BU TANRI İLE OLAN BEYNİNİZ Mİ ?
8 Ağustos 2010
Yetişkin Amerikalıların yarısından çoğu hayatlarını
değiştiren bir manevi deneyime sahip olduklarını bildiriyorlar. Harvard,
Pennsylvania ve Johns Hopkins gibi üniversitelerden olan bilimadamları;
‘‘anlaşılamayan bir şekilde konuşan’’ Hristiyanlardan Budist rahiplere, ölüme
yakın olma deneyimleri yaşadıklarını iddia eden insanlara -ruhaniyete
eriştiklerini iddia eden kişilerin- beyinlerini analiz etmek için şimdi yeni
teknolojiler kullanıyorlar. Maneviyat bilimi gelişmeye devam ettikçe, bu tartışmalı
alanda ne keşfettiklerini öğrenelim.
Kısım 1: Tanrı Kimyasalı
Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki araştırma; serotonin
sistemini etkileyen kimyasalların, hayatı değiştiren esrarlı deneyimleri
tetiklediğini ileri sürüyor. Serotonin, ruh halini ve uykuyu düzenlemeye
yardımcı olan kimyasal bir habercidir.
Şimdi o nörologlar ve diğerleri; hastaların ölümden
sonraki hayatın varolduğuna ikna olup olmadıklarını görmek için kanserin son
aşamasında LSD verilen hastalara yapılan, 1960’lardan bu yana var olan
çalışmaların bir benzerini yapmaktalar.
Araştırma, şu soruya neden oluyor: ‘Tanrı, beyin kimyası
tarafından yaratılan bir delüzyon mu?’ veya ‘Beyin kimyası, insanların Tanrıya
erişmesi için gerekli bir kanal mı?’
Bu grafik; sağlıklı bir beyin üzerinde, mantarlardaki bir
halüsinojenik uyuşturucu maddenin, psilosibin’in etkisini göstermektedir.
Kırmızı, beyin aktivitesindeki artışlara ve mavi de
azalmalara işaret etmektedir.
Uyuşturucu, aktivitesini kavramsal ve duygusal işlemlere
önemli olan beyin kısımlarında önemli derecede arttırmaktadır.
Ruhaniyeti Yüksek mi?
Karin Sokel; Arnold, Maryland’den yaşam koçu ve
rehabilite merkezi lideri
Sokel, Johns Hopkins Üniversitesi’nden nöro-farmakolog
Roland Griffiths’le bir çalışmada yer aldı. Mantarlardaki hayal gördüren ilaç
bileşeni psilosibin ile ilgili uyuşturucunun nasıl etkisinde olunduğunu tarif
etti. Deney, beyin kimyası ve manevi deneyim arasındaki ilişkiyi incelemeyi
hedefledi.
Kısım 2: Tanrı Noktası
Epileptik nöbetler esnasında hastalar, çoğu kez
meleklerin veya Tanrının sesini duyduklarını iddia ettiler. Bazı epileptologlar
Musa ve Aziz Paul gibi büyük dinî şahsiyetlerin epilepsi’si olduğuna
inanıyorlar.
Şimdi nörologlar manevi deneyim için en etkili yeri
keşfettiklerine inanıyorlar: Temporal Lob’u. Bazı bilimadamları, duygu ve
bellekle bağlantılı olan Temporal Lob’un maneviyatın yeri olduğunu söylüyorlar.
O, epileptik aktivitenin de geçtiği yer.
Bu tarama, kontrol edilemeyen nöbetler için
değerlendirilen 19 yaşındaki bir adamın beynindeki aktiviteyi izlemektedir.
Adamın dejavü’sü vardı ve daha sonra tepkisizdi.
En tepedeki dört çizgideki belirgin dalga modelleri
tarafından 30 saniye sonra gösterildiği gibi, beynin sol Temporal Lob’unda en
belirgin aktivite meydana geliyor: Kırmızı çizgi, kalp atışı.
Tanrı, Beyinde Kimyasal Bir Reaksiyon mu?
Michael Persinger, nörobilimadamı ve Laurentian
Üniversitesi’nde profesör
Persinger; maneviyat da dahil, tüm deneyimin en sonunda
beyin aktivitesine indiğini söylüyor. Onu takan insanlarda esrarlı ve maneviye
benzer deneyimleri uyarmaya yardım eden, kafatasına ilişik, elektrodlarla
teçhizatlı, değiştirilmiş bir motorsiklet kaskı olan ‘’Tanrı miğferi’’ni
yarattı.
Orrin Devinsky, profesör, Langone Tıp Merkezi, Lorraine
Üniversitesi
Devinksy, ruhaniye benzer duyguların beyinde
tekrarlanabilir olduğunu söylüyor. Fakat, onun gerçek dinî deneyim olasılığını
da engellemediğini itiraf ediyor.
Kısım 3: Manevi Virtüöz
Dua, beyni şekillendirmede bir etkiye sahip olabilir mi?
Manevi deneyimin beyin bilimi üzerinde çalışan araştırmacıları olan
-‘’Nöroteologlar’’- öyle düşünüyorlar. Dua eden veya meditasyon yapanların
beyinlerinin, Karmelit rahibeleri veya Budist rahipler olsalar da olmasalar da,
normal beyinlerden farklı bir şekilde çalıştığını keşfettiler. Pennsylvania
Üniversitesi’nden Dr. Andrew Newberg’in keşfettiği gibi; meditasyon yapanlar,
konsantrasyonla alakalı olan Frontal Lob’da artan aktiviteye ve insanlara
zamanda ve uzayda oryentasyon hissini veren Paryetal Lob’da azalan aktiviteye
sahipler.
Hristiyanlara özgü bir diyalektle (‘’anlaşılamayan bir
şekilde’’) konuşan Donna Morgan, Pennsylvania Üniversitesi’nde Dr. Andrew
Newberg’le bir araştırma çalışmasına katıldı. Bilimadamları; o, Tanrıya
yönelirken beynindeki değişiklikleri monitörlediler. Uzun-süreli meditatörlerin
beyinlerindekinden farklı olarak, onun beyninde, aktivitenin Frontal Lob’da
azaldığını ve Paryetal Lob’da arttığını keşfettiler.
İki Farklı Manevi Deneyim
Michael Baime, tıp profesörü, Pennsylvania
Üniversitesi Sağlık Sistemi
Tibetli bir Budist olan Baime, yaklaşık 40 yıldır günde
bir saat meditasyon yapıyor. Meditasyon yapmanın nasıl hissettirdiğini
anlatıyor.
McDermott, metodist papaz
Bir pentekostal olan ve anlaşılamayan bir şekilde konuşan
McDermott, geçen 25 yıldır günde iki ila dört saat dua etti. Yaşadığı yoğun
görme gücünü anlatıyor.
Kısım 4: İnancın Biyolojisi
Yeni araştırma, ruhani düşüncelerin ve duaların kişinin
iyileşmek için veya hastalığı defetmek için olan kabiliyetinde muazzam bir
etkiye sahip olduğunu ileri sürmekte. ‘’Psikonöroimmünoloji’’ olarak
adlandırılan; düşüncelerin bedeninizi etkilediği görüşüdür. Fakat şimdi
bilimadamları, Ulusal Sağlık Enstitüsü’ndekiler de dahil, bir kişinin
düşüncelerinin bir diğer kişinin bedenini etkileyebilip etkileyemeyeceğini
ortaya çıkarmak için araştırmaya söz veriyorlar. Dünya çevresindeki merkezler,
devrimci bir şekilde dua ve iyileşmeyi ele alıyorlar.
Kaliforniya Petaluma’daki Akli Faaliyetle İlgili Bilimler
Enstitüsü’nün başkanı olan Marilyn Schlitz; ‘’Yaşayan Matriks’’ belgeselinde,
‘’Aşk Çalışması’’ nı açıklıyor. Bu deneyde, yakın kişisel bağlara sahip iki
insan ayrı odalara yerleştiriliyor ve bir tanesinden bir diğerini yoğun bir
şekilde düşünmesi isteniyor. Bilimadamları daha sonra, bir deneğin düşüncelerinin
bir diğerini etkileyebileceğinin fiziksel kanıtını bekliyorlar.
Dua, Diğer Kişiyi Etkileyebilir mi?
Larry Dossey, hekim, ‘’İyileştiren Sözler’’ kitabı da
dahil dokuz kitabın yazarı
Dossey, bilim görüşlerimizin değiştiğini ve diğer kişiyi
düşüncelerimizle etkileyebileceğimizi söylüyor.
Richard Sloan, davranışsal tıp profesörü, Columbia
Üniversitesi Tıp Merkezi
Sloan, fizik kanunlarının bir kişinin dualarının veya
düşüncelerinin bir diğerini etkilemesini olanaksız kıldığını ve bunun aksi olan
herhangi bir iddianın ‘’mantıksız’’ olduğunu söylüyor.
Kısım 5: Ölüme Yakın Olma Deneyimleri
Pek çok bilimadamı; beyin çalışmayı durdurduğunda,
bilincin de çalışmayı durdurduğunu söylüyorlar. Materyalistler, insanların ölüme
yakınken deneyimledikleri vizyonların halüsinasyonlar olduğunu söylüyorlar.
Ama az fakat artan sayıdaki bilimadamları; bilincin
bağlantılı olduğunu, fakat maddesel beyine bağlı olmadığını varsayıyorlar.
Bir bilimadamı; ölüme yakın olma deneyimini yaşayan
insanların beyinlerinin, ruhani üstad olarak dikkate alınan rahibe ve
rahiplerin beyinlerine benzer biçimde özellikler yansıttığını keşfetti.
Bu imajlar, meditasyon yapan bir deneğin (sol) ve bir
kontrol deneğinin beyinlerindeki elektriksel aktiviteyi göstermektedir.
Meditatörler, ölüme yakın olma deneyimiyle yüzyüze
geldiklerini bildirdikleri ‘’ışık olma’’yı gözlerinde canlandırdılar. Kontrol
denekleri lamba ışığını gözlerinin önüne getirdiler. Meditatörler; saf
mutluluk, görsel imgeler ve anıyı geri getirmenin artan duygularıyla bağlı olan
beyin bölgelerinde daha büyük aktivite gösterdiler. Kırmızı daha yüksek
yoğunluğa, mavi daha az yoğunluğa işaret etmektedir.
Ölüme Yakın Olma Deneyimleri Gerçek mi?
Pam Reynolds, Ölüme Yakın Olma deneyimini geçiren şarkıcı-sözyazarı
Reynolds 1991’de beyin ameliyatı geçirirkenki
bedenden-çıkma deneyimini anlatıyor.
Gerry Woerlee, ‘’Ölümlü Zihinler”in yazarı
Bir anesteziyolog. Woerlee, ölüme yakın olan deneyimlere
kuşkuyla bakıyor. Reynolds’ın anlattığı deneyim için alternatif bir açıklama
öneriyor.
http://okyanusum.com/makale/bu-tanri-ile-olan-beyniniz-mi/
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar