Satranç
Alıntı: Özdil-Yılmaz
Satranç..
Alt tarafı 64 kare üzerinde 32 taşla
oynanır.
Ama, her iki taraf ilk hamlesini yaptığında
400 farklı olasılık oluşur.
İkişer hamle yapıldığında, olasılık sayısı 72 bini geçer.
10'ar hamle yapıldığında,
milyar, katrilyon filan yetmez, septilyon bile yetmez, yaklaşık
170 oktilyon olasılık vardır.
Bu sayıyı yazmaya gayret edersek…
169.518.829.100.544.000.000.000.000.000'a tekabül
eder!
★
Satranç böyle bir oyundur.
★
İlk
hamleyi yaparken, ileriyi işte bu ebatlarda düşünmek gerekir.
★
Akıldır.
Vizyondur.
Stratejidir.
“Şahane hamle yaptım, taş aldım”
diye sevinirken mesela, kendi elinle kendi savunmanı düşürdüğünü
farkedemeyebilirsin, rakibinin seni oraya sürüklediğini
kavradığında
çok geç olabilir.
Kendini şah zannederken, mat olursun.
Çünkü, zeka oyunudur ama, zeka yeterli değildir.
Analitik düşünme yeteneğidir.
Sezebilmektir.
Masum görünen tehditleri öngörebilmektir.
Kazanmak için kabiliyetin yetmez, mutlaka ama
mutlaka rakibinin hata yapması gerekir.
★
Satranç…
Rus kültürünün parçasıdır.
Çünkü, Sovyet Devrimi tarafından, teee 100 yıl
önce askeri okullara eğitim aracı olarak konuldu.
Toplumun entelektüel gelişimine
katkı sağlamak
için, ilkokuldan itibaren çocuklara öğretildi, fabrikalara götürüldü, işçilere
satranç kulüpleri kuruldu, öğle tatili etkinliği oldu, köylere götürüldü, köy odalarında
satranç oynanması teşvik edildi.
Devlette liyakat kriteri haline getirildi,
satrançta seviyenin altında kalanlar, parti kadrolarında yükseltilmedi.
Gazetelerde satranç köşeleri
açıldı, satranç kitapları yazıldı, satranç şarkıları bestelendi, satranç filmleri çekildi,
belgeselleri yapıldı.
Soğuk Savaş'ta propaganda aracı olarak kullanıldı.
Satranç denilince dünyada akla ilk gelen ülke oldu.
Hatta, uzay'la dünya arasındaki ilk satranç maçını
bile Ruslar yaptı.
1970 yılında Baykonur uzay üssü'nden Soyuz 9'la
fırlatılan Rus kozmonotları Andrian Nikolayev'le Vitali Sevastyanov, görüntülü
ekranda, yer kontrolle satranç oynadılar.
★
Satranç, Rusların yaşam
biçimidir.
Hamlelerine karşı
hamle yaparken oktilyon defa düşünmek gerekir.
★
Peki ya bizde durum nedir?
★
Bizdeki temelleri de teee 100 yıl önce atılmıştı.
Cumhuriyet Devrimi'nin kültür merkezleri olan
Halkevleri'nde, eğitim meşalesi olan Köy Enstitüleri'nde satranç vardı.
Ama maalesef…
1950'den itibaren önce Halkevleri, sonra Köy
Enstitüleri kapatıldı.
Aydınlanma devriminin önüne cehalet takozu konuldu.
Bu takoz, Cumhuriyet vizyonunun bir parçası olan
satrancın da önünü kesti, topluma yayılması engellenmiş
oldu.
★
Yıllar aktı geçti, Akp iktidara geldi.
Tarikatlara cemaatlere yol verdi.
E olacağı buydu…
Cübbeli Ahmet olarak tanınan arkadaş çıktı,
satrancın “haram” olduğunu söyledi. “Satranç oynayanlar lanetlenmiştir”
dedi. “Kumardan beter” dedi. “Satranç oynayanlara ölürken kelimeyi şehadet
nasip olmayabilir” dedi. “Satranç oynayanları seyredenler de domuz eti yiyen
gibidir” dedi. “Satranç oynamaktansa ateşi tutmak daha hayırlı” dedi. Sadece bunları söylese
gene iyi… “Bunları sadece ben söylemiyorum, diyanet işleri
başkanlığının
İslam
ve Toplum ilmihalinde satrancın haram olduğu yazıyor” dedi.
★
Cübbeli Ahmet hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Savcılık güya soruşturma
açtı.
Cübbeli Ahmet savunma verdi, yine diyanet işleri
başkanlığını “şahit”
gösterdi, “bunları sadece ben söylemiyorum, diyanet işleri
başkanlığı söylüyor”
dedi.
Cübbeli Ahmet hakkında takipsizlik kararı verildi.
Böylece, satrançla alakalı bu akılalmaz ifadeler
“hukuken meşru” hale getirildi, bütün tarikat yuvalarında satranca adeta
savaş açıldı.
★
Bu gelişmeler üzerine, Chp'nin hukukçu
milletvekillerinden Ziya Yergök, diyanet işleri başkanlığının bilgilendirme platformuna başvurdu,
satrançla alakalı açıklama istedi.
Diyanet işleri başkanlığı fetva verdi.
“Satranç oynayanlar lanetlenmiştir şeklinde
söylenen söz, hadis değildir, uydurmadır, böyle bir hadis yoktur” dedi.
Fetva buraya kadar çok güzeldi.
Ama fetvanın devamı da vardı.
“Dinimizde meşru eğlenme ihtiyacının ilkeleri vardır, dinin koyduğu
emir ve yasaklara doğrudan veya dolaylı aykırı olmamalıdır, tercih edilen oyunlar
ibadetleri ve asli görevleri ihmale yolaçmamalıdır, birinci plana
alınmamalıdır, kumara vesile yapılması, ibadetlere engel olması ve zaman
israfına yolaçması durumunda, satranç oynamak caiz değildir”
denildi!
★
Buyrun burdan yakın…
★
Kardeşim saçmalamayın, saçmalayanlara kulak asmayın
diyeceklerine, lafı evirdiler çevirdiler, muğlak ifadelerle “caiz değildir”e
bağladılar.
Üstelik, cübbeli Ahmet'in hem internetteki
videosunda, hem de savcılık soruşturmasında “kanıt” olarak gösterdiği “diyanet
ilhimali” hakkında tek kelime bile etmediler.
Satrancı hem hukuki, hem dini açıdan tartışmalı
hale getirdiler.
★
Dolayısıyla…
Kurban olayım, Karadeniz'deki satranca burnumuzu
sokmayalım.
Çünkü, oktilyondan fazla olasılık vardır ama,
bizim bu kafayla kazanma olasılığımız sıfırdır!
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar