HZ. MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-İ RÛMÎ (Kuddise sırruhu’s-sâmî) VE ÂŞK’IN İŞARETLERİ
Meşhur Ressam Aynüddevle, Âşıklar Sultanı Mevlâna’nın
resmini yapmakta âciz kalmış ve :
beyti ile başlayan gazeli söylemesine sebep olmuştur.
Sh:8
**
Âşıkların
Mevlâna’sı büyük bir Hak âşığıdır; aşkta kemale ve ölümsüzlüğe ermiştir. Aşkın
kıymetini bildirmek için buyurmuştur ki:
Sh: 17
**
Hz. Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî (Kuddise sırruhu’s-sâmî) tevhid makamında ikilikten eser
kalmayışı bildirirken , iki görmenin
şaşılıktan ileri geldiğini, şirk (şirk-i hafi) sayılacağını ifade eder. Ve der
ki:
Sh: 23
Mevlâna
buyurmaktadır ki:
Sh: 34
**
Bir başka sefer
der ki :
Sh: 45
**
Bir gün
otururlarken sevgili hanımı Kerra Hatun Mevlâna’ya bakar:
— Ah efendim!
der, ne olurdu, dörtyüz sene yaşasaydınız, cihan saçtığınız hakikat nûrları ile
dolardı...
Hüdavendigâr
tebessüm ederr:
Sonra devamla:
Mükâlemeden kısa
bir zaman sonra Mevlâna rahatsızlanır...
Sh:46
**
Mesnevî-i Şerifin
ilk onsekiz beytini şöyle tamamlar:
Sh:50
**
Hz. Mevlâna’nın semama ve semâ hakkındaki beyanlarına kalem
dokundurmadan kaydetmeyi lüzumlu gördüğümüz bir menkıbeyi hatırlayalım. Hz.
Peygamberin yakınlığı ile olgunluğa eren Ashab-ı Soffe’ye aittir bu menkıbe :
Resulullah’ın saadetli devrinde, bir gün, Kureyş’in ileri
gelenleri Hz. Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellemi ziyaret etmek isterler.
Fakat Peygamberin nurlu, feyizli, mübarek çevresinden ayrılmayan ve Ashabın
yoksullarından olan Ashab-ı Soffe ile huzurda karşılaşmayı, beraber oturmayı
kibirlerine yediremezler. Bu sebeple Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve
selleme «Ashab-ı Soffe ile bulunmazsa
gelip görüşeceğiz» haberini gönderirler.
Âlemler Efendisi,
Kureyş’in ileri gelenlerine görüşme gününü tesbit ettiği gün, Ashab-ı Soffe’ye
:
— Bugün onlarla, yarın sizinle birlikteyim, buyururlar.
Ashab-ı Soffe,
Rasûlu'llâh salla’llâhu aleyhi ve sellemin bu emirlerinden aldıkları müjdenin
neşesiyle vecde gelirler. Hepsi birden ahenkle :
diyerek ayakta
saatlerce sağa, sola salınırlar...
sh:53
**
Şem’i ruhuna cismimi
pervane düşürdüm
Evrak-ı dili âteş-ı
sûzana düşürdüm
Bir katre iken kendimi
ummana düşürdüm
Mevlâyı seversen beni
söyletme gamım var
*
Dinle sözümü sana direm
özge edadır
Derviş olana lâzım olan
aşk-ı Hüdâdır
Âşıkta ne kim var ise
mâşuka fedadır
Sema safa cana vefa ruha
gıdadır
*
Işk ile gelin eyleyelim
zevk u safayı
Göklere değin irgörelim
hûy ile hâyı
Mestane olup depredelim
çeng ile nâyı,
Semâ safa câna şifa ruha
gıdadır
*
Ey sofi bizim sohbetimiz
câna safadır
Bir cür’amızı nûş edegör
derde devadır
Hakk il bizim ettiğimiz
ahde vefadır
Semâ safa câna şifa rûha
gıdadır
*
Işk ile gelin tâlib-i
cûyende olalım
Şevk ile safalar sürelim
zinde olalım
Hep Hazret-i Mollaya
gelin benden olalım
Semâ safa câna şifa rûha
gıdadır
Sh:63
**
Kaynak: Ayten LERMİOĞLU,
Hz. Mevlânâ ve Aşk, Sönmez Neş. a.ş. Yayınları 1974, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar