“ALİYA'NIN 'DEVASA HAÇ'A CEVABI”NA SIĞINANLAR
Avrupa’nın ortasında 1992’de
yapılan Boşnak katliamına tüm dünya kör olmuş ve yapılan zulmü görmezden
gelmişti.
O yıllarda sadece Türkiye ve birkaç
ülke yaşanan bu vahşete sesini yükseltmişti.
Efsane komutan Aliya İzzetbegoviç
ise eldeki sınırlı imkanlarla ülkesini ayakta tutmaya çalışırken bir yandan da
İslam bayrağını yere düşürmemek için büyük çaba sarfediyordu.
Gözü dönmüş Sırp ve Hırvat
askerler, komutanlarından aldıkları emirle yaşlı-çocuk-kadın demeden Boşnakları
hunharca katlediyordu.
Hatta bu vahşet daha da ileri
gitmiş, Avrupa’nın önde gelen ülkeleri ve ABD’den gelen zenginler, bu
komutanlara para ödeyerek başkent Saraybosna’nın ele geçirdikleri tepelerinden
sniper silahlarıyla sivil Boşnakları da avlıyorlardı.
Artık iş Avrupa’dan sadece
Boşnakları yok etmek değil İslam’ı da yok etmeye gidiyordu.
İslam adına ne varsa yakılıp
yıkılıyordu. Köprüler, camiler, haAnlar vb… Osmanlı eseri olan Mostar Köprüsü de
tüm dünyanın gözü önünde canlı yayında bombalanarak yıkılmıştı.
Mostar’ın en
hakim tepesi Hun tepesine ise devasa bir haç dikilmişti.
Bu konuyla ilgili Aliya’nın en
yakınları şu hatırayı aktarıyor;
Bosna Savaşı esnasında, Osmanlı
yadigârı Mostar Köprüsü’nün bulunduğu Mostar şehrinde Hırvat komutanla görüşen
Aliya İzzetbegoviç’e, komutan, tehdit havasında dağın tepesine dikilen devasa
büyüklükteki haç’ı göstererek “Bak, biz haçı nasıl diktik. Şimdi sizin
hilâlden daha yukarıda bir haçımız var. Bunu kaldırmaya gücünüz yeter mi?”
diye manalı bir soru sorar. Aliya İzzetbegoviç de, bu söz karşısında meseleyi
gülümseyerek geçiştirir, “Hele bir gün geceye dönsün” der.
Akşam karanlığı basınca da onu
dışarıya davet edip şahadet parmağını göğe kaldırarak tüyleri diken diken eden
şu sözleri söyler: “Sayın komutan, şimdi sen de bir semaya bakıver! Şu
hilâli ve yıldızı görüyor musunuz? Senin onları yok etmeye gücün yeter mi? Ne
kadar yükseklere haç dikseniz de onu geçemezsiniz ve asla onu oradan da
indiremezsiniz. Onlar semada olduğu müddetçe biz de inşallah varlığımızı devam
ettireceğiz!..”
Efsaneleşen bu hikâyenin yayılmasıyla
farklı türleri de ortaya çıkmıyor değil. Bosna basınında ise yaşananlar şöyle
anlatılmaktadır:
“Hun tepesine haç dikilmesi
sırasında silahlı çok sayıda Boşnak genç haçı indirmek ister. İçlerinden biri
İzzetbegoviç’e ‘İzin ver o haçı başlarına geçirelim’ der. İzzetbegoviç
parmağını gökyüzüne doğrultur ve Ay’ı gösterir. Etrafını saran ateşli
kalabalığa ‘O hilalden daha yükseğe dikmedikleri sürece sorun yok’
cevabını vererek gençleri sakinleştirir.”
***
Unutulan bir tarafı da biz
hatırlatalım, gökteki hilali diken Allah Teâlâ’dır. Müslümanlar
Allah Teâlâ’nın fiilleri ile övünmeyi ve kendine vazife olan işleri O’na havale
etmeyi pekçok sever. “Ancak bu (hilal) dikmenin sevabını kim alacak”
diye sorunca; cevabınızın ne olacağını düşününce üzüleceksiniz.
İslâm yüceliğini Müslümanlar
ile kazanmadı. Müslümanlar, İslâm ile izzet buldular. Ne zaman müslümanlar
kontrolden çıkarsa bu türlü yatıştırıcı haberler etrafı kaplar.
Düşüncelerimizin nasıl kontrol edildiğini bir daha anlamanız için, bu güzel
anektodun bir haber sitesinden yayılmasına hem üzüldüm ve sizinle
paylaştım.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar