ALLAH TEÂLÂ MAZLUMLARIN HAKKINI MUHAKKAK TAHSİL EDER
Birçok hususta mazlumların sayısının artması
hayra alâmet değildir.
Allah Teâlâ buyurdu ki:
“İnkâr edenler, kendilerine
vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz,
onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir
azap vardır.” [Kur'ân-ı
Kerim, Âli İmrân, 178]
“Baskı zulüm ve işkence ile
temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri
engellerlerken, kendilerine mühlet verdiğim nice memleketi, sonunda
cezalandırdım. Sonuçta hepiniz benim huzuruma gelip bir daha hesap
vereceksiniz.” [Kur’ân-ı
Kerim, Hac, 48]
Zalim bir padişah kendisine her
tarafı güzel döşenmiş, çok gösterişli bir köşk yaptırdı. İhtiyar bir kadın da
o köşkün yakınlarına bir kulübe yaptı. Maksadı Allah Teâlâ’yı orada çokça anmak
idi. Kadıncağız bir gün ihtiyacını gidermek için dışarı çıktı.
Zalim padişah da o sıra çevrede
gezintiye çıkmıştı. Bu kadının kulübesini görünce köşkün güzelliğini bozuyor
diyerek kulübenin yıktırılmasını emreder.
Kadın döndüğüne kulübesinin
yıkıldığını görür. İhtiyar, öfkelenir başını göklere kaldırarak:
"Yarabbi! Evim yıkılırken
hadi ben yoktum. Ya sen neredeydin. Onlara neden mani olmadın? "
diyerek Allah Teâlâ'ya niyaz eder.
Allah Teâlâ bu niyazı üzerine Cibril-i Emin'e emrederek o köşkü içindekilerle
birlikte helak eder.
Şair bak ne demiş:
Gücün varken sakın zulüm etmekten
Zulmün sonu nedamettir gerçekten.
Sen uyurken mazlum asla uyumaz
Ettiği bedduayı Hakk yerde koymaz.
….
Zulmeden adamlar gece körü olup da
akşam karanlığında yola çıkanlara benzerler. Hakka getirmek istesen
sinirlenir. Çünkü kanaatına göre kendisi ehlinin efendisidir. Halbuki kârını ve
zararını görmekten acizdir. Davranışlarıyla müslümanların arasına ayrılığı
sokarlar. Allah Teâlâ'nın emrine muhalefet eder, günahkar olurlar. Doğru ve
kolay yolu bırakarak cehaletinin peşinden giderler.
Zamanımızda fesat ve fitne
çoğalmıştır. Sel, en yüksek tepeye ulaşmıştır. Kimse fitneden kurtulamamaktadır.
Dini muhafaza etmek ateşi elde tutmak gibi zor olmuştur. Allah Teâlâ’ya yaklaştıracak bir ışığa rast
gelirsen onu sımsıkı tut ve muhafaza et. Kimselerin sözlerine kulak asma. Aşk
ve muhabbet şarabı nasib olursa, onunla yaşa. Başka şeylerle aldanma. Zira Cenâb-ı
Allah kalbini temizlemek istediği kulunun kalbini çirkinliklerden yıkar. Hayrı
irade ettiklerine bal yedirir. Kulluk dairesine gir. Oradan hiç ayrılma.
Kulluktan ayrılan kemale eremez. Kullukta doğru olanın zorluğu kolaylaşır.
Rütbesi ve derecesi yükselir.
Allah
Teâlâ’m, velimiz sensin, acizliğimizden sana sığınıyoruz.
Kaynak:
Mektubat-ı Mevlâna Halid,
Müellif: Esad Sahib, Hazırlayanlar: Dr. Dilaver Selvi-Kemal Yıldız, Sey Tac
Yayınları, 2008, İstanbul, sh:111-112
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar