Print Friendly and PDF

İNANÇ SORU(N)LARINA BASİT CEVAPLAR

Bunlarada Bakarsınız



Aklı olan insan sabah kalkacağını nasıl düşünüyorsa, bunun benzeri kendine bir dünya oluşturduğunda ya tabi olmayı ya da hükmedici olmanın tarafını tercih eder. Bunda ise tercihi görünmeyen ve gücü yetmediği bir şeyi tercih etmesi kendisine daha huzur verir. 
İnsanın tabiatında gurur ve ego kuvvetlidir. Acizliğini aşkın varlığa vermesi ile çıkmazından kurtulur.
Fabrikalarda kalite kontrol sistemi vardır. Aynı tezgahtan çıkan bazı mamullerin bazıları defolu olabiliyorsa, bu hata gibi görünen işlemler sonucu oluşu kadar, sistemdeki uyanıklığın ve tedbirin elden bırakılmaması içindir. Bozuk olan kısım tekrar işleme tabi tutulabileceği gibi, iç piyasada satışa sunulur. Onunda sosyal hayatta bir denge unsuru oluşu hatıra gelmelidir.
Sonsuz bir sistemde bir sonraki varsa, o ise değil, o ise değil devam eder. Bu yaratıcı seçiminde her aklın durduğu bir yer vardır. Bu sorunun gerçek cevabı cevapsız bırakılmasıdır.
Ölüm mutluluk ve acının ince çizgisidir. Mutluda olsa üzüntülüde olsa ölümle karşılaşması ve ona göre sonuçları olacağını bildiği için çıkarsamalar kurtuluş vesilesidir. Ölüm dünya hayatında huzurun temel kaynağıdır. Bir sonuçtur. Olmadığını düşünen için yaşam motoru bozulur.
İradenin olduğu yerde bu soru yanlıştır. Cüzdanındaki parayı şekillendirirken azlık/çokluk veya düzeninde ayrımcı bir şekillenmede kendimizi dahi sorgulayamıyoruz. Bunu neden böyle istedim ki…
Peygamberlik müessesi aşkın olan kişinin kendine inancı ile alakalıdır. Bugün bile peygamber olduğunu iddia eden birileri bulunuyor ve inançlıları varsa onun doğruluğu ve hatalı olması bizi ilgilendirmez. Bizim ona olan bağlılığımız önemlidir. Her inançlı inandığına karşı sorgulamayı bırakmış kişidir.
Bu ayrıcalık Allah Teâlâ’nın özel bir yardımıdır. Diğerlerine neden nasip kılmadın denilmesi sorgulanmaz. Ancak bu arada unutulmaması gereken bir husus vardır. Müslüman bir toplumda gelen birisi ile, ilkel dinler arasında gelen kişinin aynı şartlarda olacağını düşünmek hatalıdır. Akıl inanç konusunda bir yere kadar yön verir. Sonuç imana ulaşır. Burada sorgulama biter.

Allah’ı inkar eden birisine, ispatlamaya gerek yoktur. İnançlı ve inançsız olması konusunda tartışmaya girmek hatalıdır. Sosyal hayatta ona sadece teklif edilecek kurulu düzene uyup can ve mal emniyeti konusunda bize vereceği taahhüde bakmalıdır. Bu düzeni bozmayacak şekilde hareket ederse beraber yaşama hakkına sahip olurken, onun kendi fikirlerini yaymanın önüne geçecek yaptırmlar devreye sokulmalı, uyum sağlamıyorsa ülke dışına çıkması teklif edilmelidir.
İslam toplumunda yeni kilise yapılmasına izin verilmediği gibi tamir edilmesinede izin verilmez. Fakat yaşamalarına izin verilir. 
Ölüm boyutuna geçen biri için zaman ve mekan kavramları bizim bildiğimiz manada değildir. Ölüm bir uyku süreci değildir.
Cehennem sürecindeki yakma olayının gerçek yönünü tam olarak bilmiyoruz. Ancak yanmak konusunda kulunu ikna edecektir. Ben bu cezaya razıyım diyecek kadar mahcup olmuş birine mükafat vermek yerine cezalanmasını uygulamaya koymak yokluk kavramına düşmekten daha iyi olacaktır. Cehennem değil de yok edeceğim demesi daha dehşetli cezadır. Varlık aleminden kaybolmak daha elim bir cezadır. Yanmak onun yanında cennet sayılır.
Bakış ve kültür açısına göre verdiğimiz izfafi düşüncelerdir. Meşhur fil hikayesi bunu izah eder.
Sonsuzluk kavramı küre ve dairesel sistemde çözülmez. Kapsayıcı kuvvetin eşdeş değeri olmadığı müddetçe sonucu olmaz.
Daha önce bahsedilen fil hikayesi gibi farkındalık gibi temelde bir tepe nokta her zaman bulunur
Eşitlik konusunda tarihsel eşitlik hangi sistemde vardı ki, Kur’ân-ı Kerim’de olsun. Bütün dinler ve görüşler incelensin en adaletli olan yine Kur’ân-ı Kerim’de vardır. Bünya düzeninde erkeğin kaba kuvveti kadına karşı hep bir güç olarak var olmuştur. Bu dualitenin gereğidir. Erkek gibi aynı şekilde bir konumda olsaydı dünya sistemine uymazdı.
Bize göre olmasa da, başka din sahiplerine göre değildir.  Bu bir Müslüman için sorgulanması gerekmez. Bizim dinimiz bize onlarınki onadır. Eğer iktidar eline geçersede kimseyi zorlayamazsın esasıda vardır. 
İnsan bildiği şeylerden usanma özelliğine sahiptir. Bazı anlamadığı şeyler onun için merak uyandırır. Bu psikolojik meseledir.
Arapça dili retoriğini belağatını anlayamak dini yaşamaya engel değildir. Zaman içinde yeni tevil ve tefsirleri gelebilir. Çünkü son dinin kitabı olma özelliği budur.
Yasaklar sayısı çok az miktardadır. İnsanların kendilerine göre düşünceleri dini hayatı zora sokmuşlardır.
Allah kullarına eşit seviyede bir ortam verseydi herkes başı buyruk olurdu. Denge korunsun diye esaslar gönderdiği halde kulları uymuyorsa suç Allah’ın değil bizlerindir.
"Allah kiminize kiminizden daha fazla rızık verdi. Ama kendilerine fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilerle paylaşıp da onları bu hususta kendileriyle eşit hale getirmeye yanaşmıyorlar. Peki onlar Allah'ın nimetini inkâr etmiş olmuyorlar mı?" Nahl, 71
Öğretmen öğrencisine öğrettiğini sorarken önceden bir şeyler sunduğunu biliyor ve ne cevap vereceğini de biliyordur. Yine de soruyordur. Bu soruş kendine değil öğrenciye farklılık kazandırır.
Kader de bazı özellik gösteren ameller olabilir. Sadaka sosyal hayat için geçerlidir. Eğer bir zengin etrafını fakir bırakırsa hayat garantisinde bir noksanlık düşünülemez mi. Açların içindeki tokun durumu ne olabilir?
İnancın en yüksek mertebesi Allah için yapılandır. Bir emeklilik hesabı ne kadar garantili olabilir. Ama neticede menfaat bulabiliriz umuduyla sevap işleriz. Batacağını bilse bile bu tür fonlara insanlar para yatırmayı tercih ederler. Umudunu kaybetmez.
Bu türlü bilgi verilmesi yanlış olurdu. Kıyamet vakti bellidir. Fakat genişliği bizim amellerimizle alakalıdır. Uzay zamanının dünya zamanı ile farklılık göstermesi gibi kendi içinde oynamaktadır.
İnsanın sevdiği bir husus için ayrıcalığını kabul ederken Allah’a bunu neden layık görmüyoruz.
Evet.
Bizim yaptığımız amelin kendisi değil kabul edilip edilmeyeceği önemlidir. Ceza konusunda avukat iyi bir savunma yapıp katili mahkumiyetten kurtarabilir.
Bir yaratıcıya bu hakkı tanımak gerekir. Eğer yaratıcıyı kabul etmiyorsa ibadet etmesine gerek yok.
Bu soru doğrudan bizle alakalı değildir.
Melekler kuvvet kavramlarını içine alan geniş kavramdır. Ol kelimesi bizim anladığımız manada bir sözden çok iradenin kendi murat ettiği ortamdır. Bunu bilmeye imkan yoktur.
Bunun en güzel cevabı devlet sisteminde mahkumlar için çıkan özel aflardır. Babanın katilini devlet ahngi hakla affediyorsa Allah ‘da o hakkı kullanabilir. Belki kulunu razı edecek mükafat verir.
Ferdi ve içtimai ameller birbirine karıştırılmamalıdır. İçtimai amel bizi ilgilendirir. Eğer bir düzen bozucu varsa bu kötüdür.
Tevatür vardır. Kur’ân-ı Kerim’e inanmayan için bunun bir önemi yoktur.
Hadislerdeki bilgilerin doğruluğu ve yanlışlığını irdelemekten çok iyi insan olmaya bakmalı. Akıl ve adalet mülkün temelidir.
Hz. İsa döndüğünde kendini ispat etmesi hususunda biz sorumlu değiliz. Bir Müslüman için onun gelmesi çok bir değer taşımaz. Çünkü o da bizim dinimize uyacağı için inip inmemesi çok önemli değildir.
Allah insanı kendisine tanıtmaya çalışır. Bak sen busun demek için.
Cennet dünya kavramları ile açıklanmayacağı için yanlış sorudur. Orada istekler olacak deniliyor. Ölen oğlunun fotoğrafını saklayan anneye sormalı, öldüğünü bildiğin bir şeyi neden taşıyorsun bunun gibi bir şey.
Bugünkü hayat belki olmayacaktı.
Tabiki var. Milyarca yıldan bahsedilen bir dünyada yaşıyorsak, çok sayıda alemin olduğu düşünülmelidir. Teknolojimiz veya bilgimiz yetersiz diye bir şeyi inkar edemeyiz.
Dualiteye aykırı. Dünya düzeni zıtlıklarla kuruludur.
Bu kadar çok sayıda insan varsa anlayışlar da farklı olacaktır.
Ateizimde bir dindir. Sadece ilahı yoktur.
Sınanmak bizim için yapılan tercihtir. Bize kendimizi atnıtacaktır.
İyi insan kendi benliğinden çok bir manevi değere karşı tazim ediyorsa bu tercih daha üstündür.
Peygamberimizin verdiği kararın şartları aynen oluşuyorsa uygulanabilir. Fakat aynı şartlar oluşmayacağına göre burada tercih Kur’ân-ı Kerim’e göre olmalıdır. Ancak sosyal düzenin koyduğu kurallar işletilmelidir.
Hac ibadeti en son farz olan ibadetlerdendir. Bunda olan ritüeller daha önceki toplumlarda da vardı. Yapılması istenen bu amellerde akıl ile ceavp verilemeyecek bir çok husus vardır. Bunu din emretti diye yapmak gerekir. Bu ayrımcılıktır. İzah edilmesine gerek yoktur.
Olup olmaları onları bağlar. Biz inanıyoruz deriz.
Akıl inanç için gereklidir. Ancak hedef değilidir.
Kendimize bir pay çıkarmak için..
Reenkarnasyon, tenasüh ve hulul dinimizde yoktur. Ancak bazı dönüşlerin olmayacağı hususunda kesin bilgi de yoktur.
Normaldir. Vesvese olmazsa insan olduğumuz ortaya çıkmaz.
Günah değildir. Ancak hükümlerimiz bizi ikna edemediği için sonunda çıkmaza gireriz. Bir yerde dur demek gerekir.
Ölen insanları düşünmek ile kafa yormak günahkarların işidir. İyi insan olmak hedefimiz olmalı
O zaman inanmayabilirsin. İnanç konusunda sana kimse zor kullanmıyor. Ancak dediklerin gibi değilse
Bu kendini sorumluluktan çıkartmak isteyenlerin varsayımlarıdır.
Düzen olsun diye…
Dışımıza vuran ameller bizim konumumuzu gösterir.
Hemen kabul olur. Fakat meydana çıkması farklıdır. Bazen bu dünyada bile sonucu oluşmaz.
Allahın varlığından çok bizim Allah inancımız önemlidir.
Zaman ve mekan kavramı öteki dünyada bu dünyadan farklı, kıyaslanamaz
Çok önemli değil. Yaratılışın başlangıcı her insanda kendisiyle başlar. Sorumlulukta bu şekildedir.
İnsan kendini fark etmesi için gerekli bir husustur. Kendini tanıması için gereklidir.
Allah bunu bildiği için isyan edenlere de yaşama hakkı veriyor. Eğer böyle olmasaydı, hemen canlarını alırdı.
Bizim psikolojimiz bozulmasın, hemen strese girmeyelim diye. Düşünün kötülüğün direkt sebebi kendimiz düşüncesine sahip olsak, hayat bize ne zor olurdu.
Bir yaratıcının ayrıcalığı sorgulanamaz
Ensest şekilde çoğaldı. Kardeşlerin evliğine izin verildi. Şimdi Allah yasakladı. O zaman verdi şimdi neden vermiyor denilmez.
İnsanları zorla Müslüman edin diye bir kural yok. Örnek insan olun, onlar sizi beğenip sizin dininize gir var.
Var olmasını biz istiyoruz.
Yok diyenler var, onlar az sayıda…İnsan yaratılışı Allah’a inanmayı arzuluyor.
Çıktığımız dediğimiz şeyde kaderdir. Kader Allahın bilgisidir. Onun için zaman ve mekan yoktur. Sevdiği kuluna dilerse yardım eder.
Mucize tarihseldir. Günümüz için var veya yok demenin bir manası yok ki.
Tanrıya inanmak ve inanmakla, o var veya yok olmaz. İnsanın iç sorunudur.
Bebek bile doğuştan konuşuyor. Ağlamak bozuk kelimeli konuşmadır. Bir bebek konuşuyorsa Ademinde konuşması gerekir. Bebeğe konuşmayı ne öğrettiyse Ademde o şekilde konuşmayı öğrendi.
İnsanlara acıdığı için. Tekamül sürecini işletmiştir.
İnsan olduğu için.
Yarattığı şeye sahip olmak öznelliktir. Bizde yaptığımız şeye sahip olmak siteriz.
Bir şey olmaz. Sadece kendisi huzursuz olur.
Kafir olurdunuz. Ancak yaratılış madeni ne ise insan ona meyletmek zorundadır.
Affetmek, kendimize gurur verirken Allah içinde düşünebiliriz. Seviniyor olabilir.
Bu soru gereksiz bir sorudur. Şu anda dünyadayız.
Bizim hayatımızı durağanlıktan kurtarmak için.
Bu yakınlığı tarif içindir. Hepimiz Tanrının içindeyiz. Ayrımız gayrımız yok.
Tövbe edenlerin günahlarıda bu şekilde affa mazhar oluyor. Ancak sonunda tövbe şansını bulamamakta var.
Ona bir zararımız yok ki Günah bize zarar veriyor.
Bunu öğrenmek için evrenin sınırlarını tespit etmek gerekir. Bu da olmayacağına göre sormanın bir manası yok…
Herşey hesaba katılacak inceden ipliğe..
Dereceler konusunda herkes aynı konumda değildir. İzafi bir soru.
Allah ben yardım etmediğim zaman demiş. Bu ayrımcılığıda biz sorgulayamayız.
Sonsuz denilecek bir yaşamve sonsuzluk Allah’a mahsustur.
Yaratıcıya yakışan söz bu şekilde olmalıdır.
Kendisiyle yalnız olurdu.
Allah Alllah’tır. Bize kendini ispat etmesi dileği kadar olur.
İnanmadın diye öteki hayat yok olmayacak.. Ya varsa…
Dilediği şekilde idi..
Kendi kalbimizin düşünceleri ile nasıl iletişim kuruyorsak. Birisini seviyoruz. Bu sevgi işaretini, içimizden nasıl oluyorsak onun gibi olabilir.
Allah bizi bizden önce bilir, fakat bize haklılığını göstermek için dünya hayatını yarattı.
Kıyamet konusunda anlatılanlar hayale vuran görüntülerdir. Güneşin dürülmesi vardır. Yuvarlak bir şey dürülmez. O zaman bunun manası başka demektir. Kıyamet kopması bizim anladığımız manada uzayın da yok olması olarak düşünülmemeli. Başka bir şekilde olabilir.
Bu şanstır.
Dünya hayatında iyi olan biri için sorun yok. Kötüler düşünmeli bu konuyu.
Herkes için farklıdır.
Yaratmanın bilgisini anlatıldığı gibi kabul etmeli. İllaki bir silsile bulmak için maymun olmak gerekli değildir.
Kendisi ile meşgul olurdu.
Bozulmaz. Farklı günahlar, şartlar farklı.
Allah’ın emrettiği kesilir.
Gayb bilgisi bizim yetersizliğimiz ile alakalı. Şimdi hava durumu ile bir hafta sonra yağmur yağacağı biliniyor. Bilgi gaybın anahtarıdır. Cüzi bilgi ile bunu çözemiyoruz. Hızır çocuğun yıllar sonra kafir olacağını biliyordu.
Bu gerçek iman sahibinin durumudur.
Ömrümüz garantisi olsaydı bu deneme yanılma bizim için geçerli olabilirdi. Denenmişi denemekte aptallıktır.
Belirlemiş ve günahkar da olursun. Haddini aştığın için.
İnanma o zaman. İnanç seni bağlar. Bir de sosyal düzeni. Hayatta bir şeyler bizi farklı kılabilir fakat huzur topluma uymak ile olur. Uymayanlar sorunlarla karşılaşır.
Allah tarafından bir yaratma çizgisi var. Gizemini tam çözmüş değiliz. Ancak bu bilginin bize vereceği fazla bir katkısı yok. Önemli olan şimdi ki hal, ne yapıyoruz.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar