İnsanlık İçin Hangi Veli Can Verir
"Var mı, Yok mu...Kim ola ki"
[“İstanbul’u kasıp kavuran bir veba salgını olmuştu. Öyle ki günde birkaç
yüz kişinin ölümü ile bütün evlere yayılıp mateme boğan bu âfet karşısında
ahali toplanıp müşavere ederek Hazretî Pir Aziz Mahmud Hüdayî efendimize
müracaat ederler. Hazreti Gavs :
"— Bu gibi ahvale karışmak neşemizle muvafık değildir.”
cevabını verirler. Ahali ise :
"— Böyle bir çaresizlik karşısında ümitle kapınıza geldik. Mahv
u perişan olarak gitmekliğimiz şannı ulviyete yaraşırsa dönelim." diye
tekrar yalvarırlar. Bunun üzerine Hazreti Pîr efendimiz:
"— Karaca Ahmed mezarlığına gidiniz. —Orada bir yeri tayin
buyurarak— filân mevkideki selvi ağacının altında ancak bir hasıra malik üryan
bir kimse yatar ve adına Hâsırpûş[1]
Dede derler. Ona başvurunuz. Şayet müracaatınız geri çevrilirse tarafımızdan
selâm ediniz.”
Hazreti Azizin tarifi üzere oraya giden ahali gerçekten bir şahsın
hasıra bürünmüş yatmakta olduğunu görüp meramlarını anlatırlar. O ise hiddet ve
şiddet ile gelenleri başından defedip yatmağa devam eder. Kendisi ikaz olunarak
Hazreti Pîrin selâmları tebliğ edilmesi üzerine derhal yerinden fırlıyarak
selâmı ayakta aldıktan sonra
"— Bugün bir kişinin cenaze namazı da kılınsın da hastalık
kesilsin" cevabını verir. Hazreti Pîr efendimizin başkaca
emirleri olup olmadığını da sorar. Yok, cevabını veren halk sevinçle evlerine
dönerler. O gün sadece bir kişinin ölümünden sonra hastalık birden kesiliverir.][2]
[1] Hasıra sarılıp yatan
[2] Kaynak:
Mehmet
Gülsen, Küllîyât-ı Hazret-i Hüdâyî, s, 12-13
Kutb-uI
Arifîn Seyyid AZİZ MAHMUD HÜDAYÎ (K.S.),
hzl: Kemalettin ŞENOCAK, İstanbul, 1970, s.21-22
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar