Sevdim Seni Efendim Sen sevdin de
Erenlerin
diyarından selamın aleyküm erenlere gönül verenler. Özbekistan'ın Tacikistan
sınırına 50 km kadar mesafedeki Denau bölgesinde Hâce Alâeddin Attâr'ın huzurundan size sesleniyoruz. Merhaba efendim,
hoş geldiniz. Bir gün Hâce Alâeddin Attâr Şah-ı Nakşibend Efendimizin huzurunda
otururlarken (Alâ dermiş Şah-ı Nakşibend Hazretleri, Alâeddin Attâr
Hazretlerine) Alâ demiş, gel. Oturmuş dizinin dibine, gözlerini dikmiş
gözlerine... Muhabbet bizden size midir, sizden bize midir? diye sormuş. Ben mi
seni seviyorum da sen beni sevebiliyorsun yoksa sen mi beni sevdiğin için bende
seni seviyorum minvalinde bir soru. Alâeddin Attâr Efendimiz belki şöyle düşünmüş olacak ki; onların bizi
sevmeye ihtiyaçları yok, bizde onlar tarafından sevilecek bir hal yok. O benim
neyimi niye sevsin ki?... Bu düşünce içerisinde gerçi Evliya-i Kiram Hazeratı
da bir an kalbi boşluğa düşürürler ve oradan öğretmek istedikleri bir şey var,
belki Şah-ı Nakşibend Efendimizin orada bir cilvesi de var...
Bir
an boşluğa düşerek demiş ki; Efendim, bizden size olsa gerektir, biz sizi
seviyoruz... Şah-ı Nakşibend; Öyle mi? buyurup, rivayet o ki elini Alâaddin
Attar Hazretlerinin omzuna koymuş. O elin omuza dokunuşuyla beraber nasıl bir
tasarrufsa artık öyle bir hal yaşatmışki Alâeddin Attâr'ına, Hâce Alâeddin
Attâr o an kendimi bomboş hissettim
diyor. Muhabbet manasına hiçbir şey göremedim kalbimde, boşluğa düştüm... Bir
müddet sonra elini çekti omuzumdan ve bana eski halimi iade etti. Hafif
tebessümle buyurdu ki; Sevilen sevmezse, seven sevemez! Yani eğer maşuktan
aşığa bir muhabbet olmayacaksa, olmamışsa aşığın maşukuna duyduğu muhabbet onun
vuslatına sebep olmaz, onunla vuslat gerçekleşmez. Muhabbet, büyükten
küçüğedir. Büyük küçüğü sever de küçük o sevgiden kendi gönül aynasına
yansıyanla, kendisine düşenle sarhoş olur ve o sarhoşluk içerisinde ben sevdim
zanneder halbuki seven büyüktür...
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar