İLİM VE AMELLERİN FAZİLETLERİ
İlim, insanların manevi derecelerinin yükselmesine
sebep olduğu gibi, göklerin ve yerin Rabbı olan Yüce Allah’ın sevgisini
kazanmaya da vesile olur.
Rasûlullâh sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimizin “Alim
mümin” alim olmayan müminden yedi yüz derece daha faziletlidir. Her derecenin
arası, arz ile sema arası kadardır” buyurmaktadır.
İlim sahipleri,
insanlara peygamberlerin getirdiği ahkama göre yol gösterir. Bu yüzden halk.
Daima alimlere muhtaçtır. Nitekim cennete, ehl-i cennete “Bir şeyler isteyin” denildiğinde onlar
ne isteyeceklerini yine alimlerden öğreneceklerdir.
Muaz b. Cebel (radiyallâhü anh) derki: İlim
öğrenin zira Allah rızası için ilim öğrenmek nimet, ilim talep etmek saadet,
ders okumak tesbih, ilim mubahesesi cihat, bilmeyene öğretmek sadakadır. Hasılı ilim imam, amel de ona
tabi olan cemaat gibidir.
Öğrenilmesi farz olan ilim, Hakk’ı arayan kimseyi,
Allah Teala’ya yaklaştırandır. İlimlerin en yükseği marifetullah (Hak
bilgisi)’dir. Tam ve külli yakınlığı sağlayan ilim, süfiyyenin ilmidir.
Tasavvuf yolunda kurtuluş arayanların evvela ilim öğrenip sonra sufilik yoluna
girmeleri gerekir.
İlim iki
çeşittir. Biri ilim-i
ubudiyet, diğeri ilm-i rububiyettir. Kişi ilm-i ubudiyeti, yani sağlam inanç ve
salih amel için gerekli olan din bilgisini öğrendikten sonra ilm-i rububiyet,
yani tarikat tahsiline yönelir.
Zikir yolunu tutmak sevaba nail olmaya vesile olduğu
gibi, nefs perdelerin kalkmasına da müessir olur.
Kaynak: Aziz
Mahmut Hüdayi, Cami’ul Fazail ve Kamil-ir-Rezail
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar