Türkçe ve Yunanca Ortak Kelimeler, Terimler ve Atasözleri
Herkül Millas
Türkçe ve Yunanca
Ortak Kelimeler, Terimler ve Atasözleri
Listesi
Kapak hakkında: Ebru,
eski bir kitap ciltleme tekniğidir.
İngiltere’de bu teknik marbled paper diye bilinir. Ebru kelimesi
son yıllarda Türkiye’de bir metafor olarak, Osmanlı Devleti süresinde bir arada
yaşayan farklı kültürlerden toplulukları hatırlatmak için de kullanılmaktadır.
Mozaik benzetmesine tercih edilmektedir çünkü mozaik parçacıkları birbirinden
bütünüyle farklıdır ve kendi içlerinde farklılık sergilemezler, oysa ebru
renkleri kademeli olarak bir birinin içine geçmektedir.
Yunanistan’da Yunanca olarak yayınlanmış olan
kitabın arka kapağındaki yazı:
4,600 Türkçe ve Yunanca ortak kelimeden oluşan bu
“listenin” ilk hali 1992 yılında hazırlanmıştı. Ankara Üniversitesi, Çağdaş
Yunan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda Yunanca dersleri verdiğim o yıllarda
çok yararlı oldu. 1999-2003 yıllarında Yunanistan’da, Rodos Adası’nda bulunan
Ege Üniversitesi’nin Akdeniz Çalışmaları adlı bölümde ana dilleri Yunanca olan
öğrencilere Türkçe dersleri verdiğim sürede de aynı biçimde yararlı oldu.
Bu listenin yüzlerce fotokopi baskısı öğrencilere verildi. “Öteki” dili
öğrenmeye çalışan bu gençler çok kısa bir sürede binlerce kelimeyi çok kısa bir
sürede öğrendi; çünkü aslında yaptıkları kısa bir okuma ile bazı kelimelerin
ortak olduğunu görmek oldu. Kelime ezberlemek gerekmedi.
Türkçe ve
Yunanca’da ortak terimler ve atasözleri türünde bir çalışma ve özellikle ortak
terimler çalışması, ilk kez yapılmakta ve burada yayınlanmaktadır. Atasözü
aslında kolay anlaşılan bir düşünce ve ifade biçimidir. Terimler ise mecazi
anlam taşıyan kelimeler olarak düşünülebilir. Örneğin, “diken üstünde oturuyor”
dediğimiz bir kimse bir Hint fakiri değildir, kaygılı biridir. Eğer Yunanca
konuşan da kendini bu biçimde ifade ediyorsa (κάθετε στ’αγκάθια) ortak bir
deyim söz konusudur diyebiliriz. Bu tür ortak deyimlerin ve atasözlerin toplam
sayısı 1300 tanedir.
Bu çalışma öğretim
amaçlıdır. Ancak çalışma tamamlandıktan sonra ortaya çıkan bulgulara dayanarak
kültürel sonuçlara da varılabileceğini gördüm. Etnik kimliğin olumlu bir
referans sayıldığı, ama aynı zamanda Öteki’nin de farklı ve olumsuz gösterilip
ulusal kimliğin dayanağına dönüştürüldüğü ulusal devletler dönemimizde, Öteki
ile ortak yanlarımızın olduğunu görüyoruz. Binlerce ortak kelimenin
varlığı bize insanların ortak değerleri paylaştıkları bir geniş çevrede
yaşadıklarını hatırlatıyor. Ulusal kompartımanlar ve ulusal özellikler aslında
görecelidir; hatta çok görecelidir.
ÖNSÖZ
4,600 Türkçe ve Yunanca ortak
kelimeden oluşan bu “listenin” ilk hali 1992 yılında hazırlanmıştı. Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı
Anabilim Dalı’nda Yunanca dersleri verdiğim o yıllarda çok yararlı oldu.
1999-2003 yıllarında Yunanistan’da, Rodos Adası’nda bulunan Ege
Üniversitesi’nin Akdeniz Çalışmaları adlı bölümde ana dilleri Yunanca olan
öğrencilere Türkçe dersleri verdiğim sürede de aynı biçimde yararlı oldu. Bu
listenin yüzlerce fotokopi baskısı öğrencilere dağıtıldı. “Öteki” dili
öğrenmeye çalışan bu gençler binlerce kelimeyi çok kısa bir sürede öğrendi;
çünkü aslında kısa bir okuma ile bazı kelimelerin ortak olduğunu gördüler.
Kelime ezberlemek gerekmedi.
Türkçe ve Yunanca’da ortak
terimler ve atasözleri türünde bir çalışma ve özellikle ortak terimler
çalışması ilk kez yapılmakta ve yayınlanmaktadır.
Türkçe Yunanca Ortak Kelimeler Listesi (sayfa
6-112)
Bu “listenin”, başlığın ifade
ettiğinden farklı bir iddiası bulunmuyor: ortak kelimeler içeren bir liste.
Sözlük değildir. Kelimelerin etimolojisine ve kökenlerine değinmiyor. Bugüne
kadar bir dilden öteki geçen kelimeleri temel alan çeşitli çalışmalar
yayınlandı. Benim listem üçüncü dillerde de gelen kelimeleri içeriyor; örneğin,
Fransızca (σικ/şık, chic), Đngilizce (γκολ/gol, goal), Farsça (χάνι, han) hatta
Malezya (Malay) dilinden (orangutan / orman insanı).
Liste sözlük olarak
kullanılamaz, yani kelimelerin anlamlarını açıklamıyor. Ortak olan kelimeleri
içeriyor. Bu ortak kelimelerin büyük yüzdesi her iki dilde de aynı anlamı
taşıyor. Örneğin, sık, gol, han, orangutan, duvar, demokrasi gibi kelimeler
öyle. Ancak bazı durumlarda kelimeler arasında bazı farklar ve özellikler
bulunmaktadır. Bu farklar şunlardır:
1.
Aynı anlama
gelmeyen ortak kelimeler. Bu durumda karşı dilde geçerli olan farklı anlam
parantez içinde verilmektedir:
αγέλη
(στάνη) = ağıl (sürü),
örneğin, “αγέλη” (sürü)
kelimesi Türkçe’de de “ağıl” olarak var ama anlamı ‘στάνη’dir (ağıldır).
Yunanca konuşan kimse öteki dildeki “ortak” kelimenin anlamını kendi dilinde ve
parantez içinde görebilmektedir. Türkçe konuşan da “ağıl” kelimesin öteki dilde
ne anlama geldiğini kendi dilinde görebilmektedir.
2.
Kimi zaman bazı
kelimeler iki farklı yazılır. Böyle durumlarda her iki yazılış (bazen üç
yazılış) verilmekte ve virgül ile ayrılmaktadır
αρµονία = armoni,
harmoni άγιος = Aya, Ay, Ai
3.
Bazı durumlarda
ortak bir kelimenin öteki dilde iki farklı anlamı olabilir. Bu durumda her iki
anlam da veriliyor.
Ανατολή = Anadolu, Doğu
4.
Bazı kelimelerin
birden çok anlamı olabilir ve okuyucu hangisinin söz konusu olduğunu anlayacak
durumda olmayabilir. Bu durumda söz konusu olan anlam kelimeyi izlemektedir.
Örneğin emir kelimesinin “emir verme” olmadığı gösterilmektedir.
εµίρης = emir /
ülke başı
5.
Bazen başka türlü
hatırlatmalar gerekli görülmüştür ve bunlar köşeli ayraçla [ ] gösterilmiştir.
Örneğin, at / άτι kelimesi her iki dilde var ve aynı anlama geliyor; ancak
Yunanca’da at için ‘άλογo’ kelimesi kullanılıyor. Bu duruma ‘άτι’ kelimesinin
‘eski kullanım’ olduğu, Yunanca’da ise “at” için “άλογο” kullanıldığı
belirtilmektedir.
άτι (άλογο) = at [eski kullanım]
6.
Bazı kelimeler
yalnız kısmen ortaktır. Bu durum “1” sayısı ile gösterilmektedir.
αζντισµένος =
azgın 1 ακεφιά = keyifsizlik 1
7.
Nihayet, bazı “i
hali” ve sıfatlar şu biçimde gösterilmiştir:
αλταϊκός = Altay…i
δωρικός = Dor…i
Yukarıdaki örneklerden de
anlaşılacağı gibi bu liste bir sözlüğün yerini alamaz. Bu yüzden listenin
sözlük ve etimoloji sözlüğü ile bir arada kullanılması yararlı olur. Ayrıca,
eski sözlüklerde (örneğin, bknz: Κ. Κουκκίδη, Λεξιλόγιον Ελληνικών Λέξεων
Παραγοµένων εκ της Τουρκικής, Αθήνα, 1960) ortak olarak belirtilen yüzlerce
kelimenin bu listeye dâhil edilmediğini de eklemek gerek. Bu eski ortak
kelimeler artık Türkçe veya Yunanca’da kullanılmayan, günlük dilde bulunmayan
kelimelerdir. Pek sık kullanılmayan teknik terminoloji sayılan kelimeler ise
listeye alınmıştır.
Türkçe ve
Yunanca’da ortak terimler ve atasözleri (sayfa 113-154)
Atasözü aslında kolay
anlaşılan bir düşünce ve ifade biçimidir. Terimlerin ne olduğunu söylemek daha
zor. Mecazi anlam taşıyan kelimeler olarak düşünülebilir. Örneğin, “diken
üstünde oturuyor” dediğimiz bir kimse bir Hint fakiri değildir, kaygılı
biridir. Eğer Yunanca konuşan da kendini bu biçimde ifade ediyorsa (κάθετε
στ’αγκάθια) ortak bir deyim söz konusudur diyebiliriz. Bu tür ortak deyimlerin
ve atasözlerin toplam sayısı 1300 tanedir.
Tekrarlar oluşmaması için
alfabetik sıra şu ilkelere göre izlendi. Terim veya atasözü “isim” içerdiğinde
alfabetik sıralama bu isme (veya ilk isme) göre olmuştur. Öteki durumlarda
sıfat ve sonra fiil sıralamanın kıstası olmuştur. Listenin bu versiyonu Yunanca
kelimeler temel alınarak bu ilkeye göre sıralanmıştır.
Ortak terimlerin ve
atasözlerin bir kısmı tam olarak aynıdır, bir kısmı biraz farklıdır, bir kısmı
ise birazdan daha fazla farklıdır. Bu farklar A, B ve Γ ile gösterilmiştir.
Atasözleri bir yıldız ile (*) işaretlenmiştir. Bazen bir parantez ve köşeli
ayraç içinde bir iki kelime ile söylenenleri açıklana yolu seçilmiştir.
Bütün bu kısaltmalar ve açıklamalar şöyle
özetlenebilir:
Kısaltmalar:
(Α) – tam
karşıtlık, (Β) – kısmen karşıtlık, (Γ) – dolaylı karşıtlık
·
- atasözü
( ) bir terimin
daha anlaşılır olması için birkaç kelime [ ] Açıklama
Alfabetik sıranın
kıstası:
Ortak olan tek bir
kelime varsa o seçildi.
Ortak kelimeler
birden çoksa, isim temel alındı. Đsim ortak değilse, sıfat ve fiil temel
alındı.
*
Bu çalışma öğretim amaçlıdır.
Ancak çalışma tamamlandıktan sonra ortaya çıkan bulgulara dayanarak kültürel
sonuçlara da varılabileceğini gördüm. Etnik kimliğin olumlu bir referans
sayıldığı, ama aynı zamanda Öteki’nin de farklı ve olumsuz gösterilip ulusal
kimliğin dayanağına dönüştürüldüğü ulusal devletler dönemimizde, Öteki ile
ortak yanlarımızın olduğunu görüyoruz. Binlerce ortak kelimenin varlığı bize
insanların ortak değerleri paylaştıkları bir geniş çevrede yaşadıklarını
hatırlatıyor. Ulusal kompartımanlar ve ulusal özellikler aslında görecelidir;
hatta çok görecelidir.
Ortak terimler ve atasözleri
araştırılmaya değer konulardır. Örneğin “bizim” terimlerimiz komşularımızın
terimleriyle kıyaslandıklarında kendimizle ilgili imajımız değişebilir. Her iki
dilde de mecazi anlamlar genellikle günlük yaşamda kullanılan sıradan
kelimelerden oluşuyor: bedenin ögeleri (kulak, diş, kalp, göz, el), yakın
çevremiz (iş, yol, su), en basit filler (görmek, tutmak) ve kavramlar
(söz, Tanrı). Halkların bir arada yaşama tecrübesi bu halkçı temelde ve günlük
yaşam ortamında olmuştur. Ortak sayılanlar, karmaşık kavramlar alanında görülmez.
Bize ulaşan mesaj, duyguların ve ortak “bilgeliğin” bu yakınlığının gösterdiği
gibi, (sözde) var olduğu kabul edilen bizim ve “ötekinin” etnik özelliğinden
doğan özün ve farklılığın aslında pek de gerçek olmadığıdır.
Ulusların “özgün” ve “özel” olduğunu
inananlar için bu mesaj sevindirici olmayabilir; ama evrensel yaklaşımlara
yakın olanlar için hoştur.
**
Türkçe ve Yunanca Ortak Kelimeler Listesi
1 |
αβάκιο |
Abaküs |
2 |
αβάντα |
avanta |
3 |
Αβανταδόρος |
avantacı |
4 |
Αβαντάζ |
avantaj |
5 |
Αβάντσο |
avans |
6 |
Αβαρία |
avarya |
7 |
Αβησσυνία |
Habeşistan |
8 |
Αβοκάντο |
avokado |
9 |
Αβραάµ |
İbrahim |
10 |
άβυσσος |
Abis |
11 |
Αγάς |
Ağa |
12 |
αγγαρεία |
angarya |
13 |
αγγάρεµα |
angarya çalıştırma |
14 |
αγγλικά |
İngilizce |
15 |
Αγγλικανισµός |
Anglikanizm |
16 |
Αγγλικανός |
Anglikan |
17 |
αγγλοσαξονισµός |
Anglosaksonluk |
18 |
Αγγλόφιλος |
Anglofil |
19 |
αγγλοφοβία |
anglofobi |
20 |
αγέλη (στάνη) |
ağıl (sürü) |
21 |
Αγιάζι |
Ayaz |
22 |
αγιάρι |
Ayar |
23 |
αγίασµα |
ayazma |
24 |
Αγιζότι |
Ağızotu |
25 |
Άγιον Όρος |
Aynaroz |
26 |
Άγιος |
Aya, Ay, Ai |
27 |
Αγκαζέ |
Angaje |
28 |
Αγκινάρα |
enginar |
29 |
αγκύλη |
Ankiloz |
30 |
Άγκυρα |
Ankara |
31 |
Αγνωσία |
agnosi |
32 |
Αγνωστικισµός |
agnostisizm |
33 |
Αγνωστικιστής |
agnostik |
34 |
αγορά (αρχαία αγορά) |
agora (çarşı) |
35 |
αγοραφοβία |
agorafobi |
36 |
Αδάµ |
Adem |
37 |
αδάµας |
elmas |
38 |
αδενίτιδα |
adenit |
39 |
Άδης |
Hades |
40 |
αδρεναλίνη |
adrenalin |
41 |
αεροδυναµικός |
aerodinamik |
42 |
αζαλέα |
azelya, açelya |
44 |
αζντισµένος |
azgın 1 |
45 |
άζωτο |
azot |
46 |
αθεΐα |
ateizm |
47 |
αθεϊσµός |
ateizm |
48 |
άθεος |
ateist |
49 |
αθερίνα |
aterina |
50 |
Αθήνα |
Atina |
51 |
Αθίγγανος |
Çingene |
52 |
αθλητής |
atlet |
53 |
αθλητικός |
atletik |
54 |
αθλητισµός |
atletizm |
55 |
Αιγαίο |
Ege |
56 |
αιθέρας |
eter |
57 |
Αιθιοπία |
Etiyopya |
58 |
αιθυλένιο |
etilen |
59 |
αιθύλιο |
etil |
60 |
αιµορροΐδα |
emoroit |
61 |
αιµατίτης |
hematit |
62 |
αιµατολογία |
hematoloji |
63 |
αιµατολόγος |
hematolog |
64 |
αιµοδιάγραµµα |
hemodiagram |
65 |
αιµοσφαιρίνη |
hemosferin |
66 |
αιµοφιλία |
hemofili |
67 |
αιµοφιλικός |
hemofil |
68 |
άιντε! |
hayda! |
69 |
Αιολείς |
Eolyalı |
71 |
αισθητική |
estetik |
72 |
αισθητικός |
estetik |
73 |
ακαδηµαϊκός |
akademik |
74 |
ακαδηµία |
akademi |
75 |
ακακία |
akasya |
76 |
ακετόνη |
aseton |
77 |
ακετυλένιο |
asetilen |
78 |
ακεφιά |
keyifsizlik 1 |
79 |
ακουάριουµ |
akvaryum |
80 |
ακορντεόν |
akordeon |
81 |
ακόρντο |
akort |
82 |
ακουαρέλα |
akvarel |
83 |
ακουστική |
akustik |
84 |
ακροβασία |
akrobatlık |
85 |
ακροβάτης |
akrobat |
86 |
ακροβατισµός |
akrobatlık |
87 |
ακρόπολη |
akropol |
88 |
Ακρόπολις |
Akropol |
90 91 |
ακτίνιο ακτινολογία αλά- |
aktinit aktinoloji ala- |
92 |
αλαγκαρσόν |
alagarson |
93 |
αλακάρτ |
alakart |
94 |
αλακόκ |
alakok |
95 |
αλαµπρός |
alabros |
96 |
αλάνα |
alan |
97 |
αλάνης (πεδίο) |
alan (serseri) |
98 |
αλάνι (πεδίο) |
alan (serseri) |
99 |
αλάργα |
alarga |
100 |
αλατζαδένιος |
alacalı kumaştan 1 |
101 |
αλατζάς |
alaca kumaş |
102 |
αλατούρκα |
alaturka |
103 |
αλαφράγκα |
alafranga |
104 |
άλγεβρα |
cebir |
105 |
αλέγρο |
alegro |
106 |
Αλέξανδρος |
İskender |
107 |
αλέστα |
alesta |
108 |
αλισβερίσι |
alışveriş |
109 |
αλκαϊκός |
alkaik |
110 111 |
αλκαλικός αλκοόλη αλκοολικός |
alkalik alkol alkolik |
112 |
αλκοολισµός |
alkolizm |
114 |
Αλλάχ |
Allah |
115 |
αλλεργία |
alerji |
116 |
αλλεργικός |
alerjik |
117 |
αλληγορία |
alegori |
118 |
αλληγορικός |
alegorik |
119 |
αλλοτροπία |
alotropi |
120 |
αλµανάκ |
almanak |
122 |
αλµπάνης αλµπατρός άλµπουµ |
nalbant albatros
albüm |
123 |
αλό! |
alo! |
124 |
αλουµίνιο |
alümin |
125 |
αλπακά |
Alpaka / kumaşı |
||
126 |
αλπινισµός |
alpinizm |
||
127 |
αλταϊκός |
Altay ...i |
||
129 |
αλτήρας |
halter |
||
130 |
άλτο |
alto |
||
131 |
αλτρουισµός |
altruizm |
||
132 |
αλτρουιστής |
altruist |
||
133 |
άλφα |
alfa |
||
134 |
αλφαβήτα |
alfabe |
||
135 |
αλφάβητο |
alfabe |
||
136 |
αλχηµεία |
alşimi, simya |
||
137 |
αµ' |
ama |
||
138 |
αµαζόνα |
amazon |
||
139 |
αµάν |
aman (eyvah) |
||
140 |
αµανάτι |
emanet |
||
141 |
άµβιξ |
imbik |
||
142 |
αµεθόδευτος |
metotsuz 1 |
||
143 |
αµέθυστος |
ametist |
||
144 |
αµερικανισµός |
Amerikancılık |
||
145 |
αµερικάνος |
Amerikalı |
||
146 |
Αµερική |
Amerika |
||
147 |
αµέταλλα |
ametaller |
||
148 |
αµήν |
amin |
||
149 150 |
αµίαντος αµιράλης αµίρης |
amyant amiral emir / ülke başı |
||
151 |
Αµισός |
Samsun |
||
152 |
αµίτωση |
amitoz |
||
153 |
αµµωνία |
amonyak |
||
154 |
αµνησία |
amnezi |
||
155 |
αµοιβάδα |
amip |
||
156 |
αµόκ |
amok |
||
157 |
αµοραλισµός |
amoralizm |
||
158 |
αµοραλιστής |
immoral |
||
160 |
αµορτισέρ |
amortisör |
||
161 |
άµορφος |
amorf |
||
162 |
αµπαζούρ |
abajur |
||
163 |
αµπαλάζ |
ambalaj |
||
164 |
αµπάρι |
ambar |
||
165 |
αµπάς αµπέρ |
aba amper |
||
166 |
αµπερόµετρο |
ampermetre |
||
167 |
αµπούλα (λάµπα) |
ampul (ilaç ampulü) |
||
168 |
αµπραγιάζ |
debriyaj |
||
169 |
αµφίβιο |
amfibyum |
||
170 |
αµφίβιο |
amfibi |
||
171 |
αµφιθέατρο |
amfiteatr |
||
172 |
αµφορέας |
amfora |
||
173 |
ανάβαση |
anabasis |
||
174 |
αναιµία |
anemi |
||
175 |
αναισθησιολόγος |
anestezyolog |
||
176 |
αναισθητικό |
anestezik |
||
177 |
αναλογία |
analoji |
||
178 |
ανάλυση |
analiz |
||
179 |
αναλυτικός |
analitik |
||
180 |
αναλύω |
analiz etmek |
||
181 |
ανανάς |
ananas |
||
182 |
αναντάµ-παπαντάµ |
anadan babadan |
||
183 |
άναρθρος |
anartrik |
||
184 |
αναρχία |
anarşi |
||
185 |
αναρχικός |
anarşik |
||
186 |
αναρχισµός |
anarşizm |
||
187 |
αναρχοσοσιαλιστής |
anarkososyalist |
||
189 |
ανασόνι / γλυκάνισο |
anason |
||
190 |
Ανατολή |
Anadolu, Doğu |
||
191 |
ανατοµή |
anatomi |
||
192 |
ανατοµία |
anatomi |
||
193 |
ανατοµικός |
anatomik |
||
194 |
αναφορά (στρόβιλος) |
anafor (rapor) |
||
195 |
αναχρονιστικός |
anakronik |
||
196 |
αναχρονισµός |
anakronizm |
||
197 |
ανέκδοτο |
anekdot |
||
198 |
ανεµόµετρο |
anemometre |
||
199 |
ανεµώνη |
anemon |
||
200 |
ανθολογία |
antoloji |
||
201 |
ανθρακίτης |
antrasit |
||
202 |
ανθρωποειδής |
antropoit |
||
203 |
ανθρωποκεντρικός |
antroposantrik |
||
204 |
ανθρωπολογία |
antropoloji |
||
205 |
ανθρωπολόγος |
antropolog |
||
206 |
ανθρωποµορφισµός |
antropomorfizm |
||
207 |
ανιλίνη |
anilin |
||
208 |
ανιµισµός |
animizm |
||
209 |
ανιόν |
anyon |
||
211 |
άνοδος |
anot |
||
212 |
ανοιχτήρι (κλειδί) |
anahtar (açacak) |
||
214 |
ανόργανος |
inorganik |
||
215 |
ανορµάλ |
anormal |
||
216 |
ανταγωνισµός |
antagonizm |
||
217 |
αντάντε |
andante |
||
218 |
ανταντίνο |
andantino |
||
219 |
Ανταρκτική |
Antarktika |
||
220 |
αντένα |
anten |
||
221 |
αντερί (φόρεµα) αντιαλλεργικός |
entari (mintan) antialerjik |
||
223 |
αντιβιοτικό |
antibiyotik |
||
224 |
αντιδηµοκρατικός αντίδι αντίδοτο |
antidemokratik hindiba antidot |
||
225 |
αντίθεση |
antitez |
||
226 |
αντίκα |
antika |
||
227 |
αντικοµουνιστής |
antikomünist |
||
228 |
αντικυκλώνας |
antisiklon |
||
229 |
αντιλόπη |
antilop |
||
230 |
αντινοµία |
antinomi |
||
231 |
αντιπάθεια |
antipati |
||
232 |
αντιπαθής |
antipatik |
||
233 |
αντισηµίτης |
antisemit |
||
234 |
αντισηπτικός |
antiseptik |
||
235 |
αντισηψία |
antisepsi |
||
236 |
αντρεκότα |
antrkot |
||
237 |
αντσούγια |
ançüez |
||
238 |
άνυδρος |
anhidrous |
||
239 |
ανωµαλία |
anomali |
||
240 |
ανώνυµος |
anonim |
||
241 |
αξεσουάρ αξίωµα |
aksesuar aksiyom |
||
242 |
άξονας |
aks, eksen |
||
243 |
αορτή |
aort |
||
244 |
άουτ |
aut |
||
245 |
απάχης |
apaş |
||
246 |
απεριτίφ |
aperatif |
||
247 |
απεψία |
apepsi |
||
248 |
απίκο |
apiko |
||
249 250 |
αποκαλυπτικό αποκριά (γιορτή θυσίας) απόκρυφος |
apokaliptik apukurya (karnaval) apokrif |
||
251 |
απολιτικός |
apolitik |
||
252 |
απόχη |
apoşi |
||
253 |
απραξία |
apraksi |
||
254 |
απριόρι |
apriori |
||
255 |
άπτερος |
apteriks |
||
256 |
Άραβας αραβολόγος |
Arap arapolog |
||
257 |
αρακάς |
araka |
||
258 |
αραλίκι |
aralık |
||
259 |
αραµπάς |
araba |
||
260 |
αραµπατζής |
arabacı |
||
261 |
Αράπης |
Arap (zenci) |
||
262 |
Αρβανίτης (Αλβανός) |
Arnavut |
||
265 |
αργκό |
argo |
||
266 |
αργόν |
argon |
||
268 |
αργοναύτης |
Argo yolcusu, argonot |
||
269 |
αρειανισµός |
Aryanizm |
||
270 |
αρένα |
arena |
||
271 |
αρζαντέ αρθρίτιδα |
arjante artrit |
||
272 273 |
άρια αριάνι αριθµητική |
arya ayran aritmetik |
||
274 |
αριστοκράτης |
aristokrat |
||
275 |
αριστοκρατία |
aristokrasi |
||
276 |
Αριστοτέλης |
Aristo, Aristoteles |
||
277 |
αριστοτελικός |
Aristocu |
||
278 |
αρκεβούζιο |
arkebüz |
||
279 |
αρκτικός |
arktik |
||
280 |
αρλεκίνος |
arlekin |
||
281 |
άρµα (θυρεός) |
arma (savaş arabası) |
||
282 |
αρµάδα |
armada |
||
283 |
αρµαδούρα |
armadura |
||
284 285 |
Αρµένης αρµόζω αρµονία |
Ermeni armonize etmek armoni, harmoni |
||
287 |
αρµόνικα |
armonika |
||
288 |
αρµονικός |
armonik |
||
289 |
αρµόνιο |
armonyum |
||
290 |
αρµός |
armuz |
||
291 |
Αρναούτης |
Arnavut |
||
292 |
άρπα |
arp, harp |
||
293 |
αρπιστής |
arpist, harpist |
||
294 |
αρρυθµία |
aritmi |
||
295 |
αρρύθµιστος |
aritmik |
||
296 |
άρρυθµος |
aritmik |
||
297 |
αρσενικό |
arsenik |
||
298 |
αρτεσιανό |
artezyen |
||
299 |
αρτηρία |
arter |
||
300.
αρτηριοσκλήρωση arterioskliroz
301.
αρτηρίτιδα arterit
302.
αρτίστας artist
303.
αρχαϊκός arkaik
304.
αρχαιολογία arkeoloji
305.
αρχαιολογικός arkeolojik
306.
αρχαιολόγος arkeolog
307.
αρχαίος arkaik
308.
αρχαϊσµός arkaizm
309.
αρχείο arşiv
310.
αρχιδούκας arşidük
311.
αρχιεπίσκοπος başpiskopos 3
312.
Αρχιµήδης Arşimet
313.
αρχιπέλαγος arşipelag
314.
άρωµα aroma
315.
αρωµατικός aromatik
316.
ασανσέρ asansör
317.
ασβέστης asbest
318.
ασετιλίνη asetilen
320.
ασήµι sim (gümüş)
321.
άσθµα astım
322.
Ασία Asya
323.
ασιάτης Asyalı
ασίκης aşık
324.
ασκέρι (φαντάροι) askerler [eski
kullanım]
325.
ασκητής asketik
326.
ασκητισµός asketizm
327.
ασκί (κρεµαστάρι) askı (torba)
328.
ασλάνι aslan [eski
kullanım]
ασοβάντιστος sıvanmamış, sıvasız 1
329.
ασορτί asorti
330.
άσος as
332.
ασουλούπωτος
(χωρίς στιλ) üslupsuz (rüküş) 1
333.
ασπιρίνη aspirin
334.
Ασσυρία Asur
335.
αστακός ıstakoz
336.
αστάρι astar
337.
αστιγµατικός astigmat
338.
αστιγµατισµός astigmatizm
339.
αστραχάν astragan
340.
αστρολογία astroloji
341.
αστρολόγος astrolog
342.
αστροναύτης astronot
343.
αστρονοµία astronomi
344 |
αστρονοµικός |
astronomik |
||
345 |
αστρονόµος |
astronom |
||
346 |
αστροφυσική |
astrofizik |
||
347 |
ασύµµετρος |
asimetrik |
||
348 |
ασύµπτωτος |
asimptot |
||
349 |
άσφαλτος |
asfalt |
||
350 |
αταβισµός |
atavizm |
||
351 |
αταβιστικός |
atavist |
||
352 |
αταραξία |
ataraksiya |
||
353 |
ατελιέ |
atölye, atelye |
||
354 |
ατζαµής |
acemi |
||
355 |
ατζαµοσύνη |
acemilik |
||
356 357 |
ατζέµ πιλάφι ατζούρι άτι (άλογο) |
acem pilavı acur at [eski kullanım] |
||
358 |
ατλαζένιος |
atlastan |
||
359 |
ατλάζι |
atlas / kumaşı |
||
361 |
άτλαντας |
atlas / harita |
||
362 |
Ατλαντικός |
Atlantik |
||
364 |
ατµόσφαιρα |
atmosfer |
||
366 |
άτοµο |
atom |
||
367 |
άτονο |
atonal |
||
368 |
άτονος |
tonsuz 1 |
||
369 |
ατραξιόν |
atraksiyon |
||
370 |
ατροπίνη |
atropin |
||
371 |
ατσάλι |
çelik |
||
372 |
Ατσίγγανος |
Çingene |
||
373 |
Αττική |
Atika |
||
374 |
Αύγουστος |
Ağustos |
||
375 |
αυθέντης (κύριος) |
efendi (sahip) |
||
376 |
αυθεντικός |
otantik |
||
377 378 |
αυλάκι αυλή Αυστραλία |
evlek avlu Avustralya |
||
379 |
Αυστραλός |
Avustralyalı |
||
380 |
Αυστρία |
Avusturya |
||
381 |
Αυστριακός |
Avusturyalı |
||
382 |
αυταρχία |
otarşi |
||
383 |
αυταρχικός |
otoriter |
||
384 |
αυτό- |
oto- |
||
385 |
αυτοβιογραφία |
otobiyografi |
||
386 |
αυτοδίδακτος |
otodidaktik |
||
387 |
αυτοκριτική |
otokritik |
||
388 |
αυτοµατισµός |
otomatizm, otomasyon |
||
389 |
αυτόµατο |
otomatik |
||
390 |
αυτόµατος |
otomatik, otomat |
||
391 |
αυτονοµία |
otonomi |
||
392 |
αυτόνοµος |
otonom |
||
393 394 |
αυτός (εραστής) αυτόχθων αυτοψία |
aftos (bu) otokton otopsi |
||
395 |
αφασία αφέντης (σεβαστός κύριος) |
afazi efendi (sahip) |
||
396 |
αφιόνι |
afyon |
||
397 |
αφορίζω |
aforoz etmek |
||
398 |
Αφρική |
Afrika |
||
399 |
Αφρο |
Afro- |
||
400 |
αφωνία |
afoni |
||
401 |
αφορισµός |
aforoz |
||
402 |
αχ! |
ah! |
||
404 |
αχλάδι |
ahlat |
||
405 |
αχµάκης |
ahmak |
||
406 |
αχούρι |
ahır |
||
408 409 |
αχρωµατοψία αχταρµάς (µεταβίβαση) άχτι |
akromatopsi aktarma (uydurma) ah |
||
410 |
αψέντι |
apsent |
||
411 |
αψίδα / αψύς |
apsis |
||
412 |
Βαβυλωνία |
Babil |
||
413 |
βαγονέτο |
vagonet |
||
414 |
βαγόνι |
vagon |
||
415 |
βαζελίνη |
vazelin |
||
416 |
βάζο |
vazo |
||
417 |
βαθυσκάφος |
batiskaf |
||
418 |
βαι! |
vay! |
||
419 |
βαϊλός |
balyoz |
||
420 |
βακελίτης |
bakalit |
||
421 |
βάκιλος |
basil |
||
422 |
βακούφι |
vakıf |
||
423 |
βακτηρίδιο |
bakteri |
||
424 |
βακτηριολογία |
bakteriyoloji |
||
425 |
βακτηριολόγος |
bakteriyolog |
||
426 |
βακχικός |
Baküs ...i |
||
427 429 |
Βάκχος βαλανίδι βαλές |
Baküs palamut / meşe türü vale |
||
430 |
βαλής (νοµάρχης) |
vali [eski kullanım] |
||
431 |
βαλίτσα |
valiz |
||
432 |
Βαλκάνια βαλκανικός |
Balkanlar Balkan .i |
||
433 |
βαλκανολογία |
Balkanoloji |
||
434 |
βαλκανολόγος |
Balkanolog |
||
435 |
βαλλιστική |
balistik |
||
436 |
βαλς |
vals |
||
438 |
βάλσαµο |
balsam |
||
439 |
βαλτικός |
Baltık ...i |
||
440 |
βαµπ |
vamp |
||
441 |
βανάδιο |
vanadyum |
||
442 |
βανδαλισµός |
vandalizm |
||
443 |
βάνδαλος |
vandal |
||
444 |
βανίλια |
vanilya |
||
445 |
βάνα |
vana |
||
446 |
βαπόρι |
vapur |
||
447 |
βαπτίζω |
vaftiz etmek |
||
448 |
βαπτιστής |
vaftizci |
||
450 |
βάρβαρος |
barbar |
||
451 |
βαρβαρότητα |
barbarlık |
||
452 |
βάρδια |
vardiya |
||
454 |
βαρέλα |
varil |
||
455 |
βαρέλι |
varil |
||
456 |
βαριά |
balyoz |
||
457 |
βαριετέ |
varyete |
||
458 |
βάριο |
baryum |
||
461 |
βάρκα |
barka |
||
462 |
βαρκαρόλα |
barkarol |
||
464 |
βαροµετρικό |
barometrik |
||
465 466 |
βαρόµετρο βαρόνη βαρόνος |
barometre barones baron |
||
467 |
βαροσκόπιο |
baroskop |
||
468 |
βαρύτονος |
bariton |
||
471 |
βασάλτης |
bazalt |
||
472 |
βάση |
baz |
||
473 |
βασιβουζούκος |
başıbozuk |
||
474 |
βασιλική |
bazilika |
||
475 |
βασιλικός |
fesleğen |
||
477 |
βατ |
vat |
||
478 |
βάτα |
vatka |
||
479 |
βάτος |
vatoz |
||
481 |
βαφτίζω |
vaftiz etmek |
||
482 |
βάφτισµα |
vaftiz |
||
483 |
βαχ! |
vah! |
||
484 |
βεδουίνος |
bedevi |
||||
485 |
βεζίρης |
vezir |
||||
488 |
βεκίλης (αντιπρόσωπος) |
vekil (eskiden Mora'da yönetici) |
||||
489 |
βεκτασής |
Bektaşi |
||||
490 |
Βέλγιο |
Belçika |
||||
491 |
βελέντζα |
velense |
||||
493 |
βενζίνη |
benzin |
||||
494 |
βενζινοµηχανή |
benzin makinesi |
||||
495 |
βενζόλη |
benzol |
||||
496 |
βεντούζα |
vantuz |
||||
497 |
βεράντα |
veranda |
||||
498 |
βεράτιο |
berat |
||||
499 |
βερέµης (φυµατικός) |
verem (güçsüz) |
||||
500 |
βερεσέ |
veresiye |
||||
501 |
βερµούτ |
vermut |
||||
503 |
βερνίκι |
vernik |
||||
504 |
βεστιάριο |
vestiyer |
||||
505 |
βέτο |
veto |
||||
506 |
βηρύλλιο |
berilyum |
||||
507 |
βιβλιογραφία |
bibliyografya |
||||
508 |
βιβλιοθήκη |
bibliyotek |
||||
510 |
βιβλιοµανία |
bibliyomani |
||||
511 |
βίδα |
vida |
||||
512 |
βιδέλο |
vidala |
||||
513 |
βίζα |
vize |
||||
514 |
βίζιτα |
vizite |
||||
515 |
βισµούθιο |
bizmut |
||||
516 |
βίλα |
villa |
||||
517 |
βιλαέτι |
vilayet [eski kullanım] |
||||
518 |
βινιέτα βινίλιο |
vinyet vinil |
||||
519 |
βίντεο |
video |
||||
520 |
βίντσι |
vinç |
||||
521 |
βιο- |
biyo- |
||||
522 |
βιογραφία |
biyografi |
||||
523 |
βιογραφικός |
biyografik |
||||
524 |
βιόλα |
viyola |
||||
525 |
βιολογία |
biyoloji |
||||
526 |
βιολογικός |
biyolojik |
||||
527 |
βιολόγος |
biyolog |
||||
528 529 |
βιολοντσέλο βιοµηχανικός βιονικό |
viyolonsel biomekanik (endüstriyel) biyonik |
||||
530 |
βιόσφαιρα |
biyosfer |
||||
531 |
βιοφυσική |
biyofizik |
||||
532 |
βιοχηµεία |
biyokimya, biyoşimi |
||||
533 |
βιοψία |
biyopsi |
||||
534 |
βίρα |
vira |
||||
535 |
βιράζ |
viraj |
||||
536 |
βιρτουόζος |
virtüöz |
||||
537 |
βίσονας |
bizon |
||||
538 |
βιταµίνη |
vitamin |
||||
539 |
βιτές |
vites |
||||
540 |
βιτρίνα |
vitrin |
||||
541 |
Βλάχος |
Ulah |
||||
542 |
βόας |
boa |
||||
543 |
βογιάρος |
boyar |
||||
544 |
βοεβόδας |
voyvoda |
||||
546 |
βολάν |
volan |
||||
547 |
βολέ |
vole |
||||
548 |
βόλεϊ |
voleybol 1 |
||||
549 |
βολή |
voli |
||||
550 |
βολτ |
volt |
||||
551 |
βόλτα |
volta / tur, gezi |
||||
552 |
βολτάζ |
voltaj |
||||
553 |
βολτόµετρο |
voltmetre |
||||
554 |
βολφράµιο |
volfram |
||||
555 |
βόµβα |
bomba |
||||
556 |
βοµβαρδισµός |
bombardıman |
||||
558 |
βοντβίλ |
vodvil |
||||
560 |
βόρακας |
boraks |
||||
561 |
βοριάς |
poyraz |
||||
562 |
βόριο |
bor / tuzu |
||||
563 |
βοτανική |
botanik |
||||
564 |
βοτανολογία |
botanoloji |
||||
565 |
βότκα |
votka |
||||
566 567 |
βουδισµός βουκέντρα Βουλγαρία |
Budizm üvendire Bulgaristan |
||||
568 |
βουρ! (χτύπα!) |
vur! (hayda giriş!) |
||||
569 |
βούρτσα |
fırça |
||||
570 |
Βραχµάν |
Brahman |
||||
571 |
βραχυκέφαλος |
brakisefal |
||||
572 |
βρε! |
bre! |
||||
573 |
Βρετανία |
Britanya |
||||
574 |
βρίκι |
brik |
||||
575 |
βρογχίτιδα |
bronşit |
||||
576 |
βρόγχος |
bronş |
||||
577 |
βρώµιο |
brom |
||||
578 |
βυζαντινός Βυζάντιο |
Bizanslı Bizans |
||||
579 |
βυσσινί |
vişne rengi |
||||
580 |
βυσσινιά |
vişne ağacı |
||||
581 |
βύσσινο |
vişne |
||||
582 |
βωντβίλ |
vodvil |
||||
583 |
βωξίτης |
boksit |
||||
584 |
Γαβριήλ |
Cebrail |
||||
585 |
γάγγραινα |
kangren, gangren |
||||
586 |
γαζέλα |
gazal |
||||
587 |
γαζής |
gazi |
||||
588 |
γαϊτάνι |
kaytan |
||||
589 |
γαλαξίας |
galaksi |
||||
590 |
γαλαρία (γκαλερί) |
galeri (dehliz) |
||||
591 |
γαλβανίζω |
galvanize etmek |
||||
594 |
γαλβανόµετρο |
galvanometre |
||||
596 |
γαλέρα |
kadırga |
||||
597 |
γαλέτα |
galeta |
||||
598 |
Γαλλία [παλιά χρήση] |
Galya (Fransa ) |
||||
599 |
γαλόνι |
galon |
||||
600 |
γαλότσα |
galoş, kaloş |
||||
601 |
γάµµα |
gama |
||||
602 |
γάντζος |
kanca |
||||
603 604 |
γαργάρα γαρδέλι γαρδένια |
gargara gerdel gardenya |
||||
605 606 |
γαρίδα γαρµπής (δυτικός άνεµος) γαρνίρισµα |
karides garbi (güneybatı yeli) garnitür |
||||
607 |
γαστρεντερολόγος |
gastroenterolog |
||||
608 |
γαστρίτιδα |
gastrit |
||||
609 |
γαστρονοµία |
gastronomi |
||||
610 |
γαστροσκοπία |
gastroskopi |
||||
612 |
γελέκο |
yelek |
||||
613 |
γεµιτζής |
gemici [eski kullanım] |
||||
614 |
γενετική |
genetik |
||||
615 |
γενική |
genitif |
||||
616 |
γενιτσαρισµός |
yeniçerilik |
||||
617 |
γενίτσαρος |
yeniçeri |
||||
618 |
γεννήτρια |
jeneratör |
||||
619 |
γενοκτονία |
jenosit, genosit 1 |
||||
620 |
γένος (γονίδιο) |
gen (soy, ulus ) |
||||
621 |
γεντέκι |
yedek [eski kullanım] |
||||
623 |
γερµάνιο |
germanyum |
||||
625 |
Γερµανός [παλιά χρήση] |
Germen (Alman) |
||||
626 |
γερµανόφιλος |
Germanofil |
||||
627 |
γερούνδιο |
gerundium |
||||
628 |
γεωγραφία |
coğrafya |
||||
629 |
γεωγραφικός |
coğrafi |
||||
630 |
γεωγράφος |
coğrafyacı |
||||
631 |
γεωδαισία |
jeodezi |
||||
632 |
γεωδαίτης |
jeodezist |
||||
633 |
γεωδυναµικός |
jeodinamik |
||||
634 |
γεωθερµία |
jeotermi |
||||
635 |
γεωθερµικός |
jeotermik |
||||
636 |
γεωκεντρικός |
jeosantrik |
||||
638 |
γεωλογία |
jeoloji |
||||
639 |
γεωλογικός |
jeolojik |
||||
640 |
γεωλόγος |
jeolog |
||||
641 |
γεωµετρία |
geometri |
||||
642 |
γεωµετρικός |
geometrik |
||||
643 |
γεωµορφολογία |
jeomorfoloji |
||||
644 |
γεωπολιτική |
jeopolitik |
||||
645 |
Γεωργία |
Gürcistan |
||||
646 |
Γεωργιανός |
Gürcü |
||||
647 |
γεωσεισµική |
jeosismik |
||||
648 |
γεωτροπισµός |
jeotropizma |
||||
649 |
γεωφυσική |
jeofizik |
||||
650 |
γεωχηµικός |
jeokimyasal |
||||
για |
ya |
|||||
651 |
γιαβάς-γιαβάς |
yavaş yavaş |
||||
653 |
γιαβάσικος |
yavaş |
||||
654 |
γιαβέρης |
yaver |
||||
655 |
γιαβουκλής (αγαπηµένος/η) |
yavuklu (erkek sevgili) |
||||
656 |
γιαβρί |
yavru |
||||
657 |
γιαβρούµ |
yavrum |
||||
658 |
γιαγκίνι |
yangın [eski kullanım] |
||||
659 |
γιαγλίδικος |
yağlı |
||||
660 |
γιακάς |
yaka |
||||
661 |
γιαλαντζή-ντολµά |
yalancı dolma |
||||
662 |
γιαλός (παραθαλάσσια έπαυλη) |
yalı (kıyı) |
||||
663 |
γιάνκης |
Yanki, Yankee |
||||
664 |
Γιάννενα |
Yanya |
||||
665 |
γιάντες |
yades, lades |
||||
666 |
γιαούρτι |
yoğurt |
||||
667 |
γιαπί (κτίσµα) |
yapı (inşaat) |
||||
γιαπράκ yaprak
668.
γιαπωνέζικος Japon ...i
669.
γιαραµπής (θεέ
µου) ya Rabbim (tanrı)
1
γιάρδα yarda
670.
γιαρµάς yarma (şeftali)
671.
γιασεµί yasemin
672.
γιασµάκι yaşmak
673.
γιαταγάνι yatağan
674.
γιατάκι yatak [eski
kullanım]
675.
γιαχνί yahni
676.
Γιβραλτάρ Cebelitarık
677.
γεν yen / Japon parası
678.
γιλέκο yelek
679.
γινάτι inat
680.
γιογιό yo yo / oyuncağı
681.
γιόγκα yoga
682.
γιόγκι yogi
γιοκ yok
683.
γιορντάνι gerdanlık
684.
γιορτή yortu
685.
γιουβαρλάκια
(στρογγυλός) yuvarlak (terbiyeli köfte)
686.
γιουβέτσι güveç
687.
Γιουγκοσλαβία Yugoslavya
688.
γιουκαλίλι yükülele
689.
γιούκος yük [eski
kullanım]
691.
γιούλι sümbül
692.
Ιωνία (Ελλάδα) Yunan (İyonya)
693.
γιούρια (βάδην) yürüyüş (hücum)
694.
γιουρούκος yörük (kaba insan)
695.
γιουρούσι (βάδην) yürüyüş (hücum)
696.
γιούρτι (χώρος) yurt (tütün
tarlası)
698 γιουχαΐζω yuh çekmek
699 γιουχάισµα yuh çekme
γιοτ yat
700 γιρλάντα kırlent
702.
γκαβότα gavot
703.
γκάνγκστερ gangster
704.
γκαζέττα gazete [eski
kullanım]
705.
γκάζι gaz
706.
γκαζιέρα gazocağı, gazyer
707.
γκαζόζα gazoz
708.
γκαζώνω gaza basmak
709.
γκάιντα gayda
710.
γκαλερί galeri
711 |
γκαλντιρίµι |
kaldırım |
712 |
γκάλοπ |
gallop |
713 |
γκαµπαρντίνα |
gabardin |
714 |
γκανιάν |
ganyan |
715 716 |
γκανιότα γκαντέµης (άτυχος) γκαράζ |
ganyot kademsiz (şansız) garaj |
717 |
γκαραζιέρης |
garajcı |
718 |
γκαραντί |
garanti |
719 |
γκαρνταρόµπα |
gardırop |
720 |
γκάρντεν-πάρτι |
garden parti |
721 |
γκαρσόνα (σερβιτόρος) |
garson / kadın |
722 |
γκαρσόνι |
garson |
723 |
γκαρσονιέρα |
garsoniyer |
724 |
γκάφα |
gaf |
725 |
γκαφατζής |
gafçı |
726 |
γκεζερίζω |
gezmek [eski kullanım] |
727 |
γκέισα |
geyşa |
728 |
γκέκας |
Cega, yabanıl kimse |
729 |
γκελ (έλα) |
gel (çekicilik) |
730 |
γκέλα |
gele |
731 |
γκέµι |
gem |
732 |
γκεµιτζής |
gemici [eski kullanım] |
733 |
γκεριλέρος |
gerilla |
734 |
γκερντάνι |
gerdan |
735 |
γκεστάπο |
gestapo |
736 |
γκέτο |
getto |
737 |
γκιαούρης |
gavur |
738 |
γκιλοτίνα |
giyotin |
739 |
γκιοστέκι |
köstek |
740 |
γκιουβέτσι |
güveç |
741 |
γκιουλές |
gülle [eski kullanım] |
742 |
γκιούµι |
güğüm |
743 |
γκισέ |
gişe |
744 |
γκλοµπ |
cop |
745 |
γκολ |
gol |
746 |
γκολφ |
golf |
747 |
Γκόλφστριµ |
Golfistrim |
748 |
γκοµµαλάκκα (ρετσίνι) |
gomalak (silgi) |
749 |
γκοµπλέν |
goblen |
750 |
γκονγκ |
gong |
751 |
γκουάς |
guvaş |
752 |
γκούλας |
gulaş |
753 |
γκουρού |
guru |
754 |
γκοφρέτα |
gofret |
755 |
γκραβούρα |
gravür |
756 |
γκρέιντερ |
greyder |
757 |
γκρι |
gri |
758 |
γκρουπ |
gurup |
759 |
γλαδιόλα |
glayöl |
760 |
γλεντζές |
eğlence düşkünü 1 |
761 |
γλέντι |
eğlence |
762 763 |
γλεντώ γλυκάνισο γλυκερίνη |
eğlenmek anason gliserin |
764 |
γλυκόζη |
glikoz |
766 |
γόνδολα |
gondol |
767 |
γονδολιέρης γόνος [ψάρι] |
gondolcü, gondolyer vonoz |
768 |
γόρδιος |
Gordion / düğümü |
769 |
γορίλας |
goril |
770 |
γοτθικός |
gotik |
771 |
γουλιανός |
kalinos |
772 |
γουόκµαν |
vokman, walkman |
773 |
γουργούρισµα |
guruldama |
774 |
γούρι |
uğur |
775 |
γουρλής |
uğurlu |
776 |
γούρνα |
kurna |
777 |
γουρσούζης |
uğursuz |
778 |
γούστο |
gusto |
779 |
γραβάτα |
kravat |
780 |
γραβιέρα |
gravyer |
781 782 |
γράδο Γραικός γραµµάριο |
grado Grek gram |
783 |
γραµµατική |
gramer |
784 |
γραµµόφωνο |
gramofon |
785 |
κράµπα |
kramp |
786 |
γρανίτης |
granit |
787 |
γρανιτικός |
granitik |
788 |
γράσο |
gres / yağı |
789 |
γραφική |
grafik |
790 |
γραφίτης |
grafit |
791 |
γραφολογία |
grafoloji |
792 |
γραφολόγος |
grafolog |
793 |
γρέιπφρουτ |
greypfrut |
795 |
γρηγοριανός |
Gregoryen |
796 |
γρι-γρί |
gırgır / balıkçı teknesi |
797 |
γρίπος |
ığrıp |
798 |
γρίπη |
grip |
799 |
γρόσι |
kuruş |
800 |
γκροτέσκος |
grotesk |
801 |
γρουσούζης |
uğursuz |
802 |
γρουσουζιά |
uğursuzluk |
804 |
γυµναστής |
jimnastik öğretmeni |
805 |
γυµναστική |
jimnastik |
806 |
γυναικολογία |
jinekoloji |
807 |
γυναικολόγος γύρισµα / χώµατος) |
jinekolog kirizma (döndürme) |
808 |
γύψος |
jips |
809 |
γωνία (τρίγωνο) |
gönye (köşe) |
810 |
δαδαϊσµός |
dadaizm |
811 |
δακτυλογραφία |
daktilografi |
812 |
δακτυλογράφος |
daktilo / yazan), daktilograf |
813 |
δακτυλοσκοπία |
daktiloskopi |
815 |
δαλία |
dalya |
816 |
δαλτονισµός |
daltonizm |
817 |
δαµετζάνα |
damacana |
818 |
δαντέλα |
dantel |
819 |
δάφνη |
defne |
820 |
δεινόσαυρος |
dinozor |
821 |
δεκάγραµµο |
dekagram |
822 823 |
δέκαθλο δεκάλιτρο δεκάµετρο |
dekatlon dekalitre dekametre |
824 |
δεκανίκι |
değnek / koltuk değneği |
825 |
δεκεµβριακός |
dekemvrist |
826 |
δέλτα |
delta |
827 |
δεµάτι |
demet |
828 |
δεοντολογία |
deontoloji |
829 |
δερβέναγας |
derbent ağası, zorba |
830 |
δερβένι |
derbent |
831 |
δερβίσης |
derviş |
832 |
δερµατολογία |
dermatoloji |
833 |
δερµατολόγος |
dermatolog |
834 |
δεσµά (περιλαίµιο) |
tasma / bağlar |
835 |
δεσπότης |
despot, papaz |
836 |
δεσποτικός |
despotça |
837 |
δεφτερδάρης |
defterdar |
838 |
δεφτέρι |
defter [eski kullanım] |
839 |
δηµαγωγία |
demagoji |
840 |
δηµαγωγός |
demagog |
841 |
δηµογραφία |
demografi |
842 |
δηµοκράτης |
demokrat |
843 |
δηµοκρατία |
demokrasi |
844 |
δηµοκρατικός |
demokratik |
845 |
δηνάριο |
dinar |
846 |
διαβήτης |
diyabet |
847 |
διάγραµµα |
diyagram |
848 |
διαγώνιος |
diyagonal |
849 |
δίαιτα |
diyet / perhiz |
850 |
διαίτης |
diyetetik |
851 |
διακαµός |
yakamoz |
852 |
διάκλαση |
diyaklaz |
853 |
διάκος |
diyakoz |
854 |
διαλεκτική |
diyalektik |
855 |
διάλεκτος |
diyalekt |
856 |
διάλογος |
diyalog |
857 |
διαπασών |
diyapazon |
858 |
διασπορά |
diaspora |
859 |
διαστολή |
diyastol |
860 |
διάφραγµα |
diyafram |
861 |
διαχρονισµός |
diyakronizm |
862 |
διδακτικός |
didaktik |
863 |
διδάκτωρ |
doktor / öğretmen |
864 |
δίεση |
diyez |
865 |
διθύραµβος |
ditiramp |
866 |
δικτάτορας |
diktatör |
867 |
δικτατορία |
diktatörlük |
868 |
δίληµµα δίπλωµα |
dilemma diploma |
869 |
διπλωµάτης |
diplomat |
870 |
διπλωµατία |
diplomasi |
871 |
διπλωµατικός |
diplomatik |
872 |
δίσκος |
disk |
873 |
δίφθογγος |
diftong |
874 |
διφθερίτιδα |
difteri |
875 |
δοβλέτι |
devlet [eski kullanım] |
876 |
δόγης |
don / ünvan |
877 |
δόγµα |
dogma |
878 |
δογµατικός |
dogmatik |
879 880 |
δογµατισµός δοιάκι δόκτορας |
dogmatizm yeke doktor |
881 |
δολιχοκέφαλος |
dolikosefal |
882 |
δολάριο |
dolar |
883 |
δολοµίτης |
dolomit |
884 |
δονκιχωτισµός |
donkişotluk |
885 |
δόση |
doz, dozaj |
886 |
δοτική |
datif |
887 |
δούκας |
dük |
888 |
δουκάτο |
dükalık, düka altını |
889 |
δούκισσα |
düşeş / ünvan |
890 |
∆ούναβης |
Tuna |
891 892 |
δραγουµάνος δράκαινα [ψάρι] δράκος |
dragoman [eski kullanım] trakunya dragon |
893 |
δράµα |
dram, drama |
894 |
δραµατικός |
dramatik |
895 |
δραµατουργός |
dramaturg |
896 |
δράµι |
dirhem |
897 |
δραχµή |
drahmi |
899 |
δρεπάνι |
tırpan |
900 |
δυναµική |
dinamik |
901 |
δυναµικός |
dinamik |
902 |
δυναµισµός |
dinamizm |
903 |
δυναµίτης |
dinamit |
904 |
δυναµόµετρο |
dinamometre |
905 |
δυσεντερία |
dizanteri |
906 |
δυσλεξία |
dizleksiya |
907 |
∆ωριείς |
Dorlar |
908 |
δωρικός |
Dor ...i |
909 |
έβενος |
abanoz |
910 |
εβονίτης |
ebonit |
911 |
εβραίος |
İbrani (Yahudi) |
912 |
εγγλέζος |
İngiliz |
913 |
εγκοπή (εµπόδιο) |
engebe (çıkıntı) |
914 |
εγκυκλοπαίδεια |
ansiklopedi |
915 |
εγκυκλοπαιδικός |
ansiklopedik |
916 |
εγώ (το εγώ) |
ego (ben) 1 |
917 |
εγωισµός |
egoizm |
918 |
εγωιστής |
egoist |
919 |
εγωκεντρικός |
egosantrik |
920 |
εθνικός (εθνοτικός) |
etnik (milli) |
921 |
εθνογραφία |
etnografya |
922 |
εθνολογία |
etnoloji |
923 |
εθνολόγος |
etnolog |
924 |
ειδύλλιο |
idil |
925 |
εικόνισµα |
ikona |
926 |
εικονογραφία |
ikonografi |
927 |
ειρωνεία |
ironi |
928 |
ειρωνικός |
ironik |
929 |
έκζεµα |
egzama |
930 |
εκκεντρικός έκκεντρος |
eksantrik eksantrik |
931 |
εκκλησία |
kilise |
932 |
εκλεκτικός |
eklektik |
933 934 |
εκλεκτισµός εκµέκ-κανταΐφι εκοσέ |
eklektizm ekmek kadayıf ekose |
εκσκαφέας |
ekskavatör |
|
936 |
έκσταση |
ekstas |
937 |
εκτάριο |
hektar |
938 |
ελαστική |
elastiki |
939 |
ελαστικός |
elastik |
940 |
ελεγεία |
eleji |
941 |
ελικόπτερο |
helikopter |
942 |
ελιξίριο |
iksir |
943 |
έλκος |
ülser |
944 |
Ελλάδα |
Hellas (Yunanistan) |
945 |
ελλειπτικός |
eliptik |
946 |
έλλειψη |
elips |
947 |
Έλληνας |
Hellen (Yunanlı) |
948 |
ελληνικά |
Helence (Yunanca) |
949 |
ελληνιστικός |
Helenistik |
950 |
ελληνορωµαϊκή |
grekoromen 1 |
951 |
ελληνόφωνος |
helenofon |
952 953 |
Ελσίνκι εµ εµαγιέ |
Helsinki hem emaye |
954 |
έµβληµα |
amblem |
955 |
έµβρυο |
embriyo |
956 |
εµβρυολογία |
embriyoloji |
957 |
εµίρης |
emir / ülke başı |
958 |
εµµηνόπαυση |
menopoz |
959 |
εµπάργκο |
ambargo |
960 |
εµπειρικός |
ampirik |
961 |
εµπειριοκριτικισµός |
empiriokritisizm |
962 |
εµπειρισµός |
ampirizm |
963 |
έµφραγµα |
enfarktüs |
964 |
ένδειξη (ευρετήριο) |
indeks (belirti) |
965 |
ένδειξη |
indis |
966 |
ενδογαµία |
endogami |
967 |
ενδοθερµικός |
endotermik |
968 |
ενδόκριµα |
endokrin |
969 |
ενδοκρινολογία |
endokrinoloji |
970 |
ενδοκρινολόγος |
endokrinolog |
971 |
ενδοσκόπιο ενέργεια |
endoskop enerji |
972 |
ενεργειακός |
enerjik, enerji...i |
973 |
ένζυµο |
enzim |
974 |
ενσταντανέ |
enstantane |
975 976 |
εντερεσάν εντερίτιδα εντερνασιονάλ |
enteresan enderit enternasyonal |
977 |
εντοµολογία |
entomoloji |
978 |
εντοµολόγος |
entomolojist |
979 |
εξάγωνο |
heksagen |
980 |
εξάντας |
sekstant |
981 |
Εξαρχία |
Eksarhlık |
982 |
έξοδος (µαζών) |
eksodus (çıkış) |
983 |
εξπρές |
ekspres |
984 |
εξπρεσιονισµός |
ekspresyonizm |
985 |
εξπρεσιονιστής |
ekspresyonist |
986 |
έξτρα |
ekstra |
988 |
εξτρεµισµός |
ekstremizm |
989 |
εξωγαµία |
egzogami |
990 |
εξωτικός |
egzotik |
991 |
επέ |
epe |
992 |
επεισόδιο επίγραµµα |
epizot epigram |
993 |
επιγραφική επιδερµίδα |
epigrafi epiderm |
994 |
επιδηµία επικός |
epidemi epik |
995 |
επικούρειος |
Epikürcü |
996 |
επίλογος |
epilog |
997 |
επίσκοπος |
piskopos |
998 |
επιστηµολογία |
epistemoloji |
999 |
εποποιία |
epope |
1000 |
εργ |
erg |
1001 |
εργάτης [παλιά χρήση] εργένης |
Irgat / işçi ergen |
1002 |
ερίφης ερµαφρόδιτος |
herif hermafrodit |
1003 |
έρχεται (τσιλιαδόρος) |
erketeci (geliyor) |
1004 |
έρως |
eros |
1005 |
ερωτικός |
erotik |
1006 |
ερωτισµός |
erotizm |
1007 |
εσάνς |
esans |
1008 |
Εσκιµώος |
Eskimo |
1009 |
εσπεράντο |
Esperanto |
1010 |
εσπρί |
espri |
1011 |
εσχατολογία εσωτερική |
eskatoloji ezoterik |
1012 |
εταζέρα |
etajer |
1013 |
εταµπλή |
etabli |
1014 |
ετερογενές |
heterojen |
1015 |
ετικέτα |
etiket |
1016 |
ετυµολογία |
etimoloji |
1017 |
ετυµολογικός |
etimolojik |
1018 |
Ευαγγέλιο ευδαιµονισµός |
İncil, Evanjil evdemonizm |
1019 |
εύζωνας |
efsun |
1020 |
ευκάλυπτος |
okaliptüs |
1021 |
ευρωπαίος |
Avrupalı |
1022 |
Ευρώπη |
Avrupa |
1023 |
ευρώπιο |
evropiyum |
1025 |
εφέ |
efekt |
1026 |
εφές εχινόκοκκος |
efe ekinokok |
1027 |
έψιλον |
epsilon |
1028 1029 |
ζάβαλης ζαγάρι ζαερές |
zavallı zağar zahire [eski kullanım] |
1030 |
ζακέτα |
ceket |
1031 |
ζαµάνια |
zamanlar |
1032 |
ζαµπάκι |
zambak |
1033 |
ζαµπόν |
jambon |
1034 |
ζάντα |
jant |
1035 |
ζαπτιές |
zaptiye |
1036 |
ζαργάνα |
zargana |
1037 |
ζαρζαβατικό |
zerzevat |
1038 |
ζάρι |
zar |
1039 |
ζαρίφης |
zarif |
1040 |
ζαρντινιέρα |
jardinyer |
1041 |
ζαρτιέρα |
jartiyer |
1042 |
ζαφείρι |
safir |
1043 |
ζάφτι |
zapt |
1044 |
ζάχαρη |
şeker |
1045 |
ζαχαρίνη |
sakarin |
ζευγάρι (βοηθητικό ζώο) |
çıvgar (çift) |
1046 |
ζεβζέκης ζεβζεκιά ζέβρα |
zevzek zevzeklik zebra |
1047 |
ζεϊµπέκης |
zeybek |
1048 |
ζεϊµπέκικο |
zeybek ...i |
1049 |
ζελατίνα |
jelatin |
1050 |
ζελέ |
jöle |
1051 |
ζεµπίλι |
zembil |
1052 |
ζενερίκ |
jenerik |
1053 |
ζενίθ |
zenit |
1054 |
ζενπρεµιέ |
jönprömiye |
1055 |
ζέπελιν |
zeplin |
1056 |
ζέρσεϊ |
jarse |
1059 |
ζεύκι |
zevk |
1060 |
ζιγκ-ζαγκ |
zikzak |
1061 |
ζιγκλέ |
jikle |
1062 |
ζιγκολό |
jigolo |
1064 |
ζιλέτα (τα) ζίλια |
jilet zil / çalgı |
1065 |
ζιµπίλι |
zembil |
1066 |
ζιµπούλι |
sümbül |
1067 |
ζιου-ζίτσου |
jiu-jitsu |
1068 |
ζιπούνι |
zıbın |
1069 |
ζιρκόνιο |
zirkonyum |
1070 |
ζόρι |
zorluk |
1071 |
ζορίζω |
zorlamak |
1072 |
ζόρικος (δύσκολος) |
zor (zorlu) |
1073 |
ζορµπαλίκι |
zorbalık |
1074 1075 |
ζορµπάς ζούλα ζουλούφι |
zorba zula zülüf |
1076 |
ζουµπάς |
zımba |
1077 |
ζουµπούλι |
sümbül |
1078 |
ζουρνάς ζουρνατζής |
zurna zurnacı |
1079 |
Ζωδιακός ζωολογία |
Zodyak zooloji |
1080 |
ζωολόγος |
zoolog |
1081 |
ηγεµονία |
hegemonya |
1082 |
ηδονή |
hedonizm |
1084 |
ηδονικός |
hedonist |
1085 |
ηδονισµός |
hedonizm |
1086 |
ηθική |
etik |
1087 |
ηθοκρατία |
etokrasi |
1088 |
ηλεκτρικός |
elektrikli |
1089 |
ηλεκτρισµός |
elektrik |
1090 |
ηλεκτρογενές |
elektrojen |
1091 |
ηλεκτρόδιο |
elektrot |
1092 |
ηλεκτροδυναµική |
elektrodinamik |
1093 |
ηλεκτροκαρδιογράφηµα |
elektrokardiogram |
1094 |
ηλεκτρόλυση |
elektroliz |
1095 |
ηλεκτρολύτης |
elektrolit |
1096 |
ηλεκτροµαγνητικός |
elektromanyetik |
1097 |
ηλεκτρονική |
elektronik bilimi |
1098 |
ηλεκτρονικός |
elektronik |
1099 |
ηλεκτρόνιο |
elektron |
1100 |
ηλεκτροσκόπιο |
elektroskop |
1101 |
ηλεκτροσόκ |
elektroşok |
1102 |
ηλεκτροτεχνική |
elektroteknik |
1103 |
ηλεκτροτεχνίτης |
elektrik teknisyeni |
1104 |
Ηλίας |
İlyas |
1105 |
ηλιογράφος |
helyograf |
1106 |
ηλιοθεραπεία |
helyoterapi, güneş banyosu |
1107 |
ήλιο |
helyum |
1108 |
Ήλιος |
Helyos / güneş tanrısı) |
1109 |
ηµικρανία |
migren |
1110 |
ηπατίτιδα |
hepatit |
1111 |
ηπατολογία |
hepatoloji |
1112 |
Ηράκλειτος |
Heraklitos |
1113 |
Ηρακλής |
Herakles, Herkül |
1114 |
Ηρόδοτος |
Herodot |
1115 |
ηρωικός |
heroik |
1116 |
ηρωίνη |
eroin |
1117 |
ηρωινοµανής |
eroinman |
1118 |
ηώκαινος |
eosen |
1119 1120 |
θέατρο θέµα θεµέλιο |
tiyatro tema temel |
1121 |
θεοδόλιχος |
teodolit |
1122 |
θεοκρατία |
teokrasi |
1123 |
θεολογία |
teoloji |
1124 |
θεολογικός |
teolojik |
1125 |
θεολόγος |
teolog |
1126 |
θεραπεία |
terapi |
1128 |
θεριακλής |
tiryaki |
1129 |
θερµικός |
termik |
1130 |
θερµοδυναµική |
termodinamik |
1131 |
θερµόµετρο |
termometre |
1132 |
θερµός / δοχείο |
termos |
1133 |
θερµοσίφωνας |
termosifon |
1134 |
θερµοστάτης |
termostat |
1135 |
θερµοφόρα |
termofor |
1136 |
θερµοχηµεία |
termokimya |
1137 |
θέση |
tez, yer |
1138 |
Θεσσαλία |
Tesalya |
1139 |
Θεσσαλονίκη |
Selanik |
1140 |
θεώρηµα |
teorem |
1141 |
θεωρητικός |
teorisyen, teorik |
1142 |
θεωρία |
teori |
1143 |
θόλος Θράκη |
tonoz Trakya |
1144 |
θυρεοειδής ιαγουάρος |
tiroit jaguar |
1145 |
Ιακώβ, Ιάκωβος |
Yakup |
1146 |
Ιακωβίνος |
Jakoben |
1147 |
Ιαπωνία ίβις |
Japonya ibis |
1148 |
ιγκλού |
iglo |
1149 |
ιγουάνα |
iguana |
1150 |
ιδεαλισµός |
idealizm |
1151 |
ιδεαλιστής |
idealist |
1152 |
ιδεαλιστικός |
idealist |
1153 |
ιδεόγραµµα |
ideogram |
1154 |
ιδεολογία |
ideoloji |
1155 |
ιδεολόγος |
idealist |
1156 1157 |
ιδεώδης ιδιοπάθεια ιεραρχία |
ideal idiopati hiyerarşi |
1158 |
Ιεριχώ |
Eriha |
1159 |
ιερογλυφικός |
hiyeroglif |
1160 |
Ιεχωβάς |
Yehova |
1161 |
ιησουΐτης |
Cizvit |
1162 |
Ιησούς |
İsa |
1163 |
Ικόνιο |
Konya |
1164 |
Ιµαλάια |
Himalaya |
1165 |
ιµάµ-µπαιλντί |
imam bayıldı |
1166 |
ιµάµης |
imam |
1167 |
ιµιτασιόν |
imitasyon |
1168 |
ιµπεριαλισµός |
emperyalizm |
1169 |
ιµπεριαλιστής |
emperyalist |
1172 |
ιµπρεσιονισµός |
empresyonizm |
1173 |
ιµπρεσιονιστής |
empresyonist |
1174 |
ινάτι |
inat |
1175 |
Ινδία |
Hindistan |
1176 |
ινδοευρωπαϊκός |
Hint-Avrupa .i |
1177 |
Ινδοκίνα |
Hindiçini |
1178 |
Ινδός |
Hintli |
1179 |
ινδουισµός |
Hinduizm |
1180 |
ινσουλίνη |
ensülin |
1181 |
ινστιτούτο |
enstitü |
1182 |
ιντελιγκέντσια |
entelijansiya |
1183 |
ιντερµέδιο |
intermezzo |
1184 |
Ιντερπόλ |
İnterpol |
1185 |
ιντεφίξ |
idefiks |
1187 |
ίντριγκα |
entrika |
1188 |
ιξός |
ökse |
1189 |
ιόν |
iyon |
1190 |
Ιονία (Ελλάδα) Ιόνιο |
Yunan (İyonya) İon, Yunan / Denizi |
1191 |
ιονισµός |
iyonlaşmak |
1192 |
ιονόσφαιρα |
iyonosfer |
1193 |
Ιορδάνης |
Yordan, Erden ırmağı |
1194 |
Ιορδανία |
Ürdün |
1195 |
Ιουδαία Ιουδαίος |
Yahudiye Yahudi |
1196 |
Ιούδας |
Yahuda |
1197 |
Ιουστινιανός |
Jüstinyen |
1198 |
υπίατρος |
baytar |
1199 |
ιππόδροµος |
hipodrom |
1200 |
Ιπποκράτης |
Hipokrat |
1201 |
ιπποπόταµος |
hipopotam |
1202 |
Ιράκ |
Irak |
1203 |
Ιράν |
İran |
1204 |
Ιρλανδία |
İrlanda |
1205 |
Ισλάµ |
İslam |
1206 |
Ισλαµισµός |
İslamiyet |
1207 |
Ισλανδία |
İzlanda |
1208 |
Ισµαηλία |
İsmaillilik / mezhebi |
1209 |
ισοβαρής |
İzobar |
1210 |
ισοθερµικός |
izoterm ...i |
1211 |
ισόθερµος |
İzoterm |
1212 |
ισοµερής |
izomerik |
1213 |
ισοµέρεια |
İzomer |
1214 |
ισοµερισµός |
izomerleşme |
1215 |
ισόµορφος |
izomorf |
1216 |
ισότοπο |
izotop |
1217 |
Ισπανία |
İspanya |
1218 |
Ισραήλ |
İsrail |
1219 |
ιστολογία |
histoloji |
1220 |
ιστολόγος |
histolog |
1221 |
ιστορία [παλιά χρήση] |
esatir (tarih) |
1222 |
ιστοριογραφία |
historiografi |
1223 |
ισχαιµία |
işemi |
1224 |
Ιταλία |
İtalya |
1225 |
ιψενικός |
İbsen ...i |
1226 |
Ιωάννινα |
Yanya |
1227 |
Ιώβ |
Eyup |
1228 |
ιώδιο |
iyot |
1229 |
ιωδισµός |
iyodizm |
1230 |
Ίωνας |
İyonyalı |
1231 |
Ιωνία |
İyonya |
1232 |
Ιωσήφ |
Yusuf |
1233 |
κάβα καβάκι καβάλα / καβαλισµός |
kav kavak kabala (din) |
1234 |
καβαλιέρος |
kavalye |
1235 1237 |
καβανόζι καβάφης καβγαδίζω |
kavanoz kavaf kavga etmek |
1238 |
καβγάς |
kavga |
1239 |
καβγατζής |
kavgacı |
1240 |
καβούκι |
kavuk |
1241 |
κάβουρας |
pavurya |
1242 |
καβουρδίζω |
kavurmak |
1244 |
καβούρι |
pavurya |
1245 |
καβουρµάς |
kavurma |
1246 |
καγκουρό |
kanguru |
1247 |
καδής |
kadı |
1248 |
κάδµιο |
kadmiyum |
1249 |
καδρίλια |
kadril |
1250 |
καζάκα |
kazak |
1251 1252 |
καζάνι καζαντζής καζάντια |
kazan kazancı kazançlar |
1253 |
καζαντίζω |
kazanmak |
1254 |
καζίκι |
kazık [eski kullanım] |
1255 |
καζίνο |
gazino |
1256 |
καζµάς |
kazma |
1257 |
κάζο |
kaza |
1258 |
καθεδρικός |
katedral |
1259 |
κάθοδος |
katot (iniş) |
1260 |
καθολικισµός |
Katoliklik |
1261 |
καθολικός |
Katolik |
1262 |
καΐκι |
kayık |
1263 |
καϊκτσής |
kayıkçı |
1264 |
καϊµάκι |
kaymak |
1265 |
καϊµακλής |
kaymaklı |
1267 |
καινοζωικός καίσαρας |
senozoik Sezar |
1268 |
καισαρική |
sezaryen |
1269 |
κακά |
kaka |
1270 |
κακάο |
kakao |
1271 |
κακόκεφος |
keyifsiz 3 |
1272 |
κακοφωνία |
kakofoni |
1273 |
κάκτος |
kaktüs |
1274 |
καλάι |
kalay |
1275 |
καλαµάρι |
kalamar |
1276 |
Καλαµάτα (ελιές) |
Kalamata / kent |
1277 |
καλάµινα |
kalamin |
1278 |
κάλαµος (µολύβι) |
kalem [eski kullanım] |
1279 |
καλαµπαλίκι (πλήθος) |
kalabalık (rahatsızlık veren) |
1280 |
καλαϊτζής |
kalaycı |
1281 |
καλαφατίζω |
kalafat etmek |
1282 |
καλαφάτισµα |
kalafat |
1283 |
καλειδοσκόπιο |
kaleydoskop |
1284 |
καλέµι (µολύβι) καλικάντζαρος |
kalem (matkap) karakoncolos |
1285 |
καλκάνι |
kalkan balığı |
1286 |
καλλιγραφία |
kaligrafi |
1287 |
καλλιγραφικός |
kaligrafik |
1288 |
Καλλίπολη |
Gelibolu |
1289 |
καλντερίµι |
kaldırım |
1290 |
καλορί |
kalori |
1291 |
καλοριφέρ |
kalorifer |
1292 |
καλούπι |
kalıp |
1293 |
καλουπτσής |
kalıpçı |
1294 |
καλούπωµα |
kalıplama |
1295 |
καλουπώνω |
kalıplamak |
1296 |
καλπάκι |
kalpak |
1297 |
κάλπικος |
kalp / sahte |
1298 |
κάλσιουµ |
kalsiyum |
1299 |
καλύβα |
kulübe |
1300 |
καλύβι |
kulübe |
1301 |
καλώδιο |
kablo |
1302 |
κάµα |
kama |
1304 |
καµάρα |
kemer / mimaride |
1305 |
καµαριέρης |
kamaryer |
1306 |
καµαρότος |
kamarot |
1307 |
καµέλια |
kamelya |
1308 |
κάµερα |
kamera |
1309 |
καµεραµάν |
kameraman |
1310 |
καµινέτο |
kamineto |
1312 |
καµιονέτα |
kamyonet |
1313 |
καµιόνι |
kamyon |
καµουτσίκι |
kamçı |
|
1314 |
καµουφλάζ |
kamuflaj |
1315 |
καµουφλάρω |
kamufle etme |
1316 |
καµπ |
kamp |
1317 |
καµπάνα |
kampana |
1318 |
καµπάνια |
kampanya |
1319 |
καµπαρέ |
kabare |
1320 |
καµπαρτίνα |
gabardin |
1321 |
κάµπινγκ |
kamping, camping |
1322 |
καµπίνα |
kabin |
1323 |
καµπινές (υπουργικό συµβούλιο) |
kabine (hela) |
1324 |
καµπούρα |
kambur |
1325 |
καµπούρης |
kambur |
1326 |
καµπουριάζω |
kamburlaşmak |
1327 |
καµτσίκι |
kamçı |
1328 |
καµφοράς |
kafur |
1329 |
καναβάτσο, καναβάτσα |
kanaviçe |
1330 |
Καναδός |
Kanadalı |
1331 |
κανάλι |
kanal |
1332 |
καναπές |
kanepe |
1334 |
καναρίνι |
kanarya |
1335 |
κανάτα |
kanata |
1336 |
κανδήλα |
kandil |
1337 |
κανίς |
kaniş |
1338 |
κανκάν |
kankan |
1340 |
κάνναβη |
kenevir |
1341 |
κανό |
kano |
κανονάκι |
kanun / çalgı |
|
κανόνι (ρυθµός) |
kanon (top/silah) |
|
1343 |
κανταδόρος |
kantatçı |
1344 |
κανταΐφι |
kadayıf |
1345 |
καντάρι |
kantar |
1346 |
καντάτα |
kantat / şarkı türü |
1347 |
καντήλα |
kandil |
1348 |
καντήλι |
kandil |
1349 |
καντής |
kadı |
1350 |
καντιανός |
Kantçı |
1351 |
καντίνα |
kantin |
1352 |
κάντο |
kanto |
1353 |
καντόνι |
kanton |
1354 |
καντράν |
kadran |
1355 |
κανών (νόµος) |
kanun (ilke) |
1357 |
καολίνη |
kaolin |
1359 |
καουµπόης |
kovboy |
1360 |
καούνι καουτσούκ |
kavun [eski kullanım] kauçuk |
1361 |
κάπα |
kap / kolsuz üstlük |
1381 |
κάπα |
kebe |
1362 |
καπάκι |
kapak |
1363 |
καπάκωµα |
kapaklama |
1364 |
καπαµάς |
kapama / yemek |
1365 |
καπαρδίνα |
gabardin |
1383 |
κάπαρη |
kebere |
1366 |
καπάρο |
kaparo |
1367 |
καπαρώνω |
kaparo vermek |
1368 |
καπετάν |
kaptan |
1369 |
καπετάνιος |
kaptan |
1370 |
καπετανλίκι |
kaptanlık |
1371 |
καπίκι |
kapik |
1372 |
καπιταλισµός |
kapitalizm |
1373 |
καπιταλιστής |
kapitalist |
1374 |
καπιτονέ |
kapitone |
1375 |
καπλαµάς |
kaplama |
1376 |
καπλάνι |
kaplan [eski kullanım] |
1377 |
καπλαντίζω |
kaplamak |
1378 |
καπλάντισµα |
kaplama |
1379 |
καπότα |
kaput |
1382 |
κάππαρη |
kapari |
1384 |
καπρίτσιο |
kapris,kapriçyo 2 |
1385 |
καπριτσιόζος |
kaprisli |
1386 |
καραβάνα |
karavana |
1387 |
καραβάνι |
kervan, karavan |
καραβάν-σαράι |
kervansaray |
|
1388 |
καραβέλα |
karavela |
1389 |
καραβίδα καραγάτσι |
kerevit, kerevides karaağaç |
1390 |
καραγκιόζης |
karagöz |
1391 |
καραγκιοζιλίκι |
karagözlük (maskaralık) |
1393 |
Καραµανλής |
Karamanlı |
1394 |
καραµανλίδικα |
Karamanlıca |
1395 |
καραµέλα |
karamela |
1396 |
καραµελάς |
karamelacı |
1397 |
καραµούζα |
karamız |
1398 |
καραµπίνα |
karabina |
1399 |
καραµπινιέρος |
karabinyer |
1400 |
καραµπογιά |
karaboya |
1401 |
καραµπόλα |
karambol, şarampol |
1402 |
καραντίνα |
karantina |
1403 |
καραούλι (αστυνοµικό τµήµα) |
karakol (nöbet yeri) |
1404 |
καρατάρισµα (σήµα) |
kerteriz (tespit) |
1405 |
καράτε |
karate |
1406 |
καράτι |
kırat |
1407 |
κάργα |
karga |
1409 |
καρδιακός |
kardiyak |
1410 |
καρδινάλιος |
kardinal |
1411 |
καρδιογράφηµα |
kardiyografi |
1412 |
καρδιογραφία |
kardiyografi |
1413 |
καρδιογράφος |
kardiyograf / aleti |
1414 |
καρδιολογία καρδιολόγος |
kardiyoloji kardiyolog |
1415 |
καρδιοπάθεια |
kardiyopati |
1417 |
καρέ |
kare |
1419 |
καρίδα |
karides |
1420 |
καριέρα |
kariyer |
1421 |
καρικατούρα |
karikatür |
1422 |
καρίνα |
karina |
1423 |
καριόλα καρµανιόλα |
karyola karmanyola |
1424 |
καρµπιρατέρ |
karbüratör |
1425 |
καρµπόν (άνθρακας) |
karbon (karbon kağıdı) |
1426 |
καρναβάλι |
karnaval |
1427 |
καρνάβαλος |
karnaval |
1428 |
καρνέ |
karne (not defteri)1 |
1429 |
καρντάσης |
kardeş [eski kullanım] |
1430 |
καρό |
kare, karo |
1431 |
καροσερί |
karoseri |
1432 |
καρπούζι |
karpuz |
1433 |
καρσιλαµάς |
karşılama / raksı |
1434 |
κάρτα |
kart |
1435 |
καρτβιζίτ |
kartvizit |
1436 |
καρτέλ |
kartel |
1437 |
καρτέλα |
kartele |
1438 |
κάρτερ |
karter |
1439 |
καρτεσιανός |
kartezyen |
1440 |
Καρτέσιος |
Dekart |
1441 |
καρτόνι |
karton |
1442 |
καρτποστάλ |
kartpostal |
1443 |
καρυοφύλλι (γαρύφαλλο) |
karanfil (tüfek türü) |
1444 |
καρφίτσα (είδος καρφιού) |
karfiçe (toplu iğne) |
1445 |
κάσα |
kasa |
1446 |
κασάπης |
kasap |
1447 |
κασέρι |
kaşar |
1448 |
κασέτα |
kaset |
1449 |
κασκαντέρ |
kaskader |
1450 |
κασκαρίκα |
kaşkariko |
1451 |
κασκέτο |
kasket |
1452 |
κασκόλ |
kaşkol |
1453 |
κασµάς |
kazma |
1454 |
κασµήρι |
kaşmir |
1455 |
κάστα |
kast |
1456 |
καστανάς |
kestaneci |
1457 |
καστανιά |
kestane ağacı |
1458 |
καστανιέτα |
kastanyet |
1459 |
κάστανο |
kestane |
1460 |
καστανός |
kestane rengi |
1461 |
κάστορας |
kastor |
1462 |
κατακόµβη |
katakomp |
1463 |
κατάλογος |
katalog |
1464 |
καταλύτης |
kataliz |
1465 |
καταλυτικός |
katalitik |
1466 |
κατάπλασµα |
kataplasma |
1467 |
καταρράκτης |
katarakt |
1468 |
καταστροφή |
katastrof |
1469 |
κατεβασιά (πέρασµα ψαριών) |
katavasya (alçalma/cezir) |
1470 |
κάτεργα |
kadırga / kürek mahkumiyeti |
1471 |
κατηγορία |
kategori |
1472 1473 |
κατής κατιµέρι κατιόν |
kadı katmer katyon |
1474 |
κατιφές |
kadife |
1475 |
κατράµι |
katran |
1476 |
κατράµωµα |
katranlama |
1477 |
κατραµώνω |
katranlamak |
1478 |
κατσίβελος |
çingene |
1479 |
κατσίκα |
keçi |
1480 |
κατσίκι |
keçi |
1481 |
καφάσι |
kafes |
1482 |
καφέ |
kahve rengi |
1483 |
καφεΐνη |
kafein |
1484 |
καφεκούτι |
kahve kutusu |
1485 |
καφενείο |
kahvehane |
1486 |
καφενές |
kahvehane |
1487 |
καφές |
kahve |
1488 |
καφετέρια |
kafeterya |
1489 |
καφετζής |
kahveci |
1490 |
καφετής |
kahve rengi |
1491 |
καφτάνι |
kaftan |
1492 |
κάψα |
kapsül |
1493 |
κάψουλα |
kapsül |
1494 |
καψούλι |
kapsül |
1495 |
κβάντα |
kuantum |
1496 |
κβαντικός |
kuantum ...i |
1497 |
κβαντοµηχανική |
kuantum mekaniği |
1498 |
κέδρος |
sedir ağacı |
1499 |
κεζάπι κέικ |
kezzap kek |
1500 |
κεκές κελάρι |
kekeme kiler |
1501 |
κελεπούρι |
kelepir |
1503 |
κελύφι |
kılıf |
1504 |
κέλυφος κεµεντσές |
kılıf kemençe |
1505 |
κεµέρι |
kemer / mimaride |
1506 |
κεµπάπι |
kebap |
1507 |
κέντα |
kent / pokerde |
1508 |
κένταυρος |
sentavr |
1509 |
κεπέγκι |
kepenk |
1510 |
κεραµευτική |
seramikçilik |
1511 |
κεραµίδα |
kiremit |
1512 |
κεραµιδάδικο, κεραµιδαριό |
kiremithane 1 |
1514 |
κεραµιδάς |
kiremitçi |
1515 |
κεραµιδής |
kiremit rengi |
1516 |
κεραµίδι |
kiremit |
1517 |
κεραµικά |
seramik / sanatı |
1518 |
κεραµικό |
seramik |
1519 |
κεραµοποιός |
seramikçi |
1520 |
κερασένιος |
kiraz rengi |
1521 |
κεράσι |
kiraz |
1522 |
κερασιά |
kiraz ağacı |
1523 |
κερατάς |
kerata |
1524 |
κερατίνη |
keratin |
1525 |
κερεστές |
kereste |
1526 |
κερήθρα |
kirebolu |
1527 |
κερχανάς |
kerhane |
1528 |
κεσάτι |
kesat |
1529 |
κεσές |
kese |
1530 |
κετόνη |
keton |
1531 |
κετσές |
keçe |
1532 |
κέφαλος |
kefal / balığı |
1533 |
κεφάτος |
keyifli |
1534 |
κέφι |
keyif |
1535 |
κεφτές |
köfte |
1536 |
κεχαγιάς |
kahya |
1537 |
κεχριµπάρι |
kehribar |
1538 |
κηρήθρα |
kirebolu |
1539 |
κίβι |
kivi |
1540 |
κιθάρα |
gitar |
1541 |
κιθαρίστας |
gitarist |
1542 |
κιλίµι |
kilim |
1543 |
κιλό |
kilo |
1544 |
κιλοαµπέρ |
kiloamper |
1545 |
κιλοβάτ |
kilovat |
1546 |
κιµαδιάζω |
kıymak |
1547 |
κιµάς |
kıyma |
1548 |
κιµονό κιµπάρης |
kimono kibar |
1549 |
κιµπούτς |
kibutz |
1550 |
κίνα |
kınakına |
1551 |
Κίνα |
Çin |
1552 |
κινέζος |
Çinli |
1553 |
κινητική |
kinetik |
1554 |
κινίνο |
kinin |
1555 |
κιοσέµι |
kösem, kösemen |
1556 |
κιόσκι |
köşk |
1557 |
κιούγκι |
künk |
1558 |
κιούπι |
küp |
1559 |
κιούρι κιρκινέζι |
küri kerkenez |
1562 |
κίρρωση |
siroz |
1563 |
κισµέτ |
kısmet |
1564 |
κιτάπι |
kitap [eski kullanım] |
1565 |
κλαβιέ |
klavye |
1566 |
κλαβικύµβαλο |
klavsen |
1567 |
κλαν |
klan |
1568 |
κλάξον |
klakson |
1569 |
κλαπέτο |
klape |
1570 |
κλαρινέτο |
klarnet |
1571 |
κλαρίνο (κλαρινέτο) |
klarnet (zurna) |
1572 |
κλασέρ |
klasör |
1573 |
κλάση |
klas |
1574 |
κλασικισµός |
klasisizm |
1575 |
κλασσικός |
klasik |
1576 |
κλειδί (κλειδαριά) |
kilit (anahtar) 1 |
1577 |
κλειστοφοβία |
klostrofobi |
1578 |
κλειτορίδα |
klitoris |
1579 |
κλεπτοµανής |
kleptoman |
1580 |
κλεπτοµανία |
kleptomani |
1581 |
κλέφτης |
kleft |
1582 |
κλίκα |
klik |
1583 |
κλίµα |
iklim |
1584 |
κλιµατολογία |
klimatoloji |
1585 |
κλινική |
klinik |
1586 |
κλίριγκ |
kliring |
1587 |
κλισέ |
klişe |
1588 |
κλώσα |
kuluçka |
1589 |
κοβάλτιο |
kobalt |
1590 |
κοζάκος |
Kazak |
1591 1592 |
κόζι κόθορνος (υπόδηµα) κοινωνώ |
koz kundura [antiκ dönemde] kinonya almak |
1593 |
κοκ |
kok |
1594 |
κόκα |
koka |
1595 |
κοκαΐνη |
kokain |
1596 |
κοκέτα |
koket |
1597 |
κόκκινα (είδος φυτού) |
kokina (kırmızı) |
1598 |
κόκορας |
kokoroz |
1599 |
κοκόνα |
kokona |
1600 |
κοκορετσάς |
kokoreççi |
1601 |
κοκορέτσι |
kokoreç |
1602 |
κοκτέιλ |
kokteyl |
1603 |
κολάι (εύκολο) |
κolay (kolaylık) |
1604 |
κολάνι |
kolan |
1605 |
κολαούζος |
kılavuz |
1606 |
κολέγιο |
kolej |
1607 |
κολιέ |
kolye |
1608 |
κολιός |
kolyoz |
1609 |
κολίτιδα |
kolit |
1610 |
κόλλα |
kola |
1611 |
κολλαρίζω |
kolalamak |
1612 |
κολλάρισµα |
kolalama |
1613 |
κολλαριστός |
kolalanmış |
1614 1615 |
κολεκτιβισµός κολοµπαράς κολόνα |
kolektivizm kulampara kolon |
1616 |
κολόνια Κολοσσαίο |
kolonya Koloseum |
1617 |
κολοφώνιο |
kolofan |
1619 |
κολχόζ |
kolhoz |
1621 1623 |
κόµης κοµάντος κοµήτης |
kont komando komet |
1625 |
κόµικς |
komiks, comics |
1626 |
κοµισαριάτο |
komiserlik |
1627 1628 |
κοµισάριος κόµισσα κοµιτατζής |
komiser kontes komitacı |
1629 |
κοµιτάτο |
komite [eski kullanım] |
1631 |
κοµµούνα |
komün |
1632 |
κοµµουνισµός |
komünizm |
1633 |
κοµµουνιστής |
komünist |
1634 |
κοµό |
komot |
1635 |
κοµοδίνο |
komodin |
1636 |
κοµπανία |
kumpanya |
1637 |
κοµπίνα (συγκρότηµα) |
kombina (dalavere, eker biçer) |
1638 |
κοµπινεζόν |
kombinezon |
1639 |
κοµπλέ |
komple |
1640 |
κόµπλεξ |
kompleks |
1641 |
κοµπλεξικός |
kompleksli |
1642 |
κοµπλιµεντάρω |
kompliman yapmak |
1643 |
κοµπλιµέντο |
kompliman |
1644 |
κοµπόστα |
komposto |
1645 |
κόµπρα |
kobra |
1646 |
κοµπρεσέρ |
kompresör |
1647 |
κοµπρέσα |
kompres |
1648 |
κοµφετί |
konfeti |
1649 |
κοµφόρ |
konfor |
1650 |
κοµφουκιανισµός |
konfüçyanizm |
1651 |
κονάκι |
konak |
1652 |
κονιάκ |
konyak |
1653 |
κονκορδάτο |
konkordato |
1654 |
κονσέρβα |
konserve |
1655 |
κονσερβατουάρ |
konservatuar |
1656 |
κονσερβοκούτι |
konserve kutusu |
1657 |
κονσερτίστας |
konçerto veren / konçertocu) |
1658 |
κονσέρτο |
konser |
1659 |
κονσόλα |
konsol |
1660 |
κονσοµασιόν |
konsomasyon |
1661 |
κονσοµέ |
konsome |
1662 |
κονσόρτσιουµ |
konsorsiyum |
1663 |
κοντάκι (κούνια) |
kundak (silah kundağı) |
1664 |
κόντες |
kont |
1665 |
κόντης |
kont |
1666 |
κόντρα |
kontra, kontrfile 2 |
1667 |
κοντράλτα |
kontralto |
1668 |
κοντραµπάσο |
kontrbas |
1669 |
κοντραπλακέ |
kontrplak |
1670 |
κοντράστ |
kontrast |
1671 |
κοντράτο |
kontrat |
1672 |
κοντρόλ |
kontrol |
1673 |
κοντσίνα |
konçina |
1674 |
κοπανάκι |
kopanaki |
1675 |
κόπια |
kopya |
1676 |
κοπιάρισµα |
kopyalama |
1677 |
κοπιάρω |
kopyalamak |
1678 |
κόπιτσα |
kopça |
1679 |
κοπριά |
gübre |
1680 |
Κόπτης |
Kıpti |
1681 |
κοράλλι |
koral |
1682 |
Κοράνι |
Kur΄an |
1683 |
κορβέτα |
korvet |
1684 |
κορδέλα κορδέλα |
kurdele vardela |
1685 |
κορδόνι |
kordon |
1686 |
Κορέα |
Kore |
1687 |
Κόρινθος |
Korent |
1688 |
κόρνα |
korna |
1689 |
κορνάρισµα |
korna sesi |
1690 |
κορνάρω |
kornaya basmak |
1691 |
κόρνερ |
korner |
1692 |
κορνέτα |
kornet |
1693 |
κορνετίστας |
kornetist |
1694 |
κορνίζα (κουρτινόξυλο) |
korniş (çerçeve) |
1695 |
κορνιζάδικο |
kornişçi dükkanı |
1696 |
κορνιζάρω |
korniş takmak |
1697 |
κορνιζάς |
kornişçi |
1698 |
κόρνο |
korno |
1699 |
κόρο |
koro |
1700 |
κορσάζ |
korsaj |
1701 |
κορσές |
korse |
1702 |
Κορσική |
Korsika |
1703 |
κόρτε |
korte |
1704 |
κορτιζόνη |
kortizon |
1705 |
κόρφος (κόλπος) κορώνα |
körfez (bağır) kuron |
1706 |
κοσµικός (διαστηµικός) |
kozmik (dünyaya ait, sosyetik) |
1707 |
κοσµογονία |
kozmogoni |
1708 |
κοσµογραφία |
kozmoğrafya |
1709 |
κοσµοδρόµιο |
kosmodrom |
1710 |
κοσµολογία |
kozmoloji |
1711 |
κοσµολογικός |
kozmolojik |
1712 |
κοσµοναύτης |
kozmonot |
1713 |
κοσµοπολίτης |
kozmopolit |
1714 |
κόσµος |
kozmos |
1715 |
κοστούµι |
kostüm |
1716 |
κοτζάµ |
kocaman |
1717 |
κοτζαµπάσης |
kocabaşı |
1718 |
κοτιγιόν |
kotiyon |
1719 |
κοτολέτα |
kotlet |
1720 |
κοτσάνι |
koçan |
1721 |
κότσι (κριάρι) |
koç (diz kemiği) |
1722 |
κότερο |
kotra |
1723 |
κουάκερ |
kuaker |
1724 |
κουαρτέτο |
kuartet |
1727 |
κουβάς |
kova |
1728 |
κουβέρτα |
güverte |
1729 |
κουβούσι (θάλαµος) |
koğuş (lomboz) |
1730 |
κουζίνα |
kuzine |
1731 |
κουιντέτο |
kuintet |
1732 |
κουκέτα |
kuşet |
1733 |
κούκλα |
kukla |
1734 |
κουκουβάγια κουκούλα |
kukumav kukuleta |
1735 |
κουλάκος |
Kulak |
1736 |
κουλουάρ |
kulvar |
1737 |
κουλτούρα |
kültür |
1738 |
κουµάρι |
kumar |
1739 |
κουµάσι |
kümes |
1741 |
κουµπαράς |
kumbara |
1742 |
κουµπούρα |
kubur / tabanca |
1743 |
κουνκάν |
konken |
1744 |
κουνουπίδι |
karnabit, karnabahar |
1745 |
κούπα |
kupa / içmek için |
1746 |
κουπαστή |
küpeşte |
1747 |
κουπόνι |
kupon |
1748 |
κούρα |
kür |
1749 |
κουραµπιές |
kurabiye |
1750 1751 |
κουράρισµα κουρασάνι κουρδίζω |
kür horasan kurmak |
1752 |
κούρδισµα |
kurma |
1753 |
Κούρδος |
Kürt |
1754 |
κουρµπάτσι |
kırbaç |
1755 |
κουρµπέτι |
gurbet |
1756 |
κουρσάρος |
korsan |
1757 |
κουσκούσι κουσούρι |
kuskus kusur |
1758 |
κουστούµι |
kostüm |
1759 |
κουστουµιά |
kostüm |
1760 1762 |
κουτί κουτούκι (κούτσουρο) κουτουρού |
kutu kütük (meyhane) götürü (gelişigüzel) |
1763 |
κούφιος |
kof |
1764 |
κόφα |
küfe |
1765 |
κοφάνα |
kofana |
1766 |
κοφίνι κράκερ |
küfe kraker |
1767 |
κράµπα |
kramp |
1768 |
κρανιολογία |
kraniyoloji |
1769 |
κρατήρας |
krater |
1770 |
κρεασιόν |
kreasyon |
1771 |
κρεβάτι |
kerevet |
1772 |
κρεµ |
krem |
1773 |
κρέµα |
krema |
1774 |
κρεµατόριο |
krematoryum |
1775 |
κρέπα |
krep / yemek |
1776 |
κρέπι |
krep / kumaş |
1777 |
κρεσέντο |
kreşendo |
1778 |
κρετινισµός |
kretenizm |
1779 |
κρετόν |
kreton |
1780 |
Κρήτη |
Girit |
1781 |
κρίκετ |
kriket |
1782 |
κρινολίνο |
krinolin |
1783 |
κρίση |
kriz |
1784 |
κρισκράφτ |
kriskraft |
1785 |
κριτήριο |
kriter |
1786 |
κριτική |
kritik |
1787 |
κροκέτα |
kroket |
1788 |
κροκί |
kroki |
1789 |
κροκόδειλος |
krokodil |
1790 |
κροσέ |
kroşe |
1792 |
κρουπιέρης |
krupiye |
1793 |
κρούσταλλο, κρύσταλλο |
kristal |
1794 |
κρυπτο- |
kripto- |
1795 |
κρυπτογράφος |
kriptograf |
1796 |
κρυπτόν |
kripton |
1797 |
κρυστάλλινος |
kristal |
1798 |
κρύσταλλο |
kristal |
1799 |
κυάνιο |
siyanür |
1800 |
κυάνιο |
kiyanus |
1801 |
κυβικός |
kübik |
1802 |
κυβισµός |
kübizm |
1803 |
κυκλώνας |
siklon, kiklon |
1804 |
κύκλωπας |
kiklop |
1805 |
κύλινδρος |
silindir |
1806 |
κυλόττα |
külot |
1807 |
κύµβαλο |
çembalo |
1808 |
κύµινο |
kimyon |
1809 |
κυνικός |
kinik, sinik |
1810 |
κυνισµός |
kinizm, sinizm |
1811 |
Κύπρος |
Kıbrıs |
1812 |
κύστη |
kist |
1813 |
κυστίτιδα |
sistik |
1814 |
κυτταρολογία |
kitaroloji |
1815 |
κυτταρολόγος |
kitarolog |
1816 |
κώδικας |
kod, kot |
1817 |
κωδικοποίηση |
kodlama |
1818 |
κωκ |
kok |
1821 |
κώµα |
koma |
1822 |
κωµικός |
komik |
1823 |
κωµικοτραγικός |
komik-trajik |
1824 |
κωµωδία |
komedi |
1825 |
κωµωδός |
komedyen |
1826 |
κωνικός |
konik |
1827 |
κώνος |
koni |
1828 |
Κωνσταντινούπολη [παλιά χρήση] |
Kostantiniye (İstanbul) |
1829 |
λα |
la (notası) |
1830 |
λάβα |
lav |
1831 |
λάβδανο |
lavdanom |
1832 |
λαβοµάνο |
lavabo |
1833 |
λαβράκι |
levrek |
1834 |
λαβύρινθος |
labirent |
1835 |
λαγήνι (λεκάνη) |
leğen (testi) |
1836 |
λαγούµι |
lağım / yeraltı geçidi |
1837 |
λαγουµιτζής |
lağımcı |
1838 |
λαζάνια |
lazanya |
1839 |
λαζαρέτο |
lazareto |
1840 |
Λαζός |
Laz |
1841 |
λαίδη |
leydi |
1842 |
λάκα |
lak |
1843 |
λακέρδα |
lakerda |
1844 |
λακιρντί |
lakırdı |
1846 |
λακωνικός |
lakonik |
1847 |
λαλαγγίτα |
lalanga |
1848 |
λάµα |
lam |
1849 |
λαµέ |
lame |
1850 |
λάµπα |
lamba |
1851 |
λανθάνιο |
lantan |
1852 |
λανολίνη |
lanolin |
1853 |
λαούτο |
lavta |
1854 |
λάπαθο |
labada |
1855 |
λαπάς |
lapa |
1856 |
λαπίνα |
lapina |
1857 |
λαρυγγίτης |
larenjit |
1858 |
λάσκος |
laçka |
1859 |
λαστέξ |
lasteks |
1860 |
λάστιχο |
lastik |
1861 |
λατέρνα |
laterna |
1862 |
λατερνατζής |
laternacı |
1863 |
λατινικά |
Latince |
1864 |
Λατίνος |
Latin |
1865 |
λαχανικά (λάχανο) |
lahana (sebze) |
1866 |
λάχανο |
lahana |
1867 |
λαχανοντολµάς |
lahana dolması |
1868 |
λαχούρι |
lahuri |
1869 |
λέβα |
leva |
1870 |
λεβάντα |
lavanta |
1871 |
Λεβαντίνος |
Levanten |
1872 |
λεβγές |
levye |
1873 |
λεβέντης |
levent / yiğit |
1875 |
λεγεώνα |
lejyon |
1876 |
λεγεωνάριος |
lejyoner |
1877 |
λέιζερ |
leyzer, lâzer |
1878 |
λεκάνη |
leğen |
1879 |
λεκές |
leke |
1880 |
λέκτορας |
lektör |
1881 |
λέλεκας |
leylek |
1882 |
λεµονάδα |
limonata |
1883 1885 |
λεµόνι λεµπλεµπιά λεµφαγγείωµα |
limon leblebi lenfatizm |
1886 |
λεµφαδένας |
lenf 1 |
1887 |
λεµφαδενίτιδα |
lenfatizm |
1888 |
λεµφικός |
lenfatik |
1889 |
λέµφος |
lenf |
1890 |
λενινισµός |
Leninizm |
1891 |
λεξικογράφος |
leksikograf |
1892 |
λεοπάρδαλης |
leopar |
1893 |
λέπρα |
lepra |
1894 |
λεσβία |
lezbiyen |
1895 |
λεσβιασµός |
lezbiyenlik |
1896 1897 |
λεσεπασέ λέσι Λετονία |
lesepase leş Letonya |
1898 |
Λετονός |
Letonyalı |
1899 |
λευίτης |
levit |
1900 |
Λευκωσία |
Lefkoşe |
1901 |
λευχαιµία |
lösemi |
1902 |
λεχούσα |
loğusa |
1903 |
λήθαργος |
letarji |
1904 |
Λήµνος |
Limni, Limnos |
1905 |
Λίβανος |
Lübnan |
1906 |
λίβρα |
libre |
1907 |
Λιβύη |
Libya |
1908 |
λίγκα |
lig |
1909 |
λιγνίτης |
linyit |
1910 |
λίθιο |
lityum |
1911 |
λιθογραφείο |
litografya atölyesi |
1912 |
λιθογραφία |
litografya |
1913 |
λιθογράφος |
litografyacı |
1914 |
λιθόσφαιρα |
litosfer |
1915 1916 |
λικέρ λικουρίνος λιµάνι |
likör likorinoz liman |
1917 |
λιµένας |
liman |
1918 |
λίµπιντο |
libido |
1919 |
λίµπρα |
libre |
1920 |
λιµπρέτο |
libretto |
1921 |
λινόλαιο |
linolyum |
1922 |
λινοτύπης |
linotip |
1923 |
λιντσάρισµα |
linç |
1924 |
λιπίδιο |
lipit |
1925 |
λίρα |
lira |
1926 |
λιρέτα |
liret |
1927 |
λίστα |
liste |
1928 |
λίτρο |
litre |
1929 |
λογάριθµος |
logaritma |
1930 |
λογική |
lojik |
1931 |
λογιστική (επιµελητεία) |
lojistik (muhasebe) |
1932 |
λογκ-πλέι |
longplay |
1933 |
λοκάουτ |
lokavt |
1934 |
λόµπι |
lobi |
1935 |
Λονδίνο |
Londra |
1936 |
λόρδος |
lort |
1937 |
λοσιόν |
losyon |
1938 |
λοστρόµος |
lostromo |
1939 |
λοταρία |
lotarya |
1940 |
λουθηρανός |
luterien |
1941 |
λούκι |
oluk |
1942 |
λουκουµάς |
lokma / tatlısı |
1943 |
λουκουµατζής |
lokmacı |
1944 |
λουκούµι |
lokum |
1945 |
λουλάς |
lüle |
1946 |
λουµπάγκο |
lumbago |
1947 |
λούµπεν |
lümpen |
1948 |
λούναπαρκ |
lunapark |
1949 |
λουξ |
lüks |
1950 |
λουστράρισµα |
lostra |
1951 |
λούστρος |
lostracı, lostra (ayakkabı boyacısı) |
1952 |
λουτρ |
lutr |
1953 |
λουφάρι |
lüfer |
1954 |
λουφές |
ulufe |
1955 |
λύκειο |
lise |
1956 |
λυµφατικός |
lenfatik |
1957 |
λυντσάρω |
linç etmek |
1958 |
λύρα |
lir |
1959 |
λυρικός |
lirik |
1960 |
λυρισµός |
lirizm |
1961 |
λωτός |
lotus |
1962 |
µαβής |
mavi |
1963 |
µαγαζάκι |
mağazacık |
1964 |
µαγαζί |
mağaza |
1965 |
µαγγάνιο |
manganyum |
1966 |
µαγιά |
maya |
1967 |
µαγιό |
mayo |
1968 |
µαγιονέζα |
mayonez |
1969 |
µαγκάλι |
mangal |
1970 |
µαγκάνι |
mengene |
1971 |
µάγµα |
magma |
1972 |
Μαγνησία |
Manisa |
1973 |
µαγνήσιο |
magnezyum |
1974 |
µαγνήτης |
mıknatıs |
1975 |
µαγνητικός |
manyetik |
1976 |
µαγνητισµός |
manyetizma |
1977 |
µαέστρος |
maestro |
1978 |
µαζούρκα |
mazurka |
1979 |
µαζούτ |
mazot |
1980 |
µαζοχισµός |
mazoşizm |
1981 |
µαζοχιστής |
mazohist, mazoşist |
1982 |
Μάης |
Mayıs |
1983 |
µαθηµατικός |
matematikçi |
1984 |
µαίανδρος |
menderes |
1985 |
µαϊµού |
maymun |
1986 |
µαϊµουτζούκι |
maymuncuk |
1987 |
µάινα |
mayna |
1988 |
µαϊντανός |
maydanoz |
1989 |
µαΐστρα |
mayistra / yelkeni |
1990 |
µαιτρ |
Metr / dotel |
1991 |
µακαντάσης |
arkadaş |
1992 |
µακαράς |
makara |
1993 |
µακαρονάδα |
makarna / yemeği |
1994 |
µακαρόνια |
makarna |
1995 |
Μακεδόνας |
Makedon |
1996 |
µακέτα |
maket |
1997 |
µακετίστας |
maketist |
1998 |
µακιαβελισµός |
Makyavelizm |
1999 |
µακιγιάζ |
makyaj |
2000 |
µακιγιέρ |
makyajcı |
2002 |
µάκρο- |
makro- |
2003 |
µακροοικονοµία |
makro-ekonomi |
2004 |
Μαλαισία |
Malezya |
2005 |
µάλαµα (σιτηρά) |
malama (altın) |
2006 |
µαλάρια |
malarya |
2007 |
µαλάς |
mala |
2008 |
µαλθουσιανισµός Μάλτα |
Maltus΄culuk Malta |
2009 |
Μαλτέζος |
Maltalı, Maltız |
2010 |
µαµά (τροφή µωρού) |
mama (anne) |
2011 |
µαµαλίγκα µάµπο |
mamalinga mambo |
2012 |
µαµούθ |
mamut |
2015 |
µανάβης |
manav |
2016 |
µάνατζερ |
menajer, menejer |
2017 |
µάνατζµεντ |
management, menajerlik |
2018 |
µάνγκο |
mango |
2019 |
µάνδαλος |
mandal |
2020 |
µανδαρίνος |
mandarin |
2021 |
µανεκέν |
manken |
2022 |
µανία |
mani |
2023 |
µανιακός |
manyak |
2024 |
µανιβέλα |
manivela |
2025 |
µανικέτι |
manşet / kolluk |
2026 |
µανικιούρ |
manikür |
2027 |
µανιτάρι |
mantar / bitkisi |
2028 |
µανιφατούρα |
manifatura |
2029 |
µανιφέστο |
manifesto |
2030 |
µανόλια µανόµετρο |
manolya manometre |
2031 |
µανούβρα |
manevra |
2033 |
µανσόν |
manşon |
2034 |
µανταλάκι |
mandalcık |
2035 |
µάνταλο |
mandal |
2036 |
µαντάµ |
madam, madama |
2037 |
µαντάρα |
madara |
2038 |
µανταρίνι |
mandalina |
2039 |
µαντεµένιος |
madenden / yapılmış |
2040 |
µαντέµι (µέταλλο) |
maden (mineral) |
2041 |
µαντζούνι |
macun |
2042 |
Μαντζουρία |
Mançurya |
2043 |
µαντίλι |
mendil |
2044 |
µαντολίνο |
mandolin |
2045 |
µάντρα |
mandıra |
2046 |
µαντράκι (λιµενοβραχίονας) |
mendirek (duvarcık) |
2047 |
µαντρί |
mandıra |
2049 |
µάξι |
maksi |
2050 |
µάξιµουµ |
maksimum |
2051 |
µαξούλι |
mahsul [eski kullanım] |
2052 |
µαοϊκός |
Maocu |
2053 |
µαοϊσµός |
Maoculuk |
2054 |
µαόνι |
maun |
2055 |
µαούνα |
mavna, mauna |
2057 |
µαραγκός |
marangoz |
2058 |
µαράζι |
maraz |
2059 |
Μαραθώνας |
Maraton |
2060 |
µαραθώνιος |
maraton / yarışı |
2061 |
µαραθωνοδρόµος |
maratoncu |
2062 |
µαραµπού |
marabu / kuşu |
2063 |
µαρασκίνο |
marazken / likörü |
2064 |
µαραφέτι (µαστοριά) |
marifet (alet) |
2065 |
µαργαρίνη |
margarin |
2066 |
µαργιά (αρνάδα) |
marya (yaşlı koyun) |
2067 |
µαρέγκα |
marenga |
2068 |
Μαρία |
Meryem |
2069 |
µαρίδα |
izmarit |
2070 |
µαρίνα |
marina |
2071 |
µαριχουάνα |
marihuana |
2072 |
µάρκα |
marka |
2073 |
µαρκάρισµα |
markaj |
2074 |
µάρκετινγκ µαρκησία |
marketing markiz |
2075 |
µαρκήσιος |
marki |
2076 |
µάρκο |
mark |
2077 |
µαρκούτσι |
marpuç |
2078 |
µαρµαράς |
mermerci |
2079 |
µάρµαρο |
mermer |
2080 |
µαρµελάδα |
marmelat |
2081 |
µαρξισµός |
marksizm |
2082 |
µαρξιστής |
marksist |
2083 |
µαροκέν |
maroken |
2084 |
µαρούλι |
marul |
2085 |
µαρουλοσαλάτα |
marul salatası |
2086 |
µαρόνι |
maron |
2087 |
µαρς |
marş |
2088 |
µαρσάρισµα |
marşa basma |
2089 |
µαρσεγιέζα |
Marseyez |
2090 |
Μάρτης |
Mart |
2091 |
µαρτίνι |
martini, martin |
2092 |
µάρτυρας |
martir, (ve şahit) |
2093 |
µασάζ |
masaj |
2094 |
µασέρ |
masör |
2095 |
µασιά |
maşa |
2096 |
µάσκα |
maske, mask |
2097 |
µασκαραλίκι |
maskaralık |
2098 |
µασκαράς |
maskara |
2099 |
µασκέ |
maskeli |
2100 |
µασκότ |
maskot |
2101 |
µασονία |
masonluk |
2102 |
µασόνος |
mason |
2103 |
µασούρι |
masura |
2104 |
Μασσαλία |
Marsilya |
2105 |
µαστάρι |
mastar |
2106 |
µαστίχα (ποτό) |
mastika (ve sakız) |
2107 2108 |
µαστούρης (κοιλιά καραβιού) µαστούρης (µεθυσµένος) µαστραπάς |
masturi
(esrarkeş) mastur (esrarkeş) maşrapa |
2109 |
µατ |
mat |
2110 |
µαταντόρ |
matador |
2111 |
µατεριαλισµός |
materyalizm |
2112 |
µατεριαλιστής µατζίρης |
materyalist muhacir |
2113 |
µατζόρε |
majör |
2114 |
µατίζω |
matiz yapmak |
2115 |
µατικάπι |
matkap |
2117 |
µατς |
maç |
2118 |
µαυσωλείο |
mozole |
2119 |
µαφία |
Mafya |
2120 |
µαχαλάς |
mahalle |
2121 |
µαχαραγιάς |
mihrace |
2122 |
µαχµουρλής |
mahmur |
2123 |
µαχµουρλίκι |
mahmurluk |
2124 |
µε το ζόρι |
metazori |
2125 |
µέγα- |
mega- |
2126 |
µεγαβάτ |
megavat |
2127 |
µεγαβόλτ |
megavolt |
2128 |
µεγάκυκλος |
megaherç 1 |
2129 |
µεγαλοµανής |
megaloman |
2130 |
µεγαλοµανία |
megalomani |
2131 |
µέγαρο (σπήλαιο) |
mağara (görkemli bina ) |
2132 |
µέγκενη, µαγκάνι |
mengene, mancınık |
2133 |
Μεδίνα |
Medine |
2134 |
µεδρεσές |
medrese |
2135 |
µεζεδάκι |
mezecik |
2136 |
µεζές |
meze |
2137 |
µεζούρα |
mezüre |
2138 |
µεθάνιο |
metan |
2139 |
µεθοδικός |
metodik |
2141 |
µεθοδιστής |
Metodist |
2142 |
µεθοδολογία |
metodoloji |
2143 |
µεθοδολογικός |
metodolojik |
2144 |
µέθοδος |
metot |
2145 |
µεθυλένιο |
metilen |
2146 |
µεθύλιο |
metil |
2147 |
µέθυσος |
matiz |
2148 |
µεϊντάνι |
meydan |
2149 |
Μέκκα |
Mekke |
2150 |
µελαγχολία |
melankoli, malihulya |
2151 |
µελαγχολικός |
melankolik |
2152 |
µελανούρι |
melanurya |
2153 |
µέλισσα |
melisa |
2154 |
µελιτζάνα |
patlıcan |
2155 |
µελιτζανοσαλάτα |
patlıcan salatası |
2156 |
µελόδραµα |
melodram |
2157 |
µελοδραµατικός |
melodramatik |
2158 |
µελτέµι |
meltem |
2159 |
µελωδία |
melodi |
2160 |
µελωδικός |
melodik |
2161 |
µενεξεδής |
menekşe rengi |
2162 |
µενεξές |
menekşe |
2163 |
µενού |
mönü |
2164 |
µενσεβίκος |
Menşevik |
2165 |
µενταγιόν |
madalyon |
2167 |
µεντεσές |
menteşe |
2168 |
µέντιουµ |
medyum |
2169 |
µεντόλ |
mentol |
2170 |
Μεξικό µενουέτο |
Meksika menüet |
2171 |
µεράκι (περιέργεια) |
merak (şevk) |
2172 |
µερακλής (περίεργος) |
meraklı (gustolu)1 |
2173 |
µερεµέτι |
meremet |
2174 |
µερινό |
merinos |
2175 |
µερκαντιλισµός |
merkantilizm |
2176 |
µερσεριζέ |
merserize |
2177 |
µερσί |
mersi |
2178 |
Μερσίνα |
Mersin |
2179 |
µερσίνη |
mersin / ağacı |
2180 |
µερτζάνι |
mercan |
2182 |
µεσο- µεσοβέζικος |
mezo- müşevveş |
2183 |
µεσοζωικός |
Mezozoik |
2184 2185 |
Μεσοποταµία Μεσσίας µεταβολισµός |
Mezopotamya Mesih metabolizma |
2186 |
µετάθεση |
metatez |
2187 |
µεταλλική (δέκα παράδες) |
metelik (metalik) |
2188 |
µεταλλικό |
metalik |
2189 |
µέταλλο |
metal |
2190 |
µεταλλουργία |
metalürji |
2191 |
µεταµορφικός |
metamorfik |
2192 |
µεταµόρφωση |
metamorfoz |
2193 |
µεταπράτης (απατεώνας) |
madrabaz (aracı satıcı) |
2194 |
µετάσταση |
metastaz |
2195 |
µεταφορά |
metafor, taşıma |
2196 |
µεταφυσική µετεµψύχωση |
metafizik metapsişik |
2197 |
µετερίζι µετεωρίτης |
metris meteor, meteorit |
2198 |
µετέωρο (µετεωρίτης) |
meteor (havada asılı) |
2199 |
µετεωρολογία |
meteoroloji |
2200 |
µετεωρολογικός |
meteorolojik |
2201 |
µετεωρολόγος |
meteorolog |
2202 |
µετζίτι |
mecidiye |
2203 |
µετζοσοπράνο |
mezzosoprano |
2204 |
µε-το-ζόρι µετρέσα |
metazori metres |
2205 |
µετρικός |
metrik |
2206 |
µέτρο |
metre |
2207 |
µετρό |
metro |
2209 |
µηνιγγίτιδα |
menenjit |
2210 |
µηνίσκος |
minisküs, menisk |
2211 |
µητρόπολη |
metropol |
2212 |
µητροπολίτης |
metropolit |
2213 |
µηχανή |
makine |
2214 |
µηχανικά |
mihaniki |
2215 |
µηχανική |
mekanik |
2216 |
µηχανικός |
mekanik, makinist / mühendis |
2217 |
µηχανισµός |
mekanizma |
2218 |
µηχανοτεχνίτης |
makine teknisyeni |
2219 |
µίζα (µίζα χαρτοπαιξίας) |
miza (rüşvet) |
2220 |
µιζανπλί |
mizanpli |
2221 |
µίκι-µάους |
Miki Maus |
2222 |
µίκρο- |
mikro- |
2223 |
µικροανάλυση |
mikro-analiz |
2224 |
µικροβιακός |
mikrobik |
2225 |
µικρόβιο |
mikrop |
2226 |
µικροβιολογία |
mikrobiyoloji |
2227 |
µικροβιολόγος |
mikrobiyolog |
2228 |
µικροβόλτ |
mikro-volt |
2229 |
µικροµανία |
mikro-mani |
2230 |
µικρόν |
mikron |
2231 |
µικροοργανισµός |
mikroorganizma |
2232 |
µικροσκοπικός |
mikroskobik |
2233 |
µικροσκόπιο |
mikroskop |
2234 |
µικροφίλµ |
mikrofilm |
2235 |
µικροφωνικός |
mikrofonik |
2236 |
µικρόφωνο |
mikrofon |
2237 |
µίλι |
mil / ölçü birimi |
2238 |
µιλιµπάρ |
milibar |
2239 |
µιλιούνι |
milyon |
2240 |
µιλιταρισµός |
militarizm |
2241 |
µιλιταριστής |
militarist |
2242 |
µιλφέι |
milföy |
2244 |
µιµική |
mimik / sanatı |
2245 |
µιµόζα |
mimoza |
2246 |
µίµος |
mim |
2247 |
µιναρές |
minare |
2248 |
µίνι |
mini |
2249 |
µινιατούρα |
minyatür |
2250 |
µίνιµουµ |
minimum |
2251 |
µίνιµπας |
minibüs |
2252 |
µίνιο |
mine |
2253 |
µινιόν |
minyon |
2254 |
µινόρε |
minör |
2255 |
µινουέτο |
minüet |
2256 |
µιντέρι |
minder |
2257 |
Μινώταυρος |
Minotor |
2258 |
µίξερ |
mikser |
2259 |
µις |
mis / bayan |
2260 |
µισάνθρωπος |
mizantrop |
2261 |
µισµίζης µίτιγκ |
mızmız miting |
2262 |
Μογγολία |
Moğolistan |
2263 |
µογγολισµός |
mongolizm |
2264 |
µόδα |
moda |
2265 |
µοδίστρα |
modistra |
2267 |
µοιρασιά (κληρονοµιά) |
miras (paylaşma) |
2268 |
µόκα |
moka |
2269 |
µοκασίνι |
mokasen |
2270 |
µοκέτα |
moket |
2271 |
µόλα µόλος (µπάζα) |
mola moloz (mendirek) |
2272 |
µολότοφ |
molotof / bombası |
2273 |
µονάδα |
monat / birim |
2274 |
Μονακό |
Monako |
2275 |
µοναρχία |
monarşi |
2276 |
µοναρχικός |
monarşik |
2277 |
µοναστήρι |
manastır |
2278 |
Μόναχο |
Münih |
2279 |
µονισµός |
monizm |
2280 |
µονιστής |
monist |
2281 |
µονογαµία |
monogami |
2282 |
µονόγραµµα |
monogram |
2283 |
µονογραφία |
monografi |
2284 |
µονοθεϊσµός |
monoteizm |
2285 |
µονοθεϊστής |
monoteist |
2286 |
µονόκλ |
monokl |
2287 |
µονόλογος |
monolog |
2288 |
µονοµανής |
monoman |
2289 |
µονοξείδιο |
monoksit |
2290 |
µονοπώλιο |
monopol |
2291 |
µονοτονία |
monotonluk |
2292 |
µονότονος |
monoton |
2293 |
µονοφυσίτης |
monofizit |
2294 |
µοντάζ |
montaj |
2295 |
µοντέλο |
model |
2296 |
µοντέρνος |
modern |
2297 |
µορατόριο |
moratoryum |
2298 |
Μοριάς |
Mora |
2300 |
µορµόνος |
Mormon |
2301 |
Μορς |
Mors |
2302 2303 |
µορταδέλα µόρφηµα µορφίνη |
murtadela morfem morfin |
2304 |
µορφολογία |
morfoloji |
2305 |
µορφολογικός |
morfolojik |
2307 |
µόστρα |
mostra |
2308 |
Μόσχα |
Moskova |
2309 |
µοσχάτο |
misket / üzümü |
2310 |
µόσχος |
misk |
2311 |
µοτέλ |
motel |
2312 |
µοτέρ |
motor |
2313 |
µοτίβο |
motif |
2314 |
µοτοσικλέτα |
motosiklet |
2315 |
µουγγρί |
mığrı, magri |
2316 |
µουεζίνης |
müezzin |
2317 |
µουζικάντης |
müzikçi |
2318 |
µουζίκος |
Mujik |
2319 |
µουλάς |
molla |
2320 |
µουλτεζίµης |
mültezim |
2321 |
µούµια |
mumya |
2322 |
µουρντάρης |
murdar |
2323 |
µουρούνα |
muruna, morina |
2324 |
µουσακάς |
musakka |
2325 |
µουσαµάς |
muşamba |
2326 |
µουσαφίρης |
misafir |
2327 |
µουσαφιρλίκι µουσείο |
misafirlik müze |
2328 |
µουσελίνα |
muslin |
2330 |
µουσική |
müzik, musiki |
2331 |
µουσικολόγος |
müzikolog |
2332 |
µουσικός |
müzisyen |
2334 |
µούσµουλο |
muşmula |
2336 |
Μουσούλη |
Musul |
2337 |
µουσουλµανικός |
Müslüman ...i |
2338 |
µουσουλµάνος |
Müslüman |
2339 2340 |
µουστερής µουσώνας µουτζούρα µούτσος |
müşteri Muson / rüzgarı mıcır miço, muço |
2341 |
µουφλόν |
müflon |
2342 2343 |
µουφτής µουχαµπέτι µοχέρ |
müftü muhabbet moher |
2344 |
µπαγιάτικος µπαγκάζια |
bayat bagajlar |
2346 |
µπάγκα |
banka |
2347 |
µπανγκαλόου |
bungalov |
2349 2350 |
µπαγκανότα µπαγκέτα µπάγκος |
banknot baget bank, banko |
2351 |
µπαγλαµάς |
bağlama / çalgı |
2352 |
µπαγλαρώνω (δένω) |
bağlamak (yakalamak) |
2353 |
µπαγντατί |
bağdadı |
2354 |
µπαζούκα |
bazuka |
2355 |
µπαϊλντίζω |
bayılmak |
2356 |
µπαϊράκι, µπαργιάκι |
bayrak |
2357 |
µπαϊρακτάρης |
bayraktar |
2358 |
µπαϊράµι |
bayram |
2359 |
µπακ |
bek / futbolda |
2360 |
µπακάλης |
bakkal |
2361 |
µπακάλικο |
bakkal dükkanı |
2362 |
µπακαλορεά |
bakalorya |
2364 |
µπακαράς |
bakara |
2365 |
µπακίρι |
bakır |
2366 |
µπακιρτζής |
bakırcı |
2367 |
µπακλαβάς µπακούρι |
baklava bakır |
2368 2369 |
µπακράτσι µπάλα µπαλ-µασκέ |
bakraç balya, top / oyun topu bal-maske |
2370 |
µπαλαλάικα |
balalayka |
2371 |
µπαλαµούτι (παλαµίδα) |
palamut (oyun kağıdında hile) |
2372 |
µπαλάντα |
balat (şiir) |
2373 |
µπαλάντσα |
balans |
2374 |
µπαλάντσο |
bilanço |
2375 |
µπαλαρίνα |
balerin |
2376 |
µπαλένα |
balina |
2377 |
µπαλέτο |
bale |
2378 |
µπαλκόνι |
balkon |
2380 |
µπαλόνι |
balon |
2381 |
µπάλος |
balo, baloz |
2382 |
µπαλτάς |
balta |
2383 |
µπάµια |
bamya |
2384 |
µπαµπάς |
baba |
2385 |
µπαµπού |
bambu |
2386 |
µπανάλ |
banal |
2387 |
µπάνιο |
banyo |
2388 |
µπάνκα |
banka |
2389 2390 |
µπάντα µπαντανάς µπαντάρισµα |
bando, bant badana bandaj |
2391 |
µπάντζο |
banço |
2392 |
µπαξεβάνης |
bahçıvan |
2393 |
µπαξές |
bahçe |
2394 |
µπαξίσι |
bahşiş |
2395 |
µπαούλο |
bavul |
2396 |
µπαρ |
bar |
2397 |
µπαράζ |
baraj |
2401 |
µπαργιάµι |
bayram |
2402 |
µπάρµεν |
barmen |
2403 |
µπάρµπας |
barba |
2404 |
µπαρµπέρης µπαρµπούνι |
berber barbunya |
2405 |
µπαρµπούτι µπαρόκ |
barbut barok |
2406 |
µπαρούτι |
barut |
2407 |
µπασαβιόλα |
basviola |
2408 |
µπασιµποζούκης |
başıbozuk |
2409 |
µπάσκετµπωλ |
basketbol |
2410 |
µπασκετµπωλίστας |
basketbolcü |
2411 |
µπασκίνας (επιδροµή) |
baskın (polis / argo) |
2412 |
µπασµάς (πάτηµα) |
basma (tütün demedi) |
2413 |
µπάσος |
bas / bariton |
2414 |
µπαστούνι |
baston |
2415 |
µπατάλης |
battal |
2416 |
µπατανία |
battaniye |
2417 |
µπαταξής |
batakçı |
2418 |
µπαταριά |
batarya |
2419 |
µπαταρία (πυροβολαρχία) |
batarya (pil) |
2420 |
µπατερίστας |
baterist |
2421 |
µπατζάκι |
bacak / pantolonda |
2423 |
µπατζανάκης |
bacanak |
2424 |
µπάτης |
İmbat, batı |
2425 |
µπατίκ |
batik |
2426 |
µπατίρης (βυθισµένος) |
batmış, batık (yoksul, iflas etmiş) |
2427 |
µπατίστα |
patiska |
2428 |
µπατονσαλέ |
batonsale |
2429 |
µπαχάρι |
bahar (baharat) |
2430 |
µπαχαρικό |
baharat |
2431 |
µπεζ |
bej |
2432 |
µπεζεστένι |
bedesten |
2433 |
µπεζίκι |
bezik |
2434 |
µπέης |
bey |
2435 |
µπέιµπυ-σίτερ |
beybisiter, babysitter |
2436 |
µπέισµπολ |
beysbol, baseball |
2437 |
µπεκ |
bek / püskürtücü |
2438 |
µπεκάτσα |
bekas |
2439 |
µπεκιάρης |
bekâr |
2440 |
µπεκρής |
bekri |
2441 |
µπεκτασής µπελαλής |
bektaşi belalı |
2442 |
µπελάς |
bela |
2443 |
µπελτές |
pelte |
2444 |
µπεµπέκα (µωρό) |
bebek (kız bebek) |
2445 |
µπενµαρί |
benmari |
2446 |
µπερεκέτι |
bereket |
2447 |
µπερεκετλίδικο |
bereketli |
2448 |
µπερές |
bere |
2449 |
µπερέτο |
bere |
2450 |
µπερµούδα |
bermuda |
2451 |
µπερντάχι |
perdah |
2452 |
µπερτές, περντές |
perde |
2453 |
µπετατζής |
betoncu |
2454 |
µπετόν |
beton |
2455 |
µπετοναρµέ |
betonarme |
2456 |
µπετονιέρα |
betonyer |
2457 |
µπεχλιβάνης |
pehlivan |
2458 |
µπιγκόνια |
begonya |
2459 |
µπιζέλι |
bezelye |
2460 |
µπιζού |
biju |
2461 |
µπιζουτερί |
bijuteri |
2462 |
µπικίνι |
bikini |
2463 |
µπικουτί |
bigudi |
2464 |
µπιλετζίκι |
bilezik |
2465 |
µπίλια |
bilye |
2466 |
µπιλιάρδο |
bilardo |
2467 |
µπιλιέτο |
bilet |
2468 |
µπιµπελό |
biblo |
2469 2470 |
µπιµπερό µπινές µπιντές |
biberon ibne bide |
2471 |
µπίρα |
bira |
2472 |
µπις |
bis |
2473 |
µπισκότο |
bisküvi |
2474 |
µπίτερ |
bitter |
2475 |
µπιτίζω |
bitmek / son bulmak |
2476 |
µπίτνικ |
bitnik |
2477 |
µπιτόνι |
bidon |
2478 |
µπιφτέκι |
biftek |
2479 |
µπιχεβιορισµός |
behevyorizm |
2480 |
µπλαζέ |
blaze |
2481 |
µπλιγούρι |
bulgur |
2482 |
µπλοκ |
blok |
2483 |
µπλοκάρω |
bloke etmek |
2484 |
µπλόκο |
abluka |
2485 |
µπλουζ |
bluz, blues / müzik |
2486 |
µπλούζα |
bluz / giysi |
2487 |
µπλουζόν |
bluzon |
2488 |
µπλουµ |
blum |
2489 |
µπλουτζίν |
blucin, bluejean |
2490 |
µπλόφα |
blöf |
2491 |
µπλοφατζής |
blöfçü |
2492 |
µπογιά |
boya |
2494 |
µπογιάντισµα µπογιατζής |
boyama boyacı |
2495 |
µπόγος |
bohça |
2496 |
µποέµ |
bohem |
2497 |
µπόι |
boy / uzunluk |
2498 |
µποϊκοτάζ |
boykotaj |
2499 |
µπόιλερ |
boyler |
2500 |
µπολερό |
bolero |
2501 |
µπόλικος |
bol |
2503 |
µπολσεβίκος |
Bolşevik |
2504 |
µπόµπα |
bomba |
2505 |
µποµπέ |
bombe |
2506 |
µποµπίνα |
bobin |
2507 |
µπόµπστιλ |
bopstil |
2508 |
µπονσερβίς |
bonservis |
2509 |
µπονφιλέ |
bonfile |
2510 |
µποξ |
boks |
2511 |
µποξάς |
bohça |
2512 |
µποξέρ |
boksör |
2513 |
µπόρα |
bora |
2514 |
µπορντό |
bordo |
2515 |
µπορντούρα |
bordür |
2516 |
µπόσικα |
boşluklar |
2517 |
µπόσικος (άδειο) |
boş (gevşek) |
2518 |
µποστάνι |
bostan |
2519 |
µποσταντζής |
bostancı |
2520 |
µπότα |
bot / çizme |
2521 |
µποτζάρω |
boca etmek |
2522 |
µποτίνι |
potin |
2523 |
µπουάτ |
buat, |
2524 |
µπουγάζι |
boğaz / coğrafyada |
2525 |
µπουγάτσα |
boğaca, pugaça |
2526 |
µπουγιουρντί (διαταγή) |
buyurdu (kötü haber/emir) |
2527 |
µπούζι |
buz |
2528 |
µπουζί |
buji |
2529 |
µπουζούκι |
buzuki |
2530 |
µπουκέτο |
buket |
2531 |
µπούκλα |
bukle |
2532 |
µποϋκοτάζ |
boykotaj |
2533 |
µπουλαµάς |
buğlama |
2534 |
µπουλντόζα |
buldozer |
2535 |
µπουλούκι (λόχος) |
bölük, bolluk (kalabalık) |
2536 |
µπουλτόγκ |
buldog |
2537 |
µπούµεραγκ |
bumerang |
2538 |
µπούµπι |
bubi |
2539 |
µπουνταλάς |
budala |
2540 |
µπουντρούµι |
bodrum |
2541 |
µπουρέκι |
börek |
2542 |
µπουρζουαζία |
burjuvazi |
2543 |
µπουρζουάς |
burjuva |
2544 |
µπουρί |
boru |
2545 |
µπουρνούζι |
bornoz |
2546 |
µπούρτζι |
burç / kalede |
2547 |
µπούσουλας |
pusula |
2548 |
µπούστο |
büst |
2549 |
µπούτι |
but |
2550 |
µπουτίκ |
butik |
2551 |
µπουφάν |
bufan |
2552 |
µπουφές |
büfe |
2553 |
µπουχτίζω |
bıkmak |
2554 |
µπράβο |
bravo |
2555 |
µπράντα |
branda |
2556 |
µπριάµι |
biryam |
2557 |
µπριγιαντίνη |
briyantin |
2558 |
µπρίκι |
ibrik |
2559 |
µπριλάντι |
pırlanta |
2560 |
µπρισίµι |
ibrişim |
2561 |
µπρίτζ |
briç |
2562 |
µπριτζόλα |
pirzola |
2563 |
µπρίφιγκ |
brifing |
2564 |
µπρος |
broş |
2565 2566 |
µπροσούρα µπροστέλα µπρούντζος |
broşür prostela bronz |
2567 |
µύδι |
midye |
2568 |
µυθολογία |
mitoloji |
2569 |
µυθοµανής |
mitoman |
2570 |
µύθος |
mit, mitos |
2572 |
µυρσίνη |
mersin |
2573 |
µυστικισµός |
mistisizm |
2574 |
µυστικιστής |
mistik |
2575 |
Μυτιλήνη |
Midilli |
µύωπας |
miyop |
2576 |
Μωάµεθ |
Muhammed / Peygamber |
2578 |
µωρέ! |
more! |
2579 |
µωσαϊκό |
mozaik |
2580 |
Μωυσής |
Musa |
2581 |
Μωχάµετ |
Mehmet |
2582 |
ΝΑΤΟ |
NATO |
2583 |
νάζι |
naz |
2584 |
Ναζί |
Nazi |
2585 |
ναζιάρης |
nazlı |
2586 |
ναζισµός |
Nazizm |
2587 |
Ναζωραίος |
Nasıralı, Nazaretli / İsa |
2588 |
νάιλον |
naylon |
2589 |
νάιτ-κλαµπ |
naitklab, night club |
2590 |
ναλέτης |
nalet |
2591 |
νάνι (νανούρισµα) |
ninni (bebek uykusu) |
2592 |
ναπάλµ |
napalm |
2593 |
ναπολεόνι |
Napolyon altını |
2594 |
ναπολιτάνος |
Napolili |
2595 |
ναργιλές |
nargile |
2596 |
ναρκισσισµός |
narsisizm |
2597 |
νάρκισσος |
nergis çiçeği |
2598 |
ναρκοµανία |
narkomani |
2599 |
ναρκώνω |
narkoz vermek |
2600 |
νάρκωση |
narkoz |
2601 |
ναρκωτής |
narkozcu |
2602 |
ναρκωτικός |
narkotik |
2603 |
νατουραλισµός |
natüralizm |
2604 |
νατουραλιστής |
natüralist |
2605 |
ναύλος |
navlun |
2606 |
Ναύπακτος |
İnebahtı |
2607 |
Ναύπλιο |
Anaplı |
2608 |
νάφθα |
neft yağı |
2609 |
ναφθαλίνη |
naftalin |
2610 |
Νέα Ζηλανδία |
Yeni Zelanda 1 |
2611 |
Νεάπολι |
Napoli |
2612 |
νεγκατίφ |
negatif |
2613 |
νεγροειδής |
negroit |
2614 |
Νείλος |
Nil |
2615 |
νεκροφιλία |
nekrofili |
2616 |
νέκταρ |
nektar |
2617 |
νενέ |
nine |
2618 |
νεοζωικός |
neozoik |
2619 |
νεοκλασσικισµός |
neoklasisizm |
2620 |
νεοκλασσικός |
neoklasik |
2621 2622 |
νεολιθικός νεολογισµός νέον |
neolitik neolojizm neon |
2623 |
νεόπλασµα |
neoplazma |
2624 |
νεοπλατωνισµός |
neoplatonizm |
2625 |
νεότουρκος |
jöntürk 1 |
2626 |
νευραλγία |
nevralji |
2627 |
νευραλγικός |
nevraljik |
2628 |
νευρασθένεια |
nevrasteni |
2629 |
νευρασθενής |
nevrastenik |
2630 |
νευρολογία |
nöroloji, nevroloji |
2631 |
νευρολόγος |
nörolog |
2632 |
νευροπάθεια |
nevropati |
2633 |
νεύρωση |
nevroz |
2634 |
νευρωτικός |
nörotik |
2635 |
νευτρώνιο |
nötron |
2636 |
νεφραλγία |
nefrit |
2637 |
νεφρίτιδα |
nefrit |
2638 |
νέφτι |
neft |
2639 |
νιάου |
miyav |
2640 |
νίκελ |
nikel |
2641 |
νικοτίνη |
nikotin |
2642 |
νιρβάνα |
nirvana |
2643 |
νισαντίρι νισάφι |
nişandır insaf |
2644 |
νισεστές |
nisaşta |
2645 |
νιτρικός |
nitrik |
2646 |
νιτρογλυσερίνι |
nitrogliserin |
2647 |
νιχιλισµός |
nihilizm |
2648 |
νιχιλιστής |
nihilist |
2649 |
νοβοκαϊνη |
novokain |
2650 |
νοκάουτ |
nakavt |
2651 |
νοµιναλισµός |
nominalizm |
2652 |
νοµογραφία |
nomografi |
2653 |
Νορβηγία |
Norveç |
2654 |
νόρµα |
norm |
2655 |
νορµάλ |
normal |
2656 |
νοσταλγία |
nostalji |
2657 |
νότα |
nota |
2658 |
νοτάριος |
noter [eski kullanım] |
2659 |
νοτιάς |
lodos |
2660 |
νούµερο |
numara |
2661 |
νούφαρο |
nilüfer |
2662 |
νταβατζής (µηνυτής) |
davacı (pezevenk) |
2663 |
νταβατούρι (φήµη) |
tevatür (karışıklık) |
2664 |
νταβούλι |
davul |
2665 |
νταβραντίζω |
davranmak |
2666 |
νταγιαντίζω |
dayanmak |
2667 |
νταγλαράς (αγάς βουνίσιος) |
dağlarağa (kocaman kimse) |
2668 |
νταής (θείος) |
dayı (kabadayı) |
2669 |
νταϊλίκι |
dayılık (kabadayılık) |
2670 |
νταλής (τρελός) νταλγκάς ντάλια νταλίκα |
deli (gözüpek) dalga / aşık dalya talika |
2671 |
ντάµα |
dama |
2672 |
νταµάρι (φλέβα) |
damar (maden ocağı) 1 |
2673 |
νταµαρτζής |
damarcı (maden ocakçı) |
2674 |
νταµιτζάνα |
damacana |
2675 |
νταµλάς ντάµπιγκ |
damla / inme damping |
2676 |
ντάνσιγκ |
dansing |
2677 |
νταντά |
dadı |
2678 |
ντανταϊσµός |
dadaizm |
2679 |
νταντέλα |
dantele |
2680 |
νταντεύω |
dadılık etmek |
2681 |
νταούλι |
davul |
2682 |
ντάρα |
dara |
2683 |
νταραβέρι (δολοπλοκία) |
dalavere (alışveriş) |
2684 |
ντε-φάκτο |
defacto |
2685 |
ντέγκι |
denk |
2686 |
ντεζαβαντάζ |
dezavantaj |
2687 |
ντεκολτέ |
dekolte |
2688 |
ντεκόρ |
dekor |
2689 |
ντεκορατέρ |
dekoratör |
2690 |
ντεκορατίφ |
dekoratif |
2691 |
ντεκωβίλ |
dekovil |
2692 |
ντελάλης ντελβές |
tellal telve |
2693 |
ντελής ντεµοντέ |
deli demode |
2694 |
ντεµουαζέλα |
matmazel |
2695 |
ντεµπραγιάζ |
debriyaj |
2696 |
ντενεκές |
teneke |
2697 |
ντεπιές |
döpiyes |
2698 |
ντεπόζιτο |
depozit |
2699 |
ντεπρεσιόν |
depresyon |
2700 |
ντερβέναγας |
derven ağası, despot kimse |
2701 |
ντερβίσης |
derviş |
2702 |
ντερµπεντέρης |
derbeder |
2703 |
ντέρτι |
dert |
2704 |
ντερτιλής |
dertli |
2705 |
ντεσιµπέλ |
desibel |
2706 |
ντετέκτιβ |
dedektif |
2707 |
ντετερµινισµός |
determinizm |
2708 |
ντέφι |
tef |
2709 |
ντεφό |
defo |
2710 |
ντήζελ |
dizel |
2711 |
ντιαγκονάλ |
diyagonal |
2712 |
ντιβάνι |
divan |
2713 |
ντιβερτιµέντο |
divertimento |
2714 |
ντιέζ |
diyez |
2715 |
ντιζάιν |
dizayn |
2716 |
ντιµινουέτο |
diminuendo |
2717 |
ντιναµό |
dinamo |
2718 |
ντιπ (πάτος) |
dip (tam) |
2719 |
ντιρεκτίβα |
direktif |
2720 |
ντίσκο |
disko |
2721 |
ντισκοτέκ |
diskotek |
2722 |
ντιστριµπιτέρ |
distribütör |
2723 |
ντίτζιταλ |
dijital |
2724 |
ντο |
do |
2725 |
ντοβλέτι |
devlet [eski kullanım] |
2726 |
ντοκ |
dok |
2727 |
ντοκουµέντο |
doküman |
2728 |
ντοκτορά |
doktora |
2729 |
ντοκυµαντέρ |
dokümanter |
2730 |
ντολµάς |
dolma |
2731 |
ντοµάτα |
domates |
2732 |
ντοµατοσαλάτα |
domates salatası |
2733 |
ντόµινο |
domino |
2734 |
ντόµπρα |
dobra |
2735 |
ντον |
don / İspanyol beyi |
2736 |
ντόνα |
dona |
2737 |
ντονέρι |
döner |
2738 |
ντοπάρισµα |
doping |
2739 |
ντορβάς |
torba |
2740 |
ντόρτια |
dört dört / tavlada |
2741 |
ντοσιέ |
dosya |
2742 |
ντουβάρι |
duvar |
2743 |
ντουγρού |
doğru / düz |
2744 |
ντουέτο |
düet |
2745 |
ντουζένι ντούζικο |
düzen duziko |
2746 |
ντουζίνα |
düzine |
2747 |
ντούι |
duy (priz) |
2748 |
ντουλάπα |
dolap |
2749 |
ντουλάπι |
dolap |
2750 |
ντουµάνι |
duman |
2751 |
ντουµπάρες |
dubara |
2752 |
ντουµπλάρισµα |
dublaj |
2753 |
ντούµπλφας |
dublfas |
2754 |
ντυουνιάς |
dünya |
2755 |
ντούο |
duo |
2756 |
ντούπλεξ |
dubleks |
2757 |
ντούς |
duş |
2758 |
ντουφέκι |
tüfek |
2759 |
ντρετνώτ |
dretnot |
2760 |
νυµφοµανής |
nemfoman |
2761 |
νυµφοµανία |
nemfomani |
2762 |
νυστέρι |
neşter, nişter |
2763 2764 |
ξηρίον ξενοφοβία ξίκι |
eliksir, iksir zenofobi eksik / olsun! |
2765 |
ξυλόφωνο |
ksilofon |
2766 |
ξυστήρι |
sistire |
2767 |
οβάλ |
oval |
2768 |
οβελίσκος |
obelisk |
2769 |
οδαλίσκη |
odalık |
2770 |
όζον |
ozon |
2771 |
οθωµανικός |
Osmanlı ...i |
2772 |
Οθωµανός |
Osmanlı, Otoman |
2773 |
οικολογία |
ekoloji |
2774 |
οικολογικός |
ekolojik |
2775 |
οικολόγος |
ekolojist |
2776 |
οικονοµετρία |
ekonometri |
2777 |
οικονοµία |
ekonomi, tutumluluk |
2778 |
οικονοµικός |
ekonomik |
2779 |
οικονοµισµός |
ekonomizm |
2780 |
οικονοµολόγος |
ekonomist 1 |
2781 |
οκά |
okka |
2782 |
οκαζιόν |
okazyon / fırsat |
2783 |
όκεϊ |
okey |
2784 |
οκτάβα |
oktav |
2785 |
οκτάγωνο |
oktagon |
2786 |
οκτάνιο |
oktan |
2787 |
οκτέττο |
oktet |
2788 |
ολέ! |
ole! oley! |
2789 |
ολιγαρχία |
oligarşi |
2791 |
ολυµπιάδα |
Olimpiyat / oyunları |
2790 |
ολιγοπώλιο |
oligopoli |
2792 |
οµελέττα |
omlet |
2793 |
οµο- |
homo / aynı, benzer |
2795 |
οµογενής |
homojen |
2796 |
οµοιογένεια |
homojenlik |
2797 |
οµοιογενής |
homojen |
2798 |
οµοφυλόφιλος |
homoseksüel 1 |
2799 |
όµποε |
obua |
2800 |
ονόρε |
onur |
2801 |
οντάς οντολογικός |
oda ontolojik |
2802 |
οντολογία |
ontoloji |
2803 2804 |
οντουλασιόν όνυχας (λίθος) οξαλικός |
ondülasyon oniks oksalik |
2805 |
οξείδιο |
oksit |
2806 |
οξειδώνω |
oksitlemek |
2807 |
οξικός |
oksitli |
2808 |
οξύ |
ekşi |
2809 |
οξυγόνο |
oksijen |
2810 |
οξυζενέ οπ! όπαλα! |
oksijene hop! hoppala! |
2811 |
οπάλιο |
opal (mineral) |
2812 |
όπερα |
opera |
2813 |
οπερατέρ |
operatör |
2814 |
οπερέτα |
operet |
2815 |
οπορτουνισµός |
oportünizm |
2816 |
οπορτουνιστής |
oportünist |
2817 |
οπτική |
optik |
2818 |
οπτικός |
optik / uzmanı |
2819 |
οπτιµισµός |
optimizm |
2820 |
οπτιµιστής |
optimist |
2821 |
όπτιµουµ |
optimum |
2823 |
ορατόριο |
oratoryo |
2824 |
οργάνι |
urgan |
2825 |
οργανικός |
organik |
2826 |
οργανισµός |
organizma |
2827 |
όργανο |
organ, erganum / çalgı |
2828 |
όργανο |
Org |
2829 |
οργάντζα |
organze |
2830 |
οργανώνουµε |
organize olmak |
2831 |
οργάνωση |
organ, organizasyon |
2832 |
οργανωτής |
organizatör |
2833 |
οργασµός |
orgazm |
2834 |
οργαντίνα |
organtin |
2835 |
ορδή (στρατός) |
ordu (başıbozuk kalabalık) |
2836 |
ορθοδοντία |
ortodonti |
2837 |
Ορθοδοξία |
Ortodoksluk |
2838 |
ορθόδοξος όρθωµα! (ναυτικό) |
Ortodoks, ortodoks ortoma! (denizcilikte) |
2839 |
ορθοπεδική |
ortopedi |
2840 |
ορθοπεδικός |
ortopedik, ortopedist |
2841 |
ορθοφωνία |
ortofoni |
2842 |
όρκινος |
orkinos |
2843 |
ορµόνη |
hormon |
2844 |
ορνιθολογία |
ornitoloji |
2845 |
ορνιθολόγος |
ornitolog |
2846 |
ορντέβρ |
ordövr |
2847 |
ορογένεια |
orojeni |
2848 |
ορτανσία |
ortanca / çiçeği |
2849 |
όρτσα |
orsa |
2850 |
ορτσάρω |
orsalamak |
2852 |
ορχεοειδής |
orkide / gibi |
2853 |
ορχήστρα |
orkestra |
2854 |
ορχιδέα |
orkide |
2855 |
όσµιο |
osmiyum |
2856 |
οστεολογία |
osteoloji |
2857 |
οτοστόπ |
otostop |
2858 |
ουβερτούρα |
uvertür |
2859 |
ούγια |
oya |
2860 |
ουγκιά |
ons |
2861 |
Ουζµπέκος |
Özbek |
2862 |
ούζο |
uzo |
2863 |
ουίσκι |
viski |
2864 |
ουλεµάς |
ulema |
2865 |
ουµανισµός |
hümanizm |
2866 |
ουµανιστής |
hümanist |
2867 |
ουραγκουτάγκος |
orangutan |
2868 |
ουραιµία |
üremi |
2869 |
ουραλοαλταϊκός |
Ural-altay |
2870 |
ουράνιο |
uranyum |
2871 |
Ουρανός |
Uranüs |
2872 |
ουρί |
huri |
2873 |
ουρία |
üre |
2874 |
ουρικό |
ürik |
2875 |
ούρλασµα |
ulumak |
2876 |
ουρολογία |
üroloji |
2877 |
ουρολόγος |
ürolog |
2878 |
ουστ! |
hoşt! |
2879 |
ούτι |
ut |
2880 |
ουτοπία |
ütopi, ütopya |
2881 |
ουτοπικός |
ütopik |
2882 |
ουφ! |
öf! |
2883 |
ούφο |
UFO |
2884 |
οφθαλµολογία |
oftalmoloji |
2885 |
οφθαλµολόγος |
oftalmolog |
2886 |
οφίκιο |
ofis / makam |
2887 |
οφσάιντ |
ofsayt |
2888 |
όφσετ |
ofset |
2890 |
παγανισµός |
paganizm |
2892 |
πάγκος |
bank (sıra) |
2893 |
πάγκρεας |
pankreas |
2894 |
παγόδα |
pagoda |
2895 |
παζαρεύω |
pazarlık etmek |
2896 |
παζάρι (αγορά) παζάρια |
pazar (pazarlık, çarşı) pazarlık |
2897 |
παθητικός |
pasif |
2898 |
παθογενής |
patojen |
2899 |
παθολογία |
patoloji |
2900 |
παθολογικός |
patolojik |
2901 |
παθολόγος |
patolog |
2902 |
πάθος |
patos, pathos |
2903 |
παιδαγωγική |
pedagoji |
2904 |
παιδαγωγικός |
pedagojik |
2905 |
παιδαγωγός |
pedagog |
2906 |
παιδεραστής |
pederast |
2907 |
παιδιατρική |
pediatri |
2908 |
παιδολογία |
pedoloji |
2909 |
πακέτο |
paket |
2910 |
πάλα |
pala |
2911 |
παλάβρα |
palavra |
2912 |
παλάβρας |
palavracı |
2913 |
παλάγκο |
palanga |
2914 |
παλαιογραφία |
paleografi |
2915 |
παλαιογράφος |
paleograf |
2916 |
παλαιοζωικός |
paleozoik |
2917 |
παλαιολιθικός |
paleolitik |
2918 |
παλαιοντολογία |
paleontoloji |
2919 |
παλαιοντολογικός |
paleontolojik |
2920 |
παλαιστίνιος |
Filistinli |
2921 |
παλαµάρι |
palamar |
2922 |
παλαµίδα |
palamut |
2923 |
παλάσκα |
palaska |
2924 |
παλάτι (έπαυλη) |
palas (saray) |
2925 |
παλέτα |
palet |
2926 |
παλιάτσος |
palyaço |
2927 |
παλικάρι [ειρωνικά] |
palikarya (yiğit, delikanlı) |
2928 |
παλλάδιο |
paladyum |
2929 |
παλτό |
palto |
2930 |
παν |
pan / hep, bütün |
2932 |
πανελλήνιος |
panhelenik |
2933 |
πανζουρλισµός |
curcuna |
2934 |
πανηγύρι |
panayır |
2935 |
πανθεϊσµός |
panteizm |
2936 |
πανθεϊστής |
panteist |
2937 |
πάνθεο |
panteon |
2938 |
πάνθηρας |
panter |
2939 |
πανικός |
panik |
2940 |
πανισλαµισµός |
panislamizm |
2941 |
πανκάρτ |
pankart |
2942 |
πανκράτιο πανό |
pankras pano |
2943 |
πανόραµα |
panorama |
2944 |
πανοραµικό |
panoramik |
2945 |
πανσιόν |
pansiyon |
2946 |
πανσλαβισµός |
panislavizm |
2947 |
πανσλαβιστής |
panislavist |
2948 |
πάντα |
panda / ailurus falgans |
2950 |
παντατίφ |
pandantif |
2951 |
παντελόνι |
pantolon, pantol |
2952 |
παντεσπάνι |
pandispanya |
2953 |
παντζάρι |
pancar |
2954 |
παντζούρι |
pancur, panjur |
2955 |
παντιέρα |
bandıra |
2956 |
παντό(υ)φλα |
pantufla |
2957 |
παντογράφος |
pantograf |
2958 |
παντοµίµα |
pantomim |
2959 |
παντουρανισµός |
panturanizm |
2960 |
παξιµάδι |
peksimet |
2961 |
παπαγάλος |
papağan |
2962 |
παπαδιά (µαργαρίτα) |
papatya (papaz karısı) |
2963 |
παπάρα |
papara / yemek |
2964 |
παπάς |
papaz |
2965 |
παπατζής |
papazcı / üç kağıtçı |
2966 |
παπαφίγκος |
babafingo |
2967 |
παπιγιόν |
papyon |
2968 |
παπισµός |
Papalık |
2969 |
παποράκι |
vapurcuk |
2970 |
παπόρι |
vapur |
2971 |
παπουτσής |
pabuççu |
2972 |
παπούτσι |
pabuç |
2973 |
Παπάς |
Papa |
2974 |
πάπρικα |
paprika |
2975 |
πάπυρος |
papirüs |
2976 |
παραβάν |
paravan |
2977 |
παραβολή |
parabol |
2978 |
παράγκα |
baraka |
2979 |
παράγραφος |
paragraf |
2980 |
παραδάκι |
paracık |
2981 |
παράδοξο |
paradoks |
2982 |
παράδοξο |
paradoksal |
2983 |
παρακεντές (λιανικά) |
perakende (perişan, dağınık) |
2984 |
παραλής |
paralı / zengin |
2985 |
παράλλαξη |
paralaks |
2986 |
παραλληλεπίπεδο |
paralelyüz 1 |
2987 |
παραλληλίζω |
paralelleştirmek |
2988 |
παραλληλισµός |
paralelleştirme, paralelizm |
2989 |
παραλληλόγραµµο |
paralelkenar 1 |
2990 |
παράλληλος |
paralel |
2991 2992 |
παραλογισµός παράλυση παραµετρικός |
paralojizm paralize parametrik |
2993 |
παράµετρος |
parametre |
2994 |
παράνοια |
paranoya |
2995 |
παρανοϊκός |
paranoyak |
2996 |
παραπέτο |
parapet |
2997 |
παράς |
para |
2998 |
παράσιτο |
parazit |
2999 |
παρασυµπαθητικό |
parasempatik |
3000 |
παράτυφος |
paratifo |
3001 |
παράφα |
paraf |
3002 |
παραφινέλαιο |
parafin 1 |
3003 |
παραφίνη |
parafin |
3004 |
παρένθεση |
parantez |
3005 |
παρθενογένεια |
partenogenez |
3006 |
παρίας |
parya |
3007 |
παρκάρισµα |
park etme |
3008 |
παρκάρω |
park etmek |
3009 |
παρκέ |
parke |
3010 |
παρκετάρω |
parke döşemek |
3011 |
πάρκιν |
park yeri |
3012 |
πάρκινσον |
Parkinson / hastalığı |
3013 |
πάρκο |
park |
3014 |
παρκόµετρο |
parkmetre, park saati |
3015 |
παρκούρ |
parkur |
3016 |
παρµεζάνα |
parmıcan |
3017 |
παρµπρίζ |
parbriz / ön cam |
3018 3019 |
παρντόν παρτάλι παρτενέρ |
pardon partal partner / rol arkadaşı |
3020 |
παρτέρι |
parter |
3021 |
πάρτι |
parti / eğlence |
3022 |
παρτίδα |
parti / oyun partisi |
3023 |
παρτιζάνο |
partizan |
3024 3026 |
παρτιτούρα παρτσάς παρφέν |
partisyon parça parfüm |
3027 |
παρωδία |
parodi |
3028 |
πάσα |
pas / oyunda |
3029 |
πασαλίκι |
paşalık |
3030 |
πασαπόρτι |
pasaport |
3031 |
πασάς |
paşa |
3032 |
πασιέντσα |
pasiyans |
3033 |
πασιφισµός |
pasifizm |
3034 |
πασιφιστής |
pasifist |
3035 |
πάσο |
pas / sıra savmak |
3036 |
πασουµάκι πασπάλη |
paşmak paspal |
3037 |
πασπαρτού |
paspartu |
3038 |
πάστα |
pasta |
3039 |
παστέλ |
pastel |
3040 |
παστεριώνω |
pastörize etmek |
3041 |
παστίλια |
pastil |
3042 |
παστουρµάς |
pastırma |
3043 |
πάστρα |
pastra / kağıt oyunu |
3044 |
Πάσχα |
Paskalya |
3045 |
πατάτα |
patates |
3046 |
πατατοκεφτές |
patates köftesi |
3047 |
πατέντα |
patent |
3048 |
πατεντάρω |
patentini almak |
3049 |
πάτερ |
peder, papaz, baba |
3050 |
πατέρας |
peder, baba |
3051 3052 |
πατερναλισµός πατίκι πατινάζ |
paternalizm patik patinaj |
3053 |
πατίνι |
paten |
3054 |
πατιρντί |
patırdı |
3055 |
πατισάχ |
padişah |
3056 |
πατριαρχείο |
patrikhane |
3057 |
πατριάρχης |
patrik |
3058 |
πατριαρχία |
patriklik |
3059 |
πατριαρχικός |
patriarkal |
3060 |
πατριώτης (συχωριανός) |
patriot, patriyot (vatandaş) |
3061 |
πάτρωνας |
patron |
3062 |
πατσαβούρα |
paçavra |
3063 |
πατσάς (ποδαράκια) |
paça (işkembe çorbası) |
3064 |
πατσατζίδικο |
paçacı / işkembeci |
3065 |
πάτσι |
pata |
3066 |
πατσίζω |
pata gelmek |
3067 3068 |
πεζεβέγκης (προαγωγός) πεϊνιρλί (µε τυρί) πελεκάνος |
pezevenk (ahlaksız, utanmaz) peynirli (pide) pelikan |
3069 |
πελερίνα |
pelerin |
3070 |
πελτές |
pelte |
3071 |
πέναλτι |
penaltı |
3072 |
πενιέ |
penye |
3073 |
πενικιλίνη |
penisilin |
3074 |
πέννα |
pena |
3075 |
πένσα |
pens, pense |
3076 |
πεντάγωνο |
pentagon |
3077 |
πένταθλο |
pentatlon |
3078 |
πεντάλ |
pedal |
3079 |
πεντικιούρ |
pedikür |
3080 |
περβάζι |
pervaz |
3081 |
περγαµηνή |
parşömen |
3082 |
περιοδικός |
periyodik |
3083 |
περίοδος |
periyot |
3084 |
περιπατητικός |
peripatetik |
3085 |
περισκόπιο |
periskop |
3086 |
περιτόναιο |
periton |
3087 |
περιτονίτιδα |
peritonit |
3088 |
πέρκα |
perki |
3089 |
περµανάντ |
permanant |
3090 |
περντάχι |
perdah |
3091 |
περονόσπορος |
peronospora |
3092 |
περουζές |
firuze |
3093 |
περούκα |
peruk |
3094 |
πεσέτα |
peseta |
3095 |
πεσιµισµός |
pesimizm |
3096 |
πεσιµιστής |
pesimist / kimse |
3097 |
πεσιµιστικός |
pesimist |
3098 |
πεσκέσι |
peşkeş |
3099 |
πεσκίρι |
peşkir |
3100 |
πέσο |
pezo, peso |
3101 |
πετιµέζι |
pekmez |
3102 |
πετούνια |
petunya |
3103 |
πετρέλαιο |
petrol |
3104 |
πετρογραφία |
petrografi |
3105 3106 |
πετρολογία πετροχηµεία πετσέτα |
petroloji petrokimya peçete |
3107 |
πεχλιβάνης |
pehlivan |
3108 |
πεψίνη |
pepsin |
3109 |
πηδάλιο (πετάλι) |
pedal (tekne dümeni) |
3110 |
πηχτή (πηχτός) |
pıhtı (pıhtı et çorbası) |
3112 |
πιανίστας |
piyanist |
3113 |
πιάνο |
piyano |
3114 |
πιάτσα |
piyasa |
3115 |
πιγιάζι |
piyaz |
3116 |
πιγκουΐνος |
penguen |
3117 |
πιζάµα |
pijama |
3118 |
πικάπ |
pikap |
3119 |
πικές |
pike |
3120 |
πικέτο |
piket / kağıt oyunu |
3121 |
πικνίκ |
piknik |
3122 |
πίκολο |
pikolo |
3123 |
πικρικός |
pikrik / asit |
3124 |
πιλάφι |
pilav |
3125 |
πιλοτάρισµα |
pilotluk |
3126 |
πιλότος |
pilot |
3127 |
πίνα |
pines |
3128 |
πινγκ-πονγκ |
pingpong |
3129 |
πινέζα |
pünez |
3130 |
πιόνι |
piyon |
3131 |
πίπα |
pipo |
3132 |
πιπεράτος |
biberli |
3133 |
πιπέρι |
biber |
3134 |
πισσί |
pisi / balığı |
3135 |
πίστα |
pist |
3136 |
πιστάκι |
fıstık |
3137 |
πιστάκιον |
fıstık |
3138 |
πιστόλι |
piştov |
3139 |
πιστόνι |
piston |
3140 |
πίτα |
pide |
3141 |
πίτσικο πλαζ |
piç / velet plaj |
3142 |
πλαίηµποης |
pleyboy, playboy |
3143 |
πλάκα |
plak, plaka / levha |
3144 |
πλακάτ |
plaket |
3145 |
πλακί |
pilaki |
3146 |
πλάνη / εργαλείο |
planya |
3147 |
πλανητάριο |
planitaryum |
3148 |
πλανήτης |
planet |
3149 |
πλάνο |
plan |
3150 |
πλασέ |
plase |
3151 |
πλάσµα |
plazma |
3152 |
πλάστερ |
plaster |
3153 |
πλαστική |
plastik / sanat |
3154 |
πλαστικό |
plastik |
3155 |
πλατίνα |
platin |
3156 |
πλατό πλατφόρµα |
plato platform |
3158 |
πλατωνικός |
platonik |
3159 |
πλέιµπεκ |
pleybek, playback |
3160 |
πλειόκαινος |
pliyosen |
3161 |
πλειστόκαινος |
pleistosen |
3162 |
πλευρό |
plevre |
3163 |
πλήβειος |
pleb / Roma'da yoksul |
3164 |
πλιάτσικο |
plaçka |
3165 |
πλιγούρι |
bulgur |
3166 |
πλονζόν |
plonjon |
3167 |
πλουραλισµός |
plüralizm |
3168 |
πλουραλιστικός |
plüralist |
3169 |
πλουτοκράτης |
plütokrat |
3170 |
πλουτοκρατία |
plütokrasi |
3171 |
πλουτοκρατικός |
plütokratik |
3172 |
πλουτώνιο |
plütonyum |
3173 |
Πλούτων |
Plüton |
3174 |
πογκρόµ |
pogrom |
3175 |
πόζα |
poz |
3176 |
ποζάρω |
poz vermek |
3177 |
ποζιβιτισµός |
pozitivizm |
3179 |
πόκα |
poka / oyunu |
3180 |
πόκερ |
poker |
3181 |
πόλαροϊτ |
polaroid |
3182 |
πολεµική |
polemik |
3184 |
πολιοµυελίτιδα |
polimelit |
3185 |
πόλισµαν |
polis |
3186 |
πολισµάνος, πολιτσµάνος |
polis |
3187 |
πολιτική |
politika |
3188 |
πολιτικό-οικονοµικός |
politik-ekonomik |
3189 |
πολιτικός |
politikacı, politik |
3191 |
πόλκα |
polka |
3192 |
πόλο |
polo |
3193 |
πολτός |
pelte |
3194 |
πολυ- |
poli- |
3195 |
πολυανδρία |
poliandri |
3196 |
πολυγαµία |
poligami |
3197 |
πολύγαµος |
poligam |
3198 |
πολύγωνο |
poligon |
3199 |
πολυεστέρα |
polyester |
3200 |
πολυθεΐα |
politeistlik |
3201 |
πολυθεϊστής |
politeist |
3202 |
πολυθένιο |
politen |
3203 |
πολυκλινική |
poliklinik |
3204 3205 |
πολυµέρεια πολυµερισµός πολυουρεθάνη |
polimerileştirme polimerileştirme poliüretan |
3206 |
πολυτεχνείο |
politeknik |
3207 |
πολυφασικός |
polifaze / çok evreli |
3208 |
πολυφωνία πολυφωνικός |
polifoni polifonik |
3209 |
πολωνέζα |
polonez / dans, Polonyalı kadın |
3210 |
πολώνιο |
polonyum |
3211 |
ποµάδα |
pomat |
3212 |
Ποµάκος |
Pomak |
3213 |
πονπόν |
ponpon |
3214 |
πόντζα |
boca / gemicilikte |
3215 |
πόντιουµ |
podyum |
3216 |
ποπ |
pop |
3217 |
ποπλίνα |
poplin |
3218 |
πορνό |
porno |
3219 |
πορνογραφία |
pornografi |
3220 |
πoρνογραφικός |
pornografik |
3221 |
πορνογραφία |
pornografi |
3222 |
πορσελάνη |
porselen |
3223 |
πορτ-µπαγκάζ |
portbagaj |
3224 |
πορτ-µπεµπέ |
portbebe |
3225 |
πορτατίφ (φορητό) |
portatif (masa ışığı) |
3226 |
πορτµαντό |
portmanto |
3227 |
πορτο |
porto- |
3228 |
Πορτογαλία |
Portekiz |
3229 |
πορτοκαλάδα |
portakal suyu |
3230 |
πορτοκαλής |
portakal rengi |
3231 |
πορτοκάλι |
portakal |
3232 |
πορτοφόλι |
portföy |
3233 |
πορτραίτο |
portre |
3234 |
πορφορίτης |
porfir |
3235 |
πορφύρα |
firfiri |
3236 |
ποστ-ρεστάντ |
postrestant |
3237 |
πόστα |
posta / hane |
3238 |
πόστα |
posta / azarlama |
3239 |
ποστάλι |
postal |
3240 |
πόστερ |
poster |
3241 |
ποστίς |
postiş |
3242 |
πόστο |
post / makam |
3243 |
ποτ-πουρί |
potpuri |
3244 |
ποτάσα |
potas |
3245 |
πουαντιγέ |
puantiye |
3247 |
πούδρα |
pudra |
3248 |
πουδριέρα |
pudriyer, pudralık |
3249 |
πούλι |
pul / tavlada vb. |
3250 |
πούµα |
puma |
3251 |
πουρές |
püre |
3252 |
πουριτανισµός |
püritanizm |
3253 |
πουριτανός |
püriten |
3254 |
πουρµπουάρ |
purbuar |
3255 |
πουρνάρι |
pırnal |
3256 |
πούρο |
puro |
3257 |
πούσι |
pus |
3258 |
πούσουλα |
pusula |
3259 |
πούστης |
puşt |
3260 |
πουστιά |
puştluk |
3261 |
πουφ |
puf |
3262 |
πραγµατισµός |
pragmatizm |
3263 |
πραγµατιστής |
pragmatik / kimse |
3264 |
πρακτική |
pratik |
3265 |
πρακτικός |
pratik / kimse |
3266 |
πράσα |
pırasa |
3267 |
πράσο |
pırasa |
3268 |
πρεβάζι |
pervaz |
3269 |
πρεζίντιουµ |
prezidyum |
3270 |
πρελούδιο |
prelüt |
3271 |
πρεµιέρα |
prömiyer |
3272 |
πρέσα |
pres |
3273 |
πρεσβυτεριανός |
presbiteryen |
3274 |
πρεσβύωπας |
presbit / gözü zayıf |
3275 |
πρεσβυωπία |
presbitlik |
3276 |
πρεσερβατίφ |
prezervatif |
3277 |
πρέστο |
presto |
3278 |
πρίγκιπας |
prens |
3279 |
πριγκηπέσα |
prenses |
3280 |
πρίζα |
priz |
3281 |
πριµ |
prim |
3282 |
πριµαντόνα |
primadonna |
3283 |
πριµιτιβισµός |
primitivizm |
3284 |
πριµιτίφ |
primitif |
3285 |
πρίσµα |
prizma |
3286 |
πρόβα |
prova |
3287 |
προβάρω |
prova etmek |
3288 |
πρόβληµα προβληµατική |
problem problematik |
3289 |
προβληµατικός |
problemli |
3290 |
προβοκάτορας |
provokatör |
3291 |
προβοκάτσια |
provokasyon |
3292 |
πρόγραµµα |
program |
3293 |
προγραµµατίζω |
programlamak |
3294 3295 |
προγραµµατισµός πρόθεση / ιατρική προϊστορία |
programlama protez prehistorya |
3296 |
προϊστορικός |
prehistorik |
3297 |
προλεταριακός |
proleter |
3298 |
προλεταριάτο |
proletarya |
3299 |
προλετάριος |
proleter |
3300 |
πρόλογος |
prolog |
3301 |
προπαγάνδα |
propaganda |
3303 |
προσπέκτους |
prospektüs |
3304 |
προστάτης |
prostat |
3305 |
προτεσταντισµός |
Protestanlık |
3306 |
προτεστάντης |
Protestan |
3307 |
προτεστάρω προτσές |
protesto etmek proses |
3308 |
πρότυπο |
prototip |
3309 |
προφίλ |
profil |
3310 |
πρωτεΐνη |
protein |
3311 |
πρωτοζωικός |
protozoik |
3312 |
πρωτόκολλο |
protokol |
3313 |
πρωτόνιο |
proton |
3314 |
πρωτόπλασµα |
protoplazma |
3315 |
πρωτότυπο |
prototip / orijinal) |
3316 |
πύθωνας |
piton |
3317 |
πυόρροια |
piyore |
3318 |
πυραµίδα |
piramit |
3319 |
πύργος |
burgaz |
3320 |
πυρέξ |
payreks |
3321 |
πυρήνα |
pirina |
3322 |
πυρίτης |
pirit |
3323 |
πυροµανής |
piroman |
3324 |
πυροµετρία |
pirometri |
3325 |
πυρόσφαιρα |
pirosfer |
3326 |
πυτζάµα |
pijama |
3327 |
ραβανί, ρεβανί |
revani |
3328 |
ραβέντι |
ravent |
3329 |
ράγια |
ray |
3330 |
ραγιαδισµός |
reayalık |
3331 |
ραγιάς |
reaya |
3332 |
ράγκµπυ |
ragbi |
3333 |
ραδιενέργεια |
radyoaktivite 1 |
3334 |
ραδίκι |
radika |
3335 |
ραδιο- |
radyo- |
3336 |
ραδιογραφία |
radyografi |
3337 |
ραδιοηλεκτρισµός |
radyoelektrik |
3338 |
ραδιοθεραπεία |
radyoterapi |
3339 |
ραδιοϊσότοπο |
radyoizotop |
3340 |
ραδιολογία |
radyoloji |
3341 |
ραδιολόγος |
radyolog |
3342 |
ράδιο |
radyum |
3343 |
ραδιοσκόπηση |
radyoskopi |
3344 |
ραδιοτηλεγράφηµα |
radyotelgraf |
3345 |
ραδιοτηλεγράφος |
radyotelgraf |
3346 |
ραδιοτηλέµετρο |
radyometre |
3347 |
ραδιοτηλεσκόπιο |
radyo teleskop |
3348 |
ραδιοτηλέφωνο |
radyotelefon |
3350 |
ραδιοφωνικός |
radyofonik |
3351 |
ράδιο, ραδιόφωνο |
radyo / fon |
3352 |
ραδιοχηµεία |
radyokimya |
3353 |
ραζακί |
razakı / üzümü |
3354 |
ράιχ |
raih, Reich |
3355 |
ρακέτα |
raket |
3356 |
ρακί |
rakı |
3357 |
ρακιτζής |
rakıcı |
3358 |
ρακόρ |
rakor |
3360 |
ράλι |
ralli |
3361 |
ραµαζάνι |
ramazan |
3362 |
ραµί |
rami |
3363 |
ράµπα |
rampa |
3364 |
ραντάρ |
radar |
3365 |
ραντεβού |
randevu |
3366 |
ραπόρτο |
rapor |
3367 |
ρασιοναλισµός |
rasyonalizm |
3368 |
ρασιοναλιστής |
rasyonalist |
3369 |
ράσπα |
raspa |
3370 |
ράφι |
raf |
3371 |
ραφινάρισµα |
rafinaj |
3372 |
ραφινάτος |
rafine |
3374 |
ραχάτεµα |
rahatlık, rahatlama |
3376 |
ραχάτι |
rahat |
3375 |
ραχατλής |
rahat / rahatı seven |
3377 |
ραχατλίδικος |
rahat |
3378 |
ραχατλίκι |
rahatlık |
3379 |
ραχιτισµός |
raşitizm |
3380 |
ραψωδία |
rapsodi |
3381 |
ρεάλι |
riyal |
3382 |
ρεαλισµός |
realizm |
3383 |
ρεαλιστής |
realist |
3384 |
ρεβανί |
revani |
3385 |
ρεβάνς |
rövanş |
3386 |
ρεβεράντζα |
reverans |
3387 |
ρεβιζιονιστής |
revizyonist |
3388 |
ρεβιζιονισµός |
revizyonizm |
3389 |
ρεβόλβερ |
revolver |
3391 |
ρεγιόν |
reyon |
3392 |
ρέγκα ρεγκλάν |
ringa reglan |
3393 |
ρεγουλαδόρος |
regülatör |
3394 |
ρεδιγκότα, ρεντιγκότα |
redingot |
3395 |
ρεζέρβα |
rezerve / yedek |
3396 |
ρεζερβέ |
rezerve / ayrılmış |
3397 |
ρεζερβουάρ |
rezervuar |
3398 |
ρεζές |
reze / menteşe |
3399 |
ρεζίλεµα |
rezillik, rezil olma |
3400 |
ρεζιλεύω |
rezil etme |
3401 |
ρεζίλης |
rezil |
3402 |
ρεζιλίκι |
rezillik, rezalet |
3403 |
ρέκβιεµ |
rekviem |
3404 |
ρεκλάµα |
reklam |
3405 |
ρεκλαµάρω |
reklamını yapmak |
3406 |
ρεκόρ |
rekor |
3407 3408 |
ρεκτιφιέ ρελαντί ρελές |
rektifiye rölanti röle |
ρεντές |
rende |
|
3410 |
ρεοστάτης |
reosta |
3411 |
ρεπερτόριο |
repertuar |
3412 |
ρεπορτάζ |
röportaj |
3413 |
ρεπόρτερ |
raportör / gazeteci, röportajcı |
3414 |
ρεσεψιόν |
resepsiyon |
3415 |
ρεσιτάλ |
resital |
3416 |
ρεστοράν |
restoran |
3418 |
ρετούς |
rötuş |
3419 |
ρετουσάρισµα |
rötuş |
3420 |
ρετουσάρω |
rötuş etmek |
3421 |
ρετσέλι |
reçel |
3422 |
ρετσέτα |
reçete |
3423 |
ρετσίνα |
reçine |
3424 |
ρετσινάτος |
reçineli |
3425 |
ρευµατικά |
romatizma |
3426 |
ρευµατισµός |
romatizma |
3427 |
ρεφεράντουµ |
referandum |
3428 |
ρεφλέξ |
refleks |
3429 |
ρεφορµισµός |
reformizm |
3430 |
ρεφορµιστής |
reformcu |
3431 |
ρητίνη |
reçine |
3432 |
ρητορικός |
retorik |
3433 |
ρίνα |
rina / balığı |
3434 |
ρινγκ |
ring |
3435 |
ρισκάρω |
riske girmek |
3436 |
ρίσκο |
risk |
3437 |
ροδέλα |
rendele |
3438 |
ρόδιο |
rodyum |
3439 3440 |
ροδόδεντρο ροζάκι ροζέτα |
rododendron razaki rozet |
3441 |
ροκ / εντ-ρολ |
rok, rock |
3442 |
ρόκα |
roka, öreke |
3443 |
ροκέ |
roke / satrançta |
3444 |
ροκοκό |
rokoko |
3445 |
ροκφόρ |
rokfor |
3446 |
ρόλος |
rol |
3447 |
ροµάντζα |
romans |
3448 |
ροµαντικός |
romantik |
3449 |
ροµαντισµός |
romantizm |
3450 |
ροµπότ |
robot |
3451 |
ροµπ-ντε-σαµπρ |
ropdöşambr |
3452 |
ρόµπα |
roba |
3453 |
ροντάρισµα |
rodaj |
3454 |
ροντέο |
rodeo |
3455 |
ρόντο |
rondo |
3456 |
ροσµπίφ |
rozbif |
3457 |
ρόστο |
rosto |
3458 |
ρότα |
rota |
3459 |
ροτόρ |
rotor |
3460 |
ρούβλι |
ruble |
3461 |
ρουζ |
ruj |
3462 |
ρουκέτα |
roket |
3463 |
ρουλεµάν |
rulman |
3464 |
ρουλέτα |
rulet |
3465 |
ρουµάνι |
orman |
3466 |
Ρούµελη |
Rumeli |
3467 |
ρούµι |
rom |
3468 |
ρούµπα |
rumba |
3469 |
ρούπια |
rupi |
3470 |
ρουσφέτι (δωροδοκία) |
rüşvet (kayırma)1 |
3471 |
ρουφηχτό |
rafadan |
3472 |
ρούφµπαρ |
rufbar, roofbar |
3473 |
ροφός |
orfoz |
3474 |
ρυθµική |
ritmik / dansta |
3475 |
ρυθµικός |
ritmik |
3476 |
ρυθµός |
ritim |
3477 |
ρυµούλκα |
römork |
3478 |
ρυµουλκό |
römorkör |
3479 |
ρωµαίικα |
Rumca |
3480 |
ρωµαϊκός |
Romen, Romalı |
3481 |
Ρωµαίος |
Romalı |
3482 |
Ρωµιός |
Rum |
3483 |
Ρώσος |
Rus |
3484 |
σαβαρέν |
savaren / baba tatlısı |
3485 |
σαβούρα |
sabura, safra |
3486 |
σαγανάκι |
sahancık |
3487 |
σαγάνι |
sahan |
3488 |
σαγιάς |
şayak |
3490 |
σαγούλι |
şakul |
3491 |
σαγρέ |
sağrı / derisi |
3492 |
σαδισµός |
sadizim |
3493 |
σαδιστής |
sadist |
3494 |
σαδοµαζοχισµός |
sado-mazoşizm |
3495 |
σαδοµαζοχιστής |
sado-mazoşist |
3496 |
σαζάνι |
sazan |
3497 |
σάζι |
saz / çalgı |
3498 |
σαζµάν |
şanjman |
3499 |
σαϊάς |
şayak |
3500 |
σαιζλόνγκ |
şezlong |
3501 |
σαιζόν |
sezon |
3502 |
σαΐνι (γεράκι) |
şahin (becerikli) |
3504 |
σακάτεµα |
sakatlama |
3505 |
σακάτης |
sakat |
3506 |
σακατιλίκι |
sakatlık |
3507 |
σακχαρίνη |
sakarin |
3508 |
σάκχαρο |
şeker |
3509 |
σακχαρόζη |
sakaroz |
3510 |
σακχαροκάλαµο |
şeker kamışı 1 |
3512 |
σαλαµάνδρα |
semender |
3513 |
σαλαµάντρα |
salamandra |
3514 |
σαλαµάστρα |
salmastra |
3515 |
σαλάµι |
salam |
3516 |
σαλαµούρα |
salamura |
3517 |
σαλάτα |
salata |
3518 |
σαλβάρι |
şalvar |
3519 |
σαλέ |
şale |
3520 |
σαλέπι |
salep |
3521 |
σαλεπτσής σάλι |
salepçi şal |
3522 |
σάλιαγκας |
salyangoz |
3523 |
σαλιάρης |
salyalı |
3524 |
σαλιγκάρι |
salyangoz |
3525 |
σάλιο |
salya |
3526 |
σαλόνι |
salon |
3527 |
σάλπα |
sarpa / balığı |
3528 |
σάλτσα |
salça |
3529 |
σαµανισµός |
Şamanizm |
3530 |
σαµαράς |
semerci |
3531 |
σαµάρι |
semer |
3532 |
σαµαρτζής |
semerci |
3533 |
σαµαρώνω |
semer vurmak |
3534 |
σαµατάς |
şamata |
3535 |
σαµατατζής |
şamatacı |
3536 |
σαµοβάρι |
semaver |
3537 |
σαµούρι |
samur |
3538 |
σάµπα |
samba |
3539 |
σαµπάνια |
şampanya |
3540 |
σαµποτάζ |
sabotaj |
3541 |
σαµποτέρ |
sabotajcı, sabotör |
3542 |
σαµπουάν |
şampuan |
3544 |
σαµπρέλα |
şamprel |
3545 |
σαν-φασόν |
san-fason |
3546 |
σανατόριο |
sanatoryum |
3547 |
σανδάλι |
sandal, sandalet / hafif ayakkabı |
3548 |
σανσκριτικά |
Sanskritçe |
3549 |
σαντζάκι |
sancak / yönetim bölümü |
3550 |
σαντιγί |
şantiyi |
3551 |
σάντουιτς |
sandviç |
3552 |
σαντούρι |
santur |
3553 |
σανφιστίκι σαξοφωνίστας |
şamfıstığı saksofonist |
3554 |
σαξόφωνο |
saksofon |
3555 |
σάουνα |
sauna |
3556 |
σαπουνέ |
sabuniye (nişasta helvası), sabun gibi |
3557 |
σαπούνι |
sabun |
3558 |
σαπουνίζω |
sabunlamak |
3559 |
σαπρόφυτο |
saprofit / çürükcül |
3560 |
σαπσάλης σάπφειρος |
şapsal safir / gökyakut |
3561 |
σαράι, σεράγι σαραγλί |
saray saraylı |
3562 |
σαράφης |
sarraf |
3563 |
σαράφικο |
sarraf / dükkanı |
3564 |
σαρδέλα |
sardalye |
3565 |
σαρίκι |
sarık |
3566 |
σαρµάς |
sarma / dolması |
3567 |
σάρπα |
eşarp |
3568 |
σασί |
şasi |
3569 |
σασµάν |
şanjman |
3570 |
σασπένς |
saspens |
3571 |
σαστίζω |
şaşmak |
3572 |
σάστισµα |
şaşırma |
3573 |
σατέν |
saten / atlastan kumaş |
3574 |
σάτιρα |
satir |
3575 |
σατιρικός |
satirik |
3576 |
σατραπεία |
satraplık |
3577 |
σατράπης |
satrap, zorba |
3578 |
σαφάρι |
safari |
3579 |
σαχάνι |
sahan |
3580 |
σάχης |
şah |
3581 |
σαχίµπ (ιδιοκτήτης) |
sahip (efendi) |
3582 |
σαχλός |
saloz |
3583 |
σεβνταλής |
sevdalı |
3584 |
σεβντάς |
sevda |
3585 |
σεΐζης |
seyis |
3586 |
σειρά |
sıra |
3587 |
σειρήνα |
siren |
3589 |
σεισµικός σεισµογράφηµα |
sismik sismograf |
3590 |
σεισµογράφος σεισµολόγος |
sismograf sismolog |
3591 |
σεΐχης |
şeyh |
3592 |
σεϊχουσλάµης |
şeyhülislam |
3593 3594 |
σεκ σεκλέτι σεκρετέρ |
sek sıklet sekreter |
3595 |
σέλα |
sele |
3596 |
σελήνιο |
selen, selenyum |
3597 |
σελίνι |
şilin |
3598 |
σελλουλόιντ |
selüloit |
3599 |
σελοτέιπ |
seloteyp |
3600 |
σελοφάν |
selofan |
3601 |
σελφ-σέρβης |
selfservis |
3602 |
σεµινάριο |
seminer |
3603 |
σενάριο |
senaryo |
3604 |
σεναρίστας |
senarist |
3605 |
σεντ |
sent, cent |
3606 |
σεντεφένιος |
sedef / ten |
3607 |
σεντέφι |
sedef |
3608 |
σεντούκι |
sandık, sanduka |
3609 |
σεξ |
seks |
3610 |
σεξολογία |
seksoloji |
3611 |
σεξουαλικός |
seksüel |
3612 |
σεξτέτο |
sestet |
3613 |
σέξι |
seksi |
3614 |
σερ |
sör, sir |
3615 |
σέρα |
ser / limonluk |
3617 |
σερασκέρης |
serasker |
3618 |
σερβιέτα |
serviyet |
3619 |
σερβίρω |
serviste bulunmak |
3620 |
σέρβις |
servis |
3621 |
σεργιάνι |
seyran |
3622 |
σερδάρης |
serdar / başbuğ |
3623 |
σερενάτα |
serenat |
3624 |
σερέτης |
şirret |
3625 |
σερζ |
serj / kumaş |
3626 |
σερί |
seri |
3627 |
σερίφης |
şerif |
3628 |
σερµαγιά |
sermaye |
3629 |
σερµπέτι |
şerbet |
3630 |
σερπαντίνα |
serpantin |
3631 |
σερσέµης |
sersem |
3632 |
σέρτικος |
sert / kimse |
3633 |
σέρυ |
çeri / kiraz içkisi |
3634 |
σεσουάρ |
sesuar |
3635 |
σετ |
set / sporda |
3636 |
σεφ |
şef |
3637 |
σεφέρι |
sefer / ordu |
3638 |
σεφτές |
siftah |
3639 |
σηµαδούρα |
şamandıra |
3640 |
σηµαντική |
semantik |
3641 |
σηµατογράφος |
semafor 1 |
3642 |
σηµειολογία |
semioloji |
3643 |
σηµειωτικός σηψαιµία |
semiyotik septisemi |
3646 |
σήπουρα |
cibre |
3647 |
σησάµι |
susam |
3648 |
σία |
siya |
3649 |
σιγαρέτο |
sigara |
3650 |
σιγίλλιο |
sicil |
3651 |
σιδερίτης Σιίτης σικ |
siderit Şii şık |
3652 |
σικέ |
şike |
3653 |
σιλικόνη |
silikon |
3654 |
σιλό |
silo |
3655 |
σιλουέτα |
siluet |
3656 3657 |
σιλτές σιµιτζής σιµίτι |
şilte simitçi simit |
3658 |
σινακόπι |
çinakop |
3659 |
σινάφι (µικρέµποροι) |
esnaf (benzer kimseler, grup) |
3660 |
σινεµά |
sinema |
3661 |
σινεµασκόπ |
sinemaskop |
3662 |
σινί |
sini / tepsi |
3663 3664 |
σινιάλο σινολογία σιντριβάνι |
sinyal Sinoloji şadırvan |
σιρίτι |
şerit |
|
3665 |
σιρόκο |
siroko |
3666 |
σιρόπι |
şurup |
3667 |
σισανές σισ-κεµπάπ |
şişhane / eski tüfek türü şiş kebap |
3670 |
σιφόνι |
şifon, sifon |
3671 |
σιφονιέρα |
şifoniyer |
3672 |
σιχτίρ! |
siktir! |
3673 |
σιχτιρίζω |
siktir etmek |
3674 |
σιωνισµός |
siyonizm |
3675 |
σιωνιστής |
siyonist |
3676 |
σκάλα (αποβάθρα) |
iskele, ıskala / merdiven) |
3677 |
σκαλωσιά |
iskele / yapı iskelesi |
3678 |
σκαµνί |
iskemle / tabure |
3679 |
σκαµπίλι |
iskambil / oyunu |
3680 |
σκάνδαλο |
skandal |
3681 |
σκαντάγιο |
iskandil |
3682 |
σκάρα |
ızgara |
3683 |
σκαρµός |
ıskarmoz |
3684 |
σκαρπέλο |
iskarpela |
3685 |
σκαρπίνι |
iskarpin |
3686 |
σκάρτος |
iskarto, ıskarta |
3687 |
σκελετός |
iskelet |
3688 |
σκεµπές |
işkembe |
3689 |
σκεπτικισµός |
skeptisizm, septisizm |
3690 |
σκεπτικός |
skeptik, septik |
3691 |
σκετς |
skeç |
3692 |
σκι |
ski |
3693 |
σκιτζής (παλιατζής) |
eskici (acemi) |
3694 |
σκληρία |
skleroz |
3695 |
σκόντο |
ıskonto |
3696 |
σκορβούτο |
iskorbüt |
3697 |
σκορπίδι |
iskorpit |
3698 |
σκορπίνα |
iskorpit |
3699 |
σκότα |
iskota, ıskota |
3700 |
σκουµπρί |
uskumru |
3701 |
σκούνα |
ıskuna |
σκούφος [γενιτσάρων] |
üsküf (başlık) |
3702 |
Σκοτία |
İskoçya |
3703 |
Σλάβος |
Slav |
3704 |
σλάιντ |
slayt |
3705 |
σλέπι (φορτηγό πλοίο) |
şilep (nehir gemisi) |
3706 |
σλόγκαν |
slogan |
3707 |
σµάλτο |
Malta taşı |
3708 |
σµόκιν |
smokin |
3709 |
σνίτσελ |
sniçel |
3710 3711 |
σνοµπ σοβαντίζω, σουβαντίζω σοβάς |
snop sıvamak sıva |
3712 |
σοβατεπί |
suvadibi |
3713 |
σοβατζής |
sıvacı |
3714 |
σοβιέτ |
sovyet |
3715 |
σοβινισµός |
şovenizm |
3716 |
σοβινιστής |
şoven |
3717 |
σόγια |
soya |
3718 |
σόδα |
soda |
3719 |
σόι |
soy |
3720 |
σοϊλής |
soylu |
3721 |
σοϊλίδικος |
soylu |
3722 |
σοκ |
şok |
3723 |
σοκάκι |
sokak |
3724 |
σοκακόπαιδο |
sokak çocuğu 1 |
3725 |
σοκάρισµα |
şok |
3726 |
σοκολάτα |
çikolata |
3727 |
σολ |
sol / nota |
3728 |
σολίστας |
solist |
3729 |
σόλο |
solo |
3730 |
σολφέζ |
solfej |
3732 |
σοµιές |
somya |
3733 |
σόµπα |
soba |
3734 |
σοµπρέρο |
sombrero |
3735 |
σονάτα |
sonat, sonet |
3736 |
σονέτο |
sone |
3737 |
σόου |
şov |
3738 3739 |
σοπράνο σορολόπ σορόπι |
soprano şorolop şurup |
3740 |
σορτς |
şort |
3741 |
σος |
sos / salça |
3742 |
σοσιαλδηµοκράτης |
sosyal-demokrat |
3743 |
σοσιαλισµός |
sosyalizm |
3744 |
σουαρέ |
suare |
3746 |
σουέντ |
süet |
3747 |
σουίτα |
süit |
3748 |
σουλούπι (στυλ) |
üslup (biçim, kılık) |
σουλτανίνα |
sultani / üzüm |
|
3749 |
σουλτάνος |
sultan |
3750 |
σουλφαµίδα |
sülfamit |
3751 |
σουµπλιµέ |
süblime |
3752 |
σουνέτι |
sünnet |
3753 |
σουνίτης |
Sünni |
3754 |
σουξέ |
sükse |
3755 |
σουπ-αγγλέζ |
supanglez |
3756 |
σουπάπ |
supap |
3757 |
σούπερµαρκετ |
süper market |
3758 |
σουπιά |
sepya, supya |
3759 |
σουρεαλισµός |
sürrealizm |
3760 |
σουρουκλεµένος (παρασυρµένος) |
sürüklenmiş (serseri, aşağı kimse) |
3761 |
σουρτουκεύω |
sürtük gibi dolaşmak |
3762 |
σουρτούκης |
sürtük |
3763 |
σουσάµι |
susam |
3764 |
σούστα |
susta |
3765 |
σουτ |
şut |
3766 |
σουτζούκι |
sucuk |
3767 |
σουτιέν |
sutyen |
3768 |
σουφισµός |
sufi, sufilik |
3769 |
σουφλέ |
sufle |
3770 |
σοφάς (χωλ) |
sofa (sedir) |
3771 |
σοφέρ |
şoför |
3772 |
σοφία |
Sofya |
3773 |
σόφισµα |
sofizm, sofistlik |
3774 |
σοφιστεία |
safsata |
3775 |
σοφιστής |
sofist |
3776 |
σοφµπέν |
şofben |
3777 |
σοφός |
sofu, bilge |
3778 |
σοφράς |
sofra |
3779 |
σπαγκέτι |
spagetti |
3780 |
σπαθί (τράπουλας) |
ispati (kılıç) |
3781 |
σπανάκι |
ıspanak |
3782 |
σπανακόπιτα |
ıspanak pidesi |
3783 |
σπάρος |
ispari / balığı |
3784 |
σπασµός |
spazm, ıspazmoz |
3785 |
σπαστικός |
spastik |
3786 |
σπάτουλα |
ıspatula |
3787 |
σπαχής |
sipahi |
3788 |
σπέκουλα |
spekülasyon |
3789 |
σπέρµα |
sperma |
3790 |
σπερµατοζωάριο |
spermatozoit |
3791 |
σπερµατσέτο |
ispermeçet |
3792 |
σπεσιαλίστας |
spesiyalist |
3793 |
σπεσιαλιτέ |
spesiyalite |
3794 |
σπίκερ |
spiker |
3795 |
σπίνος |
ispinoz |
3796 |
σπιούνος |
ispiyon |
3797 |
σπιράλ |
spiral |
3798 |
σπίρτο |
ispirto |
3799 |
σπορ |
spor |
3800 |
σπόρτµεν |
sportmen |
3801 |
σποτ |
spot |
3802 |
σπρέι |
sprey |
3803 |
σπριντ |
sprint |
3804 |
σταδία |
istadya |
3805 |
στάδιο |
stadyum, stat |
3806 |
σταθµός |
istasyon |
3807 |
σταλαγµίτης |
istalagmit, stalagmit |
3808 |
σταλακτίτης |
istalaktit, stalaktit |
3809 |
σταλίκι |
çelik [eski kullanım] |
3810 |
στάµπα |
ıstamba, estamp |
3811 |
στάνταρτ |
standart |
3812 |
σταρ |
star |
3813 |
στατική |
statik |
3814 |
στατιστική |
istatistik |
3815 |
στάτους |
statüko |
3816 |
σταυρίδι |
istavrit |
3817 |
σταυρός |
istavroz |
3818 |
σταφυλόκοκκος |
stafilokok |
3819 3820 |
στεατίνη στείρος στέκα |
teatin steril isteka |
3821 |
στενογραφία |
stenografi |
3822 |
στέντ-µπαϊ |
stand-by |
3823 |
στέπα |
istep |
3824 |
στέρεο |
stereo |
3825 |
στερεογραφία |
stereografi |
3826 |
στερεοµετρία |
stereometri |
3827 |
στερεοσκοπικός |
stereoskopik |
3828 |
στερεότυπος |
stereotip |
3829 |
στερεοφωνία |
stereofoni |
3830 |
στερλίνα |
sterlin |
3832 |
στοίβα |
istif |
3833 |
στοκ |
stok |
3834 |
στοπ |
stop |
3835 |
στορ |
istor, stor |
3836 3837 |
στούντιο στουπέτσι στουπί |
stüdyo üstüpü üstüpü |
3838 |
στρατηγική |
strateji |
3839 |
στρατόσφαιρα |
stratosfer |
3840 |
στράφι |
israf |
3841 |
στρείδι |
istiridye |
3842 |
στρεπτόκοκκος |
streptokok |
3843 |
στρες |
stres |
3844 |
στριπτίζ |
striptiz |
3845 |
στρογγύλι |
istrongilos |
3846 |
στρόντιο |
stronsiyum |
3847 |
στρουκτούρα |
strüktür |
3848 |
στρυχνίνη |
striknin |
3849 |
στρωµατογραφία |
stratigrafi |
3850 |
στυλ |
stil |
3851 |
στυλίστας |
stilist |
3852 |
στυλό στωικός |
stilo stoacı, stoik |
3853 |
συγχορδία |
akort 1 |
3854 |
συγχρονικός |
senkronik |
3855 |
σύγχρονος (κοινού χρόνου) |
senkron (çağdaş) |
3856 |
συµβίωση |
simbiyoz |
3857 |
συµβολίζω |
sembolize etmek |
3858 |
συµβολισµός |
sembolizm |
3859 |
σύµβολο |
sembol |
3860 |
συµµετρία |
simetri |
3861 |
συµµετρικός |
simetrik |
3862 |
συµπάθεια |
sempati |
3863 |
συµπόσιο σύµπτωµα |
sempozyum semptom |
3864 |
συµφωνία |
senfoni |
3865 |
συµφωνική |
senfonik |
3866 |
συναγρίδα |
sinarit |
3867 |
συναγωγή |
sinagog |
3868 |
συνδικαλίζοµαι |
sendikalaşmak |
3869 |
συνδικάτο |
sendika |
3870 |
σύνδροµο |
sendrom |
3871 |
σύνθεση |
sentez |
3872 |
συνθετικός |
sentetik |
3873 |
σύνοδος |
sinod |
3874 |
σύνορο |
sınır |
3875 |
συντακτικό |
sentaks |
3876 3877 |
συντακτικός συνώνυµο σύριγγα |
sentaktik sinonim şırınga |
3878 |
σύρµα (χρυσόνηµα) |
sırma (tel) |
3879 |
συρτάκι |
sirtaki |
3880 |
συρτός |
sirto / dansı |
3881 |
σύστηµα |
sistem |
3882 |
συστηµατικός |
sistematik |
3883 |
συστηµατοποιώ |
sistemleştirmek 1 |
3884 |
συστολή |
sistol |
3885 |
σφένδαµνος |
isfendan |
3886 |
σφίγγα |
sfenks |
3887 |
σφουγγάρι |
sünger |
3888 |
σχήµα |
şema |
3889 |
σχηµατικός |
şematik |
3890 |
σχιζοφρένεια |
şizofreni |
3891 |
σχιζοφρενής |
şizofren |
3892 |
σχίσµα |
şizm |
3893 |
σχιστόλιθος |
şist 1 |
3894 |
σχολαστικισµός |
skolastik |
3895 |
σχολείο |
ekol |
3897 |
σωρός |
sürü |
3898 |
ταβάνι |
tavan |
3899 |
ταβατούρι (φήµη) |
tevatür (karışıklık) |
3900 |
ταβέρνα |
taverna |
3901 |
τάβλα |
tabla |
3902 |
τάβλι |
tavla |
3903 |
ταγέρ |
tayyör |
3904 |
ταγή |
tayın |
3905 |
ταγήνι |
tayın |
3906 |
ταγκό |
tango |
3908 |
τάκος |
takoz |
3909 |
τακούνι (τσόκαρο) |
takunya (topuk) |
3910 |
τακτ |
takt |
3911 |
τακτική |
taktik |
3912 |
ταλίκα |
talika |
3913 |
ταλκ ταµάχι |
talk tamah |
3914 |
ταµ-ταµ |
tamtam |
3915 |
ταµπακέρα |
tabaka |
3916 |
ταµπάκης |
tabak / tabak deri işleyen |
3917 |
ταµπάκος |
tabak / deri işleyen |
3918 |
ταµπέλα |
tabela |
3919 |
τάµπια |
tabya |
3920 |
ταµπλ ντότ |
tabldot |
3921 |
ταµπλάς (δίσκος) |
tabla (felç) |
3922 |
ταµπλέτα |
tablet |
3923 |
ταµπλό |
tablo |
3924 |
ταµπόν |
tampon |
3925 |
ταµπού |
tabu |
3926 |
ταµπουράς |
tambura |
3927 |
ταµπουράς |
tabure |
3928 |
ταµπούρι |
tambur |
3929 |
τανκ |
tank |
3930 |
τάνκερ |
tanker |
3931 |
ταξί |
taksi |
3932 3933 |
ταξίµετρο ταξίµι τάπα |
taksimetre taksim / müzikte tıpa |
3934 |
τάπα |
tapa |
3935 |
τάπια |
tabya |
3936 |
τάρα |
dara |
3937 |
ταραµάς |
tarama |
3938 |
ταραµοσαλάτα |
tarama salatası |
3939 |
ταράτσα |
taraça, teras |
3940 |
ταρίφα |
tarife |
3941 |
ταρσανάς |
tersane |
3942 |
τάρτα |
turta |
3943 |
ταρχόνι |
tarhun |
3944 |
τας-κεµπάπ |
taş kebap |
3945 |
τάσι |
tas |
3946 |
ταυτολογία |
totoloji |
3947 |
ταφτάς |
tafta |
3948 |
ταχίνι |
tahin |
3949 |
ταχύµετρο |
takometre |
3950 |
ταψί |
tepsi |
3951 |
ταώς |
tavus |
3952 |
τέιον |
çay |
3953 |
τέιπ |
teyp |
3954 |
τεκβαντό |
tekvando |
3955 |
τεκές |
tekke |
3956 |
τεκτονικός |
tektonik |
3957 |
τελάλης |
tellal |
3958 |
τελεµές |
teleme |
3959 |
τέλεξ |
teleks |
3960 |
τελεολογία |
teleoloji |
3961 |
τέλεσµα |
tılsım |
3962 |
τελεφερίκ |
teleferik |
3963 |
τέλι |
tel |
3964 |
τεµενάς |
temenna |
3965 |
τεµπέλης |
tembel |
3966 |
τεµπελιά |
tembellik |
3967 |
τεµπελχανάς (χώρος τεµπέληδων) |
tembelhane (tembel) |
τεµπεσίρι |
tebeşir |
|
3968 |
τέµπο |
tempo |
3969 |
τενεκές |
teneke |
3970 |
τένις |
tenis |
3971 |
τενόρος |
tenor |
3972 |
τέντα |
tente |
3973 |
τέντζερης |
tencere |
3974 |
τερεβινθίνη |
terebentin |
3975 |
τέρµινο (τερµατικός σταθµός) |
terminal (zaman birimi) |
3976 |
τερµίτης |
termit |
3977 |
τερτίπι |
tertip |
3978 |
τεστ |
test |
3979 |
τέτανος |
tetanos |
3980 |
τευτονικός |
Tötonlar ...i |
3981 |
τεφτέρι |
defter [eski kullanım] |
3982 |
τεχνική |
teknik |
3983 |
τεχνικός |
teknisyen |
3984 |
τεχνοκράτης |
teknokrat |
3985 |
τεχνολογία |
teknoloji |
3987 |
τζαζ |
caz |
3988 |
τζαζ-µπάντ |
cazbant |
3989 |
τζάκι |
ocak / şömine |
3990 |
τζαµαρία |
camekan |
3991 |
τζάµι |
cam |
3992 |
τζαµί |
cami |
τζαµιλίκι |
camlık |
|
3993 |
τζάµπα, τσάµπα |
caba |
τζαµπάζης |
cambaz |
|
3994 |
τσαµπατζής |
cabacı |
3995 |
τζαµτζής |
camcı |
3996 |
τζαναµπέτης (ακάθαρτος) |
cenabet (huysuz) |
3997 |
τζατζίκι |
cacık |
3998 |
τζέντλεµαν |
centilmen |
3999 |
τζερεµές |
cereme |
4000 |
τζετ |
jet |
4001 4002 |
τζιέρι τζιζ ! τζιν |
ciğer cız ! cin / içki |
4003 |
τζίνι |
cin / ruh |
4004 |
τζιπ |
cip |
4005 |
τζίρος |
ciro |
4006 |
τζίτζικας |
cırcır / böceği |
4007 |
τζοβαΐρι |
cevahir |
4008 |
τζόκεϊ |
cokey |
4009 |
τζούντο |
judo |
4010 |
τζουτζές |
cüce |
4012 |
τηλέ- |
tele- |
4013 |
τηλεγράφηµα |
telgraf |
4014 |
τηλέγραφος τηλεκίνηση |
telgraf telekinezi |
4015 |
τηλεµετρία |
telemetri |
4016 |
τηλεµετρικός |
telemetrik |
4017 |
τηλέµετρο |
telemetre |
4018 |
τηλεπάθεια |
telepati |
4019 |
τηλεσκόπιο |
teleskop |
4020 |
τηλέτυπο |
teletip |
4021 |
τηλέφωνο |
telefon |
4022 |
τηλεφωτογραφία |
telefoto |
4023 |
τικ |
tik |
4024 |
τιµ |
tim |
4025 |
τιµάριο |
tımar |
4026 |
τιρµπουσόν |
tirbuşon |
4027 |
τίσερτ |
tişört |
4028 |
τιτάνιο |
titanyum |
4029 |
τόκα |
toka |
4030 |
τοµάτα |
domates |
4031 |
τόµπολα |
tombala |
4032 |
τόννος |
ton / balığı |
4033 |
τόνος |
ton / ağırlık |
4034 |
τονωτικό |
tonik |
4036 |
τοξικοµανής |
toksikoman |
4037 |
τοξικός |
toksik |
4038 |
τοξίνη |
toksin |
4039 |
τοπάζι |
topaz |
4040 |
τόπι τόπλες |
top / oyun topu toples, topless |
4041 |
τοπογραφία |
topografya |
4042 |
τοπογράφος |
topograf |
4043 |
τοπολογία |
topoloji |
4044 |
τοπωνυµία τορβάς |
toponim torba |
4045 |
τορναδόρος |
tornacı |
4046 |
τορνάντο |
tornado |
4047 |
τόρνος |
torna |
4048 |
τορπίλα |
torpil |
4049 |
τοστ |
tost |
4050 |
τοστιέρα |
tost makinesi |
4051 |
τοτέµ |
totem |
4052 |
τοτεµισµός |
totemizm |
4053 |
τουαλέτα |
tuvalet |
4054 |
τούβλο |
tuğla |
4055 |
τουίστ |
tvist |
4056 |
τούλι |
tül |
4057 |
τουλούµπα |
tulumba |
4058 |
τουλούµι |
tulum |
4059 |
τουλουπάνι |
tülbent |
4060 |
τουµπέκι |
tömbeki |
4061 |
τουµπελέκι |
dümbelek |
4062 |
τούνδρα |
tundra |
4063 |
τούνελ |
tünel |
4064 |
τουρισµός |
turizm |
4065 |
τουρίστας |
turist |
4066 |
Τουρκεστάν |
Türkistan |
4067 |
τουρκολογία |
Türkoloji |
4068 |
τουρκολόγος |
Türkolog |
4069 |
τούρκος |
Türk, öfkeli |
4070 |
τουρκουάζ |
türkuaz |
4071 |
τουρλού |
türlü |
4072 |
τουρµπάνι |
türban |
4073 |
τουρµπίνα |
türbin |
4074 |
τουρνέ |
turne |
4075 |
τουρνουά |
turnuva |
4076 |
τουρσί |
turşu |
4077 |
τούρτα |
turta |
4078 |
τουφέκι |
tüfek |
4079 |
τουφεξής |
tüfekçi |
4080 |
τραβέρσα |
travers |
4081 |
τραγικό |
trajik |
4082 |
τραγικοκωµικός |
trajikomik |
4083 |
τραγικός |
trajik |
4084 |
τραγωδία |
tragedya, trajedi |
4085 |
τρακτέρ |
traktör |
4086 |
τραµ |
tramvay |
4087 |
τράµπα |
trampa |
4088 |
τράνζιτο |
transit |
4089 |
τρανζίστορ |
transistor |
4090 |
τρανσφορµατέρ |
transformatör |
4091 |
τραπέζι (αιώρα) |
trapez (masa) |
4092 |
τραστ |
tröst |
4093 |
τραύµα |
travma |
4095 |
τραχανάς |
tarhana |
4096 |
τράχωµα |
trahom |
4097 |
τράχωµα |
drahoma |
4098 |
τρέιλερ |
treyler |
4099 |
τρένο |
tren |
4100 |
τρεχαντήρι |
tirhandil |
4101 |
τριγωνοµετρία |
trigonometri |
4102 |
τρικό |
triko |
4103 |
τριλογία |
triloji |
4104 |
τρίο |
trio |
4105 |
τρίπλα |
dripling / çalım |
4106 |
τρίπτυχο |
triptik |
4107 |
τριφύλλι |
tirfil |
4108 |
τροβαδούρος |
trubadur |
4109 |
Τροία |
Truva |
4110 |
τρόικα |
troyka |
4111 |
τρόλεϊ |
troley, troleybüs |
4112 |
τρόµπα |
pompa |
4113 |
τροµπέτα |
trampet, trompet |
4114 |
τροµπόνι |
trombon |
4115 |
τροπικός |
tropikal |
4116 |
τροπόσφαιρα |
troposfer |
4117 |
τροφαντό |
turfanda |
4118 |
τρυπάνι (λίµα) |
törpü (matkap) |
4119 |
τρωικός |
Truva ...i |
4120 |
τσαγανός |
zağanos, çağanos |
4121 |
τσάι |
çay |
4122 |
τσακάλι |
çakal |
τσακίζω (καρφώνω) |
çakmak (katlamak, ezmek) |
|
τσακίρκεφι |
çakırkeyif |
|
4123 |
τσακίρικος |
çakır |
4124 |
τσακµάκι |
çakmak |
τσαλί |
çalı |
|
4125 |
τσαλίµι |
çalım |
4127 |
τσαµπατζής |
cabacı |
4128 |
τσαµπουκαλής (ποινικά βεβαρηµένος) |
sabıkalı (kabadayı) |
4129 |
τσαµπουκάς (ποινικό µητρώο) |
sabıka (kabadayılık) |
4130 |
τσανάκα |
çanak |
4131 |
τσανάκι (γαβάθα) |
çanak (çanak yalayıcı, dalkavuk)1 |
4132 |
τσάντα |
çanta |
4133 |
τσαντίρι |
çadır |
4134 |
τσαούσης |
çavuş |
4135 |
τσάπα |
çapa |
4136 |
τσαπαρί |
çapari |
4137 |
τσαπατσούλης |
çapaçul |
4138 |
τσαπί |
çapa |
4139 |
τσαρδάκι |
çardak |
4140 |
τσαρδί |
çardak |
4141 |
τσαρίνα |
çariçe |
4142 |
τσαρισµός τσάρκα (τροχός) |
çarlık çark (gezme) |
4143 |
τσαρλατανιά |
şarlatanlık |
4144 |
τσαρλατάνος |
şarlatan |
4145 |
τσάρλεστον |
çarliston / dansı |
4146 |
τσάρος |
çar |
4147 4148 |
τσαρούχι τσαρσί τσατίζω (συγκρούοµαι) τσάτρα-πάτρα |
çarık çarşı çatmak (kızdırmak) çat-pat |
4149 |
τσατσά |
çaça |
4150 |
τσατσατσά |
çaçaça |
4151 |
τσαχπίνης |
çapkın |
4152 |
τσε-τσε |
çeçe / sineği |
4153 |
τσεβρές τσεκ |
çevre / nakış çek / banka belgesi |
4154 |
τσέκαπ τσελίκι |
çekap, check up çelik |
4155 |
τσεµπέρι |
çember |
4157 |
τσέπη |
cep |
4158 |
τσέρκι |
çark |
4159 |
τσέτες |
çete |
4160 |
τσιγαριλίκι τσιγάρο |
sığaralık sigara |
4161 |
Τσιγγάνος |
Çingene |
4162 |
τσιγγέλι |
çengel |
4163 |
τσιγκογραφία |
çinkografi |
4164 |
τσίγκος τσιγκούνης τσίλικος |
çinko çingene / cimri çil |
4165 |
τσιµεντάρω |
çimentolamak |
4166 4167 |
τσιµέντο τσιµπίδα τσίµπλα |
çimento cımbız çipil |
4168 |
τσιµπούκι |
çubuk |
4169 |
τσιµπούσι |
cümbüş |
4170 |
τσιπούρα |
çipura |
4171 |
τσίπουρο |
cibre |
4172 |
τσιράκι |
çırak |
4173 |
τσίρκο |
sirk |
4174 |
τσίρος |
çiroz |
4175 |
τσίσα |
çiş |
4176 |
τσιτώνω (τρίβω) τσιτσέκ(ια) τσιφ |
çitmek (germek) çiçek cif |
4177 |
τσιφλίκι |
çiftlik |
4178 |
τσιφούτης |
çıfıt |
4179 |
τσιφτετέλι |
çiftetelli / karşılama oyunu |
4180 |
τσογλάνι |
oğlan / iç oğlan (kaba söz) |
4181 |
τσόλι |
çul |
4182 |
τσόντα |
conta |
4183 |
τσοπάνης |
çoban |
4184 |
τσότρα |
çotra |
4185 |
τσουβάλι |
çuval |
4187 |
τσουλούφι |
zülüf |
4189 |
τσουράπι (κάλτσα) |
çorap (köylü çorabı) |
4190 |
τσουρέκι |
çörek |
4191 |
τσόχα |
çuha |
4192 4193 |
τυπικός τυπολογία τύπος (είδος) |
tipik tipoloji tip (tür) |
4194 |
τυραννία |
tiranlık |
4195 |
τύρανος |
tiran |
4196 |
τυρκουάζ |
turkuaz |
4197 |
τύφος |
Tifo, tifüs |
4198 |
τυφώνας |
tufan, tayfun |
4199 4200 |
υγιεινή υγρόµετρο υγροσκόπιο υδατάνθρακας |
hijyen higrometre hidroskopi hidrokarbon 1 |
4201 |
υδρ- |
hidr- |
4202 |
Ύδρα |
Ηidra |
4203 |
υδραυλικός |
hidrolik |
4204 |
υδροβιολογικός |
hidrobiyolojik |
4205 |
υδρογόνο |
hidrojen |
4206 |
υδρογονοβόµβα |
hidrojen bombası |
4207 |
υδρογραφία |
hidrografi |
4208 |
υδροδυναµική |
hidrodinamik |
4209 |
υδροηλεκτρικός |
hidroelektrik |
4210 |
υδροθεραπεία |
hidroterapi |
4211 |
υδροκεφαλία |
hidrosefallık |
4212 |
υδρόλυση |
hidroliz |
4214 |
υδρόµετρο |
hidrometre |
4215 |
υδροµηχανική |
hidromekanik |
4216 |
υδροσκοπία |
hidroskopi |
4217 |
υδροστατική |
hidrostatik |
4218 |
υδρόφιλος |
hidrofil |
4219 |
υδροφοβία |
hidrofobi |
4220 |
υδροχλωρικός |
hidroklorik |
4221 |
υδροχλώριο |
hidroklor |
4222 |
υπερ- |
hiper- |
4223 |
υπερβολή [άλγεβρα] |
hiperbol |
4224 |
υπερµετρωπία υπεροξείδιο |
hipermetropluk peroksit |
4225 |
υπερρεαλιστής |
sürrealist 1 |
4226 |
ύπνωση |
ipnoz, hipnoz |
4227 |
υπνωτισµένος |
ipnotize |
4228 |
υπνωτισµός |
hipnotizma, ipnotizma |
4229 |
υπογλυκαιµία υπόθεση |
hipoglisemi hipotez, ipotez |
4230 |
υποθετικός |
hipotetik, ipotetik |
4231 |
υποθηκευµένος |
ipotekli |
4232 |
υποθήκη |
ipotek |
4233 |
υποτείνουσα |
hipotenüs |
4234 |
υστερία |
isteri, histeri |
4235 |
υστερικός |
isterik |
4236 |
φα |
fa / notası |
4237 |
φάβα |
fava |
4238 |
φαβιανισµός |
Fabianizm |
4239 |
φαβορί |
favori / umulan |
4240 |
φαβορίτα |
favori / sakalı |
4241 |
φαγγότα, φαγκότο |
fagot |
4242 |
φαγκρί |
fangri |
4243 |
φαγητό (σχόλασµα) |
paydos (yemek) |
4244 |
φαγιάνς |
fayans |
4246 |
φαινόµενο |
fenomen |
4247 |
φαινοµενολογία |
fenomenoloji |
4248 |
φάκα |
fak |
4249 |
φακίρης |
fakir, Hint fakiri |
4250 |
φακιρισµός |
fakirizm |
4251 |
φακς |
faks |
4252 |
φάλαγγα |
falanj |
4253 |
φάλαγγας |
falaka |
4254 |
φαλτσέτα |
falçata, falçeta |
4255 |
φάλτσο |
falso |
4256 |
φάλτσος |
falsolu |
4257 |
φαµίλια |
familya |
4258 |
φάµπρικα |
fabrika |
4259 |
φανάρι |
fener |
4260 |
φαναρτζίδικο |
fenerci / dükkanı |
4261 |
φανατικός |
fanatik |
4262 |
φανατισµός |
fanatizm |
4263 |
φανέλα |
fanile, fanila |
4264 |
φανός |
fanus |
4265 4267 |
φαντασία φανταστικός φάντασµα |
fantazya
fantastik fantasma |
4268 |
φανταστικό |
fantastik |
4269 |
φαντεζί φάντης |
fantezi fanti |
4270 |
φανφάρα |
fanfar |
4271 |
φάουλ |
faul |
4272 |
φάραντ |
farad |
4273 |
φαράσι |
faraş |
4274 |
φαραώ |
firavun |
4275 |
φαρµακολογία |
farmakoloji |
4276 |
φαρµακολόγος |
farmakolog |
4277 |
φαρµασόνος |
farmason |
4278 |
φαρµπαλάς |
farbala |
4279 |
φάρσα |
fars / şaka |
4280 |
φαρσί (περσικό) |
Farsi (ezbere) |
4281 |
φαρυγγίτης |
farenjit |
4282 |
φασαρία |
fasarya |
4283 |
φάση |
faz |
4284 |
φασίνα |
façuna |
4285 |
φασισµός |
faşizm |
4286 |
φασίστας |
faşist |
4287 |
φασόλι |
fasulye |
4288 |
φασόν |
fason |
4289 |
φαταλισµός |
fatalizm |
4290 |
φαταλιστής |
fatalist |
4291 |
φατούρα |
fatura |
4292 |
φάτσα |
faça |
4293 |
φελάχος |
fellah |
4294 |
φελούκα |
filika |
4295 |
φεµινισµός |
feminizm |
4296 |
φεµινιστής |
feminist |
4297 |
φεντερασιόν |
federasyon |
4298 |
φεουδαλικός |
feodal |
4299 |
φεουδαλισµός |
feodalizm |
4300 |
φεουδαρχία |
feodalizm |
4301 |
φερετζές |
ferace |
4302 |
φέρι-µπότ |
feribot |
4303 |
φέρµα |
ferma |
4304 |
φερµάνι |
ferman |
4305 |
φερµουάρ |
fermuar |
4306 |
φεσάς |
fesçi |
4307 |
φέσι |
fes |
4308 |
φεστιβάλ |
festival |
4309 |
φετίχ |
fetiş |
4310 |
φετιχισµός |
fetişizm |
4311 |
φετιχιστής |
fetişist |
4312 |
φετφάς |
fetva |
4313 |
φθόριο |
flor, flüor |
4314 |
φιάλη |
piyale |
4315 |
φιάσκο |
fiyasko |
4316 4317 |
φιγούρα φίκος φιλάνθρωπος |
figür fiğ filantrop |
4318 |
φιλαρµονική |
filarmonik |
4320 |
φιλέ |
file |
4321 |
φιλέτο |
fileto |
4322 |
φιλιγκράν |
filigran |
4324 |
φιλµ |
film |
4325 |
φιλντισένιος |
fildişinden 1 |
4326 |
φίλντισι (ελεφαντόδοντο) |
fildişi (sedef) |
4327 |
φιλολογία |
filoloji |
4328 |
φιλολογικός |
filolojik |
4329 |
φιλόλογος |
filolog |
4330 |
φιλοσοφία |
felsefe |
4331 |
φιλόσοφος |
filozof |
4333 |
φιλοτελιστής |
filotelist |
4334 |
φιλτράρω |
filtreden geçirmek |
4335 |
φίλτρο |
filtre |
4336 |
φίµπεργκλας |
fiberglas |
4337 |
φινάλε |
final |
4338 |
φιναλίστας |
finalist |
4339 |
φίνις |
finiş |
4340 |
φινιστρίνι |
finistrin |
4341 |
φιντζάνι |
fincan |
4342 |
φιόγκος |
fiyonk |
4344 |
φιορίνι |
florin |
4345 |
φιόρντ |
fiyort |
φιρί-φιρί |
fırıl fırıl |
|
4346 |
φίρµα |
firma |
4347 |
φιρµάνι |
ferman |
4348 |
φις |
fiş |
φισέκι |
fişek |
|
φισεκλίκι |
fişeklik |
|
4349 |
φιστικής |
fıstıki /renkte |
4350 |
φιστίκι |
fıstık |
4351 |
φιτίλι |
fitil |
4352 |
Φλαµανδός |
Flaman |
4353 |
φλαµίνγκο |
flamingo |
4354 |
φλαµούρι |
ıhlamur |
4355 |
φλάντζα |
flanca / conta, salamastra |
4356 |
φλάουτο |
flüt |
4357 |
φλας |
flaş |
4358 |
φλεβίτιδα |
flebit |
4359 |
φλέγµα |
balgam |
4360 |
φλεγµονή |
flegmon |
4361 |
φλερτ |
flört |
φλισκούνι |
filiskin |
|
4362 |
φλιτζάνι |
fincan |
4363 |
φλιτ |
flit |
4364 |
φλόκος |
flok |
4365 |
φλοµπέρ |
flober / tüfeği |
4366 |
φλος |
floş |
4368 |
φλώρος |
flurya / kuşu |
4369 |
φοβία |
fobi |
4370 |
φόδρα |
fodra |
4371 |
φοίνικας |
feniks |
4372 |
Φοινίκη |
Fenike |
4373 |
φολκλόρ |
folklor |
4374 |
φολκλορικό |
folklorik |
4375 |
φοµπ |
fob |
4376 |
φοντάν |
fondan |
4377 |
φόντο |
fon |
4378 |
φοξ-τεριέ |
fox terrier |
4379 |
φοξ-τροτ |
fokstrot |
4380 |
φόρα! |
fora! |
4381 |
φόρµα |
forma |
4382 |
φορµάικα |
formika |
4383 |
φορµαλισµός |
formalizm |
4384 |
φορµαλιστής |
formalist |
4385 |
φορµόλη |
formol |
4386 |
φόρµουλα |
formül |
4387 |
φόρουµ |
forum |
4388 |
φόρσ-µαζέρ |
forsmajör |
4389 |
φόρτε |
forte |
4390 |
φορτίσιµο |
fortisimo |
4391 |
φουα-γκρα |
fuagra |
4392 |
φουαγιέ |
fuaye |
4393 |
φούγκα |
füg |
4394 |
φουκαράς |
fukara |
4395 |
φουκαρατζίκος |
fukaracık |
4396 |
φουλ |
ful |
4397 |
φουλάρι |
fular |
4398 |
φούλι |
fulya, ful / çiçeği |
4399 |
φουµέ |
füme |
4400 |
φουντούκι |
fındık |
4401 |
φούρια |
furya |
4402 |
φουρκέτα |
firkete, fırkata |
4403 |
φούρναρης |
fırıncı |
4404 |
φούρνος |
fırın |
4405 |
φουρτούνα φουσκάλα φουσκί |
fırtına fiske / kabarcık fışkı |
4406 |
φουστάνι |
fistan |
4407 |
φουτµπόλ |
futbol |
4408 |
φουτουρισµός |
fütürizm |
4409 |
φράγκο |
frank |
4410 |
Φράγκος |
Frenk |
4411 |
φράκο |
frak |
4412 |
φραµπαλάς |
farbala |
4413 |
φραµπουάζ |
frambuaz |
4414 |
φραντζόλα |
francala |
4415 |
φράξια |
fraksiyon |
4417 |
φρεγάδα |
firkateyn |
4418 |
φρέζα |
freze |
4419 |
φρενάρισµα |
frenleme |
4420 4421 |
φρένο φρενολογία φρέσκο |
fren frenoloji fresk |
4422 |
φρίκικ |
frikik |
4423 |
φριτέζα |
fritöz |
4424 |
φροϋδισµός |
Freudizm, Froidçuluk |
4425 |
φρουκτόζη |
früktoz |
4426 |
φυλλοξήρα |
filoksera |
4427 |
φυντανάκι |
fidancık |
4428 |
φυντάνι |
fidan |
4429 |
φύρα |
fire |
4430 |
φυσέκι |
fişek |
4431 |
φυσεκλίκι |
fişeklik |
4432 |
φυσίγγι |
fişek |
4433 |
φυσική |
fizik |
4437 |
φυσικοθεραπεία |
fizyoterapi |
4438 |
φυσικοθεραπευτής |
fizik terapist |
4434 |
φυσικός |
fizikçi, fiziksel, fiziki |
4435 |
φυσικοχηµεία |
fizikokimya |
4436 |
φυσιογνωµία |
fizyonomi |
4439 |
φυσιοκράτης |
fizyokrat |
4440 |
φυσιολογία |
fizyoloji |
4441 |
φυσιολόγος |
fizyolog |
4442 |
φυτό(ν) (φιντάνι) |
fide, fidan (bitki) |
4443 |
φώκια |
fok |
4444 |
φώλι |
fol |
4445 |
φωνητική |
fonetik |
4446 |
φωνογράφος |
fonograf |
4447 |
φωνολογία |
fonoloji |
4448 |
φωσφάτης |
fosfat |
4449 |
φωσφορικός |
fosforlu |
4450 |
φώσφορος |
fosfor |
4451 |
φωτογένεια |
fotojeni |
4452 |
φωτογενής |
fotojenik |
4453 |
φωτογραφία |
fotoğraf |
4454 |
φωτογραφικός |
fotografik |
4455 |
φωτογράφος |
fotoğrafçı |
4456 |
φωτόµετρο |
fotometre |
4457 |
φωτοµοντάζ |
fotomontaj |
4458 |
φωτοµοντέλο |
fotomodel |
4459 |
φωτοροµάν |
fotoroman |
4460 |
φωτοσύνθεση |
fotosentez |
4461 |
φωτόσφαιρα |
fotosfer |
4462 |
φωτοτυπία |
fotokopi 1 |
4463 |
φωτοφίνις |
fotofiniş |
4464 |
χαβαλές (παραποµπή) |
havale (komik durum) |
4465 |
χαβανέρα |
habanera |
4466 |
χαβάνι |
havan |
4467 |
χαβάς |
hava |
4468 |
χαβιάρι |
havyar |
4469 |
χαβούζα |
havuz |
4470 |
χάβρα |
havra |
4471 |
Χάγη |
Lahey |
4472 |
χαγιάτι (ζωή) |
hayat (avlu) |
4473 |
χαγκάρι |
hangar |
4474 |
χάζι |
haz |
4475 |
χαϊβάνι |
hayvan |
4476 |
χαϊµαλί |
hamail |
4477 |
χάιντε! |
hayda! |
4478 |
χακί |
haki |
4479 |
χαλάλι |
helal |
4480 |
χαλβάς |
helva |
4481 |
χαλβατζής |
helvacı |
4482 |
χαλές |
hela |
4483 |
χάλι (κατάσταση) |
hal (kötü durum) |
4484 |
χαλί |
halı |
4485 |
Χαλιµά |
Halime |
4486 |
χαλιφάτο |
halifelik |
4487 |
χαλίφης |
halife |
4488 |
χαλκάς χαλούµι |
halka helim / peyniri |
4489 |
χαµάλης |
hamal |
4490 |
χαµαλίκι |
hamallık |
4491 |
χαµάµ |
hamam |
4492 |
χαµούρι |
hamur |
4493 |
χαµπάρι |
haber |
4494 |
χάµπουργκερ |
hamburger |
4495 |
χαµσί |
hamsi |
4496 |
χανάτο |
hanlık |
4497 |
χάνι |
han |
4498 |
χανιτζής, χαντζής |
hancı |
4499 |
χάννος |
hani, hanos / balığı |
4501 |
χανούµισσα, χανούµ |
hanım |
4502 |
χαντάκι |
hendek |
4503 |
χαντζάρα |
Hançer |
4505 |
χαντούµης |
hadım |
4506 |
χάος |
kaos |
4507 4508 |
χάπι χάρακας χαρακίρι |
hap herek / sırık harakiri |
4509 |
χαρακτήρας |
karakter |
4510 |
χαρακτηριστικός |
karakteristik |
4511 |
χαράµι |
haram |
4512 |
χαραµίζω |
haram etmek |
4513 |
χαράτσι |
haraç |
4514 |
χαρέµι |
harem |
4515 |
χάρισµα |
karizma |
4516 |
χαρισµατικός |
karizmatik |
4517 |
χαρµάνι |
harman |
4518 |
χαρούπι |
harup, harnup |
4519 |
χάρτζι |
harç / kum çimento vb |
4520 |
χαρτζιλίκι |
harçlık |
4521 |
χάρτης |
harita |
4522 |
χαρτογραφία |
kartografi |
4523 |
χαρτογράφος |
kartograf |
4524 |
χαρτόνι |
karton |
4525 |
χασάπης |
kasap |
4526 |
χασές |
hasse |
4527 |
χάσικος |
has |
4528 |
χασίσι |
haşhaş, haşiş |
4531 |
χατζηλίκι |
hacılık |
4532 |
χατζής |
hacı |
4533 |
χατίρι |
hatır |
4534 |
χαφ |
haf, half |
4535 |
χαφιές |
hafiye |
4536 |
χαχάµης |
haham |
4537 |
χέννα |
kınakına |
4538 |
χέντµπολ |
hendbol |
4539 |
χέρτς |
hertz |
4540 |
Χετταίοι |
Hititler |
4541 |
χηµεία |
kimya |
4542 |
Χιλή |
Şili |
4543 |
χιλιόγραµµο |
kilogram |
4544 |
χιλιόµετρο |
kilometre |
4545 |
χιµπατζής |
şempanze |
4546 |
χίπις |
hippi, hipi |
4547 |
χλώριο |
klor |
4548 |
χλωριούχο |
klorik, klorlu |
4549 |
χλωροφόρµιο |
kloroform |
4551 |
χλωροφύλλη |
klorofil |
4552 |
χόβερκραφτ |
hoverkraft |
4553 |
χόκεϊ |
hokey |
4554 |
χολ |
hol |
4555 |
χολέρα |
kolera |
4557 |
χοληστερίνη |
kolesterol |
4558 |
χόµπι |
hobi |
4559 |
χορογραφία |
koreografi |
4560 |
χορογράφος |
koreograf |
4561 |
χορός |
korus, hora / dans |
4562 |
χορωδία |
koro |
4563 |
χοστές |
hostes |
4564 |
χότζας |
hoca |
4565 |
χουβαρδάς |
hovarda |
4566 |
χουβαρνταλίκι |
hovardalık |
4568 |
χουζούρι |
huzur |
4569 |
χουζουρλού |
huzurlu |
4570 |
χούι |
huy |
4571 |
χούλιγκαν |
huligan |
4573 |
χούντα |
cunta |
4574 |
χουρµάς |
hurma |
4575 |
χουσµέτι (εξυπηρέτηση) |
hizmet (en temizliği) |
4576 |
χριστιανισµός |
Hristiyanlık |
4577 |
χριστιανός |
Hristiyan |
4578 |
χρόνιο |
kronik |
4579 |
χρονολογία |
kronoloji |
4580 |
χρονολογικός |
kronolojik |
4581 |
χρονόµετρο |
kronometre |
4582 |
χρυσάνθεµο |
krizantem |
4583 |
χρωµατικό |
kromatik |
4584 |
χρωµατίνη |
kromatin |
4585 |
χρωµατόσωµα |
kromozom |
4586 |
χρώµιο |
krom |
4587 |
χταπόδι |
ahtapot |
4588 |
χυλός (αίµα εντέρου) χυµός |
keylus, kilüs (bulamaç) kimüs |
4590 |
χωνί |
huni |
4591 |
χωριάτης (άξεστος) |
hoyrat (köylü) |
4592 |
ψυχανάλυση |
psikanaliz |
4593 |
ψυχαναλυτής |
psikanalist |
4594 |
ψυχασθένεια |
psikasteni |
4595 |
ψυχιατρική |
psikiyatri |
4596 |
ψυχίατρος |
psikiyatr |
4598 |
ψυχοθεραπεία |
psikoterapi |
4599 |
ψυχολογία |
psikoloji |
4600 |
ψυχολογικός |
psikolojik |
4601 |
ψυχολόγος |
psikolog |
4602 |
ψυχοπαθής |
psikopat |
4603 |
ψυχοπαθολογία |
psikopatoloji |
4604 |
ψυχοσωµατικός |
psikosomatik |
4605 |
ψύχωση |
psikoz |
4607 |
ωδείο |
odeon |
4608 |
ωκεανογραφία |
oşinografi |
4609 |
ωκεανογράφος |
oşinograf |
4610 |
ωκεανός |
okyanus |
4611 |
ώµος |
omuz |
4612 |
ώσµωση |
osmos |
4613 |
ωχ! |
oh! |
(4660)
Türkçe
ve Yunanca Ortak Terimler ve Atasözleri Listesi
από το Α στο Ω – (Β) A’dan Z’ye
άβυσσος η
ψυχή του ανθρώπου – (Γ) insan dipsiz bir kuyu
αγάλι αγάλι
γίνεται η αγουρίδα µέλι – (Γ) sabırla koruk helva olur *
µικρές αγγελίες – (Α) küçük ilanlar
αγγελικό πρόσωπο
– (Α) melek yüzlü
κάθοµαι πάνω σε αγκάθια – (Α) diken üstünde
oturmak
µια αγκαλιά (µαργαρίτες κ.α.) – (Α) kucak
dolusu (papatya vb.) αγκαλιάζω [σφίγγω στο στήθος] – (Α) kucaklamak
[göğsünde sıkmak] ρίχνω άγκυρα – (Α) demir atmak
µαύρη αγορά – (Α) karaborsa αγοραπωλησία –
(Α) alım satım / alış veriş αγριογούρουνο – (Α) yaban domuz αγριόχορτο
– (Α) yaban otu
αδέκαρος –
(Α) meteliksiz παίρνω άδεια – (Α) izin almak
ρίχνω άδεια για να πιάσω γεµάτα – (Α) boş
atıp dolu tutmak αδιέξοδος [δυσχερέστατη θέση]– (Α) çıkmaz [çok zor
durum] άδικα των αδίκων – (B) boşu boşuna
πουλώ αέρα – (B) hava cıva satmak τινάζω
στον αέρα – (Α) havaya uçurmak
πυροβολώ στον αέρα – (Α) havaya ateş
ediyorum
αέρας [αντί
ενοικίου] – (Β) hava parası αεράτος [µε θέλγητρο] – (Α) havalı
[gösterişli] αερίζω – (Α) havalandırmak
αεροβόλο –
(Β) havalı tüfek
αερολιµένας –
(Α) hava limanı
αερολογώ –
(Β) havadan sudan konuşmak
αεροπειρατής –
(Α) hava korsanı
αθεόφοβος! –
(Α) Allah’tan korkmaz!
βάφω τα χέρια µου στο αίµα – (B) eli kana
bulamak πάγωσε το αίµα µου – (Α) kanım dondu
παίρνω / δίνω αίµα – (Α) kan alıyorum /
veriyorum φτύνω αίµα – (Β) kan kusmak
πίνω / ρουφάω το αίµα του [εκµεταλλεύοµαι
αλύπητα ]– (A) kanını emmek [insafsızca sömürmek]
βράζει το αίµα του – (Α) kanı kaynıyor διψά
για αίµα – (Α) kana susamış τρέχει αίµα – (A) kan akıyor
τον έπνιξε στο αίµα – (Α) kana boğdu δεσµός αίµατος
– (Α) kan bağı λουτρό / λίµνη αίµατος – (Α) kan gölü
µέχρι την τελευταία ρανίδα του αίµατος µου –
(Α) kanımın son damlasına kadar τρέφω καλά / κακά αισθήµατα – (Α) iyi /
kötü duygular beslemek
άκαιρος -
(Α) zamansız
ακατέβατος [δεν
κάνω έκπτωση]– (Β) indirimsiz
άκουε πολλά
και λέγε λίγα – (Α) az söyle çok dinle * στην άλλη άκρη του κόσµου – (Α)
dünyanın öteki ucunda το πληρώνω ακριβά – (Α) pahalıya mal olacak
ούτε ουρανός ασύγνεφτος, ούτε τύπος αλάνθαστος –
(Β) kul hatasız olmaz *
αλατοπίπερο –
(Α) tuz-biber
σαν αλεπού [πονηρός] – (Α) tilki gibi
[kurnaz]
όπου δεν φτάνει η αλεπού τα λέει κρεµαστάρια
– (A) tilki erişemediği üzüme ‘hevengim olsun’ demiş *
για να πούµε την αλήθεια – (Α) doğrusunu
söylemek gerekirse στ’ αλήθεια – (Α) hakikaten / gerçekten
άλλος τόσος
– (B) bir o kadar daha
αυτά αλλού να τα λες – (B) bu masalı
başkasına anlat
αλµυρός [ακριβός]
– (Α) tuzlu [pahalı]
δεν αλλάζεις άλογο όταν περνάς το ποτάµι –
(Α) çayı geçerken at değiştirilmez *
αµέτρητοι –
(B) sayısız [çok]
αµυγδαλόψιχα –
(Α) badem içi
ανάβω [ενεργοποιώ]
(το φως / την τηλεόραση) – (Α) (ışığı) yakıyorum [açıyorum]
κάνω την (σωµατική) ανάγκη µου – (B)
(bedensel) ihtiyacımı görmek / gidermek
µην ανακατεύεσαι (σε αυτό) – (Α) (bu işe)
karışma
ανάλογα µε
τον άνθρωπο / το παιδί – (Α) adamına/ çocuğa göre αναµένω / περιµένω
[ελπίζω] – (Α) beklemek [ummak] αναπαραδιά [φτώχια] – (Α) parasızlık
[yoksulluk]
µου κόβεται η αναπνοή / η ανάσα – (Α)
nefesim kesiliyor κρατώ την αναπνοή µου - (A) nefesimi tutuyorum
απόσταση αναπνοής – (Α) bir solukluk mesafe
ξυπνάω ανάποδα – (A) ters / sol tarafından
kalkmak δίνω µια ανάποδη – (B) elinin tersiyle vurmak αναποδιά – (Α)
terslik
ανάποδος [δύστροπος
άνθρωπος] - (A) ters [aksi insan] ανασαίνω [ηρεµώ] – (Β) [rahat bir]
nefes almak ανατριχιάζω – (Β) tüylerim diken diken
αν είσαι άνδρας (τόλµησε) – (Α) erkeksen
(yelten)
ανδρεία –
(Α) erkeklik [yiğitlik]
ανεγκέφαλος [βλαξ]
– (Α) beyinsiz [aptal]
από όπου φυσήξει ο άνεµος (έτσι
συµπεριφέρεται) - (A) rüzgar nereden eserse (ona göre davranıyor)
όποιος σπέρνει τον άνεµο θερίζει θύελλες /
τρικυµία - (A) rüzgar eken fırtına biçer * (µιλώ) περί ανέµων και υδάτων
– (Α) havadan sudan (söz etmek)
ανθρωπιά [θετική
πράξη] – (Α) insanlık [iyi davranış]
ανθρωποθάλασσα –
(Α) insan deryası
σαν άνθρωπος [σωστός] – (Α) insan / adam
gibi [doğru dürüst] νοµίζει ότι έγινε άνθρωπος – (Α) adam (bir şey) oldu
sanıyor ανοίγω θέµα / συζήτηση – (Α) konu / tartışma açmak
άνοιξε η
τύχη µου – (Α) bahtım / şansım açıldı
ένα χελιδόνι δεν κάνει άνοιξη, ούτ’ ένα
χελιδόνι καλοκαίρι κάνει, ούτε µια µέλισσα
µέλι – (Γ) bir çiçekle yaz olmaz / gelmez * ανοιχτόκαρδος
– (Α) açık yürekli / gönlü açık ανοιχτοµάτης – (Α) açıkgöz
ανοιχτοχέρης –
(Α) eli açık
καλή αντάµωση – (B) Allah kavuştursun
άνω κάτω –
(Α) altüst
άπαξ και
αρχίσει… - (Α) bir başladı mı… σπάω την απεργία – (Α) grevi kırmak
βγάζω τα άπλυτα στη φόρα – (Α) kirli
çamaşırları ortaya dökmek
Απριλίου δέκα
οκτώ, έχε το µάτι σου ανοιχτό – (Β) kork aprilin beşinden [şimdiki 18 Nisan],
öküzü ayırır eşinden *
αν είσαι και παπάς µε την αράδα σου θα πας –
(Γ) para ile değil sırayla * κάλιο αργά παρά ποτέ – (Β) geç olsun güç
olmasın *
αριθµός ένα
[ο καλύτερος] – (A) bir numara [en iyi] νηστικό αρκούδι δεν χορεύει –
(Α) aç ayı oynamaz * [ήπιος] σαν αρνάκι – (Α) kuzu gibi [uysal]
σαν το αρνί [υπάκουος] – (Β) kuzu kuzu
[uysal]
αρνί γάλακτος
– (Α) süt kuzusu
αρπάζω κρύο
/ κρυολόγηµα / συνάχι – (Α) soğuk almak / kapmak το φαγητό / κρέας άρπαξε –
(Β) etin / yemeğin dibi tuttu
βαριά αρρώστια – (Α) ağır hastalık φτου κι
απ’ την αρχή – (Γ) sil baştan
έχει αρχίδια [θάρρος ]– (Α) taşaklı [cesur] αρχιµηνιά
– (Α) aybaşı / ayın başı αρχιχρονιά – (Α) yılbaşı / yılın başı
άσε µε
ήσυχο – (B) rahat bırak
άσε,
να χαρείς! – (Β) bırak, Allah aşlına! ασπροµάλλης [γέρος]– (Α) ak saçlı
[yaşlı] ασπροπρόσωπος – (Α) yüzü ak
ούτε για αστείο – (B) şakasını bile (duymak
istememek) κρύο αστείο – (Α) soğuk şaka
δεν σηκώνει αστείο – (Α) şaka kaldırmıyor
δεν καταλαβαίνει από αστείο – (Α) şakadan
anlamıyor (πέρασε) σαν αστραπή – (Α) yıldırım gibi (geçti) είναι υπ’ ατµόν
- (Α) istim üstünde olmak
(η συνάντηση έγινε) σε µια βαριά / κρύα / ζεστή ατµόσφαιρα
– (Α) (buluşma) ağır / soğuk / sıcak bir havada gerçekleşti
αφήνω [παραµελώ]
τον εαυτό µου – (Α) kendini bırakmak [ihmal etmek]
άφραγκος –
(Β) meteliksiz
άφρισε (από
το κακό του) – (Α) köpürdü (öfkeyle)
από το ένα αφτί µπαίνει από το άλλο βγαίνει
– (Α) bir kulağımdan girip ötekinden çıkıyor
µου τράβηξε το αφτί – (Α) kulağımı çekti
τεντώνει / ανοίγει το αφτί του – (Β) kulak
kabartıyor / kulağını açıyor είµαι όλος αφτιά – (B) kulak kesilmek
άνοιξε τα αφτιά σου! [άκουσε!] – (Α)
kulağını aç! [dinle!]
κλείνω τα αφτιά µου [δεν θέλω να ακούω] –
(Α) kulaklarımı tıkıyorum [duymak istemiyorum]
γελούν και τα αφτιά του – (Β) ağzı
kulaklarına vardı
δεν πιστεύω στα αφτιά µου
– (Α) kulaklarıma inanamıyorum κοκκίνισε µέχρι τα αφτιά του – (Α)
kulaklarına kadar kızardı χαϊδεύει τα αφτιά του – (Α) kulaklarını
okşuyor
κι οι τοίχοι έχουν αφτιά – (Α) duvarların da
/ yerin de kulağı var * δεν βγάζω άχνα – (Β) ağzından çıt çıkmamak
βγάζει το άχτι του – (Β) ahı çıktı [acısını
çıkarmak]
µαλακό σαν βαµβάκι – (Α) pamuk gibi yumuşak
φέρω βαρέως – (Β) ağrına gitmek
βαρήκοος –
(Α) ağır işiten γίνοµαι βάρος – (Α) yük olmak
βασιλικότερος του βασιλέως – (Α) kraldan
daha kralcı ζει σαν βασιλιάς – (Α) krallar gibi yaşıyor
βγάζω [εκδίδω]
ένα βιβλίο – (Α) bir kitap çıkarmak [yayımlamak]
βγάζω σπυριά
/ ιλαρά – (Α) sivilce / kızamık çıkarmak τον βγάζω αθώο / ένοχο – (Α)
suçsuz / suçlu çıkardım βγαίνει και από πάνω – (Α) bir de üste çıkıyor
δεν βγαίνει τίποτα / αποτέλεσµα – (Α) bir
şey / sonuç çıkmaz βγαίνω χαµένος / κερδισµένος – (Α) zararlı / kârlı
çıkmak βγαίνω βόλτα / περίπατο – (Α) tura / geziye çıkıyorum
δεν πέφτει κάτω βελόνα – (Α) iğne atsan yere
düşmez
βήµα βήµα
– (Α) adım adım πρώτο βήµα [αρχή] – (Α) ilk adım
ανοίγω το βήµα µου – (Α) adımlarımı açmak
όποιος βιάζεται σκοντάφτει – (Β) acele işe
şeytan karışır / acele ile menzil alınmaz / acele yürüyen yolda kalır *
βιβλιοµανής –
(Α) kitap delisi
ρίχνω ένα βλέµµα – (Β) bir göz atmak
βλέπει το
βουνό / την θάλασσα [µε θέα το βουνό κ.α.] – (A) dağa bakıyor [dağ vb.
manzaralı]
βλέπω ένα
καλό από αυτόν – (Α) ondan bir iyilik / hayır görmek θα δω (βλέπω) [θα
σκεφτώ] – (Α) bakacağım [düşüneceğim] έχω βλέψεις για… - (Β)…e göz
diktim
απόσταση βολής – (Α) bir kurşun atımı
κατέβηκε από το βουνό [είναι άξεστος]– (Α)
dağdan inme / indi [kaba kişi] βγαίνω στο βουνό (αντάρτης) – (Α) dağa
çıkmak (haydut olarak)
βουνό µε
βουνό δεν σµίγει – (Β) dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur * καλώς σας βρήκα!
– (Α) hoş bulduk!
το βρίσκω καλό / ωραίο – (Α) iyi / güzel
buluyorum
βροχή οι
σφαίρες – (Α) kurşun yağmuru
o βρεγµένος από την βροχή δε φοβάται – (Α)
ıslanmışın yağmurdan korkusu olmaz * εδώ υπάρχει µια βρωµιά [ατιµία] –
(Α) bunda bir pislik [namussuzluk] var
δένω τον γάιδαρό µου – (Β) atını sağlam
kazığa bağlamak
µακριά γαϊδούρα – (Α) uzun eşek
γαϊδουράγκαθο –
(Α) eşek dikeni
κάλιο γαϊδουρόδενε παρά γαϊδουρογύρευε – (Β)
eşeğini sağlam kazığa bağla sonra Allah’a emanet et *
του πουλιού το γάλα – (Α) kuş sütü γαµηµένος
[βρισιά] – (Α) siktirici [küfür] άη γαµήσου! – (Α) ha siktir!
στολίζοµαι σαν γαµπρός – (Α) damat gibi
giyinmek
µαλώνουν σαν γάτα µε το σκύλο – (Α) kedi
köpek gibi kavga ediyorlar
όταν λείπει ο γάτος χορεύουν τα ποντίκια –
(B) kedinin olmadığı yerde fareler cirit atar *
σε γδύνουν σ’ εκείνο το κατάστηµα [πουλούν
ακριβά] – (Α) o dükkanda soyarlar insanı [pahalıya satarlar]
[µετά το φτέρνισµα] γεια σου! – (Β)
[hapşırınca] çok yaşa!
γελάει καλά
όποιος γελάει τελευταίος – (Α) son gülen iyi güler * σκάω στα γέλια –
(Β) gülmekten bayıldım
είναι για γέλια και για κλάµατα – (B) güler
misin ağlar mısın
γελώ µε
κάποιο – (Α) birine gülmek
γεµιστές ντοµάτες
/ πιπεριές – (Α) domates / biber dolması σκύλας γέννα – (Γ) it oğlu it
θέλω να ανοίξει η γη να µε καταπιεί – (Β)
yer açılsın dibine gireyim istiyorum άνοιξε η γη και τον κατάπιε – (B)
yer yarıldı ve içine girdi
κάνε το καλό και ριξ’ το στο γιαλό – (Β)
iyiliği yap denize at, balık bilmezse Halik bilir *
όποιος καεί από το χυλό φυσά και το γιαούρτι –
(B) sütten ağzı yanan yoğurdu da üfler *
το γινάτι βγάζει µάτι – (Γ) öfkeyle kalkan
zararla oturur * ότι είναι να γίνει ας γίνει – (Α) ne olursa olsun
γίνοµαι έξω
φρενών – (Β) çılgına dönmek
όταν γίνουν οι αγκινάρες / ντοµάτες κ.α. –
(Α) enginarlar / domatesler olunca κάνω γκάφα – (Α) gaf yapmak
είναι γλάστρα [διακοσµητικός] – (Α) saksı
olmak [dekoratif olmak] τη γλίτωσα φτηνά – (Α) ucuz kurtuldum
γλυκέ / γλυκιά µου!
– (Α) şekerim, tatlım benim γλυκό παιδί / µωράκι - (Α) şeker gibi çocuk
/ bebek γλυκόλογα – (B) tatlı dil
βγάζω γλώσσα – (B) dil uzatmak
µάλλιασε η γλώσσα µου –(Α) dilimde tüy bitti
κατάπιε τη γλώσσα του – (Α) dilini yuttu
µάζεψε / συµµάζεψε τη γλώσσα σου – (B)
ağzını topla
η γλώσσα κόκαλα δεν έχει και κόκαλα τσακίζει
– (Β) dilin kemiği yok παίρνω τη γνώµη του – (Α) fikrini almak
µου κόβονται τα γόνατα – (Α) dizlerimin bağı
çözülmek
ήταν γραφτό / γραµµένο - (Α) öyle yazılıydı
/ kader / kısmet böyleymiş γράφω το παιδί στο σχολείο [εγγράφω] – çocuğu
okula yazmak [yazdırmak] σαν µια γροθιά [ενωµένοι]– (Α) tek yumruk gibi
[bir arada]
παίρνω µια γυναίκα – (Α) kız / karı almak
γυναίκα [σύζυγος]
– (Α) karı [eş]
γυναικοδουλειά –
(Α) kadın meselesi
τι γυρεύεις [κάνεις] εδώ; - (Α) burada ne
arıyorsun [yapıyorsun]?
γυρίζω (στο
σπίτι κ.α.) [επιστρέφω] – (Α) (eve vb.) dönmek [avdet etmek] σε κάθε γωνιά του
κόσµου – (Α) dünyanın her köşesinde
ζαρώνω / κάθοµαι σε µια γωνιά – (B) bir
köşeye büzülmek
καίγεται σαν δάδα – (Α) çıra gibi yanıyor
τον έπιασαν τα δαιµόνια – (A) cinleri tuttu
πνίγηκε σε δάκρυα – (Α) göz yaşlarına
boğuldu
δάκρυα χαράς
– (Α) sevinç gözyaşları
µετράω µε τα δάκτυλα – (Α) parmak hesabıyla
ούτε στο δακτυλάκι του δεν φτάνει – (B) onun
tırnağı bile olamaz
δεν κουνώ ούτε το µικρό µου δακτυλάκι – (Α)
parmağımı bile kıpırdatmam έβαλαν δακτυλίδια – (Α) yüzük taktılar
είναι δακτυλοδεικτούµενος – (Β) parmakla
gösteriliyor
το δανεισµένο πάει γελώντας και γυρίζει
κλαίοντας – (Α) ödünç güle güle gider ağlaya ağlaya gelir *
µε όποιον δάσκαλο καθίσεις τέτοια γράµµατα
θα µάθεις – (Γ) körle yatan şaşı kalkar*
θα δεις (ότι έχω δίκαιο) [θα αναγνωρίσεις] -
(Α) (haklı olduğumu) göreceksin [kabul edeceksin]
είµαι δεµένος στο σύντροφο µου – (Α)
(yoldaşıma) bağlıyım
το δένδρο που έχει τον καρπό όλο
πετροβολιέται – (Α) meyveli ağacı taşlarlar * ( ψάχνω) δεξιά και
αριστερά – (Α) sağda solda (aramak)
δεσµεύοµαι (µε
αυτήν την συµφωνία) – (Α) (bu anlaşmaya) bağlı kalacağım τον διάβασε (ο
παπάς) – (B) (imam) okuyup üfledi
στο διάβολο! – (Β) cehennem ol! / şeytan
görsün yüzünü κάνω δίαιτα – (A) perhiz yapmak
διάλογος κουφών
– (Α) sağırlar diyalogu
χαρακτήρας / παιδί διαµάντι – (Α) pırlanta
gibi karakter / çocuk στις διαταγές σας – (Β) emredersiniz
έχω δίκιο – (A) hakkım var δίνω δίκιο –
(A) hak veriyorum
οι δικοί µου [οι συγγενείς] – (A) benimkiler
[ailem]
δίνω το
λόγο µου / εγγύηση – (B) söz / güvence / garanti vermek
δίπλα δίπλα
– (Α) yan yana
διπρόσωπος –(Α)
iki yüzlü
ρίχνω τα δίχτυα – (Α) ağları atmak
µαζεύω τα δίχτυα – (Α) ağları toplamak
δεν είναι για τα δόντια του – onun dişine
göre değil
µε την ψυχή στα δόντια – (A) canını dişine
takıp
σφίγγω τα δόντια µου [κάνω υποµονή] – (A)
dişimi sıkıyorum [sabrediyorum] τρίζω τα δόντια – (B) dişini gıcırdatmak
βγάζω δόντια – (Α) dış çıkarmak
δόξα τω
Θεό – (A) Allah’a şükür
δες τı δουλειά έπαθα – (B) başıma gelen işe
bak κοίτα τη δουλειά σου – (Α) sen işine bak
έχω δουλειά τώρα [δεν διαθέτω χρόνο] – (A)
şimdi işim var [vaktim yok]
τη σηµερινή δουλειά µη την αφήνεις γι’ αύριο
– (Α) bugünün işini yarına bırakma * η καλή δουλειά αργεί – (Β) iyi iş
altı ayda çıkar *
άνοιξαν οι δουλειές – (Α) işler açıldı
τον δουλεύει [κοροϊδεύει]– işletiyor [alay
ediyor]
o δούλος σας! [είµαι στην υπηρεσία σας!] –
(Α) kulunuz! [hizmetinizdeyim!] δίνω δρόµο [διώχνω] – (A) yol vermek
[kovmak]
τον πετώ στον δρόµο - (A) sokağa atmak
παίρνω τον κακό δρόµο – (B) kötü yola düşmek
βρίσκω / χάνω το δρόµο µου [κατεύθυνση]– (Α)
[yönümü] yolumu buluyorum / kaybediyorum
γυναίκα του δρόµου – (A) sokak kadını
δυο και
δυο κάνει τέσσερα – (Β) iki kere iki dört eder * για να δω! – (Α) bir
bakayım!
µια από δω και µια από κει – (Α) bir bu yana
bir o yana πάρε δώσε – (A) alışveriş
έρχοµαι στον εαυτό µου – (A) kendime
geliyorum την άφησε έγκυο – (Α) gebe bıraktı
έµεινε έγκυος - (A) gebe kaldı
εδώ είµαι
και εδώ είσαι [θα το δούµε] – (A) sen de buradasın ben de buradayım
[göreceksin]
εδώ κι
εκεί – (A) şurada burada
µέχρι εδώ [φτάνει!] – (A) buraya kadar [yeter!]
η κακή είδηση δεν αργεί να έρθει – (Α) kötü
haber tez duyulur *
ειρήνη υµίν
– (A) selamünaleyküm εκών άκων – (Α) ister istemez ελαφρύς (καφές)
– (A) hafif kahve
µόνο αυτό µας έλειπε! – (Α) bir bu eksikti!
ζητώ έλεος – (A) aman dilemek
έσβησε η ελπίδα - (A) umudu söndü
o ζευγίτης κάθε χρόνο έχ’ ελπίδα να
πλουτίσει – (Β) umut fakirin ekmeğidir * κάθε εµπόδιο για καλό – (Γ) her
işte bir hayır vardır *
ένα ένα
[µε την σειρά] – (A) bir bir (birer birer) [sıra ile]
ένα κι
ένα (για το κρυολόγηµα) [αρµόζει] – (A) (soğuk algınlığına) bire bir [uygundur]
ένα δύο
[µερικά – (Α) bir iki [birkaç]
ένα και
ένα κάνουν δύο – (B) iki kere iki dört eder
(έχει) ένα κρύο / σκοτάδι – (A) öyle bir
soğuk / karanlık var ki… γίνοµαι ένα µε … - (Α) …ile bir oluyorum
άσε τις εξυπνάδες – (B) kurnazlığı bırak
o επάνω [ανώτερος / προϊστάµενος] – (Α)
yukarıdaki [üst / patron] τα έκανε επάνω του – (Α) üstüne yaptı
δεν έχω λεφτά επάνω µου – (Α) üstümde para
yok
το παιχνίδι ήταν χωρίς επεισόδια [έκτροπα]–
(A) oyun olaysız [sorunsuz] geçti σηµειώνω επιτυχία – (Α) başarı
kaydetmek
Επτάλοφος [Κων/πολη]
- (A) Yeditepe [Đstanbul]
ερυθρά [αρρώστια]
– (A) kızıl [hastalığı]
µου έρχεται καλό / µεγάλο – (Α) bana iyi /
büyük geliyor
(έρχοµαι) καλώς
ήλθατε – (A) hoş geldiniz φλογερός έρωτας – (Α) ateşli aşk
o έρωτας είναι τυφλός κι ανοιχτοµάτες πιάνει
– (Β) aşığın gözü kördür / kör olur *
εσώρουχο –
(Β) iç çamaşır
έτσι κι
έτσι – (A) şöyle böyle
έτσι ε!
– (A) öyle ha!
ευθύς [τίµιος]
– (A) doğru [dürüst]
αρπάζω την ευκαιρία – (Α) fırsatι yakalamak
του δίνω µια ευκαιρία – (Α) ona bir fırsat
veriyorum καλή ευκολία! – (B) kolay gelsin
εφτάψυχος –
(Α) yedi canlı θανάσιµος εχθρός – (Β) can düşmanı
ότι έχω και δεν έχω – (Α) varım yoğum
δεν µπορώ να κάνω ζάφτι (το άτακτο παιδί) –
(Α) (yaramaz çocuğu) zapt edemiyorum [zapt = κατάκτηση]
λόγια όλο ζάχαρη – (Γ) tatlı sözler
(όταν άκουσα τα κακά νέα) ζεµατίστηκα – (Β)
(kötü haberleri duyunca) başımdan aşağı kaynar sular aktı
σκάω από την ζέστη – (Α) sıcaktan patlamak
πίνω κάτι ζεστό [τσάι, τίλιο κ.α.] – (Α)
sıcak bir şey içiyorum [çay, ıhlamur vb.] αυτό το ζευγάρι [το αντρόγυνο]
είναι πολύ αγαπηµένο – (Α) bu çiftin [karıkocanın]
arası çok iyi
ποια εποχή ζευγαρώνονται οι λύκοι (κ.α.); –
(Α) kurtlar (vb.) hangi mevsimde çiftleşir?
ζευγάς –
(Α) çiftçi
ζεύω –
(Β) çift koşmak
ζήσανε αυτοί
καλά και εµείς καλύτερα – (Γ) onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine
να σας ζήσει! – (Γ) Allah bağışlasın!
ζητώ καβγά
/ συµφιλίωση – (Β) kavga / uzlaşma aramak
µε το ζόρι – (A) metazori [αργκό]
το κάνω στη ζούλα – (A) zuladan iş becermek
ανοίγω ζυµάρι / ζύµη – (Α) hamur açmak
είναι µια ζωγραφιά [πολύ ωραίο] – (Α) resim
gibi [güzel]
ζωή σε
λόγου σας! – (Β) başınız sağ olsun! του χαρίζω τη ζωή – (Α) hayatını
bağışlamak
µπαίνω στη ζωή της – (Α) hayatına giriyorum
σφίγγω το ζωνάρι / τη ζώνη – (A) kemeri sıkmak
Ηµέρα της
Κρίσεως – (Β) mahşer günü
χάλασε / έφτιαξε το ηθικό µου – (Α) moralim
bozuldu / düzeldi χωρίζω την ήρα από το στάρι – (Α) sapla samanı
birbirinden ayırmak χάνω την ησυχία µου – (B) rahatım kaçtı / rahatımı
kaybettim
(η οµορφιά της) µε θάµπωσε – (Β) (güzelliği
karşısında) gözlerim kamaştı είναι θαύµα (πως γλίτωσε) – (Α)
(kurtulması) mucize
παίζω θέατρο [ψεύδοµαι] – (Β) artistlik
yapmak / tiyatro oynamak [yalan söylemek] υπαίθριο θέατρο – (Β) açık
hava tiyatrosu
Θεία ∆ίκη
– (A) ilahi adalet
Θεία Χάρις
– (Α) Allah’ın lütfü
τι θέλει να πει αυτό [τι σηµαίνει]; - (Β) bu
ne demek?
θέλεις δεν
θέλεις / θέλοντας και µη [υποχρεωτικά] – (Α) ister istemez / istesen de
istemesen de
τη µια θέλω την άλλη δεν θέλω – (Α) bir
istiyor bir istemiyor
θέλω [επιδιώκω]
το καλό / κακό σου – (Α) iyiliğini / kötülüğünü istemek [gözetmek] δηµιουργώ θέµα
[πρόβληµα] – (Β) sorun yaratmak
το ένα θέµα φέρνει το άλλο – (Β) laf lafı
açar ρίχνω / βάζω θεµέλιο – (Α) temel atmak
δεν έχει το θεό του – (Β) imanı yok
απ’ το Θεό να το βρεις – (Α) Allah’tan
bulasın
·
Θεός να σε φωτίσει – (Β) Allah akıl fikir versin
αν θέλει ο Θεός / Θεού θέλοντος – (Α) Allah
isterse, inşallah
Θεός φυλάξοι!
– (A) Allah korusun / maazallah ο Θεός είναι µεγάλος – (Α) Allah
büyüktür
·
Θεός να τον αναπαύσει – (B) Allah rahmet eylesin έχει ο Θεός
– (Β) Allah kerim
·
Θεός βοηθός – (B) Allah yardımcın olsun πρώτα ο Θεός –
(Α) evvel Allah
·
Ύψιστος Θεός –
(Α) Allahü teala
ό,τι σπείρεις θα θερίσεις – (Α) ne ekersen
onu biçersin * αν ήµουν στη θέση σου- (Α) senin yerinde olsaydım πιάνω θέση
(στο σινεµά) – (Α) (sinemada) yer tutmak
δόξα τω Θεώ – (Α) Allah’a şükür
ψαρεύω σε θολά νερά – (Α) bulanık suda balık
avlamak ουράνιος θόλος - (A) gök kubbe
θολώνω τα
νερά – (Α) suları bulandırmak εκκωφαντικός θόρυβος – (Α) sağır edici
gürültü
(έγινε) θρήνος και οδυρµός – (Α) bir feryat
bir figan (koptu)
θύελλα χειροκρoτηµάτων
– (Α) alkış tufanı
όποιος σηκώνετε θυµωµένος κάθετε ζηµιωµένος
–(Α) öfke ile kalkan zararla oturur * (για σένα) να γίνω θυσία – (Α)
sana kurban / feda olayım
του δίνω µια ιδέα – (Α) ona fikir veriyorum
εξ ιδίων τα αλλότρια – (Α) kişiyi nasıl
bilirsin? Kendin gibi *
µε τον ιδρώτα του προσώπου µου – (B) alnımın
teriyle
µούσκεµα στον ιδρώτα – (Α) terden
sırılsıklam ο ιδρώτας τρέχει ποτάµι – (Β) ter su gibi akıyor
µ’ έκοψε κρύος ιδρώτας – (B) soğuk ter bastı
αυτό είναι παλιά ιστορία [γεγονός] – (Α) bu
eski bir hikaye [olay] πάλι η ίδια ιστορία – (Α) yine aynı hikaye
η ισχύς εν τη ενώσει – (Α) birlikten kuvvet
doğar *
ιώβεια υποµονή
- (A) Hazreti Eyüp sabrı
βάζω στο ίδιο καζάνι –
(Β) aynı çuvala / kefeye koymak το κεφάλι µου έγινε καζάνι – (Α) kafam
kazan gibi oldu παθαίνω / τρώω καζίκι – (Β) kazık yemek
τον καθάρισε [σκότωσε] – (Α) adamı temizledi
[öldürdü]
καθιστικό –
(Α) oturma odası
πού κάθεσαι [κατοικείς]; – nerede
oturuyorsun [ikamet ediyorsun]?
που κάθεσαι ; [διαµένεις] - (A) nerede
oturuyorsun [ikamet] ediyorsun ?
κάθοµαι πάνω
στα καρφιά – (B) diken [αγκάθια] üstünde oturmak στα καλά καθούµενα –
(Γ) durup dururken
καίγοµαι /
καίω[έχω πυρετό ] – (B) ateşler içindeyim [ateşi var]
καίγοµαι [σε
αγαπώ τρελά] – (B) senin için yanıp tutuşuyorum [seviyorum]
δεν έχω καιρό / χρόνο να ξύσω τη µύτη µου –
(Β) burnumu kaşıyacak vaktim yok
µια φορά και έναν καιρό – (Γ) bir zamanlar /
bir varmış bir yokmuş
περνώ τον καιρό µου (π.χ. διαβάζοντας) – (Α)
(okuyarak) vaktimi geçiriyorum τον τελευταίο καιρό – (Α) son zamanlarda
γυρίζει [αλλάζει] ο καιρός – (Α) hava
dönüyor [değişiyor]
ανοίγει / ξανοίγει / χαλάει / γυρίζει ο καιρός –
(Α) hava açıyor / bozuyor / dönüyor κατά καιρούς (βλεπόµαστε) – (Β) zaman
zaman (görüşüyoruz)
µ’ έκαψες (καίω) [µου έκανες µεγάλο κακό] –
(Α) yaktın beni [büyük zarar verdin] βάζω κακό στο νου µου – (B) aklıma
kötü şeyler geliyor
κακολογώ –
(Α) kötülemek
κακοσυνηθίζω –
(Α) kötü alışmak
(τον έδειρε / έπλυνε ) για τα καλά – (B)
güzelce (dövdü / yıkadı) πάει καλά / άσκηµα – (Α) iyi(ye) / kötüye
gidiyor
στα καλά καθούµενα – (Α) durup dururken
καλαµαράς –
(Β) kalem efendisi
κόβω την καληµέρα – (Α) selamı sabahı kesmek
έχω µια καληµέρα µε τον … - (Α) …ile bir
merhabam var
καληµερούδια –
(Β) merhabalar
κάλιο αργά
παρά ποτέ – (Α) geç olsun güç olmasın * για το καλό σου – (Α) iyiliğin
için
σε καλό σου – (B) hayrola
σε καλό µου / µας – (Α) hayırdır (inşallah)
µε το καλό – (Α) hayırlısıyla
µε το καλό / αισίως – (Α) hayırlısı καλοβλέπω
– (Α) iyi gözle bakmak καλόκαρδος – (Α) iyi kalpli καλορίζικο –
(Β) hayırlı olsun
όποιος είναι καλορίζικος γεννά κι ο κόκορας
του – (Α) zenginin horozu bile yumurtlar *
καλυτερεύω –
(Α) iyileşmek καλώς ήρθες – (Α) hoş geldin καλώς σας βρήκα – (Α)
hoş bulduk
κατεβάζω καντήλια – (Β) kandilli küfür
savurmak
του βγάζω το καπέλο µου [τον παραδέχοµαι]–
(Α) şapkamı çıkarıyorum [yeteneğini tanıyorum]
όπου υπάρχει καπνός υπάρχει και φωτιά – (A)
ateş olmayan yerden duman çıkmaz *
από κάπου σας ξέρω – (Α) sizi bir yerden
tanıyorum της άνοιξα την καρδιά µου – (Α) ona kalbimi açtım έχει καλή /
κακή καρδιά – (Α) iyi / kötü kalplidir ανοίγω την καρδιά µου –
(Α) kalbimi açıyorum ελαφρά την καρδία – (Β) gönül rahatlığıyla
έχω καρδιά [είµαι άρρωστος]– (Α) kalbim var
[hastayım]
µάτωσε η καρδιά µου – (Α) kalbim kanadı /
kan ağlıyor κάνω την καρδιά µου πέτρα – (Γ) bağrıma taş basıyorum
µε το χέρι στην καρδιά – (Β) elini vicdanına
koyup
µε όλη µου την καρδιά – (Α) bütün kalbimle
µου έκλεψε την καρδιά – (Α) gönlümü çaldı
κέρδισε την καρδιά µου – (Α) kalbimi kazandı δεν µου κάνει καρδιά –
(B) gönlüm elvermiyor τρέµει η καρδιά µου – (Α) kalbim titriyor καρδιοκλέφτης
- (A) gönül hırsızı
πόλεµος για την καρέκλα – (B) koltuk kavgası
καρπαζοεισπράκτορας – (Β) şamar oğlanı ξηροί καρποί – (Α) kuru
yemiş
δεν χωρούν δυο καρπούζια σε µια µασχάλη –(Α)
iki karpuz bir koltuğa sığmaz σκληρό καρύδι – (Α) çetin ceviz
µια στο καρφί και µια στο πέταλο – (Α) hem
nalına hem mıhına
κάθοµαι στα καρφιά / σε αναµµένα κάρβουνα –
(Β) diken üstünde oturmak δεν πέφτει καρφίτσα – (Α) iğne atsan yere
düşmez
καταλαβαίνω από
… [ξέρω / είµαι ειδικός] – (A) ...den anlarım [bilmek / uzmanı olmak]
όποιος κατάλαβε κατάλαβε – (A) anlayan
anladı
(αυτή η προσβολή / απάντηση) δεν καταπίνεται –
(A) (bu hakaret / yanıt) yutulur gibi değil
έσωσε την κατάσταση – (Α) vaziyeti / durumu
kurtardı στο κάτω κάτω (της γραφής) – (Β) alt tarafı
οι από κάτω [του κάτω ορόφου] – (Α)
alttakiler [alt kattakiler] ελαφρύς / µε ζάχαρη / σκέτος καφές – (Α)
hafif / şekerli / sade kahve του φοράω κέρατα / κερατώνω – (Α)
boynuzlamak
το κέρατο ξεπερνά τ’ αφτί – (Α) boynuz
kulaktan sonra çıkar ama kulağı geçer *
κερδίζω χρόνο
/ καιρό – (Α) zaman kazanmak κερδίζω χρήµατα – (Α) para kazanmak αφήνω κέρδος
– (Α) kâr bırakmak
γίνοµαι (κίτρινος) σαν το κερί – (B) balmumu
gibi sapsarı olmak λιώνω σαν το κερί – (Α) mum gibi erimek
του άνοιξε το κεφάλι – (B) kafasını yardı
κάνω κεφάλι – (Α) kafayı bulmak
µη µου πρήζεις το κεφάλι – (Α) kafamı
şişirme
κουνώ το κεφάλι [εγκρίνω] – (Α) kafa
sallıyorum [onay veriyorum]
σπάω το κεφάλι µου [για να καταλάβω] – (Α)
[anlamak için] kafa patlamak χτυπώ το κεφάλι µου στον τοίχο – (B) başını
taştan taşa vurmak
το κεφάλι της καρφίτσας – (Α) toplu iğne
başı
έγινε το κεφάλι µου καζάνι – (Α) kafam kazan
gibi oldu κάνει του κεφαλιού του – (Β) başının dikine gidiyor έχω / δεν
έχω κέφι / διάθεση – (Α) keyfim var / yok έρχοµαι στο τσακίρ κέφι –
(Α) çakır keyif olmak κοιτάει το κέφι του – (Α) keyfine bakıyor
πώς παν τα κέφια; – (Α) keyifler nasıl?
παίρνω κιλά – (Α) kilo almıyorum
πως είναι τα κιλά σου – (Α) kilon nasıl ?
κρούω τον κώδωνα του κινδύνου – (Α) tehlike
çanları çalmak τράβα µε κι ας κλαίω – (Β) hem ağlarım hem giderim
είναι για κλάµατα – (Α) ağlanacak haldedir
µια του κλέφτη δυο του κλέφτη – (Γ) bir
sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge * φωνάζει ο κλέφτης να φοβηθεί
ο νοικοκύρης – (Β) yavuz hırsız ev sahibini bastırır * κλεφτοφάναρο –
(Α) hırsız feneri
τραβώ κλήρο – (Α) kura çekmek
αφήνω / τρώω την κληρονοµιά – (Α) miras
bırakmak / yemek ήπιο κλίµα – (Α) ılımlı iklim
κλίνω το
θέµα / την συζήτηση –(Α) konuyu / tartışmayı kapamak κρέµοµαι από µια κλωστή
– (Α) pamuk ipliğine bağlı olmak [κόβω] κόψε κάτι [κάνε έκπτωση] –
(Α) kes bir şeyler [ıskonto yap] [κόβω] κόψ’το ! – (Α) kes (artık) !
[κόβω] µου
έκοψε το δρόµο / τη φόρα – (Α) yolumu / hızımı kesti
[κόβω] µου
έκοψε το καληµέρα – (Α) selamı kesti
µε την κοιλιά στο στόµα – (Β) karnı burnunda
κάνω κοιλιά – (Β) göbek salmak
κοιµάµαι όρθιος
/ στο πόδι – (Α) ayakta uyumak κοιµάµαι βαριά / ελαφριά – (Α) uykum ağır
/ hafif κοίτα τη δουλειά σου! – (Α) kendi işine bak!
κοιτάζω [φροντίζω]
– (Α) bakmak [ihtimam göstermek]
κοιτάω το
συµφέρον µου – (Α) çıkarıma bakıyorum
τρίζουν τα κόκαλα του στον τάφο του – (Α)
mezarında kemikleri sızlamak έφτασε το µαχαίρι στο κόκαλο – (Α) bıçak
kemiğe dayandı
µένω πετσί και κόκαλο – (Α) bir deri bir
kemik kalmak
Κόκκινη Μηλιά
– (A) Kızıl Elma
έγινε παντζάρι / κοκκίνισε (από την τροπή) –
(Γ) (utançtan) kıpkırmızı oldu
κόκκινος από
τον θυµό / ντροπή – (Α) öfkeden / utançtan kıpkırmızı
µας κάνει το κοκοράκι – (Α) horozlanıyor
κορδώνοµαι σαν κοκόρι – (Α) horoz gibi
kabarmak / kurulmak
κοκοροµαχία –
(Α) horoz dövüşü
έχει κοκόρου γνώση – (Β) kuş beyinli
παίρνω το κολάι της δουλειάς– (Α) işin
kolayını bulmak
χωριό που φαίνεται κολαούζο δεν θέλει – (Α)
görünen köy kılavuz istemez * βγήκε κολοκύθα (το καρπούζι)– (Α) (karpuz)
kabak çıktı
άσε τα κόλπα – (Β) numarayı bırak
κολυµπώ στο
χρήµα / στην ευτυχία – (Β) zenginlik / mutluluk içinde yüzmek (δώσε µου) κοµµάτι
[λίγο] – (Α) bir parça [biraz] (ver)
(το γάλα είναι) κοµµένο [χαλασµένο] – (Α)
(süt) eksildi [bozuldu] είναι κοµµένος και ραµµένος για… – (Γ) … için
biçilmiş kaftan έχω ένα κόµπο στον λαιµό – (A) boğazım düğümleniyor
άξιζε / δεν άξιζε ο κόπος – (Α) zahmetine
değer / değmez
κόρακας κοράκου
µάτι δεν βγάζει – (Β) it itin kuyruğuna basmaz * πουλάει το κορµί της –
(Α) kendini / bedenini satıyor
από την κορφή ως τα νύχια – (Α) tepeden
tırnağa
καινούργιο κοσκινάκι µου και που να σε
κρεµάσω – (Α) yenice eleğim seni nerelere asayım *
φέρνω / έρχοµαι στον κόσµο – (Α) dünyaya
getirmek / gelmek
κοσµογυρισµένος –
(Α) dünya görmüş ο άλλος κόσµος – (Α) öteki dünya
δεν χάθηκε ο κόσµος! – (Β) dünya batmadı ya!
ψεύτικος κόσµος! – (Α) yalancı dünya!
κοτζάµ παιδί
/ γυναίκα – (Α) koca çocuk / kadın
κουβέντα να
γίνεται – (Α) laf olsun diye δεν σηκώνει κουβέντα – (Α) laf kaldırmıyor
η µια κουβέντα φέρνει την άλλη – (B) laf
lafı açar
µια και το ‘φερε η κουβέντα – (B) lafı
gelmişken
του ξέφυγαν κάποιες κουβέντες
– (Α) ağzından laf kaçtı ξέρω τι κουµάσι είναι – (Β) ne mal olduğunu
biliyorum τραβώ κουπί [κωπηλατώ]– (Α) kürek çekmek
τραβώ κουπί κατά το ρεύµα – (Α) akıntıya
kürek çekmek δίνω κουράγιο – (Α) cesaret vermek
τον κάνω κουρέλι – (Α) paçavraya çevirmek
πνίγοµαι σε µια κουταλιά νερό – (Α) bir
kaşık suda boğulmak
κούτσα κούτσα
– (Α) seke seke
κουτσά στραβά
– (B) kör topal
κοιµάται σαν κούτσουρο – (Α) kütük gibi
uyuyor
κρατάει µίσος
/ κακία – (Α) kin / garez tutuyor
κρατιέµαι [συγκρατώ
τον εαυτό µου] – (Α) kendimi tutuyorum
κράτος εν
κράτει –(Α) devlet içinde devlet
κρατώ (βιβλία,
το λόγο µου κ.α) – (Α) (defter, sözümü vb) tutarım
κρεατόµυγα –
(Α) et sineği
το κρίµα στο λαιµό σου – (Α) günah boynuna
Κύριε ελέησον
– (A) şefaat ya Rab (ya Resulullah)
µωραίνει Κύριος ον βούλεται απολέσαι – (C)
eceli gelen köpek cami duvarına işer *
κωλοφαρδία –
(Β) göt şansı
λαγοκοιµάµαι –
(Α) tavşan uykusuna yatmak
είµαι ως το λαιµό (χρεωµένος) – (Β)
gırtlağıma kadar (borçta olmak) κόβω το λαιµό µου (αν έχω άδικο) – (B)
(haksızsam) kellemi keserim
µου στέκεται στο λαιµό – (A) boğazımda kaldı
στέγνωσε ο λαιµός µου – (Α) boğazım kurudu
ξεράθηκε ο λαιµός µου – (Α) boğazım kurudu
σκάβει το λάκκο του – (B) kendi kuyusunu kazıyor
όποιος άλλου λάκκο σκάπτει, εαυτόν πολλάκις
θάπτει – (Α) kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu / kazma kuyuyu kendin
düşersin *
λάµπει από
χαρά (κ.α.) – (Β) sevinçten (v.b.) gözleri parlamak
µου βγήκε το λαρύγγι – (Β) gırtlağım patladı
ξεράθηκε το λαρύγγι µου – (Α) gırtlağım kurudu πετώ / ρίχνω λάσπη –
(Α) çamur atmak
αυτό µας έλειπε / λείπει – (Α) bir bu
eksikti να λείπει – (Α) eksik olsun
[λείπει] µόνο
αυτό µας έλειπε – (Α) bir bu eksikti του λείπει µια βίδα – (Β) bir
tahtası eksik
λέξη προς
λέξη – (A) kelimesi kelimesine
δεν του παίρνεις λέξη – (Α) ağzından laf
çıkmıyor έχω την τελευταία λέξη – (Α) son söz benimdir λεπτό προς λεπτό
– (Α) dakika dakikasına
τα λεφτά πάνε στα λεφτά – (Α) para parayı
çeker * έφαγε τα λεφτά µου – (Α) paramı yedi
κερδίζω λεφτά / χρήµατα µε το τσουβάλι – (Α)
çuvalla para kazanıyor τα λεφτά δεν κάνουν την ευτυχία - (A) para ile
saadet olmaz *
λέω ό,τι
µου έρχεται – (Β) ağzıma geleni söylemek
µε λίγα λόγια – (B) sözün kısası
λίγο λίγο
– (Α) azar azar
δεν αφήνω λίθον επί λίθου – (Α) taş üstünde
taş bırakmamak θεµέλιος λίθος – (Α) temel taşı
για λογαριασµό µου (µιλώ) – (Α) kendi
hesabıma (konuşuyorum) δίνω λογαριασµό – (Α) hesap vermek
φουσκωµένος λογαριασµός – (Α) şişirilmiş
hesap
λογής λογής
– (Α) türlü türlü
είναι µόνο λόγια – (Α) laftan ibaret
µασώ τα λόγια µου – (Α) lafı gevelemek παχιά
λόγια – (Β) büyük laflar
κούφια λόγια – (Β) boş laf
πρόσεχε τα λόγια σου – (Α) sözlerine dikkat
et
ακούω / δεν ακούω λόγια – (Α) laf dinlemek /
dinlememek
µη λες µεγάλα λόγια – (Α) büyük laf söyleme
µεταφέρω λόγια – (Α) laf taşımak
έρχοµαι στα λόγια του – (Β) dediğine
geliyorum θα πω δύο λόγια – (Α) iki laf edeceğim
έχασα τα λόγια µου – (Β) lafımı şaşırdım
κρατώ το λόγο µου – (Α) sözünü tutmak έδωσα το λόγο µου – (Α) söz
verdim
λογοδοσµένος [αρραβωνιασµένος]
– (Β) sözlü, söz kesmiş [nişanlı]
λογοπαίγνιο –
(Α) kelime oyunu
·
λόγος µου είναι συµβόλαιο – (Β) sözüm senettir
λοξοκοιτάζει –
(Α) yan yan bakıyor ήρθε λουκούµι – (Α) lokum gibi [uygun]
κλαίω µε λυγµούς – (Α) hıçkırıklarla ağlamak
βάζω το λύκο να φυλάει τα πρόβατα – (Α)
kurdu çoban tutmak τρώω σαν λύκος – (Α) aç kurt gibi yemek
·
λύκος στην αναµπουµπούλα χαίρεται – (Β) kurt sisli havayı
sever
·
λύκος κι αν εγέρασε κι άλλαξε το µαλλί του, µήτε τη γνώµη
άλλαξε µήτε την κεφαλή του - (A) kurt tüyünü değiştirir huyunu değiştirmez *
άµα γεράσει ο λύκος τον κοροϊδεύουν οι
σκύλοι – (Α) kurt kocayınca köpeğin maskarası olur *
λυκόσκυλο –
(Α) kurt köpeği
λύνω το
πρόβληµα – (Α) problemi çözmek
µε λύσσα / λυσσώδης [µε πάθος / βία]– (B)
kudurmuş gibi [hırsla] έχει λυσσάξει από το θυµό του - (A) öfkesinden
kudurdu
µα το Θεό! – (Γ) Vallahi!
κάνω µάγια – (Α) büyü yapmak
µαζεύω το
τραπέζι – (Α) masayı toplamak
µάζεψε τη
γλώσσα σου – (Β) – ağzını topla να µου γίνει µάθηµα – (Α) bu bana ders
olsun καρδιά µάλαµα – (Α) altın yürekli
πήγα για µαλλί και βγήκα κουρεµένος – (Γ)
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldum
γίναµε µαλλιά κουβάρια – (B) saç saça baş
başa kavga etmek τραβώ τα µαλλιά µου – (Β) saçını başını yolmak
µάλλιασε η
γλώσσα µου– (Α) dilimde tüy bitti κατά µάνα κατά κύρη – (Β) anasına bak
kızını al * όπως τον γέννησε η µάνα του – (Α) anadan doğma τα κάνω µαντάρα
– (Β) madara etmek
µαύρα / καλά µαντάτα – (Α) kara / iyi haber
κουνώ µαντίλι – (Α) mendil sallamak
Μάρτης γδάρτης
και κακός παλουκοκάφτης – (Α) Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır *
µάρτυς µου
ο Θεός – (Α) Allah şahidim olsun
ότι κερδίζω µου τα µασάνε – (B) kazandığımı
yiyorlar
µασώ τα
λόγια µου – (B) lafı gevelemek
µάταιος κόσµος
– (Α) yalancı dünya βάζω στο µάτι – (Α) göze kestirmek
δεν µου γεµίζει το µάτι –
(Β) gözüm tutmuyor δεν χορταίνει το µάτι – (Α) gözüm doymuyor όπου
φτάνει το µάτι – (B) göz alabildiğine
βλέπω µε καλό / κακό µάτι κάποιον – (Α)
birini iyi / kötü / kem gözle görmek παίρνω µε καλό µάτι – (Β) iyi gözle
bakmak
κάλιο να σου βγει το µάτι παρά το όνοµα –
(B) adın çıkacağına canın çıksın * κλείνω το µάτι – (Β) göz kırpmak
δεν κλείνω µάτι [δεν κοιµάµαι] – (B) göz
kırpmamak [uyumamak]
µε γυµνό µάτι – (Α) çıplak gözle
παίζει το µάτι του - (B) gözü fıldır fıldır
δεν κλείνω µάτι [δεν κοιµάµαι] – (B) gözümü
kırpamıyorum
το χώνω στο µάτι του [το δείχνω]- (A) gözüne
sokmak [göstermek] κακό µάτι – (Α) kötü göz
γυαλίζουν τα µάτια του –(Α) gözleri parlıyor
κλείνω τα µάτια [παραβλέπω] – (Α) göz yummak
[görmezlik] κλείνω τα µάτια µου [πεθαίνω] – (Α) gözlerimi yummak [ölmek]
µε κλειστά τα µάτια [µε εµπιστοσύνη] – (Α)
gözü kapalı [güvenle]
µάτια µου!
– (Α) iki gözüm
για τα ωραία σου µάτια – (B) güzel / kara
gözün için
µε κλειστά τα µάτια [µε εµπιστοσύνη] – (Α)
gözlerim kapalı [güvenle] δεν έχω µάτια για άλλον – (Α) başkasında gözüm
yok
δεν πιστεύω στα µάτια µου – (Α) gözlerime
inanamıyorum τα µάτια σου δεκατέσσερα – (Β) gözünü dört aç
µου άνοιξε τα µάτια – (Α) gözümü açtı
χάσου από τα µάτια µου – (Β) gözüm görmesin
το χάνω από τα µάτια µου [δεν το βλέπω] –
(Α) gözden kaybettim του πετάχτηκαν τα µάτια έξω – (Β) gözleri fal taşı
gibi açıldı
τα µάτια του βγήκαν από τις κόγχες τους –
(Β) gözleri dışarı fırladı χόρτασαν τα µάτια µου – (Α) gözüm doydu
κάρφωσε τα µάτια του επάνω της - (B)
gözlerini üzerine dikti κάνω τα στραβά µάτια – (B) göz kapamak
φυλάω σαν τα µάτια µου – (Α) gözüm gibi
sakınmak
δεν µου φεύγει από τα µάτια µου / είναι
εµπρός στα µάτια µου [δεν ξεχνώ]– (Α) gözümün önünden gitmiyor
τα µάτια µου δεν βλέπουν τίποτα [δεν
υπολογίζω] – (Α) gözlerim hiçbir şey görmüyor [göz önüne almıyor]
ρίχνω µια µατιά – (Α) bir göz atmak
µε µια µατιά – (Α) ilk bakışta
µατιάζοµαι –
(Α) nazar / göz değmek, nazara gelmek
µατς µουτς
– (Β) şap şup
µατώνει η
καρδιά µου / το µέσα µου – (Α) kalbim / içim kanıyor
µου φαίνονται όλα µαύρα – (Α) gözümde her
şey kapkara
όλα είναι µαύρα (στα µάτια µου) – (Α) her
şey (kap) kara (gözümde)
µαύρες /
κακές δυνάµεις – (Α) karanlık / kötü güçler
µαυροφορώ -
(B) siyahlara bürünmek
το µαχαίρι έφτασε στο κόκαλο – (Α) bıçak
kemiğe dayandı τραβώ µαχαίρι – (Α) bıçak çekmek
το έκοψα µαχαίρι – (Α) bıçak gibi kestim
µπαίνω κάτω από το µαχαίρι –(Α) bıçak altına
yatmak είναι στα µαχαίρια – (B) kanlı bıçaklıdırlar
µαχαιροπίρουνα –
(Α) çatal bıçak
Μεγαλοδύναµος –
(Α) Kadiri Mutlak
µεγαλώνω [ενηλικιώνοµαι]
– (Α) büyümek [yaşlanmak]
στουπί στο µεθύσι – (B) fitil gibi sarhoş
µελανιάζω (από
το κρύο) – (B) (soğuktan) mosmor kesilmek σαν µελίσσι – (Α) arı kovanı
gibi
µένω [κατοικώ]
– (Α) kalmak [ikamet etmek]
µένω άγρυπνος
/ άνεργος / άστεγος / ευχαριστηµένος / όρθιος / στάσιµος – (Α) uykusuz / işsiz
/ evsiz / memnun / ayakta / sınıfta kalmak
µέρα νύχτα
– (Α) gece gündüz
από µέρα σε µέρα – (Α) günden güne
(δεν βλέπω πότε) θα έρθει η µέρα – (Α) o
günün gelmesini bekliyorum δεν βλέπει άσπρη µέρα – (B) gün görememek
η καλή µέρα από το πρωί δείχνει / φαίνεται –
(Β) kutlu gün doğuşundan bellidir * άσπρη / µαύρη µέρα – (Α) ak / kara
gün
από τη µια µέρα στην άλλη – (Α) bir günden
bir güne
µετρώ µέρες – (Α) gün saymak
µερίδα του
λέοντος – (Α) aslan payı
πέφτει στο µερίδιο µου – (Α) payıma düşüyor
µεροκάµατο –
(Α) gündelik
βάζω µέσα [φυλακίζω]– (Α) içeri tıkmak
[hapsetmek]
έτσι µου έρχεται από µέσα µου – (A) içimden
öyle gelmek αφήνω στη µέση – (Α) yarıda bırakmak
µέση εκπαίδευση
– (Α) orta öğretim
µεταξύ µας
– (Β) laf aramızda
µέτριος [καφές]
– (Α) orta şekerli [kahve] χάνω το µέτρο – (Α) ölçüyü kaçırıyorum
το µήλο από κάτω απ’ τη µηλιά θα πέσει – (Β)
armut dalının dibine düşer * ίδια η µητέρα της – (Α) tıpa tıp annesi /
aynen annesi
από την πλευρά της µητέρας / του πατέρα
[σχέση συγγένειας] – (Α) ana / baba tarafından [akrabalık ilişkisi]
µια δυο
/ δυο τρεις κουβέντες – (Α) bir çift söz
µικρός [νεαρός]
– (Α) küçük [çocuk]
δεν µιλιόµαστε – (Α) konuşmuyoruz [küs
olmak]
µιλώ [κουβεντιάζω,
το συζητώ] – (Α) konuşuyorum [sohbet ediyorum, tartışıyorum] στα µισά (του
δρόµου) – (Α) (yolun) yarısında
µισά µισά
– (Α) yarı yarıya
τρέφω µίσος – (Α) kin besliyorum
πέρασε / ήρθε η µόδα του – (Α) modası geldi
/ geçti
µαύρη µοίρα – (Α) kara baht
σαν µολύβι (βαρύ) – (Α) kurşun gibi (ağır)
µονά ζυγά
– (Α) tek çift
το πίνω µονορούφι – (B) bir dikişte içmek
µοσχοβολά –
(Α) mis gibi kokuyor
στρίβω το µουστάκι µου – (Α) bıyığımı
burkuyorum / büküyorum γελώ κάτω από τα µουστάκια µου – (Α) bıyık altından
gülmek κάνω (κατεβάζω τα ) µούτρα – (Β) surat asmak
µε τι µούτρα – (Α) ne yüzle
δεν έχω µούτρα – (Α) yüzüm yok
ξινίζω τα µούτρα – (Α) yüzünü ekşitmek
µπαίνω σε
λεπτοµέρειες / κόπο – (Α) ayrıntıya / zahmete girmek κάνω µπάνιο – (Α)
banyo yapmak
βρωµάει µπαρούτι – (Α) ortalık barut kokuyor
γίνοµαι µπαρούτι – (Α) barut kesilmek
σαν να κατάπιε µπαστούνι – (Α) baston yutmuş
gibi
τρέχουν τα λεφτά / η τύχη από τα µπατζάκια του
– (Α) paralar / zenginlik / şans paçalarından akıyor
ζω µπέικα – (Α) bey gibi yaşamak
βρίσκω τον µπελά µου – (Α) belasını bulmak
βάζω το κεφάλι µου σε µπελάδες – (Α) başımı
belaya sokmak ρίχνω µια µπηχτή – (Β) iğneli laf etmek
µάζεψα το µπογαλάκια µου – (Β) bohçamı
koltuğuma aldım είναι στην µπούκα του τουφεκιού _- (Β) topun ağzındadır
παίρνω την µπουκιά από το στόµα – (Α)
ağzından lokmasını almak
µάζεψε τα µυαλά σου – (Β) aklını başına
topla πήραν τα µυαλά του αέρα – (Γ) aklı bir karış havada βάζω µυαλό –
(Γ) aklı başına gelmek
βάζω το µυαλό µου να δουλέψει – (B) aklını
çalıştırmak κόβει το µυαλό µου – (Β) aklım eriyor
θόλωσε το µυαλό µου – (Β) beynim uyuştu
µου περνά από το µυαλό – (Α) akımdan geçiyor
το έβαλε στο µυαλό του – (Β) aklına koydu
δεν µου έµεινε µυαλό – (Α) beynim kalmadı δεν έχει µυαλό – (Β)
kafası yok
σταµατάει το µυαλό µου – (Β) kafam durdu
βγάζω από την µύγα ξίγκι – (Β) sinekten yağ
çıkarmak όποιος έχει τη µύγα µυγιάζεται – (Β) yağırı olan gocunur *
βαράω µύγες – (Α) sinek avlamak
µυρίζει [προµηνύεται]
σύγκρουση (Α) çatışma kokuyor [havası var] το ψάρι / κρέας µύρισε [χάλασε]
(Α) balık / et koktu [bozuldu]
µύτη µε
µύτη – (Α) burun buruna
δεν βλέπω πέρα από τη µύτη µου – (B)
burnunun ucunu görmemek
µπροστά στη µύτη µου –(Α) burnumun önünde
έχω µύτη [είµαι υπερόπτης]– (B) burnu havada
olmak χώνω τη µύτη µου παντού – (Α) burnunu her yere sokmak δεν µάτωσε µύτη
– (Α) kimsenin burnu kanamadı
τρέχει η µύτη µου – (Α) burnum akıyor
χωρίς να ανοίξει µύτη / ρουθούνι – (B)
kimsenin burnu / burun kanamadan
θολώνω τα νερά – (Α) suları bulandırmak
βγαίνω από τα νερά µου – (Β) sudan çıkmış
balık gibi πάω µε τα νερά του – (Α) suyunca gitmek
το ξέρω νεράκι – (Α) su gibi bilmek σηκώνει
πολύ νερό – (B) su götürür κάνω το νερό µου – (Α) su dökmek τραβώ
νερό – (Α) su çekmek
πνίγεται σε µια κουταλιά νερό – (Α) bir
kaşık suda boğuluyor κύλησε πολύ νερό στο αυλάκι – (Β) köprü altından
çok su aktı
(καπετάνιος / σοσιαλιστής) του γλυκού νερού –
(Α) tatlı su (kaptanı / sosyalisti) τεντωµένα νεύρα – (Α) gergin
sinirler
χάλασαν τα νεύρα µου – (Α) sinirlerim bozuldu
νευριάζω [εκνευρίζοµαι]
– (Α) sinirlenmek [öfkelenmek] χάνω το νήµα – (Α) ipin ucunu kaçırmak
νισάφι πια!
– (Α) insaf artık!
δεν βγαίνει νόηµα – (Α) anlam çıkmıyor
ήρθε στο νου µου- (A) aklıma geldi έχε το
στο νου σου – (Α) aklında olsun
κάνω νούµερα [κόλπα]– (Α) numara yapmak
η µισή ντροπή δική σου και η µισή δική µου –
(Γ) isteyenin bir yüz vermeyenin iki yüzü kara *
(προσπαθώ) µε τα νύχια και τα δόντια – (Α)
dişini tırnağına takarak (çaba göstermek)
ξαφνικά τι
βλέπω / ποιος έρχεται; – (Α) birden kimi görüyorum / kim geliyor? (σαν φίλο)
τον ξέγραψα – (B) (arkadaş olarak onu defterden) silip attım
µε ξεθεώνει – (Β) imanımı gevretiyor
ξεκωλώθηκα –
(Α) götüm çıktı
µαζί µε τα ξερά καίγονται και τα χλωρά – (Α)
kurunun yanında yaş da yanar * να το ξέρεις! – (Α) bilmiş ol!
ξεροπήγαδο –
(Α) kuru kuyu
που να ξέρω! – (Α) ben ne bileyim!
µου ξέφυγε – (Β) ağzımdan kaçtı πάτησα ξηρά
– (Α) karaya ayak bastım ξίκη να γίνει! – (Α) eksik olsun!
ξινίζω τα
µούτρα µου – (Α) yüzünü ekşitmek
ξινόγαλο –
(Α) ekşi ayran
έφαγε ξύλο – (Α) sopa / dayak yedi του έριξε
ξύλο – (Α) dayak attı
το ξύλο βγήκε από τον παράδεισο – (Α) dayak
cennetten çıkmıştır * το µαύρισα στο ξύλο – (Α) dayaktan morartmak
ξύλο απελέκητο
[άξεστος] – (Β) meşe odunu [görgüsüz]
όνειρα γλύκα
– (Α) tatlı rüyalar πλάθω όνειρα – (– Β) hayal kurmak
βλέπω στο όνειρο µου – (Α) rüyamda görüyorum
αφήνω όνοµα – (Α) isim / ad bırakmak
βγάζω όνοµα – (Α) adı çıkmak
βγάζω κακό όνοµα – (Α) adı kötüye çıkmak
(τον πήραν) υπό τα όπλα - (A) silah altına
(aldılar) ανοίγω την όρεξη - (Α) iştah açmak
καλή όρεξη – (Γ) afiyet olsun
κόβω την όρεξη – (Α) iştahını kesmek
κοιµάται όρθιος – (Α) ayakta uyuyor κρατώ τον όρκο µου – (Α)
yeminini tutmak
ώδινεν όρος και έτεκε µυν – (A) dağ fare
doğurdu βάζω την ουρά στα σκέλια – (Β) kuyruğu kısmak περιµένω στην ουρά
– (Α) kuyrukta beklemek πιάνο µε ουρά – (Α) kuyruklu piyano
ψέµα µε ούρα – (Α) kuyruklu yalan
ανεβάζω στα ουράνια – (Α) göklere çıkarmak
άνοιξαν οι ουρανοί – (B) gök delindi
στον ουρανό σε γύρευα στη γη σε βρήκα – (Α)
gökte ararken yerde buldum
µου ‘ρθε ο ουρανός σφοντύλι – (Γ) dünya
başıma yıkıldı
οφθαλµός αντί
οφθαλµού – (A) göze göz dişe diş / kısasa kısas
παγερό χαµόγελο
– (Α) donuk gülümseme πέφτω σε ενέδρα / παγίδα – (Α) tuzağa düşmek
στήνω ενέδρα / παγίδα – (Α) tuzak / pusu
kurmak καµαρώνω σαν παγόνι – (Α) hindi gibi kabarmak τα χέρια µου είναι πάγος
– (Α) ellerim buz kesti λιώνει / σπάει ο πάγος – (Α) buzlar
çözülüyor παγώνω (από το φόβο) – (Α) (korkudan) donmak πάγωσε το
αίµα µου – (Α) kanım dondu
τα παθήµατα µαθήµατα – (Β) bir musibet bin
nasihatten yeğdir / iyidir * ρίχνω το παιδί [αποβάλλω] – (Α) çocuk
düşürmek
άµα δεν κλάψει το παιδί δεν του δίνει η µάνα
του βυζί – (Α) ağlamayan çocuğa meme vermezler *
µου παίζει κακό παιχνίδι – (Α) bana kötü bir
oyun oynuyor παίζω (στο θέατρο κ.α) – (Α) (tiyatroda vb) oynamak παίζω
µε την φωτιά – (Α) ateşle oynamak
παίζω στα
δάκτυλά µου – (Α) parmağımın ucunda çevirmek παίζω το τελευταίο µου
χαρτί – (Α) son kozumu oynamak παίρνει το αυτί µου – (Β) kulağıma
çalındı
παίρνω [αγοράζω]
– (Α) almak [satın almak]
παίρνω είδηση
/ χαµπάρι – (Α) haber almak
παίρνω φωτιά
– (Α) ateş almak
είναι µεγάλο παλούκι – (Α) büyük kazıktır
η κουρούνα που πηδά πολλά παλούκια ένα θα
την τρυπήσει – (Γ) bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele
geçersin çekirge
η κατάσταση / τα πράγµατα πάνε καλά / άσκηµα
– (Α) durum / işler iyi / kötü gidiyor
πανταχού παρών
– (Β) hazır ve nazır
πάνω κάτω
– (Α) aşağı yukarı
από πάνω [επί πρόσθετα] – (Α) üstelik από πάνω
ως κάτω – (Α) baştan aşağıya
τα κάνω πάνω µου – (Α) üstüne / altına etmek
κατά το πάπλωµα και το άπλωµα / άπλωσε τα
ποδάρια σου κατά το πάπλωµά σου – (Α) ayağını yorganına göre uzat *
παπούτσι από
τον τόπο σου κι ας είν’ και µπαλωµένο _ (Γ) hemşerin olsun da çamurdan olsun *
δίνω τα παπούτσια του στο χέρι – (Α)
pabucunu eline vermek πάνε τα παπούτσια του στα κεραµίδια – (B)
pabuçları dama atıldı παρ’ τον ένα χτύπα τον άλλο – (Α) al birini vur
ötekine παραγκωνίζω – (Β) dirsek çevirmek
αυτό παραείναι – (Α) bu artık fazla oldu
[ευχαριστώ] παρακαλώ – (Α) [teşekkür ederim]
rica ederim αλλού αυτά τα παραµύθια – (Α) bu masalı başkasına anlat
µη µου πουλάς παραµύθια! – (Α) bana masal
okuma! αυτά είναι παραµύθια [ψέµατα]- (A) bunlar masal [yalan]
µε το παραπάνω – (Α) fazlasıyla παράτα µε
ήσυχο – (Α) rahat bırak παρθένο δάσος – (Α) bakir orman
οι παρόντες εξαιρούνται – (B) söz meclisten
dışarı δίνω πασαπόρτι – (Α) pasaportunu eline vermek πάω πάσο –
(Β) benden paso
είµαστε από την ίδια πάστα – (Α) aynı hamurdanız
πατάω τα
τριάντα – (Α) otuzuna basmak την πάτησα – (Γ) yaş tahtaya basmak
γυναίκα του πεζοδροµίου – (Β) kaldırım
yosması
τον πέθανα [κούρασα]– (Α) canını çıkarmak /
öldürmek [çok yormak] πεθαίνω της πείνας – (Α) açlıktan ölmek
δεν αξίζει / δίνω πεντάρα / δεκάρα – (Α) beş
para etmez / metelik vermem της πεντάρας – (Α) beş paralık
πέντε πάνω
πέντε κάτω – (Β) üç aşağı beş yukarı
το πεπρωµένο φυγείν αδύνατον – (Α) kaderden
kaçılmaz *
πέρα δώθε
– (Α) öteye beriye
περασµένο καλοκαίρι
/ -ο µήνα / -η εβδοµάδα – (Α) geçen yaz / ay / hafta
περαστικά! –
(Α) geçmiş olsun!
τραβιέµαι στο περιθώριο – (B) köşeye
çekilmek
περνάει για
έξυπνος – (Α) akıllı diye geçiniyor
πώς περνάει η ζωή / ο καιρός – (Α) hayat /
zaman nasıl geçiyor
περνώ καλά
–(Α) hoş vakit geçirmek
πέσε πίτα
να σε φάω – (Γ) armut piş ağzıma düş
όπου λαλούν πολλοί πετεινοί / κοκόροι αργεί
να ξηµερώσει – (B) horozu çok olan köyün sabahı geç olur *
πέτρα που
κατρακυλά δεν µαζεύει χόρτα – (Β) yuvarlanan taş yosun tutmaz * σαν πέτρα (σκληρό)
– (Α) taş gibi (sert)
στύβει την πέτρα – (Α) taşı sıksa suyunu
çıkarır
πετριά –
(Α) taş atma
πετροκάρβουνο –
(Α) taş kömürü
πετσί και
κόκαλο – (Α) bir deri bir kemik
πετώ από
χαρά – (Α) sevinçten uçmak / göklere çıkmak
πετώ λάσπη
– (Α) çamur atmak
πέφτω στα
χέρια τους – (Α) ellerine düşmek δεν του πέφτει λόγος – (Α) ona laf
düşmez πήγαιν’ έλα – (A) gidiş geliş
πηγαινέλα –(Α)
gidiş dönüş
πιάνει (το
κόλπο / η ρίζα / το εµβόλιο, πάγος, η κατάρα κ.α) – (Α) (numara / kök / aşı,
buz, beddua vb) tutar
µε πιάνει πόνος – (Α) ağrı tutmak
µε πιάνει η θάλασσα – (Α) beni deniz tutar
µε πιάνει το ποτό – (Α) beni içki tutar
πιάνει το
χιόνι – (Α) kar tutuyor
πιάνει αέρα
– (Α) rüzgar tutuyor
πιάνουν οι
πόνοι – (Α) sancı / ağrı tutmak πιάνω [νοικιάζω] – (Α) tutmak [kiralamak]
πιάνω δουλειά – (Α) iş tuttum
τον πιάνω στην κουβέντα – (Α) lafa tutmak
είµαι πιασµένος – (Α) (her tarafım) tutulmuş πικραµύγδαλο – (Α)
acıbadem
λέω την πικρή αλήθεια – (B) acı söylemek
πίσσα σκοτάδι
– (Α) zifiri karanlık
µα την πίστη µου – (B) imanım hakkı için
µου ‘βγαλε την πίστη – (Β) imanımı gevretti
(µιλάει / καταφέρεται) από πίσω του – (A)
arkasından (konuşuyor / laf ediyor)
πιτσουνάκια –
(Α) çifte kumrular
πλαγιάζω [κάνω
σεξ ]– (Α) yatmak [cinsel ilişki]
πλάι πλάι
– (Α) yan yana
γυρίζω την πλάτη – (Α) sırt çevirmek
παίρνω στην πλάτη µου (τις ευθύνες) – (Α)
(sorumluluğu) sırtına yüklenmek / almak ξύνω παλιές πληγές – (B)
kapanmamış yaraları deşmek
παρέδωσε το πνεύµα του – (Α) ruhunu teslim
etti
πνιγµένη φωνή
– (Α) boğuk ses τελευταία πνοή – (Α) son nefes καλό ποδαρικό –
(Α) ayağı uğurlu
τρώω κάτι στο πόδι – (Α) ayakta bir şeyler
yemek / atıştırmak είµαι / στέκοµαι στο πόδι – (Α) ayakta olmak / durmak
σήκωσε τη γειτονιά στο πόδι – (Α) mahalleyi ayağa kaldırdı πατάω πόδι
– (Β) ayak diremek
δεν πατάω πόδι [δεν πάω] – (Α) ayak atmamak
[uğramamak]
µε το ένα πόδι στον τάφο – (B) bir ayağı
çukurda
σηκώνω τον κόσµο στο πόδι – (Α) dünyayı
ayağa kaldırmak
βάζω τα δύο πόδια σε ένα παπούτσι – (Α) iki
ayağını bir pabuca sokmak πέφτει µε τα τέσσερα πόδια – (Α) (kedi gibi)
dört ayak üstüne düşer
αν θέλεις να ζήσεις χρόνια πολλά κι να χεις καλή
υγεία, έχε τα πόδια σου ζεστά, την κεφαλή σου κρύα – (Α) ayağını serin
tut başını serin, gönlünü refah tut düşünme derin *
κάνει πόζες – (Α) poz yapıyor πόλεµος νεύρων
– (Α) sinir harbi το πολύ πολύ – (B) en fazlası
πονοκεφαλιάζω –
(Α) başını ağrıtmak
·
ποντικός δεν χώραγε στην τρύπα, έσερνε και την κολοκύθα –
(Α) fare deliğe sığmamış bir de kuyruğuna kabak bağlamış
µε πορδές αυγά δεν βάφουν – (Β) osurukla
boya boyanmaz * δείχνω την πόρτα – (Α) kapıyı göstermek
κάνω πόρτα [στο τάβλι] – (B) kapı tutmak
[tavlada] χτυπώ λάθος πόρτα – (Α) yanlış kapıyı çalmak
το έχει κάνει διπλανή πόρτα – (Β) komşu
kapısına çevirdi σιγανό ποτάµι – (Γ) saman altında su yürüten
πνίγοµε σε ένα ποτήρι νερό – (Β) bir bardak
suda fırtına koparmak είναι να την πιεις στο ποτήρι – (Β) bir içim su
βάζω το χέρι στο πουγκί – (Α) elini keseye
atmak σφίγγω το πουγκί – (Α) kesenin ağzını büzmek πουλάω εξυπνάδες
– (Α) uyanıklık satmak
µε πούλησε [πρόδωσε]– (Α) beni sattı [ihanet
etti]
πουρνό πουρνό
– (Α) sabah sabah / erken erken
το καλό το πράγµα αργεί να γίνει – (B) işin
iyisi altı ayda çıkar * ως πρόβατο επί σφαγής – (Α) kurbanlık koyun gibi
το πρόβατο το µοναχό εκείνο τρώει ο λύκος /
το πρόβατο που φεύγει από το µαντρί το τρώει ο λύκος – (Α) sürüden ayrılan
koyunu kurt kapar *
τραβώ την προσοχή – (Α) dikkati çekiyorum
πρόσωπο µε
πρόσωπο – (Α) yüz yüze
δεν έχω πρόσωπο να… – (Α) …eye yüzüm yok
κατά πρόσωπο – (Α) yüzüne karşı
µε τον ιδρώτα του προσώπου µου – (B) alnımın
teriyle από το πρωί µέχρι το βράδυ – (Α) sabahtan akşama kadar πρωί βράδυ
- (A) sabah akşam
πρωί πρωί
– (Α) sabah sabah
πρωταπριλιά –
(Α) nisan bir
εκ πρώτης όψεως – (Α) ilk bakışta
πρωτοµηνιά –
(B) aybaşı / ayın biri
ανοίγω πυρ – (Α) ateş açmak
τσαγκάρης αξυπόλυτος, ράφτης ξεγυµνωµένος –
(Β) terzi kendi söküğünü dikemez * γίνοµε ρεζίλι – (Α) rezil olmak
χτυπώ το κακό στη ρίζα του – (B) kötülüğün
kökünü kazımak (το άλλαξε) ριζικά – (Α) kökten (değiştirdi)
ρίχνει /
βρέχει µε το τουλούµι – (Γ) bardaktan boşalırcasına yağmak
ρίχνω άδεια για να πιάσω γεµάτα – (Α) boş atıp dolu
tutmak ρίχνω µια ιδέα / πρόταση – (Α) ortaya bir fikir / öneri atmak ρόδα
είναι και γυρίζει – (Α) döner bu çarkıfelek
δουλεύει ρολόι – (Α) saat gibi çalışıyor
το ρολόι πάει µπροστά / πίσω – (Α) saat
ileri / geri gidiyor τρώγοµαι µε τα ρούχα µου – (Γ) kendi kendimi
yiyorum
µην τα ρωτάς! – (Α) hiç sorma!
ρωτώντας πάει
κανείς στην Πόλη – (Β) sora sora Bağdat bulunur
βάζω στο ίδιο σακί – (B) aynı kefeye koymak
µου τρέχουν τα σάλια – (Α) ağzımın suyu
akmak στέγνωσε το σάλιο µου – (B) ağzım kurudu
σαραντάµερο [θανάτου]
– (Α) kırk gün [ölümden sonraki] παίρνω / λαµβάνω σάρκα και οστά – (Α)
ete kemiğe bürümek
µου κάθισε στο σβέρκο – (Α) enseme oturdu /
bindi γυρίζω σαν σβούρα – (Γ) etrafta fır dönmek
µπαίνω στην σειρά – (Α) sıraya giriyorum
σέρνοµαι (στα
δικαστήρια) [υποφέρω] – (Α) (mahkemelerde) sürünüyorum [acı çekiyorum]
σέρνω τα
βήµατα µου – (Β) ayaklarımı sürümek κάνω σεφτέ / ποδαρικό – (Α) siftah
ediyorum
µου σηκώθηκε – (Α) (organım) kalktı
όποιος σηκώνεται θυµωµένος κάθεται
ζηµιωµένος – (A) öfkeyle kalkan zararla oturur *
κρατώ σηµειώσεις – (Α) not tutmak
σήµερα αύριο
– (Α) bugün yarın
σιγά σιγά
/ αργά αργά – (Α) yavaş yavaş
νεκρική σιγή – (Α) ölüm sessizliği
το σίδερο ζεστό χτυπιέται – (B) demir
tavında dövülür σαν σίφουνας [γρήγορος] – (Β) rüzgar gibi [hızlı] σκάβω
τον λάκκο του – (B) kuyusunu kazmak σκασµός! / σκάσε! [σιωπή!] – (Α)
patla! [sus!]
τρώγω µέχρι σκασµού – (Α) patlayana kadar
yemek η κατάσταση είναι σκατά – (Α) vaziyet bok
τα σκατώνω / τα έκανε σκατά [µεγάλη
αποτυχία] – (Α) işi bok etti [büyük başarısızlık]
σκάω από
περιέργεια / ζήλια – (Α) meraktan / kıskançlıktan çatlamak
σκάω από
το φαΐ – (Α) patlayıncaya kadar yemek
σκέτος [καφές]
– (Α) sade [kahve]
δουλεύω σαν σκυλί – (Α) köpek gibi
çalışıyorum
σκυλί που
γαβγίζει δεν δαγκώνει – (Α) havlayan köpek ısırmaz
σκυλίσια ζωή
– (Β) it gibi sürünmek
(εργάζοµαι) σαν σκλάβος – (Α) köle gibi
(çalışmak)
σκληρόκαρδος –
(Α) katı yürekli
του σκοινιού και του παλουκιού – (Α) ipten
kazıktan kurtulmuş τον έκανα σκόνη – (Α) onu toz ettim
έγινα / έµεινα µέσα στην σκόνη – (Α) toz
duman içinde kaldım βαθύ σκοτάδι – (Α) koyu karanlık
τροχός που γυρίζει σκουριά δεν πιάνει – (Α)
işleyen demir pas tutmaz *
σκύβω το
κεφάλι – (B) boyun eğmek
σαν τον σκύλο µε τη γάτα – (Α) kedi köpek
gibi
σκυλόδοντο –
(Α) köpek dişi
σκύλος που
γαβγίζει δε δαγκάνει – (Α) havlayan köpek ısırmaz *
σκυλόψαρο –
(Α) köpek balığı
µε ένα σµπάρο δύο τρυγόνια – (Β) bir taşla
iki kuş
µε το σπαθί του – (B) bileğinin hakkı ile
ότι σπέρνεις θα θερίσεις – (Β) ne ekersen
onu biçersin *
σπεύδε βραδέως
– (Γ) ağır giden yol alır / ağır git ki yol alasın * ανοίγω σπίτι /
νοικοκυριό – (Α) ev açmak
άµα έχει κανένας γυαλένιο σπίτι δεν πρέπει
να ρίχνει πέτρες στο σπίτι του γείτονα – (Α) sırça evde oturan komşusuna taş
atmamalı *
σταγόνα σταγόνα
– (Α) damla damla
δεν έχει που να σταθείς – (Α) ayakta duracak
yer yok για στάσου! – (Α) dur bakalım!
έγιναν στάχτη – (Α) kül oldu
χρειάζεται ένα γερό στειλιάρι / ξύλο – (B)
iyi bir sopa atmak gerek λες και κατάπιε στέκα – (Α) sopa yutmuş gibi
στέλνω στον
άλλο κόσµο / διάβολο – (Α) öteki dünyaya / cehenneme göndermek
στήθος µε
στήθος – (Α) göğüs göğse από στιγµή σε στιγµή – (Α) anbean
για µια στιγµή [για ένα διάστηµα]– (Α) bir
an için [bir süre için] από στόµα σε στόµα – (Α) ağızdan ağza
µάζεψε το στόµα σου! – (Α) ağzını topla
µε ανοιχτό το στόµα – (Α) ağzı açık
να αγιάσει το (γεια στο) στόµα σου – (B)
ağzına sağlık στο στόµα του λύκου – (B) aslan ağzında
στόµα έχει
και µιλιά δεν έχει – (Α) ağzı var dili yok
το στόµα του είναι οχετός – (Α) ağzı lağım
çukuru gibi δια στόµατος του… – (Α) …nin ağzından
µου κάθεται στο στοµάχι – (Β) birini
hazmedememek έχει µεγάλο στοµάχι – (Α) midesi büyük olmak
µου χάλασε το στοµάχι – (Α) midemi bozdu στα
στραβά – (Α) körlemesine
το παίρνω στραβά – (B) ters / yanlış anlamak
όποιος κοιµάται µε στραβό το πρωί
αλληθωρίζει – (Α) körle yatan şaşı kalkar *
στραβοκοιτάζω –
(Α) yan bakmak / eğri gözle bakmak
στραβός είσαι!
– (Α) kör müsün! πάω στρατιώτης – (Β) askere gitmek πάει στράφι –
(B) israf oldu
στρώνω το
χαλί / κρεβάτι – (Α) halıyı / yatağı sermek στυλώνω / στήνω τα αυτιά –
(Α) kulak kabartmak στυλώνω τα µάτια – (Α) gözünü dikmek
µακρινός / κοντινός συγγενής – (Α) uzak /
yakın akraba ζητώ συγγνώµη – (Α) özür dilemek
έλα στα συγκαλά σου – (B) aklını başına
topla / kendine gel
βρίσκοµαι στα σύννεφα – (Α) bulutlarda olmak
/ dolaşmak
συντέλεια του
κόσµου – (Γ) kıyamet günü αγκαθωτό σύρµα – (Α) dikenli tel
το χέρι του είναι σφιχτό – (Α) eli sıkı
σφιχτοχέρης –
(Α) eli sıkı
πιάνω το σφυγµό – (Α) nabzını tutmak
του σχοινιού και του παλουκιού – (Α) ipten
kazıktan kurtulmuş
µου τρώει τα σωθικά – (Β) içim içimi yiyor
ένα σωρό – (Β) bir sürü
µένω στην (ίδια) τάξη – (Α) sınıfta kalmak
καλό ταξίδι – (Α) iyi yolculuklar
το ένα πόδι στον τάφο – (B) bir ayağı
çukurda / mezarda είναι τάφος – (Β) ağzı mezardır
είναι στα τελευταία του – (Γ) son günlerinde
/ demlerinde ήρθε το τέλος του – (Α) sonu geldi
το ρίχνω στην τεµπελιά – (B) işi tembelliğe
vurmak παίρνω µε τους τενεκέδες – (Β) teneke çalmak
κύλησε ο τέντζερης και βρήκε το καπάκι – (Α)
tencere yuvarlandı kapağını buldu * σε τρία τέρµινα – (Α) üç vakte kadar
το τερπνόν µετά του ωφελίµου – (Γ) hem
ziyaret hem ticaret πέφτω στα τέσσερα – (Α) dört ayak üstüne düşmek
τετατέτ –
(Α) baş başa
καλές τέχνες – (Β) güzel sanatlar
θίγω την τιµή – (Α) namusuna dokunmak
ζήτηµα / χρέος τιµής – (Α) namus meselesi /
borcu πέφτουν οι τιµές (Α) fiyatlar düşüyor
τίποτα !
[παρακαλώ!] – (Α) bir şey değil [rica ederim!] για το τίποτα – (Β) hiç
yoktan / bir hiç için
σαν να τα λέω στον τοίχο – (Α) sanki bir
duvara söylüyorum και οι τοίχοι έχουν αφτιά – (Β) yerin kulağı var
βάζω τα λεφτά µου στον τόκο – (B) paramı
faize yatırmak γλιτώνω / σώζω το τοµάρι µου – (Α) postu kurtarmak πουλάω
ακριβά το τοµάρι µου – (Α) postu pahalıyla satmak
κάνω τόπο (να καθίσει) – (B) (oturması için)
yer açmak γίνοµαι τούµπανο – (Α) davul gibi (şişmek)
τουµπάρω –
(Β) kündeye getirmek
τουρλού τουρλού
– (Α) türlü türlü
τα φυλάω να τα κάνω τουρσί – (Β) turşusunu
kuracağım
τράβα απ’
εδώ – (Β) çek git / arabanı
τραβάτε µε
κι ας κλαίω – (Β) hem ağlarım hem giderim
τραβώ πολλά
(βάσανα) – (Α) çok / çile çekmek
τραβώ για
(το χωριό µου) – (Α) (köyüme) çekip gitmek τραβώ µια γραµµή – (Α)
bir hat / çizgi çekmek κάθοµαι στο τραπέζι – (Α) sofraya oturmak
µαζεύω / σηκώνω το τραπέζι – (Α) sofrayı
toplamak στρώνω το τραπέζι – (B) sofrayı kurmak
σκύβω τον τράχηλο – (Α) boyun eğmek κάθε τρεις
και λίγο – (Γ) ikide birde αγαπώ τρελά – (Α) çılgınca sevmek
κάνω µια τρέλα – (Α) bir çılgınlık yapmak
κάνω τον τρελό – (Β) deliliğe vurmak τρελός και παλαβός – (Α)
deli divane
την πέτρα που ‘ριξε ο τρελός δεν βγάζουν
χίλιοι φρόνιµοι – (Α) bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramaz *
τρέφω αισθήµατα
/ αγάπη – (Α) his / duygu / sevgi beslemek τρέφω εκτίµηση / σεβασµό /
ελπίδες /– (Α) saygı / umut beslemek τρέχα γύρευε! – (Γ) ara da bul!
ζήσε Μάη µου να φας τριφύλλι - (B) ölme
eşeğim ölme yaz gelir yonca biter * κρέµοµαι από µια τρίχα – (B) pamuk
ipliğine bağlı olmak
(γλιτώνω) παρά τρίχα – (Α) kıl payı
(kurtulmak)
µου σηκώθηκε η τρίχα – (Β) tüylerim diken
diken oldu
θα γυρίσει ο τροχός και για µας – (B) teker
döner çark döner bir gün bu hesap döner / gün gelir devran döner
ψάχνει µια τρύπα να κρυφτεί - (A) saklanacak
delik arıyor
τρώγοµαι µε
τα ρούχα µου – (Γ) içi içini yemek
τρώω ξύλο
/ κλωτσιά / γροθιά – (Α) sopa / tekme / yumruk yemek
τρώω τα
συκώτια µου – (Β) içi içini yemek
τρώω του σκασµού – (Α) patlayıncaya kadar yemek τον έχει
στο τσεπάκι του – (Β) onu cebinden çıkarır από την τσέπη µου –
(Α) kendi cebimden
δεν το σηκώνει η τσέπη µου – (B) kesem
kaldıramıyor κόβω το τσιγάρο – (Α) sigarayı kesiyorum
στα τυφλά – (Α) körlemesine
τύφλα στο
µεθύσι – (Α) körkütük sarhoş
τυφλή υπακοή
/ πίστη – (Α) körü körüne itaat / inanç
στων τυφλών τη χώρα ο µονόφθαλµος βασιλεύει
– (Α) körler memleketinde şaşılar padişah olur *
τύχη βουνό
– (Α) dağlar gibi şansı var
το αφήνω στην τύχη – (Α) şansa bırakmak
ανοίγει η τύχη του – (Α) şansı açılmak γύρισε η τύχη του – (Α)
şansı döndü κλωτσάει την τύχη του – (Α) şansını tepiyor καλή τύχη!
– (Α) iyi şanslar!
για να φέρει τύχη / γούρι – (Α) şans
getirsin diye
περιµένει την τύχη της [να παντρευτεί] – (Α)
[evlenmeyi] kısmetin bekliyor ειρωνεία της τύχης – (Β) kaderin cilvesi
τώρα αµέσως!
– (Α) hemen şimdi!
ταύρος στο υαλοπωλείο – (B) zücaciye
dükkanına girmiş fil gibi στην υγειά σου!– (Α) sağlığına!
την υγειά µας να ‘χουµε! – (Α) sağlık olsun!
µε υγρά µάτια – (Α) nemli gözlerle
ούτε στον ύπνο µου δεν το περίµενα – (Β)
rüyamda görsem inanmazdım βαθύς / ελαφρύς ύπνος – (Α) derin / hafif uyku
µε πιάνει / δεν µε πιάνει ο ύπνος – (Α) uyku
tutuyor /tutmuyor αφ’ υψηλού – (Α) tepeden / yüksekten
φαεινή ιδέα
– (Α) parlak fikir
τα φαινόµενα απατούν – (Α) görünüş aldatır
πέφτω στη φάκα – (Β) faka basmak φαρµάκι [πικρό] – (Α) zehir
[gibi acı]
φασούλι φασούλι
γεµίζει το σακούλι – (Γ) damlaya damlaya göl olur
φάτσα µε
φάτσα – (Γ) yüz yüze έχει φεγγάρι – (B) mehtap var
γεµίζει το φεγγάρι – (Β) dolunaya dönüyor
φέρνω τα
πάνω κάτω – (Α) altını üstüne getirmek
τρέφω φίδι στον κόρφο µου – (Α) koynunda
yılan beslemek
πες µου τον φίλο σου να σου πω ποιος είσαι –
(Α) arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim / adam ahbabından bellidir *
πάγωσε από το φόβο – (Α) korkudan dondu
σπέρνει το φόβο – (Α) korku serpmek
·
φόβος φυλάει τα έρµα – (Β) korku dağları bekler βγήκαν τα
άπλυτα του στη φόρα – (Γ) ipliği pazara çıkmış
γίνοµαι φόρτωµα [πρόβληµα] – (Α) sırtına yük
[sorun] oluyorum
µια φουρνιά – (Α) bir fırın dolusu ψητό του φούρνου
– (Β) fırında et φουσκοθαλασσιά – (Α) kabarık deniz φουσκοποταµιά
– (Α) nehir kabarması
φτάνει και
περισσεύει – (Α) yeter ve artar bile
(το µυαλό του) ως εκεί φτάνει – (Α) (aklı) o
kadarına eriyor σαν να µην φτάνει / έφτανε αυτό – (Α) bu yetmezmiş gibi
κόβω τα φτερά του – (B) kolunu kanadını kırpmak
φτούσανε /
έφτυσαν τον µασκαρά κι έλεγε ‘δόξα σοι ο Θεός που βρέχει’ – (Α) arsızın yüzüne
tükürmüşler ‘yağmur yağıyor’ demiş *
δεν κουνιέται φύλλο – (Α) yaprak
kımıldamıyor
κάνει ότι του φυσήξει / καπνίσει – (Α)
aklına eseni yapıyor
το θηλυκό πουλί φτιάχνει την φωλιά – (Α)
yuvayı dişi kuş yapar * βαριά φωνή – (Α) ağır ses
φως των
µατιών µου – (Α) gözümün nuru φως στα µάτια σου! – (Β) gözün aydın!
ανάβω το φως – (Α) ışığı yakıyorum παίρνω φωτιά – (Α) ateş almak
φωτιά (οι
τιµές) – (Α) (fiyatlar) ateş pahası
ρίχνω λάδι στη φωτιά – (Α) ateşe körükle
gitmek
αυτός τον χαβά του – (Α) o kendi havasında
χαλάλι σου
! – (Α) helal olsun sana !
χάλασε το
φαγητό / κρασί – (Α) yemek / şarap bozuldu
του έκανα χαλάστρα – (Β) oyununu /
hesaplarını / planlarını bozdum χαλνώ χρήµατα / συνάλλαγµα – (Α) para /
döviz bozdurmak / bozmak τι χαµπάρια; – (Α) ne haber?
χάνω τον
δρόµο / προσανατολισµό – (Α) yolu / yönü kaybetmek να σου γίνει χαράµι!–
(Α) haram olsun!
σκάω χαστούκι – (Α) şamar patlatmak για το χατίρι
σου – (Α) hatırın için
αυτό δεν το χάφτω [δεν µε ξεγελάς] – (Α) ben
bunu yutmam [aldatamazsın] σαν χείµαρρος - (A) sel gibi
βγάζω το χειµώνα – (Α) kışı çıkarmak χειροπιαστός
– (Α) elle tutulur (gözle görülür) ρολόι χειρός – (Α) kol saati
χειροτεχνία –
(A) el sanatı αλλάζει χέρι – (Α) el değiştirmek
απλώνω το χέρι – (Α) el açmak / açıyorum
βάζω χέρι – (Α) el koymak
από πρώτο / δεύτερο χέρι – (Α) birinci /
ikinci elden το χέρι του είναι ελαφρύ – (Α) eli hafif
είναι στο χέρι µου (έχω την δυνατότητα)– (Α)
elimdedir (yapabilirim) είναι το δεξί µου χέρι – (A) benim sağ kolumdur
του έδωσε τα παπούτσια στο χέρι – (Β)
bohçasını eline verdi
του δίνεις το χέρι σου και σου παίρνει και
το µπράτσο – (Α) elini veren kolunu kaptırıyor
δεν περνά από το χέρι µου - (A) elimden bir
şey geçmez / gelmez
να µη γνωρίζει το δεξί σου χέρι ότι δίνει το
αριστερό – (Α) sağ elinin verdiğini sol elin görmesin *
το ένα χέρι νίβει τ’ άλλο και τα δυο το
πρόσωπο – (Α) el eli yıkar, iki el de yüzü *
µε άδεια χέρια – (Β) kollarını sallaya
sallaya
έχω δεµένα τα χέρια [δεν έχω την
δυνατότητα]– (A) ellerim bağlı [çaresizim] στέκοµαι µε σταυρωµένα χέρια –
(Α) ellerim bağlı durmak
τρίβω τα χέρια µου – (Α) ellerini ovuşturmak
γεια στα χέρια σου! – (Α) eline sağlık !
κάνω χερικό – (Γ) siftah etmek
χερούλι της
πόρτας – (Α) kapı kolu
χέστηκε /
τα έκανε επάνω του από τον φόβο του – (Β) korkudan ödü bokuna karıştı
µετά από χίλια βάσανα / ζόρια – (Α) bin
sıkıntı / bela ile
χίλια στον
παρά – (Α) bini bir para
έγινα χίλια κοµµάτια – (Α) bin parça oldum χίλια
δυο πράγµατα – (B) bin bir şey χιλιοµετανιώνω – (Α) bin pişman oldum
έσπασε / έσκασε η χολή µου – (A) ödüm koptu χοντροκέφαλος – (Α)
kalın kafalı
αγγίζω την ευαίσθητη του χορδή – (B)
bamteline dokunmak
·
χορτάτος δεν πιστεύει το νηστικό – (Β) tok açın halini
bilmez * σαν χόρτο [άνοστο]- (B) saman gibi [tatsız]
πνίγοµαι στα χρέη – (B) borca batmak παίρνω χρώµα
– (Β) yüzüne renk geldi
ζεστά / κρύα χρώµατα – (Α) sıcak / soğuk
renkler
χτενίζω [ψάχνω]
– (Α) taramak [aramak]
πάρε τον ένα χτύπα τον άλλο – (A) al birini
vur ötekine
µε χτυπά το παπούτσι / η µπότα µου – (Α)
pabucum / çizmem vuruyor
µε χτυπά η άνοιξη στο κεφάλι – (Α) bahar
başıma vuruyor
χώµα [έδαφος]
– (Α) toprak [arazi]
την έφαγε το µαύρο χώµα – (B) onu kara
toprak aldı
χωριό που
φαίνεται κολαούζο δεν θέλει – (Α) görünen köy kılavuz istemez *
ψαρεύω πελάτες
– (Α) müşteri avlamak
ψαρεύω σε
θολά νερά – (Α) bulanık suda balık avlamak το ψάρι βροµάει από το κεφάλι
– (Α) balık baştan kokar *
το µεγάλο ψάρι τρώει το µικρό – (Α) büyük
balık küçük balığı yutar * σαν το ψάρι έξω από το νερό – (Α) sudan
çıkmış balığa dönmek ψέµα µε ουρά – (Α) kuyruklu yalan
πιάνει το ψέµα του – (Α) yalanını yakalıyor
λέει ψέµατα – (Α) yalan söylüyor ψευδοµάρτυρας – (Α) yalancı
şahit
·
ψεύτης και ο κλέφτης τον πρώτο χρόνο χαίρεται – (Β)
yalancının mumu yatsıya kadar yanar *
όπου ψηλά υψώνεται χαµηλά πιθώνεται – (Β)
alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar *
ψηλοµύτης –
(Α) burnu büyük
ψήνοµαι [αποκτώ
εµπειρία] – (Α) pişmek [deneyim edinmek]
ψήνοµαι στον
ήλιο – (B) güneşte yanmak
ψήνοµαι στον
πυρετό – (B) ateş içinde yanmak [hasta olmak]
ψήνω το
ψάρι στα χείλη – (Γ) tepesinde boza pişirmek τα ψήσανε [συµφώνησαν] –
(Β) işi pişirdiler
ψόφιος στην
κούραση / από την πείνα – (Α) yorgunluktan leş gibi olmak / geberiyorum
κάνει τον ψύλλο γενίτσαρο – (Β) pireyi deve
yapıyor ψάχνω ψύλλους στα άχυρα – (Β) samanlıkta iğne arıyorum ψυχή µου!
– (Α) canım!
βαρέθηκε η ψυχή µου – (Β) canımdan bezdim
του βγάζω την ψυχή – (Α) canını çıkarmak
µε όλη µου την ψυχή – (Γ) canı gönülden
µε την ψυχή στο στόµα – (Γ) canı burnunda
φέρεται ψυχρά / κρύα – (Α) soğuk davranmak ψυχραιµία – (Α)
soğukkanlılık
ψυχρολουσία –
(Β) soğuk duş etkisi
βγάζω / κερδίζω το ψωµί µου – (Α) ekmeğini
kazanmak
ψωµί και
αλάτι – (Α) tuz ekmek
έβαλε βούτυρο στο ψωµί του – (Α) ekmeğine
yağ sürdü χωριάτικο ψωµί – (Α) köy ekmeği
τρώει το ψωµί κάποιου – (Α) birinin ekmeğini
yiyor
έχεις να φας πολλά ψωµιά ακόµα – (Β) bir
fırın ekmek yemek gerekir
ψωµοτύρι –
(Α) peynir ekmek
σηκώνω τους ώµους – (Β) omuz silkmek
ήρθε η ώρα του [πεθαίνει] – (Β) eceli geldi
[ölüyor]
ήρθε η ώρα του [πρέπει πια να γίνει] – (Α)
vakti geldi [artık yapılması gerekiyor] σκοτώνει την ώρα του – (Α) vakit
/ vaktini öldürüyor / yiyor
το ωραίο φύλο – (Α) cinsi latif
***
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar