın elde edilmesi.
IMAGE - GÖRÜNTÜ - Film üstündeki fotoğrafik kopya. Çekim
sırasında görüntüde nelerin belireceğine, görüntü yönetmenine danışarak,
yönetmen karar verir.
IMPROVISE - DOĞAÇLAMA, TULUAT
1) Öngörülmemiş
sözcükler veya hareket yaratmak, senaryoda yazılı olanların dışına çıkmak.
2)
Yapımda sorunlarla karşılaşıldığında hemen yeni
seçenekler üretmek. Bak. WING İT.
IN CAMERA - Çekimin herhangi bir anında sahnenin, kameranın
gördüğü bölümü.
INCANDESCENT LIGHT - AKKOR IŞIK - Cam ampulün
içinde akkor hale gelmiş telin yaydığı ışık. Soğuk ve sert olan flüoresan
ışıktan daha sıcak ve yumuşaktır. Kuartz/ Halojen ışıkla karıştırılmamalıdır.
INCIDENT LIGHT - GELEN IŞIK - Yansıyan ışığın (REFLECTED LIGHT) karşıtı olan, konunun üstüne gelip onu aydınlatan ışık.
Bu ışığı ölçmek için kullanılan
ışıkölçer
(pozometre), konuya gelen ışığın yoğunluğunu ölçer.
INDEPENDENT CONTRACTOR - Hizmet veren, fakat aylıklı
olmayan kişi. Bak. FREELANCE.
INDEPENDENT PRODUCER - BAĞIMSIZ YAPIMCI -
Başlangıçta, birliğe bağlı olmayan ve sınırlı bir dağıtım için yapılan küçük
bütçeli filmleri gerçekleştiren kişileri belirtirdi. Günümüzde, büyük bir
stüdyoya kontratla bağlı olmayan bir yapımcıyı da belirtir.
INDEPENDENT PRODUCTION - BAĞIMSIZ YAPIM - Büyük
stüdyoların finanse etmediği yapım. Gene de, bağımsız bir filmin dağıtımını
büyük şirketler yapabilir.
INDIE PROD - Bağımsız yapımcı (INDEPENDENT PRODUCER) veya bağımsız yapım (INDEPENDENT PRODUCTION) sözcükleri için kullanılan argo terim.
INDIE PROD WITH A (FIVE) PIC PACK - Sinemayla
ilgili ticari basının (TRADE PAPERS), bağımsız bir yapımcının, yapımı
için anlaşma imzaladığı film sayısını belirtmek için kullandığı terim
(yukarıdaki örnekte 5 film).
INFINITY - SONSUZ (UZAKLIK) - Öyle bir uzaklık ki, oradaki bir
noktadan objektife yansıyan ışık ışınları paralel kabul edilebilir. Bir
objektifin netlik ayarı halkadaki sonsuz noktasına getirildiğinde, o objektifin
odak uzunluğuna özgü bir uzaklıktan sonra her alan nettir.
INFRARED - KIZILALTI - Görülebilir
ışıkların dalga boyundan daha uzun (ve yavaş) dalga boyunda ve gözle
görülemeyen ışınlar. Kızıla İtina duyarlı özel ham film ve özel filtreler
kullanılarak cisimlerin karanlıkta fotoğrafı çekilebilir.
INKIE - Sette
kullanılan akkor (INCANDESCENT) lambaları belirten argo terim.
IN-PHASE - iki ayrı motorun eşzamanlı (senkron) çalıştığı durum.
INSERT - ARA PLAN - Bir sekansta olayı açıklamak veya
devamlılığı sağlamak için araya konan kısa süreli ayrıntı plan. (Bir listede
bir adı işaretleyen kalem, döşemeye damlayan kan damlası gibi)
INSERT STAGE - Ara planların çekildiği plato,
stüdyo. Sinema filmi ve televizyon yapımlarında kullanılacak ara planlar için
hizmet veren uzmanlaşmış firmalar vardır.
INSURANCE COVERAGE - Çok değişken şartlar içerdiği
için bir filmin sigorta maliyeti kesin olarak belirlenemediğinden, toplam
negatif maliyetinin yüzde 2 ile 4 ü kadar bir miktar, sigorta masrafı olarak
bütçeye konur. Bu yüzde, çekim programı, mekânlar, oyuncu kadrosu gözönüne
alınarak belirlenir.
INSURANCE
TAKE -
Bak. COVER SHOT.
IN SYNC - Görüntü
ve ses şeritlerinin uyuşarak eşzamanlı akışı. Bunun gerçekleşmediği durum,
nonsenkron (OUT OF SYNC.) kabul edilir. Bak. SYNCHRONIZATION.
INT
- INTERIOR için kullanılan kısaltma.
INTEGRAL TRIPACK - Ayırım negatifleri (SEPARATION NEGATIVES) üretmek için kullanılan ve her biri bir asal renge
duyarlı üç kat duyartabaka (emülsiyon) kaplı renkli film.
INTENSIFICATION
- Görüntü
nün yoğunluğunu ve kontrastını arttırarak, az pozlanmış bir negatifin
kalitesini iyileştirmek için yapılan kimyasal bir işlem. Bak. THIN NEGATIVE.
INTENSITY - Bir ışık kaynağının mum (CANDELA) veya futkendıl (FOOTCANDLES) olarak ölçülen gücü.
INTERCUT - PARALEL KURGU - Değişik sekansları içiçe kurgulayarak
bu sekanslardaki olayların aynı zamanda geçtiği duygusunu yaratan kurgu tarzı.
Bu tarzı D. W. Griffith icat etmiştir. En görkemli
örneği de 'The Birth of a Nation' filmindeki Ku Kluks Klanın saldırı bölümüdür.
INTEREST - FAİZ - Belirli bir süre için borç alınan bir paraya
belirli bir yüzde oranında ödenen ücret.
INTERIOR - İÇ, DAHİLİ - Herhangi bir binanın
içinde ve genellikle lamba ışığı kullanılarak yapılan çekim.
INTERLOCK - Ayrı şeritlerdeki görüntü ve
sesin eşzamanlı olarak izlenebilmesini sağlayan düzenek. Genellikle kurguda
eşleme sırasında kullanılır.
INTERLOCK MOTOR
- Bak.
MOTOR, SELSYN MOTOR.
INTERMITTENT MOVEMENT - DURAKSAMALI HAREKET Sürekli
akan film şeridinin her bir karesinin kamerada pozlanmak, projektörde
yansıtılmak için objektifin arkasında biran duraklaması.
INTERNEGATIVE/INTERNEG (= CRI, COLOR
REVERSAL INTERNEGATIVE) - ARA NEGATİF - Dönüşken ham film (REVERSAL FILM STOCK) kullanarak özgün negatiften alınan negatif kopya. Ara
pozitif (INTERPOSITIVE) aracılığı ile alınan negatif olan dup negatif (DUPE NEGATIVE) ile karıştırılmamalı.
INTERPOSITIVE (İP) - ARA POZİTİF - Dup negatifler üretmek için özgün
negatiften alınan pozitif kopya.
Gösterim
için kullanılmaz. Tabanı turuncu renklidir ve normal kopyalardan daha yoğundur.
Bak. CRI.
İN THE
CAN
1) Ana
çekimleri (PRINCIPAL PHOTOGRAPHY) bitmiş film veya çekimi bitmiş
sahne.
2)
Yıkanmak için laboratuara yollanmaya hazır pozlanmış
film.
INTROVISION
- Görsel
etki için kullanılacak bir planı çekerken matını (maskesini) da izleme olanağı
sağlayan yeni bir sistem.
INVERSE SQUARE LAW - TERS KARE KURAMI - Işığın veya
sesin gücü, konu ile lamba veya mikrofon arasındaki uzaklığın karesi ile ters
orantılıdır. Örneğin, lambadan iki metre uzaktaki bir kişi 10 kandela ışık
alıyorsa, lambadan dört metre uzakta 2,5 kandela ışık alacaktır.
INVISIBLE
SPLICE -
Bak. A AND B CUTTING.
İP - Ara pozitif (INTERPOSITIVE) için
kullanılan kısaltma.
IPS - inç/saniye (Inches per Second) için kullanılan kısaltma. Ses
kaydında bandın akış hızı birimidir. Müzik kaydı için 7,5 inç/saniye ve daha
yüksek hızlar kullanılır.
İRİS - Bak. DIAPHRAGM.
JELLY - Bak.
GEL.
JENNY - Jeneratörün
takma adı.
JUICER - Sette
lambaları yerleştirmek ve yakıp söndürmekle görevli ışık ekibi elemanı.
JUMP CUT - SIÇRA MALI KURGU - Bir sahnede veya sahnelerin
arasında hareketin ani ve olağandışı değişmesini doğuran kurgu tarzı. Bir
planın ortasından bir bölüm çıkararak veya peşpeşe planlarda bakış açısını
değiştirmeden kamerayı konuya yaklaştırarak veya uzaklaştırarak
gerçekleştirilir. Kuramsal olarak kötü sinema dili kabul edilen bu tarz, kimi
yönetmenlerce özel etki yaratmak için bilinçli olarak kullanılır (Antonioni'nin
Blow Up filmindeki gibi.). Bu teknik, Yeni Dalga'cı Fransız
yönetmenlerce, özellikle Jean-Luc Godard tarafından moda hale getirildi.
JUNIOR
- 1000-2000
vatlık lamba. Bak. SENIOR.
KEG - Bira fıçısına benzeyen 750
vatlık spot.
KEM - Bir yatay kurgu masası markası. Bak. STEENBECK, MOVIOLA.
KEY GRIP - Işık şefi ve görüntü yönetmeni
ile doğrudan temas halinde olan ışık ekibi elemanı.
KEY LIGHT - Sahnenin havasını vurgulayan ana ışık kaynağı.
Görüntü yönetmeni genellikle önce bu ışığı yerleştirir, sonra öbür ışıkları
düzenler. Bak. LIGHTING.
KEY NUMBER (= EDGE NUMBER) - FİT
NUMARASI - Üretim sırasında filmin kenarına
basılan seri numaraları. Negatif kesimci negatifi kesmek için iş kopyasıyla
karşılaştırırken, bu numaralardan yararlanır. Kurgucu da özel etkilerin
yerlerini, bu numaraları belirterek bildirir. Kod numaraları ile
karıştırılmamalıdır.
KEY SECOND A.D
- Birden çok
ikinci yönetmen yardımcısı çalıştıran yapımlarda, öbür ikinci yardımcıların
çalışmasını düzenleyen baş ikinci yardımcı. Birinci yardımcının veya yapım
yönetmeninin emrindedir. Bak. SECOND ASSISTANT
DIRECTOR.
KEYSTONE - Perdeye
dikaçılı bakmayan bir projektörün yansıttığı şekli bozuk çerçeve. Bazen
kameranın kötü yerleştirilmesiyle de meydana gelebilir.
KICKER
(= SLICE LIGHT) - KONTUR LAMBASI - Ön plandaki
bir cismi geri plandan ayırmak için kullanılan küçük lamba.
KILL - Bir
lambayı söndürmek, kapatmak.
KINESCOPE - Canlı bir televizyon yayınını ekrandan filme almak.
Videonun icadından önce, bir televizyon yayınını kaydetmek için kullanılan tek
yoldu.
KIT RENTAL - Bak. BOX RENTAL.
KLEIG LIGHTS - Filmlerin galalarında salonların önünde kullanılan
güçlü ark lambası. Çekimlerde etki için de kullanılır.
KOOK (= COOKIE, CUCALORIS,
KUKALORIS) - Düz bir
yüzeye gölgeler düşürerek monotonluğunu kırmak için bu
yüzeyi aydınlatan lambanın önüne konulan, içi çeşitli şekillerde oyulmuş maden,
tahta veya plastik levhalar.
LABORATORY
(LAB) - LABORATUAR
- Pozlanmış filmin
banyo edilip kopyaların basıldığı yer.
LACQUERING - LAKLAMAK - Film şeridinin
yüzeyini, zedelenmekten koruyan bir tabaka ile kaplamak.
LAP DISSOLVE -
Bak. DISSOLVE, A AND B CUTTING.
LATENSIFICATION - Bak. FLASH.
LATENT IMAGE - GİZLİ GÖRÜNTÜ - Pozlanmış
fakat yıkanmamış filmde kimyasal olarak oluşmuş görüntü. Film banyo edilince bu
görüntü, görülebilir görüntü haline dönüşür.
LATERAL FLICKER - YATAY OBTÜRASYON -
Fazla hızlı bir pan (yatay
çevrinme) yüzünden oluşan ve görüntünün titremesi gibi algılanan olay.
LATITUDE - POZLANMA TOLERANSI - Bir
filmin, normalden az veya çok pozlandığı halde hâlâ işe yarar bir görüntü
verebilme sınırları. Filmin hızı ne kadar yüksekse, pozlanma toleransı da o
kadar fazladır.
LAVENDER -
Taba nının rengi yüzünden ince gren ana pozitife verilen argo isim.
LAY İN -
Katmayı, eklemeyi belirten kurgu terimi ('Lay in effects,
lay in the sound' gibi.)
LAYOUT - Bir sahnedeki hareketin, özel etkinin,
ışıkların vd. çekimden önce hazırlanan ayrıntılı planı.
LEAD -
Baş oyuncu.
LEADER
- Bak. FILM
LEADER.
LEAD MAN - Set dekoratörünün
yönetiminde çalışan ve dekor işçilerinin şefi olan kişi.
LEAK LIGHT - KAÇAK IŞIK - Sette,
aydınlatılmaması gereken bir yere düşen ve bir tekkapak veya gobo ile
maskelenebilen ışık.
LEGS -
AYAK - Kamera sehpası.
LENS - OBJEKTİF - Görüntüyü filmin üstüne
odaklayan optik araç. Odak uzunluklarına göre üç ana bölümde gruplanırlar:
ortalama bir görüş açısı olan NORMAL, geniş bir görüş açısı olan GENİŞ AÇI (WIDE ANGLE), dar bir görüş
açısı olan TELEOBJEKTİF (TELEPHOTO).
Zum objektifler bunların hepsinin özelliklerini taşır, fakat görüntü
kalitesi biraz düşüktür. Ana objektifler (PRİME LENS) tek özellik taşır fakat
görüntü kaliteleri yüksektir.
LENS ABERRATION - OBJEKTİF SAPINCI
- Görüntünün (IMAGE) şeklinde
çarpılmaya neden olan mercek hatası.
LENS ADAPTER - OBJEKTİF ADAPTÖRÜ -
Kameradaki objektif yuvasıyla objektif arasına takılan parça (2x extender gibi.)
LENS BARREL - Bir objektifin
elemanlarını barındıran ve koruyan silindir tüp.
LENS COVER (=
LENS CAP) - OBJEKTİF KAPAĞI - Kullanılmadığı
zamanlarda bir objektifin ön ve arka elemanlarını koruyan kapaklar.
LENS
COATING - Bir objektifin kalitesini arttırmak için
merceklerine uygulanan özel kaplama tabakaları.
LENS ELEMENTS - OBJEKTİF ELEMANI -
Bir objektifi oluşturan içbükey ve dışbükey mercekler.
LENS HOOD -
PARASOLEY - Objektifin ön elemanına kaçak ışık gelmesini engelleyen gölgelik.
LENS SPEED - OBJEKTİF HIZI - Bir
objektifin ışık geçirme yeteneği. Açıklık ne kadar büyükse (ve ters orantılı
olarak, diyafram numarası ne kadar küçükse), objektif o kadar hızlıdır. Hızlı
bir objektif, düşük ışıkta bile görüntü verir.
LENS TURRET - TARET - Kameranın
önünde, üzerine birkaç objektif takılabilen döner plaka. Taret döndürülerek
istenen objektif pencerenin önüne getirilir. Yeni model kameralarda
kullanılmıyor.
LEVEL -
1) Kamerayı yerleştirirken yatay alanının doğru olması. Bunu
kontrol etmek için sehpa başlığında bir su terazisi bulunur.
2)
Ses kaydında, en kaliteli kayıt için desibel değeri. LIBRARY-
1) Filmlerin ve stok şutların (STOCK FOOTAGE) depolanıp izlenebildiği yer.
2)
Önceden kaydedilmiş müzik
parçalarının depolandığı ve dinlenebildiği yer.
LIBRARY SHOT -
Bak. STOCK FOOTAGE.
LIGHT BOX - IŞIK KUTUSU - Filmleri incelemek için kullanılan,
bir yüzeyi ışık geçirgen bir plakadan oluşan ve içinde lamba yanan kutu.
LIGHTING - IŞIKLANDIRMA - Bir setin,
görüntüde belli bir tarz veya hava yaratacak şekilde aydınlatılması. Yönetmenin
de katılımı ile görüntü yönetmeninin sorumluluğuna girer. Çekim malzemesi içinde
lambalar en hantal parçalar olduğu için, ışıklandırma zordur ve çok zaman alır.
Dört ana ışıklandırma şekli vardır: Ana
ışıklar (KEY
LIGHTS), dolgu ışıkları (FILL
LIGHTS), fon ışıkları (BACK
LIGHTS) ve kontur ışıklar
(KICK LIGHTS). Ana ışıklar,
bir sahnedeki genel havayı veren temel ışıklardır. Dolgu ışıkları, ana ışıkları
destekleyen ve tamamlayan, kontrastı azaltan, gölgeleri aydınlatan ışıklardır.
Fon ışıkları, geri planları aydınlatarak görüntüye derinlik kazandırır. Kontur
ışıklar saç ve yüz hatlarını meydana çıkarır ve ayrıntıları vurgular.
LIGHTING
CAMERAMAN - Görüntü yönetmeni için ingilizlerin kullandığı terim.
LIGHT METER -
Bak. EXPOSURE METER.
LILY
- Bak. GREY
CARD.
LIMBO SET - Olayın belirgin bir mekânda
geçtiğini anlatmaya yetecek en az dekor, geri plan ve aksesuar kullanılan set.
LIMITED
RELEASE - SINIRLI GÖSTERİM - Bir filmin, tepkilerini
ölçmek için sınırlı bir izleyici kitlesine yapılan gösterimi. Buna, deney
pazarlaması denir. Bir filmin sınırlı bir izleyici kitlesine hitap ettiği veya fazla
izleyici çekmeyeceği önceden biliniyorsa, ekonomik kayba uğramak tehlikesini
azaltmak için sınırlı gösterime gidilir. LINE PRODUCER - Bir yapımdaki
çizgiüstü ve çizgialtı elemanları için denetleyici ve danışman. Yapım
yönetmeni, çizgialtı unsurlar için bu kişiye danışır.
LINING UP-
1) Çekimden önce kamera ve oyuncuları yerleştirip ışıkları
ayarlamak.
2) Optik etkide, interpozitifi iş kopyasıyla eşlemek.
UP SYNC - AĞIZ SENKRONU
1) Bir oyuncunun, ağız hareketlerini pleybek yapılan müziğe
uydurarak şarkı söylüyormuş gibi yapması.
2) Dublajda, perdedeki ağız hareketlerine uydurarak bir konuşmayı
seslendirmek. Bak. LOOP.
LIQUID GATE (=
WET GATE, SUBMERGED PRINTING) -
ISLAK BASKI -
Bir kopyayı basarken çiziklerin ve aşınmadan doğan izlerin görünmesini
en aza indiren baskı sistemi.
LIVE ACTION - CANLI ÇEKİM - Canlandırma
sineması ve özel etkilerin tersine, gerçek oyuncularla gerçek mekânlarda veya
stüdyoda çekilen sahneler.
LIVE SOUND (= LIVE
RECORDING) - Çekim
anında kaydedilen diyalog ve çevre sesleri.
LIVING ALLOWANCE (= PER DIEM) - Gecelenen uzak mekânlarda
çalışırken çalışanlara verilen sabit miktarda ek ücret.
LOAD -
Çekimden önce kameraya veya kasete film doldurmak.
LOADER - Birden fazla kamera
kullanıldığında, kasetlere film dolduran ve ikinci kamera asistanına yardımcılık
yapan kamera ekibi elemanı.
LOADING ROOM - ŞARJ ODASI - Sette veya
bir araçta filmleri doldurup boşaltmak için kullanılan küçük karanlık oda.
LOCAL LOCATION - YEREL MEKAN, YAKIN
MEKAN - Birlik kurallarına göre merkeze 45 km den fazla uzak olmayan,
oyuncuların ve ekibin gecelemek zorunda kalmadığı çekim mekânları. Bak. STUDIO ZONE.
LOCATION - MEKÂN - Stüdyo
dışında çekim yapılan yer. Mekânda çekim yapmak, yapım sorumlusuna barınak,
yiyecek temini, tuvalet, temizlik, ekip ve malzemelerin ulaşımı gibi ek
sorunlar yaratır. Yerel veya yakın mekânlar, stüdyoya yakın yerlerdir.
Oyuncular ve ekip, çalışmadan sonra gece evlerine dönerler. Uzak
mekânlarda oyuncular ve ekip gecelemek zorundadır ve haftalık
çalışma süresi altı gündür.
LOCATION ACCOUNTANT (=PRODUCTION
ACCOUNTANT, LOCATION AUDITOR) - Bir mekânda çekim yapılırken harcanan
bütün paranın hesabından sorumlu kişi.
LOCATION
AUDITOR - Bak. LOCATION
ACCOUNTANT.
LOCATION FEE - MEKÂN KİRASI - Bir mekânda çekim yapılırken orasının
kullanımı ve sağladığı şeyler için ödenen ücret.
LOCATION MANAGER - MEKÂN SORUMLUSU -
Senaryoyu okuyarak nasıl mekânlar gerektiğini çıkaran, bu mekânları arayıp
bulan, olanaklarını ve elverişliliğini inceleyen, yönetmen ve yapım
tasarımcısına göstermek için fotoğraflarını çeken kişi. Bir mekân onaylandıktan
sonra bu mekânda çekim yapabilmek için gerekli izinleri alır, şartları görüşür.
Bundan sonra bu mekânla ilgili bütün ayrıntıların (izinler, park sorunu, yemek
servisi, polis, itfaiye gibi) organizasyonundan sorumludur. Bütün mekânlar için
bir bütçe yapmakla da görevlidir.
LONG FOCUS LENS
(= TELEPHOTO LENS) -
TELEOBJEKTİF - Normal bir objektiften daha uzun odaklı objektif. Ana özelliği,
uzaktaki cisimleri yakındaymış gibi görüntüleyebilmesidir. Teleobjektif
kullanıldığı zaman görüntüdeki net derinliği azalır.
LONG SHOT (LS) - UZAK ÇEKİM -
Ana konunun genel çekimi. Kamera, çevresi içinde ana konuyu veya oyuncuyu
ayırdedebilecek, ama fazla bir ayrıntıyı
algılamayacak bir uzaklığa yerleştirilir. Tanıtım planı veya
ana planlar (MASTER SHOT) için
kullanılır.
LOOP (i) - BUKLE, LUP
1) Kamera ve projektörde filmin, tamburların arasında kalan ve
pencere kızağından geçen kısmı. Tamburların filme verdiği sürekli akış
hareketinin, penceredeki duraksamalı hareketi bozmaması ve filmin kopmaması
için belirli bir uzunlukta tutulur.
2) Dublajı yapılacak sahnenin projeksiyonda devamlı
yansıtılabilmesi için başı ile sonu birbirine eklenerek halka haline getirilmiş
film şeridi.
LOOP (f) - DUBLAJ - Yeni kaydedilen ses
veya konuşmaların, eskilerinin yerine konması. iyi kaydedilmemiş veya
değiştirilmek istenen konuşmaları kaydetmek için oyuncular, yapım sonrası
çalışmalarda dublaja çağrılır.
LOSE -Yoket,
kapat, söndür. Bak. EIGHTY
SIX.
LOT - Stüdyo binalarının (bürolar,
platolar, soyunma odaları vb.) bulunduğu ve işi olmayanların içeri girmesini
engellemek için kapısında bekçiler bulunan alan. Bak. STUDIO.
LOW-ANGLE SHOT - ALT AÇI ÇEKİM,
KONTRPLONJE - Yere yakın yerleştirilen kameranın konuya alttan yukarı doğru
baktığı çekim.
LOW KEY - Bir sahnenin, bol gölgeler yaratan
loş ışıklar kullanarak gri skalanın alt bölümü değerinde ışıklandırılması.
LS - Uzak çekim (LONG SHOT) için kullanılan kısaltma.
LUAAINAIRE -
Sehpası, lambası ve ampulü ile komple ışık aracı.
MACHINE SPLICER - El ve ayakla kumanda edilen negatif kesim
makinesi. En tanınmış marka, GRISVVOLD'dur. Bak. SPLICER.
MAGAZİNE - KASET - Ham film ve pozlanmış
film için bölümleri olan ve kameraya takılan ışık geçirmez film kutusu. 60, 120
ve 300 metre film alan çeşitleri vardır. Çok sayıda kaset önceden doldurulur,
kamerada film bittikçe yeni kaset takarak çekim aksatılmadan sürdürülür.
Kasetler, karanlık odada veya şarj torbasında doldurulup boşaltılır.
MAGIC HOUR - Alacakaranlık. Işığın
sıcak, göğün koyu mavi ve gölgelerin uzun olduğu gün batımı ile karanlık arası
saat. Bu saatlerde çekilmiş filme örnek, Terrence Malik'in "Days
of Heaven" filmidir.
MAGNETIC FILM (MAG FİLM)
- MANYETİK FİLM - Duyartabaka yerine demir oksit ile kaplanmış,
ses kaydı için kullanılan film şeridi. Bu şeritler yalnız kurgu sırasında kullanılır.
Görüntü şeridi ile aynı boyutlarda olduğu için eşleme sağlıklı olur.
MAGNETIC RECORDING - MANYETİK KAYIT -
Çekim sırasında teyp bandına yapılan ses kaydı. Bu bant kurgu için manyetik
filme aktarılır. Kurgu ve miksaj bittikten sonra manyetik filmdeki sesler,
optik şeride aktarılır.
MAGNETIC
STRIPE - Dolbi ses sistemli 70 mm kopyalarda ses kaydı için film
şeridinin kenarlarına kaplanan manyetik tabaka.
MAGNETIC TAPE - Genelde ses, videoda ise ses ve
görüntü kaydı için kullanılan, plastik tabanlı, demir oksidi kaplı şeritler.
Profesyonel tipleri 1/4 inç enindedir ve yüksek kaliteli kayıtlar için 7,5 ve
15 inç/saniye hızda akarlar.
MAG/OPTICAL PRINT - Hem manyetik, hem
optik ses sistemleri ile donatılmış salonlar için hazırlanan, optik ve manyetik
ses bantları olan kopya.
MAIN TITLE - BAŞLIK, BAŞLIK YAZILARI -
Özel olarak filmin adının, genel olarak film başlamadan önce jenerik
yazılarının göründüğü bölüm. DGA kurallarına göre yönetmenin adı, film
başlamadan önce görünen son yazıdır.
MAKE-UP - MAKYAJ - Krem, pudra, göz farı
vb. malzemelerle oyuncuların ve figüranların yüz ve bazen vücut görünüşünde
yapılan düzeltme ve değişiklik. Oyuncunun görünüşünü güzelleştirebilir, bir
etki yaratabilir (yaşlılık gibi), ciltteki iz veya bozuklukları örtebilir veya tamamen
değişik görünüşlü bir kişilik yaratabilir. Uzun sürecek makyajlar için (Little Big Man - Dustin Hoffman, Planet of The Apes -
tüm oyuncular) oyuncular sete çok erken çağırılır.
MAKE-UP ARTİST - MAKYAJCI - Oyunculara
makyaj yapmakla görevli ekip elemanı. Bak. BODY MAKE-UP, SPECIAL
EFFECTS.
MAKE UP CALL - MAKYAJ ÇAĞRISI - Bir oyuncunun, makyajı
yapılması için sete gelmesi gereken zaman. Makyaj süresi 15 dakikadan 7 saate
kadar (ENEMY MİNE
filminde Lou Gosset Jr. için)
değişebilir. Makyaj çağrısı, oyuncunun sette bulunması gereken saatten geriye
doğru sayılarak yapılır.
MARKS - İŞARET - Kaydırma yaparken arabanın duracağı
noktayı, yer değiştiren oyuncunun netliğini izleyebilmek için önemli noktaları
ve benzeri yerleri belirlemek için yapışkan bez bant veya tebeşirle yere
konulan işaretler. Çok sayıda oyuncunun olduğu sahnelerde, her oyuncu için
değişik renkli bant veya tebeşir kullanılır. Çekim başlarken işaretler
kaldırılır.
MARRIED
PRINT - COMPOSITE
PRINT için ingilizlerin
kullandığı terim.
MASK-
1) Bir film perdesini değişik görünüm oranlarında çerçevelemek için
perdenin yanlarındaki hareketli siyah panolar.
2) Teleskop, dürbün, fotoğraf makinesi vizöründen bakılıyormuş
duygusu uyandırmak için görüntünün bir bölümünü örtüp karartan parça. Bu işlem
film çekilip yıkandıktan sonra optik laboratuarda gerçekleştirilir.
3) Kamera objektifine gelen bir ışığı kesmek için kullanılan
tekkapak.
MASTER (= MASTER
POSITIVE) - Kopya basımı için kullanılacak dup negatifin alındığı
ana pozitif. Videoda, kopyaların çoğaltımı için kullanılacak kurgulanmış ana
kopya.
MASTER
SCENE - Tiplerin tanıtıldığı, olayın girişinin yapıldığı
başlangıç sahneleri.
MASTER SHOT - ANA PLAN - Bir
sahnenin başından sonuna kesintisiz çekiminin yapıldığı plan. Örneğin, iki
oyuncunun karşılıklı konuştukları bir sahnede, tüm konuşmayı kesintisiz
saptayan plan, ana plandır. Bu plan istendiği gibi çekildikten sonra yakın
planlar, tepki planları, amorslu (omuz üstü) (OWER-THE-SHOULDER) planlar gibi dolgu ve örtü planlar (COVERAGE) çekilir.
MATCH
1) Ana planın arasına girecek örtü planları çekilirken devamlılığın
sağlanması için sözleri ve hareketleri, ana planda oldukları gibi tekrarlamak.
2) Negatif kesimi yapılırken son kurgusu bitmiş iş kopyası ile
negatifi eşlemek, çakıştırmak.
MATRICES - Üç şerit teknikolor (THREE STRIP TECHNICOLOR) sistemde
kopya basmak için kullanılan üç ana şerit. Her şerit, asal renklerden (PRIMARY COLORS) birine
(kırmızı, yeşil ve mavi) duyarlıdır ve her biri, nihai görüntünün bir bölümünü
taşır. Baskıda, her şerit duyarlı olduğu renkteki boyayı emer ve temas ettiği
pozitif kopyanın uygun yerine aktararak kopyayı renklendirir.
MATTE - Ka meranın veya baskı
makinesinin objektifi önüne konulduğu zaman karenin kimi kısımlarının
pozlanmasını önleyen özel şekillerde kesilmiş veya oyulmuş maske. Değişik yer
ve zamanlarda çekilmiş görüntüleri tek bir görüntüde birleştiren özel etki
aracıdır. Bak. MATTE BOX,
MATTE SHOT, SPECIAL EFFECTS.
MATTE ARTIST - Mat planı (MATTE SHOT) için fon (BACKGROUND) veya mat (MATTE) tasarlayan ve yapımına
yardım eden özel etki bölümü elemanı.
MATTE BOX (= SPECIAL
EFFECTS BOX) -
PARASOLEY - Kamerada objektifin önüne takılan ayarlanabilir filtre
taşıyıcı. Objektifi kaçak ışıklardan korur ve mat planı çekilirken matı yerinde
tutar. Bak. MATTE SHOT.
MATTE SCREEN - Bütün bakış açılarından görüntünün
aynı parlaklıkta izlendiği özel yansıtıcı perde.
MATTE SHOT - MAT PLANI - Çekilen
sahnenin, önceden çekilmiş fon veya hareketli elemanlarla birleştiği plan. Bak.
TRAVELING MATTE.
MCU - MEDIUM CLOSE UP için kısaltma.
MEAL PENALTY - YEMEK TAZMİNATI - Yemek
molası sendikanın tanıdığı süreden fazla geciktiğinde veya yemek molasında
kendisine gerektiği kadar vakit verilmeyen bir oyuncu veya ekip elemanına
ödenen tazminat.
MEAT AXE - Tekkapak veya filtre
çerçevelerini tutturmak için kullanılan darağacı şeklindeki sehpa.
MEDIUM CLOSE
UP (MCU) - Yakın planla orta plan arasında
plan.
MEDIUM LONG SHOT (MLS) - Oyuncunun ön planla arka plan arasında
orta uzaklıkta olduğu, uzak planla orta plan arası plan.
MERCURY VAPOR
LAMP - Mavimsi ışık veren küçük ark lambası.
M&E TRACK - Müzik ve etki şeridi (Music and Effects Track) için
kullanılan kısaltma. Konuşmalar dışındaki bütün sesleri içerir. Özellikle
yabancı dilde dublaj yapılırken çok işe yarar.
METTEUR-EN-SCENE - Yönetmen için kullanılan
"Sahneye Koyan" anlamında tiyatrodan gelme Fransızca terim. Günümüzde
daha çağdaş olan REALISATEUR (Gerçekleştiren) kullanılmaktadır.
MICRO-CINEMATOGRAPHY - Normal objektifler
için çok küçük olan cisimlerin filminin, bir mikroskop aracılığı ile çekilmesi.
MICROPHONE BOOM (= BOOM) -
BUM - Çekim sırasında bum operatörünün kullandığı,
mikrofonu kameranın görüş alanının dışında tutmaya yarayan uzun kol.
MIDGET - 50 - 200 vat ampul
kullanan küçük dolgu ışığı lambası.
MILEAGE MONEY - KİLOMETRE PARASI - Mekânlara gidip gelirken kendi
arabasını kullanan oyunculara veya ekip elemanlarına ödenen para.
MINIATURE - MODEL, MİNYATÜR - Özel etki
çekimleri için bir setin küçük boyda hazırlanmış modeli. Normal boyda
hazırlandığı zaman çok pahalıya mâlolacak setler için yapılır.
MINIBRUTE
- Dış çekimlerde gün ışığını desteklemek için, gündüz çekimi
yapılan iç çekimlerde dolgu ışığı olarak kullanılan 650 vatlık ark lambası.
MINILIGHT
- Yansıtıcısı ve kapakları olan ve genellikle dolgu ışığı için
kullanılan lamba.
MINIMOUNT
- Uçak, helikopter, otomobil ve teknelerde kullanılan kamera
montürü.
MIRROR SHUTTER - AYNALI OBTÜRATÖR -
Kamera operatörünün paralaks hatasını düzeltmesine gerek kalmadan, çektiği
görüntüyü vizörden izlemesini sağlayan yansıtıcı aynalı kamera obtüratörü.
MISE-EN-SCENE
- MİZANSEN - Yönetim, sahne düzeni anlamında Fransızca terim.
MITCHELL -
Büyüklüğü ve ağırlığından dolayı genellikle stüdyoda kullanılan bir kamera
markası.
MIX - MİKS - Çeşitli ses bantlarını, üç
veya dört kanallı bir tek manyetik şerit üzerinde birleştirmek. Bu şeritteki
sesler sonra optik şeride aktarılır.
MLS -
MEDIUM LONG SHOT için
kullanılan kısaltma.
MOCK-UP
- Bir cismin sette kurulan tam boy modeli. (Bir uçak kabini
gibi.)
MODEL - Gerçeğini bulmak çok zor veya
pahalı olduğu zaman kullanılan, gerçek bir cismin ölçekli kopyası.
MODELING LIGHT - Bir cismin dokusunu ve sınırlarını
ortaya çıkaran ışık. Contour
Key de denen bu ışık, ana ışığın ters yönünden verilir.
MODULATION -
Sürekli ses dalgalarındaki yoğunluk, faz veya frekans değişikliği.
MONITOR -
MONİTÖR - Kamera objektifinin verdiği görüntünün kalitesini veya oyuncunun
oyununu izlemek için kullanılan video ekranı.
MONOCHROMATIC
- Genelde siyah-beyaz görüntü için kullanılan, aynı zamanda tek
bir renkten veya tek bir rengin tonlarından oluşan görüntüyü de belirten terim.
MONOPACK - Duyartabakası, her biri asal
renklerden (PRIMARY COLORS) birine
duyarlı üç katmandan oluşan renkli film.
MONOPOLE
- Stüdyoda lambaları asmaya yarayan ayarlanabilir aygıt.
MONTAGE
1) - Hikâye içinde hikâye
anlatan veya zaman geçişini belirten, kesme veya geçmelerle birbirine
bağlanmış, genellikle birbirinden kopuk ve sözsüz planlar.
2) - Kurgu anlamında Fransızca
sözcük. Bak. EDITING.
MOO PRINT -
Mükemmel bir kopyayı belirtmek için laboratuarcıların argo terimi.
MORTARS -
Çekim sırasında patlamalar gerçekleştirmek için özel etki elemanlarının
kullandığı çelik kutular.
MOS (= WILD PICTURE) - "Mit Out (without) Sound" sözcüklerinin
kısaltması. Eşzamanlı ses kaydı yapılmayan çekimi belirtir. Bu çekimlerde
klakete, öbür bilgiler yanında MOS harfleri de yazılır. Ses mühendislerinin
çoğunun Alman olduğu zamanlardan kalmadır. Söylenceye göre, deyimin
yerleşmesini sağlayan kişi,
çekilecek planın sessiz çekileceğini ekibe belirtirken
"mit out sound" diyen,
kendisi de Alman olan yönetmen Lothar Mendes'tir.
MOTOR - Hareket sağlayan mekanik araç.
Profesyonel kameraların çoğu, eşzamanlı ses kaydına olanak sağlayan sabit hız
motorları ile çalışır. Değişken hızlı motorlar (VARIABLE SPEED MOTORS), yüksek veya
düşükkare (SLOW MOTION,
ACCELERATED MOTION) planlar (MOS çekim) için kullanılır.
MOW -
Movie of Week (Televizyon
Filmi ) sözleri için
kullanılan kısaltma.
MOVIOLA - Görüntü ve ses şeritlerini
eşzamanlı izlemek için kullanılan bir aracın markası. Kurguda kullanılan bu
araçta film şeritleri dikey akar.
MOVEMENT LIST - HAREKET
LİSTESİ - Yapımla ilgili herkesin bir mekâna hangi araçlarla gidip geleceğini
gösteren liste.
MPAA - Filmlere ve filmlerin reklam
malzemesine sınıflandırma damgaları veren kuruluşun adı olan 'Motion Picture Association of America' sözcüklerinin
kısaltması. Bütün büyük dağıtımcılar kuruluşa üyedir. MPAA, Birleşik
Devletler'de ve dış ülkelerdeki korsan filmciliği kovuşturmak için Federal
Araştırma Bürosu'ndan emekli olmuş elemanları da görevlendirir. Film
endüstrisindeki en büyük lobi koludur. Film endüstrisinin en büyük dağıtım
şirketlerinin ticari, hukuki, iç ve dış temsilcilik çıkarlarını temsil eder. 'Motion Picture Export Association'
(MPEA), MPAA'nın dış ülkeler koludur.
MPAA CODE SEAL - Bir filmin, fragmanının ve
reklam malzemesinin MPAA standartlarına göre üretildiğini belirten belge.
MS - MEDIUM SHOT (orta plan) sözcüklerinin
kısaltması.
MULTI-BEAM - Küçük kuartziodin lamba.
MULTIBROAD - Işık huzmesi (puanı)
daraltılıp toplanabilen lamba.
MULTICAMERA - Bir sahneyi değişik açılardan
aynı anda çekmek için birden fazla kamera kullanmak. Geniş bir alana yayılmış
veya tekrarlanması zor olan sahnelerin çekimi için yaygın bir tarzdır.
MULTI-DUTY MOTOR
- Bak. CRYSTAL
SYNC.
MULTI-HEAD
PRINTER - Bir
filmden aynı anda birden fazla kopya basabilen baskı makinesi.
MULTI-LAYER COLOR FILM - Bak. MONOPACK.
MULTIPLE-IMAGE
SHOT- Aynı görüntünün bir karede birden çok göründüğü plan. Optik
basıcıda veya özel bir objektifle, kamerada yapılır.
MULTI-SCREEN -
Uy umlu çalışan çok sayıda projektörle yapılan gösterim. Bak. CINERAMA.
MURAL - iç veya dış çekimlerde fon
olarak kullanılan büyük boy fotoğraf veya elle boyanmış resim.
“MURDER YOUR WIFE” BRICK - ilk olarak Jack Lemmon'un bu adlı
filminde kullanılmış ve adı böyle kalmış sahte tuğla.
MUSIC BRIDGE -
Sahneler arasındaki geçişi sağlayan müzik parçası. Bak. SEGUE.
MUSIC CONTRACTOR -
Müzisyenleri işe alan ve müzik kayıt seansının bütün organizasyonundan sorumlu
kişi. Bütün kayıt seanslarında hazır bulunmak zorundadır.
MUSIC CUE SHEET - Bir bobindeki tüm müzik parçalarının
besteci ve yayımcısını gösteren patent ve lisans hakları ile ilgili liste.
MUSIC MIXER -
Filme eşlik eden müzik kaydının kontrolü, dengelenmesi ve miksinden sorumlu ses
ekibi elemanı.
MUSIC TRACK -
Diyalog ve ses etkisi şeritlerinden ayrı olarak müziğin kaydedilmiş olduğu ses
şeridi.
MUTE -
Ses bandı olmayan kopyaları belirten İngiliz terimi.
MYLAR
- Ses ve video bantlarında taban olarak kullanılan çok sağlam
plastik malzeme.
NABET
- NATIONAL ALLIANCE
OF BROADCAST ENGINEERS AND TECHNICIANS sözcüklerinin kısaltması.
NAGRA - Stüdyo ve mekânlarda ses kaydı
için kullanılan kristal motorlu kayıt araçlarından en tanınmış olanın markası.
Bu aracı geliştirdiği için Stefan
Kudelski, bir Akademi ödülü kazanmıştır.
NARRATION - ANLATIM - Dış sesin öykü
veya açıklama anlatması.
NARRATIVE -
ANLATI, METİN - Öykü, açıklama sözleri.
NARROW GAUGE FILM - DAR FİLM - En yaygın
olanı 16 mm. dir. 35 mm kadar kaliteli değildir ama ucuzdur. Genellikle
belgesellerde, öğrencilerin yaptığı filmlerde veya araştırma filmlerinde
kullanılır.
NATIONAL ALLIANCE OF BROADCAST ENGINEERS AND
TECHNICIANS (NABET) - Önce radyo teknisyen ve mühendislerinin kurduğu, sonra
televizyon teknisyen ve mühendislerinin katıldığı, AFL-CIO ile yakın ilişkili
işçi kuruluşu. Televizyoncular, yayınlayacakları filmleri kendileri çekmeye
başladıklarında, IATSE (film sanatçı ve teknisyenleri birliği) ile anlaşmaya
varıldı. Şimdi genellikle televizyon yapımları ile NABET, film yapımları ile
IATSE ilgilidir. Gene de küçük bütçeli filmlerde (özellikle New York'ta) daha çok NABET'e bağlı
ekipler çalışmaktadır.
NATURAL LIGHT - DOĞAL IŞIK -
Güneş ışığı, ay ışığı gibi doğal ışık.
ND-
1)
Non Descript (Tarif edilmemiş, herhangi)
sözcüklerinin kısaltması. 'This
scene will require 25 ND office worker extras' gibi.
2) NEUTRAL DENSITY
FILTER sözcüklerinin kısaltması.
NEGATIVE - NEGATİF - 'Arap' görüntüler içeren, pozlanmış ve
yıkanmış film şeridi. Çekim için kullanılan pozlanmamış ham filmi veya çekilmiş
ama yıkanmamış filmi de belirtir.
NEGATIVE COST - NEGATİF MALİYETİ -
Kopyaların basılacağı negatifin son halini almasına kadar yapılan tüm
masraflar. Finansman ve ortaklığa katılım sözleşmelerinde madde olarak
açıklanır. Sözleşmeden sözleşmeye, özellikle sabit masraflar ve ihtiyatlar gibi
dolaylı harcamalar konusunda farklılık gösterir.
NEGATIVE CUTTER - NEGATİF KESİMCİ -
Kurgusu bitmiş iş kopyasına göre negatifi kesip yapıştıran kişi.
NEGATIVE CUTTING - NEGATİF KESİMİ -
Negatifi, kurgusu bitmiş iş kopyası ile eşleyerek kesme ve ekleme işlemi.
Negatif kesimci bu işi yaparken fit numaralarından yararlanır.
NEGATIVE PICK-UP - NEGATİFİ ALMA -
Dağıtım şirketi ile bir filmin yapımcısı arasında, dağıtım şirketinin, filmin
dağıtım hakları için yapımcıya belirli bir miktar para ödeyeceği konusunda
anlaşmaya varıldığını belirten terim. Sözü edilen para, yapım öncesi (PREPRODUCTION) finansmanın
tersine, genellikle film bitip negatif teslim edildikten sonra ödenir. Negatifi
alma sözleşmesi büyük dağıtım şirketlerinden biriyle yapılmışsa, yapımcı
genellikle bunu bir bankada kırdırır. Pek çok yapım bütünüyle veya kısmen böyle
finanse edilir.
NET
PROFITS - NET KÂR - Bak. PROFITS.
NETWORK - TELEVİZYON AĞI - Televizyon
programlarını yaratıp gerçekleştiren ve bu programları kendine bağlı
istasyonlarda yayınlayan büyük televizyon şirketi. Birleşik Devletler'deki
başlıca şirketler: ABC, CBS, NBC ve PBS.
NEUTRAL DENSITY FILTER - NÖTRAL DANSİTE
FİLTRESİ, YOĞUNLUK FİLTRESİ - Kamera objektifi önüne konarak renkleri bozmadan
pozu, lambaların önüne konarak ışık yoğunluğunu azaltan filtre.
NEWTON RINGS - NEVTON HALKALARI -
Birbiriyle temas halinde iki parlak yüzey arasındaki hava tabakasının yarattığı
ışık kırılması yüzünden oluşan renk halkaları. Objektifin önünde birden fazla
cam filtre kullanıldığında oluşabilir.
NG -
'No Good' sözcüklerinin
kısaltması. Kötü bir çekimi belirtmek için kullanılır.
NIGHT EFFECT -
GECE ETKİSİ - Bak. DAY FOR
NIGHT.
NIGHT-FOR-NIGHT - GERÇEK GECE - Gece sahnelerinin
gerçekten gece çekilmesi. Genellikle dış gece sahnelerin veya pencere ve
kapıdan dışarıda gece olduğunun göründüğü iç gece sahnelerin çekimi böyle
yapılır.
NIGHT PREMIUM
- GECE PRİMİ - Belirli saatlerden sonra (genellikle akşam 8.00)
yapılan çalışma için çalışanların temel ücretinde yapılan arttırma.
NITRATE BASE - NİTRAT TABAN - 1950'ye
kadar üretilen filmlerde kullanılan ve günümüzde artık üretilmeyen, kolay
yanıcı film tabanı. Bak. ACETAT BASE,
SAFETY BASE.
NOISE
- GÜRÜLTÜ
- Kayıt sırasında
mikrofonun duyduğu, duyulması istenmeyen sesler.
NON-THEATRICAL - SALON DIŞI - Sinema salonları pazarı dışında, belirli
izleyici gruplarını ilgilendiren sınırlı dağıtımlı film pazarı. Televizyon,
kablolu televizyon, film müzeleri, sinema kulüpleri, okullar, hava yolları,
silahlı kuvvetler bunların başlıcalarıdır. Bugün en yaygın olanı, video kaset
pazarıdır.
NOTCH - ANKOŞ - Baskıda yoğunluk
düzeltmesinin otomatik olarak yapılması için film şeridinin kenarına konan
işaret. Günümüzde bu işlem bilgisayarla yapılmaktadır.
NUMBERING
MACHINE (= ENCODING MACHINE) -
KODLAMA MAKİNESİ - iş kopyasının
kenarına belirli aralıklarla küçük numaralar basmak için kurgu yardımcısının
kullandığı araç
o
OBJECTIVE
- OBJEKTİF - Bir cisimden gerçek bir görüntü yansıtan bir merceğe
veya mercekler grubuna verilen ad.
OFF CAMERA (OC)
- GÖRÜNTÜ DIŞI - Kameranın görmediği yer.
OFF MIKE -
Mikrofonun yakın menzili dışı.
OFF-REGISTER -
TİTREME - Kameranın bilinçli veya bilinçsiz titremesinden doğan sallanma
etkisi. Bilinçli yapıldığında, patlama sahneleri daha inandırıcı olabilir.
OFF-SCREEN (OS) - PERDE DIŞI
- Görüntü dışı (OFF CAMERA) alandan
gelen ses veya filmin projeksiyonu sırasında perdede görünmeyen hareket.
OLD-TIMER
-Tekkapak veya tülleri taşıyan esnek kol.
OMNIDIRECTIONAL
MICROPHONE (OMNIMIKE) - Her
yönden gelen
sesleri alabilen mikrofon.
ON A BELL - Çekim
için kamera çalışmazdan önce sesçi bir zili çalar ve sesli stüdyonun kapısında,
stüdyo çevresindeki tüm hareketlerin durması ve stüdyo kapısının giriş-çıkış
için açılmamasını belirtmek amacıyla kırmızı bir ışık yanar. Mekânda çalışırken
kırmızı ışık yoktur, ama çekimin başlamak üzere olduğunu belirten zil çalınır.
Çekim bitince, zil iki kere çalınır.
ON-CALL - Ertesi
gün çalışıp çalışmayacağı belli olmayan, fakat sette olması istenen oyuncu veya
ekip elemanı.
ON
CAMERA - Çekim sırasında kameranın gördüğü her kişi veya cisim.
ONE-LIGHT
PRINT - iş kopyası olarak kullanılmak için tek bir ışık ayarıyla
basılmış, düzeltilmemiş kopya.
ONE SHEET - Film afişi.
ONE SHOT (= SINGLE) - TEK - Tek kişiyi gösteren plan.
OPACITY - OPAKLIK - Bir cismin ışık
geçirmeye karşı direnci.
OPAQUE -
OPAK - Işık geçirmeyen.
OPEN UP -AÇMAK-
1) Objektifin diyaframını açmak.
2) Bir sahne oyununun filme uyarlanmasını belirtirken kullanılan
terim. Hikâye sahnenin olanak sınırlarından kurtulup, yaşama açılmıştır.
OPERATOR -
Bak. CAMERA OPERATOR.
OPTICAL HOUSE
- OPTİK
LABORATUAR - Optik etkiler ve optik baskı alanında uzmanlaşmış laboratuar.
OPTICAL PRINT - OPTİK KOPYA - Kontak
baskı dışındaki yollarla basılmış kopya. Optik laboratuarda yapılır. Bak. WET GATE.
OPTICAL PRINTER - OPTİK BASKI MAKİNESİ - Birbirine bakan
bir kamera ve projektörden oluşan baskı sistemi. Birden fazla görüntüyü tek
film şeridinde birleştirmek, görüntüleri büyütüp küçültmek, yazılar,
bindirmeler yapmak gibi özel etki işlemleri için kullanılır.
OPTICALS (= OPTICAL EFFECTS) - OPTİK ETKİ
- Optik baskı makinesinde yapılan her türlü etki. Bak. DISSOLVE, FADE, WIPE, MATTE SHOT.
OPTICAL SOUND TRACK - OPTİK SES KANALI - Optik yoldan kaydedilen ses
şeridi. Optik okuyucu önünden geçerken fotoselin algıladığı ışık dalgaları,
elektronik yoldan ses dalgalarına dönüşür.
OPTION - OPSİYON - Müstakbel bir alıcının, bir ücret
karşılığı belirli bir süre için bir mülkiyeti veya bir kişinin hizmetini temsil
etme haklarına sahip olması. Teknik olarak, sadece bir kontrata bağlama
önerisidir fakat müstakbel satıcı, opsiyon süresince öneriyi feshedemez, çünkü
müstakbel alıcı bunun için ödeme yapmıştır.
ORCHESTRATION
- Bir müzik parçasından film için müzik düzenlemek.
ORCHESTRATOR - Bir besteci veya aranjörün
parçalarını, değişik seslere veya müzik aletlerine uyarlayan kişi.
ORIGINAL - ORİJİNAL - Genellikle özgün
negatifi belirtir.
ORIGINAL
SCREENPLAY - ÖZGÜN SENARYO - Başka bir kaynaktan yararlanmadan
film için yazılmış senaryo.
ORTHOCHROMATIC (ORTHO) - ORTOKROMATİK -
Kırmızı dışında, gözün gördüğü bütün renklere duyarlı siyah- beyaz film. Pankromatik (PANCHROMATIC) filmin
üretiminden önce kullanılan film tipi.
OS -
OFF SCREEN sözcüğünün
kısaltması.
OSCAR - Akademi ödülünü temsil eden
heykelciğe verilen takma ad. Bu adın nereden kaynaklandığı kesinlikle
bilinmiyor. En yaygın söylenti, bu ad ortaya çıktığı sıralarda Akademinin
kitaplık memuru olan Margaret Herrck'in,
heykeli görünce, "Oscar amcama
ne kadar çok benziyor" dediğidir. Bu adın takılmasını Bette Davis ve yazar
Sidney Skolsky'ye
atfeden söylentiler de vardır.
OUT OF FRAME -
1) Kameranın görüş alanı dışındaki şeyler.
2) Filmin projektör kızağına kötü yerleştirilmesi sonucu karelerin
kesilmiş veya iyi ortalanmamış şekilde perdeye yansıtılması, dekadraj.
OUT OF SYNC -
NONSENKRON - Eşzamanlı olmayan ses ve görüntü. Bak. IN SYNC, SYNCHRONIZATION.
OUTTAKES - NEGATİF ŞUTLAR - Çekilip
yıkanan, fakat filmin son kurgusunda kullanılmayan planlar.
OVERAGES (=
COST
OVERRUNS) - AŞMA - Bütçede öngörülen miktarları aşan yapım
masrafları.
OVERCRANK - YÜKSEKKARE - Yavaşlatılmış
hareket etkisi için kamerayı 24 kare/saniyeden daha hızlı çalıştırmak.
Kameraların, elle bir kolu çevirerek çalıştırıldığı devirden kalma bir terim.
OVERDEVELOPED - AŞIRI YIKAMA - Normal
süreden uzun süre veya normalden daha sıcak bir banyoda yıkanmış film.
OVEREXPOSURE - AŞIRI POZ
1) Kamerada filmin normalden fazla pozlanması.
2)
Bir oyuncunun, seyircinin
kendisinden bıkmasına sebep olacak kadar fazla reklam yapması.
OVERHEAD -
Bir stüdyonun veya yapım şirketinin bürolar, hizmetler ve personel için sabit
giderleri.
OVERHEAD
CLUSTERS - Yukardan sarkıtılmış çok sayıda lamba.
OVERHEAD SHOT
- TEPEDEN ÇEKİM - Kameranın sahneyi tepeden gördüğü plan.
OVERHEAD
STRIPS - TEPE IŞIKLAR - Geniş bir alanı tepeden aydınlatan
lambalar.
OVERLAP - SES BİNDİRME
1) Devamlılık için bir sahnedeki etkilerin sonraki sahneye de
uzatılması. Geçme yapabilmek için bir planın sonunun uzun tutulan kısmını
belirtmek için de kullanılır.
2) Seste, bilinçli olarak veya kaza eseri, bir oyuncunun sözleri
üstüne başka bir oyuncunun sözlerinin binmesi. OVERSCALE - ÖLÇEK
ÜSTÜ
1) Sendikanın belirlediği en az miktarın üstündeki ücret.
2)
Sette kullanmak için
yapılmış, normalden büyük boydaki cisimler.
OVER-THE-SHOULDER SHOT - AMORSLU PLAN,
OMUZ ÜSTÜ PLAN - Sahnenin, bir oyuncunun ensesinden, bu oyuncunun başının ve
omzunun bir kısmını da görerek çekildiği plan.
OVERSHOOT - FAZLA ÇEKİM - Bir
sahne için gereğinden faza örtü planı çekmek. Pahalıya mâlolur, ama az çekim (UNDERSHOOTING), yeniden
çekimler gerektireceği için, daha da pahalıya malolur.
p
PA -
PRODUCTION ASSISTANT (= GOFER,
RUNNER) sözcüklerinin kısaltması.
PACING - Filmdeki tema gelişmesinin veya
belirli bir sahnedeki (SCENE) konuşmaların
(DIALOG) veya hareketin
hızı veya ritmi. Önceden senaryoda zamanlama (TIMING) yapmak, hız ve ritim sorunlarını bulup, çekimden önce
çözümleme olanağı sağlar. Bak. TIMING.
PACKAGE - PAKET - Bir projeyi
satılabilir kılan senaryo yazarı, yönetmen, oyuncular, yapımcı gibi elemanları
biraraya getirmek. Kimi menajer ve ajanlar bu işte uzmanlaşmıştır. Kendi
müşterilerinden oluşan bir paket yapıp, bir projeden alabilecekleri en yüksek
menajer ücretini elde ederler.
PAN - PAN, YATAY ÇEVRİNME
1) Kameranın dikey aks etrafında bir yandan öbür yana doğru dönerek
yaptığı hareket. Bak. TILT.
2) Kötüleyen yazı (such-and-such
film was panned in the TRADES.)
PANACLEAR - PANAVISION firmasının geliştirdiği,
objektifin önünde hızla dönerek yağmur kalkanı görevi yapan ve 60 sm. çapında
bir cam diskten oluşan araç.
PANAGLIDE
- Kamera operatörünün elde
kullandığı
kamera ile sarsıntısız çekim yapabilmesi için
PANAVISION firmasının geliştirdiği araç. Bak. STEADICAM.
PAN AND TILT - Ka meranın pan (yatay çevrinme) veya tilt (dikey çevrinme)
yapabilmesi için sehpaya takılan parça.
PANAVISION - Bir kamera sistemi markası. 35
mm film ve anamorfik objektif (ANAMORPHIC LENS) kullanan geniş perde (WIDE SCREEN) sistemidir.
Panavision 70 (Super Panavision),
65 mm negatif ve anamorfik objektifler kullanır. Bu negatif, 70 mm pozitiflere
basılır. Boş kalan 5 mm.lik kısma manyetik ses bantları konur.
PANAVİSİON 70 WITH TODD A-O
SOUND - Sıkıştırılmamış 65 mm negatif kullanır. Kopyalar
70 mm filme basılır. Aradaki 5 mm.lik fark, optik ses bandı (OPTICAL SOUND TRACK) yanında,
perforasyon deliklerinin (PERFORATIONS)
dışındaki kısımlara konulan stereofonik manyetik ses bantları (STEREOPHONIC SOUND) için
kullanılır. 35 mm filmde her karenin yanında 4 diş deliği (SPROCKET HOLES) varken, bu filmde
delikler her kare için 5 tanedir.
PANCHROMATIC
(PAN) - PANKROMATİK - insan gözünün gördüğü bütün renklere
duyarlı olan siyah-beyaz film.
PAN GLASS - Çoğ unlukla yönetmen veya
görüntü yönetmeninin kullandığı mavimsi yeşil veya sarımsı kahverengi cam
filtre. Bu filtreden bakarak bir sahnenin ışıklandırılmasının veya renklerinin
filmde nasıl çıkacağı görülür.
PARALLAX - PARALAKS -
Kameranın gördüğü alanla objektiften görmeyen bir vizörden bakılınca görülen
alan arasındaki çerçeve farkı. Bu fark yakın planlarda çok belirgindir ve
düzeltilmesi gerekir. Objektiften gören vizörlerde bu sorun yoktur.
PARALLEL - PRATİKABL, ESTRAD, YÜKSELTİ - Üstaçı çekimlerde kamera ve kamera
ekibinin üstüne çıkması için yapılmış özel yükselti. Lambaları yükseltmek için
de kullanılır.
PARALLEL ACTION - EŞZAMANLI OLAY -
Paralel kurgu ile gösterilen aynı anda ama iki değişik yerde geçen iki olay
veya sahne.
PARI PASSU - Latincedeki
tam karşılığı "yan yana eşit gelişme ile". Bir filmin yatırımcı ve
kâr ortakları ile bunların yatırımlarının ve kâr paylarının ödenmesi arasındaki
ilişkiyi belirtmek için kullanılır, iki yatırımcının 'pari passu1 olduğunu kabul
edelim. Her biri 100.000 $ yatırmıştır ama birincisi %10, İkincisi %12 faizle
anlaşmıştır. Bir yıl sonra dağıtılabilecek 100.000$ vardır. %10 ile anlaşmış
olanın hesabı şöyle bulunur: 110.000$ (anapara ve faiz)/222.000$ (toplam
yatırım ve faiz)xl 00.000$ (dağıtılacak para) = 49.549.55 $.
PASSING SHOT - GEÇİŞ PLANI - Kameranın
hareketsiz kalıp oyuncunun çerçeveden geçtiği veya oyuncunun hareketsiz kalıp,
kameranın hareket ettiği plan.
Pan ve tiltten farklıdır, çünkü kamera hareketi izlemez. Bak. RUN-BY.
PANEL/PATCH PANEL - TABLO, ELEKTRİK TABLOSU
- Bir yapımdaki elektrik malzemelerinin bağlantısını yapmak için gereken
elektrik bağlantı tablosu.
PAY OR PLAY - Hizmet verilsin
verilmesin, çalıştıranın, çalışanın ücretini ödeyeceğini garantileyen bir
kontrat şartı. Bu tarz garanti, genellikle endüstrinin yüksek yerlerindeki
kişiler (yıldızlar, yönetmenler, yazarlar) için geçerlidir.
PENCIL TEST - Hareketlerin düzgün ve doğru olup
olmadığını kontrol etmek için boyanmamış ve mürekkeplenmemiş canlandırma
çizimlerinin (ANIMATION CELLS)
prova çekimi.
PER DIEM - HARCIRAH - Mekânda çekim
yapılırken, şirket elemanlarının masraflarını karşılamak için kendilerine
ödenen sabit bir miktar para. Bu masraflar yemek, barınak, kuru temizleme vb.
olabilir. Yolculuk masrafları bunun dışındadır.
PERFORATIONS (PERF)
(= SPROCKET HOLES) - PERFORE, DİŞ DELİĞİ ?-
Film şeridinin iki kenarında, 35 mm de kare (FRAME) başına 4 adet olan eşit ve düzgün aralıklarla açılmış
delikler. Kamera, projektör, baskı makineleri ve diğer aletlerde çeşitli
dişlerin ve pimlerin bu deliklere girip çıkmasıyla, film şeridinin
makinelerdeki sürekli ve duraksamalı hareketi sağlanır. Negatif ve pozitif diye
adlandırılan iki değişik şekli vardır. Negatif perforenin kısa kenarları bir
dairenin çemberleri şeklindedir ve kamerada kullanılacak filmler için belirlenmiştir.
Kameralardaki grifler ve kontrgrifler, bu delikleri tam dolduracak ve filmin
pencerede hep aynı uzunlukta hareket etmesini, pozlama sırasında da hiç
kıpırdamadan durmasını sağlayacak şekilde yapılmıştır. Pozitif perfore ise,
köşeleri yuvarlatılmış bir dikdörtgendir ve filmin projektörlerde çok sayıda
geçişi sırasında en az zarar görecek şekilde tasarlanmıştır. Bir şeritteki diş
deliklerinin negatif veya pozitif diye adlandırılması, o şeridin de negatif
veya pozitif olmasını gerektirmez, çünkü değişik amaçlarla kullanabilmek için
her tür film, her tür perfore ile üretilebilmektedir. 16 mm filmler, kullanım
amaçlarına göre hem iki kenarı, hem tek kenarı perforeli üretilmektedir.
PERFORMER - OYUNCU - Bir yapımda konuşan, dans eden veya
şarkı söyleyen oyuncu. Figüranlar (EXTRAS, WALK-ONS) bu tanıma girmez. Bak. FEATURED PLAYER, SUPPORTING PLAYER.
PERK - İKRAMİYE -
Perquisite sözcüğünün kısaltması. Yan ödeme (FRINGE BENEFIT). Ücretin dışında kazanç
veya ayrıcalık. Film işinde, bir kişinin işi kabul etmesini veya çalışan
birinin işe devam etmesini özendirmek için pek çeşitli ikramiye vardır: araba,
masrafların ödenmesi, filmdeki kostümleri dağıtmak gibi.
PERSISTENCE OF
VISION - GÖRÜŞ SÜREKLİLİĞİ - izlenen bir şey yok olduktan sonra
da insan gözünde onun görüntüsü bir süre devam eder. Bu olay sonucu, durağan
resimlerin 16 veya daha fazla kare/saniye (FRAMES PER SECOND) hızla yansıtılması, hareket izlenimi yaratır.
PERSPECTIVE -
PERSPEKTİF - iki boyutlu bir yüzeyde yaratılan üç boyutluluk duygusu.
PG - 'Parental Guidence' sözlerinin kısaltması. Bak. RATING.
PG 13 - 13 yaşından küçük çocukların,
büyüklerinin eşliğinde seyredebilecekleri filmleri belirten sınıflama damgası.
1984 yılında başlatılan bir uygulamadır. Bak. RATING.
PHOTO DOUBLE - DUBLÖR - Yerine
geçtiği oyuncuya görüntü olarak çok benzeyen veya benzetilen dublör. Bak. STUNT DOUBLE, DOUBLE.
PHOTOFLOOD -
Yoğun ışık veren akkor tungsten ampul.
PHOTOMETER -
Işıkölçere (pozometreye) benzeyen bu alet, özellikle parlaklığı ölçer.
PICK-UP
-
1)
Ana görüntüler (PRINCIPAL PHOTOGRAPHY) çekildikten
sonra, devamlılıktaki boşlukları doldurmak için çekilen sahne veya plan.
2) Bir stüdyonun (STUDIO)
bir projeyi gerçekleştirme kararı.
3) Bir yayın ağının (NETWORK),
bir pilot filmi (PİLOT) dizi yapmak veya yayınlanan bir diziye devam etmek
için karar alması.
4) Bazı sözleri değişik söylemek veya oyunda ufak tefek değişiklik
yapmak için daha önce çekilmiş bir planın bir parçasını yeniden çekmek. Buna PRINT AND PICK UP denir.
PICTURE DUPLICATE NEGATIVE - Bak. DUPE NEGATIVE.
PICTURE CAR - GÖRÜNTÜ ARABASI - Yapım ekibinin yapım hizmetleri için
kullandığı arabaların aksine, kameranın görüntüleyeceği çerçevelerde görünecek,
yani filmde oynayacak araba.
PICTURE NEGATIVE (= NEGATIVE) -
NEGATİF - Pozlanan film laboratuarda yıkandıktan sonra ortaya çıkan negatif
görüntülü film şeridi. Pozlanmış olsun veya olmasın, yıkanmamış ham filmi
belirtmek için kullanılması yanlıştır. Bak. ORIGINAL.
PICTURE PRINT
(= SILENT PRINT) - Pozitif görüntü (IMAGE) taşıyan ama ses bandı
(SOUND TRACK) olmayan
film şeridi.
PICTURE RELEASE NEGATIVE - KOPYA
NEGATİFİ - Kurgulanmış iş kopyası ile eşlenmiş ve gösterim kopyalarının (RELEASE PRINTS) basımı için
kullanılacak olan negatif.
PİLOT - PİLOT FİLM
- Bir televizyon dizisinin öncüsü olan, genellikle 90 dakika veya 2 saatlik film.
Bu film iyi bir seyirci tepkisi alırsa, dizinin yapımına girişilir.
PILOT PINS (= REGISTER PINS) - CONTRGRİF - Film, kamera veya baskı makinesinin
kızağından geçerken durakladığı anda, diş deliğine (perforasyona) girerek
penceredeki karenin hareketsiz kalmasını sağlayan diş.
PINCUSHION DISTORTION -
YASTIK ÇARPILMASI - Birbirlerine dikey düz çizgilerden oluşan bir kafesin
görüntüsünde, karenin kenarlarındaki çizgilerin içe eğik hale gelmesine neden
olan objektif hatası.
PITCH - Film şeridinde bir
diş deliğinin alt kenarından peşindeki diş deliğinin alt kenarına kadar olan
uzaklık. Kamerada normal şekilde kullanılacak negatiflerde kısa olan bu
uzaklığa "Short
pitch" denir. Projektörlerde kullanılacak pozitif filmlerde uzaklık
daha uzundur ve buna da "Long
pitch" denir. 35 mm filmlerin her türü hem uzun, hem kısa
uzaklıklarla üretilir.
PLAY (i) - OYUN
1) Genellikle perde ve sahnelere bölünmüş, diyaloglar ve kısa sahne
açıklamaları içeren ve bir tiyatro gösterisinin temeli olan kitap.
2) Oyuncuların, seyirciler önünde oynadığı tiyatro gösterisi.
PLAY (f)
- iyi işlemek (This scene will
play).
PLAYBACK - Bir müzikal sahne çekilirken çalınan,
önceden kaydedilmiş müzik veya şarkı.
PLOT
- KONU - Bir hikâyenin, birkaç cümleyle özetlenebilecek ana
çizgisi.
PLOT POINT - Bir senaryodaki (SCREENPLAY) olayın dönüm
noktası.
POC - PRODUCTION OFFICE COORDINATOR
sözcüklerinin kısaltması.
POINT -
PUAN - Bir film veya televizyon projesinin net veya brüt kârının yüzde parçası.
Puanlar genellikle
yönetmenin,
bazan da, gücüne göre, yazarın veya oyuncunun sözleşmesinin bir parçası olarak
ele alınır. Bir yıldız (STAR) bu şartı ileri sürebilirse, puanları genelde
olduğu gibi net kâr değil, brüt kâr üzerinden hesaplanır.
POINT OF VIEW (SHOT) (POV) - OYUNCUNUN
GÖZÜNDEN - Bir oyuncunun gözüyle bakılıyormuş etkisi uyandıran çekim.
POLAROID
FILTER - Bak. FILTER, DEPOLARIZER.
POLECAT -
Lamba ayağı.
POLISH - CİLA - Bir senaryonun elden
geçirilerek hafifçe değiştirilmesi. WRITERS GUILD OF AMERICA kurallarına göre bu iş için ayrı bir
ödeme yapılır. Cila çok kapsamlı olursa, bir revizyon haline gelir.
POLYVISION
- CINERAMA'nın öncü sistemi. Bu üç perdeli projeksiyon sistemini
1927'de yaptığı Napoleon filmi
için Abel Gance icat
etmişti.
POSITIVE - POZİTİF - Bir negatiften
basılan veya kamerada dönüşümlü (REVERSAL)
hamfilmle çekilen ve gerçek renklerin doğru şekilde göründüğü film.
POST-PRODUCTION - POSTPRODÜKSİYON, YAPIM
SONRASI - Yapımdan sonra, kurgu (EDITING),
dublaj (LOOP), müzik
kaydı (SCOR), ara planlar (INSERTS),
ses etkisi (FOLEY), miksaj (MIX) vb.nin, başka bir deyişle, filmi bitirmek için gerekli her
şeyin yapıldığı süre.
POST-SYNCHRONIZATION -
DUBLAJ - Konuşmaları (DIALOGUE)
veya sesleri, özel akustikli bir yerde yeniden kaydetmek. Çekim
sırasında alınan seslerin yetersiz kaldığı veya çekim sırasında ses alınamadığı
zaman yapılır. Konuşmaları yabancı bir dile çevirerek kaydetmek için de bu
sistem kullanılır. Bak. ADR, DUB, LOOP.
POT - Bak. DIAL.
PRACTICAL - İŞLEYEN,
KULLANIMLI - Gerçekten çalışan, işleyen bir aksesuar veya dekor parçası (duş kolu,
kapı kilidi, silah gibi). Sette yanan bir lamba için de söylenir.
PRE-MIX (=
PRE-DUB) - Bileşik ses bandı hazırlamanın ilk basamağı. Birçok
ses bandı tek bantta birleştirilerek son miksaj basitleştirilir.
PRE-PRODUCTION -
YAPIM ÖNCESİ - Çekimler başlamadan önceki hazırlık süresi. Senaryo yazımı,
senaryo dökümü, bütçe hazırlanması, mekân araştırması, kostüm tasarımı,
setlerin kurulması gibi işler bu devrede yapılır.
PREQUEL - Bir özgün filmden
sonra yapılan, fakat o filmdeki olaylardan önceki olayları anlatan film. 'Baba'
filminden sonra yapılan 'Baba 2' filmi buna iyi bir örnektir.
PRE-SCORING
- Film çekilmeden önce müziğinin kaydını yapmak.
PRESSURE PLATE -
1) PENCERE KAPAĞI - Kamera veya projektörde filmin kızaktan
çıkmasını önleyen kapak.
2)
BASKI TABLASI - Bir kamera,
projektör veya optik printerin kızağındaki film karesini kızağa bastırarak
filmdeki görüntü alanını objektifin odak alanında tutan çerçeve veya tabla.
PRESS
AGENT - Bak. PUBLICIST.
PRESS JUNKET - Halkla ilişkiler
Bölümünün (Public Relations Dep.)
oyuncular, yönetmen, yapımcı ile söyleşi yapmaları için çok sayıda basın
üyesini bir araya getirip çekim mekânına düzenlediği gezi. Film gösterime
çıkınca da yönetmen ve oyuncular gösterimin yapıldığı yere
yollanarak filmin reklamı yapılır. Masraflı bir yol olduğundan, çok reklam
isteyen büyük bütçeli filmler için uygulanır.
PRESS KIT - BASIN PAKETİ - Belirli bir film
hakkında yazmalarını teşvik etmek için çeşitli basın üyelerine yollanan
fotoğraf, dergi, basın bülteni gibi malzeme paketi. Bu malzemeyi, ekip
reklamcısı ve Halkla ilişkiler Bölümü hazırlar.
PREVIEW - ÖNGÖSTERİM - Film gösterime
(vizyona) girmeden önce sınırlı bir gruba yapılan özel seans. Film, hakkında
iyi bir söylenti yaymaları için davetlilere (basın, sinemacılar, dostlar) ya
da, tepkilerini ölçmek için, para ile bilet alan seyircilere izletilir. Bir
öngösterimden sonra, filmde kimi değişiklikler yapıldığı sık görülür. Pek çok
yönetmen, bir veya iki öngösterim hakkını kontratlarına yazarlar. Bak. SNEAK PREWIEW.
PRIMARY
COLORS - ASAL RENKLER - Turuncu-kırmızı, yeşil ve mor-mavi
renkler. Renkli fotoğraf deyimiyle, renk yaratmanın iki yolu vardır:
1) Katmalı yöntem, asal renkli ışıkları alıp belirli oranlarda
karıştırarak istenen rengi elde eder.
2) Çıkartmalı yöntem, beyaz ışıkla, yani tayftaki tüm renklerle
başlar ve bir kısmını filtre ederek (eksilterek) istenen rengi bırakır.
Katmalı yöntemdeki asal renkler biraraya gelince beyazı
oluşturur. Karışımdaki oranların değişmesi ile bütün renkler elde edilebilir.
Çıkartmalı yöntemin renkleri (ikincil renkler) siyan, sarı ve magenta, katmalı yöntemdeki asal
renklerden ikisinin birleşmesiyle oluşurlar. Bu renkler kırmızı, yeşil ve mavi
dalgaboylarını emerek beyaz ışıktan eksiltirler. Değişik oranlarda
kullanıldıklarında, tayfın tüm renkleri, hatta siyah elde
edilebilir (ışığın tüm renkleri emildiği için).
PRİME LENS - SABİT OBJEKTİF - Değişken
odaklı zum objektifin (ZOOM LENS)
tersine, belirli bir sabit odak uzunluğu (FOCAL LENGTH) olan objektif.
PRINCIPAL PHOTOGRAPHY - ANA ÇEKİMLER
Senaryodaki konuşmalı bölümleri kapsayan tüm sahnelerin çekiminin yapıldığı
zaman bölümü, ikinci ekip (SECOND
UNIT) sahneleri de aynı zamanda çekilebilir, ama bu çekimler çoğunlukla
ana çekimden önce veya sonra yapılır.
PRINCIPAL
PLAYERS - BAŞROL OYUNCULARI - Bir film veya televizyon
şovunda başlıca karakterleri canlandıran aktör ve aktrisler.
PRINT (i) - KOPYA - Özgün (ORIGINAL) veya dup
negatiften (DUPE NEGATIVE) alınan
ve gösterim (PROJECTION) için
kullanılan pozitif (POSITIVE) kopya.
PRINT (f) - BASMAK - Bir negatiften bir
pozitif ya da bir pozitiften bir negatif elde etmek için yapılan laboratuar
işlemi. Dönüşümlü film
(REVERSAL FİLM) yöntemi ile negatiften negatif, pozitiften pozitif de
elde edilebilir. Bak. CRI
PRINT AND
PICK UP - Farklı bir bakış veya oyunda ufak değişiklik için,
çekimi tamamlanmış bir planın tümünü tekrarlamadan sadece bir parçasını yeniden
çekmek.
PRINTER - PRİNTER, MATİPO, BASICI -
Negatif veya pozitiften kopyalar (PRINT) veya nesiller (GENERATIONS) üreten makine. Başlıca iki çeşitten biri olan optik
basıcıda (OPTICAL PRINTER) görüntü,
bir optik sistem aracılığıyla ham filmin (RAW STOCK) üstüne yansıtılırken, ikinci çeşit olan kontak
basıcıda (CONTACT PRINTER) ham
film, görüntülü filmle yüz yüze temas halinde pozlandırılarak kopya elde
edilir. Kontakt basıcıda baskı işlemi de iki türlüdür: duraksamalı baskıda her
görüntü karesi duraksayarak basılırken, akar baskıda film şeritleri sürekli
hareketlidir.
PRINTER LIGHT - BASKI IŞIĞI, ANKOŞ -
Basıcıda bir kontrol düzeneği. Baskı sırasında değişik ayarlar uygulanarak
negatifteki yoğunluk farklarını düzeltir.
PRINT İT - BASILSIN -
Başarılı bir çekimden (TAKE) sonra
yönetmenin verdiği emir. Kamera raporuna (CAMERA REPORT) ve devamlılık asistanının (SCRIPT SUPERVISOR) raporuna yazılır ve
o çekimin negatifinden bir iş kopyası (WORK PRINT) basılması sağlanır.
PROCESS BODY-İŞLEMLİ KASA?
- Özel şekilde yapılmış, önü ve yanları açılabilen ve böylece içi
görüntülenebilen taklit taşıt otomobil, vagon vb.), işlemli plan (PROCESS SHOT) için kullanılır.
PROCESSING- Filmi yıkamayı (DEVELOPING) ve bas-mayı (PRINTING) belirten terim.
PROCESS SHOT - İŞLEMLİ PLAN ? - Hareket
halindeki tren, otomobil, uçak planları için kullanılan yöntem. Önceden
çekilmiş arka plan
(BACKGROUND) bir perdeye yansıtılırken, bunun önündeki 'işlemli kasa1
(PROCESS BODY) içinde
oturan oyuncular rollerini yaparlar. Bak. BACK PROJECTION, REAR PROJECTION.
PRODUCER - YAPIMCI - ideal olarak, bir projeye ilk başlayan
ve o projeden son ayrılan kişi. Yapımcının rolü bir proje bulup onu
geliştirmek, senaryo yazarını veya yazarlarını kiralayıp senaryoyu yazdırmak,
yönetmeni,
aktörleri vd. kiralamak, para
kaynağını sağlamak, yapımı planlamaktır. Filmin dağıtım ve işletimine de
katılabilir. Kişisel projelerini gerçekleştiren kimi yönetmen ve oyuncular,
kendi yapımcılıklarını da üstlenirler. Bak. HYPHENATE.
PRODUCTION - YAPIM
1) Gerçekleşmekte olan bir film veya televizyon şovu.
2)
Bir film veya televizyon
şovunun çekiminin gerçekleştirildiği zaman bölümü.
PRODUCTION
ASSISTANT (PA) (= GOFER, RUNNER) -
YAPIM YARDIMCISI - Yapım ekibine yeni katılan
çıraklık evresindeki eleman. Görevi, yapımcı (PRODUCER), yönetmen (DIRECTOR), yapım yönetmeni (PRODUCTION MANAGER), yapım büro koordinatörü (PRODUCTION OFFICE COORDINATOR) için ufak tefek ama gerekli
işleri yapmaktır.
PRODUCTION AUDITOR (= LOCATION
AUDITOR, LOCATION ACCOUNTANT) - YAPIM MUHASEBECİSİ - Ana görevi, bir yapımın giderleri ve maliyetini günü gününe
kaydetmek olan yapım kadrosu elemanı. Doğrudan yapım yönetmeni ve yatırımcı
gruba bağlıdır.
PRODUCTION
BOARD - Bak. PRODUCTION
STRIP BOARD.
PRODUCTION BREAKDOWN - Bak. BREAKDOWN.
PRODUCTION
COMPANY - YAPIM
ŞİRKETİ - Bir film veya televizyon şovu
projesini gerçekleştirmek amacıyla kurulan organizasyon.
PRODUCTION DESIGNER - YAPIM
TASARIMCISI - Yapımcının, sanat yönetmenine verdiği onur payesi. Büyük bütçeli
yapımlarda, bir veya birkaç sanat yönetmeni, yapım tasarımcısına bağlı olarak
çalışır.
PRODUCTION
MANAGER - Bak.
UNIT PRODUCTION MANAGER.
PRODUCTION
MIXER (= SOUND RECORDIST) - SESÇİ - Sette
çekim sırasında olabilecek en iyi ses kaydını yapmakla sorumlu ses mühendisi.
PRODUCTION NUMBER - YAPIM NUMARASI,
ATRAKSİYON - Bir film veya televizyon şovunda müzik, dans ve şarkılı numara,
atraksiyon. Yapım içinde küçük bir yapımdır. Numaralar için genellikle özel
setler ve kostümler vardır. Genelde bunları ayrı bir yönetmen yönetir.
PRODUCTION OFFICE
COORDINATOR (POC) - Doğrudan
yapım yönetmenine (PRODUCTION
MANAGER) bağlı yapım ekibi elemanı. Yapım süresince, yapım bürosu ile
bütün öbür gruplar arasında bağlantı kurar.
PRODUCTION REPORT - YAPIM RAPORU - Her
gün yazılan ve o günkü veya geceki çekim hakkında her türlü bilgiyi içeren
günlük rapor. Bu raporu yazmak, baş ikinci yönetmen yardımcısının (KEY SECOND A. D.) görevidir.
Raporun kopyaları yapım yönetmeni (PRODUCTION MANAGER) tarafından onaylandıktan sonra yapımcıya (PRODUCER), yönetmene (DIRECTOR), yapım
muhasebecisine (PRODUCTION
AUDITOR), yapım bir stüdyo adına gerçekleşiyorsa stüdyoya (STUDIO) ve yapımın günlük
harcamalarıyla ilgili diğer yerlere iletilir. Rapor şu bilgileri içerir:
çekilen sahneler, çekimi yapılan senaryo sayfaları, kullanılan hamfilm metrajı,
bu sahneler için öngörülenden fazla veya eksik yapılan harcamalar ve nedenleri,
o gün çalışan çekim ekibi elemanları ve oyuncular.
PRODUCTION
STRIP BOARD - YAPIM ŞEMASI - Bir filmin çekiminin ne kadar
süreceğini ve hangi sahnelerde
kimlerin
bulunacağını kesin olarak belirlemek için yapım yönetmeni (PRODUCTION MANAGER) ve birinci yönetmen
yardımcısının kullandığı planlama şeması. Senaryodaki her sahne iç, dış, gün
veya gece oluşuna göre ayrı bir şeride yazılır. Bu şeritler, projenin en
verimli ve ekonomik şekilde çekilmesini sağlayacak yönde sıralanarak birkaç
bölümden oluşan bir panoya iliştirilir.
PRODUCTION VALUE - YAPIM DEĞERİ - Bir
filmde yapım tasarımı, mekânlar, kostümler, ışıklandırma ve ses kaydı gibi
unsurlardaki kaliteli birleşim, bütçeye ek harcama getirmeden filme artı değer
katar. Bir servet harcamaya gerek kalmadan film, yüksek yapım değeri kazanır.
PROFITS - KÂR, KAZANÇ - Bu
çeşit terimler her yeni kontratta, gelirden alınan payla ilgili olarak, yeniden
belirlenir. Kimi şirketler standard
tarifi veya kendi alıştıkları tarifi kabul etmiş olsalar da tanımlar
hâlâ pazarlık ve tartışma konusudur. Her tür tanımı iki soru belirler:
1) hangi gelirler hesaba katılacaktır,
2) katılımcılara paylaştırılmadan önce bu gelirden neler
düşülebilir. Bu işteki çok kişi bir filmin gelirinde gerçek kârı belirleme
konusunda çıkarcıdır. Bu yüzden, müstakbel bir yatırımcı, kâr konusu
tartışılırken, becerikli, deneyimli bir danışmana başvurmalıdır.
PROJECTION - PROJEKSİYON-
1) Bir kişinin, sesini uzak bir mesafeye eriştirebilme yeteneği.
2) Bir filmi projektörden geçirerek, bunun ışığının yardımı ile
görüntüleri çok büyüterek bir perdeye yansıtmak.
3) Bir filmin gişe ve pazar gelirini tahmin etmek.
Bak. REAR SCREEN PROJECTION, BLUE SCREEN PROJECTION
PROJECTION BOOTH - MAKİNE DAİRESİ - Sinema salonunun gerisinde, içinde
projeksiyon makinesinin bulunduğu ve buradan filmin perdeye yansıtıldığı küçük
oda.
PROJECTIONIST
- MAKİNİST - Projeksiyon makinesini kullanan kişi.
PROJECTION
PRINTER - Bak. OPTICAL
PRINTER.
PROJECTION SYNC - PROJEKSİYON SENKRONU - Ses bandındaki sesle onun eşlendiği
kare arasındaki mesafe: ses, 35 mm.de
20 kare, 16 mm.de 26
kare öndedir.
PROJECTOR - PROJEKTÖR - Filmdeki
görüntüleri bir perdeye yansıtan aygıt. Yansıtma hızı 24 kare/saniyeye
erişince, hareket duygusu doğar.
PROP - AKSESUAR - PROPERTY sözcüğünün kısaltma-sı. Bir
filmin belirli bir sahnesinde kullanılan her türlü hareketli malzeme. Bir
oyuncunun ateşlediği tabanca aksesuar, duvarda asılı duran tüfek, kılıç gibi
şeyler set malzemesidir (SET
DRESSING).
PROPERTY-
1) Bak. PROP.
2) Bir sinema filminin temelini oluşturan herhangi bir fikir,
roman, kısa hikâye, makale, senaryo vb.
PROP PERSON/ PROPERTY MASTER - AKSESUARCI - Bir setteki tüm aksesuarların
bakımı, korunması ve yerleştirilmesinden sorumlu kişi.
PROP MAKER - Bir filmde
gerekli aksesuarları yapmakla görevli inşaat bölümü (marangoz vb. gibi)
elemanı. Aksesuarcı ile karıştırılmamalı.
PROPERTY SHEET - AKSESUAR LİSTESİ - Filmde kullanılacak tüm aksesuarların
liste ve kullanım programı.
PROTECTION
MASTER - Bak. CRI,
INTERPOSITIVE, MASTER POSITIVE.
PUBLICIST (= PRESS AGENT) -
REKLAMCI - Bir kişi, bir yer veya bir şeyin radyo, televizyon, gazete, dergiler
gibi araçlarla tanıtımı ve reklamını yapan kişi. Reklamın amacı, reklamı
yapılanı daha tanınan ve aranan hale getirmektir. Bir yapımdaki reklamcıya ekip
reklamcısı (Unit Publicist) denir.
PUBLICITY STILL - REKLAM FOTOĞRAFI, LOBİ
- Filmin reklamında kullanılmak için çekim öncesi, çekim sırasında ve çekim
sonrası çekilen fotoğraf.
PULLBACK - GERİLEME - Yakın planla
başlayan bir çekim sırasında kameranın araba üzerinde geriye doğru uzaklaşıp
orta plan veya uzak plana geçmesi.
PULL FOCUS - NET GEÇİŞİ - Ön plan net,
arka plan flu (bulanık) iken (veya tam tersi), net olanın flu, flu olanın net
hale geldiği yarı sanatsal plan.
PUP
- Puanı toplanabilen 500 vatlık küçük lamba.
PUSH (= FORCE
DEVELOP) - ZORLAMA, FORSE ETME - Bir filmi, daha yüksek bir
duyarlıktaymış gibi banyo etmek (100 ASA bir filmi 200 veya 400 ASA imiş gibi
yıkamak). Sonuçta görüntüler daha grenli (tanecikli) olacaktır ama kimi
durumlarda çok zayıf ışık çekimi yapabilmek için tek çözüm olabilir.
73
Q
QUARTER APPLE
- Normal takozun
çeyrek yüksekliğindeki takoz.
QUARTER LOAD - Silah ve patlayıcı cisimlerde normalin
çeyreği kadar patlayıcı doldurulduğunu belirten terim. Bak. HALF LOAD.
QUARTZ LIGHT - KUARTZ LAMBA - Tungsten halojen lamba ampulünü
belirten genel terim. Ampule doldurulan bir halojen gaz (iyodin, klorin,
bromin, flüorin veya astatin) ampulün kararmasını geciktirir ve doğru renk
ısısını korur.
QUICK CUT -
Bak. JUMP CUT.
QUIET ON THE SET - SETTE SESSİZLİK - Kamera çekime başlamadan
önce yönetmen yardımcısının verdiği komut. Yönetmen veya oyuncuların
çalışmasını engelleyecek kadar gürültü olduğu zamanlar da bu komut verilir.
R - KISITLI - RESTRICTED RATING sınıflamasını belirten
damga. Yanında ailesinden bir yetişkin olmayan 17 yaşından küçük seyirciler, bu
sınıfa giren filmin gösterildiği salona alınmazlar.
RACK-
1) Bir filmi kurgu masasından veya projektörden geçirmeyi belirten
eski bir terim.
2) Bir kareyi kamera, kurgu masası veya projektörün penceresine
yerleştirmek.
3)
Görüntü yönetmeninin, net
ayarını önceden belirlenmiş bir noktaya yapması için kamera operatörüne verdiği
kestirme komut.
RACK FOCUS -
MİZOPUAN - Konunun devamlı net olması için çekim sırasında objektifin netliğini
sürekli ayarlamak.
RACKOVER - ilk model film kameralarında,
üstündeki filmle beraber kızağı yana çekerek objektifin ardına buzlu cam
getiren mekanizma. Kamera operatörü provaları bu buzlu camdaki görüntüden
izlerdi. Bugünkü modern kameralarda çekimi objektiften izleme olanağı vardır.
RAILS - RAY
1)
Sette tepeden aydınlatma
için kullanılacak lambaların asıldığı yüksek sehpalar.
2) Kaydırma arabası rayları.
RAIN EFFECT -
YAĞMUR ETKİSİ - Bir sette (içerde veya dışarıda) yağmur etkisi yaratmak için
hortumlar, delikli borular ve fıskiyeler kullanılır. Çeşitli sistemler vardır.
En yaygın olan, standard yağmur
sistemidir. Yaklaşık 10 metre boyunda bir hareketli direğe bağlanan büyük bir
püskürtücüden oluşur. Daha gerçekçi olması için bütün alanı önceden ıslatarak
su birikintileri oluşması sağlanır, yerlere ve dış duvarlara ıslak görünümü
veren parlak bir madde sürülür.
RAMP - RAMPA
1) inişli çıkışlı alanda yürüyen oyuncuları izleyecek kaydırma
arabasının düzgün gidebilmesi için kurulan meyilli platform.
2) Bir dublörün, kaskadörün (STUNTDOUBLE) kullandığı taşıtın başka
bir taşıt üzerinden atlayabilmesi için kullanılan malzeme.
RANK CINTEL
- Telesine olarak bilinen, filmin video banda aktarım işlemini
yapan makinenin markası.
RATING - SINIFLAMA - Motion Picture Association of America'nın,
sinema filmlerini seyirciye göre sınıflandırma sistemi. Sınıflandırma
basamakları şöyledir: G - (General Audience) Serbest, herkes seyredebilir.
PG - (Parental Guidence suggested) Anne-Baba
refakati önerilir.
PG 13 - 13 yaşın altındaki
çocuklar için anne-baba refakati şarttır.
R - (Restricted) Kısıtlı. 17 yaş
altındakiler için anne-baba refakati şarttır.
X-21 yaşından küçükler
seyredemez.
MPAA, fragmanları da sınıflandırır, iki kategori vardır:
Serbest ve Kısıtlı. Kısıtlı bir fragman, ancak R veya X sınıfı bir filmle
gösterilebilir.
RATIO
- Bak. ASPECT
RATIO, SHOOTING RATIO
RAW STOCK - HAM FILM - Pozlcmmamış ve
yıkanmamış film.
REACTION SHOT - TEPKİ PLANI - Bir önceki planda veya çerçeve dışında
söylenen veya yapılan şeye tepki gösteren kişinin yakın planı.
READ-OKUMAK
1) Işıkölçerle ölçmek.
2)
Setteki bir cismin perdede
görünüp görünemeyeceğini gözle kararlaştırmak.! Is that sign too small to read on film?)
3) Senaryodaki bir sahne için kullanılmışsa, o sahnenin yumuşak,
kolay anlaşılır şekilde oynanacağını belirtir.
4) Oyuncu seçiminde kişilere kısa pasajlar okutarak bir çeşit
sınavdan geçirmek.
READER - OKUYUCU - Bir stüdyo veya yapım
şirketine sunulan proje malzemesini okuyup bunun bir özetini çıkartmak ve kendi
görüşlerini yazmakla görevli hikâye bölümü elemanı.
READING-OKUMA
1) Mevcut ışık değerinin ölçüsü.
2) Okuma provası.
3) Bir sahnenin sözlü bölümü. (I liked the reading in take 3 the best)
REALISATEUR - Yönetmen sözcüğünün
Fransızca karşılığı. Bak. METTEUR-EN-SCENE.
REAR SCREEN PROJECTION-ARKADAN
PROJEKSİYON - Genel olarak perdenin ön tarafından yapılan
projeksiyonun tersine, ışıkgeçirgen bir perdeye arka taraftan yapılan
projeksiyon. Bu sistem, sinema salonlarında çok ender olarak kullanılır. Asıl
kullanımı,
yapım sırasında görülür. Yolda
giden bir arabadaki iki kişiyi gösteren bir plan gibi dış geriplanlı bir
sahneyi stüdyoda çekmek daha kolaydır. Arabanın camlarından yollar, binalar,
ağaçlar gibi akıp giden manzaralar görürüz. Stüdyoda bu geriplanın yansıtıldığı
özel perdenin önündeki arabanın içinde oyuncular rollerini oynar. Yansıtılan
geriplan ya stok şutlardan (STOCK
FOOTAGE) seçilir, ya da ikinci ekip (SECOND UNIT) tarafından çekilir. Bu tür çekimlere işlemli plan (PROCESS SHOT) adı verilir.
Görüntü çok geniş bir alanı kapsıyorsa, daha karmaşık olan mat plan (MATTE SHOT, TRAVELLING MATTE) kullanılır.
RECORDING
- KAYIT - Önceden çekilmiş veya canlı
çekilen resim veya sesi manyetik banda kaydetme işlemi.
RECORDIST (= PRODUCTION
MIXER) - KAYITÇI, SESÇİ - Çekim sırasında sette ses kaydetmekle
görevli ekip elemanı.
RECOUPMENT
- Bir
yatırımcının parasının geri ödemesi. RE-DRESS - Bir
setin görünümünü değiştirmek. Bak. DRESS.
REDUCTION PRINT - DAR KOPYA -
Geniş bir negatiften daha dar bir şeride, örneğin, 35 mm negatiften 16 mm
şeride basılan kopya. Tersi işleme büyütme, agrandisman (BLOW-UP) denir.
REEL - BOBİN, KISIM - Film
şeritleri, projeksiyon makinesine takılmak veya depolanmak için plastik veya
madeni makaralara sarılır. Standard boyda bir 35 mm film makarası 300 metre (10
dakikalık) film alır. Çift kısım denen 600 metrelik makaraların kullanımı daha
yaygındır. 10 dakikalık kısım anlayışı öylesine yerleşmiştir ki, bir filmin
uzunluğu hâlâ kısım sayısıyla belirtilmektedir (36 kısım tekmili birden gibi).
REFLECTED
LIGHT - YANSIYAN IŞIK - Aydınlatılan konudan objektife yansıyan ışık. Bak. EXPOSURE METER.
REFLECTOR - REFLEKTÖR,
YANSITICI - Işığı istenilen yere yansıtmak için gümüş veya altın renkli yaldız
tabakalardan yapılan yansıtıcı pano. Beyaz kartondan veya tabaka köpükten
yapılmış reflektöre BOUNCE BOARD denir.
REFLEX CAMERA - REFLEKS KAMERA -
Bir aynalar sistemi yardımıyla objektiften gelen görüntüyü çekim sırasında da
izleme olanağı veren kamera. Bu sistem, paralaks hatasını ortadan kaldırır.
REGISTRATION PINS (= PILOT
PINS) - KONTRGRİF - Obtüratörün açıldığı pozlanma sırasında kamera
kızağının penceresindeki filmin diş deliğine girerek onun kıpırdamasını önleyen
tırnak, pim.
RELEASE-
1)
Bir filmi genel veya
sınırlı dağıtıma sokmak.
2)
Serbest bırakmak
(günlük işi biten bir oyuncuyu).
3)
Kontrat bağlantısını
çözmek (işten çıkarmak).
4)
(Basın) Reklam
bölümünün gönderdiği bildiri, haber.
5)
Filmi çekilen bir
kişinin, filmdeki görüntüsünün kullanılması için yapım şirketine verdiği izin
belgesi.
RELEASE NEGATIVE - Dağıtım
kopyalarının (RELEASE PRINTS) basımında
kullanılacak ana negatif.
RELEASE
PRINT - DAĞITIM KOPYASI - Sinemalarda gösterime hazır kopya.
REMAKE - YENİDEN YAPIM - Daha önce yapılmış bir filmin
yeniden çekimi. 'A star is borne - Bir Yıldız Doğuyor1
filminin Judy Garland/James Mason
ve Barbra Streisand/Kris
Kristofferson'un oynadığı her iki yapımı da, 1937'de çevrilen ve Janet Gaynor/Fredric March'ın oynadıkları orijinalin yeniden
yapımlarıdır.
REPLAY (=
PLAYBACK) -
1)
Kaydın iyi yapılıp
yapılmadığını kontrol etmek için bir görüntü veya ses bandını başa sarıp tekrar
izlemek.
2)
Filmin ses bandına
konacak olan müzik parçasını önceden kaydedip, oyuncuların bu müziğe göre dans
etmelerini veya davranmalarını sağlamak için çekim sırasında izletmek.
REPORT SHEETS - RAPOR - Kamera ve
ses bölümlerinin, her çekim (TAKE) hakkında bilgileri
yazdığı, hangi çekimlerin basılacağını, hangilerinin kötü olduğunu belirttiği
günlük rapor.
REPORT TO - Ekip elemanlarının
stüdyoda veya yerel mekânda (LOCAL LOCATION) çalışacağını ve
mesailerinin, sete geldikleri anda başlayacağını belirtmek için çağrı kağıdına
yazılan uyarı.
RE-RECORD-
1)
Görüntüleri veya
sesleri bir malzemeden başka bir malzemeye (film, bant, disk) aktarmak,
kopyalamak.
2)
Son miksajda birçok
ses kanalını biraraya getirmek.
RE-RECORDING MIXER - Bütün diyalog,
müzik ve ses etkisi bantları hazırlandıktan sonra bunların biraraya getirilip
yoğunluk dengelerinin düzenlendiği son miksten sorumlu ses mühendisi.
RE-RELEASE
-
YENİDEN DAĞITIM - Sinemalarda bir süre gösterildikten sonra dağıtımdan
kaldırılmış bir filmin yeniden dağıtıma sokulması.
RESIDUALS - Sendikanın kontratına göre oyunculara, yönetmenlere
vb. ödenen ve bir yazarın telif ücretine tekabül eden ek ücret.
RESOLUTION (=
RESOLVING POWER) - ÇÖZÜMLEME GÜCÜ-
1)
Bir objektifin
görüntüye aktarabildiği ayrıntı miktarı.
2)
Bir duyarkatın
tespit edebildiği ayrıntı miktarı.
RE-TAKE - YENİDEN ÇEKİM -
Daha önce çekilmiş bir sahnenin herhangi bir nedenle beğenilmeyip yeniden
çekilmesi.
RETICULATION - BURUŞMA -
Banyodaki ani ısı farkları veya kimyasal maddelerin etkisiyle, yıkanan filmin
jelatin tabakasında oluşan ve insan cildindeki çizgi ve kırışıkları andıran
buruşma.
RE-VAMP - Bir seti yeni bir
sekans (SEQUENCE) veya yeni bir yapım
için yeniden düzenlemek.
REVEAL - Karanlıktan
açılarak veya kamerayla gerileyerek henüz görülmemiş bir şeyi ortaya çıkaran
plan.
REVERSAL
DUPE - Bir pozitiften alınan dup pozitif. Bak. DUPE.
REVERSAL
FILM - DÖNÜŞLÜ FİLM Pozlanıp banyo edildikten sonra doğrudan pozitif görüntü
veren film.
REVERSE ACTION (REVERSE MOTION) - Filmdeki hareketleri geriye doğru gösteren teknik.
Özel etki (SPECIAL EFFECT) veya komik unsur
olarak kullanılır.
REVERSE
ANGLE SHOT/REVERSE - KARŞI AÇI - Bir önceki planın yaklaşık 180 derece
karşı açısından çekilen plan.
Genellikle,
karşılıklı konuşan iki kişiyi veya kapıyı açıp bir odaya giren oyuncuyu
gösteren sahnelerde kullanılır.
REVERSE SCENE - Baskıda sağ-sol
yönü ters döndürülen, böylece görüntünün, bir aynadan yansıyormuş gibi ters
göründüğü plan.
REVISION - REVİZYON -
Senaryonun, ciladan (POLISH) daha geniş, yeniden
tasarlamadan daha dar bir ölçüde elden geçirilmesi.
REWIND (i) - ANRULÖZ - Film bobinini bir makaradan diğerine
aktarmak için kullanılan ve biri boşaltan, diğeri saran makarayı taşıyan iki
koldan oluşan düzenek. Elektrik motoruyla çalışanları da vardır.
REWIND (t) - SARMAK - Bir anrulöz kullanarak filmi makaraya
veya takoza (CORE) sarmak.
RE-WRITES - Bak. REVISION.
RIFLE MIKE - Bak. SHOTGUN MIKE.
RIFLE SPOT - Uzun, dar bir huzme
veren spot lamba.
RIGGERS - Bir sette iskele
ve köprüleri kurmak ve buralara lambaları yerleştirmekle görevli ekip
elemanları.
RIGGING (i) - İSKELE, KÖPRÜ
- Sette lambaların asılacağı iskele veya köprü.
RIGGING (f) - Çekimden önce
stüdyoda köprülere ve iskelelere lambaları asmak.
RIM
LIGHT - Kon unun arkasından verildiği zaman halo etkisi yaratan ışık.
RISER - Oyuncuları,
aksesuarları vb. yükseltmek için kullanılan basamaklı yükselti, platform.
RITTER - Bak. WIND MACHINE.
ROLE - ROL - Bir
oyuncunun canlandırdığı oyun.
ROLL - BOBİN - Takoza (CORE) sarılı film şeridi.
Herhangi bir uzunlukta olabilir.
ROLLING TITLE (= CRAWL, CREEPING TITLE, RUNNING TITLE) - AKAN YAZI - Perdenin (SCREEN) altından yukarı
doğru hareket eden jenerik yazıları (CREDITS). Bu tarz yazı baş jenerikten
(FRONT CREDITS) çok son jenerik (END CREDITS) için kullanılır.
ROLL
IT/ROLL CAMERA/ROLL PLEASE/ROLLING - Bir
çekimin
(TAKE) başlamak üzere
olduğunu belirtmek için birinci yönetmen yardımcısının yüksek sesle söylediği
uyarı. Kamera ve ses kaydının başlaması için verilen işarettir (CUE). Ses kayıt makinesi
tam devrini bulunca sesçi "Speed" der, kamera
çalışmaya başlayınca kamera asistanı "Rolling" diye seslenir. Ancak
bundan sonra yönetmen "ACTION!"
(hareket,
oyun) komutu verir.
ROLL NUMBER - BOBİN NUMARASI -
Bir filmin bobinlerinin sırasını belirleyen numara.
ROOM TONE - ODA SESİ - Bir
odada hareket veya konuşma olmadığı halde varolan hava veya ambiyans sesi.
Vızıltı bandına (BUZZ TRACK) kaydedilen bu ses,
son miksajda konuşma bandıyla (DIALOGUE TRACK) birleştirilince,
konuşmalar arasındaki boşlukları doldurarak bir sahnenin seslerinin daha
gerçekçi olmasını sağlar.
ROSTER - Çeşitli birlik ve
sendikaların, işe başlamaya hazırolan üyelerinin gösterildiği liste.
ROSTRUM - PRATİKABL, YÜKSELTİ - Katlanabilen ayaklar üzerine
kurulan ve kamera veya bir lambayı yükseltmek için kullanılan yükselti.
ROUGH CUT - KABA KURGU - Bir filmin bütün sahnelerinin (SCENES), hikâyeyi kabaca
anlatacak şekilde, sırayla peşpeşe eklendiği ilk kurgu (EDITING) basamağı.
ROYALTY - TELİF ÜCRETİ -
Satışlardan alınan ve pazarlığa açık gelir yüzdesi. Bak. RESIDUALS.
RUN-BY - Hareketli bir
arabanın (ya da başka bir taşıtın) duran kameranın önünden geçtiği plan.
RUN LINES
-
Çekimden önce oyuncunun sözlerini prova etmesi, ezber geçmesi.
RUNNERS-
1)
Lamba, dekor
parçaları vb. aşıla bildiği köprü ve iskele.
2)
Yapımcı, yönetmen,
yapım yönetmeni için ufak tefek işlere koşan yapım yardımcısı (PRODUCTION ASSISTANT)
RUNNING SHOT - Hareket eden bir kişi veya cismi izlerken kendisi de
hareket eden kamera ile çekilen plan. Bak. TRACKING SHOT, DOLLY SHOT, TRAVELING SHOT.
RUNNING SPEED - GEÇİŞ HIZI - Filmin kamerada veya projektörde, ses bandının kayıt
veya dinleme sırasında makinede geçiş hızı. Filmin hızı kare/saniye (FRAMES PER SECOND),bandın hızı santimetre/saniye
veya inç/saniye (INCHES PER SECOND)
birimiyle
ölçülür.
RUNNING TIME - GÖSTERİM SÜRESİ -
Normal hızda gösterilen bir filmin toplam gösterim süresi. Bir sinema filminin
gösterim süresi genellikle 85-110 dakikadır.
RUN-OF-SHOW - Günlük ve haftalık
sözleşmelerin tersine, bir kişinin (genellikle bir oyuncunun) belirli bir
ücretle belirli bir süre için (tüm yapım süresi) -bu süre içinde kaç
gün
çalıştığına bakılmaksızın- işe alındığını belirten kontrat terimi.
RUN-THROUGH (=WALK-TH ROUGH) Bir sahnenin
oyuncular ve kamerayla yapılan provası.
RUSHES - Bak. DAILIES.
SAFE ACTION AREA - Film televizyonda
gösterildiği zaman, karenin ekranda izlenebilen bölümü.
SAFETY BASE (= SAFETY FILM) - YANMAZ FİLM - Asetat selülozdan yapılan ve yavaş alev
alan film tabanı. 1950 öncesinde filmler, çabuk alev alan nitrat tabanlıydı.
SAG - SCREEN ACTORS GUILD
sözcükleri
için kısaltma. SAMPLE PRINT - Bak. CHECK PRINT.
SANDBAG - KUM TORBASI - Set malzemesinin (GRIP PACKAGES) ana unsurlarından biri.
Heybe gibi iki cepli ve her cebi kum doldurulup ağzı dikilmiş, branda veya
plastikten yapılmış küçük torba. Sette kimi malzemenin (lamba ayağı gibi)
devrilmesini önleyen ağırlık olarak kullanılır.
SATURATION
-
DOYGUNLUK - Bir fotoğrafta görüntünün rengindeki yoğunluk derecesi. Doygunluk
ne kadar fazla olursa, renkler o kadar canlı ve zengin olur. Doygunluk
azaldıkça renkler zayıflar, pastelleşir. Az doymuş renkler çoğu zaman belirli
bir etki yaratmak için kullanılır.
SCALE - Sendika veya
meslek gruplarınca belirlenen asgari ücret. Deneyimli ekip elemanı, belirlenen
bu ücretin üstünde para alır.
SCALE
PLUS TEN - Genellikle oyuncu ücretinde yapılan bir uygulama.
Kişiye ücretinden başka, menajerinin ücretini ödemesi için, ücretinin yüzde onu
kadar fazla ödeme yapılır.
SCENARIO - SENARYO - İtalyan
kökenli bu sözcük yerine günümüzde SCREENPLAY sözcüğü
kullanılmaktadır. Eski sözcük bugün daha çok 'hikâyenin ana çizgisi, özeti'
anlamında kullanılmaktadır.
SCENE -SAHNE
1)
Bir sahne, belirli
bir mekânda (LOCATION) geçen veya kendi
içinde bir hareket bütünlüğü olan tek plandan veya planlar dizisinden
oluşabilir.
2)
Senaryo dökümünde (BREAKDOWN) sahne, mekân ve
zaman birliği içinde oluşan olay veya söylenen sözler anlamına gelebilir. Her
sahneye bir numara verilir. Genellikle bir oyuncunun sahneye girmesi veya
sahneden ayrılmasıyla sahne numarası değişmez ama bu, kesin bir kural değildir.
SCENE
DOCK - DEKOR DEPOSU - Dekorda kullanılan malzemenin depolandığı alan.
SCENE NAME - SAHNENİN ADI -
Olayın geçtiği mekânın adı veya bir olaya verilen ad (Amy'nin odası, bıçak atma
sahnesi).
SCENERY - Bir dekorun, mekân
duygusu uyandıran herhangi bir bölümü.
SCENIC ARTİST - Dekorda
kullanılacak bez panoları veya fon resimlerini boyayan sanatçı. Aynı zamanda
dekorları ve eşyaları retuşlayıp onları yaşanmış, kullanılmış, eskimiş hale de
getirir.
SCOOP - Geniş bir alanı
aydınlatabilen lamba.
SCORE (i) - FİLM MÜZİĞİ -
Filme eşlik ederek görüntüleri destekleyen müzik.
SCORE (f) - Belirli bir
filme müzik bestelemek.
SCORING
STAGE - MÜZİK STÜDYOSU - Müzisyenlerin, perdede gösterilen film bölümlerini
izleyerek film müziğini seslendirdikleri ve bu müziğin kaydedildiği ses
stüdyosu (SOUND STAGE).
SCRAPER - KAZIYICI - Yapıştırıcı ile film eklenirken duyartabakayı kazımak
için kullanılan araç.
SCRATCHES - ÇİZİK - Film
şeridinin yüzeyinde oluşan kazıntı izleri. Kamerada, laboratuar işlemleri
sırasında, en çok da projeksiyon makinesinde meydana gelebilir. Aşınmaya (ABRASIONS) göre daha ciddi bir
durumdur çünkü izler derindir ve duyartabakaya (EMULSION) zarar verebilir.
SCRATCH PRINT (= SLOP PRINT) - Kurgulanmış iş kopyasından (WORK PRINT) basılan kopya. Zaman
kazanmak isteyen kurgucunun isteği ile yapılır ve bir kopya negatif kesimciye,
bir kopya da miksaj ve senkron için sesçiye gönderilir.
SCREEN - PERDE - Film
gösterimi sırasında üzerine görüntünün yansıtıldığı yüzey.
SCREEN
ACTORS GUILD (SAG) - OYUNCULAR SENDİKASI
-
Ücret, çalışma
şartları vb. belirleyen oyuncular birliği.
SCREEN EXTRAS GUILD (SEG) - FİGÜRANLAR
SENDİKASI - SAG veya AFTRA kadar
güçlü olmamakla birlikte, kendi üyelerine öbür birlik ve sendikaların verdiği
hizmetlere benzer hizmetler verir.
SCREENING - Davetli bir
seyirci grubuna (arkadaşlar, akademi üyeleri, dağıtımcılar vb.) bir filmin
tamamı veya bir bölümünün izletildiği gösterim.
SCREENING
ROOM - GÖSTERİM ODASI - Küçük bir film izleme salonu. Her büyük stüdyonun,
her laboratuarın en az bir gösterim odası vardır. Çekilmekte olan bir filmin
günlükleri (DAILIES) veya her işlem
safhasında kontrol edilmek istenen bölümleri burada izlenir.
SCREENPLAY (=SCRIPT, SCENARIO) - SENARYO Karakterlerin davranışlarının, sözlerinin (DIALOGUES) ve çoğu zaman kamera
hareketlerinin belirtildiği, sahnelere ayrılmış, özel bir sayfa düzeninde
yazılmış olan ve bir filmin temelini oluşturan metin. Çekim sırasında senaryoda
değişiklikler yapılması sık rastlanan bir olaydır.
SCREENPLAY BY - SENARYOYU YAZAN -
Senaryo yazarına jenerikte verilen unvan. 'Yazan' (WRITTEN BY) unvanından farkı,
senaryoyu yazanın, özgün hikâyeyi yazandan ayrı kişi veya kişiler olduğunu
göstermesidir. 'Yazan' (WRITTEN BY), hem özgün hikâyeyi,
hem de senaryoyu aynı kişinin yazdığını belirten unvandır.
SCREEN TEST - DENEME FİLMİ - Bir
oyuncunun role uygun olup olmadığını anlamak veya bir kişinin perdede nasıl
göründüğünü izlemek için yapılan deney filmi.
SCREENWRITER
-
SENARYO YAZARI - Sinema filmleri ve televizyon için film hikâyesi, tretman,
senaryo yazan kişi.
SCRIM - Işık yoğunluğunu azaltmak için ışık kaynağının önüne
konulan, aralıklı örülmüş tel kafes.
SCRIPT-SENARYO - Bak. SCREENPLAY.
SCRIPT
BREAKDOWN - SENARYO DÖKÜMÜ - Bak. BREAKDOWN.
SCRIPT
SUPERVISOR (=CONTINUITY CLERK) - DEVAMLILIK YAZMANI - Her çekimde sözler (DIALOGUE), jestler, hareket,
kostümler, makyaj, kullanılan objektif vb. konularında ayrıntılı notlar tutarak
bunların plandan plana ve sahneden sahneye farklılıklar göstermesini önleyip,
devamlılığın sağlanmasıyla görevli ekip elemanı.
SECONDERY
COLORS - İKİNCİL RENKLER - iki asal rengin birleşmesinden oluşan renkler: sarı,
macenta ve siyan.
SECONDERY LOCATIONS - TÂLÎ MEKÂN -
Başoyuncular (PRINCIPAL PLAYERS) ve yardımcı
oyuncularda (SUPPORTING PLAYERS) olduğu gibi,
mekânlar da ana mekânlar ve ikinci derecede mekânlar diye sınıflandırılabilir.
Mekân aranırken önce ana mekânları, sonra bunların yakınında tâli mekânları
aramak doğru olur.
SECOND ASSISTANT CAMERAMAN - İKİNCİ KAMERA
YARDIMCISI - Birinci kamera yardımcısının (FIRST ASSISTANT CAMERAMAN) yardımcısı. Kamera
malzemesini hazırlar, kasetleri doldurup boşaltır, kamera raporlarını (CAMERA REPORTS) yazar ve her çekimin
başında veya sonunda klaket verir.
SECOND
ASSISTANT DIRECTOR - İKİNCİ YÖNETMEN YARDIMICISI Birinci yönetmen
yardımcısına (FIRST ASSISTANT DIRECTOR)
ve
yapım yönetmenine bağlı ve genellikle oyuncu ve ekipten sorumlu yapım bölümü
elemanı, iş davetiyeleri (CALL SHEETS), yapım raporu (PRODUCTION REPORTS), oyuncu raporu (ACTOR'S TIME SHEETS), figüranların
makbuzları gibi günlük kırtasiye işlemlerini yapmak ve gerekli yerlere
dağıtmak, birinci yönetmen yardımcısı ile yapım yönetmeni ve yapım bürosu
arasında bağlantı kurmak, figüranların ve kalabalığın yerleştirilmesi ve
kontrolunda birinci yardımcıya (FIRST AD) yardım etmek, eğer varsa, birlikten
gönderilen yönetmen yardımcısı stajyerinin (DGA TRAINEE) çalışmasını
düzenleyip kontrol etmek de görevleri arasındadır, ikinci ekipte (SECOND UNIT) birinci yardımcılık
görevi yapabilir. Bak. KEY SECOND AD, SECOND SECOND.
SECOND CAMERA - İKİNCİ KAMERA - Bir sekansı (SEQUENCE) ana kamerayla aynı
zamanda çeken ek kamera. Zor veya tekrarlanması imkânsız sahnelerde (bir
binanın yıkılışı, bir benzin istasyonunun havaya uçması vb.) kullanılır. Bak. MULTICAMERA.
SECOND
CAMERAMAN - İKİNCİ KAMERAMAN - Bak. CAMERA OPERATOR.
SECOND
FEATURE (= B PICTURE) - İKİNCİ FİLM - iki film gösteren sinemada
ikinci değerdeki film.
SECOND SECOND - Bir yapımda tek
ikinci yönetmen yardımcısının yetişemeyeceği yoğunlukta kalabalık sahneler
olduğu zaman, onun yönetiminde çalışacak bir veya birkaç ikinci yardımcı daha
birkaç günlüğüne işe alınır. Taksi Şoförü1 (Taxi Driver) filmi New York sokaklarında ve gece
çekildiği için çok karmaşık bir yapım düzeni vardı ve bir ayrıcalık olarak
filmin tamamında iki ikinci yönetmen yardımcısı çalıştı.
SECOND UNIT - İKİNCİ EKİP - Uzak
yerlerde çekilen geri planlar (BACKGROUND), işlemli planlar (PROCESS SHOT) için çekilen geri
planlar, ara planlar gibi baş oyuncuların bulunmadığı veya çok kameralı çekimin
yapıldığı sahnelerde çalışan ek yapım ekibi. Bu ekibi, ikinci ekip yönetmeni (SECOND UNIT DIRECTOR) yönetir. Çoğu zaman,
ikinci yönetmen yardımcısı, ikinci ekibin birinci yönetmen yardımcılığını
yapar. Sendikaya bağlı olmayan yapımlarda kamera operatörü, ikinci ekibin
görüntü yönetmenliğini üstlenebilir.
SECOND
UNIT DIRECTOR - İKİNCİ EKİP YÖNETMENİ - Başoyuncuların (PRINCIPAL PLAYERS) bulunmadığı
sekansları yönetmekle görevli kişi. Bak. SECOND UNIT, INSERT.
SECOND UNIT DIRECTOR OF PHOTOGRAPHY - İKİNCİ EKİP GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ - ikinci ekip sınıfına
giren sahneleri çekmek için işe alınan kameraman. Ana ekibin çekmeye zamanı
olmadığı, özel beceri ve malzeme gerektiren (sualtı çekimleri gibi), uzak bir
mekânda çekilecek sahneler veya ara planlar, ikinci ekip görüntü yönetmeni
kiralama nedenleridir. Birinci ekibin kamera operatörü ve birinci kamera
yardımcısı, ikinci ekibin görüntü yönetmeni ve kamera operatörlüğüne terfi
ettirilebilir.
SEG - SCREEN EXTRAS GUILD sözcüklerinin
kısaltması.
SEGUE - Radyodan ve televizyonun ilk günlerinden gelen bir
terim. Kısa bir müzik parçası eşliğinde bir sahneden öbür sahneye geçmeyi
belirtir. Bak. MUSIC BRIDGE.
SELSYN MOTOR - iki makineyi
(kamera ve ses kayıt makinesi gibi) uyumlu ve eşzamanlı çalıştırmak için
kullanılan motorun markası.
SENIOR - 5000 vatlık spot
lamba.
SENSURROUND - Universal stüdyoları
tarafından geliştirilen ses sistemi. Ses bandına düşük frekanslı titreşimler
katarak olayın inandırıcılığını arttırır (EARTHQUAKE filminde olduğu
gibi).
SEPARATION NEGATIVES - Üç şeritli
(THREE-STRIPE) TECHNICOLOR sisteminde
kullanılan ve her biri bir asal renge duyarlı üç ayrı şeritten oluşan negatif.
SEQUENCE
-
SEKANS - Mekân (LOCATION), olay (ACTION), zaman veya hikâye
bütünlüğü içindeki planların oluşturduğu bölüm.
SERIES - DİZİ - Yarım veya bir
saatlik bölümler halinde haftalık veya günlük yayınlanan televizyon programı.
SET - SET - Film veya televizyon programının çekildiği iç
veya dış mekân. Bir setin görünümünden yapım tasarımcısı (PRODUCTION DESIGNER) veya sanat yönetmeni
(ART DIRECTOR) sorumludur.
SET DECORATOR - SET DEKORATÖRÜ -
Bir seti, sahnenin karakterine uyacak şekilde mobilya ve aksesuarlarla dekore
eden, 'giydiren' (DRESSING) kişi.
SET DESIGNER - SET TASARIMCISI -
Sanat yönetmeni (ART DIRECTOR) veya yapım
tasarımcısının (PRODUCTION
DESIGNER) tarifi ve çizimine göre bir setin yapımını planlayan
kişi.
SET
DRESSING - Bir seti dekore etmek için kullanılan mobilya, perde
vb. malzeme.
SET ESTIMATOR - Setlerin yapımının
maliyet tahminlerini yapmakla görevli sanat bölümü elemanı.
SET-UP - Çekimden önce kamera, ışıklar ve diğer malzemeyle
oyuncuları yerlerine yerleştirip seti düzenlemek.
SFX-SOUND EFFECTS sözcüklerinin
kısaltması.
SHARED
CARD - ORTAK KARTON - Jenerikte bir seferde birden çok ismin göründüğü yazı.
SHARP - NET - Doğru
odaklanmış objektifin verdiği keskin-berrak görüntü.
SHOOT (i) - ÇEKİM - Bir filmi veya televizyon programını
görüntüleme çalışması.
SHOOT (f) - ÇEKMEK - Bir filmin veya televizyon programının bir bölümünü
veya tamamını görüntülemek.
SHOOTING
COMPANY - Bir filmin çekimini gerçekleştiren ekip.
SHOOTING RATIO - ÇEKİM ORANI -
Çekilen negatifin uzunluğunun, gösterim kopyasının (RELEASE PRINT) uzunluğuna oranı.
4:1 ekonomik oran, 20:1 müsrif oran olarak kabul edilir. Luis Bunuel, 1:1 çekmesiyle ünlüydü.
SHOOTING SCHEDULE - ÇEKİM PLANI -
Senaryodaki her sahnenin ne zaman çekileceğini, çekimde nelerin, kimlerin
gerekli olduğunu ayrıntılarıyla gösteren liste. Döküm sayfaları ve yapım
tablosundaki (PRODUCTION BOARD) bilgilerden
yararlanılarak hazırlanır.
SHOOTING SCRIPT - ÇEKİM SENARYOSU -
Tüm diyaloglar (DIALOGUE), ayrıntılı kamera
pozisyon ve hareketleri ve diğer bilgileri içeren son şekliyle onaylanmış ve
yönetmenin kullandığı senaryo.
SHORT SUBJECT (= SHORT) - KISA FİLM - 30
dakika veya daha kısa süren film.
SHORT END - PARÇA - Pozlanmış
bölüm kesilip kasetten çıkarıldıktan sonra artan pozlanmamış kısa film parçası.
Pek çok öğrenci filmi ve deneysel film, parçalarla yapılmıştır.
SHOT - PLAN - Kesintisiz
tek bir çekimle (TAKE) görüntülenen bölüm.
Bak. SEQUENCE, SCENE.
SHOTGUN
MIKE - TÜFEK MİKROFON - Çok
dar bir alandaki sesi alan tevcihli mikrofon (DIRECTIONAL MIKE). Alan açısı, tevcihli
mikrofondan çok daha dardır.
Tevcihli mikrofonu
normal objektif kabul edersek, tüfek mikrofon teleobjektiftir.
SHOW
CARDS - Bak. CUE CARDS.
SHRINKAGE - DARALMA, BÜZÜLME - Uzun süre depolanma veya laboratuar
işlemleri sırasında nem kaybı yüzünden filmin boyutlarında meydana gelen
daralma. Bunun sonucunda görüntünün şekli bozulabilir ve gösterim sırasında
film yırtılmaya yatkındır.
SHUTTER - OBTÜRATÖR - Film
kamera kızağında hareket halindeyken pencereyi kapatan, kare yerinde hareketsiz
kaldığı an pencereyi açarak duran karenin pozlanmasını sağlayan kamera parçası.
SHUTTLE - MEKİK - Kamerada
grifi taşıyan ve onun değişik yönlerdeki hareketlerini sağlayan parça.
SIDE CAR
MOUNT - ARABA YANI MONTÜR - Kamerayı bir arabanın yanına tutturmak için
kullanılan araç.
SIGNATORY
-
Bir birlik veya sendika ile uyuşma anlaşması imzalamış olan şirket.
SILENT (= SILENT BIT) - SESSİZ ROL - Söz
söylemeyen, fakat sahnedeki olaya katılan oyuncu. Örneğin, başoyuncunun
tabağına çorba dolduran garson, sessiz roldür. Masalar arasında dolaşan başka
bir garson, figüran (EXTRA) kabul edilir.
SILENT
PRINT (= PICTURE PRINT) - Ses bandı (SOUND TRACK) olmayan pozitif
kopya.
SILENT SPEED - Görüntülerin yanında ses kullanılmayacaksa, filmin
hızının 16-18 kare/ saniye olması yeterlidir.
SILHOUETTE
- SİLÜET - Arkadan aydınlatıldığı için kameraya bakan tarafında
ayrıntı görülmeyen, sadece kütlesinin çevre çizgisi ile ayırdedilen kişi veya
cisim.
SILK (= BUTTERFLY) - İPEK - Çekim
sırasında sert ışığı yumuşatmak için kullanılan büyük dikdörtgen beyaz kumaş.
Çoğunlukla dış çekimlerde kullanılır.
SINGLE
BROAD - Bak. BROAD.
SINGLE CARD - TEK KARTON - Jenerikte perdede tek kişinin adını
gösteren yazı. Ortak kartona göre daha avantajlıdır.
SINGLE FRAME EXPOSURE - TEKKARE ÇEKİM -
Filmin, her seferinde bir (veya iki) kare pozlandirildiği canlandırma (ANIMATION) sineması ve duraksamalı
çekim (TIME LAPSE) tekniği.
SINGLES - TEKLER - Bir
sahnenin (SCENE) destek-örtü plânları
(COVERAGE) çekilirken yönetmen,
sözünü söyleyen veya söyleneni dinleyen (REACTION SHOT) oyuncuları tek tek
görüntüleyen planlar çeker. Bu planlara, o oyuncunun tekleri denir. Tekler,
yakın plan, bel plan veya boy plan gibi değişik ölçeklerde olabilir, yeter ki
tek oyuncuyu görüntülesin.
SINGLE SYSTEM
-
TEKLİ SİSTEM - Aynı film şeridine hem görüntü, hem de ses kaydedilen tarz. Ses
kalitesi, görüntü ve sesin ayrı ayrı kaydedildiği ikili sistemdeki (DOUBLE SYSTEM) kadar iyi
olmadığı ve kurguda sorunlar yarattığı için günümüzde yalnız haber filmlerinde
ve kimi belgesellerde (DOCUMENTARY) kullanılmaktadır.
SKIP FRAMING - KARE ATLAMA - Her iki veya üç karede bir kareyi (FRAME) basarak hareketi
hızlandıran optik baskı tekniği. Bak. DOUBLE PRINTING.
SKY FILTER - GÖKYÜZÜ FİLTRESİ - Siyah-beyaz çekimlerde kullanılan
ve görüntüde fazla aydınlık olan gökyüzünü koyulaştıran filtre.
SLATE (= CLAPSTICKS, CLAPPERBOARD) - KLAKET - Üst
kenarıda menteşeli bir çubuk bulunan yazı tabelası. Üzerine filmin, yönetmenin,
görüntü yönetmeninin adları, bobin, sahne ve plan numarası, çekim sayısı ve
tarih yazılır. Kurguda her çekimin görüntü ve sesinin eşlenmesini sağlar. Ancak
klaket verildikten sonra 'başla' veya 'hareket' komutu verilir.
SLEEPER - Herkesin
beklediğinin tersine, büyük gişe başarısı sağlayan film.
SLOP
PRINT - Bak SCRATCH PRINT.
SLOW MOTION - YÜKSEKKARE - 24 kare/saniyeden yüksek hızla çalışan
kamerayla çekilen görüntülerde elde edilen etki. Tersi düşük karedir (ACCELERATED MOTION).
SLUG - AMORS - iş kopyasında
yırtılmış, eksik veya sonradan yerine konacak bir planın yerine geçici olarak
konan yanık veya bozuk film şeridi. Bak. FILL.
SMOKE/FOG EFFECTS - DUMAN/SİS ETKİSİ -
iç veya dış mekânda makineyle yapılan, gerçekçi ve çabuk elde edilen sis veya
duman etkisi. Tehlikesiz ve uzun süre kalıcıdır.
SMPTE - SOCIETY OF MOTION
PICTURE AND TELEVISION ENGINEERS sözcüklerinin
kısaltması.
SNEAK PREVIEW - izleyicinin tepkisini ölçmek veya piyasada söylenti
yaymak için bir filmi vizyona çıkmadan önce bir sinemada oynatmak. Bu
gösterimden sonra izleyicinin tepkisine göre filmde değişiklik yapılması çok
rastlanan bir şeydir.
SNOOT - BORU - Işığı sette
belirli bir yere yöneltmek için ışık kaynağının önüne takılan koni şeklinde
boru.
SNOW EFFECT - KAR ETKİSİ - Kar
yağması gereken sahnelerde kuştüyü veya rendelenmiş plastik köpükle yapılır.
SOCIETY OF MOTION PICTURE AND TELEVISION ENGINEERS
(SMPTE) - Sinema ve televizyon
endüstrisinde teknik standartlar koyan meslek kuruluşu.
SOFT - YUMUŞAK - Düşük
kontrastlı negatifi veya kopyayı belirten terim.
SOFT FOCUS - FLU, BULANIK - Kamera yardımcısı (FOCUS PULLER) objektifi (LENS)
gerekli yere odaklamadığı zaman görüntünün (IMAGE) berrak olmadığını,
bulanık göründüğünü belirtmek için kullanılan terim. Bu durum, bilinçli olarak
romantik bir etki veya pus etkisi elde etmek için tül, vazelin veya yumuşatma
filtresi (DIFFUSION FILTER) kullanılan
durumlarla karıştırılma malıdır.
SOFT LIGHT - YUMUŞAK IŞIK, SOFT
LAMBA - Işık kaynaklarının önüne konan dağıtıcılarla (DIFFUSERS) veya filtrelerle (GELS) sağlanan, gölgelerin
en az belli olacağı ışık tarzı. Aynı zamanda özel türde bir lambanın da adı.
SOFT WIPE - YUMUŞAK SİLME - Sınır çizgisi keskin olmayan silme (WIPE).
SOUND - SES - Bir filmin, manyetik bant veya şeride kaydedilen
işitsel (AUDIO) kısmı. Müzik, etki, konuşma gibi değişik bağımsız kanallara (TRACK) kayıt yapılır, sonra
bunlar tek kanalda birleştirilip 'bileşik ses kanalı' (Composite Sound Track) elde edilir.
SOUND CAMERA - SESLİ ÇEKİM
KAMERASI - Özel tasarlanmış, çekim sırasında mekanik kısımların sesini
mikrofonun duyamayacağı kadar iyi ses yalıtımı yapılmış kamera. Bak. BARNEY.
SOUND CREW - SES EKİBİ -
Genellikle üç kişiden - ses kayıtçı (PRODUCTION MIXER/ SOUNDMAN/ RECORDIST), bum operatörü (BOOM OPERATOR) ve kablocu (CABLE PULLER) - oluşan ses kayıt
ekibi.
SOUND EFFECTS (SFX) - SES ETKİSİ - Ses bandında, müzik ve konuşmalar dışındaki her türlü
yapay veya doğal seslerin kayıtlı olduğu bölüm. Kapı açılması, kuş cıvıltısı,
bardak kırılması gibi sesler ayrı olarak kaydedilir (WILD SOUND) veya arşiv
bantlarından aktarılır.
SOUND
SPEED - SES HIZI - Eşzamanlı (IN SYNC) ses çekimi
yapılırken filmin kameradan geçiş hızı.
SOUND STAGE - SESLİ ÇEKİM
STÜDYOSU - Genellikle filmlerin iç sahnelerinin çekimlerinin yapıldığı geniş,
ses yalıtımlı film stüdyosu.
SOUND STRIPE - Film şeridinin
kenarına kaplanan ince manyetik tabaka.
SOUND TRACK-
1)
Bir filmin üç veya
dört kanala ayrılan işitsel bölümü: sözler (DIALOGUE), müzik, etki (EFFECT) ve ek etkiler için
yedek bir kanal. Bu kanallar birleştirilip (MIX) optik ses kanalı üretilir ve laboratuarda film
şeridinin kenarına aktarılır.
2)
Bir filmin müzikleri
kaydedilerek satışa çıkarılan plak, bant ve kompakt disk.
SOUP - Filmlerin yıkandığı
(DEVELOPMENT) kimyasal banyolar (DEVELOPER) için kullanılan argo
terim.
SPAGHETTI WESTERN - 1960'larda pek
yaygın olan bir film türü, İtalya'da küçük bütçelerle çekilen kovboy
filmleriydi. Oyuncu Clint Eastwood ve yönetmen Sergio Leone bu filmlerle ün
kazandılar.
SPECIAL CAMERA OPERATOR - Sualtı, stedikam,
hava çekimleri gibi özel kamera şartlarında uzmanlaşmış kamera ekibi (CAMERA CREW) elemanı, işin
uzunluğu ve karmaşıklığına göre genellikle günlük ücretle işe alınırlar.
SPECIAL EFFECTS (SP-FX) - ÖZEL ETKİ - Özel,
olağanüstü olan ve yaratılması gereken etki. Dekorda normal çalışan bir
lavabodan 'Yıldız Savaşlarındaki karmaşık etkilere kadar çok çeşitli tarzlarda
olabilir. Hava, su, ateş ve bunların her türü (yağmur, çamur, kar, fırtına, çığ
vb.), özel etki bölümünün (SPECIAL EFFECTS DEPARTMENT)
sorumluluğundadır. Bak. BLUE SCREEN SHOT,
CHROMA KEY, MATTE SHOT, MINIATURE.
SPECIAL EFFECTS DEPARTMENT - ÖZEL ETKİ BÖLÜMÜ - Bir yapımdaki bütün özel etkilerden sorumlu yapım
ekibi (PRODUCTION CREW) bölümü (bazan da
özel bir yapım şirketi).
SPECIAL
PORTABLE CAMERA - Çekimde akıcı hareketler yapabilmek için PANAGLIDE
ve STEADICAM gibi sistemlere bağlanabilen kamera. Sehpa (TRIPOD) veya
kaydırma arabası (DOLLY) üstündeki kamera ile
çekilemeyecek sahneleri çekmek için kullanılır.
SPEED (i) - HIZ
1)
Filmin kamera,
projektör veya basıcının kızağından geçerken kare/ saniye (FRAMES PER SECOND) birimi ile ölçülen
geçiş hızı. 35 mm filmin normal geçiş hızı 24 kare/saniyedir. Bak. FOOTAGE.
2)
Bir ham filmin ASA,
DİN, ISO sayılarıyla ölçülen ışığa duyarlığı.
SPEED! (f) - HIZ! - Çalışmaya başlayan ses kayıt aracı
istenen hıza ulaştığında, ses teknisyeninin yönetmen için yüksek sesle verdiği
uyarı.
SP-FX - SPECIAL EFFECTS sözcüklerinin
kısaltması.
SPIDER - ÜÇGEN - Kamera sehpasının yerde kaymaması için
kullanılan bağlantı parçası.
SPIDER
BOX - BAĞLANTI KUTUSU - Birçok kabloya elektrik bağlantısı sağlamak için
kullanılan ara bağlantı parçası.
SPILL LIGHT - Sette, olmaması
gereken bir yere veya cisme düşen aşırı ve istenmeyen ışık.
SPLICE - EK - iki film şeridinin birleştirilmesi, iki şekilde
yapılabilir: Sıcak ek (HOT SPLICE) veya yapışkanlı ekte
(CEMENT SPLICE) parçaların
birleşecek uçları kazınarak özel bir yapışkanla yapıştırılır. Bantlı ekte (TAPE SPLICE) uçlar, yapışkan
bantla birleştirilir.
SPLICER - YAPIŞTIRICI -
Filmleri eklemek için kullanılan araç. Yapışkanlı ek ve bantlı ek için ayrı
türleri vardır.
SPLIT
FOCUS - ARA NET - Biri ön, biri arka plandaki iki kişi veya cismi de net
görüntüleyebilmek için objektifi bu iki nokta arasında bir yere odaklama
yöntemi.
SPLIT REEL - AYRILIR BOBİN - iki yanağı göbekten ayrılabilen makara. Filmi sarıp
yanakları ayırınca bobin takozun (CORE) üstünde kalır.
SPLIT SCREEN - BÖLÜNMÜŞ RESİM -
Birden fazla görüntünün (IMAGES) aynı karede (FRAME) birleştirilmesi
temeline dayanan özel etki (SPECIAL EFFECT).
'Thomas Crown Affair', bu tekniğin örnekleri yönünden zengin bir filmdir.
1960-1970 yılları arasında çok kullanılan bu etki, optik basıcıda
gerçekleştirilir.
SPOTLIGHT
(= SPOT) - SPOT - Işık huzmesi daraltılıp genişletilebilen
lamba. Film çekiminde en çok kullanılan lamba türüdür.
SPOTTING SESSION - Yapım sonrasında
(POST PRODUCTION) yönetmen, besteci ve
kurgucunun, filmin müziklerinin hangi görüntüler üzerine düşeceğini
kararlaştırdıkları toplantı.
SPROCKET
HOLE - PERFORE, DİŞ DELİĞİ - Bak. PERFORATIONS.
SPROCKETS - TAMBUR - Kamera,
projektör veya basıcıda (PRINTER) film şeridinin
ilerlemesini sağlayan dişli makaralar.
SPUN - CAM YÜNÜ - Işıkları yumuşatmak için ısıya dayanıklı
olan cam yünü tabakalar kullanılırdı. Bugün bu iş için plastik tabakalar
kullanılıyor.
SQUEEZE LENS
-
SIKIŞTIRAN OBJEKTİF - Anamorfik objektif için kullanılan endüstri terimi.
SQUIB - FÜNYE - Bir hedefe kurşun isabet etmesi etkisi
yaratmak için kullanılan, elektrikle uyarılan düzenek, iki kablonun uçları
kimyasal bir maddeye bağlanır. Elektrik verildiğinde kablo uçlarında kısa devre
olur ve küçük bir patlama meydana gelir. Bu düzenek bir oyuncunun üstünde
kullanılacaksa, oyuncunun vücudu ile fünye arasına bir koruyucu tabaka konur,
böylece patlama dışarı doğru olur. Fünyenin yanına kan dolu küçük bir torba
konarak 'vurulmanın' gerçekçi olması sağlanır.
STAGE -
1) Tiyatro
sahnesi.
2)
Dekorların kurulup
film çekiminin yapıldığı iç veya dış mekân.
STANDARD SCRIPT FORMAT - STANDART SENARYO
FORMU - Senaryonun daktilo edilmesinde tercih edilen tarz. Değişik bir tarzda
yazılacak olursa, yapım yönetmeni (PRODUCTION MANAGER) için sahnelerin
çekim süresini hesaplamakta zorluk çıkabilir.
STANDARD STOCK - STANDARD HAMFİLM -
35 milimetre genişliğindeki film.
STAND-IN
-
PROVA DUBLÖRÜ - Bir sahne hazırlanıp ışıklar düzenlenirken, bir yıldızın
dublörlüğünü yapan kişi.
STANDING
SET - SÜREKLİ DEKOR - içerde veya dışarıda sürekli korunan dekor.
STAR - YILDIZ - Baş roldeki ünlü oyuncu. Çoğu zaman sadece
bir yıldızın rolü kabul etmesi, projenin finans sorunlarının çözülmesini
sağlar.
STARTED - Bir oyuncunun
çalışmaya başladığı ilk iş gününü belirtir. Bir takım kurallar bu günü temel
alarak uygulanacağından, ilk iş gününü doğru saptamak önemlidir.
START MARK - START, BAŞLAMA İŞARETİ - Eşlemeyi (SYNCHRONIZATION) sağlamak için
bobinin amorsuna (LEADER) ve ses şeridine (SOUND TRACK) konan işaret (CUE).
STATIC MARKS - STATİK İZLERİ - Hızla açılan pozlanmamış film bobininde oluşan statik
elektrik izleri. Genellikle soğuk havada oluşur.
STEADICAM - STEDİKAM -
Sehpasız kullanılan kameranın sarsılmaması için yapılmış özel araç. Bu buluş
1977 yılında özel bir Akademi (Oskar) ödülü aldı.
STEENBECK
-
Bir kurgu masası markası.
STEP DEAL - AŞAMALI ANLAŞMA -
Her basamağın sonucuna göre öbür basamağa devam edip etmemeye karar verilen
senaryo geliştirme yöntemi: sinopsis, tretman, ilkyazım gibi.
STEP OUTLINE - Bak. SYNOPSIS.
STEP PRINTING - TEKKARE BASKI -
Olası kıpırdamaları kesinlikle önlemek için her karenin kontrgrifle (REGISTRATION PINS) tutularak teker
teker basıldığı optik baskı yöntemi. Özellikle geriplan projeksiyonunda ve
travelig matta kullanılacak planların baskısı böyle yapılır.
STEREOPHONIC SOUND - STEREO SES -
1950'den beri pek çok geniş perde (WIDE SCREEN) filmde kullanılan
ses düzeni. Günümüzde pek çok standart formatlı film (düz film) de stereo sesli
kopyalarla dağıtıma girmektedir. Sese gerçeklik ve hareket duygusu katar.
Özellikle müzik ve ses etkileri için önemlidir.
STEREOSCOPIC CINEMA (= 3-D) - ÜÇBOYUTLU SİNEMA
Özel camlı gözlüklerle seyredildiği zaman perdedeki görüntüye üç boyutlu etkisi
veren teknik. Bu filmlerin çekimi de özel kameralarla yapılır.
STILL-FOTOĞRAF -
1)
Fotoğraf makinesi
ile saptanmış görüntü.
2)
Bir oyuncunun veya
filmdeki bir sahnenin reklam amacıyla kullanılan 18x24 boyutta fotoğrafı.
STILL PHOTOGRAPHER - SET FOTOĞRAFÇISI - Devamlılığın sağlanması veya reklamda kullanmak
amacıyla sette fotoğraf çekmekle görevli kişi.
STOCK (= RAW
STOCK) - HAM FİLM - Pozlanmamış ve yıkanmamış film.
STOCK FOOTAGE (= LIBRARY
FOOTAGE) - STOK ŞUT, ARŞİV PLAN
- Çok değişik konuların önceden çekilip arşivlenmiş ve yeni bir yapımda
kullanılabilecek planları. Yeniden çekimleri pahalı, zor veya imkânsız olan
durumlarda kullanılır.
STOP - DİYAFRAM - Bak. APERTURE, F-STOP, T-STOP.
STOP DOWN - DİYAFRAM KAPAMAK -
Objektiften geçen ışık miktarını azaltmak ve alan derinliği (DEPTH OF FIELD) sağlamak için
diyaframı kısarak objektifin açıklığını azaltmak.
STOP
FRAME - DONUK KARE - Bak. FREEZE FRAME, HOLD
FRAME.
STOP MOTION - DURAKSAMALI ÇEKİM - Her bir veya iki kare pozlamadan (EXPOSURE) sonra çekilen cismin
kıpırdatıldığı canlandırma sineması (ANIMATION) tekniği. Cansız
cisimlerin hareket ettiğini gösteren reklam filmlerinde sıkça kullanılır.
STORY ANALYST - HİKAYE ARAŞTIRICI
- Bir stüdyonun veya şirketin hikâye bölümüne her hafta verilen film konusu
içerebilecek edebi eserleri (senaryo, tretman, roman, hikâye vb.) okuyup
inceleyen hikâye bölümü elemanı. Bak. READER.
STORYBOARD
-
STORİBORD, TASLAK - Bir filmin kimi sekanslarının veya tamamının görüntülerinin
çekildiği zaman nasıl görüneceklerini gösteren çizim veya fotoğraflardan oluşan
taslak. Alfred Hitchcock, filmin
SUBJECTIVE
CAMERA - KAMERA-GÖZ - Bak. POINT OF
tüm
planlarının taslağını yapmadan çekime başlamamakla ünlüydü. Taslaklar, reklam
filmlerinde çok kullanılır. Reklam ajansı bunları müşterisine gösterip onayını
alır, sonra çekimi gerçekleştirmesi için yapım şirketine verir.
STORY EDITOR - Bir stüdyonun
hikâye araştırmacılarının danışmanı olan hikâye bölümü elemanı. Araştırmacıların
raporlarını okuyup, geliştirmek için eserin satın alınıp alınmaması önerisiyle
patrona iletir.
STRAIGHT
CUT - KESME - Araya bir optik etki katmaksızın bir plandan öbürüne geçmek.
STREAMER - Erime (FADE), ses erimesi, geçme (DISSOLVE), yazılar (TITLE) gibi özel etkilerin
nerelerde uygulanacağını optik baskı laboratuarına, ses mühendisine, efektöre
belirtmek için kurgucunun, iş kopyası üstüne çizdiği işaretler.
STRESS
MARKS - Negatifteki sürtünme veya sıkıştırmadan dolayı kopyada oluşan çizik.
Bak. ABRASIONS.
STRIKE-
1-
Çekim tamamlandıktan
sonra bir seti yıkmak. Günlük iş kopyalarını görmeden dekor yıkılmaz.
2- Grev.
3-
Bir negatiften kopya
basmak.
STRIPE - Manyetik sesli kopya yapılacağı zaman film şeridinin
kenarına kaplanan manyetik tabaka. Son şeklini alan ses şeridi, bu manyetik
tabakaya aktarılır.
STROBE - STROBO - Kısa
aralıklarla yanıp sönen ışık altındaki hareketli cismin filmi çekildiğinde
beliren sarsak, kopuk hareket etkisi. Bu etki genellikle, pozlamalar arasındaki
aralıklarla cismin hareketi arasındaki uyumsuzluktan doğar.
STUDIO - STÜDYO (YAPI) - Ön hazırlıklar, yapım ve yapım sonrası
için yapım şirketlerine hizmet veren bürolar, çekim platoları, kurgu odaları,
seslendirme salonları gibi birarada kurulmuş yapılar.
STUDIO - STÜDYO (KURULUŞ,
ŞİRKET) - Film ve televizyon gösterileri geliştiren, yapan ve dağıtan kurum,
şirket. Hollywood'un eski günlerinde
stüdyolar çok daha güçlü ve kendilerine yeter haldeydi. Yapımcı, yönetmen,
oyuncu ve yazarları maaşla ve kontratla kendilerine bağlar, sanat, kostüm,
makyaj, reklam bölümleri kurarlardı. Proje tasarımından, bitmiş kopyanın
dağıtımına kadar, film yapımının her safhası için gerekli her şeyi, hatta
gösterim salonlarını bile kendi bünyelerinde tutarlardı. Bugün stüdyolar bütün
bu insanları maaşla bağlamak yerine gerekli süre için kiralamak yöntemini
seçmektedir.
STUDIO
ZONE - STÜDYO BÖLGESİ - Her stüdyonun bulunduğu şehirde bir stüdyo bölgesi
belirlenmiştir. Los Angeles'de bu bölge, La Cienega ve Fairfax merkez olmak üzere
30 mil yarı çaplı alandır. Bu alanın dışındaki her yer uzak mekân kabul edilir.
Daha belirgin söylemek gerekirse, oyuncuların ve ekibin gecelemek zorunda
kaldığı mekânlar, uzak mekân olarak tanımlanır.
STUNT (=
GAG) - GAG - Bir oyuncu veya
özel eğitimli bir dublörün yaptığı tehlikeli veya muhtemelen tehlikeli oyun
veya hareket.
STUNT
COORDINATOR - GAG DÜZENLEYİCİ - Bir
yapımda gagların düzenlenmesi ve uyumundan sorumlu ekip elemanı.
STUNT
DOUBLE (= STUNTMAN, STUNT PHOTO DOUBLE) -
DUBLÖR - Bir oyuncuya benzeyen veya benzetilen ve tehlikeli
sahnelerde onun yerine oynayan kişi.
TACHOMETER
-
TAKOMETRE - Kamera çalışırken saniyede kaç kare pozladığını gösteren gösterge.
TAFT-HARTLEY - TAFT-HARTLEY
KANUNU - Bir birlik veya sendikaya katılmaya çağrılmazdan önce bir kişinin bir
işte otuz gün çalışabileceğini belirten iş kanunu.
TAG - Televizyon
şovlarının sonunda sonsöze benzer kısa bir sahne.
TAIL - BOBİN SONU - Bir
film bobinin sonu.
TAILS OUT - BOBİN SONDA -
Kurgu masasında veya projektörde bir gösterimden sonra bobinin dışta kalan ucu,
filmin sonudur. Yeni bir gösterim yapmak için bobini başa sarmak gerekir.
TAKE - ÇEKİM - Kamerayla
bir seferde yapılan çekim. Yönetmen, oyuncular ve teknik ekipten istediği
sonucu alana kadar bir planın pek çok çekimi yapılır.
TAKE-UP
REEL - SARICI BOBİN - Projektörden veya kurgu masasından geçen filmin
sarıldığı makara.
TALENT - Çerçeve içi veya
çerçeve dışı oyuncular (hayvanlar dahil).
TAPE - BANT - Bak. MAGNETIC TAPE.
TAPE SPLICE-Bak. SPLICE.
TARGET - Bak. GOBO, FLAG.
TEACHER - Bak. WELFARE
WORKER.
TECHNICAL ADVISOR - TEKNİK DANIŞMAN - Bir filmde, kendi meslek alanına giren bölümlerin
doğru gösterilmesi için yardımına başvurulan uzman (747'nin
pilot
kabininde geçen sahnelerde, bu uçağı kullanmış emekli bir pilota başvurmak
gibi). Senaryo hazırlığında kostüm, diyalog, makyaj için de teknik danışmanlara
ihtiyaç duyulabilir.
TECHNICAL COORDINATOR - TEKNİK KOORDİNATÖR
- Çok kameralı çekimlerde yönetmene yardım eden kişi. Başlıca görevi, olaya ve
birbirlerine göre kameraların hareketini düzenlemektir.
TECHNICOLOR - TEKNİKOLOR -
Birinci dünya savaşı sırasında Herbert T. Kalmus ve Daniel F. Comstock tarafından icat
edilen renkli film tekniği. Başlangıçta, özel bir projektör yardımı ile perdede
yalnız iki rengi (kırmızı ve yeşil) yansıtabilen sistem çok pahalıydı ve doyurucu
olmaktan uzaktı. 1932 yılında daha göz doyurucu bir sonuca ulaşılabildi: her
biri bir asal renge (PRIMARY COLORS) duyarlı üç negatif
şerit, tek bir pozitife basılarak çok renkli kopya elde edildi.
TELECINE - TELESİNE - Bir
filmi manyetik banda aktarma işlemi.
TELEPHOTO
LENS - TELEOBJEKTİF - Normal objektife göre daha uzun bir odak mesafesi olan
objektif. Ana özelliği, uzaktaki cisimleri yakındaymış gibi
görüntüleyebilmesidir.
Bu objektiflerde alan derinliği azdır.
TELEPLAY
-
TELEVİZYON SENARYOSU - Televizyon için yazılmış senaryo.
TELEPROMPTER
-
Replik kartonunun (CUE CARDS) yerini alan
elektronik sistem. Kamera objektifinin yanına konulan bir monitör ve objektifin
önüne açılı yerleştirilen bir yarı-ayna yardımıyla, objektife bakarak konuşan
oyuncu veya spikerin, monitörde beliren yazıları okuması sağlanır.
TEMPO - TEMPO - Bir filmde olayların gelişme hızı ve ritmi.
TENNER - ONLUK - 10
kilovatlık spot lamba.
THEME-TEMA
1)
Bir filmdeki temel
fikir.
2)
Bir yer veya kişiyle
özdeşleşen müzik parçası (Dr. Jivago filminde Lara'nın temi).
THIN
NEGATIVE - ZAYIF NEGATİF - Az pozlanmış (UNDEREXPOSED) negatif.
THREAD - Filmi kamera, projektör veya basıcıda tamburlar (SPROCKETS), pencere kızağı (GATE) ve film geçiş yoluna
yerleştirmek.
3-
D - ÜÇ BOYUTLU - Bak. STEREOSCOPIC.
THREE-STRIP
-
TECHNICOLOR sisteminin temel
yapısı.
THROW - Üstüne görüntünün
düştüğü perde ile projektörün objektifi arasındaki uzaklık.
TIGHT
SHOT - Oyuncu veya cismin yakın planı. Bak. CLOSE-UP.
TILT - TİLT, DİKEY
ÇEVRİNME - Kameranın, yatay aks üzerinde yukarı ve aşağı doğru dönmesi.
TIME LAPSE - ARALIKLI ÇEKİM -
Filmde kareleri belirli aralıklarla pozlama sistemi. Film izlenirken hareketin
hızlandığı görülür (topraktan hızla çıkıp büyüyen bitki, çok kısa sürede ağını
örüp bitiren örümcek gibi).
TIMER - Planların renk
dengesini değerlendiren ve gereken renk düzeltmelerini (COLOR CORRECTIONS) yapan laboratuar
teknisyeni.
TIMING-ZAMANLAMA
1)
Bir oyuncunun,
oyununun ritim ve akışıyla, bir sahneye gereken doğru tempoyu yaratabilme
yeteneği.
2)
Laboratuar teknisyeninin,
planların yoğunluk ve renk dengesini değerlendirmesi.
3)
Bir senaryodaki
sahnelerin, film bitip gösterildiğinde ne uzunlukta olacaklarını hesaplamak.
Zamanlaması iyi yapılmış bir projede pek çok gereksiz masraftan kaçılmış olur.
Çok uzun sahneler, kurguyu beklemeden senaryo aşamasında kısaltılır.
TITLES - JENERİK - Filmin başında ve sonunda görünen yazılar.
Filmin adını gösteren yazıya 'başlık' (MAIN TITLE) denir. Konuşmaları
yabancı bir dile çevirerek görüntünün altında gösteren bindirme (SUPERIMPOSED) yazılara 'altyazı' (SUBTITLES) denir.
T-NUMBER
-
Bak. T-STOP.
TONAL KEY - Görüntünün
aydınlık ve karanlık bölgelerinin değer oranı. Parlak ışık (HIGH KEY), bol ışıkla
aydınlatılmış, sert gölgeleri olmayan, 'zayıf ışık' (LOW KEY) ise loş
aydınlatılmış, bol gölgeli görüntüler verir. Bak. HIGH KEY, LOW KEY.
TONE - TON - Doğrusu, bir
fotoğrafik görüntünün rengidir ama çoğunlukla (yanlış olarak) gri tonun değişik
değerlerini belirtmek için kullanılır.
TONING - TONLAMA - Kimyasal
işlemle bir filmin rengini veya tonunu değiştirmek.
TOP BILLING - Bir oyuncu veya
ekip elemanının adının, jenerikte veya afişlerde, filmin başlığına (MAIN TITLE) oranla avantajlı
yerde gözükmesi (tek isimse, başlık öncesi ve ortalanmış, iki isimse, başlık
öncesi ve solda). Eş değerdeki iki kişinin adlarının yazıldığı tek kartonda
eşitlik sağlamak için sağdaki isim, soldakine göre daha yukarda yer alır.
TOP HAT - Bak. HIGH HAT.
TOP SHEET - BAŞ SAYFA, ÖZET SAYFASI - Bir bütçede bütün kalemlerin
toplamını ve sonunda da genel toplamı veren özet sayfası.
TRACK-
1) Ses
Şeridi - Bak. SOUND TRACK.
2)
Kaydırma arabasının (DOLLY) tekerlekleri altına
döşenen ağaç veya madeni raylar.
TRACKING
SHOT - TAKİP PLANI - Bak. DOLLY SHOT.
TRADES/TRADE PAPERS - Gösteri endüstrisiyle ilgili günlük veya haftalık
yayınlanan gazete.
TRAILER - FRAGMAN - Bir
sinema filminin, kendine özgü kurgusu olan kısa film halinde özeti. Kısa bir
süre sonra gösterilecek olan filme izleyicide ilgi ve talep uyandırmak amacını
güder. Süreleri genellikle iki dakikadan kısadır. Günümüzde fragmanlar, kendi
yapıları içinde bir sanat tarzı kabul edilmekte, gelişmiş teknikle estetiği
birleştirerek pazarlama alanında etkili olmaktadır.
TRAINER - HAYVAN EĞİTİCİ -
Filmlerde oynayan hayvanları eğiten kişi. Genellikle, eğittiği ve numaralar
yapmayı öğrettiği hayvanların sahibidir. Bir hayvanın oynadığı bölümler çoğu
zaman her biri değişik numaralar öğrenmiş birkaç benzer hayvan kullanılarak
tamamlanır.
TRANSFER - TRANSFER, AKTARMA - Görüntü veya sesin manyetik
banda kopyalanması işlemi.
TRANSITIONAL EFFECTS - GEÇİŞ ETKİSİ - Bak. DISSOLVE, FADE, WIPE.
TRANSUTE- Bak. BACKING.
TRANSPARENCY
- SAYDAM - Projeksiyon yapılabilen, cam veya film üzerindeki
görüntü, işlemli planlarda (PROCESS SHOT) sahnenin hareketsiz
geri planının yansıtılmasında sık sık kullanılır.
TRANSPORTATION
-
ULAŞTIRMA - Yapımla ilgili olarak ekip ve malzemelerin nakliyesinden ve
araçlardan sorumlu yapım bölümü. Kimi durumlarda görüntü arabaları (PICTURE CARS) aksesuar bölümünün
sorumluluğundadır.
TRAVELING
MATTE - Değişik zamanlarda çekilmiş iki veya daha fazla hareketli planın tek
planmış gibi birleştirildiği karmaşık işlem.
TRAVELING
SHOT - Bak. DOLLY SHOT.
TREATMENT - TRETMAN - Anlatımı
geliştirilmiş ve sözlerin (DIALOGUE) ilk şekli yazılmış
ayrıntılı sinopsis.
TRIANGLE
-
ÜÇGEN - Bak. SPIDER.
TRICK
PHOTOGRAPHY - HİLELİ GÖRÜNTÜ - Bak. SPECIAL EFFECTS.
TRIM (i)- ŞUT - Bir filmin, kurgucunun kesip çıkardığı
kullanılmayan bölümleri.
TRIM (f)-
1)
Kurgu sırasında bir
sahneyi kesip kısaltmak.
2)
Bir ışığın
parlaklığını azaltmak için lambanın önüne tül takmak.
TRIM BİN-Bak. BİN.
TRIPACK - Her biri asal renklerden birine duyarlı üstüste üç
kat duyartabaka kaplı film şeridi.
TRIP
GEAR - ENTERVALOMETRE - Kameranın, önceden belirlenmiş zamanlarda ve belirli
aralıklarla tek veya birkaç karelik çekimler yapmasını sağlayan aygıt.
TRIPOD - KAMERA SEHPASI - Yüksekliği ayarlanabilir üç bacağı
olan ve kamerayı taşıyan sehpa.
TROMBONE - Lambaları setin duvarlarına asmaya yarayan maşa.
TRUCKING
SHOT - KAYDIRMA PLANI - Bak. DOLLY SHOT.
T-STOP/T-NUMBER
-
Her objektifin kendine özgü ışık geçirgenliğine göre hesaplanmış diyafram
değerleri.
TURNAROUND TIME - Bir iş günündeki
çalışmasını bitiren kişinin yeniden işbaşı yapması için geçmesi gereken en az
tatil süresi. Cuma günü işini bitiren bir oyuncunun pazartesi günü işe başlaması
için 58 saat tatil yapması gerekir. Bu süre kısalacak olursa, kişiye bir
tazminat ödenir.
TURRET - TARET - Zum objektifin icadından önceki kamera
modellerinde (genellikle televizyon ve 16 mm) birkaç objektifin takıldığı ve
döndürülünce, bu objektiflerin çabucak yer değiştirmesini sağlayan tabla.
TWO-SHOT
-
İKİLİ PLAN - iki kişinin çerçeve sınırlarını doldurduğu yakın plan.
TYPECAST - Bir oyuncuyu,
canlandıracağı karaktere benzerliği veya daha önce benzer roller oynadığı için
bir role seçmek (Roger Moore'u uluslararası
casus rolüne seçmek gibi).
TYLER MOUNT - Helikopter veya
uçaktan sarsıntısız çekim yapabilmek için kullanılan aygıt.
UHER - Bir taşınabilir
ses kayıt cihazı markası. Bugün pek fazla kullanılmıyor.
ULTRAVIOLET
-
MORÜSTÜ - Gözle görülmeyen, fakat fotoğraf filminde mavimsi ton yaratan ışın.
UMBRELLA (= BOUNCE BOARD) - Konuya ışık
yansıtmak için kullanılan yansıtıcı. Patlak nokta (HOT SPOT) yaratmadan yumuşak bir ışık sağlar.
UNDERCRANK - DÜŞÜK DEVİR -
Kameraların elle çalıştırıldığı devirden kalma bir sözcük. Hızlandırılmış
hareket (ACCELERATED MOTION) yaratmak için
kamerayı normalin altında bir hızla çalıştırmayı belirtir.
UNDERDEVELOPED
-
AZ YIKANMIŞ - Normalden kısa sürede veya normal ısısının altındaki banyoda
yıkanmış negatif. Sonuç, zayıf negatiftir (THIN NEGATIVE).
UNDEREXPOSED
-
AZ POZLANMIŞ - Gereğinden az ışıkla veya gereğinden az süre pozlanmış negatif.
Sonuç, zayıf negatiftir (THIN NEGATIVE).
UNDERGROUND FILM - Konuları deneysel, başkaldırıcı, bohem veya dar bir
izleyici kitlesine hitap eden filmleri belirtmek için 50'li yılların sonundan
70'li yılların başına kadar kullanılan terim.
UNDERLINE
-
Bak. BREAKDOWN.
UNDERSHOOT
-
AZ ÇEKİM - Fazla çekimin (OVERSHOOT) tersi. Bir sahneyi
bütünleyebilmek için gereken plan sayısından az sayıda plan çekmek. Fazla çekim
bütçede aşırı masraf yaratabilir, ama az çekim, çok daha büyük masrafa sebep
olur. Planların eksikliği ancak yapım sonrasında (POST PRODUCTION) anlaşılır ve eksik
malzemenin tamamlanması için yeniden çekime girmek gerekir. Kurgucu ile yakın
işbirliği içinde çalışan deneyimli bir devamlılık yazmanı, bu tehlikeli durumu
önleyebilir.
UNDERWATER HOUSING - SUALTI KUTUSU - Su
altında güvenlikle çekim yapabilmek için kameranın içine konduğu su geçirmez
kutu.
UNDERWATER
PHOTOGRAPHY - SUALTI FOTOĞRAFÇILIĞI
-
Özel kameralar,
ışıklar ve mercekler kullanarak su altında çekim yapmak için geliştirilen
fotoğrafçılık dalı.
UNION (= GUILD) - BİRLİK, SENDİKA -
Çalışma şartlarını belirleyerek üyelerinin çıkarlarını koruyan işçi kuruluşu.
Güçlerine ve ne kadar iyi teşkilatlanmış olmalarına bağlı olarak hukuki
danışmanlık, sağlık ve emeklilik yardımı, eğitim programları gibi hizmetler
verenleri, film şirketi sahibi olanları vardır.
UNIT - Bir filmin
çekiminde çalışan ekip (CREW).
UNIT MANAGER - EKİP AMİRİ,
PRODÜKSİYON AMİRİ - Belirli bir film ekibinde yerel yönetim ve yapım
yönetmenliğiyle görevli yapım bölümü elemanı.
UNIT
PRODUCTION MANAGER (UPM) (= PRODUCTION MANAGER) - YAPIM YÖNETMENİ - Yapımcı (PRODUCER) adına bir yapımın (PRODUCTION) tüm yönetim, mali,
teknik ayrıntılarını düzenleyip yönetmek ve tüm ekibin (CREW) çalışmasını
gözetmekle görevli yönetici.
UNIVERSAL LEADER - EVRENSEL AMORS - Gösterim
kopyalarında her bobinin başına ve
sonuna eklenen amors. Makiniste, şanjmanın yaklaştığını haber verir. Giderek
akademi amorsunun yerini almaktadır. Bak. ACADEMY LEADER, FILM LEADER.
UNSQUEEZE - GENİŞLETMEK - Anamorfik mercekle (ANAMORPHIC LENS) çekilen bir filmde
yanlardan sıkıştırılan görüntünün düzgün izlenebilmesi için projeksiyonda da
anamorfik bir objektifle genişletilmesi gerekir. Bak. WIDESCREEN.
UPSTAGE (i) - Bir setin en
gerideki, kameraya en uzak bölümü.
UPSTAGE (f) - MASKELEMEK,
ROL ÇALMAK - isteyerek veya istemeden bir oyuncunun başka bir oyuncuyla kamera
arasına girip onu maskelemesi ya da oyun sırasında seyircinin dikkatini kendi
üzerine çekecek hareket veya mimikler yapması. Çocuklar ve hayvanlar en büyük
rol hırsızlarıdır.
UTILITY PERSON - Sette değişik bölümlerde yardımcılık yapan ekip
elemanı.
VARIABLE-AREA SOUND TRACK - DEĞİŞKEN YOĞUNLUKLU SES BANDI - Seslerin, siyahtan
açık griye kadar değişik yoğunluklarda yatay çizgiler halinde kaydedildiği
optik ses bandı.
VARIABLE FOCUS LENS - DEĞİŞKEN ODAKLI
OBJEKTİF - Bak. ZOOM LENS.
VARIABLE SHUTTER - AYARLANIR
OBTÜRATÖR - Film karesinin pozlanmasını kontrol eden ve açıklığı dereceyle
belirtilen özel obtüratör. Sabit parçası yanında, açıklığı değiştiren hareketli
bir parçası da olduğu için, kamerada erime ve geçme yapmayı mümkün kılar.
VARIABLE SPEED MOTOR (=WILD MOTOR ) - DEĞİŞKEN MOTOR -
4 kare/saniye ile 50 kare/saniye arasında hızlarda çalışabilen ve düşükkare
veya yüksekkare çekimlerde kullanılan kamera motoru. Bak. OVERCRANK, UNDERCRANK.
VAULT - DEPO - Genellikle negatiflerin ve bantların
saklanması için nem ve ısısı kontrollü ve yangına karşı emniyetli depo.
VEHICLE - Yapımda kullanılan her türlü taşıt. VELOCILATOR
-
Bak. CRANE.
VİDEO-
1)
Manyetik bant
üzerine elektronik görüntü kaydeden sistem.
2)
Bir video bandının
görüntü bölümü.
VIDEO ASSIST - VİDEO KONTROLÜ - Çekim sırasında kamera objektifinin verdiği görüntüyü
aynı zamanda bir video cihazına da aktaran ve çekilen planın videoda izlenerek
kontrolünü sağlayan araç.
VIEWER - Kurgu masasında filmi izleyebilmeyi sağlayan ekran.
VIEWFINDER - VİZÖR, BAKAÇ -
Film karesine düşen görüntüyü izlemeyi sağlayan kamera parçası. Bak. RACKOVER, PARALLAX.
VIGNETTE
-
VİNYET - Görüntüdeki ilgi alanını net bırakıp, onun etrafındaki alanı
bulanıklaştırmak.
VISUAL EFFECTS - GÖRSEL EFEKT,
GÖRSEL ETKİ - Geniş anlamda özel etkiyi, bazan da özel laboratuar işlemi, özel
aydınlatma, set, filtreler ve filmin zorlanması gibi belirli bir hava
sağlayacak yolları belirten terim. Büyük bütçeli yapımlarda çoğu zaman bir
görsel etki danışmanı da bulunur.
VOICE
OVER (VO) - DIŞ SES - Konuşan kişinin görüntüde gözükmediği
diyalog veya anlatım.
WA - GENİŞ AÇI - WIDE ANGLE sözcüklerinin
kısaltması.
WALLAH - RABARBA - Geri plandaki
kişilerin ne dedikleri anlaşılmayan konuşma sesleri.
WALKIE-TALKIE
-
EL TELSİZİ - Genellikle yönetmen yardımcıları sette hızlı haberleşme için
kullanır.
WALK-ON - YÜRÜYÜŞ, GEÇİŞ -
Bir filmde oyun gerektirmeyen, sözsüz kısa bir rol, görünüş.
WALK-THROUGH
-
Bak. RUN-THROUGH.
WARDROBE - KOSTÜM - Bir film,
sahne oyunu veya televizyon şovunda bir oyuncunun, üzerinde taşıdığı her türlü
kumaş eşya.
WARDROBE MISTRESS/MASTER - Bak. COSTUMER.
WARNING BELL - UYARI ZİLİ - Tek
zil, çekimin başlamak üzere olduğunu, herkesin ve herşeyin sessiz olması
gerektiğini belirtir, iki zil, çekimin bittiğini, herkesin rahat edebileceğini
bildirir.
WASH - YIKAMA, DURULAMA - Banyodan çıkan filmin üstündeki
kimyasal maddelerin temizlendiği 'su banyosu'.
WAXING - CİLALAMAK - Banyodan yeni çıkan kopyaların
projektörden rahat geçmesi için bobinlerin kenarları hafifçe yağlanarak
cilalanır.
WEAVE - Film şeridinin
kamera veya projektör kızağından geçerken iki yana doğru kıpırdaması.
WEDGE (= CINEX STRIP) - Laboratuarın, günlük kopyaların yanında yolladığı kısa
prova parçaları. Görüntü yönetmeni bunlara bakarak, bir gün önce kullandığı
negatifin kalitesini ve yaptığı pozlamanın doğruluk derecesini anlar.
WELFARE WORKER/TEACHER - Reşit olmayan
çocuk oyuncularla çalışırken uyulması gereken kurallara uyumu kontrol ve
sağlamakla görevli kişi.
WESTERN - VESTERN, KOVBOY
FİLMİ - Amerikan sinemasına özgü bir film türü. Kovboylar, kızılderililer,
atlar, kötü adamlar, iyi adamlarla doludur. Hikâyeleri hep Amerika'nın
batısında geçer. John Ford ve Howard Hawks, bu türün en büyük
ustaları idi.
WESTERN DOLLY - Bozuk, engebeli alanlarda kullanılan, büyük lastik
tekerlekli kamera kaydırma arabası.
WET GATE - Bak. LIQUID GATE.
WGA - WRITERS GUILD OF AMERICA sözleri için
kısaltma. WHIP SHOT - Bak. SWISH PAN.
WHIRLY-Bak.
CRANE.
WIDE ANGLE - GENİŞ AÇI - Normal objektifin
gördüğünden daha geniş bir alanı kapsayan ve geniş açı objektifle çekilen plan.
WIDE
ANGLE LENS - GENİŞ AÇI OBJEKTİF - Normal objektifin gördüğünden
çok daha geniş bir alanı gören objektif. Perspektifi iyice zorladıkları için ön
plandaki cisimler normalden büyük ve yakın, geri plandakiler normalden küçük ve
uzak görünür. Normal objektiflerin görüş açısı 45-50 derece iken, geniş
açıların 60-65 ve daha üstüdür.
WIDE-SCREEN PROCESSES - GENİŞ PERDE SİSTEMİ - Normalden daha geniş görüntüler
veren sistem. Bak. ASPECT RATIO,
CINEMASCOPE, ANAMORPHIC.
WIGWAG (= WARNING
LIGHT) - UYARI IŞIĞI - içerde film çekildiğini belirtmek için stüdyonun dışında yanan,
genellikle kırmızı renkli ışık.
WILD MOTOR
-
Bak. VARIABLE SPEED MOTOR.
WILD
PICTURE - SESSİZ ÇEKİM - Beraberinde ses kaydedilmeyen film çekimi. Bak. MOS.
WILD SOUND/WILD RECORDING - ÇIPLAK SES
Beraberinde film çekilmeyen ses kaydı. Yapım sonrası miksajda kullanılacak ses
malzemesini zenginleştirmek için kaydedilen bir mekânın doğal sesleri (oda
sesi, rabarba, çevre sesi vb). Bak. SOUND EFFECT.
WILD
TRACK - Bak. WILD SOUND.
WIND - SARIM - A-sarim (A-WIND)
= duyartabaka
dışta. B-sarim (B-WIND) = duyartabaka
içte.
35 mm.de a-sarım baskıda,
b-sarım kamerada kullanılır.
WINDING - SARMAK - Film şeridi veya ses
bandını bir makaradan (REEL) öbürüne aktarmak, ya
da takozun (CORE) üstüne geri sarmak.
WIND
MACHINE (= RITTER) - FAN - Bir sette rüzgâr etkisi yaratmak için kullanılan araç.
WING İT-
Bak.
AD-LIB.
WIPE - Bir görüntüyü iterek veya silerek onun yerine geçen
yeni bir görüntü yaratan optik etki, iki görüntünün yer değiştirme şeklinin
sonsuz çeşitleri olabilir.
WORD OF
MOUTH - SÖYLENTİ, DEDİKODU - Bir film hakkında eşe dosta kulaktan kulağa
yayılan, beğenen ya da kötüleyen sözler.
WORKING TITLE - ÇEKİM ADI - Kesin adı
belirlenene kadar bir filme takılan ad. Kimi zaman gizliliği sağlamak ve
korsanlığı önlemek için film gösterime girene kadar çekim adı kullanılır. Woody Allen'in pek çok filminin çekim adı, 'Woody Ailen Movie'dir.
WORK PRINT - İŞ KOPYASI -
Günlük kopyaların eklenmesiyle meydana gelen çalışma kopyası. Bu kopya üzerinde
kurgu son halini alınca, negatif onunla eşlenerek kesilir.
WRANGLER-Bak. TRAINER.
WRAP - TOPLANIN, PAYDOS -
Genellikle, o günkü çekimin sona erdiğini belirtir. Ama belli bir mekândaki
çalışmanın sona erdiğini belirtmek için de kullanılır.
WRITERS
GUILD OF AMERICA - Sinema ve televizyon endüstrisindeki senaryo
yazarlarının meslek kuruluşu.
WRITTEN
BY -
Yazarın, hem özgün hikâyeyi, hem de senaryoyu yazdığını belirtir.
X - Tek bir kareyi belirten kısaltma.
X-COPY - ilk dup master ses bandı.
X-DISSOLVE - Çapraz geçmeyi belirten kısaltma.
XFR/XFER - TRANSFER'İ belirten kısaltma.
XLS - EXTRA LONG SHOT - (çok uzak plan)
için kısaltma.
X-RATED - 21 yaşından yukarı kişilerin seyredebileceği film.
Aşırı şiddet ve seks sahneleri içerirler.
Y-CABLE/Y-JOINT
-
Bir kabloya iki kablo bağlayabilmek için ara parça.
YELLOW - SARI - Asal renklerden biri.
ZEPPELIN (= ZEPPELIN WINDSCREEN) - Rüzgâr sesini
azaltmak için bir mikrofona takılan parça.
ZIP PAN-Bak. SWISH PAN.
ZOETROPE - Sinemadan önceki
zamanlarda hareket duygusu elde etmek için bir dizi resmi döndürerek izlemeye
yarayan araç.
ZOOM - ZUM - Bir objektifin odak uzunluğunu değiştirerek
görüntüdeki cismin boyutunu değiştiren sistem. Kamera ileriye zum (ZOOM İN) yaptığı zaman cisim büyür fakat alan derinliği
azalır, görüş açısı daralır. Geriye zumda da (ZOOM OUT) bunun tersi olur,
ileri veya geri kaydırma hareketinde ise objektifin görüş açısı değişmez.
ZOOM LENS
-
ZUM OBJEKTİF - Sinema, video ve fotoğraf kameralarında kullanılan, normal,
genişaçı ve teleobjektif özelliklerini taşıyan odak uzunluğu değişken objektif.
Değişik odaklı objektifler kullanmak için objektif değiştirmeyi gereksiz kılar,
ileri veya geri zum yaparak kamerayı yerinden oynatmadan ve net ayarını
değiştirmeden bir cisme yaklaşma veya ondan uzaklaşma etkisi sağlar.
100
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar