Print Friendly and PDF

JAN HUS / Johannes Huss




Jan Hus ya da Johannes Huss (1372 Husinec, Bohemya6 Temmuz 1415 Konstanz, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu), hıristiyan reformcu teolog. Papaz ve bir dönem Prag üniversitesinin rektörü. Jan Hus’un Konstanz konsili tarafından yakılarak infaz edilmesinden sonra onun eserlerine dayanarak gelişen Hussi hareketi ortaya çıktı.
Babası muhtemelen bir arabacı olan Jan Hus, önce Prachatice’deki latin okulunda, 1390’dan sonra da Prag’da eğitim aldı. Prag Üniversitesindeki eğitiminden sonra 1396 yılında yüksekokul öğretmenliğine başladı. Çek harflerindeki diyakritik işaretlerin (Türkçede c ve s harfine eklenen cengeller ile ç ve ş yapılması gibi ama sesli harflere konuluyor) ve hatsek (bu da sessiz harflere konuluyor. Bizim g’nin üstüne koyduğumuz işaret gibi) işaretlerinin öncüsü kabul edilir.
Bohemya kralı Wenzels’in kızkardeşi Anna’nın İngiltere kralı II. Richard ile evlenmesinden sonra Oxford Universitesinde okuyan Çek asilleri Oxford’lu teolog John Wycliff’in önce felsefi sonra da teolojik ve kilise politikalarına dair yazılarını Prag’a getirmeye başladılar. Hus, bu sayede 1398’den itibaren Wycliff’in öğretileri ile tanıştı. Wycliff, İngilteredeki din adamlarının ahlaki çöküşünü göstererek kilisenin dünyevi güç ve servetlere yüz çevirmesi gerektiğini yazıyordu.
Jan Hus 1398’de teoloji eğitimi yapmaya başladı ve 1400’de papaz olarak kutsandı. 1401 yılında ise felsefe fakültesinin dekanı yapıldı. 1402’de profesör oldu ve 1409’dan 1410’a kadar Prag üniversitesi rektörlügünü yaptı. Teoloji ve felsefe dersleri verdi.
Rahip Hus 1402’den sonra eski Prag’da yer alan Bethlehem kilisesinde Çek dilinde vaazlar vermeye başladı ve dini ayinler sırasında Çek dilinde birlikte ilahiler söyleme anlayışına öncülük etti. Hus, önce Hasenberg baspiskoposu Zbynko Zajíc sayesinde büyük bir prestij kazandı ve birçok defa Konsil olarak seçildi. Bayern kraliçesi Sophie’nin günah çıkarttığı rahip oldu. Hus, zamanın genel düşünce biçimine ve moda olmuş alışkanlıklara karşı çıkıyor, halkın değişik kesimlerine, özellikle de kunduracılar, şapkacılar, kuyumcular, şarap tüccarları ve hancılara güçlü ve erdemli bir yaşam biçimi sürdürmek üzerine vaazlar veriyordu.
1408’de Prag başpiskoposu Hus’un öğretilerini duydu ve onu konsillikten azletti. Ama Hus yetkilerinin alınmasını umursamadı ve papalık ve piskoposluk kurumuna karşı vaazlarını sürdürdüğü gibi Bohemya’nın önemli bir kesimini de kendi safına çekmeyi başardı.
Prag başpiskoposunun, yükselen reform isteklerini bastırabilmek için bulduğu yöntem şöyleydi: O zamanki üç Papa’dan biri olan V. Alexander’e başvurdu ve Hus icin John Wyclif’in kitaplarını iade etmesi ve öğretilerini reddettiğini ilan etmesi şeklinde bir ceza verilmesini sağladı. Bunun dışında da kilisenin öğretileri dışındaki bütün öğretiler yasaklandı. Hus’un cezası 9 Mart 1410’da ilan edildi, Wyclif’e ait 200’den fazla el yazması kitap resmi olarak yakıldı ve Hus hakkında Roma’da dava açıldı. Hus’un Roma’daki avukatının başarısız olması üzerine 1410 Temmuzunda kilise Hus’u afaroz etti. Papa 23. Johannes Hus’u Şubat 1411’de lanetledi. Hus hakkında Prag’dan sürgün kararı çıkarıldı. Bunun üzerine Prag’da protestolar yapılmaya başlandı.
Hus’un çok sevilmesinden ve halkın yaptığı gösterilerin doruğa ulaşmasından dolayı Hus, kralın koruması altında bir yıl daha Prag’daki vaazlarını sürdürmeyi başardı. Papa 23. Johannes haçlı ordusuna katılması ve günah çıkarması şeklinde bir karar verdiyse de Hus bunu dinlemedi.
Jan Hus'un yaşadığı dönem aynı zamanda Hristiyanlığın yaşadığı bir buhran dönemine denk geldi. Papa VIII. Boniface (1234–1303)’nin ölümünden sonra siyasal dengeleri gözeten kardinaller Roma'dan değil Fransa'dan bir papa seçerler. Ne var ki, 1305’te papa yapılan Fransız V. Clemens (1264–1314) Roma'ya değil Fransa’nın Avignon kentine yerleşir. Ve ardından gelen 7 papa Avignon'da oturmayı sürdürür. Avignon papalığı 1377'de XI. Gregorius (1329–1378) Roma’ya geri dönene kadar sürer. Gregorius Roma'ya geldikten bir yıl sonra ölür ve bazı kardinaller geleneksel dinsel uygulamanın aksine bir davranışla İtalya'dan bir papa seçerler. Ama buna karşı çıkan diğer bir kardinal grubu bir Fransız'ı papa seçer. Böylece hıristiyanlık papalık seçimi dolayısıyla ikiye bölünmüş olur. İngiltere ve Roma imparatorluğu Roma'daki papayı tanırken, Fransa ve Kastilya bölgesi Fransız papayı destekler.
Soruna çözüm bulmak amacıyla 1409 yılında Piza konsili toplanır. Konsil kararına göre iki konsil de çekilecek ve konsil yeni bir papa seçecektir. Ancak konsil kararı kargaşalığı çözmek bir yana daha da büyütür. İki papa da kendilerini destekleyenlerin etkisiyle çekilmeyi kabul etmez. Böylece ili papa yerine 3 papa olur.
Hıristiyanlıkta bu büyük bölünmenin yaşandığı dönemde Bohemya bu çekişmenin uzağında kalır ve Hus'un reformist ve milliyetçi görüşleri geniş bir sempati kazanır. Hus bir milli kahraman haline gelir.
Büyük Bölünmeye son vermek için 1414 ile 1418 arasında Konstanz'da yeni bir konsil toplanır. Hus'un da bu konsile çağrılarak dinlenmesine karar verilir. Bunu sağlayabilmek için Kutsal Roma-Cermen imparatoru Sigismund Hus'a can güvenliği konusunda garanti verir.
Konsil öncelikle 3 papanın da görevlerinden ayrılmaları gerektiğine karar verir. V. Martin (1368–1431) yeni Papa olarak seçilir ve böylece Büyük Bölünme sona erdirilir. Ardından imparatorun verdiği güvenceye rağmen Hus tutuklanır ve kendisinden yaptıklarının yanlış olduğunu söylemesi istenir. Hus bu teklifi reddeder ve Konsil tarafından yakılarak cezalandırılmasına karar verilir.
Hus 6 Temmuz 1415'de kitaplarıyla birlikte yakılır ve külleri Ren nehrine atılır.
Milli kahraman Jan Hus'un yakılarak idamı Çek halkı arasında kargaşaya ve ayaklanmaya neden olur. Almanlara karşı duyulan öfke yükselir ve Hussitler Savaşı adı verilen ve 1419-1436 arasında süren savaş başlar. Bu sırada Hus'un destekçileri de aralarında anlaşmazlığa düşerler ve Aşırı Husçular (en güçlü oldukları kent Tabor olduğu için Tabor Husçuları da denir) ve ılımlı Husçular olarak ikiye ayrılırlar. Her iki grup da Kutsal Kitabı temel alıyor ve buna aykırı olan şeylerin Hristiyanlıktan ayıklamak gerektiğini söylüyorlardı. Ilımlı Husçular, Kutsal Kitaba temelden ve açıkça karşı olanları ayıklamak gerekli derken, Aşırı Husçular kitabta yer almayan herşeyi kökünden kazımaktan yanadırlar. 1431'de toplanan Basel Konsili ılımlıları kendi yanına çekerek radikalleri tamamen ortadan kaldırdı.
*************************
Yönetmen: Otakar Vávra        
Senaryo:Milos Václav Kratochvíl, Otakar Vávra   
Ülke: Çekoslavakya
Tür: Dram
Süre: 125 dakika
Dil: Çekçe
Müzik: Jirí Srnka 
Nam-ı Diğer: Jan Hus
Oyuncular: Zdenek Stepánek, Karel Höger, Vlasta Matulová, Ladislav Pesek ,   Gustav Hilmar
Filmden
Jan Hus’un konuşmalarından:
Onlar kiliselerinden dışarı çıkıp, dünyada  günah işliyorlar.
Onların kalpleri sert ve dudakları kıskançlık ve yalanlarla zehirlenmiş.
Onlar, her şeyi ticaret içinde düşünüyorlar. Her şeyi satıyorlar.
Onlar cennet vadiyle halkı sömürüyorlar.
Tefecilik, güzel atlar, koşulmamış sığırlar hep onların mı olacak?
Onlar aygır gibi, boğalar gibi zina yapacaklar.
Christ basit bir elbiseler içinde yalınayak yürüdü ve başını altına sokacağı bir çatısı yoktu.
Hırsızlar,
İnsanların hakkı için, Allah sizi kahretsin !
Hıristiyanlığın içini tüm ruhunu zehirlediniz .
Neredesin Ey Papa!
Yalnızca kardinal ve piskoposlar arasındaki anlaşmazlıkları düzeltmek için mi meydana çıkarsın?
Onlar, köpekler gibi kemik için  kavga ediyorlar.
Onların işi rütbe vermek için rüşvet istemektir.
Papalar arasında anlaşmazlıklara aldanmayın, onlar menfaatlei için bir yerde anlaşırlar.
Ey İnsanlar!
Onlar bu günahları ile yaşıyorsa sizde yaşayabilirsiniz. Günah çıkarmak için kiliseye bağış yapmayın. Onlara tanrının ihtiyacı yoktur.
Papa Allah'ın iradesini temsil edemez.
Bazıları zengin ve bizlerin fakir olması Tanrı'nın isteği olabilir, fakat sömürülmek değil.
**
Şehirde düzeni ve barışı koruyoruz diye Kral'ın iktidarını korumak adına bu üç genci suçlu diyerek cezalandıramazlar.
**
Tanrıya sadık olun ve inanın.
Onlar sizi Tanrının izinden saptırmak için ciddi denemelerle yüz yüze getirebilirler. Ama sonuçta Tanrı gerçek galip olacaktır.
**
Taşrada köylüye yapılan zulüm zirveye ulaşmıştır.
Taşrada köylüye yapılan zulüm zirveye ulaşmıştır.
Kilise tarafından alınan vergilerden, hayat  dayanılmaz olduğunu biliyorum .
**
Neden Tanrı bizi cezalandırıyor? demeyin;
Tanrı bizi cezalandırmıyor. Bu kötülük otorite ve iktidarın zulmünden başka bir şey değil.
**
Zalimlere karşısında ezilenler!
Şimdi savaş gelecek ve savaş olacak
Rabbin kim sadık, kim sadık değil; sahtekâr veya dürüst  belli olacak
**
Bana, kâfir, deccal diyorlar.
**
Onlar bu mübarek Çek  topraklarına bir haçlı seferi, savaş istiyorlar. 
Benim size kendimi feda etmemden başka çarem yok, görünüyor.
**
Ben gelmeden haberciler “Şeytan Rahib Jan Hu’un giysiler içinde gizli sizi aldatmasın o korkunç büyücü” dediler değil mi?.
**
Unutmayın Mesih'in takipçileri yoksulların ekmeğini yiyemez. Belki kendi ekmeğini paylaşır. 
Kutsallık tanrıya aittir. Rahibler bu hakkı nereden alıyorlar. 
Tanrının emirlerine en önce uyması gereken rahiplerdir.  Ancak onlar hak ihlali yapıyorlar.
**
Beni konseye davet ediyorlar. Pek ümitli değilim. Zannederim ki; bana konuşma hakkı dahi vermeyecekler.
Endişe etmeyin.
Benim öldüğümü duyabilirsiniz.
Düşmanın tehditlerinden endişe etmeyin, korkmayın ve bana acı da duymayın. Ben de sizde doğru yaptığımızı biliyoruz.
**
Ey mahkeme
Beni buraya davet ettiniz. Fakat söz verdiğiniz halde, konuşma hakkı vermeden hapse attınız. Beni dinlemiyorsunuz bile.
Ben ne demişim. Rahiplerin mal varlıklarından vergi alınmalıdır.?
Sizde Kutsal devlet adına bana, “düzeni yok etmek mi istiyorsun” diyorsunuz.
Ben halka körü körüne otoriteye itaat etmemek gerekir diye nasihat etmişim.
O zaman sorun ne ?
**
Ey mahkeme!
Kulluk Tanrıya yapılır.
Herkes için uyulması gereken yasalar vardır.
Buna kilisede/iktidarda dâhildir.
**
Ey Konsey!
Bu sözler yüzünden mi beni kâfir ilan ediyorsunuz.
**
Beni öldürmek veya yakmak için seçim yapabilirsiniz. 
Hakikat ve yalanlar var.
Ve ben ölümüne kadar gerçeğe sadık kalacağım. Vazgeçecek değilim?
Çünkü benim için caymak yok.
Tanrım yanılmamam için beni ikna etti.
Şimdi bir ceza korkusuyla Tanrı'nın gerçeklerini reddetmemi beklemeyin ?
Yakında beni sonsuza kadar susturacaksınız. Ama kutsal gerçeği susturmak asla.
**
**
**
Özgür olmak istemiyor musun ? diye konsey bana teklif sunuyor.
Zaten, ben özgürüm.
Ben Hakikat için özgürlüğü seçtim.
**
Halk “Bizi terk etme . Bizim hakkımızı kim savunacak?” diyorken, ben onları nasıl terk edebilirim.
**
Ey konsey!
Ölüm vadisinde yürürken kötülükten korkmayacağım. Binlerce insan benim sayemde korkularını yenecek.
**
Ey arkadaşlar ve sevgili dostlar !
Ben ölüme gidiyorum. Beni yakacaklar.
Benim sizden sadece isteğim dinî veya dünyevî olsun yanlış sözlere, kötülüğe ve kötü otoriteye itaat etmemenizdir.
Herkesi selamlıyorum,
Üniversiteden arkadaşlarımı, doktorları, sevgili kardeşlerimi , ayakkabıcıları, terzileri ve din bilginlerini de.
Öğrettiğim gerçeği, benimle olduğunuz gibi, son deminize kadar sağlam tutun.
Acele edin!
Ancak bu gerçek sizin hayatınızı kurtarabilir .
Öldürmek isteyenler korkmayın.
Bakın daha fazlasını yapabilirsiniz.
Ben , Jan Hus , ölüm arifesinde dahi ayak  üzerinde durabiliyorum.
Bilinen gerçekte duruyorsanız korkunuz yok olur ..
Asla vazgeçmeyin ve sizi kimse doğru yoldan saptıramaz.
Ölümüne gerçeği yaşamak ve savunmak için bana  yemin verin!
Bana yemin verin!

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar