Osmanlı Âlimlerinden ŞEYHÜLİSLAM KEMAL PAŞAZADE
Osmanlı
Devleti'nin her bakımdan zirvede olduğu XVI. asırda Osmanlı ulemâsının başında
gelen Kemalpaşazâde ilmin hemen hemen her sahasında eser vermiş, ilme
vukûflyeti ve dirayeti sayesinde devrine damgasını vurmuştur.
Büyük babası
Kemal Paşa'ya izafeten "Kemalpaşazâde" veya "lbn
Kemâl" diye bilinen Şemsüddîn Ahmed bin Süleyman, Sultan
İkinci Bâyezîd Han, Yavuz Sultan Selim Han ve Kânûnî Sultan Süleyman Han
devirlerinin mümtaz bir devlet ve ilim adamıdır. 1468-1469'da Edirne'de dünyaya
gelmiştir'.
Bir ümerâ
ailesine mensup olan Kemalpaşazâde. ailesinin nezâretinde iyi bir tahsil
görmekle beraber, önce askeri sınıfa girmiş ve altı bölük sipahisi olarak
Sultan İkinci Bâyezîd'in seferlerine iştirak etmiştir. Fakat bir gün Filibe'de
Çandarlı İbrahim Paşa'nın meclisinde, o zaman 30 akçe ile Filibe müderrisi
bulunan Molla Lütfî'nin meşhur bir akıncı kumandanı olan Evrenosoğlu Ahmed
Bey'den daha çok itibar gördüğüne şâhid olunca, ulemânın ümerâdan daha üstün
olduğuna kani olmuş ve ilmiye sınıfına geçmeye karar vermiştir2.
Tevârih-i
Âl-i Osman 'ın üçüncü defterinin ilk varakları
|
Askerlik ile
alâkasını kesip ilmiye sınıfına girmeye karar veren İbn Kemal, önce Edirne
Dârü'l-Hadîs'inde Molla Lütfî'nin derslerine devam etmiş ve daha sonra
Hatibzâde Muhiddîn Mehmed Efendi ile Muarrifzâde Sinanüddîn Yûsuf gibi zamanın
tanınmış âlimlerinden icazet alarak tahsilini tamamlamış ve Edirne'deki Ali Bey
(Taşlık) Medresesi'ne müderris tayin edilmiştir. Bu sırada baba dostu, Anadolu
Kazaskeri Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi vasıtasıyla Sultan İkinci Bâyezîd'in
himayesine de mazhar olmuş ve bu sayede daha geniş bir çalışma imkânı
bulmuştur. Bir ara 40 akçe ile Üsküp'teki İshak Paşa Medresesi'ne nakledilmişse
de, çok geçmeden 60 akçe ile gene Edirne'ye dönüp sırasıyla Halebiye, üç
Şerefeli ve Sahn-ı Bâyezîd medreselerinde bulunmuştur3.
Kemalpaşazâde
daha sonra, 1515'te Edirne Kadılığı'na, 1516'da Anadolu Kazaskerliği'ne tayin
edildi. 1516'dan1519'a kadar, üç yıl süren Mısır seferine Anadolu kazaskeri
olarak iştirak etti. Mısır'da sohbetler yaptı, fetvalar verdi ve Mısır
arazisinin tahririni yaptı. Sefer dönüşü Edirne Dâru'l-Hadîsi'ne müderris
olarak tayin edildi*1.
Mısır seferi
dönüşünde atının ayağından sıçrayan çamurların pâdişâhın kaftanına isabet
etmesi üzerine Yavuz Sultan Selîm "Ulemânın atının ayağından sıçrayan
çamurların medâr-ı zînet ve bâis-i mefharet" olacağını söyleyerek
çamurlu kaftanın vefatından sonra sandukası üzerine örtülmesini vasiyet
etmiştir.
İbn-i Kemâl,
Kânûnî Sultan Süleyman zamanında, Zenbilli Ali Efendi'nin vefatı üzerine, Şaban
932/Mayıs-Haziran 1526'da Şeyhü'l-İslâm olmuş ve bu vazifede iken, 2 Şevval
940/16 Nisan 1534'te vefat ederek Edirnekapı dışındaki Mahmûd Çelebi
Zâviyesi'ne defnedilmiştir.
İbn Kemal,
fıkıh, tefsîr, hadîs ve kelâm gibi şer'î ilimlerden başka edebiyat ve târih ile
de meşgul olmuş ve bu sahada kıymetli eserler yazmış büyük bir ilim adamıdır.
Vefatı için düşürülen ve "Kemal'le birlikte ilimler de vefat
etti" mânasına gelen "irtehale'l-ulûmü bi'l-Kemâl" sözü
onun ilmî hüviyetini gösteren vecîz ifâdelerden biridir. Şer'î mes'eleleri
halletmekte gösterdiği liyâkatten dolayı "Müfti's-Sakaleyn"
unvanıyla şöhret bulmuştur5.
İbn-i Kemal,
ehl-i sünnet itikadını bütün gayreti ile müdâfaa etmiş6 ve bu hususta
bütün sapık görüşleri çürütücü risaleler kaleme almıştır.
|
İbn-i
Kemal Hazretleri'nin kabri (Edirnekapı - İstanbul)
|
Kemalpaşazâde'nin
Eserleri
Kemalpaşazâde'nin
eserlerinin sayısını 100, 300, 400-500 olarak gösteren kaynaklar vardır.
Bilinen eserlerinin 19 tanesi Türkçe, 7 tanesi Farsça ve 183 tanesi de
Arapçadır7.
Pek azı
neşredilen risalelerinin 36 tanesi Ahmed Cevdet Paşa tarafından yayınlanmıştır8.
Bunun dışında; kelâm ilmine âit; "Risâletü'l-Mümeyyize" ve
"Risâletün fi Evsâfi Ümmü'l-Kitâb", Akâid'e ait; ‘Müferricü'l-Kürûb'u,
usûl ilmine âit; "Tağyirü't-Tenkih"i, hadis ilmine âit; "Şerh
u Hadîs-i Erbain"i, lisan ilminden; "Galâtat-ı Avam"
ve "el-Felah şerhi'l Meran" adlı eserleri neşredilmiştir.
Ayrıca "Risâletün fi Beyâni'l-Vücûd" adlı eseri de Midhad
Efendi tarafından "Leâli-i Meâni" adı ile Türkçeye tercüme
edilerek yayınlanmıştır. İslâm hukukuna âit bazı risaleleri de yüksek lisans
tezi olarak hazırlanmıştır9.
Pek çok
eseri ve yüzlerce risalesi henüz kütüphanelerde yazma olarak beklemektedir.
Bunlar arasında "Tefsîrü'l-Kur'ân"ını, "Hadîs-i
Erba'în Tercümesi"ni, "Fetva Mecmuası"'nı. "Hidâye
Şerhi"ni, " Hadîka-tü'l-Eshar"ı ve "Buhâri
Şerhi "ni sayabiliriz.
Arap ve Fars
dillerine gayet hâkim olan Kemalpaşazâde, "Dakâiku'l-Hakâik” adlı
Farsça sarf ve nahiv ile "Muhîtu'l-Lugât" adlı Arapçadan
Farsçaya bir lügat yazmıştır.
Edebî yanı
da çok güçlü olan Kemalpaşazâde'nin 1313'te İstanbul'da basılan Türkçe “Dîvân"
ı, Sadî'nin " Gülistan "ına nazîre olarak yazdığı ve Şeyhülislâm
Yahya Efendi tarafından Farsçadan Türkçeye çevrilen " Nigâristân"
adlı eseri ve 7777 beyitlik “Yûsuf ve Zelîha"sı da edebî
eserleridir. Yavuz Sultan Selim'in vefatı üzerine bir mersiye de yazmıştır.
Kemalpaşazâde
bu telif eserlerin yanı sıra tercümeler de yapmıştır. Bunların en mühimmi
Yavuz Sultan Selim'in emriyle Ibn-i Tagriberdî'nin "en-Nücümu'z-Zâhire
fi Mülük-i Mısr ve'l-Kâhire" adlı Arapça eserinin Türkçeye
tercümesidir. Şüphesiz Kemalpaşazâde'nin en mühim eseri "Tevârih-i
Âl-i Osman”ıdır. Kemalpaşazâde'ye Tevârih-i Âl-i Osman'ı yazma vazifesini
Sultan İkinci Bâyezîd Han (1481-1512) vermiştir.
Sultan
İkinci Bâyezîd'in bu isteği üzerine, Kemalpaşazâde, Osman Gâzi'den başlayarak
her sultana ayrı bir defter tahsis etmek suretiyle sekiz defter yazmış ve
bunları iki defada Sultan İkinci Bâyezîd'e takdim etmiştir. Tevârih-i Âl-i
Osman'ın I. kısmını teşkil eden bu orijinal nüsha maalesef bugüne kadar bulunamamıştır.
Daha sonra,
Kânûnî Sultan Süleyman tarafından bu defterlerin 2. kısmını yazmakla
vazifelendirilen Kemalpaşazâde, Sultan İkinci Bâyezîd'in 914-918/1508-1512
yıllarını içine alan devri anlattığı VIII. Defter'in devamını, Yavuz Sultan
Selim (918-926/1512-1520) devrini içine alan IX. Defter'i, Kânûnî Sultan Süleyman'ın
926-933/1520-1527 devri hâdiselerini anlattığı X. Defter'i yazarak Kânûnî
Sultan Süleyman'a takdim etmiştir.
Böylece
"Tevârih-i Âl-i Osman" on deftere tamamlanmıştır. Ancak bu
ikinci kısmın da bugüne kadar orijinal nüshası bulunamamıştır10.
Bu
defterlerden I, II, IV, VII, VIII, IX ve X. defterler
müstensih nüshalarından yayınlanmıştır. V. Defterin nüshası bulunamamıştır. III
ve VI. Defterler yayına hazırlanmaktadır.
Osmanlı
Devleti'nin her bakımdan zirvede olduğu XVI. asırda Osmanlı ulemâsının başında
gelen Kemalpaşazâde, ilmin hemen hemen her sahasında eser vermiştir.
Kemalpaşazâde ilme vukûfiyeti ve dirayeti sayesinde devrine damgasını
vurmuştur.
Abdullah
SATUN
Yedikıta
Sayı 1, Eylül 2008
1- İbn-i Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman
VII. Defter, haz. Şerafettin Turan, Ank. 1991, s. IX
2-İbn-i Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman
VII. Defter, haz. Şerafettin Turan, Ank. 1991, s. XII.
3- I. Parmaksızoğlu, Kemal Paşazade,
İ.A. s. 563
4- Kemalpaşazâde, Tevârih-i Âl-i
Osman X. Defter, haz. Şefaettin Se-vercen, Ank. 1996, s. XVIII.
5-İbn-i Kemal, Tevârih-i Âl-i Osman
VII. Defter, haz. Şerafettin Turan, Ank. 1991, s. XIV-XVI.
6-Ş. Turan, a.g.e. XI. - See more
at:
http://gercektarihvekultur.blogspot.com.tr/2012/05/osmanl-alimlerinden-kemalpasazade.html#sthash.r4iKKyfw.dpuf
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar