Yeşil Absentim
Yeşil Perim!
Sanki uzun zaman görüşmemiş ve sana mektuplar göndermemiş gibi yazıyorum. Bu
akşam saatlerin geçmesi, bu kadar uzun sürer mi?
Tesadüfen bir yerde gözüme A. Camus’un bir sözü ilişti.
“Kadınlar, yeryüzündeki cennete ait görüp görebileceğimiz tek şeydir”
Bence o, bu konuda, eksik bir yorum yapmış.
Kadınlar cennetten bu dünyaya gönderilmiş melekler demeliydi. Bugün olmuş
hala Havva’nın nasıl yaratıldığı üzerine tam bir bilgimiz yok. Tanrı bile
açıkça söylemiyor.
Kadın, Yüce Sevgilinin ifadesiyle “dünyadan bana sevdirilen dediği üç
şeyden birisi”.
Kadın!
Fakat kadın denilince bunun kapsadığı bireyler kimdir…bu açıklanması
gereken bir muamma. Bir erkek hayatında gerçek bir kadını görme şansına
kavuşursa, o yeşil absent içmişten beter olur. İlk görüşünde, içsel yangınını
başlatır, halüsinasyon görmesine neden olacak kadar derinlere dalar ve ayakta
durmaz. Ölür de diyebilirsin.
Nerede o zaman benim için bahsedilen kadın…adını andığımda sevdam dediğimde
beni ölüme kadar uçuran…içmişim gibi.
Yeşil Perim!
Bence, bu korkutucu dünyaya girmek ve ondan hoşlanmayı, kabullenmeyi
öğrenmekle başlıyor. Eğer ki, yeşil perimin beni kabul ettiğini bilirsem ne
açık kalır ne de açlığım. Sonsuz bir doyumsuzluk beni kaplar ve
dünyam huzurla dolar.
Perim!
Haddimi aşmazsam ezeli planda, rüyalarımda görebileceğim her şey sen
olursun. Ve sen öyle şefkatlisin ki, sonsuza dek beni bırakmazsın. Kanatlarını
açıp beni semalara çıkarıp, senden başka hiç şeyi düşünmez
kılarsın.
Bende sonsuzluğun içinde nerede olduğumu bilemem. Öyle güzel
ki, bunu tarif etmek ve söylemek mümkün değil…
Sanırım tam da şu anda sana seni seviyorum, seni seviyorum, demekten
kendimi kaybettim. Buselerinin yansımasını görüyorum. Ve sana
sunabileceğim, neredeyse hiçbir şeyim yok. Canımı alır mısın diyorum. Seni
bulduğumdan beri belki yüzlerce kez can verip, dirilmeyi istedim.
Bu gece gibi, her zaman yaptıklarımdan dolayı pişmanlığım gelir, doğru
sandığım çabalarım üzerken beni, yine de içim rahat etmez, hoş bir rüyada
öldürse beni, hayatım bir yalandan ibaret olsa, yeter ki bir o var olsa diyorum..
Çaresizliğimin ilacı!
Aşkın tadını seninle bulduğumdan içindekilere ulaşamıyorum. Ancak
o harika tenine dokunmak değil, kokunu bile alsaydım yeter
diye…ağlıyorum…
Herkesin arzuladığı eşsiz aşkım, çiçeğim, gülüm!
İstediğim tek şey eşiğinde uzanıp kalbimin duruşunu hissetmek…sonra alev
alev yanan dudaklarınla anlıma öpücükler kondururken uyanmak…eğer
ayıkırsam ayaklarına sarılmak ne güzel olur. Çok zaman kendime
gelemiyorum ama…
Sen, varlığı sevmek hayalini sevmek kadar önemli değil, diyorsun.
Biliyorsun ki ruh ölümsüzdür, bir şekilde kavuşacağız. Onun için bir şansım var
olamalı…ben bedenine de sarılmak istiyorum. Israrla günah diyorsun.
Ah âb-ı hayatım!
Sevgilim, durmadan dudaklarının beni hararetle öptüğün günü
düşünüyorum.
Seninle çok hayallerim olmaz mı? Hiç
olmazsa onları rüyalarımda yaşatsan.
Hayal etmenin ne anlamı var deme, bütün varlıklar hasretinle sıralarca
dizilmişken seninle bir an geçirmek benim için bir ayrıcalık olurdu. Bir işaret
etsen yeterli diyorum…
Kederler gark oldum, üzülüyorum yine de bekliyorum. Olur mu diye…
Önceden çok merak ederdim, fakat bana izin verdin seni düşünebiliyorum. Yoksa
bu melül ve mahcup halimle nasıl dayanacaktım ki bu hayattaki sensiz yalnızlığa.
Sensizlik günleri kötü günler.
Çok bekledim kendimi kandırarak. Belki yarın, belki yarın olur, olur mu diye…hiçbir
şey olmamış gibi hayatıma devam etmekteyim.
Kaderim bana yanlış yaptı…sen benim kaderim olamadın…başkalarına gittin.
Hiç düşünmedin mi böyle seni ölümüne düşünen biri var olacakken…
Her şey çok değişti.
Sen gelene kadar benliğimin yüksekliğinden dem vururdum. Saçma sapan düşüncelerim
vardı. Hepsi çürüdü. Şimdi ise aptallığıma seni kaybeden birinin acınacak
haline şahit oluyorum…Üzülmez mi insan hayatının en güzel yıllarını sen yanında
olmadan geçip ve gitmesine?
Kim ve hangi neden mani oldu, yeşil perimin eteklerini tutmama.
Seninle bir olsaydım, bize hayat mükemmel olmayacak mıydı?
Bir kırık kalbim olmazdı…
Herkes bir yana kalbimin sensiziliğin tarafından bile kırılması…ama bu
benim için ayrıcalıktır. Acını çekmek…İnan ki cehenneme gideceksin hitabında
bana, kullarımı severim diyen tanrım gibisin…sorun etmem, bu kırıklığa…
Hayır demelerinde olsun, kabul etmem demelerinde. Bunlar bana acılar verse
de, ben senin için tekrar tekrar ölürüm…
Sırf “Sadem” var olsun diye…
Beklerim…
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar