MEYHANEYE AĞLAYA AĞLAYA BAŞIM ÖNÜMDE GİDİYORUM... ÇÜNKÜ ELİMDE ORAYA LÂYIK BİR ŞEY YOK, UTANIYORUM HALİMDEN.
Gönlüm ürküp kaçtı da bu yoksul hâlâ gaflette... o başı
dönmüş avcı kuşa ne oldu acaba?
Gönül, o kâfir mezhepli, o yay kaşlı güzelin eline düştü.
İmanımın başına neler gelecek diye söğüt gibi titreyip durmaktayım.
Deniz gibi hiç bir şeyden bulanmamayı ummaktayım, bu hayale
kapıldım... heyhat! Hele bak olmayacak düşüncelere kapılan şu katranın
başındaki sevdalara!
Meyhaneye ağlaya ağlaya başım önümde gidiyorum... çünkü
elimde oraya lâyık bir şey yok, utanıyorum halimden.
O zahitliği, o takvayı öldüren kirpiklere kurban olayım...
neşterinden Abıhayat dalgalanmakta!
Muayene için yaralı gönlümün nabzına el ursalar, doktorların
yenlerinden binlerce kan katrası damlar.
• Ne Hızır'ın mülkü kalır, ne İskender’in. Ey yoksul, bu
alçak dünya için dalaşma!
Hâfız, o kemere öyle her yoksulun eli erişemez. Eline Karun
hâzinesinden daha fazla bir hazine geçirmeye bak!
Dilem ramide şud u gâfilem men-i derviş
Ki an şikâri-i ser-geşterâ çi âmed piş
Kaynak: HÂFIZ DİVÂNI ŞİRÂZÎ Çeviren: ABDÜLBÂKIY GÖLPINARLI,
MEB, 1992, İstanbul
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar