AKLIN EGEMENLİĞİNDEN ÖZGÜRLÜĞE AÇILAN DÜNYADA “RUHÂNÎ ÖZGÜRLÜK”
Hayal ve Gerçek arasında
“SUCKER PUNCH Filminden”
Herkesin
bir meleği vardır.
O
bizi gözeten bir koruyucudur.
Hangi
kılığa bürüneceklerini bilemeyiz.
Bir
gün, yaşlı bir adam sonraki gün, küçük bir kız.
Ama
görünüşleri sizi kandırmasın.
Bir
ejderha gibi vahşi olabilirler.
Mücadelelerimiz
için henüz burada değiller. Ama kalbimizden fısıldarlar. O meleğin aslında biz
olduğunu hatırlatırlar.
Yarattığımız
dünya üzerindeki kontrolü elinde tutan hepimiz o melekleriz.
Meleklerimizin
varlığını inkâr edebiliriz.
Kendimizi
gerçek olmadıklarına ikna edebiliriz.
Ama
her halükârda ortaya çıkarlar.
Tuhaf
zamanlarda ve tuhaf mekânlarda.
Düşleyebildiğimiz
her karakter aracılığıyla konuşabilirler.
Mecbur
kalırlarsa iblislerin aracılığıyla bile konuşurlar.
Bize
meydan okurlar, mücadele etmemiz için cesaretlendirirler.
İşte
burası "tiyatro" dediğimiz yer.
Burada
her şey kontrol altındadır.
Bu
dünyayı siz kontrol ediyorsunuz.
Gerçek
ise biraz daha karışık.
Acı
çekiyorsanız,
Bırakın
acınız gitsin. Bırakın ızdırabınız gitsin.
Bırakın suçluluğunuz gitsin. Şu an hayal ettiğiniz mekân kontrol
ettiğiniz o dünya herhangi bir acı kadar gerçek olabilir.
Hiçbir
şey hatırlamamanıza gerek yok.
Hayatla
işim bittiğinde adınızı bile hatırlamayacaklar.
Buradaki
herkes dans eder, rutinimizdir.
Sürekli
olarak,
Pratik
üstüne pratik yaparlar.
Her
şey performansımızı izlemeye gelirler.
Düşünmüyorsan
ve dans etmiyorsan, amacın yoktur.
Biz
burada amacı olmayan kişileri tutmayız.
Hayatta
kalma mücadelen, işte şimdi başlıyor!
Yargılanmak
istemiyor musun?
Yargılanmazsın.
Yeterince
güçlü olmadığını mı düşünebilirsin.
Güçlüsün.
Korkuyorsun,
korkma.
İhtiyacın
olan tüm silahlara sahipsin.
Haydi
savaş!
Ne
için?
Özgürlük.
Ne
yapmalıyım?
İşte
silahların.
Bunları
aldığında, yolculuğuna başlayacaksın, demektir.
Özgürlüğe
giden yolculuğunda ihtiyacın olacak beş şey var.
Birincisi,
bir harita, sonra da ateş, bir bıçak ve bir anahtar.
(Mürşid,
zikir, terkler zinciri, usul)
Beş
şey demiştin.
Beşincisi
gizemli bir şey.
Bu
senin sebebin ve amacındır.
Önemli
bir fedakârlık ve mükemmel bir zafer olacaktır. Onu ancak sen bulabilirsin. Bulursan seni özgür kılacaktır.
Son
bir şey daha
Kendini
savunman!
Durmadan
çalış, dans et, geçici bir etkiden daha fazlası olmalı. Bu dansın kişiseldir, kimliğini yansıtır.
Buradan
kaçıp kurtulacaksan,
Özgürlüğüne
kavuşacaksan, paranın satın alamayacağı bir şeyin eksikliğini çekiyorsun
O,
Aşk’tır.
Ancak,
aşkın gerçeği, demek çok daha doğru olur.
Aradığın
şey gerçek bir an.
Hayır,
gerçekliğin anı.
Yalan
dünyanın içinde. Birden öylecene
oluşuveren o an, o camdan bir yumurta veya kumdan bir kale gibi işte o
kırılgan, hassas an yalnızca numara yapmayan biri tarafından sağlanabilirdi.
O
Oyuncu olmayan biri.
İşte
o sensin.
Anlamıyorum,
deme.
Seni
bu dünyaya gelmeden bu altın kafes
binlerce yıl içinde hazırlandı.
Bedenine
sahip olabilirler ama seni sen yapan o elle tutulamaz, tarif edilemez ruhuna
aslana.
Hiç
bilemeyeceğin ruhuna.
Saf
ve tüm özgürlüğünü kazanmaya hazırsan,
Gündelik
hayatın ağır ve sıkıcı işlerinden özgürlük hayallerindeki özgürlüğe.
Acıdan
özgürlük sorumluluktan özgürlük suçluluktan özgürlük pişmanlıktan özgürlük
üzüntüden özgürlük kaybettiğinden özgürlük mutlu olmak için özgürlük.
Gözlerini
kapatma.
Aşk
için özgürlük.
Ancak
bu soruların cevabını biliyor musun?
Severek
yaşadığımız hayatımızı onurlandıran kimdir?
O
canavarları bize öldürmemiz için gönderen ve aynı zamanda asla ölmeyeceğimizi
işaret eden kimdir?
Neyin
gerçek olduğunu ve yalanlara gülüp geçmeyi öğreten kimdir?
Neden
yaşadığımıza ve neyin uğruna canımızı vereceğimize karar veren kimdir?
Bizi
zincire vuran ve özgürlüğümüzü sağlayacak anahtarı elinden tutan kimdir?
Cevap:
Sensin!
Sendeki,
sana verilmiş Sen
İhtiyacın
olan tüm silahlara sahipsin.
Haydi
savaş!
[Yalnızlıkla
mı yoksa birinin yardımı ile bunu tayin edecek yine sensin.]
Not:
Yukarıdaki geçen diyaloglar ve fikirler
“Sucker Punch-15 Nisan 2011” filmi içerisinde geçmektedir. Film,alelâde bir
manzara içerisinde ruhun nefisle yaptığı mücadelesi, dört unsuru, hayal ve
gerçeğin periyotlarında geçen hadiseleri, değişik bir yorum bir katmanında
işlemektedir. Arada bir fantastik görünüm arz eden filmde ruh özgürlüğüne
kavuşabilmesi için nefis dünyamızdan çıkış yollarında geçilen haller hakkında
avamî düzeyde bu kadar anlatılıyor görünse de, bu film hakkında konuşulacak çok
şeyler bulabilirsiniz. Filme Bakmanızı ve yorumlamanızı tavsiye ederim.
---------------------------
SUCKER
PUNCH: (Beklenmeyen Darbe)
Vizyon
Tarihi: 15 Nisan 2011 (1s 50dk)
Yönetmen: Zack Snyder
Oyuncular: Emily Browning, Abbie Cornish, Jena Malone
Tür: Fantastik , Aksiyon , Gerilim
Ülke: ABD
Özet
“Gözlerini
kapat. Zihnini aç. Hazırlıksız yakalanacaksın...”
"Sucker
Punch" genç bir kızın karanlık gerçeklerden kaçıp, hayal dünyasında
özgürleşmesinin destansı hikâyesini anlatan fantastik bir aksiyon filmi. Zaman
ve mekân sınırlaması olmadan, zihninin derinliklerinde her yere gidebilir,
İnanılmaz maceralar yaşayarak, hayal ile gerçek arasındaki çizgiyi yok
edebilir.
Kendi
isteği dışında bir yere kitlendi, ama Babydoll (Emily Browning) hayatta kalma
isteğini kaybetmedi.
Özgürlüğü
için savaşmaya kararlı bir şekilde, dört kızı –
Dobra
Rocket (Jena Malone),
Şehirli
Blondie (Vanessa Hudgens),
Şiddetle
Sadık Amber (Jamie Chung) ve
İsteksiz
Sweet Pea (Abbie Cornish)- birleşmeye ve kötü kaderlerinden ve onları tutsak
tutan Blue
(Oscar
Isaac), Madam Gorski (Carla Gugino) ve Kumarbazdan (Jon Hamm) kaçmaya ikna
eder. Babydoll başta olmak üzere, kızlar kendilerini samurai savaşçılarından
yılanlara kadar, sınırları olmayan fantastik bir savaşta bulurlar. Hayatta
kalabilmek için nelerden vazgeçeceklerine karar vermek zorundalardır. Ama bir
büyücünün yardımıyla, inanılmaz yolculuğun sonunda başarılı olurlarsa özgür
olacaklardır..
Ayrıca
Bkz:
http://www.beyazperde.com/filmler/film-126882/elestiriler-beyazperde/
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar