Print Friendly and PDF

Ed Gein

Bunlarada Bakarsınız

 


Doğum       Edward Theodore Gein

27 Ağustos 1906

La Crosse, Wisconsin, ABD

Ölüm 26 Temmuz 1984 (77 yaşında)

Madison, Wisconsin, ABD

Edward Theodore Gein (27 Ağustos 1906 – 26 Temmuz 1984), Amerikalı katil ve mezar hırsızı. Cinayetleri birçok filme ilham kaynağı olmuştur: Sapık (1960), Teksas Testere Katliamı (1973) ve Kuzuların Sessizliği (1991) en bilinen örnekleri.

Biyografisi[değiştir | kaynağı değiştir]

Ed Gein dört kişilik bir ailede büyür: alkolik bir baba, dominant ve aşırı dindar bir anne ve abisi Henry. Annesinin kendisine olan etkisi çok büyüktür. Babası ve abisinden sonra, 1945’te annesi de vefat ettiğinde, Ed dünyada tek başına kalır.

Bu yalnızlık, insanların zaten garipsediği Gein’i, iyice deliliğe iter. Merhum annesini tekrar diriltebilmek için, anatomi bilimini incelemeye başlar ve mezarlıklardan çaldığı cesetler üzerinde öğrendiklerini uygulamaya koyulur. Kendisini özellikle büyüleyen, kadın vücududur.

Annesini diriltmeyi başaramadığını anlayınca, annesinin yaşında bir kadının cesedinin derisini yüzmeye karar verir ve arada sırada bu deriyi (annesinin eski elbiseleriyle birlikte) elbise niyetine giyer.

Hayatı boyunca cinsel ilişkide bulunmamış olan Gein, kadınlara karşı hissetiği karmaşık duyguları pek anlayamaz ve bir kadın olma isteği geliştirir. İlk başlarda kendi kendini hadım etmeyi düşünen Gein, bir kadın derisinin kendisini yeterince kadınsı gösterdiğine inanarak, bu düşüncesinden vazgeçer. Kadın vücutlarına duyduğu isteği gitgide daha da büyüyen Gein, bir süre sonra sadece mezarlardan ceset çıkarmakla kalmaz, 1954 yılından itibaren bir cinayet işlemeye karar verir ve kurbanını annesinin öldüğü yaştan seçer.

Deri işlemesinde gün geçtikçe daha da hamaratlaşan Gein, bir süre sonra meme uçlarından kemer, kafatasından bardak ve diğer süs eşyaları yapmaya koyulur.

İlk cinayetinden sonra kasabanın şerifi Ed Gein’in izini bulur ve tutuklar. Evde arama yapan polis, birçok kadavra, insan dudaklarından yapılmış kolyeler ve diğer garip nesnelerle karşılaşır. Gein’in birden çok daha fazla cinayet işlemiş olması gerektiğini düşünür ama daha sonra yapılan incelemelerle bu ceset parçalarının yakındaki mezarlıktan çıkarılan yaşlı kadın cesetlerinden kesildiği anlaşılır. Gein, ölü sevicilik ve yamyamlık gibi suçlamaları şiddetle inkar eder: kendisine göre cinayetleri sadece evini süslemek için işlemiştir.

Doktorlar Gein'e kronik şizofreni tanısı koymuşlardır. Ayrıca yaptıklarından yola çıkarak, onun, gizli eşcinsel olabileceği de düşünülmüştür.

Deli raporu sayesinde hapse konulmayan Gein, geri kalan hayatını ıslahevlerinde geçirir ve 1984 yılında 77 yaşında uzun zamandır çektiği kanser hastalığı sonucu yaşamını yitirir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ed_Gein

Ed Gein (2000) In the Light of the Moon

89 dk

Yönetmen:Chuck Parello

Senaryo:Stephen Johnston

Ülke:ABD, Portekiz

Tür:Biyografi, Suç, Dram

Vizyon Tarihi:01 Ekim 2000 (İspanya)

Dil:İngilizce

Müzik:Robert McNaughton

Oyuncular

Steve Railsback

Carrie Snodgress

Carol Mansell

Sally Champlin

Steve Blackwood

Özet

ABD, 50lerin sonu. Wisconsin'in, hareketsiz, küçük bir kasabası. Ed Gein, yaşamındaki tek dostunu, otoriter annesini kaybettiğinde, kasabada da hareketlenme başlar. Annesi tarafından sıkı bir disiplinle arada sırada kemer darbelerine de maruz kalıp "iyi bir Hıristiyan" olarak yetiştirilen Ed'in yaşamı, annesinin ölümünden sonra asla aynı olmayacaktır.

Altyazı

Onu küçüklüğünden beri tanıyordum.

 Bütün hayatını burada mı geçirdi?

 Bunu tam olarak bilemiyorum ama ailesi 50 sene boyunca burada yaşadı.

 Babasını iyi tanırdım.

 Aslında benim yaşımdaki herkes babasını iyi tanırdı.

 Eddie garip olmasına rağmen sohbet etmek için iyi bir adamdı.

 Ona baktığınızda zararsız biri olduğunu söyleyebilirdiniz.

 -Hiç evlendi mi?

 -Hayır.

 -Hep yalnız mı yaşadı?

 -Evet.

 Bildiğim kadarıyla.

 -Evini hiç gördünüz mü?

 -Hayır hiç görmedim.

 Hiç görmediniz.

 -Birkaç dakika oturalım mı?

 - Bir- iki dakika.

 -Bunu duydun mu?

 -Neyi duydum mu?

 Bak!

 Korkma.

 Sakinleş.

 -Roger, gidelim.

 - İyi fikir.

 Sen bir öğretmendin.

 Hep Tanrı'nın yanında olmalıydın.

 Şimdi senden, uyanmanı ve   ayağa kalkmanı istiyorum.

 Uyan.

 Uyan ve ayağa kalk.

 - Kim o?

 - Steven Moulden.

 -Seni uyandırmadık değil mi?

 -Seni uyandırmadık değil mi?

 Hayır, sayılmaz.

 - İçerisi biraz dağınık.

 - Önemli değil.

 Bize hayalet hikayesi anlatabilir misin Eddie?

 - Elbette.

 -Şimdi olmaz.

 Meşgulüz.

 Haydi sıra sende Eddie.

 Bende altılılar var.

 Denesene.

 Kardeşin nerede?

 Odamda ne işin var?

 Dışarı çık.

 Neden bağırdın?

 -Odada fareler var.

 Kapıda da kesik başlar.

 -Kesik başlar mı?

 Kuzenim güneyden getirmişti.

 Savaş zamanından kalma.

 Bunlar fakir insanlar mı?

 Hangileri?

 Bunlar büyük savaşta öldürülenler.

 Peki bu diğer tuhaf aletler ne?

 Bu kadar yeter çocuklar.

 İkiniz de dışarı çıkın.

 Duvardaki suratları gördün mü?

 Bu çok tuhaf Eddie.

 Bunu babama söyleyeceğim ve bize daha fazla bakıcılık edemeyeceksin.

 Belki bir daha buraya gelmeseniz daha iyi olur.

 Özür dilerim Eddie.

 Odana girdiğim için özür dilerim.

 İnsanların gizliliğe ihtiyacı vardır.

 Hepsini kendine mi alıyorsun?

 -Evet hepsi kendime.

 -Teşekkür ederim.

 Kalbimin daha düzenli çalışması için bunun yapılması gerekiyormuş.

 Aman Tanrım Elenor.

 Korkmuyor musun?

 İyi bir hayatım vardı.

 Tanrı beni yanına çağırıyorsa başka seçeneğim yok.

 Pekala.

 Başka bir şey var mı?

 Hayır, sağ ol.

 Kamyonetin için antifriz Ed.

 Teşekkürler.

 Elenor Adams'ı tanıyor musun?

 Kilise koromdaki bayanlardan biri.

 Merhaba.

 Seninle tanıştığıma memnun oldum Elenor.

 Ben de Ed.

 Benim gitmem lazım.

 Pazar günü kilisede görüşürüz.

 Tamam Elenor.

 Kendine iyi bak.

 -Çikolatalı kurabiyeler için teşekkürler.

 - Rica ederim.

 Bunlar boşa harcanmamalı.

 -Hoşça kal Ed.

 -Tanıştığımıza memnun oldum.

 Kalp ameliyatında iyi şanslar.

 Sağ ol Ed.

 Güle güle Elenor.

 Dikkatli sür.

 Hepsi 2 Dolar 22 Sent.

 Oradaki kağıtta "Ed'in yeri.

 Her şey sizin için.

" mi yazıyor?

 Bu doğru.

 Şimdi ne yapmalıyım?

 Tamam.

 Al bakalım.

 Teşekkürler.

 Size nasıl baktığını gördünüz mü?

 Bana bir keresinde eski kız arkadaşına benzediğimi söylemişti.

 O kimseye zarar vermek istemez.

 Onun için üzüldüğümü söyleyebilirim.

 Danimarka'daki adam gibi ameliyat olup cinsiyetinizi değiştirmeyi düşündünüz mü?

 Siz neye gülüyorsunuz?

 Mary, hiç cinsiyetini değiştirmeyi düşündün mü?

 Bazen.

 Nasılsın Eddie?

 İyi.

 Çok kötü değil.

 Biraz hüzünlü gibisin.

 Aslında iyiyim ama kendimi biraz yalnız hissediyorum.

 Yaşlandıkça daha da kötüleşiyor.

 Yalnız olmak pek hoş bir durum değil.

 Doktora gitmelisin tatlım.

 İyi değilsin.

 Bu neyi değiştirir ki?

 Soğuk geçecek bir akraba ziyareti gibi.

 İnsanlarla biraz daha sık görüşmem lazım.

 Biz de bunun için varız değil mi?

 Bu, annemle babamı kaybettiğimden beri var.

 Her şey bir kabus gibi.

 Korkunç bir kabus.

 Her şey düzelecektir.

 - Selam Wippie -Selam Mary.

 Birer bira ister misiniz beyler?

 Belki bu defa daha sert bir şeyler.

 Ne demek istiyorsun?

 Ne kadar da fesatsın.

 Pekala çocuklar.

 Madem öyle istiyorsunuz.

 Sen o şanslı adamla ne yapıyorsun?

 Size ilk flörtümden söz edeyim.

 Peygamberler arasında en çok acı çeken oydu.

 Ölümle lanetlendi ve gömüldü.

 O ölüme mahkumdu.

 Ama ölümünün üçüncü gününde   cennete gönderildi ve şimdi   Tanrı'nın sağ tarafında yer alıyor.

 Geri gelecek.

 Hayattakileri ve ölenleri yargılayacak.

 Kutsal güce inanıyorum.

 Azizlerin mezhebine ve   merhametine   İsa'nın dirilişine ve   sonsuz yaşama inanıyorum.

 - Amin!

 -Tanrı'ya şükür.

 Dik tut şunu.

 Sana basit bir iş verdim.

 Kapa çeneni kadın.

 Buraya gel evlat.

 Ne bekliyorsun?

 Kız gibi davranma.

 Şu kovayı değiştirmeni istiyorum.

 Tanrı aşkına onu rahat bırak.

 Senin anneliğin sayesinde çocuğun ne hale geldiğine bak.

 Ben olmasaydım sokakta yaşıyor ve açlık çekiyor olurduk.

 -Kapa çeneni.

 -Ona bağırma.

 -Henry odana git!

 - Baba.

 Henry git!

 Sen neden ölmüyorsun?

 Sen iyi misin anne?

 Bunca soruna neden olduğun için mutlu musun?

 Hayatın boyunca bu şekilde   bir günahkar olarak mı yaşayacaksın.

 Ed'in bazı batıl inançları var.

 Artık bu tipler sadece çizgi romanlarda var.

 Günaydın Ed.

 Günaydın.

 Geçen hafta sipariş verdiğin filmler geldi.

 O savaş filmleri gerçekten seviyor olmalısın.

 Evet bayan, kesinlikle seviyorum.

 Ed, sadece fasulye ile yaşayamazsın.

 Güzel bir ev yemeği için akşam bana gelmek ister misin?

 Sana turta da yaparım.

 Senin turtalarına bayılıyorum.

 Tamam, akşam gelirim.

 Güzel yedide görüşürüz.

 O bıçağı bıraksan iyi olur.

 Bayağı keskinmiş.

 Hepsi 5 Dolar 75 Sent.

 Ed, bu öğlen bana ne söylemek istemiştin?

 Ölen vücudun çürümeye   başlaması ile ilgiliydi.

 Deri ve diğer tabakalar   cesedin üzerinden   soyulabilecek hale gelmeye başlar.

 Deri şeklini kaybeder ve  Yeter, Pete.

 Ed!

 Bu konuyu kapatın.

 Sanırım iştahım kaçtı.

 Şimdi de diğer numaramıza hazırlanın.

 Sadece bir iki dakikanız kaldı.

 İstiyorsanız doğruca bu kitaba bakın ya da beni takip etmeye çalışın.

 Hayatına bir günahkar olarak mı devam edeceksin?

 Bunu neden yaptın?

 Keşke bunlar hiç olmasaydı anne.

 Bütün gün çalıştırıyorlar ve para vermiyorlar.

 En azından kiramı ödeseler.

 Ödünç verdiğim eşyaları geri vermiyorlar.

 Bana her şeyin yolunda olduğunu söyle anne.

 Beni hep kandırıyorlar anne.

 Bana hiç şans vermiyorlar.

 Yüce Tanrım  Bu yüce kadını kutsa ve onu koru.

 Bana geri dön.

 Uyan.

 Seni günahkar.

 Seni sinsi şeytan.

 Ben bir şey yapmadım anne.

 Bana yalan söyleme evlat.

 Bana yalan söyleyemezsin.

 Tanrı'ya da yalan söyleyemezsin.

 Seni bu konuda uyarmamış mıydım?

 Seni başına gelecekler   konusunda uyarmamış mıydım?

 Beni o ruhla birlikte   ıssız yerlere götürdü.

 Ve bir kadın gördü.

 Şeytanın kırmızısına bürünmüştü.

 Bir çok kötü isim takılabilirdi.

 Yedi başı ve on boynuzu vardı.

 Anne ben yorgunum.

 -Yatmak istiyorum.

 -Henry  Ben sana yatağa gidebilirsin dediğim zaman yatağa gidebilirsin.

 Kadın kırmızıya bürünmüş bir halde beliriverdi.

 Bastığı yerden yakutlar ve   zümrütler fışkırıyordu.

 Elinde altın bir kadeh vardı.

 Diğer elinde   zinasının sembolü olan   nefret ve pislikle dolu   bir yaratık vardı.

 O, Babil'in gizemli başlangıcıydı.

 O, yosmaların annesi ve   felaketin rahmiydi.

 Hoş geldiniz.

 Burası salon.

 Dağınıklık için kusura bakmayın.

 Burası biraz karanlık.

 Perdeleri açamaz mısınız?

 Açıklar zaten.

 Okumayı seviyor olmalısınız.

 Evet, genelde eğitici şeyler okurum.

 "Ormandaki Ahlaksız Kafatası Avcıları" da bunlardan biri mi?

 Kafatası Avcıları tarafından öldürülen bir kız ve   erkek arkadaşı ile ilgili.

 Kafatası avcıları tarafından öldürülüp   Tanrı'ya kurban edilen kızları araştırıyor.

 Neden kadın kafası?

 Çünkü kadın kafası tanrılar için çok daha değerliymiş.

 Belki uzun saçlı oldukları içindir.

 Bu tür şeyler okumayı seviyor musunuz?

 Yani kafatası avcıları hakkında?

 Evet.

 Kafatası avcıları.

 Yamyamlar.

 Yeniden diriliş ile ilgili kitaplarım da var.

 Mutfak şu tarafta.

 Aldırmayın lütfen.

 Hiçbir şeyi atmaz mısınız?

 Pek atmam.

 Her zaman elimdekileri değerlendirmeyi severim.

 Elbette çoğunlukla beceremem.

 -Demek burada yemek pişiriyorsunuz.

 - Elbette.

 Pek öyle denemez.

 Sadece   konserve ile besleniyorum.

 Süper servis.

 Size üst katı da göstereyim.

 Lanet şeyler.

 Geceleri bazen çok gürültü yapıyorlar.

 Uyumakta zorlanıyorum.

 Oraya dokunmayın.

 Tamir etmem gerekiyor.

 Şu iki yatak odasını görüyor musunuz?

 Biri sizin için   diğeri de küçük kızınız için.

 Burada ışık yok mu?

 İçeriye bakabilir miyim?

 Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.

 İçeride kesilmiş insan kafası saklamıyorsunuz ya.

 Hayır, onları aşağıda saklıyorum.

 Kocaman çiftliğinizi bizim küçük evimizle   değiştirmek istediğinize emin misiniz?

 Evet eminim.

 Oysa herkes böyle bir yerde yaşamak ister.

 Çocukluğumdan beri burada yaşıyorum.

 Bu evde tek başıma kendimi çok yalnız hissediyorum.

 Yalnızlık   pek de eğlenceli bir şey değil.

 Sanırım evlerimizde kalsak daha iyi olacak.

 Kendinizi kötü hissetmeyin.

 Madem taşınmak istiyorsunuz, neden burayı satmıyorsunuz?

 Bilmiyorum.

 Belki de yapmalıyım.

 İyi bir neden bulamıyorum.

 Bağlarımı koparamıyorum.

 Artık işleri yapacak enerjim kalmadı.

 Kalbine ısınmasını ve   yeniden atmasını   emrediyorum.

 Uyan.

 Ve ayağa kalk.

 Ben her zaman   iri bir insanla beraber olmak istemiştim.

 Niye biliyor musun?

 Çünkü iridirler.

 Himalaya kadar büyük.

 Devam et kovboy.

 Silahını unutma.

 Şimdi şuraya gideceğim ve size bir sürpriz hazırlayacağım.

 Henry.

 Eddie, çabuk buraya gelin.

 - Baba.

 -O ölüyor.

 O bizi terk ediyor.

 Ona bunun olacağını söylemiştim.

 Hepimiz onun için dua etmeliyiz.

 Onu hastaneye götürmeliyiz.

 -Hayır onu benim  -Bebek gibi davranma!

 Hemen buraya gel!

 Onu taşıyabilir misiniz?

 Taşıyabiliriz.

 Haydi.

 Anne.

 Anne.

 Bir kez daha görmek istiyor musun?

 Haydi anne, gitmeliyiz.

 Yarın daha iyi olacak.

 George.

 George.

 Lütfen beni bırakma.

 Beni yalnız bırakma.

 Anne.

 Ne?

 Onun için neden ağlıyorsun?

 O bizi hiç sevmedi.

 -Neler oluyor?

 -Annem giyiniyor.

 İçeride ne yapıyorsunuz?

 Hiçbir şey.

 Ben ava çıkacağım.

 Gelmek ister misin?

 -Ben taşınıyorum.

 - Ne?

 Bir kadınla tanıştım.

 Onunla ve çocuklarıyla yaşayacağım.

 Annem ne olacak?

 Sen, bensiz de idare edebilirsin.

 Herkes kendi saçma düşüncelerinden başka kimseyi düşünmediğini biliyor.

 O kutsal bir kadın.

 O tam bir kaçık.

 Bunu senden başka herkes biliyor.

 Belki bir gün ikiniz evlenirsiniz.

 Bunu neden yaptın?

 Aman Tanrım.

 Aman Tanrım.

 Oh Tanrım, ben ne yaptım!

 Doğru olmadığını biliyorum ama bunu o an düşünemedim.

 Onu öyle yattığı yerde bırakamazdım.

 Bir şeyler yapmalıydım anne.

 Keşke onunla avlanmaya gitmeseydim.

 Neden herkes beni terk ediyor.

 İlk oğlumu   nasıl kaybederim?

 Henry'nin gittiğine sevinmeliyiz.

 Seni hep hayal kırıklığına uğratırdı.

 Ağabeyin hakkında nasıl böyle konuşursun?

 O öldü.

 Sadece sen ve ben kaldık.

 Anne, sarıl bana.

 Ne yapıyorsun?

 Ne yapıyorsun?

 Beni rahat bırak.

 Beni, o ruhla birlikte   ıssız yerlere götürdü.

 Ve bir kadın gördü.

 -Şeytanın kırmızısına bürünmüştü.

 -Kimse yok mu?

 Lanetli isimleri   yedi başı ve on boynuzu vardı.

 O sırada çalıların   yanmadığını fark etti.

 Tanrı'nın, yapmanı istediği işler var Edward.

 Ona hizmet etmeye hazır mısın?

 Böylelikle sana geri dönebilirim.

 Ben hazırım anne.

 Tanrı'ya hizmet etmek istiyorum.

 Ne yapmamı istediğini söyle.

 O küfürbazı iyileştir.

 O kötü cadıyı yok et.

 Pekala.

 Demek sarhoş olmak istiyorsunuz serseriler.

 Evet.

 Sizin için özel bir kokteylim var.

 Tamam ayyaşlar.

 Hazır.

 Fondip.

 Bunun limonu nerede?

 Hiç iyi yapamamışsın Umarım acıkmışsındır.

 Çünkü bunu pişirmek için çok uğraştım.

 Kesinlikle çok açım.

 Çok güzel kokuyor Ed.

 Pekala  Ed.

 Senin gibi yakışıklı bir adam hiç evlenmedi mi?

 Hep evlenmek için ideal bir eş olduğumu düşünürüm.

 Fakat yalnız olmak aileden gelen bir şey.

 Eskiden çıkardım.

 Bir kız arkadaşım vardı.

 Sonra ne oldu?

 Yürümedi.

 Birileri bana onun parti kızı olduğunu söyledi.

 Ben de onu patates gibi kaynattım.

 -Şimdi doydum.

 -Fahişe istemiyordum.

 Annem hep, cinsel ilişkiye girebileceğim bir kızla   evlenemeyeceğimi söylerdi.

 Bana onu hatırlattığını söylemeliyim.

 - Öyle mi?

 - Evet.

 Sana baktığımda onu görebiliyorum.

 Sadece fare zehri.

 Benim özel yemeğim.

 Annem bir şey d aha söylerdi.

 Küfürbazlar çabuk zehirlenir.

 Ed.

 Neden ona çıkma teklif etmiyorsun?

 En kötü ihtimalle "Hayır" der.

 Benim için çok hızlı.

 Tamam.

 Çıkartıyorum.

 Daha fazla içmelisiniz.

 Ne?

 Tatlım.

 Haydi.

 Haydi.

 Haydi.

 Neden gülüyorsun?

 Neden gülüyorsun?

 Tamam.

 Tamam.

 Seksi sutyenden tatmaya ne dersin?

 Ben böyle iyiyim.

 Daha öğreneceğiniz çok şey var çocuklar.

 -Ben gidiyorum.

 - Tamam Ed.

 Bunu yapacağım anne.

 Yapmaktan korkmuyorum.

 Bunu yapacağım.

 Ve o bunu engelleyemeyecek.

 Onu işlediği günahlar için cezalandıracağım.

 Sonra bana geri döneceksin.

 Çoktan eve döndün sanıyordum.

 Kapatıyorum.

 Yarın görüşürüz Ed.

 Çok garip davranıyorsun.

 Kendini toplamalısın.

 Ed, ne yapıyorsun?

 Lütfen  Bana ne yapıyorsun Ed?

 -Hayır.

 -Kes şunu.

 Beni hemen indir.

 Eve geldik.

 Ed, sen ne yapıyorsun?

 Kendine gel Ed.

 Ne yaptığını sanıyorsun?

 Neye bulaştığının farkında mısın?

 Sana doktorluk yapabilirim.

 Sen çıldırmışsın.

 Bunu yapabilirim.

 Haydi.

 İyileşeceksin.

 Merhaba Mary.

 Kimse seni duyamaz.

 33'lük ile ateş edilmiş.

 Her taraf kan olmuş.

 -Şef neler olmuş?

 -Oraya basma.

 Mary nerede?

 Ben de bunu öğrenmeye çalışıyorum.

 Rony.

 Dün gece burada başka kim vardı?

 Dale.

 Pete Handerson, Eddie Gein.

 Kim o?

 Benim, Jim Steelwell.

 Selam Ed.

 Uyuyor muydun?

 Evet.

 Kusura bakma.

 Sanırım dün gece Mary'nin barındaymışsın.

 Bu doğru.

 Olağan dışı bir şey hatırlıyor musun?

 Tuhaf davranan birini?

 Hayır.

 Ben fark etmedim.

 Oradan ne zaman ayrıldın?

 Ben   on civarı ayrıldım.

 -Sonra nereye gittin?

 - Eve döndüm.

 Doğruca eve geldim Jim.

 Farelerle biraz problemim var.

 Belki bir gün her tarafı temizletmeyi düşünmelisin.

 Pekala.

 İyi günler.

 -Eğer bir şey görürsen beni ara.

 - Elbette Jim.

 Ed.

 Evet.

 Buraya neden geldiğimi sormadın.

 Ben  Klasik polis araştırmalarından   birini yapıyorsun sandım Jim.

 Mary Hogan.

 Kayıp.

 Kaçırılmış olduğunu düşünüyorum.

 Tamam.

 Kendine iyi bak.

 Sen de.

 Neden bu kadar gürültü yapıyorsun?

 Ed.

 Ölmek üzereyim.

 Ölmemi umursamıyor musun?

 İyi olacaksın.

 Beni   hastaneye götür.

 -Haydi.

 -Bunu yaparsam beni hapse atarlar.

 Bunu yapmak için çıldırmış olmalıyım.

 Üzgünüm Mary.

 Seni hastaneye götüremem.

 Kendini kurban etti ve   kalan ömrünü mutluluk içinde yaşadı.

 Cennetteki yerinin hazır olduğunu bilmiyordu.

 Ölüm onun için   bir uyanış olacaktı.

 Ve yanarken hiç acı çekmedi.

 Yiyecek getirdim.

 Ed, çok üzgünüm.

 Böyle bir acıyı hak etmedim.

 Otopsi yapılmasını isteyebilirler.

 Sanırım ani felce uğramış.

 Böyle olması gerekmiyordu.

 Ben annemsiz ne yaparım?

 O benim her şeyimdi.

 Bu doğru değil.

 Son zamanlarda hiç bira içtin mi?

 Pek değil.

 Ben de Mary'nin kaybolmasından beri içmedim?

 Geçen hafta oradaydım ve sen de oradaydın.

 Yanında oturuyordum.

 Söylentiye göre, Chicago'da beraber olduğu biri   onun için geri dönmüş.

 Belki de şu an Michigan Gölü'nün dibindedir.

 Ken, sana bir sır verebilir miyim?

 Nedir Ed?

 Polislerin Neden Mary'nin izini bulamadıklarını biliyorum.

 Neden?

 Çünkü o kaybolmadı.

 Kaybolmadı mı?

 Hayır, kaybolmadı.

 Kayıp değilse nerede?

 O gece herkes gittikten sonra   geri döndüm ve   onu alıp çiftliğe götürdüm.

 Şu an benim evimde.

 Kahretsin Ed.

 Sen çok garip bir insansın.

 Pete'e, Mary'nin   kaybolmadığını söyledim.

 O da bana "Ne?

 Kaybolmadı mı?

 " dedi.

 "Nerede peki?

 " dedi.

 "O gece geri dönüp   herkes gittikten sonra   onu çiftliğime götürdüm.

" dedim.

 İşte bu komikti Ed.

 Siz birlikteyken kocan başka bir kadınla birlikte olmuş muydu?

 Evet Ed.

 Daha önce babanın ortağıydı ve babanın aslında   onunla birlikte olmak istemesinin sebebi buydu değil mi?

 Evet Ed.

 Bu kadar erken ölmesi çok kötü.

 Yani seni böyle genç yaşta yalnız bırakması.

 Bu sıralar ilgilendiğin biri var mı?

 Hayır Ed.

 Yok.

 Benimle görüşmeye ne dersin?

 Olmaz Ed.

 Ben bir büyükanneyim ve büyükanneler paten kaymazlar.

 Ben de kayamam.

 Küçükken bir kere denemiştim ve kötü bir şekilde düşmüştüm.

 Çok acımıştı.

 O günden sonra böyle aptalca şeyler yapmadım.

 Film izlemeye ne dersin?

 Ed  Ben sana o gözle bakmıyorum.

 Böyle şeyler için çok yaşlıyım.

 Benim oğlum gibisin.

 Hayır.

 Merak etme.

 Şaka yapıyordum.

 Gazeteleri hep gereksiz bulmuşumdur.

 Eğer bu kadın haftanın vatandaşı ise   ben de İngiltere Kraliçesiyim.

 Güzel sözleri ve   adil konuşmaları ile   bütün kalpleri yanıltıyor.

 Erkekleri ayartarak yoldan çıkartıyor.

 Ve kocasının kemiklerini sızlatıyor.

 Bu kabul edilebilir bir şey değil.

 Kötü cadı.

 O yosmanın kesinlikle   yargılanması gerekiyor.

 Dünyayı   zinasıyla yozlaştıran   o fahişeyi   cezalandır.

 Şimdi Tanrı'nın işini yapma   zamanı geldi.

 Hazır mısın Edward?

 Hazırım anne.

 Seni çok seviyorum anne.

 Eve dönmene çok sevindim Ben de seni seviyorum oğlum.

 Sen her zaman benim en sevdiğim oğlumdun.

 Dikkatli olmalısın.

 Av sezonunun ilk günüde etraf ayyaşlarla dolar.

 Benim için endişelenmene gerek yok.

 Evde seni bekleyen iki çocuğun ve karın var.

 Kendini vurdurtma.

 - Vurulmam, merak etme.

 -Eğer kendini vurdurtursan   yeni bir yardımcı bulmam gerekecek.

 İyi bir yardımcının ne kadar zor bulunduğunu bilirsin.

 Endişelenmeyi keser misin?

 Oh!

 Hayır.

 İstediğimde senin için endişelenebilirim.

 - Merhaba.

 - Merhaba Ed.

 Merhaba Brian.

 Geçen sefer aldığım antifrizi sen de kullanıyordun değil mi?

 - Evet uzun zamandır kullanırım.

 -Ben de beğendim.

 Daha fazla antifrize ihtiyacın var mı?

 - Evet.

 -Şu an elimizde yok Ed.

 Sanırım yarın ormanda avlanıyor olacaksın Brian.

 Orada olacağımdan emin olabilirsin.

 İyi şanslar.

 Umarım iyi bir av olur.

 Evet, bence de.

 Tanrım.

 Bir daha sana öyle baktığını görürsem kafasını kopartacağım.

 Öfkene hakim olmalısın.

 Ed ve ailesi yıllardır en sadık müşterilerimizdendir.

 Birinin bakışları yüzünden işimizi kaybedemeyiz.

 Yalnızca bakışlarıyla değil.

 Özür dilerim ama adam deli.

 Sana öyle bakamaz.

 Ed Gein'in etrafımda olmasıyla başa çıkabilirim.

 Merak etme.

 Beni korumaya çalıştığın için teşekkürler.

 Edward.

 Edward.

 Hala uyumuyorsun değil mi?

 -Hayır anne.

 -Uyan oğlum.

 Bugün büyük gün.

 -Günaydın Ed.

 -Günaydın.

 Ed tatlım, kapıyı kapatmayı unuttun.

 -Brian ava mı çıktı?

 - Evet.

 Antifriz istiyorsun değil mi?

 Evet.

 Söyle bakalım Ed.

 Neden ava çıkmıyorsun?

 Avlanmayı sevmem.

 Her taraf kan olur.

 Midemi bulandırır.

 Bir keresinde ava çıkmıştım.

 Benim de hoşuma gitmedi.

 En sevdiğim spor balık tutmaktır.

 Ama yine de av etine bayıldığımı söylemeliyim.

 Çok lezzetli oluyorlar.

 Çok haklısın.

 Damak tatlarımız uyuşuyor.

 Biliyor musun, aslında bunu denemek için fazla şansım olmadı.

 -Babam avlanmaktan pek hoşlanmazdı.

 -Gerçekten mi?

 Benim babam hep avlanmaya çıkardı.

 Ernie ile mi?

 Hayır Ed.

 Ernie avlanmaktan pek hoşlanmazdı.

 Ne yapmaktan hoşlanırdı?

 Hobilerin yok mudur?

 Ed bu seni ilgilendirmez.

 İnsanın kendini meşgul edecek hobileri olması gerektiğine inanırım.

 1 9 Dolar 90 Sent.

 Lütfen.

 Teşekkürler Ed.

 İyi sabahlar.

 Tebrikler.

 Haftanın vatandaşı seçilmişsin.

 Fotoğrafını gazetede gördüm.

 Ed, sen neden bahsediyorsun?

 Haftanın vatandaşı falan seçilmedim.

 Fotoğrafım hiç gazeteye çıkmadı.

 Ne?

 Eğer çıksaydı haberim olurdu.

 Oh, evet.

 Karıştırmış olmalıyım.

 Sana benzeyen biridir belki de.

 -Hoşça kal.

 -Güle güle Ed.

 Nereye gittiğini sanıyorsun?

 -Eve gidiyorum.

 -Hayır gitmiyorsun.

 Oraya geri dön ve yapmak için geldiğin şeyi yap.

 Kulaklarım senin haykırdığını duymak istiyor.

 Bu şekilde olmalı.

 Şimdi git ve   yap.

 Belki daha sonra gelmeliyim.

 Etrafta daha az insan varken.

 İçeride yalnız.

 Haydi evlat.

 Bir şey mi oldu Ed?

 Evet.

 Ben  Ne istediğimi unuttum.

 Çok unutkan olmaya başladım.

 Bu günlerde hepimizin başına geliyor.

 Oh evet.

 Şimdi hatırladım.

 Kendime yeni bir tüfek almak istiyordum.

 Tabi.

 Elbette.

 -Şuna bakayım.

 - Bu mu?

 Al bakalım.

 Bu en çok satan modelimiz.

 Oh bak!

 George'un yeni arabası.

 Brian'a bu tür arabaları çok beğendiğimi söyledim ama   şu an alamayacağım kadar pahalılar.

 Silahı beğendin mi Ed?

 Kimse yok mu?

 İçeride misin?

 Merhaba.

 Kimse yok mu?

 İçeride misiniz?

 - Alo.

 -Git ve onu saracak bir şeyler bul.

 Onu bu şekilde dışarı çıkartamazsın.

 Korkuyorum anne.

 İsteyerek vurmadım, kaza oldu.

 Bu bir kaza değildi.

 İsteyerek yaptın.

 İsteyerek yapmadım.

 Hala yaşıyor.

 Onu eve götürüp, iyileştirebilirim.

 Eğer yapacaksan çabuk olmalısın oğlum.

 Tamam.

 Her şey yolunda.

 Tamam.

 İyileşeceksin.

 Anne, ne yapmalıyım?

 Buradan çıkmalıyım.

 Dışarıda insanlar var, beni görürler.

 Arka garajdaki servis kamyonetini al.

 Anahtarları yok.

 Anahtarları silah dolabını açtığı anahtarlıkta.

 Fazla zamanın yok.

 Çabuk ol oğlum.

 Seni iyileştireceğim Collette.

 Geri çekildim ve "İstiyorsan ben denerim.

" deyip ateş ettim.

 İşte böyle.

 Merhaba.

 Nasıl gitti?

 Şanssızdım, belki yarın daha iyi olur.

 Colette de ava çıktı mı?

 Hayır o dükkanda kaldı.

 Bu sabah sizin teslimat kamyonunu yolda gördüm.

 Dükkan o zamandan beri kapalı.

 Haydi.

 - Jim Steeve.

 - Jim, benim Brian.

 Hemen buraya gelmelisin, yerde kan izleri var.

 Lanet olası kasa yoktu.

 Bu Mary'e olanların aynısı.

 Bunu Ed Gein yapmış olmalı.

 Bayan Marshall'a da aynısını yaptı.

 Dur bir dakika Brian.

 Bunu da nereden çıkartıyorsun?

 Kaybolmadan önce Mary'e çok garip bakıyordu.

 Aynı şeyi Bayan Marshall'a da yaptı ve şimdi de o kayıp.

 Endişelendiğini biliyorum ama söylediklerini bir düşün.

 Ed Gein mi?

 O zararsız bir çocuk gibidir.

 Ona paten kaymayı teklif etmişti.

 Daha sonra da sinemaya gitmeyi teklif etti.

 Ed geçen gün geldi ve antifriz istedi.

 Ona olmadığını söyledim ama bugün yine gelmiş olmalı.

 Bu onu kaçırdığı anlamına gelmez.

 Şuna bakar mısınız?

 Sence bu ne anlama geliyor?

 Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz.

 Şerif, Ed evinde değil, Andersonlardaymış.

 Gidip getirelim mi?

 Hayır, bunu uygun bir şekilde halledeceğiz.

 Hemen döneceğim.

 - Brian.

 -Hemen döneceğim.

 Brian.

 Hemen geri dön.

 Brian.

 Ed, kapıyı aç.

 Ed, aç şu kapıyı.

 Bayan Marshall beni duyuyor musunuz?

 Aşağılık herif.

 Hayır.

 Hayır.

 Aman Tanrım.

 Getirdiğin et gerçekten çok güzel.

 Sürpriz için teşekkür ederim Ed.

 Bu etin tadı da gerçekten çok güzel.

 Will, akşam yemeğinde ne olduğunu öğrenince çok sevinecek.

 Benim için bir zevkti.

 Eti çok sevdiğinizi biliyordum.

 Ed'in kamyoneti burada.

 O silahla ne yapıyordun?

 Senin neyin var?

 Pekala Ed.

 Kamyoneti neden oraya götürdün?

 Söyledim ya.

 Lastiklerinin değişmesi gerekiyordu.

 Alo.

 Merhaba Will.

 Tanrım neler olmuş?

 Umarım ciddi bir şeyi yoktur.

 Belki de Colette Brian ile birliktedir.

 Umarım yakında ortaya çıkar.

 Tamam sonra konuşuruz.

 Hoşça kal.

 Will, Marshall'ın dükkanında bir şeyler olduğunu söyledi.

 Şerif neler olduğunu öğrenmek için oraya gitmiş.

 Gerçekten mi?

 Bu sabah antifriz almak için oraya gitmiştim.

 Tanrım.

 Etrafta kana susamış birileri olmalı.

 Ed, nasıl oluyor da birileri kaybolurken sen hep o civarda oluyorsun?

 Bilmiyorum, sanırım çok şanslıyım.

 Gidip neler olduğunu öğrenelim.

 Bu eğlenceyi kaçırmak istemiyorum.

 - Merhaba Ed.

 - Merhaba Brian.

 Brian ne yapıyorsun?

 Bu herif Bayan Marshall'ı öldürdü.

 Ben de onu öldüreceğim.

 Ed, Colette'i mi öldürdü?

 Onu evinde asılı halde buldum.

 Onu bir geyik gibi asmış.

 Bu sabah antifriz almak için dükkana gittiğini ve   kamyonetin lastiklerini değiştirdiğini söylemişti.

 Söylediklerim doğruydu Pete.

 Biri bana kötü bir oyun oynuyor olmalı Brian.

 Brian.

 Aklını başına topla dostum.

 Onun beynini dağıtacağım.

 Hepsi onun suçu.

 -Aptallık etme.

 -Jim, o neden söz ediyor.

 Kapa çeneni.

 -Brian, şu silahı ver.

 -Hayır.

 -Tanrı aşkına burada neler oluyor?

 -Ed'i öldürmek üzereyim.

 Pekala, herkes arkasını dönsün, ya da istiyorsanız izleyebilirsiniz.

 Brian, bunu bana yaptırma.

 Brian, lütfen bırak bunu Jimmy halletsin.

 Tanrı aşkına, lütfen.

 Sen doğru olanı yaptın.

 Ayağa kalk.

 Arkanı dön.

 Ellerini arkanda birleştir.

 Yürü.

 Yürü.

 Jim, bana inanmalısın.

 Kapa çeneni.

 Seni hasta ruhlu pislik herif.

 Colette'e bunu nasıl yapabildin?

 Saçmalıyor.

 Evimde asılı biri hakkında bir şey bilmiyorum.

 Bilmiyorsun demek.

 Peki oraya nasıl gittin?

 Ona hiçbir şey söyleme.

 Sen sadece doğru olanı yaptın.

 Bunu nasıl yapabildin Ed?

 Colette çok iyi bir kadındı.

 Sonunda hak ettiğini buldu.

 Sen, Tanrı'nın senden yapmanı istediği şeyi yaptın.

 Bak sana ne diyeceğim  Hak ettiğin cezayı çekeceksin.

 Haydi yürü.

 Ve alnında adı yazıyordu.

 O Babil'in gizemli başlangıcıydı.

 O yosmaların annesi ve felaketin rahmiydi.

 Mary ya da Colette'in öldürülmesi ile ilgili   hiçbir şey hatırlamıyorum.

 Sanırım   bazıları, birilerinin dizlerinin üzerine   çökertilmesi için görevlendiriliyor.

 Ed Gein'e kronik şizofreni teşhisi konuldu ve buna göre yargılandı.

 26 temmuz 1 984'te 78 yaşında  solunum yetersizliğine yenik düştü ve annesini yanına gömüldü .

 Lütfen Tanrım vücuduma ve aklıma giren   bu kötü ruhu durdur.

 Lütfen Tanrım.

 Bu kötü ruhu durdur.

 Seni rahatsız ettiğim için beni bağışla anne.

 Annem çok zeki biriydi.

 Modern kızların mini etek, ruj ve pudradan başka bir şey olmadığını söylerdi.

 O olabildiğinde mütevazı biriydi.

 Bu hastane hakkında ne düşünüyorsun?

 Burası güzel bir yer.

 İnsanlar bana iyi davranıyor.

 Fakat yine de rahatsız edici bazı düşüncelerim var.

 Annem gerçek bir azizeydi.

||

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar